Gün Gördük
Gün gördük bıçak sırtında,
Gün gördük soluğu yangındı alev, alev,
Gün gördük gülü dikenlim,
Çıkmaya çalışırken yaşamın yokuşunu,
Tutunduğumuz dallar geldi elimize.
Ördüğümüz duvarlar mahpushane oldu bize.
Gün gördük saçma sapan, yürek tasalı,
Yetiştirdiğimiz ağaçlar bize yabam,
Kan akıttığımız topraklar,
Ve dağlar,
Ovalar,
Ve denizler,
Çöldü serinliği bize uzak,
Sanki boz kır oldu bizim için servideki yaprak.
Gün gördük bakır cengi yaşamı,
Düğün halaya çevirdik,
Ansızın umulmadık bir akşam.
Yani ellerimiz güldü öyle bir akşam,
Ve dikenli idi soluduğumuz yaşam.
Umut dolu geleceğe bakan gözlerimiz,
Sevda yüklü sözlerimiz,
Olmadı değil mutlu günlerde akşam.
Gün gördük konuşmadık, yani dil suskun,
Gün gördük göz göreni görmezde,
El tutuğu inkârda.
Gün gördük,
Kulak çığlıklara kapamıştı kapısını.
Gün gördük,
Düşünce vardı sevgiye kurmuştu tahtını,
Düşümce vardı ihanette,
Düşünce vardı şaşkınlıkta,
Düşünce vardı almıştı sanki Dünyamızın tapusunu.
Gün gördük gülü dikenlim,
Korku dolu akşamlara koşan.
Gün gördük yalnızlık ve ölüm kokan.
Gün gördük ****ni inkardan korkan.
Oysaki gülü dikenlim,
Gün kendini inkar etmezse olurmu akşam?
Bir sonraki bir evvelkini inkar etmezse sürmezki yaşam.
Erdal Eren anısına...
|