Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 Merak edilenler
Alt 22.04.08, 22:27   #1
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Merak edilenler

merak ettiğimiz ,ilginç buldumuz yazıları bu başlık altınta sunalım
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Kalbimizin niçin solda çarptığının sırrı çözüldü
Alt 22.04.08, 22:30   #2
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Kalbimizin niçin solda çarptığının sırrı çözüldü

Kalbimizin niçin solda çarptığının sırrı çözüldü

Aynaya baktığınızda ne görürsünüz? Birbirinin hemen hemen aynısı iki kulak, iki göz, iki kol ve iki bacakÉ Görüntümüz baştan sona çarpıcı bir simetriyi yansıtır; sağ tarafımız sol tarafımızın yansımasıdır. Ama bu yalnızca görünüşte! Çünkü vücudumuzun içinde her şey çok farklı.

Aynaya baktığınızda ne görürsünüz? Birbirinin hemen hemen aynısı iki kulak, iki göz, iki kol ve iki bacakÉ Görüntümüz baştan sona çarpıcı bir simetriyi yansıtır; sağ tarafımız sol tarafımızın yansımasıdır.

Ama bu yalnızca görünüşte! Çünkü vücudumuzun içinde her şey çok farklı: Kalp, dalak ve pankreas solda, safra kesesi ve karaciğer sağda...

Hatta akciğer gibi çift organlar da sağ ile sol arasında morfolojik farklılıklar sergilerler: Sağ akciğer için üç lob ve sol için de iki lob. Bağırsak da sürekli aynı yönde dolandığından yanaldır.

Peki nasıl oluyor da, başlangıçta bütünüyle simetrik olan embriyon sağı soldan ayırıp organlarını yanlamasına dizebiliyor?

Bilim adamları uzun zamandır bu sırrı çözmeye çalışıyorlardı. Ve nihayet amaçlarına ulaştılar. Son yıllarda, bu organizasyonun, embriyonun birkaç hücresinin yüzeyindeki küçük kirpikler tarafından gerçekleştirilen rotasyon hareketlerinin sonucu olduğunu belirlediler.

Kararlı bir rotasyon

Nice Ğ Sophia Üniversitesi***8217;nde gelişim biyolojisi ve kanser araştırma, işaretleme enstitüsünü yöneten Stephane Noselli, 2004 yılından beri yapılan araştırmaların, simetriyi kıran bir yapı olarak kirpiklerin rolünü gittikçe daha fazla kanıtladığına dikkat çekiyor.

Bu son derece hassas mekanizmanın inceliklerinin keşfini büyük ölçüde Tokyo Üniversitesi'nde anatomi ve hücre biyolojisi bölümünden Nobutaka Hirokawa ve ekibine borçluyuz.

Bu çok hassas süreçlerle ilgili bilgilerimizi derinleştirerek, bilim adamları iç asimetrimizin ve bununla bağlantılı olabilecek patolojilerin sırrını aydınlatıyorlar.

Genetik hastalık çözdü

Her şey otuz yıl kadar önce, Kartagener sendromu olarak bilinen, ender rastlanan genetik bir hastalığa yakalanan kişilerin incelenmesiyle başladı.

Lyon-1 Üniversitesi***8217;nden genetik kardiyolog Partice Bouvagnet bu hastalığı, spermlerin kamçılarının da tutulabildiği, solunum mukoza kirpiklerinin işlev bozukluğu olarak tanımlıyor.

Bu hastalığın en tuhaf yanı ise, kişilerde organların yer değiştirmesine neden olması; tıpkı aynadaki gibi kalp sağa, karaciğer sola v.s. kayıyor.

Bu da hücre kirpiklerinin kişide sağ-sol ekseninin bozulmasında kilit rol oynayabileceğinin işareti olarak yorumlandı. Bundan sonra ise geriye, tam olarak hangi kirpiklerin söz konusu olduğu ve bunların gelişimin hangi aşamasında devreye girdiklerini anlamak kalıyordu.

Herşey "düğüm"le başlıyor

Son on yılda fare üzerinde yapılan sayısız araştırma ve özellikle de, aynı zamanda hem kirpikleri hem de iç asimetriyi etkileyen mutasyonların incelenmesi bu asimetrinin nerede başladığının keşfedilmesini sağladı.

Her şey "düğüm" düzeyinde başlıyor; bu düğüm, gastrülasyon olarak adlandırılan, embriyonun gelişiminin erken bir evresinde (2 hafta), ventral kutupta oluşan geçici, küçük bir çöküntü.

Bu aşamada, embriyon hala tam olarak simetriktir ve sırtın, karnın, başın ve ayakların neye dönüşeceğine karar vermiştir. Bu düğüm, her biri birer kirpikle donanmış, son derece sıkışık 200 ila 300 hücreden oluşur.

Gizemli sinyal

Ancak 1998 yılında Hirokawa ekibinden Shigenori Nonaka video-mikroskopi sayesinde bunun herhangi bir kirpik olmadığını belirledi. Nedeni ise, önden arkaya doğru açık kapanan organizmamızın (iç kulak, solunum mukozalarıÉ) klasik kirpiklerinin tersine, düğüm kirpiklerinin moleküler yapıları nedeniyle, saatin akrep ve yelkovanı doğrultusunda dönmeleridir.

Shigenori Nonaka embriyonun simetrisini bu hareketin bozup bozmadığını anlamak amacıyla düğümü yıkayan embriyon dışı sıvıya floresan bilyeler ekleyip kımıldamalarını seyretti.

Ve işte sürpriz: Hepsi aynı doğrultuda, sola doğru hareket ediyordu. Bu ilginç fenomen bilim adamları tarafından "düğümlü akım" olarak adlandırıldı.

Bu akım oldukça belirleyiciydi: Kirpiklerin dönerken meydana getirdikleri bu akım embriyonu asimetrik kılmak amacıyla soluna gizemli bir sinyal gönderiyordu.

Peki ama niye sol?

Bununla birlikte ufak bir sorun söz konusu: Bir rotasyon hareketinin bir tarafta akım yaratırken diğer tarafta yaratmaması için hiçbir neden yok.

Nobutaka Hirokawa'nın ekibi geçen yıl ultra hızlı kamera sayesinde bu baş ağrıtan sorunu çözmeyi başardı. Rotasyon eksenini üç boyutlu inceleyen ekip, bunun 40 derece embriyonun arkasına yönelmiş olduğunu belirledi.

Kirpikler embriyonun iç simetrisini nasıl kırıyorlar?

Embriyon gelişiminin ilk iki haftasında tamamen simetriktir. Simetri kırılması embriyonun yüzeyindeki çukur olan ventral düğümde meydana gelir. Bu düğüm kirpikli hücrelerden oluşmuştur. Bu kirpikler sıvıyı karıştırıp embriyonun soluna iterek morfojen moleküllerin konsantrasyonunu sağlarlar.

1 Kabarcıklar meydana gelir

Düğümün hücreleri organların konumunda rol oynayan morfojen kabarcıkları serbest bırakırlar.

2 Kirpikler harekete geçer

Bir saatin akrep ve yelkovanı doğrultusunda dönen kirpikler kabarcıkları sola doğru iterler.

3. Kabarcıklar solda birikir

Kabarcıklar solda birikerek kirpiklerin karşısında patlar ve morfojenleri salıverir.

4. Simetri kırılır

Morfojenler hücre içinde asimetriye yol açan bir dizi olayı tetiklerler

Başka bir deyişle, kirpik eğer embriyon yüzeyinden uzakta dikilmişse etkili bir harekete yol açıyor; düğümün hücrelerine sürtündüğünde ise, etkisiz bir hareket onu izliyor. Sonuçta da, embriyonun soluna doğru, sağdakine kıyasla çok daha önemli bir akım oluşuyor. Peki tüm bunlar asimetriyi açıklıyor mu?

Bu akımın organların yanlamasına sıralanmasını nasıl gerçekleştirdiği tam olarak bilinmediği için bu soruya kesin bir evet yanıtı verilemiyor.

İki model

Ancak yine bu konuda da son sözü 2005 yılında Nobutaka Hirokawa söyledi. Japon araştırmacı kirpikli hücreleri inceleyebilmek amacıyla bunları hücre zarının lipidlerine bağlanan floresan bir maddeyle belirginleştirdi.

Kendisi araştırmalarıyla ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: "Sadece düğüm hücrelerini incelemeyi düşünürken, o zamana kadar bilinmeyen bir madde olan, çapları 0.3 ila 5 mikrometre arasında değişen ve sola düğüm akımıyla iletilen küçük kabarcıklar belirledik."

Hirokawa bunları NVP (Düğüm kabarcık parçacıkları) olarak adlandırıyor. Bu keşif tam da, düğüm akışının asimetriyi nasıl tetiklediğini açıklamak için iki modelin çarpıştığı bir döneme denk geldi.

Birinci senaryoya göre, bu akım düğümün çevresindeki kirpikler tarafından tamamen mekanik bir şekilde hissediliyor; ikinci model ise, bu akımın o zamana kadar bilinmeyen morfojen (canlılarda dış şekillerin oluşumu;ç.n.) molekülleri embriyonun solunda topladığını öngörüyor.

Morfojen hipotezi

Nobutaka Hirokawa, keşfettikleri düğüm kabarcık parçacıklarının morfojen molekül hipotezini güçlendirdiğini belirityor. Hirokawa***8217;ya göre, düğümün her bölgesinden yayılan bu kabarcıklar daha sonra düğüm akımı tarafından embriyonun sol tarafına taşınıyorlar.

Burada da patlayıp içlerindeki Sonic Hedgehog ve retinoik asit moleküllerini salıveriyorlar. Bu ikisi de organların asimetrik sıralanmasında rol oynuyor.

Bu moleküller hücre içi kalsiyum düzeyini yükseltirken, bunu genlerin asimetrik aktivasyonu izliyor. Embriyonun organojenez olarak adlandırılan (5-8 hafta) gelişim sürecinde bu genlerin ürünleri organların yerleşimini belirliyorlar.

Nobutaka Hirokawa, memelilerdeki asimetrinin sayısız hücre sürecinin koordinasyonunun iyi bir örneğini oluşturduğunu kaydediyor.

Böylece göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede, kirpikler kalbi sola yerleştiriyor. Daha sonra diğer kilit işlevleri yerine getirmek üzere başka kirpikler devreye giriyor; bu işlevler, nöronlara yer değiştirtmek, solunum yollarını artıklardan temizlemek ve spermlerin devinimini sağlamak olarak sıralanabilir.

Sorular sorular

Creteil'de (Fransa) Mondor Enstitüsü'nde moleküler tıp araştırmacısı olan Estelle Escudier, kirpiklerin yaşamın sayısız evresi için gerekli olan, aşırı karmaşık bir hücre aracı olduğunu söylüyor.

Nitekim Kartagener sendromunda da görüldüğü gibi, bir tek genin mütasyonunun solunumdan üremeye ya da iç asimetriye kadar geniş bir yelpazeyi etkileyen değişik patolojilere niçin yol açtığı daha iyi anlaşılıyor.

Ancak asimetri kanıt olmak bir yana bir dizi soruyu beraberinde getiriyor; bunlardan birincisi de asimetrinin niçin belli bir yönünün olduğu?...

Ayrıca evrim niçin asimetrinin bir biçimine yeşil ışık yakarken diğerini bertaraf etti? Daha temel bir soru ise şu: ******lar niçin vücudun diğer taraflarında olduğu gibi iki yanlı bir simetri yerine iç bir asimetriye yöneldiler?

Bu sırların çözülmesi için embriyonda asimetrinin belirlenmesinde rol oynayan moleküler, genetik ve biyokimyasal süreçlerin daha iyi anlaşılması gerekiyor.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Gerçek Sesimizi Duyabiliyor Muyuz ?
Alt 22.04.08, 22:31   #3
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Gerçek Sesimizi Duyabiliyor Muyuz ?

Gerçek Sesimizi Duyabiliyor Muyuz ?

Genellikle İnsan kaydedilmiş kendi sesini (video,teyp,camera vs den )dinlerken şaşırır ve yadırgar. Hatta o sesin kendisine ait olmadığını bile söyleyebilir. Halbuki bir başkasının sesi kayıt edilmiş bir cihazdan dinlenirken normal konuşma sesi ile bir fark duyulmaz.

Ses havada gözle görülmeyen dalgalar halinde yayılır. Bu dalgalar kulağımıza girip orta kulağımızdaki kemikleri titreştirdiklerinde beyne giden sinyaller vasıtasıyla o sesi duymuş oluruz.

İnsanın kendi sesi kendisi için özeldir. Sizin dışınızdaki herkes sesinizi sizin duyduğunuzdan daha farklı duyarlar. Çünkü onlar sizin ağzınızdan çıkıp, havada ilerleyip kulaklarına gelen sesi duyarlar ama siz kendi sesinizi iki farklı yoldan işitirsiniz.

Bir taraftan ağzınızdan çıkan ses havada yol alıp, diğer insanlara ulaştığı gibi kendi kulağınıza ulaşır. Diğer taraftan da başın içinden, kemiklerden, kaslardan geçerek içerden kulaklarınıza ulaşır. Beyin bu iki farklı yerden gelen bilgileri birleştirir ve siz kendi sesinizi duyarsınız.

İnsanın başı içinde kemikler, kaslar, sinüsler, beyin ve çeşitli salgılar vardır. Bunların kimi sert, kimi yumuşak, kimi de sıvıdır. Bunların her birinin sesi geçiriş özelliği farklıdır. Kafa içindeki iletişimde genel olarak sesin düşük frekanslı kısımları kuvvetlenir. Bu nedenle sesiniz kendinize başkasının duyduğundan daha farklı tonda gelir.

Kayıt edilmiş cihazdaki sesiniz ise kulaklarınıza diğer insanlara ulaştığı gibi havadan ulaşır. Aslında o sizin, herkesin tanıdığı hakiki sesinizdir ama size yabancı gelir. Kafanızın içinden gelen sesi daha iyi duyabilmek için iki kulağınızı sıkı sıkıya kapatın ve konuşun. Duyduğunuz ses aşina olduğunuz sesinizin kafanızın içinden geçip gelen kısmıdır.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Mumya Nasıl Yapılır
Alt 22.04.08, 22:31   #4
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Mumya Nasıl Yapılır

Mumya Nasıl Yapılır

I. Ölünün vücudu şarap ve baharatla yıkanır. Tüm parçalar çürümeden kaldırılır. Mumyalamayı yapan ilk önce uzun bir çengel kullanarak dikkatlice beyni çıkartır. Sonra karından derince bir şekilde içeriye doğru keserler ve iç organları dışarı alırlar ( Mide, karaciğer, akciğer ve bağırsaklar).

II. Vücut, sağlam kurutulmuş tuzun benzeri olan niton'un paketiyle beraber doldurulur. Sonra vücut natron ile beraber tamamen örtülür ve eğik biçimde yerleştirilir. Böylece vücudun içerisindeki tüm sıvılar dısarıya akar. Vücut kuru halde mumyalanmış olmalıdır, çıkan tüm parçalar da sonra yanına gömülür.

III. Vücut kurutulurken, iç organlar da kuru olmalıdır ve natronla beraber saklanır. Onlar keten kumaşın şeritiyle sarılır ve minik tabutun içine yerleştirilir. Sonra 4 bölmeli bir sandığa konulur.

IV. Vücut 40 gün sonra tamamen kurur ve büzülmüş olur. Vücut boşluğu içinden kaldırılır ve vücudun içi ve dışı yağ ve güzel kokulu baharatlarla yıkanır.

V. Mumyanın bası ve vücudu yağın içindeki keten kumaşla sımsıkı paketlenir, böylelikle Mısırlılar mumyaladıkları kisinin hayattaki halini yeniden elde etmek isterler.Mumya altın, kolye, yüzük, bilezik ve mücevheratlarla birlikte kapatılırdı.

VI. Tüm vücut kefen, kenarlık ve keten kumaşın şeridiyle örtülür. Mumya orijinal büyüklüğüne ve hacmine dönene kadar yapılır. Bu çok karışık bir iştir ve bir hafta gibi uzun bir zaman alır. Küçük esrarengiz nesneler keten örtü tabakasının altına yerleştirilir.

VII. Örtmeyi bitirdikten sonra, mumyanın basşı ruhunu tanıyana emin olana kadar bir portre maskesiyle örtülür. Maskelenmis mumya, yaldızlanmıs tahta tabutun içine yerleştirilir ve sarcophagus'un içine konur.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 'Fatih, Mevlana'nın torunu mu?'
Alt 22.04.08, 22:31   #5
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart 'Fatih, Mevlana'nın torunu mu?'

'Fatih, Mevlana'nın torunu mu?'

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, pek çok tarihi kaynağın, Fatih Sultan Mehmet'in 6. kuşaktan Mevlana'nın torunu olduğu görüşünde birleştiğini söyledi.
Şimşekler, yaptığı açıklamada, Mevlana'nın sevgi ve hoşgörü temelinde yükselen anlayışıyla, mesajlarını çağımız insanına bile ulaştırmayı başaran büyük bir şair, düşünür ve mutasavvıf olarak kabul edildiğini belirtti.

SÜMAM olarak, Mevlana'nın ve mesajlarının akademik bir bakış açısıyla araştırılması ve Mevlana hakkında yayınlanmış eserlerin bir araya getirilmesi gibi faaliyetleri yürüttüklerini anlatan Şimşekler, ayrıca Mevlana hakkında bilinmeyenlere de ışık tutmaya çalıştıklarını anlattı.

Şimşekler, 13 yüzyıl Selçuklu döneminde yaşamış olan Mevlana ile Osmanlı padişahları arasında bir bağ olduğu tezini, üzerinde durulacak bir konu olarak gördüklerini, doğruluğu tümüyle kesinleşmemiş bu bilgiden, Türkiye'de pek çok kişinin de haberdar olmadığını vurguladı.

Pek çok tarihi kaynağın, Fatih Sultan Mehmet'in 6. kuşaktan Mevlana'nın torunu olduğu görüşünde birleştiğinin altını çizen Şimşekler, şunları kaydetti:

***8220;Örneğin, Osmanlı padişahlarından Çelebi Mehmet, Mevlana soyundan geldiği için Çelebi unvanını alıyor. Bu konu aslında doğrudan tarihçilerin ilgi alanına giriyor. Biz bu konuyu derinlemesine araştırmadık ancak, bu tarihi tespit, tarihçiler tarafından yalanlanamıyor. Ünlü Mevlana Araştırmacısı, merhum Kültür Bakanlığı Eski Müsteşarı ve eski Konya Müzeler Müdürü Mehmet Önder de bir konferansta sunduğu tebliğinde, Fatih Sultan Mehmet'in, Mevlana'nın 6. kuşaktan torunu olduğunu ifade etmektedir.***8221;

Şimşekler, Mevlana ve Fatih Sultan Mehmet arasındaki bağa ilişkin tarihçilerin görüşlerini bir araya getirmeye çalıştığını, sunduğu bir tebliğinde de dipnot olarak, bu tarihçilerin görüşlerini kıyaslama şeklinde aktardığını anlattı.

MEVLANA'DAN FATİH'E UZANAN ŞECERE

Şimşekler, tarihçilerin görüşleri doğrultusunda, Mevlana'nın Fatih Sultan Mehmet'e kadar uzanan soy kütüğünü ise şöyle sıraladı:

***8220;Mevlana'nın Sultan Veled adını taşıyan oğlunun Mutahare Hatun adında bir kızı olur. Mutahare Hatun, Germiyanoğlu Yakup Çelebi ya da Süleyman Şah ile evleniyor. Bu şecerede, sadece Germiyanoğlu Sultanının hangisi olduğu konusu net değil. Ancak bu sultanlardan biri de diyebiliriz. Germiyanoğlu Sultanı ile Mutahare Hatun'un evliliğinden, Devlet Hatun adlı bir kız doğuyor. Devlet Hatun da Yıldırım Bayezid ile evleniyor. Bu evlilikten ise Mevlana'nın soyundan geldiği için 'Çelebi' unvanını alan Padişah Çelebi Mehmet doğuyor. Çelebi Mehmet'in, oğlu Padişah 2. Murat'tan olan torunu ise Fatih Sultan Mehmet. Böylece Fatih, Mevlana'nın 6. kuşaktan torunu olmuş oluyor***8221;
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 bunları biliyormuydunuz?
Alt 22.04.08, 22:32   #6
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart bunları biliyormuydunuz?

< Madeni olmayan ilk para kumaştan yapılmıştır.

< Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.

< Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukları kefenlerinden oluşurdu. Sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verirler, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedilirlerdi.

< Gelmiş geçmiş en küçük üniversite öğrencisi 6 yaşında. Bu küçük dahinin adı Michael Kearney. Üniversiteye 6 yaşında başlayıp 10 yaşında ***8216;bilgisayar bilimi***8217;nden mezun olmuş. Biyokimya alanında yüksek lisansını 14 yaşında tamamlamış. Okumaya doymayan bu küçük Amerikalı, şimdi ise gözünü İngiltere***8217;deki Oxford Üniversitesine dikmiş. Anne-babası ise Michael gibi bir çocuğun nasıl yetiştirileceğini anlatan ***8220;Kazara Dahi***8221; adlı bir kitap yazmışlar.

< Eyfel Kulesi***8217;nin yapımında toplam 6400 ton ağırlığında 18.100 adet demir parçası kullanılmıştı.

< Los Angeles***8217;in tam adı şu: El Pueblo de Nuestra Senora la Reina de los Angeles de Porciuncula.

< Küstümotu olarak bilinen, bilimsel adıyla ***8220;Mimosa pudica***8221; aşırı duyarlı bir bitki... Öyle ki sıcak, soğuk, şok gibi bazı stres yaratıcı durumlar karşısında hoşnutsuzluk göstererek büzülen, tabiri yerindeyse bayılan yapraklara sahip. Şaşırtıcı olan yaprakların bir işkenceye maruz kaldıklarında en az bir saniye gibi olağanüstü bir hızda tepki vermeleri...

< Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.

< Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

< Atomun çekirdeği etrafında dönen elektronların hızı 50.000 km***8217;dir.

< Bir köstebek sadece bir gecede 90 metre tünel kazabilir.

< **** ve *****ler de insanlar gibi solak ya da tersi olabilirler.

< Ördeğin vakvaklaması yankı yaratmaz ve henüz bunu açıklayabilen kimse çıkmadı.

< Bir *****balığının avını içine çekme gücü, 12 sanayi tipi elektrik süpürgesinin gücüne eşittir.

< Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.

< Elmalar sabahları insanları uyanık tutmak için en verimli kafein kaynağıdır.

< Ortalama bir buzdağı 20,000,000 ton gelir.

< Normal bir insan, 7 dakika içinde uyuyabilir.

< Bir dakika boyunca gülme 80 adet vücut kasını harekete geçiriyor.

< Güneş ısı verdikçe küçülür.

< Ahtapotun duyguları rengiyle anlaşılır. Beyaz korkuyu, kırmızı ise sakinliği gösterir.

< John Roland Reuel Tolkien***8217;in ***8220;Masters Of The Ring***8221; (Yüzüklerin Efendisi) üçlemesi, kitabın basıldığı 1954 yılından beri 40 dile çevrildi ve 100.000.000***8217;dan fazla kişi tarafından okundu.

< En büyük yaprak Hint Okyanusu***8217;ndaki Mascarane adalarında yaşayan Rafya Palmiyesine ve Amazon Bambu palmiyesine ait yapraklardır. Bu yapraklar 19.8 metre uzunluğunda.

< Tahminlere göre yeryüzündeki milyonlarca ağaç sincapların gömerek sakladıkları, sonra da unuttukları kozalak türü ağaç tohumlarından kazara yetişmiştir.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Susuzluk mu yoksa açlık mı önce öldürür?
Alt 22.04.08, 22:33   #7
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Susuzluk mu yoksa açlık mı önce öldürür?

Susuzluk mu yoksa açlık mı önce öldürür?

Su, başlıca üç yolla kaybediliyor: idrar, terleme ve nefes alıp verme.

Yetişkin bir kişide bu kaybın dengelenmesi için, günde 2-3 litre su alınması gerekiyor. Sağlıklı bir vücutta 50 litre su var. Su kaybından (dehidrasyon) ölüm, 3-5 günlük süre içinde vücut sıvısının yüzde 20'lik bölümünün yitirilmesiyle gerçekleşiyor. Dehidrasyon tüm organ sistemini etkiliyor: Kan koyulaşıyor, akciğer enfeksiyona karşı dayanıksızlaşıyor, kalpte ritim bozukluğu gelişiyor ve böbrekler, kandaki toksinleri atamaz hale geliyor. Açlıktan ölüm daha uzun sürüyor, yeterli sıvı alınırsa aylar sürebiliyor. Çünkü, günlük ihtiyaca oranla vücudun depoladığı besin miktarı daha fazla. Karaciğerdeki glikojen deposu tükendikten sonra, vücut adipoz dokularda depolanan yağı kullanılıyor. Bu da bittiğinde, kaslar, bağdoku ve hatta kemiklerdeki enerjiye geçiliyor. Vücut açlığa, ihtiyaç duyduğu kalori miktarını düşürerek tepki veriyor. Bu nedenle hızlı kilo vermek isteyenlerin diyetleri başarılı sonuç vermiyor.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 karıncaların zekası
Alt 22.04.08, 22:34   #8
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart karıncaların zekası

karıncaların zekası

"Eciton burchellii" türü karıncalar, yiyecek taşıyan işçilerin yuvaya rahatça dönebilmelerini sağlamak için yol üstündeki çukurları kendi gövdeleriyle dolduruyor.
"****** Davranışı" adlı ihtisas dergisinin son sayısında yayınlanan araştırma, kolonideki bazı karıncaların, yoldaki çukurları kendi bedenlerini kullanarak doldurmayı görev edindiğini gösterdi. İngiliz Bristol üniversitesinden biyolog Scott Powell ve Nigel Franks***8217;in çalışmasına göre, "yolun yüzeyinde yapılan değişiklikler, ganimet taşıyan karıncaların son sürat yuvaya dönmelerini sağlıyor." Araştırmacılara göre, "E. burchellii" kolonilerinde birey sayısı 700 bini bulabiliyor. Karıncaların üçte biri her gün ya da iki günde bir yiyecek bulmaya çıkıyor.
Bu tropikal karınca türünün üyelerinin boyları ilginç şekilde birbirlerinin beş katına kadar çıkıyor. Araştırmacılar, sadece ortaya çıkan çukur büyüklüğünde gövdeye sahip olan ******ların "cuk oturarak" çukurları kapadığını tespit etti. Daha küçükler ve daha büyükler ise yollarına devam ediyor. Yolda karşılaşılan herhangi bir çukur, en geç 30 saniyede dolduruluyor. Gövdesiyle çukuru dolduran karınca, hemcinslerinin sırtına basarak geçip gitmesini bekliyor. 5 saniye boyunca tepesine basan olmazsa çukurdan çıkıp yuvaya yöneliyor.
Araştırmacılar, karıncaların yoluna engeller koyarak gözlem ve karşılaştırmalar da yaptı ve gördüler ki, bir grubun içindeki "ihtisas sahiplerinin" varlığı, bütün grubun performansını iyileştiriyor. Söz gelimi, 200 bin bireyden oluşan gruptan 7500 karıncanın engellerin aşılmasını kolaylaştırması halinde, yuvaya taşınan yiyecek miktarı dörtte bir artıyor.
Uzmanlara göre, yuvaya taşınan yiyecek miktarı ne kadar çoksa koloni o kadar büyüyor. Karıncalar da, bu durumun farkında oldukları için eve dönüşü kolaylaştırıyor...
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 Beynimiz hakkında 10 şaşırtıcı gerçek
Alt 22.04.08, 22:34   #9
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Beynimiz hakkında 10 şaşırtıcı gerçek

Beynimiz hakkında 10 şaşırtıcı gerçek

İngiliz bilim insanları Sandra Aamodt ve Sam Wang, yeni çıkan "Welcome to Your Brain (Beyninize Hoşgeldiniz)" adlı kitapta beyin ve sinir sistemine yönelik gözden kaçırdığınız, bilmediğiniz ayrıntıları sıraladı. İşte bu ayrıntılardan bazıları...

1. Beyniniz, buzdolabınızın ampulünden daha az enerji tüketir

Beyin 12 watt gücünde enerji kullanır ki büyük boy iki muzdan elde edilecek enerjiye eşittir. Vücut ağırlığının sadece %3'ünü oluşturmasına karşın beyin bütün enerjisinin yüzde17'sini tüketir. Bu enerjinin büyük kısmı ise beynin bakım ve destek faaliyetlerine gider. Dikkatli ve yoğun düşünme esnasında harcadığınız enerji o kadar küçüktür ki fark edilmez bile.

2. Sık yaşanan jet-lag hafızaya zarar verebilir


Jet-lag sadece sinir bozucu olmakla kalmaz, eğer sık aralıklarla tekrarlanırsa beyin sağlığınıza zararlıdır. Sıklıkla kıtalararası uçuş yapan insanlar beyin hasarı veya hafıza zayıflığı yaşayabilirler. Muhtemelen bunun sebebi jet-lag sırasında çok fazla stres hormonu salgılanması ve bu hormonların beyin lobuna ve hafızaya zarar vermesidir.

Vardiya usulü çalışan insanlarda da benzer bir risk söz konusu olabilir. Çalışma saatlerinde sıklıkla meydana gelen değişiklikler, tıpkı sık yapılan uçak yolculukları gibi, strese neden olmakta bu da vücut ve beyin üzerinde hasar yaratmaktadır.

3. Gürültülü bir odada niçin telefon konuşması yapmak zordur?


Gürültülü yerlerde cep telefonuyla konuşmak zordur. Cep telefonunuz içinde bulunduğunuz odanın sesleriyle hattın diğer ucundan gelen sesleri karıştırmak suretiyle beyninizin işini zorlaştırmaktadır. Bu durumda beyniniz telefondaki arkadaşınızın sesiyle odadaki diğer sesleri ayırt etmekte zorlanmaktadır. Telefonunuzun mikrofonunu elinizle kapattığınız anda aslında içinde bulunduğunuz odadaki seslerin telefona girmesine engel olduğunuz için ses karışımına engel olmakta ve beyninizin işini kolaylaştırmaktasınız.

4. Video oyunları, aynı anda birden fazla işi yapabilmenize yardımcı olabilir

Dikkatinizi aynı anda birden fazla şeye yöneltebilme yeteneği pratik yaparak artırılabilmektedir. Bu konuda yapabileceğiniz pratik ise, pek çok hedefe ateş etmek zorunda kaldığınız bir video oyunu olabilir. Bu tür oyunlar dikkatinizi ekrandaki her alana yaymanızı gerektireceği için olayları çabuk kavrama ve çabuk reaksiyon verme konusunda egzersiz yerine geçebilir.

Tetris oynamak aynı etkiyi yapmaz çünkü tetris oynarken birden fazla noktaya aynı anda dikkatini yöneltmek yerine sadece bir tek parçaya odaklanmış oluyorsunuz. Ama bu şekilde bir düşünce tarzıyla çocuklara iyi bir örnek olmadığınızı da bilmelisiniz.


5. Beynin bir şaka merkezi vardır


Mizah denen şeyi tanımlamak zordur ama onu gördüğümüzde hemen tanırız. Mizahın tarifini yapmaya çalışan bir teoriye göre, mizah kendi içinde bir sürpriz unsuru içermelidir ***8211;bir sonraki cümlede ne olacağını bildiğimizi sandığımız halde esprinin kendisi bizi başka bir noktaya götürmelidir- sonra da vardığımız bu yeni noktayı önceden tahmin ettiğimiz noktayla karşılaştırarak yeni bir perspektif elde ederiz. Mizahın beynimizde algılanma şekli aşağı yukarı böyledir.


Fıkra anlatmanın ya da espri yapmanın bulmaca çözmekten farkı ise, günlük yaşamda her gün rastlamayacağımız türden ama kendi içinde tutarlı bir hikâyenin bulunmasıdır. Beyinlerinin ön lobu (bilhassa sağ lobu) hasar görmüş bazı hastalar, yapılan esprileri anlayamamaktadır. Genelde bunun nedeni, fıkra ya da espriye konu olan imajları yeni bir perspektifle değerlendirme aşamasında beynin normal fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Bu türden insanlar, anlatılan bir fıkradaki hikâyeyi takip edebilir ama fıkranın sonunu nasıl bağlarsanız bağlayın asla komik bulmazlar.


6. O şarkıyı bir türü hatırlayamıyorsanız sebebi var


Bazen bir şarkı veya şarkının bir bölümü aklınıza takılır kalır, bir türlü hangi şarkı olduğunu hatırlayamazsınız. Çok sinir bozucudur gerçekten. Ama beynin 'sıralı hatırlama' ilkesi, hafızamızın işleyişi açısından özel ve kullanışlı bir göreve sahiptir. Her şeyi olay akışının sırası içinde hatırlamamız gerekir.

Herhangi bir kâğıda adınızı yazarken, sabahları çay demlerken veya akşam evinize dönerken hangi sokaklardan ve kapılardan geçeceğinize karar verirken bile beyniniz bu kurala göre çalışmaktadır.


Bu 'sıralı hatırlama' fonksiyonu sayesinde günlük işlerimizi sürdürebiliyoruz. Bir şarkının veya bir film repliğinin sadece bir parçasını düşündüğünüzde, beyniniz ***8211;anılarınızın arasında- bu bilgi parçacığını eşleştireceği bir olay dizini aramaktadır. Büyük ihtimalle beyniniz en sonunda bu parçacığı bulacak ve siz aklınıza takılan o şarkıyı hatırlayacaksınız. Ama eğer 'aklınıza takılıp kalmış olması' sizi rahatsız ediyorsa ve o anlık takıntıdan kurtulmak istiyorsanız, beyninize uğraşması için başka bir 'sıra' verin. Söz gelişi başka bir şarkıyı düşünün veya söylemeye çalışın. Muhtemelen beyniniz 'dağınık hafıza kalabalığı' içinde sizin yönlendirmenizle biraz daha kısa sürede sonuca ulaşacaktır. Umarız bu yöntemi denerken başka bir can sıkıcı şarkıya takılıp kalmazsınız.


7. Güneş ışığı hapşırmanıza neden olur


Parlak güneş ışığına bakan pek çok kişi hapşırır. Niçin böyle bir refleks vardır ve nasıl çalışır? Hapşırmanın temel fonksiyonu bellidir: sizin nefes yollarınızı rahatsız eden madde veya parçacıkların dışarı atılması. Hapşırmayı kontrol eden merkez beynin lateral medulla denilen bölgesindedir. Bu bölgenin hasar görmesi halinde hapşırabilme yeteneğimizi kaybederiz.


Hapşırma genellikle 'rahatsız edici' bir unsurun uyarısıyla tetiklenir. Bu uyarının beyinde ulaşacağı nokta 'lateral medulla'dır. Bu bilgi beyne burnumuzdaki çeşitli sinirler vasıtasıyla iletilir. Bu sinirlerden biri de trigeminal sinirdir ve çok yoğun çalışan bir trafiğe aracılık etmektedir. Normalde parlak güneş ışığının yalnızca göz bebeklerinin küçülmesini tetiklemesi gerekirken burun kaşındırıcı impulsları ileten komşu bölgelerdeki nöronlar da aynı şekilde etkilenebilmekte. Gözbebeklerinin küçültülmesi sinyali bu nedenle bazen hapşırmaya neden oluyor.


8. Kendinizi gıdıklayamazsınız


Gıdıklanma konusunda duyarlı hastaları muayene ederken doktorlar hastanın elini kendi elleri üzerine yerleştirerek gıdıklanma hissine engel olurlar. Bu nasıl olmaktadır? Çünkü gıdıklanmaya ne kadar duyarlı olursanız olun, kendinizi gıdıklayamazsınız.


Bunun nedeni beynimizin etrafımızda olan bitenleri takip ederken pek çok hissimiz arasında en önemli olanları hissetmeye programlanmış olmasıdır. Mesela oturduğunuz sandalyeyi veya ayağımıza giydiğimiz çorabı ***8211;özellikle onları düşünmediğimiz sürece- hissetmeyiz ama omzumuza dokunan bir el hemen bizi irkiltecektir.


Beynin bu 'hisleri ayırt etme' fonksiyonunu sürdürebilmesi için bizim temasımızı başkalarının temasından ayırt etmeye yarayan bir sinyal üretmesi gerekmektedir. Bu fonksiyonu gerçekleştiren ise beyinciktir. Yaklaşık 110 gram ağırlığındaki bu organ, kendi eylemlerimizin yaratacağı hisleri tayin eden yerdir. Beklenen veya beklenmeyen reaksiyonları ayırt etme işi beyinciğe aittir.

Beyincikten gelen sinyallere göre, beyin bu hissin önemli olup olmadığına karar verir. Gıdıklanma hissi abartılmış bir refleks olmakla birlikte, eğer size dokunan gene size ait bir organsa, beyin bu gıdıklanmanıza değil, dokunduğunuz organdan (mesela elinizden) gelen hislere öncelik verecektir.


9. Esnemek beyni uyandırır


Esneme aktivitesini uyku hali veya sıkılmış olmakla ilişkilendirmemize rağmen esnemenin fonksiyonu uyandırmaktır. Esneme, daha fazla miktarda havanın ciğerlerimize dolmasına neden olacak şekilde kas gruplarını çalıştırır ve kanımızdaki oksijen oranını hızla yükselterek bizi uyandırır. Memeli ******lar ve kuşlarda da esneme vardır. 12 haftalık olmuş fetuslarda esneme olduğu gözlenmiştir.


Esnemenin, vücut tarafından tam uyanıklığa erişmek amacıyla başlatılan bir hareket olduğunu düşünün. Ve esnemek bulaşıcıdır. Odada bir kişi esnerse diğerleri de esnemeye başlar. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, topluluk içinde birisi 'uyanıklığa ihtiyaç duymuşsa' herkesin 'uyanık olması' gerektiği şeklinde toplumsal bir içgüdüden kaynaklanıyor olabilir. *****lerin esnemesi, stresli bir durumda 'rahatlatıcı' etki yaratmaktadır. *****ler esneyerek etrafındakileri 'sakinleştir'. Huzursuzluk eden köpeğinizin karşısında esneyerek onu sakinleştirebilirsiniz.


10. İrtifa arttıkça beyin garip resimler görür


Pek çok dinin hikâyelerinde yüksek yerlerde görülen özel görüntüler anlatılır. Mesela Hz.Musa Sina Dağı'nda 'yanan bir çalı' görmüştü. Hz. Muhammed ise Hira Dağı'nda Cebrail'i gördü. Genelde anlatılan ruhsal deneyimlerde yabancı bir varlığın hissedilmesi (sesinin duyulması) bir şekil görme veya çeşitli ışık demetleri ve huzmeleri görüldüğü ve korku duyulduğu ortak olarak belirtilmiştir.


Buna benzer olgulara dağcılarda da rastlanır ki bunların pek çoğunun mistik kişiler olmadığını biliyoruz. Bunun nedeni genelde yerden yükseldikçe havadaki oksijen oranının düşmesi ve beyne daha az oksijen gitmesidir. 2 bin 400 metre yükseklik bu durumda bir sınır değer olarak kabul edilmektedir. Bu yükseklikten daha yukarı tırmanan dağcılar görünmeyen bir takım varlıkları hissettiklerini, kimisi ise yanlarındaki arkadaşlarının vücudundan ışık yayıldığını ve bazen sebepsiz yere korkuya kapıldıklarını bildirmişlerdir. Oksijen seviyesindeki düşmenin, beynin görsel ve duygusal sinyalleri kontrol eden bölümlerinde yavaşlama veya bozulmaya neden olduğu düşünülmektedir.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 DoĞru BİldİĞİmİz YanliŞlar
Alt 22.04.08, 22:35   #10
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart DoĞru BİldİĞİmİz YanliŞlar

DoĞru BİldİĞİmİz YanliŞlar

Yapılan bir araştırma geleneksel sağlık tavsiyelerinin doğru olmayabileceğini ortaya koydu.

İşte doğru ve yanlışlar;
C vitamini soğuk algınlığıyla savaşıyor: YANLIŞ
- C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir. Soğuk algınlığını iyileştirmiyor.
Parmak çıtlatmak kireçlenmeye sebep oluyor: YANLIŞ
- Çıkan ses kireçlenmeden değil, eklemler arasındaki hava boşluklarından geliyor.
Soğuk yere oturmak basura sebep oluyor: YANLIŞ
- Basura sadece fiziksel olarak zorlanma sebep oluyor.
Islak saçla dışarı çıkmak soğuk algınlığına sebep oluyor: YANLIŞ
- Soğuk algınlığına virüsler neden olur.
Bir bardak şarap yararlı: DOĞRU
- Kırmızı şarapta bulunan antioksidanlar, damarların tıkanmasını önlüyor.
Yemekten sonra yüzmek tehlikeli: YANLIŞ
- Dolu midenin sağlığa bir zararı yok.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:00 .

Powered by Herkonu team