Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 
Alt 11.10.07, 14:03   #1
simarik_kiz
Site Ondan Sorulur
 
Üyelik tarihi: Aug 2006
Yaş: 36
Mesajlar: 515
Tesekkür etmis: 65
Tesekkür almis 164 -> 81 Konu
Standart


Büyü Var mıdır? Nasıl anlaşılır?

Şeytan hiç bir zaman insanların huzur içinde, mutlu bir hayat geçirmelerini istemez. İstediği tek şey vardır; bütün insanları kendisiyle birlikte cehenneme sürüklemek. Bunun için de elindeki bütün imkânları seferber eder. İnsanları kandırmak için her türlü hileye başvurur.

Büyü de; şeytanın bu hilelerinden biridir. Şeytanın insanları bu dünya hayatında mutsuz etmek ve kendisiyle birlikte cehenneme götürmek için kullandığı korkunç bir tuzak. Şeytanın bir ilmi; büyü, sihir ve hüddam***8230;

Allahû Tealâ Kur***8217;ân-ı Kerim***8217;de bizlere büyünün var olduğunu ifade ediyor ve Kur***8217;ân-ı Kerim âyetleri gereğince büyünün Allahû Tealâ tarafından kesinlikle yasak edildiğini görüyoruz.

2/BAKARA-102: Vettebeû mâ tetluş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne), ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârute), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur, fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer'i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum, ve le kad alîmû lemeniş terâhu mâ lehu fil âhireti min halâ(halâkın), ve le bi'se mâ şerav bihî enfusehum, lev kânû ya'lemûn(ya***8217;lemûne).

Süleyman'ın mülkü üzerine onlar, şeytanların okuduğu (anlattığı, tilâvet ettiği) şeylere uydular (tâbî oldular). Oysa Süleyman, (sihir yapmadı ve) kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihri öğretmekle kâfir oldular. Babil (şehrin)deki iki melek (olan) Harut ve Marut'a indirilen şeyleri (öğretiyorlardı). Oysa onlar: "Biz (im bilgimiz, sizin için) sadece bir fitne, bir imtihandır. Sakın (sihir ilmini öğrenerek) kâfir olmayın." demedikçe hiç kimseye bunu öğretmezlerdi. O zamanlar (sihir meraklıları ve onu geçim vasıtası yapanlar) o ikisinden erkek (koca) ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadan onunla (sihirle) hiç kimseye zarar veremezlerdi. Zaten onlar kendilerine fayda verecek şeyleri değil, zarar verecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki; onlar onu (sihri ve ona ait bilgileri) satın alan (ve onunla çıkar sağlayan) kimse için ahirette bir nasip olmadığını bilirlerdi. Kendi nefslerini, onunla ne kötü bir şeye sattıklarını onlar keşke biliyor olsalardı

113/FELÂK-1: Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).
De ki: "Sabahın Rabbine sığınırım."

113/FELÂK-2: Min şerri mâ halak(halaka).
Yarattığı şeylerin şerrinden.

113/FELÂK-3: Ve min şerri gâsikın izâ vekab(vekabe).
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.

113/FELÂK-4: Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).
Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi).

113/FELÂK-5: Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede).
Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.

Şeytanın ilmini temsil eden büyü, hüddam ve fal okları Peygamber Efendimiz(S.A.V)***8217;in dönemine kadar da insanlar tarafından en üst boyutta kullanılıyordu.

Şeytanın bu ilmi insanlara sadece zarar verir. Şeytanın tesiri altındaki insanlar, şeytandan yardım alarak bu ilmi, başkalarına zarar vermek için kullanırlar. Amaçları onları mutsuz etmektir. Çünkü şeytan onları bu istikamette kumanda eder. Onlar şeytanın da yardımıyla, birbirleriyle iyi anlaşan insanların arasını açmak, evli çiftleri birbirinden ayırmak, insanların hastalanmasını, sıkıntı çekmesini sağlamak gibi birçok kötülüğü yapabilirler. Bugün şeytanın bu ilmi sebebiyle, hayatını inanılmaz işkencelerle geçiren yüzlerce, binlerce insanın var olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki insanlar bu korkunç ilmin onları cehenneme götüreceğinin farkında bile değiller. Şeytanın etkisiyle para karşılığında insanlara büyü yapıyorlar. Bu ilmi kullanarak kendilerine çıkar sağlıyorlar.

7/A***8217;RAF-16: Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
(İblis "Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîm***8217;ine onlara karşı (mani olmak için) oturacağım." dedi.

7/A***8217;RAF-17: Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne).
Sonra, elbette onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim ve onların çoğunu şükreden bulmayacaksın.

Şeytanın insanları bu dünyada mutsuzluğa, ahrette ise cehenneme götürecek olan bu ilminin yanı sıra bir de Allah***8217;ın ilmi vardır. İnsanları yalnızca mutluluğa, huzura götüren bir ilim. İki yol vardır: Birincisi Allah***8217;ın yolu, ikincisi şeytanın yolu. Ve iki kulluk söz konusudur; Allah***8217;a kul olmak, şeytana kul olmak. İnsanlar ya şeytana kul oluyorlar ya da Allah***8217;a kul oluyorlar.

2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fiddîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu***8217;min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun)
Dînde zorlama yoktur. Andolsun ki; irşad (hidayet yolu; Allah***8217;a ulaştıran yol), gayy (dalâlet yolu; şeytana, cehenneme ulaştıran yol)dan açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. O zaman; kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah***8217;a îmân ederse (mü***8217;min olursa) (Allah***8217;a ulaştıran yolu tercih ederse), artık andolsun ki; o, (Allah***8217;tan) kopması mümkün olmayan (sağlam bir kulba) urvetül vuskaya (mürşidin eline) (tutunup) yapışmıştır. Allah SEMÎ***8217;un ALÎM***8217;dir.

Büyü ile uğraşanlar; şeytanın adımlarına tâbî olarak ona kul olanlardır.

51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.

36/YASİN-60: E lem a'had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta'buduş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubînun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YASİN-61: Ve eni'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.

Büyüyü yapmak da, yaptırmak da Allah katında çok büyük suçtur. Büyü yapanların, büyüye ait bilgileri satın alan ve onunla çıkar sağlayan kimselerin ahrette bir nasibi olmadığını belirtiyor Allahû Tealâ. Onlar cehennemin en aşağı katına gidecek olan onlardır.
__________________




[ «« SeNiN KaDeRiNe YaZiLMi$ KaNDiRMaK»» ]
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Ayet Ve Hadislerde şehitlik
Alt 14.10.07, 00:22   #2
cimcime68
Herseyden Haberi Var
 
cimcime68 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jul 2007
Yaş: 39
Mesajlar: 1.117
Tesekkür etmis: 195
Tesekkür almis 441 -> 197 Konu
Standart Ayet Ve Hadislerde şehitlik

Şehitlik; yüce dinimizin belirlediği ve kutsal kitabımızda övgüyle bahsettiği bir kavramdır. Kur***8217;an***8217;ı Kerimde Bakara Suresi 154. ayetinde ifade edildiği şekliyle ***8220;Allah yolunda öldürülenlere ***8220;ölüler***8221; demeyin. aslında onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz***8221; denilmek suretiyle şehitliğin, Allah katında büyük bir değere ve yüce bir mevkiye sahip olduğunu belirtilmiştir.

Şehitlik malıyla, canıyla Allah yolunda, O***8217;nun dinini yüceltmek, sahibi olduğu yurdunu, vatanını, ırz ve namusunu korumak amacıyla savaşan kimselere; niyet ve gayretlerini kanlarıyla mühürlemiş olmaları sebebiyle Allah'ın verdiği bir unvandır. İslam Dinine göre bütün ameller niyetlere göredir ve Allah için yapılan hiçbir amel karşılıksız kalmayacaktır. Hal böyle olunca en değerli varlığı olan canını Allah yolunda feda eden kimselere Allah, şehitlik unvanını layık görmüştür.

Şahadet (Şehitlik), dini bir kavramdır. İslam dininin bilerek ve isteyerek Allah için, din vatan ve kutsal değerleri için ölümü göze almanın bedeli olarak insana bahşettiği yüce bir makamdır. Şehit, kelimesi, aynı zamanda Allahın sıfatlarındandır. Kur***8217;an-ı Kerim***8217;de Şehit (Şüheda), Şahit, Şahitlik ve Şahadet, gibi kavramlar bir çok yerde geçmektedir.

Burada konumuza örnek teşkil etmesi bakımından Kur***8217;an-ı Kerim***8217;in muhtelif ayetlerini şöyle sıralayabiliriz:

"Allah yolunda öldürülenlere "ölüdür" demeyin. Aslında onlar diridirler fakat siz bunu bilemezsiniz." (2/154)

***8220;Allah adaleti ayakta tutarak, kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etmiştir. Melekler ve ilim sahipleri de öyle. Ondan başka ilah yoktur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.***8221;(3/18)

"Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha iyidir." (3/157)

***8220;Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah***8217;ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (3/169,170)

***8220;Kim Allah***8217;a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah***8217;ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.***8221; (4/69)

"Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırsa ister ölsün ister galip gelsin. Biz ona büyük bir ödül vereceğiz."(4/74)

Ayetlerden de anlaşıldığı üzere, Yüce dinimiz şehide öylesine değer vermiştir ki, ruhunu Allaha, bedenini toprağa sunduğu anda; Allah şehidin kanını canını tezkiye eder temizler. üzerinde bulunan eşyaların bile, o yolda kişinin tüm varlığı ile değerli hale gelmesine sebep olur. Bu görüntü dünyada ve ahirette Allah için ölümün göze alınabilirliğinin şahidi, delili ve ispatı sayılır. Bu delillerin aynen korunması sebebiyledir ki, şehitler kanlı elbiseleri ile defnedilirler. Dirilme gününde de aynı hal ile Allahın huzuruna çıkacakları ifade edilmektedir. Bu anlamda Yüce Kitabımızda: "Gerçekten ölüleri biz diriltiriz. Onların yaptıkları işleri delilleriyle birlikte biz yazarız. Her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışızdır.***8221; (36/12) buyrulmaktadır.

Peygamberimiz (AS) hadislerinde şehitleri övmüş ve Şehit olmayı teşvik etmiştir. Bir gün savaşmak üzere peygamberimize gelen bir kimse: "Savaşayım mı? yoksa iman mı edeyim?" diye sorduğunda, Peygamberimiz "Önce iman et, sonra savaş" demiştir. Bunun üzerine o kişi şehadet getirerek iman ettiğini ifade etmiş ve katıldığı o savaşta şehit olmuştur. Bu kimse için Peygamberimiz (as) "Az amel işledi, çok mükafat kazandı." buyurmak suretiyle şehit olmanın insan için ne kadar değerli olduğunu, insana büyük bir mertebe kazandırdığını işaret etmişlerdir.

İşte saygı değer okurlarım Yüce dinimizin belirgin bir şekilde öne çıkardığı şehitlik anlayışı, millet hayatımızda din ve devletin, vatan ve bayrağın, bunun yanında kutsal değerlerin korunması hususunda bütün insanlığa örnek teşkil edecek bir hal almıştır. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatanı, aziz şehitlerimizin bizlere bıraktığı en değerli hatıra kabul ederek, ay yıldızlı bayrağımızı bu uğurda can veren şehitlerimizin kanından bilmez miyiz?

Öyleyse sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilerek, şehitlerimize ve onların bizlere olan emanetlerine sahip çıkarak, birlik ve beraberlik ruhuyla nice yıllara diyor; Çanakkale savaşlarının yıldönümünde bütün şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad, makamları Cennet olsun.
__________________

...Laf olsun diye konuşmuyorum konuşuyorum laf oluyor!!!......
HaKeDeNe +Tesekur DiLeNeNe DeĞiL!
Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:47 .

Powered by Herkonu team