Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 AzraiL ßöyLe Can aLıyor..!!
Alt 24.09.07, 03:29   #1
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart AzraiL ßöyLe Can aLıyor..!!

Video olarak görmeyin hepsi gerçek buda gerçek
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

v
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 cehennemden gelen mikroorganizma
Alt 24.09.07, 03:32   #2
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart cehennemden gelen mikroorganizma

NE BİTKİ NE DE ******, BOYU KÜÇÜK ZARARI BÜYÜK

BİYOTEK® ARAŞTIRMA

Floridalılar uyarıldı : onun bulunduğu suyu içmeyin, onun bulunduğu suya girmeyin, onun bulunduğu suda balık tutmayın. ABD ekonomisine milyarlarca dolar zarar verdi. Dokuz yılda milyonlarca balık öldürdü, şimdi ise insanlara saldırıyor! ABD medyası tarafından mercek altına alınan bu mikroorganizmanın Akdeniz***8217;e bulaşması bir an meselesi. Pfiesteria piscicida konusunda Türkiye***8217;de bilinen hiçbir çalışma veya hazırlık yok ama tehdit son derece ciddi ve görünen o ki bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da tehlike yanı başımıza gelinceye kadar kılımızı kıpırdatmayacağız! Bir çok turistik ve ticari geminin Florida sahillerinden Ege ve Akdeniz***8217;e gelip gitmekte olduğunu düşünürseniz bulaşma tehtidi hiç de abartılmış bir olasılık değil. Özellikle simtine suları bu tür bulaşmada ideal bir araç oluyorlar.

Pfiesteria piscicida avına pusu kuran bir mikroskobik yaratık. Pfiesteria piscicida***8217;ya bitki veya ****** değil de ***8220;yaratık***8221; dememizin nedeni ise bu canlının av bulamadığı zaman bitki gibi yaşaması, av bulduğunda ise ******laşarak saldırması. Av bulamayınca bitkilerden elde ettiği kloroplastları kullanarak bitki gibi fotosentez yapabiliyor ve bitki gibi yaşayabiliyor. Ayrıca da son derece sabırlı, yıllarca pusuya yatarak avını bekleyebiliyor.

Bu canlının bir de kimlik problemi var çünkü Pfiesteria piscicida hayatı boyunca birbirinden çok farklı 24 şekilde yaşayabiliyor. Pusudayken üzerinden geçen bir balık sürüsünün atıkları ile tetiklenen mikroorganizma bitki şeklini değiştiriyor ve toksik bir form alarak yukarı yüzüp avına yapışarak onun vücut sıvılarını emmeye başlıyor. Avı öldüğünde yeniden ürüyen yaratık nehir dibine dönerek yeni kurbanlarını beklemeye başlıyor.

Dokuz yıldır tam olarak sınıflandırılamamış olan Pfiesteria piscicida***8217;nın en yaratıcı bilim kurgu senaryolarını dahi geride bırakan bir hayat hikayesi var çünkü değişik zamanlarda ve değişik amaçlar için büründüğü 24 ayrı şeklin her birinin çok değişik amaç ve işleyiş mekanizmaları var.

Böylesine bir canlıyı ortaya çıkaran doğal evrim şartlarının ne olduğu son derece merak konusu. Bu canlının birdenbire ortaya çıkışını ve aniden zarar verici olmasını ise tam olarak açıklayabilen yok ama en tutarlı tez bu canlının gittikçe artan kirlilik neticesinde yaygınlaşmakta olduğu şeklinde çünkü bu yaratık pislikle tetikleniyor. Pislikle tetiklenen reaksiyoner yapısı açısından bakıldığında bu canlının pislik yaratıcılara karşı biraz militan bir çevreciliği olduğunu söyleyebiliriz çünkü pislikle tetiklenmediğinde oldukça barışçıl bir bitki gibi davranıyor!

Aslında bu canlı şu anda sadece ABD sularında aktif olmakla birlikte Dünya***8217;nın hangi noktasından kaynaklandığı konusunda bir kesinlik yok çünkü ilk tespitinin yapıldığı yer ABD***8217;deki bir AR&GE akvaryumu ve bu akvaryumda da dünyanın hemen her yerinden canlılar mevcut.

Başlangıçta araştırmacılar tarafında Pfiesteria piscicida***8217;ya ***8220;fantom***8221; yani ***8220;hayali***8221; lakabı takılmış çünkü zararlı etkileri görülse dahi bu etkilere neden olan nedenlerin tespitinde oldukça zorlanılmış. Pfiesteria piscicida***8217;nın yaydığı toksinin ise izole edilmesi çok daha sonraları olmuş. Bu zehrin insan üzerinde hafıza kaybı dahil bir çok etkisi olduğu kesinlikle biliniyor çünkü Pfiesteria piscicida kendi üzerinde çalışmakta olan dikkatsiz bir araştırmacıyı hastanelik etmiş. Bu kaza araştırmacı için her ne kadar üzücü bir durum olsa da bu canlının toksinlerinin insan üzerindeki etkilerinin gözlenmesi açısından çok da yararlı olmuş. Normal şartlar altında gözle görülemeyen bu mikroorganizmanın ekonomiye ve canlılara zarar verici etkisi son derece gözle görülebilir olmakta.

ABD medyası şu sıralarda Pfiesteria piscicida***8217;nın ekonomiye verdiği zararın boyutunu tartışmakta. Özellikle yerel yöneticiler Florida sahillerinde bu yaratığın turist kaçırıcı bir etkisinin olmasından endişe ediyorlar. Verdiği ekonomik ve fiziksel zararın boyutu açısından Pfiesteria piscicida ABD***8217;de bir ***8220;biyogüvenlik***8221; sorunu olarak kabul edilmekte ve Federal kurumların bu soruna el atmış olduğu görülmekte.

Pfiesteria piscicida konusunda daha detaylı ve kapsamlı bilgi edinmek isteyenler internet***8217;teki her hangi bir arama motorunda Pfiesteria piscicida kelimelerini tarattıklarında karşılarına onlarca sayfa çıktığını görebilirler. Bu biyogüvenlik meselesinin geç kalınmadan bizim araştırmacılarımızın da ilgisini çekeceğini umarız çünkü bu işin muhasebesi milyarlarca dolarlık rakamlarla yapılıyor!
işte buda katilin fotoğrafı
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 yeniden dünyaya gelen birinin hikayesi
Alt 24.09.07, 03:33   #3
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart yeniden dünyaya gelen birinin hikayesi

Müge'nin annesi Sevim Yıldız, hamileliğinin son haftasında bir rüya görüyor. Rüyasında 19 yaşlarında genç bir kız koşarak Sevim Hanım'ın yanına yaklaşıp, "Ben sizin evinizde tekrar dünyaya geliyorum" diyor. Sevim Yıldız uyanınca, he halde kızım olacak diye rüyasını yorumluyor. Altı gün sonra Müge dünyaya geliyor...
Müge 3 yaşına geldiğinde, ailesine "Siz benim annem ve babam değilsiniz. Burası da benim evim değil." demeye başlıyor. Aile önceleri bu sözlerin üzerinde pek durmuyor. Ancak Müge her geçen gün biraz daha garipleşmeye başlıyor. sonunda gerçek ailesine ve evine gitmek için ısrar ediyor. Bunun üzerine ailenin büyükleri konuyu araştırmaya başlıyorlar. Fakat Müge ailesi hakkında annesinin adının Seher, babasının adının Ethem olduğundan başka bir bilgi veremiyor.
Aradan sıkıntılı ve huzursuz 2 yıl geçiyor...
Müge 5 yaşına geldiğinde bir gün aniden, daha önceki hayatında nasıl öldüğünü hatırlıyor ve 19 yaşındayken elektrik çarpması sonucu öldüğünü söylüyor.
Bu gelişmeden 2 ay sonra...
Bir gün ailesiyle birlikte çarşıda dolaşırken, tanımadıkları bir kadının arkasından "Hala" diye bağırıyor. annesi hemen kadının yanına gidip, yakınları arasında Seher ve Ethem adlı evli bir çiftin bulunup bulunmadığını soruyor. Alınan olumlu cevaptan sonra, derhal verilen adrese gidiliyor...
Müge gidelen adresteki tüm fertlerin isimlerini teker teker saymaya başlıyor. Yakın akrabalarının hatta komşularının bile isimlerini teker sıralayıp, şu anda nasıl olduklarını soruyor. Onlardan haber almanın rahatlığıyla, büyük bir insan gibi koltuğa yaslanıp derin bir nefes alıyor.
Müge rahatlamıştı... ya her 2 aile?
Seher hanım bütün bu olup bitenleri şaşkınlıkla izledikten sonra, Müge"ye yaklaşarak bazı sorular sorma ihtiyacı duyuyor:
-Önceki hayatında benim kızım olduğunu iddia ediyorsun... Sana bir kaç soru sormak istiyorum. Cevaplayabilir misin?
Müge başını sallayarak olur cevabını veriyor...
-Peki o zaman söyle bakalım... Kızım evde yalnızken ölmüştü. Sen benim kızımın ruhunu taşıdığını iddia ettiğine görebana ölüm şeklini venedenini açıklayabilir misin?
Müge tereddütsüz anlatmaya başlıyor:
- Sen komşuya kahve içmeye gittikten sonra,senin daha önce temizlediğin buzdolabının altında biriken suyu temizlemek istedim. Elektrik çarptı ve ben öldüm. Ölümümden bir sene önce ticaret lisesini bitirmiştim.
Bu doğru cevaplardan sonra Seher Hanım, yalnız ailenin bildiği, aileye ait çok özel sorular sormaya başladı. Müge bütün bunlara ayrıntılı biçimde cevaplar verdi. Ve hepsi de inanılmaz doğruluktaydı...
Seher Hanım'ın şaşkınlığı her geçen dakika biraz daha artıyordu... Son bir soru daha sormak istedi...
-Kızım ölmeden bir gün önce çarşıya çıktık. kızıma bir şey aldım. Bunu kızım ve benden başka kimse bilmiyor. Paket hala açılmadı. Onun içinde ne olduğunu söyleyebilir misin?
Müge geçmiş yaşamındaki annesine bakarak gülümsedi...
-Kırmızı kadife terlik.
Müge şu anda iki ailesiyle birlikte yaşıyor. Özel günlerde (anneler, babalar günü vs.) 2 annesine ve 2 babasına hediyeler alıyor. Durumu her 2 ailede kabullenmiş durumda...Müge artık hırçın, isyankar ve huzursuz değil. Aradığını bulan kişilerin huzurunu yaşıyor...
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 Mezarlıktaki gizemli gece, gizemli öğretmen
Alt 24.09.07, 04:03   #4
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart Mezarlıktaki gizemli gece, gizemli öğretmen

Bir mühendis olan Necdet Durmaz kendi otomobiliyle yolculuga çikmisti. Çalismakta oldugu firma tarafindan görevlendirilmis ve Istanbul'dan Malatya'ya gidiyordu. Bu ildeki fabrikada bir arizayi acilen gidermesi gerekiyordu.

Ancak yol üzerindeki Kirsehir'in Derebayiri geçerken otomobili bozuldu. Hemen köylülerden yardim istedi. Aksam vakti oldugu için kimse bir sey yapamiyordu.Necdet Durmaz geceyi mecburen orada geçirecek, sabah olunca da yakindaki bir kasabaya otomobili çekilecekti.

Kendisine hemen Köy Misafirhanesi'nde yer verildi. Necdet Durmaz burada bir süre dinlendikten sonra muhtarin yanina gitti. Muhtar misafirlerini en iyi sekilde agirlamak için her türlü ayrintiyi düsünüyor, otomobilini de merak etmemesini sorunu çözeceklerini söylüyordu. Muhtar, Necdet Durmaz o gece köy meydaninda düzenlenecek olan dügüne davet etti.

Mustafa Belli köy meydanina geldiginde , bütün kalabalik oraya toplanis egleniyordu. Davullar zurnalar çaliyor, köy halki halay çekiyordu. Bir süre sonra Necdet Durmaz gürültüden uzaklasmak için kalabaligin arka tarafina yürüdü. Agaçlarin basladigi yerde tek basina duran çok güzel bir kiz gördü. Yanina yaklasti ve onunla tanisti. Bu genç kiz köyde ögretmen olarak çalisiyordu. Istanbul'dan gelmisti.

Birlikte korulugun içinde yürüdüler. Hava oldukça serin oldugu için, Necdet Durmaz genç kiza ceketini verdi. Korulugun bittigi yerde, tepe basliyordu. Genç kiz daha fazla eslik etmemesini, evinin o tepenin ardinda oldugunu söyledi. Orada ayrildilar.

Necdet Durmaz ne o gece , ne de ertesi sabah genç kizi aklindan çikaramadi. Onu tekrar görmek istiyordu. Köy muhtarina gidip, durumu anlatti ve genç kiz hakkinda bir seyler ögrenmek istedi. Ancak o bunlari anlatirken, muhtar saskinlik içinde onu dinliyordu. Çünkü bahsettigi ögretmen geçen kis evinde çikan yanginda ölmüstü.

Muhtar Necdet Durmaz'i ikna edemedi ve birlikte o tepenin ardina hala yikintilari duran eve gittiler. Necdet Durmaz'in bunu anlayabilmesi olanaksizdi. Verdigi tüm bilgiler dogruydu ancak ona, bu genç kadinin artik yasamadigi söyleniyordu.

Muhtar sonunda dayanamayarak Necdet Durmaz'i genç kizin mezarina götürdü. Köy mezarligina girdiklerinde onlari bir sürpriz bekliyordu. Uzakta duran bir mezar tasinin üstünde Necdet Durmaz'in ceketi asili duruyordu.
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:02   #5
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

cok korkuyorsanız okumayın (+18)


Geç saatleri kadar bilgisayar başındaydım internet ve oyun oynadıktan sonra saati fark ettim 4 civarıydı uyumak için bilgisayarı kapadım masa lambamı yaktım ve oda lambasını kapadım. Yataga uzandıktan sonra gozlerim daldı 1 buçuk saat sonra uyandım . Kapıda büyük abim duruyordu altını ve üstünü göremiyordum karanlıktı ama gogusu gobegine kadar açıktı ona seslendim . - Abii sonra tekrar - Abiii bana cevap vermiyor ve kapının tam hizasında başını bana göstermiyordu. Elini uzattı ve bilgisayarın fişini tuttu ve fişi duvarındaki yerinle beraber oynatmaya başladı sanki duvarı yarıyordu elektirik fişi ve o an ayağa kalmak istedim ve yüksek sesle - Abii diye bağırmak !!! ama kalkamıyordum bagırdıgı mı zannediyordum ama sesim çıkmıyordu ve orada onu görebiliyordum .
Kendimi zorladım yataktan atmak için ilk i başarızsız dı ikincisi üçüncüsü ve dördüncüde yan donebildim yataktan ve ayakta duramayacak haldeydim bu tür yorgunlukta olabilmem için herhalde bu tün gün ağır bir şeyler taşımış olmam gerekirdi zorla ayaga kaltım masa lambam sonmüş odanı işıgı yanıyordu kafamı çevirip pirize baktım şükürler olsun ki yerinde ve kimse yoktu sonra olabildigince yan odaya abimin yanıda gittim 5 buçuk civarıydı abimin odası karanlıktı ışıgı açtım abimi uyandırdım ve olayı anlattım uyku sersemiydi biraz konuştuk sonra uyudu ben ise uyuyamadım ve ilk kez gördügüm bu şeyin karabasan oldugunu anladım .. Hala etkisindeyim eger gece uyurken gözleriniz açılırsa benim gibi garip bir şey görmemek için bolca dua edin .....
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:03   #6
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

7o Yil Sonra Erkek Oldugunu Ogrendii


Çin'in güneyindeki Guangşi Cuan özerk bölgesinde 70 yaşındaki bir kadında yapılan genetik testte yaşlı kadının gerçekte erkek olduğu ortaya çıktı.
Çin'in güneyindeki Guangşi Cuan özerk bölgesinde 70 yaşındaki bir kadında yapılan genetik testte yaşlı kadının gerçekte erkek olduğu ortaya çıktı.
Yerel medyanın haberine göre, 50 yıldır evli olan Can soyadındaki yaşlı kadının döl yolu (vajina)ve göğüslerinin normal bir kadındaki gibi olduğu kaydedildi.

Haberde, Can'ın 2 yıl önce testis büyümesinden dolayı hastaneye başvurduğu ve yaşlı kadının ilk başta bunun bir tümör olduğunu zannettiği belirtildi.

Hastanede yapılan genetik testlerde kromozomların Can'ın gerçekte bir erkek olduğunu gösterdiği bildirildi.

Hastane doktorları Can'ın neden kadına özgü organlarının büyüdüğünün ise hala bilinemediğini söyledi.

Can'ın çocuk doğurmadığı ve 30 yaşındayken bir evlat edindiği ifade edildi
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:04   #7
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

Dolunay insan davranışlarını etkiler mi


İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:04   #8
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

Cennete giremiyen Adam Tarih: Cmt Eyl 22, 2007 1:55 am

--------------------------------------------------------------------------------
Adam ve hayattaki tek dostu olan köpeği, bir kazada öldüler...
Gökyüzüne çıktıktan sonra, bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar... Adam çok susamıştı... Biraz su bulabilmek umuduyla yürümeye devam ederlerken, birden kendilerini rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçenin önünde buldular... Bahçe kapısının önünde beyazlar içinde bir kadın vardı...
Adam, köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu:
- Burası neresi?..
- Burası "cennet" efendim...
Adam bunun üzerine sevinçle "Harika" dedi,
"Peki bana biraz su verebilir misiniz... Gerçekten çok susadım..."
Kadın cevap verdi...
- Tabii efendim... İçeri girin, içeride dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz... Adam, köpeğine döndü, "Hadi oğlum içeri giriyoruz..." diyerek kapıya yürüdü...
Kadın onu birden durdurdu...
- Üzgünüm efendim...
Köpeğiniz sizinle gelemez...
******ları içeri almıyoruz...
Bu sözler üzerine adam düşündü ve geri döndü...
Köpeğiyle birlikte
geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye başladılar... Yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapının önünde duran yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı...
Adam sordu: -Affedersiniz, bana biraz su verebilir misiniz?..
Dede, "İçeri gel" dedi, "kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme
var..."
Adam sordu... "Peki arkadaşım da benimle gelip oradan içebilir mi?"
Dede, "Tabii" dedi, "çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase bulacaksın..." Suyu içtikten sonra adam geri dönüp Dede'ye sordu: "Su için çok teşekkürler... Peki burası neresi?..
Dede, "Burası cennet oğlum..." dedi...
"Ama nasıl olur" diye konuştu adam,
"biraz önce, burası gibi kırık dökük olmayan muhteşem bir yerlere gittik... Orasının da Cennet olduğunu söylediler..."
"Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?.." diye sordu Dede,
"Ama orası Cehennem..."
Adam iyice şaşırmıştı...
"Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz?.. Dede gülümsedi... "Hayır kızmıyorum...
Çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları Cennetten uzak tutuyorlar..."
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:05   #9
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?

Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde
yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı.
Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki
elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken
çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç
sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar
fildişinden ve kemikten yapılırdı.
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
 
Alt 23.09.07, 23:05   #10
Scorpio
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
Standart

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?

Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir.
Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha
sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere
aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır.
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
karakule38 (26.09.07)
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:38 .

Powered by Herkonu team