Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 Çooooooooook Güzel
Alt 22.09.07, 22:03   #1
rayiha
Moderator
 
rayiha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 349
Tesekkür etmis: 289
Tesekkür almis 145 -> 36 Konu
Standart Çooooooooook Güzel

Özledim Desem...
Seni özledim desem bir gece yıldızları toplayıp gelir misin yüregime
Ellerimi acıp mutluluklarını istesem gülüşlerinle düser misin gözbebeklerime
Rüyalarımda sana bir yer ayırsam mutluluklarınla girer misin kara gecelerime
Aglarsam bir gece yarısı bir tutam umut verir misin gelecegime
Yaşam boyunca seni sevecegim desem sevgi olup yerlesir misin düşlerime

Sen; yasama sevincimsin yarınlarımda
En güzel mutluluklarını yolla nefes bileyim bu canımda
Ne güzelmis meger seni severken beklemek; beklerken daha cok sevmek

Bulutların arasından süzülen damlalarda senin gözyasların mı var yoksa
Emsalsiz tarifsiz bir duyguymus seni sevmek oysa
Nadide bir cicek olsan keske tüm baharlar senin gibi mis koksa
İsmini yüregime, gözbebeklerini ise yıldızlara yazdım
Mutluluklarını ise hayatımın en güzel kösesine bıraktım..

Beklerken bile yeniden asık oluyorum sana
Ellerimi actım gül yüzünden bir gülüs yolla bana
Bazen aglarım gözbebeklerimi siler misin nazenin ellerinle
En gzüel mutlulukları yasıyorum bu deli sevginle
Gercegin ta kendiydi bu ask; rüya degildi bu yaşadıklarımız
İmkansız askların en güzeliydi bu deli sevdamız
Mutlulukların sevgi dolu nefesinde yasıyorum senden sonra
Senin dizlerinde uyurken nefesim son bulsa
İnan her satırında senin özlemini bulabilirsin tüm siirlerimde
Ne cok sevmisim seni bu deli gönlümde..
__________________
Benim Sevdam Kırmızı
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 23.09.07, 12:01   #2
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart

KİM BİLİR

İçimde derin yarıklar bırakıyorsun git dediğim cümlelerde.Yanık kağıt uçları kokuyor hava.Ben ki sana git demedim hiçbir zaman, gittiğinden dolayı gitmeleri ezberlemiş gözlerime ağır geliyor gözyaşları biliyorsun.

Of bu ne ağır bir akşam, bu nasıl derin iç soluklanması ölüm desem bu kadar kara değil.


Ezberi bozulmuş kederler taşıyorum satırlarımda. Soluklandığın dünyanın insanıyım hala. Soluklandığın kıyıların ıslaklığında gözyaşlarım. Bu kaçıncı sarhoşluk ne önemi var. Bütün sarhoşluklarım sana çıkıyor ezberli.


Sarı , evet akşamlar senin dışında ve sarı. Üç adımda atabilirim sonsuzluğu heybeme, sarı.


Ve hayır ama. Dillenmeli bir kez gördüğüm akşamın yapışkan sevdası dillerde. Ardında kocaman yalnızlıklar saklı sevdanın ayakları terlemeli rıhtımımda. Suskunluğu altın bilmiş kalabalıklara inat sözler akmalı geceme.


Bilesin istiyorum, yakışmıyor o dudaklara bu hüzün. Hani çocukluğumuzun masallarındaki gibi bitmeli kötü başlangıçlar. Bir yerde iyi bir şeyler olmalı. Duymalı bunu herkes. Birilerinin sevinç şaşkınlığını yüzüne yapışmalı çıkmalı karşıma. Diğeri patlayıncaya kadar oh be demeli. Demeli işte.


Koşup gelmeli mutluluk ayaklarımın dibine, kapıyı açtığımda çıkmalı karşıma, piyango gibi çalmalı telefonumun zili, içimi serinletmeli telefondaki ses, dilimi uyuşturmalı, kalakalmalıyım oracıkta sevinçten. İçimde bahar çiçeklerinin kokusu, şaşkın, çocuksu ,çırılçıplak , sapsalak ama.


Göğsümü yaran bu şarkılara kapamalıyım kulaklarımı biliyorum. Her sözcüğü özenle seçip saklıyorum heybemde. Bütün harfleri parlatıp büyütüyorum. Yanık kağıt uçları kokuyor hava. Kim bilir belki bu sabah ,belki akşam , belki***8230;


Belki isimsiz telefonların birinde senin nefesin***8230;


Kim bilir?
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
Lottswism (05.07.14)
 
Alt 23.09.07, 18:59   #3
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart

ALACAKLI ÇOCUKLAR

Büyüdüğüm sokakların özlemine kapıldım da çocukluğumun bakkalına iteklendim dün gece.Her şey yerle bir olmuşken,köşedeki bakkal yerinde duruyordu.

Aynı Cevdet amcaydı karşımda duran,saçları aklaşmış burnun yarısına inen gözlerinin camları büyümüştü.Elmalı şekerleriyle büyüdüğüm bakkalın içi bomboştu.

Bakkalı Cevdet amaca şaşkınlığımı anladı:Buyur evlat dedi.Kendimi tanıttım.Gülümsedi.

Tanımaz mıyım.Bende bütün çocukların hayali duruyor.Benimse gözlerimin yüzündeki çizgilerde gezindiğini hissetti.

Zengin bir hayatın gözünün içine bakarak yaşlandım Erol evladım dedi.Şimdi ne yapıyorsun Cevdet amca dedim,hayal satıyorum diye karşılık verdi.Mesela dedim senin çocukları uzaydaki maça götürdüğün harika bir hayalin vardı Erol evladım en çok onu satmak hoşuma gidiyor.

Hatırladım.Mahallenin bütün çocuklarını uzayda maça götürmüştüm.Maçın hakemi bir kaplumbağaydı.Gol olduğu zaman büyük bir hızla santraya koşuyordu.Siz yerden baktığınız zaman gökyüzünde yıldız kaydığını görürsünüz ya.Bilin ki bizim gökyüzünde maşımız vardır.

Bu hayalin içinde kaldı sanki,gözlerinin içi parladı Cevdet amcanın.Bugün siftahın benden olsun dedim cebimden çıkarttığım bozuk parayı uzattım.

Olmaz dedi.Ben para almıyorum.Çocukluğumun sana borcu var dedim,yıllar önce kapısının önünden aşırdığım şekerlerin parasını ödemek istedim bu kez.

Yoo dedi Erol evladım onları ben bırakıyordum sizlerin ağzı tatlansın diye.

Ona göre çocuklar eskisi gibi değildi artık.Başımı öne eğdim.Cam göbeği renginde bir misket duruyordu yerde,eğilip aldım.Çocukluğumun en değerli hazinelerinden birine,hiç işime yaramadığı bir zamanda sahip olmak,bana armağan gibi geldi o an.

Geçmişin yansımasından gözlerim kamaştı yine.Cevdet amca,eski zamandan kalan bir gazoz şişesini uzattı bana.Sen aç dedim açtı,bir yanardağ patladı sanki.

Bir dikişte içtim,Hayallerimin gerçeklere yenildiği bir düzende günü siftah yapmadan geçiren hayal satan bakkaldan çıkıp,kendi yoluma uzandım.Çocukluğumun bakkal Cevdet amcaya borçlu olduğunu sanıyordum.

Aslında çocukluğumun herkesten alacağı var.

Seksenli yıllardan sonra gelen bütün başkanlardan.
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Dut Ağaci
Alt 24.09.07, 08:17   #4
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart Dut Ağaci

KARADUTTUN HİKAYESİ





Bir zamanlar birbirlerine âşık iki genç vardı. Kızın adı Tispe, delikanlının ki ise Piremus idi. Bunlar yan yana evlerde otururlardı. Birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı aşk beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. İki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burada buluşur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. Bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe ağaca Piremus dan önce varmıştı. Gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bir mağaraya doğru koşmaya başladı. Farkında olmadan yolda boynundaki eşarbını düşürmüştü. O sırada Piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan ağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin esarpını parçalıyordu. O an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın Tispe yi öldürerek yediğiydi. Tispe siz yaşayamazdı. Aklından geçen sadece aşkı uğruna canına kıymaktı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. Tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. Piremus un cansız vucudu yerdeydi ve elinde Tispe nin düsürdüğü eşarpını tutuyordu. İlk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. Ama esarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir an ve mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmisti. Ve onun öldüğünü düşünen Piremus aşkı uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünnmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. Onların aşkı ölesiye bir aşktı ölüm bile onları ayıramazdı. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. Birden vücudu Piremusun bendeninin üstüne yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzlestirmek istediler ve bu çiftin üstünde duran ağacı bunların aşkına adadılar. Piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, Tispenin gözyaslarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini, (Piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları, (Tispenin gözyasları) temizler.. Bilirmisiniz dut agacının meyvesinin lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz***8230;
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 24.09.07, 08:26   #5
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

eline sağlık
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Hayat
Alt 24.09.07, 09:27   #6
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart Hayat

HAYAT...
Bir zamanlar 1 oğlu ve 1 eşeği olan fakir bir karı-koca varmış. İmkanlarını daha iyiye götürmek ve dünyayı tanımak için şehir -şehir dolaşmaya karar vermişler ve küçük oğullarını eşeklerinin sırtına bindirip yola koyulmuşlar.
İlk geldikleri köyde insanların arkalarından

'' Şu terbiyesiz çocuğa da bakın! Kendisi eşeğin sırtında rahatça yolculuk ederken, zavallı anne ve babası kan ter içinde yürüyorlar!''

dediklerini duymuşlar.
Baba eşine dönmüş ve '' biricik oğlumuzun terbiyesizlikle suçlanmasına izin veremeyiz, en yaşlı ben olduğuma göre eşeğe ben bineyim siz ana-oğul yürüyün'' demiş. Ve böylece giderken başka bir köye gelmişler.
2. Köyde ilerlerken insanların :

''Şu ahlaksız adama da bakın, kendisi eşeğin sırtında seyahat ederken zavallı oğlu ve karısı yürümek zorunda kalmış! ''

dediklerini duymuşlar. Ahlaksız biri olmayı kendine yakıştırmak istemeyen baba karısını eşeğin
sırtına bindirmiş ve baba-oğul yanlarında yürürken 3. köye gelmişler!
3. Köyde insanların arkalarından :

''Zavallı yaşlı adam, hem bütün gün eşek gibi çalışıyor kendisini prenses sanan karısı da hem kocasının hem de ufacık oğlunun yanında yürümesine aldırmıyor. Herhalde çocuk da üvey evlattır ''

dediklerini duymuşlar. Bunun üzerine tüm
aile eşeğin üstüne binmişler ve 4.köye ulaşmışlar.
4.Köyde insanların:

''Şu canavar insanlara da bakın! Zavallı eşeğin belini
kıracaklar ''

dediklerini duymuşlar. Eşekten inip üçü de ******ın yanında yürüyerek 5. köye varmışlar.
Bu kez duyduklarına inanamamışlar :
Köylüler gülerek :

''Şu üç salağa bakın, kendilerini taşıyacak bir eşekleri olduğu halde yürüyerek yolculuk yapıyorlar ''!!!

SONUÇ :

GENELLİKLE İNSANLAR ELEŞTİRMEK İÇİN HER ZAMAN BİR EKSİĞİNİ BULACAKTIR VE KİMSE SENİ OLDUĞUN GİBİ KABUL ETMEYECEKTİR. ONUN İÇİN DOĞRU BİLDİĞİN ŞEKİLDE YAŞA. HAYAT ÖN PROVASI YAPILMAMIŞ BİR TİYATRO GÖSTERİSİDİR.
BU ALKIŞI OLMAYAN TİYATRONUN PERDESİ KAPANMADAN ; GÜL, ŞARKI SÖYLE, DANS ET VE AŞIK OL....

HAYATININ HER ANINI DEĞERLENDİR.

Charlie Chaplin
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Inanilmaz Ama Gerçek... Bir Solukta Okuyacaksiniz...
Alt 24.09.07, 09:55   #7
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart Inanilmaz Ama Gerçek... Bir Solukta Okuyacaksiniz...

Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Bayan Mediha onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük? F? (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.

Bayan Mediha nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.

Mustafa nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli?

İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor.?

Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

Mustafa nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.

Mustafa nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

"Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok
fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.

Bunları okuyunca, Bayan Mediha problemi kavradı ve kendinden utandı.

Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri
getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. Mustafa nın hediyesini alıncaya
kadar bu böyle devam etti.


Mustafa nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kâğıdı
ile beceriksizce sarılmıştı.

Bayan Mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Bayan Mediha pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı.

Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz.

Çocuklar gittikten sonra, Bayan Mediha en az bir saat ağladı. O günden
sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine, çocukları
eğitmeye başladı. Bayan Mediha, Mustafa ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik
ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta
ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini
söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.

Bir sene sonra, Bayan Mediha kapısının altında Mustafa dan bir not buldu,
ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

Altı yıl sonra Mustafa dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında
üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını,
sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile
mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Bayan Mediha nın tüm
yaşamında ki en iyi ve ne favori öğretmen olduğunu yazmıştı. Sonra dört yıl
daha geçti ve başka bir mektup geldi. Bu kez fakülte diplomasını aldıktan
sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. Mektup onun hala
karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu. Ama simdi
ismi biraz daha uzundu.

Mektup söyle imzalanmıştı,

Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ( Tıp Doktoru)


Öykü burada bitmiyor.

Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var.

Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının
birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Bayan
Mediha nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.

Şüphesiz Bayan Mediha bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu?

Taşları düşmüş olan o bileziği takti. Dahası, Mustafa nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.

Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha nın kulağına şöyle fısıldadı,

"Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim.

Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim"

Bayan Mediha, gözlerinde yaslarla fısıldadı, söyle dedi,

Mustafa, yanlış şeylere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana
öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum".

Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturmaya Çalışın.
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
emel_86 (02.09.08)
 Yolumuzdaki Engeller
Alt 25.09.07, 21:36   #8
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart Yolumuzdaki Engeller

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.

Bakalım neler olacaktı? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti.

Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı .. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde .."Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.
Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

"Her engel, yaşam koşullarınızı daha
iyileştirecek bir fırsattır .."
__________________
Türküler söyledim sana duyuyormusun ?
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Bilardo Topları
Alt 25.09.07, 21:39   #9
sudenur
Herkonu.com Fanatik
 
sudenur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 66 -> 35 Konu
Standart Bilardo Topları

Ayrıldığımız gündü. Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta. "Biliyor musun," dedin. "Sen neye benziyorsun biliyor musun?" Epeydir aradığın bir şeyi bulmuş olmanın hem sevinç, hem de keder veren gizi bir an için bulandırmıştı yüzündeki tedirginliği, kırıklığı.

Sis ışığa çıkmıştı. Sonra yavaşça çevirip başını yüzüme baktın kuyuya düşmeye benzeyen derin bir korkuyla. "Neye?" dedim, yan yanayken yaşadığımız ayrılığın adını sorar gibi, "Neye?" "Bilardo toplarına." "Neden?" dedim. "Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan..."

Bir uçurum gibi derinleşen sessizlik o an başlamıştı bile bizi birbirimizden uzaklaştırmaya. Beni terk etmeden önce yaptığın son konuşma oldu bu. Sonra iki arkadaşım geldi, birinin omzunda ağladım, hangisiydi şimdi hatırlamıyorum.

Sonra birlikte başka bir kente gittik, anlarsın ayrılığın ilk günlerinde o eve katlanamazdım, sonra ben başka aşklara, sonra başka evlerin duvarlarına başka takvimler astım.

Şimdi ne zaman birinden ayrılsam ıstakanın sesi patlıyor kulaklarımda Ardından bilardo topları dağılıyor dört bir yana Seni hatırlıyorum soğuk ışıkta bir daha bir daha.. bir daha
__________________
Türküler söyledim sana duyuyormusun ?
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 11.10.07, 11:52   #10
simarik_kiz
Site Ondan Sorulur
 
Üyelik tarihi: Aug 2006
Yaş: 36
Mesajlar: 515
Tesekkür etmis: 65
Tesekkür almis 164 -> 81 Konu
Standart

ölen sevgili

ÖLEN SEVGİLİ
Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti. Yanmanin nedeni aksam
yedikleri degil,uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi.
Bugün
2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti.

Aslinda bunu yapmakta geç bile kalmisti.
´Bitmeli dedi içinden, her gün bu tatsiz uyanis bitmeli.´
Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekile giriyordu. Süratle
giyinerek disari çikti. Bugüne kadar hiç bekletmemisti onu, simdi de
bekletmemeliydi. Istanbul, soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu.
Genç
adam gökyüzüne bakarak iç geçirdiÿÿÿÿ;
´Bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor. onlar bile agliyor
halimize...´
BULUSMA VAKTI...
Artik Kadiköy iskelesindeydi. Birkaç dakikalik beklemeden sonra
karsidan kiz
arkadasinin geldigini gördü. Simdi midesindeki agri daha da artmisti.

Besiktas´a geçtiler. Yolculuk sirasinda hiç konusmadilar. Genç kiz,
sevgilisinin bu durgunluguna anlam verememisti. Nereden bilecekti bugün
ayrilik çanlarinin çalacagini...

Besiktas´a geldiklerinde bir cafede oturdular. Genç kiz anlamisti
sevgilisinin kendisine bir sey söylemek istedigini.
´Bana birsey mi söylemek istiyorsun´ diye sordu. Genç adam, gözlerini
kaçirarak
´Evet´
dedi. Genç kiz heyecanlanmisti, biraz da sinirlenerek
´Söylesene, ne diye bekliyorsun´ dedi.
Genç adam içini çektikten sonra
´Sence biz nereye kadar gidecegiz?´ diye sordu. Genç kiz,
´Bunu sorma geregini niye duydun?´ diye yanit verdi. Genç adam söze
basladi...
´´Birkaç ay önce aksam 23:00 civarinda sana telefon açip senin için
yazdigim
siiri okumak istemistim. Sen bana
´Sirasi mi simdi canim yaa, isin gücün yok mu?´demistin. Biliyormusun o
an
nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi. Özür dileyip telefonu
kapatmistim. Daha sonra da bu siiri benden hiç istememistin. Geçenlerde
hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis,
Meralin
´Sen sanslisin, sevgilin sana bakar´ sözüne Isim yok da sana mi
bakacagim,
annen baksin´ demistin. Hatirladin mi?´´

DUYGUSALLIGI SEVMEM...
Genç kiz,
´Biliyorsun ben duygusalligi sevmiyorum. Hem hasta bakici gibi
göründügümü
de kimse söyleyemez´ diye yanitladi. Genç adam güldü,
´Evet canim haklisin. Zaten olmak istesen de bu kalbi tasidigin sürece
hasta
bakici, hemsire falan olamazsin.´
Genç adam devam etti...
´Bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel
sözcüklerden
olusan bir mesaj çektin? Hiç... Hatta günün hiçbir saatinde çekmedin.
Duygusalligi sevmeyebilirsin. Ama sen seni seven insanlari da mutlu
etmeyi
sevmiyorsun. Halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanlari
mutlu
etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah, her aksam, her gece
yani
seni andigim her saat tatli bir mesajim vardi senin için biliyormusun?
Seninle ben AKLA KARA gibiyiz.´
Genç kiz anlamisti,
´Yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?´ Genç adam tekrar gülümsedi
içinden. Dün gece verdigi ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu
düsündü.
´Hayir´ dedi,
´Sair olmani istemiyorum. Olamazsin da...

BIZ AYRILMALIYIZ.
Ayrilirsak ikimiz için de en
hayirlisi olacak.´ Genç kiz sasirmisti,
´Neden ama? Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdigini saniyordum.´
Genç
adam iç çekerek
´Hayir canim, sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni sevseydin simdi
baska
seyler konusuyor olurduk´ dedi. Genç kizin gözleri yasarmisti. Genç
adam
cebinden çikarttigi mendili uzatti, genç kiz gözyaslarini silerek
´Sen bilirsin, umarim beni bir baskasi için birakmiyorsundur...´ dedi.
Genç
adam
´Nasil böyle bir sey düsünürsün, senden baska kimse olmadi ve uzun
zaman da
olacagini sanmiyorum´ yanitini verdi. Genç adam ve genç kiz iki sevgili
olarak oturduklari masada artik iki yabanciydilar. Birkaç dakika
sessizce
oturduktan sonra Genç kiz,
´Kalkalim istersen´ dedi. Genç adam
´Ben biraz daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin´
diye
yanitladi. Genç kiz
´Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim´ diyerek elini uzatti. Genç
kizin
sesi ve eli titriyordu. Genç adam,
´Istersen arkadas kalabiliriz´ dedi ve birbirlerine son kez sarildilar.
´BEN DOGRU YAPTIM...´
Genç adam dogru yaptigina inaniyordu. Eve döndügünde yürümekten bitap
bir
haldeydi. Odasina girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkip ise
gidecekti, uyumaliydi. Birkaç saat sonra uykuya dalmayi basardi. Sabah
7´de
saatin ziliyle uyandi. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj
ve
10 cevapsiz arama vardi. Yorgun oldugu için duymamisti telefonun
sesini.
Aramalar ve mesaj sevgilisindendi. Heyecanla mesaji açti, sunlar
yaziyordu:

SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM,
HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA,
BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,
BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM, BIR TEK SENI SEVDIM,
VE SENI SEVEREK ÖLECEGIM, ELVEDA BIRTANEM...
Genç adam sasirmisti. Onu tanidigi günden beri ilk defa siir aliyordu
ve
üstelik sabahin besinde yazmisti. Heyecanla onu aradi, telefonu yabanci
bir
ses açti. Genç adam
´´Nalan´la görüsebilir miyim?´´ dedi. Ama karsisindaki agliyordu,
hiçkira
hiçkira hemde...
´Ben onun annesiyim yavrum, kizim bu sabah intihar etti. Gece sabaha
kadar
birilerini arayip durdu. Sabah odasinin isigini sönmemis görünce
girdim.
Yavrum kendini asmisti....´

YIGILIP KALDI...
Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin iki
katini çekiyordu simdi. Oldugu yerde yigilip kaldi...
Birkaç ay sonra iki doktor konusuyordu hastanede. Doktarlardan biri
digerine
karsidaki hastanin durumunu soruyordu. Doktor yanit verdi...
´Haaa o mu? Üç ay önce getirdiler. Kendisi yüzünden bir kiz intihar
etmis. O
günden sonra cep telefonunu elinden hiç birakmamis. Devamli bir seyler
yazip
birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim. O uyurken gönderdigi numarayi
aradim. Numara 3 ay önce iptal edilmis. Gelen mesajlarda bir siir var.
Bu
adam duygusal mi bilmem ama benim anladigim kadariyla siiri yazan çok
duygusal biriymis...
´ÇEVRENIZDEKI INSANLARIN NE HISSETTIGI YA DA NE DÜSÜNDÜGÜNDEN O KADAR
EMIN
OLMAYIN,
BAZEN BIR KALBIN, IÇINDE NELER SAKLADIGINI ÖGRENDIGINIZDE HERSEY IÇIN
ÇOK
GEÇ OLABILIR...´
__________________




[ «« SeNiN KaDeRiNe YaZiLMi$ KaNDiRMaK»» ]
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
sweettt (11.10.07)
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:45 .

Powered by Herkonu team