Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 
Alt 07.06.08, 15:12   #131
adriamis
O Artik Bizden
 
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 11
Tesekkür etmis: 19
Tesekkür almis 0 -> 0 Konu
Standart

'düşündümde yok olan şey var artık ' gerçekten çok güzel ve etkileyici bir söz yazının tamımıda çok güzel bizimle paylaştığın için teşekkürler.
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 08.06.08, 17:16   #132
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

yalnız'ın durumları
sen herşeyi süpürebilirsin; sonbaharı süpüremezsin,
yalnızsa, sürekli bir sonbaharı süpürür hep.. düşünemezsin.

yanar sobasında yalnız'ın üşüyen bakışları.
lambasında karınlığa dönük bir ışık titrer sönük-sönük.
penceresi dışına kapanmıştır, kapısı içine örtük.

yalnız, bin yıl yaşar kendini bir an'da.

yalnız'ın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbire'dir.

yalnız, bir ordudur kendi çölünde..
sonsuz savaşlarında hep yener, kendi ordusunu.

yalnız'ın sakladığı bir şey vardır;
boyuna yerini değiştirir, boyuna onu arar...
biri bulsa diye.

yalnız, hem bilgesi, hem delisidir kendi dünyasının.
ayrıca; hem efendisi, hem kölesidir kendisinin.
tadını çıkaramaz görece'siz dünyasında hiçbirisinin.

yalnız, sürekli dinleyendir söylenmemiş bir sözü.

sözünde durması yalnız'ın yalancılığıdır kendisine..
hep yüzüne vurur utancı. o yüzden gözlerini kaçırır
gözlerinden.

yalnız'ın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna.

yalnız, hep uyanır ikinci uykusuna.

yalnız, kendi ben'inin sen'idir.

bir sözde saklanmış bir yalanı, bir gözde
okuduğundan bakmaz kendi gözlerine bile.

her susadığında o, kendi çölündedir.

kendi öyküsünü ne anlatabilen, ne de dinleyebilen.
kendi türküsünü ne yazabilen, ne söyleyebilen.

bir zamanlar güldüğünü anımsar da...
yoğurur hüzün'ün çamurunu avuçlarında.

yalnız, aranan tek görgü tanığıdır
yargılanmasında kendi davasının..
her duruşması ertelenir kavgasının.

yalnız, hem kaptanı, hem de tek
yolcusudur bakmakta olan gemisinin..
onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden,
ne de ilkin.

yalnız'ın adı okunduğunda okulda ya da yaşamda..
kimse, (burada) diyemez.. ama yok da..

uykunun duvarında başladı..
önceleri bir toz gölgesi sanki; sonra bir yumak yün gibi.
ama şimdi iyice görüyor örümceğin ağını gün gibi.

yalnız, duymuş olduğunun sağırı, görmüş olduğunun körüdür..
ölür, ölür öldürür.. öldürür, öldürür ölür.
duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür.

yalnız'ın adına hiç kimse konuşamaz..
o, kendi kendisinin sanığıdır.

yalnız, önceden sezer sonra olacakları..
paylaşacak biri vardır; anlatır, anlatır ona olanları,
olmayacakları.

her leke kendisiyle çıkar.

yalnızlık paylaşılmaz.
paylaşılsa yalnızlık olmaz.


özdemir asaf
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
eylul64 (07.07.08), Lottswism (23.06.14)
 
Alt 13.06.08, 17:51   #133
dost
Herseyden Haberi Var
 
dost - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
Standart


Bana Mutlu Olmak Yaramıyor Anne....

Bütün vitaminlerimi aldım söylediğin gibi;A-vitamini,B-vitamini,C-vitamini...Senin sevdiğin gibi topladım saçlarımı..Aynaya baktığımda ağlamamaya çalıştım..Ama olmadı...Hergünkü gibi,bugünde hayatın yan etkileri devam etti üzerimde....

Bir elimde özlemlerim,bir elimde yitirdiklerimin enkazları...Sabun köpüğü gibi kayıp gitti avuçlarımdan sevinçlerim..Yine başaramadım anne..Yine sevmek boğazımda düğümlendi...Ne yaptımsa gideremedim acısını...

Sadece bir gün istemiştim...Mutlu olmak için bir gün çokmuydu sence..Bir kelebeğin ömrü kadar kısa sürsede inadına yaşamak istemiştim...Oysa ne büyük bir özlemle kucaklamıştım,beklemeyi bile onunla sevmiştim..Şimdi yarım kalmışlıkların gölgesinde ince ince sızlıyor içim...Benim mutluluklarım camdan...En ufak bir esintide parçalanıyor..Kırıkları yüreğimi kanatıyor...Bana mutlu olmak yaramıyor anne...

Bir mezar taşı kadar soğuk bedenim...İçimde kasırgalar,fırtınalar kopuyor..Daha ne kadar dayanabilirim sence...Senin ördüğün hırka var üzerimde..Hep sıcak tutar demiştin verirken gülümseyerek...Yüreğim üşüyor ısıtamıyorum...

Sevmek Bana Yaramıyor Anne...

................................
__________________
..Eskiden Yeterdim Kendime..Artardım Bile..Simdi Ne Yapsam Nafile..Kim Demiş Can Eskimez Diye..Bu Can Tedirgin Tende..Canda Eskimiş Bende..
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
eylul64 (07.07.08)
 Akrep ve Ahtapotun Dillere Destan Aşk Hikayesi
Alt 04.07.08, 16:16   #134
leonking90
Herseyden Haberi Var
 
leonking90 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Nov 2005
Mesajlar: 927
Tesekkür etmis: 306
Tesekkür almis 587 -> 159 Konu
Standart Akrep ve Ahtapotun Dillere Destan Aşk Hikayesi

Akrep ve Ahtapotun Dillere Destan Aşk Hikayesi


Çok uzak bir adada yaşayan güzeller güzeli ahtapot ve çok yakışıklı bir akrep birbirlerine aşık olmuşlar. Fakat ikisi de birbirinden korkuyormuş. Ahtapot akrepden onu zehirli iğnesiyle sokar diye , akrep ise ahtapotun uzun kolları onu boğar diye***8230;Fakat daha fazla dayanamayarak ikiside birbirlerine kollarını uzatmışlar. Ahtapot ***8220;en kötü ihtimalle bir kolumu veririm, nasıl olsa yerine yenisi gelir***8221; diye düşünmüş. Akrep ise ***8220;Onun için kendimi feda edebilirim***8221; demiş. Birbirlerini çok seviyorlarmış. O kadar mutlularmış ki bütün ******lar çok kıskanıyormuş onları...
Zamanla akrepden sıkılmaya başlamış ahtapot, aklında açık denizler varmış hep. Oralara gidip başka ******larla tanışmanın hayalini kuruyormuş. Güzelliğini bu şekilde geçirmemek için Okyanuslara doğru yüzmeye başlamış. Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş. Ardından çok ağlamış fakat göz pınarları olmadığı için, hep içine akmış göz yaşları. Okyanusların en güzel sularında süzülen ahtapot yeni yerler gördükçe işte gerçek mutluluk diye düşünüyormuş içinden. Akrebi çoktan unutmuş. Derken birden bir balıkçı ağına dolanmış olarak bulmuş kendisini. Kurtulmaya çalıştıkca daha çok dolanıyormuş. Onu gemiye çekmişler. Balıkçılar ahtapotun kollarını kesip geri denize atmışlar. Kesilen kollarıysa içki masalarında meze olarak kullanılmak üzere bir restorana satılacakmış. Canı çok yanan ve ne yapacağını bilemeyen ahtapot eski aşkı akrebe dönmeye karar vermiş fakat kolları olmadığı için yüzemiyormuş artık. Terk edilen akrepse onsuz olmaktansa ölmeyi tercih etmiş ve zehirli iğnesiyle kendisini sokmuş. Diğer ******lardan yardım isteyen ahtapot akrebe ulaşmak üzereymiş. Akrebin yanına vardığında ise akrebi ölmek üzereyken yakalamış. Akrep son nefesini verirken ***8220;evet işte ben bu güzellik için kendimi feda ettim***8221; demiş içinden. Gerçek aşkının akrep olduğu anlamış ahtapot. Ama artık ne ahtapotun onu saracak kolları kalmış , ne de akrebin onu tekrar sevebilecek kalbi...
Herşey zamanında yaşandığında güzeldir...
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
deniz_25710 (04.07.08), eylul64 (07.07.08)
 
Alt 07.07.08, 13:33   #135
masal_1
Site Ondan Sorulur
 
masal_1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 411
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 175 -> 4.294.967.280 Konu
Standart



ŞAİR HASAN HÜSEYİN İLE ÖĞRETMEN AZİME'NİN AŞK HİKAYESİ
Büyük Türk şairi Názım Hikmet***8217;in ölümüyle yolları kesişen iki insanın aşk hikáyesini... O yıllarda bir edebiyat öğretmeninin solcu bir şaire áşık olması, öyle sıradan bir şey değildi. İnsanın aşkının arkasında dimdik durması ise, pek çok kişiyi öfkeye boğmaya yetiyordu. Mücadelelerle geçen bir hayatın ortasında Hasan Hüseyin***8217;in şiiri gibi tertemiz bir aşk...

TARİH 3 Haziran 1963.Yer Uşak. Akşam saatleri... 30 yaşındaki Azime Karabulut, Uşak Lisesi***8217;nde edebiyat öğretmeniydi. Evliydi. Eşi Hulusi, ilköğretim müfettişiydi; bir aydır evinden uzaktı; Eşme***8217;deki okulları denetliyordu.

İki çocukları vardı; oğulları dört yaşındaki Ufuk ve kızları iki yaşındaki Barış.

Çocukların karnını doyurup uyuttuktan sonra bahçeye çıktı Azime.

Türlü türlü kuşlarla bezeli yörük kilimine bağdaş kurup oturdu. İçi sıkkındı. Neden olduğunu bilmiyordu. Kalktı, kuyudan su çekip çiçeklerini suladı. Saatler gece yarısını gösteriyordu. Hálá uykusu yoktu. Evin salonundaki radyoyu açtı, sürekli kanalları değiştirdi.

Birden...

Kanallardan birinde bir haber:

Büyük Türk şairi Názım Hikmet öldü.

Donup kaldı. Kendine gelince bahçeye zor attı kendini. Çocukluğundan beri şiirlerini her yerde arayıp okuduğu büyük şair ölmüştü işte.

Sessizce ağlamaya başladı. Öksüz kaldığını hissetti. O anda aklına, son dönemlerde sık sık okuduğu, korkusuzluğunu Názım Hikmet***8217;e benzettiği bir şairin adı geldi: Hasan Hüseyin.

"BU ŞAİRİ TANIMALIYIM"

Hasan Hüseyin adını ilk, 1959 yılında Dost Dergisi***8217;nin şubat sayısında yer alan "Ağustos Şiiri"nde görmüştü.

Azime o gece, ayın ve yıldızların altında Hasan Hüseyin ve Názım***8217;ın şiirlerini okudu.

Şafak sökmeye başlayınca korktu; ya Názım Hikmet gibi Hasan Hüseyin***8217;i de yok ederlerse, ya sustururlarsa?

Kızı Barış***8217;ın sesiyle kendine geldi. Sabah olmuştu. Çocuklarıyla kahvaltı yaptı.

O gün okulda ders yılı sonu sınavları vardı.

Okula gitti. Acısını konuşacak kimsesi yoktu.

Eve dönerken kararını verdi; Ankara***8217;ya gidecekti; Hasan Hüseyin***8217;i görecekti. Hiç tanımadığı, yüzünü görmediği, kim olduğunu bilmediği bir şairin elini tutacak, ona yalnız olmadığını söyleyecekti.

Bir de merakı vardı; kanını tutuşturan sıcaklığı yaratan bu şiirlerin arkasındaki adam kimdi? Hemen o akşam gidecekti, gitmeliydi, yarın geç olabilirdi.

Barış***8217;ı omzuna aldı, Ufuk***8217;un elinden tutup tren istasyonunun yolunu tuttu. Kanatlanmış gibiydi. 5 Haziran sabahı Ankara***8217;daydı.

Ankara kocaman bir kent. Hasan Hüseyin***8217;i nasıl bulacak? Solcu şairi kim bilir; olsa olsa Türkiye İşçi Partililer.

Polise sordu: "TİP Genel Merkezi neredeydi?" Polis tarif etti.

Parti binasından içeri girerken heyecanlıydı, saçlarının dibi, burnunu ucu terliyordu.

Barış kucağında, Ufuk yanındaydı. Partililer bu manzara karşısında şaşırdı. Şairin nerede olduğunu bilemediklerini söylediler.

Tam çıkacakken, adını sonradan öğreneceği şairin yakın arkadaşı Kemal Çiftler ile karşılaşması hayatının yönünü değiştirecekti.

Hasan Hüseyin iki hafta önce Ankara***8217;dan gitmişti. Ne zaman geleceği belli değildi. Azime, tren istasyonunun yolunu tuttu, Uşak***8217;a döndü.

MEKTUPLAR... MEKTUPLAR

Temmuz ayının sonu; 27 Temmuz.

Hasan Hüseyin***8217;den mektup vardı.

"Azime Karabulut merhaba!"

Mektup beş sayfaydı.

"Sana ve senin gibi duyup düşünenlere binlerce selam. Sizlere layık olamamak korkusuyla titrediğimi duyuyorum. Ah, ne iyisiniz, ne yiğitsiniz sizler..."

Azime şaşkındı. Hem mektuba hem de coşkun bir sel gibi akan mektuptaki dizelere. Heyecandan ağladı. Hemen oturup yanıt yazdı. Bir de oğlu ve kızıyla çekilmiş fotoğrafı koydu zarfa. Yanıtı gecikmedi.

Üstelik o da bir fotoğraf göndermişti.

Azime, Hasan Hüseyin***8217;i o fotoğrafta gördü ilk; gür beyaz saçları, basık izlenimi veren burnu...

Heyecandan titriyordu. Yanıtını beklemeden ardı ardına mektuplar yazdı. Hasan Hüseyin de ilgisiz değildi.

Şairin ikinci mektubu "Sevgili Azime" diye başlıyordu.

Üçüncü mektubunun tarihi 7 Ağustos 1963 idi. Şair mektubunu saat 03.00***8217;te kaleme almıştı.

Ve mektup, "Benim Azimem!" diye başlıyordu.

"Seni sevdim, seviyorum. Seni anlayarak seviyorum. Bunu bugün söylüyorum sanma. Ben sevmem böylesi laflar etmeyi. Hele, hiç sevmem mektup yazmayı. Seni seviyorum diyorum, anlıyorsun değil mi? Bu benim için zor bir itiraf...

Sen biraz yarınımsın benim. Biraz değil yarınımsın Azime. Sana Azimem diyorum anlasana! Seni anlayarak seviyorum Azime. Düşün ki yüzünü görmedim daha. Kimseden de sormadım seni. Seni kendi sözlerinle tanıyorum, bir de yolladığın resimden...

Geç mi kaldık? Yoo... Bu da bizim gerçeğimiz."

"SESİNİ DUYMALIYIM"

Şairin son mektubundan sonra Azime bir yol ayrımına geldi. Kaçışı yoktu, koşa koşa polis karakoluna gitti. Telefon sadece karakolda vardı.

Sesini duymak istiyordu sevdiği adamın.

Akis Dergisi***8217;ni aradı; Hasan Hüseyin dergide redaktör olarak çalışıyordu.

20 dakika bekledi telefonun bağlanmasını. Sonunda bağlandı. Kendini su içinde hissetti. Korkuyordu: "Ya sesim çıkmazsa?"

Toparlandı hemen:

Sonunda konuşuyor muyuz, senin sesin mi bu? Evet, benim, ben Hasan Hüseyin Korkmazgil.

Bu kadar sıcak mıydı sesin?

Ufak bir kahkaha sesi. O sıcak gülüş aklını başından aldı Azime***8217;nin.

Ama yine de kontrolü kaybetmek istemiyordu; şiirini, yazdıklarını yıllarca izlemek başka, giderek sevmek de başkaydı, ama...

Evliydi, iki küçük çocuğu vardı ve 30 yaşındaydı.

Şair, "Atla gel, çocuklarını yanına al gel, yeni bir hayat kuralım" diye ısrar ediyordu.

Fısıltıyla "Düşüneceğim" diye telefonu kapattı Azime. Ter içindeydi. Bitkindi. Eve dönerken, gömlek cebindeki şairin fotoğrafını çıkarıp baktı. Ağladı.

Hasan Hüseyin***8217;i sevmekle, şimdiye dek sahip olduğu sevgileri yitirecek miydi? Birkaç gün Azime ne mektup yazdı ne telefon etti.

Şair Hasan Hüseyin ise mektup yazmayı sürdürdü. "Gel" diyordu hep. "Gel birlikte düşünelim."

Azime çocuklarını düşünüyordu. Kocasını düşünüyordu. Anlayabilecek miydiler bu aşkı. Kocası, onuruna yedirip de "Haydi git" diyebilecek miydi? Ya babalar, anneler, akrabalar... Göze almak kolay mıydı, çekip gitmeyi?

Günler boyu kendini kırlara attı. Deliler gibi dolaştı akarsu kıyılarında, pınar başlarında. Ürpererek uyandığı rüyalar gördü. Artık dayanamıyordu. Kararını önce ailesine açmaya karar verdi.

Kardeşleri ilkokul öğretmenleri Necati, Ömer, Mustafa ne olursa olsun yanında olduklarını söylediler. Babası pek sesini çıkarmadı. Annesi, "İnsanın başına kar da yağar, boran da savrulur" dedi. Yüreklendi.

Hemen koşup telgraf çekti sevdiğine: "Geliyoruz!"

İLK KARŞILAŞMA

17 Ağustos 1963.

Ankara Tren İstasyonu.

Azime***8217;nin kalbi duracak gibi. Annelerinin içindeki yangından habersiz çocuklar sevinçliydi, yine Ankara***8217;ya geldikleri için.

Tren istasyona girdi.

Azime***8217;nin yüreği kıpır kıpır; şiir ile başlayıp mektupla devam eden bir sevdanın peşinden koşup Ankara***8217;ya geldiğine inanamıyordu. Üstelik daha yüzünü bile görmemişti sevdiceğinin...

İşte gördü onu Azime; gri kabarık saçları, genç enerjik yüzlü, ince bedenli bir adam telaşla tren vagonlarına bakıyor.

Emindi, "Kesin bu o" dedi içinden.

El sallarken, utanarak seyretti aşkını; ince dal gibi boylu boslu bir adamdı şair.

Azime telaşlıydı, bu kez iki elini de sallamaya başladı. Hah o da gördü işte. Göz göze geldiler.

Tren istasyonunun lokantasına oturdular.

Çocuklar kendi aralarında oynuyordu.

Sessizliği Azime bozdu:

"Yalnız mısın?"

Hasan Hüseyin güldü: "Ara sıra Hollandalı bir kızla..."

Azime***8217;nin yüzü duştu. Şair ekledi: "Hiç canım... Çilli bir kız işte!"

Gün boyu Ankara***8217;yı gezerek sohbet ettiler.

Azime çocuklarla Ulus***8217;taki Buhara Otel***8217;e yerleşti. Sohbetleri sabaha kadar otel lobisinde de sürdü. Ertesi gün yine buluştular. Birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı.

Azime henüz eşinden ayrılmadığı için, o ilk ziyarette Hasan Hüseyin***8217;in elini bile tutmadı.

EVLENİYORLAR

Birkaç gün sonra Uşak***8217;a döndü. Okuldaki görevini sürdürdü. Bu arada zor bir süreç sonunda eşinden boşandı.

Sadece evinde değil, Uşak***8217;ta da sorunlar çıktı. Edebiyat öğretmeninin bir solcu şaire áşık olması, halk arasında yer yer öfkeli çıkışlara neden oldu. O, aşkının arkasında dimdik durdu.

Uşak***8217;ta sorunlarla boğuşurken, 10 Haziran 1964 günü hayatını değiştirecek teklifi aldı. Hasan Hüseyin evlilik teklif etti. Aynı gece çocuklarla yine Ankara***8217;nın yolunu tuttu.

11 Haziran***8217;da Altındağ Evlendirme Memurluğu***8217;nda evlendiler. Törende sadece beş arkadaşları vardı. Azime çocuklarını alıp Ankara***8217;ya yerleşti. Bir yıl sonra oğulları Temmuz doğdu.

Ve Azime, eşi Hasan Hüseyin ve çocukları Ufuk, Barış ve Temmuz ile kirletilmemiş mutlu bir hayat yaşadı...

SONER YALÇIN
__________________
Hangi ruh seni duydu benim kadar derinden?
Hangi gönülde yandın böyle bir yangınla sen?
Ya benim gözlerimdir seni bambaşka gören
Ya hepsinin gözleri sana görmeden baktı....
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 07.07.08, 17:07   #136
masal_1
Site Ondan Sorulur
 
masal_1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2007
Mesajlar: 411
Tesekkür etmis: 58
Tesekkür almis 175 -> 4.294.967.280 Konu
Standart

Aşk Üstüne

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargı*ırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. ((((Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil)))). Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.....
NAZIM HİKMET
__________________
Hangi ruh seni duydu benim kadar derinden?
Hangi gönülde yandın böyle bir yangınla sen?
Ya benim gözlerimdir seni bambaşka gören
Ya hepsinin gözleri sana görmeden baktı....
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
eylul64 (07.07.08)
 
Alt 07.07.08, 18:01   #137
dost
Herseyden Haberi Var
 
dost - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
Standart

Ben Daha Çok........

Ben daha çok uçurum kenarlarinda açan diri yaban çiçeklerini sevdim.
Uzanip kokusunu içine çekerken, uçuruma düsme tehlikesiyle karsi karsiya kalindigi için.

Ben daha çok sonbaharlari sevdim.
Olgun asklara yataklik yaptigi için.

Ben daha çok sonu hüsranla biten asklari sevdim.
Yepyeni asklara bereketli bir toprak olacak kadar yikimi sagladiklari için.

Ben daha çok masum günahlari sevdim.
En dehsetli hazlarin ardindan girilen günahin vicdana yapacagi baskilarla bogusulmasi gerektigi için.

Ben daha çok aci çeken insanlari sevdim.
Acilarin onlari olgunlastirip daha iyi bir insan haline getirecegini bildigim için.

Ben daha çok kalabaliklari degil yalnizligi sevdim.
Içimdeki benle rahatça arkadaslik edebilmemi sagladigi için.

Ben daha çok bahtsiz insanlarin kahramani oldugu kitaplari sevdim.
Mutluluklarin büyük bedelleri oldugunu bana çok iyi anlatabildikleri için.

Ben daha çok derinlikleri sevdim.
Hayatin gizleri ve mutluluklarin ipuçlarini orada buldugum için.

Ben daha çok ölüme yakin duran ve ondan korkmayan insanlari sevdim.
Hayatin ne kadar ***** bir sekilde yasanmasi gerektigini iyi bildikleri ve keskeleri az oldugu için.

Ben daha çok gerçekleri degil, hayalleri sevdim.
Hiçbir gücün hayallerime kelepçe vuramayacagi için.

Ve ben daha çok güvenin yerine özgürlügü sevdim.
Güvensizlik içinde bile özgürlügün insana daha çok yakistigina inandigim için....

...........................
__________________
..Eskiden Yeterdim Kendime..Artardım Bile..Simdi Ne Yapsam Nafile..Kim Demiş Can Eskimez Diye..Bu Can Tedirgin Tende..Canda Eskimiş Bende..
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
eylul64 (07.07.08), rayiha (09.09.08), seher3 (05.02.09)
 
Alt 07.07.08, 23:16   #138
eylul64
Herkonu.com Fanatik
 
Üyelik tarihi: Aug 2007
Mesajlar: 114
Tesekkür etmis: 1.062
Tesekkür almis 37 -> 4.294.967.281 Konu
Standart

dost,leonking, masal hepinize cok tskler emeginize saglik yüreginize saglik cok begendim ,cok cok tskler arkadaslar saolun yeni paylasimlainizi bekliyorum.....
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
Lottswism (23.06.14)
 
Alt 16.07.08, 18:31   #139
dost
Herseyden Haberi Var
 
dost - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
Standart

Sevgi Emekmiş..

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda
anladım...

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği
acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş
sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl
ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş
pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün
affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..

Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmiş...

...................
__________________
..Eskiden Yeterdim Kendime..Artardım Bile..Simdi Ne Yapsam Nafile..Kim Demiş Can Eskimez Diye..Bu Can Tedirgin Tende..Canda Eskimiş Bende..
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
eylul64 (16.07.08), rayiha (16.07.08)
 Bİr Kadını Ağlatmak..
Alt 16.07.08, 21:46   #140
SAHmerdan
Herseyden Haberi Var
 
SAHmerdan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 1.685
Tesekkür etmis: 117
Tesekkür almis 330 -> 106 Konu
Post Bİr Kadını Ağlatmak..

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir
Aslında.Kadınlar her şeye ağlayabilir,
Bir filme,bir şarkıya,bir yazıya,..En az erkekler
Kadar yani.! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur
Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
Ama o yüreğin değerini bilmemiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan
Teker teker batırır iğneleri yüreğe..!
İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının..!
Yutkunamaz, nefes alamaz; çünki o koca yumruk canını çok acıtır.
Gözleri buğulanır kadının sonra,Ağlamayacağım der içinden. Ama engel
Olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplanmaktadır birileri ne
Kadar karşı koyabilir kibir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden önce
Birkaç damla, sonra bir yağmur seli..Ve
Kadın ağlar; hemde çok..!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır.
O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın,,
O yüzden ağlar, ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla
daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.
Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez
Onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan
Kadınlar ağlamazlarsa ölürler.
İçlerindeki zehirdir onları öldüren.!
Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki..!
Çünkü bilirler bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini .
Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine
Sarılmayı***8230;..
Çok ağlayankadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.
Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça
İnandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür.
Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni
Bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü,yenilmez,mağrur ve aşka inanmayan..
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
Hepsi kariyer derdinde olan. Çünki inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki.!
Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine
Sarılıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi;
Hemde hiçbir zaman..! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.
E..O zaman niye sarılsınlar ki..!
O da kim , ne diye sormayın artık.
Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda KENDİLERİNE SARILIRLAR..?
Çünkü..!



Aziz NESİN..
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
Tesekkür edenler:
cimbomlukiz87 (17.07.08), eylul64 (16.07.08)
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:48 .

Powered by Herkonu team