Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 
Alt 28.09.07, 04:39   #51
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

BEYAZID SANSI


1945 yılında Edirne'de doğdu. İlk ve ortaokulu Edirne'de, öğretmen okulunu Rize'de bitirdi. Rize, Konya, Mardin, İstanbul ve Edirne'de müzik ve sınıf öğretmenliği yaptı.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:40   #52
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Bertolt BRECHT


Yüzyılımıza damgasını vuran şair, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni, tiyatro kuramcısı ve "epik tiyatro" türünün kurucusu Bertolt Brecht'in tam adı Eugen Berthold Brecht'tir. 10 Şubat 1898'de Bavyera'nın Augsburg kentinde doğdu, 14 Ağustos 1956'da Berlin'de öldü.Brecht ilk şiirlerini 1913'te okul gazetesinde yayımladı. Bundan bir yıl sonra ise yaşadığı kentin yerel gazetesi Augusburger Neueste Nchrichten'de yazıları çıkmaya başladı. Edebiyata ve tiyatroya büyük ilgi duymasına karşın, bir süre tıp eğitimi gördü. I. Dünya Savaşının son yılında askere alındı ve bir hastanede görev yaptı. Aynı yıl "Ölü Askerin Öyküsü" adlı bir şiir yazdı. Bu şiiri, yıllar sonra Nazilerce suçlanarak Alman yurttaşlığından atılmasına neden oldu. 1919 şiir çalışmaları açısından verimli bir yıldı. Şiirlerini Die Hauspostille'de (Ev Vaazları) topladı. Bu sırada tiyatroya olan ilgisi de sürüyordu. 1924'te Berlin'e gitti. Burada Carl Zuckmayer, Max Reinhardt ve Helena Weigel gibi dönemin ünlü sanatçılarıyla tanıştı ve birlikte çalışma olanağı buldu. Bir süre sonra yetenekli bir oyuncu olan Helena Weigel'le evlendi ve bu evlilik ömrünün sonuna kadar sürdü.Brecht' in oyunların pek çoğunda Weigel başrolde oynadı. Tiyatro yönetmeni Erwin Piscator ve besteci Kurt Weill ile tanıştıktan sonra Brecht tiyatro yaşamında yeni bir adım attı. Piscator'la birlikte Jaroslav Hasek'in ünlü romanı Aslan Asker Şvayk'ı sahneye uyarladıktan sonra yazdığı Adam Adamdır adlı oyunu "epik tiyatro" anlayışının ilk denemesiydi. Bu öğretici bir tiyatro türü olup, olaylar geleneksel tiyatrodakinin aksine, dramatik bir biçimde canlandırılacak yerde, izleyiciye anlatılır. İzleyici sahnede olup biteni bir gözlemci gibi izler. Epik Tiyatro'da amaç düşündürmek, izleyicinin aklını kullanarak bir karara varmasını, harekete geçmesini sağlamaktır. Brecht dünyanın değişmesinden; insanların fırsat eşitliğine, düşünce özgürlüğüne sahip olduğu, adaletli bir düzenin kurulmasından yanaydı. Benimsemiş olduğu Marxist dünya görüşü doğrultusunda, böylesine bir dönüşümün gerçekleşeceğine inanıyordu. Tiyatronun bu amaca ulaşmak için etkili araçlardan biri olduğu kanısındaydı. Yine bu sırada yazdığı ve Kurt Weill' in bestelediği; dünya çapında ün kazanacak olan Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Çöküşü ile Üç Kuruşluk Opera adlı müzikalleri sahneye koydu. Nazilerin yönetime gelmesiyle birlikte Brecht' in Almanya'da çalışma olanağı ortadan kalktı. 1933'te Almanya'yı terk etti. Önce İsviçre'ye, oradan Danimarka'ya gitti. 1939'a kadar kaldığı Danimarka'da Tik-Tak , Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti, Galileo'nun Yaşamı, Cesaret Ana ve Çocukları gibi her biri başyapıt olan oyunlar yazdı. Sezua'nın İyi İnsanını da burada yazmaya başladı. 1939'da Danimarka'nın da Nazi tehdidi altına girmesi üzerine önce Finlandiya'ya, oradan da 1941' de ABD'ye gitti. Bertold Brecht'in oyunlarından bazıları bu dönemde İngilizce'ye çevrildi ve ABD de sahnelendi. Ne var ki, bu ülkede izleyici Brecht'in oyunlarından tedirgin oldu ve ilgi göstermedi. 1947'de ABD'de esen Soğuk Savaş rüzgârı, Brecht'in Amerika'ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komisyonu'nca sorguya çekilmesine yol açtı. Dünya görüşüne ilişkin suçlamalara karşı çıktı. ABD'de barınmayacağını anlamıştı. Bertold Brecht, Alman Demokratik Cumhuriyeti yöneticilerinin çağrısı üzerine Doğu Berlin'e yerleşti ve içlerinde eşi Helena Weigel'in de bulunduğu bir grup oyuncuyla 1948'de Berliner Ensemble adlı tiyatro topluluğunu kurdu. Berliner Ensemble, gerek kuramsal çalışmaları, gerek sahnelediği çok başarılı oyunlarıyla, dünya çapında ün kazanmakta gecikmedi. Ülkemizde de tanınan ve oyunları çok sevilen Brecht 1956 ilkbaharında hastalandı ve bundan kısa bir süre sonra Berlin'de öldü.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:40   #53
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Berin TAŞAN


1928 yılında Merzifon'da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Yurdun çeşitli yerlerinde otuz üç yıl cumhuriyet savcılığı yaptıktan sonra, 1985 yılında İzmir Karşıyaka Başsavcısı olarak emekli oldu. On üç yıl avukatlık yaptı. Şimdi İzmir'de yaşamını sürdürüyor.

İlk şiiri 1946 yılında Varlık dergisinde yayımlandı. Şiirin yanı sıra edebiyatla ilgili araştırmalar, incelemeler ve oyunlar yayımladı.Toplumcu ve bireysel izlekleri inançlı ve kendine özgü bir ses rengiyle, akışkan ve doğal bir coşkuyla duru şiirler yazdı.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:41   #54
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Bejan MATUR


14 Eylül 1968 tarihinde Maraş'ın Pazarcık ilçesi Maksutuşağı köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Antep'te okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

Şiirleri Adam Sanat, Defter, Ekin Belleten ve Yazıt dergilerinde yayımlandı.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:41   #55
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Behçet NECATİGİL

1916 yılında İstanbul'da doğdu, 1970'da İstanbul'da öldü. Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Liselerde ardından İstanbul Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat öğretmenliği yaptı.

Orta sınıf insanların başından geçen olayları ev- aile-yakın çevre üçgeni içinde anlatan şiirleriyle tanındı. Şiire bağlılığını hiç dinmeyen bir coşkuyla yaşamının sonuna dek sürdürdü.

Ölümünden sonra bütün kitapları Cem Yayınlarınca yeniden yayınlandı. Çok sayıda radyo oyunu, çevirileri bulunmaktadır. Ayrıca hazırlamış olduğu 'Edebiyatımızda isimler sözlüğü' isimli kitabı ölümünden sonra da sürdürülmekte olup kaynak bir başvuru kitabı olma özelliğini hala korumaktadır. Ölümünden sonra adına konulan şiir ödülü, günümüzde en önemli şiir ödüllerinden biri sayılmaktadır.
Şiire başladığı dönem, Garip akımının etkin olduğu bir dönemdir. Yine toplumcu gerçekçi şiir olarak adlandırılan akımın da etkin olduğu bu dönemde söyleyiş özelliği olarak bağımsız kaldığı ve kendi söyleyişini yakaladığı kabul edilmektedir. Şiir üzerine yazmış olduğu yazıları ölümünden sonra 'Bile yazdı' ismiyle kitaplaştırılmıştır.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:42   #56
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Behçet Kemal ÇAĞLAR

23 Temmuz 1908'de Erzincan'da doğdu, 24 Ekim 1969'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. İlk ve orta öğrenimini Kayseri'de tamamladı. 1929'da Zonguldak Maden Mühendis Mektebi'ni bitirerek maden mühendisi oldu. Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nde mühendisi olarak çalıştı; mesleğiyle ilgili incelemeler için Fransa'ya gönderildi. Dönüşünde İktisat Bakanlığı'nda görevlendirildi. İktisat Bakanlığı'nda çalışırken İngiltere'ye gönderildi. 1935'te Halkevleri Müfettişi olarak görevlendirildi, bu görevi dolayısıyla yurdun her yöresini dolaştı. Halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını buldu. 1941-1947 yılları arasında Erzincan milletvekilliği yaptı. Milletvekilliğinden ayrılınca Robert Kolej'de öğretmenlik,
İstanbul Radyosu'nda edebî müşavir, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu. 27 Mayıs'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. 1949'da haftalık sanat dergisi Şadırvan'ı çıkardı. İstanbul Radyosu'nda, uzun yıllar ancak aralıklı olarak "Edebiyat Dünyamız" ve "Bitmez Tükenmez Anadolu" programlarını hazırladı, yönetti, sundu. İlk şiiri Hep Gençlik dergisinde yayınlandı, bazı şiirlerinde Ankaralı Âşık Ömer mahlasını kullandı. Şiirleri Hayat, İnkılapçı Gençlik, İstanbul, Muhit, Şadırvan, Türk Dili, Türk Yurdu, Ulus, Ülkü, Varlık, Yedigün, Yücel dergi ve gazetelerinde yayımlandı. Şiirlerinde Atatürk devrimleri, Atatürk sevgisi, ulusal duygular, yurt ve vatan sevgisi ve güzellikleri konularını işledi, hece ölçüsünü kullandı. Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı yazdı.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:42   #57
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Bedrettin AYKIN



20 Ekim 1936 tarihinde Niksar (Tokat)'da doğdu. İstanbul Selimiye Veteriner Sağlık Meslek Lisesi'ni bitirdi. Veteriner Sağlık Teknisyeni olarak çeşitli il ve ilçelerde görev yaptı. 1970 yılından sonra özel kuruluşlarda veteriner ilaçları sektöründe çalıştı.

İlk şiiri 1962 yılında İmece Dergisi'nde yayımlandı; bundan başka yapıtları Dönemeç, Edebiyat Cephesi, Ekin, Güzel Yazılar Dergisi, Hakimiyet Sanat, Kıyı, Saçak, Sanat Eki, Somut, Su, Şiir Ülkesi, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Varlık, Yaba, Yapıt gibi yayın organlarında çıktı.

Geleneksel halk şiirimizden beslenen, yumuşak seslerle örülmüş uyaklarla lirik, yalın, yapmacıksız şiirler yazıyor Bedrettin AYKIN.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:43   #58
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Bayram BALCI


1963 yılının karlı bir Şubat günü Ankara'da doğdu. Ama memleketini soranlara Sıvaslıyım diyor. Lise 1. sınıfa kadar öğrenimini Ankara'da Altındağ'da sürdürdü. Mersin Teyfik Sırrı Gür Lisesi'nden mezun oldu. Üniversite öğrenimini !980 Askeri Darbesi nedeniyle tamamlayamadı. İlk şiiri Altındağ'daki Çalışkanlar Ortaokulu'nda sınıf arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı bir duvar gazetesinde yayımladı. 20 yıllık bir şiir serüveninin ardından ilk şiir kitabı "Canıma Değmez Hayat" adıyla Ütopya Yayınları tarafından 1999 Aralık ayında yayımlandı. 1986 yılında Ankara'da bir gurup şair ile birlikte Yeni Şiir adlı dergiyi yayımladı. 10 yılı aşkın bir süre çeşitli gazetelerde muhabirlik ve editörlük de yapan Balcı, halen bir gurup arkadaşı ile birlikte kurduğu Virtüel Yayınlarının, yayın koordinatörlüğünü sürdürüyor.

Şiir ve yazılarının yayımlandığı bazı dergiler şunlar; Defter, Edebiyat ve Eleştiri, Ütopiya, Varlık, Karşı Edebiyat, Temmuz, Cumhuriyet Dergi, Yeni Şiir.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 04:43   #59
karakule38
Herseyden Haberi Var
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 1.326
Tesekkür etmis: 421
Tesekkür almis 421 -> 189 Konu
Standart

Barış PİRHASAN

1951 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdi. İki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra tıp öğrenimini yarıda bıraktı. İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yurtdışında sinema ve televizyon yönetmenliği üzerine eğitim yaptı.

İlk şiiri 1973'te Yeni Dergi'de yayımlandı. Militan ve Devrimci Savaşımda Sanat Emeği dergilerinin yazı kurullarında görev aldı. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alır.
__________________
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 28.09.07, 22:25   #60
Seytan
Herkonu.com Fanatik
 
Seytan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Dec 2004
Yaş: 43
Mesajlar: 100
Tesekkür etmis: 15
Tesekkür almis 31 -> 4.294.967.272 Konu
Standart

Sanirim Listede Eksik Kalmislar


Mehmet Akif Ersoy ( 1873)- (27.12.1936) </B>

İstiklal Marşı Şairi

1873 yılında İstanbul'da doğdu. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapay kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı.Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi.Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih Camii'nde İran edebiyatının klasik yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası İsmail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı.Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma imkanı buldu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı.1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı.1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı.1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde İslam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfunun***8217;da edebiyat dersleri vermeye devam etti.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Milli Mücadele***8217;de

İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. I.Dünya Savaşı sırasında istihbat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı***8217;nın gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayımlanmaya başladı ve Mehmed Âkif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi.

İstiklal Marşı

Meclis'in bir İstiklâl Marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi.Mısır***8217;a Gidiş Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmed Âkif, daha sonra sürekli olarak Mısır'da yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyye'de Türk dili ve edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı ve hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da öldü.

Dil Anlayışı Konuşma diline yaslandığı için kolayca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir. Dilde sadeleştirmeden yana olan tutumunu her şiirinde ortaya koymuştur.Mehmed Âkif nazım diline bu dilin tabii yapısını bozmadan elverişli olduğu gelişmeyi kazandırmış ve aruz veznini yumuşatmıştır. Bu aynı zamanda Türkçe'nin şiir söylemedeki imkanlarının ne ölçüde geniş olduğunu göstermesi demektir. Mehmed Âkif dilin toplumsal kimliğini öne çıkarmış,üslupta özgünlük ve kişiselliğe ulaşmıştır.Yenilikçi bir şair olarak, yaşadığı dönemde görülen ölçüsüz yenilik eğiliminin bozucu etkilerine, ölçüsü işleviyle bağlantılı bir şiir kurmak suretiyle sınır çekmeye çalışmıştır.

ESERLERİ Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler.

Hakkında Yazılanlar

1.Mehmet Akif
Nurettin Topçu
Dergah Yayınları

***8220;Büyük adam, eseriyle hayatını birleştiren adamdır. Biz onda şu vasıfları arıyoruz: Önce ömründe ayni kanaatin, ayni imanın sahibi olan adamdır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez, muhitine uymaz; muhiti kendine uydurur, uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir; cemiyeti sürükleyicidir. Bu karaktere sahip insanların, yani değer yaratıcısı olanların bir kısmı zekasıyla, bir kısmı kalbi ve hisleriyle, bir kısmı da iradesiyle başka insanlara ve cemiyete üstündür, yaratıcıdır, sahiptir veya velidir. Bu üstün insanlar arasında ise bazıları her bakımdan, hem zeka, hem duygu, hem de irade kuvveleriyle cemiyetin insanlarına üstün durumdadırlar. Böylelerine muvazeneli karakter sahipleri denir. Filhakika zeka, duygu ve irade fonksiyonlarından yalnız bir kısmında üstünlüğe sahip olanlarda, alelade olan ruh sahasına doğru açılmış bir yara halinde anormallikler, ruh ve karakter sarsıntıları göze çarpmaktadır. Ancak muvazeneli karakter sahipleri, bu sarsıntılardan korunmuş sağlam ruhlu insanlardır. Bu üç türlü fonksiyonların da ayni seviyede yüksek ve keskin oluşu, insanoğlunu hilkatin harikulade bir eseri yapabiliyor. İşte Akif yaradılışın bu lutfuna uğramıştı. Ancak onu, iradesinin ateşli tazyikiyle diğer sahalarda muvazenesizlikten koruyan pek mühim bir sebebin var olduğu da unutulmamalıdır: Bu sebep, demirden bir iradeyi ahenkdar bir ray üzerinde yürüten İslam terbiyesi ve Allah'a imanıydı.Büyük adamların başka bir vasfı da münzevi oluşlarıdır. Onlar kalabalığın içinde yalnız yaşarlar. Üçüncü bir vasıf olarak, büyük adamların devlet ve ikbal mevkilerinden uzak durduklarını görüyoruz.***8221;

Konu Seytan tarafından (28.09.07 Saat 22:31 ) değiştirilmiştir..
Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:44 .

Powered by Herkonu team