Banned
Üyelik tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 247
Tesekkür etmis: 165
Tesekkür almis 213 -> 109 Konu
|
Futbol tekerrürden ibarettir...
Evet, yeni bir sezon daha başlıyor. Ve sizler, futbol dünyasının aşağıda sözü geçen aktörleri... Terim, Dilmen, Ulusoy, Toroğlu, Yıldırım, Demirören, gazeteciler ve diğerleri... Lütfen hiç değilse bir yıllığına şaşırtın beni, olmaz mı?
Ne ala, cumhurbaşkanlığı, e-muhtıralar, Tandoğan-Çağlayan hezeyanları, "ne darbe ne şeriat" ekseni, genel seçimler derken kriz yumağına dönüşen yaşantımızın bir miktar esneyebileceği, Telegol'de "bomba gibi" dosyaları izleyebileceğimiz, Erman Toroğlu'nun her zaman olduğu gibi harikalar yaratacağı, Ulusal Takım'dan ve haliyle Fatih Terim'den sıkça söz edeceğimiz, emin olun kavgası gürültüsü bol, çok çetrefilli bir mevsim daha başlıyor; kutlu olsun...
Futbolun sahadakinden ziyade başka veçhelerini tartışacağız.
Lisanslı ürün pazarının kızışacağı, dükkanları iş yapmayan kulüplerin basın toplantısında dikkatleri kendine çekeceği, Fenerbahçe'nin, Beşiktaş ve Galatasaray'ın yine şampiyonluğa oynayacağı, Gençlerbirliği'nin yine orta sıraları zorlayacağı, başlangıçta sürpriz yapabilecek takımların sezon sonu küme düşmemek için enseyi karartıp yırtınırcasına mücadele edeceği, hakem hatalarının sıkça tartışılacağı, iddia mekanizmalarının oynanan futbolun karakterine etki edeceği, şike ve bahis skandallarına adı karışabilecek yıldız futbolcuların gündeme "pat" diye düşeceği, pek tabii altılı ganyan sonuçlarının da futbolun yanına katık olacağı bir futbol dönemi yaşayacağız.
Futbol yıldızlarının acayip gece hayatı, yine uzun bir süre hepimizin odağında olacak.
Spor basını Reina'nın ve benzer mekanların kapısında bekleyecek, yıldız oyuncu içeriden yanında bir kadın arkadaşıyla çıkarken görüntülenecek, belki "çekmesene kardeşim" diye gazetecilere İngilizce, Fransızca ya da daha yüksek olasılıkla Portekizce çıkışacak, siniri azıcık geçtikten sonra lüks otomobilinin camını açıp "dostlar alışverişte görsün" kabilinden sorulara sakince cevap verecek, ertesi gün takımının menajeri tarafından sert biçimde uyarılıp düz koşu yaparken idmanı yarıda bırakacak, "gece hayatı" yüzünden toplumun eleştiri oklarının hedefi olacak, herkes milyon dolarlar kazanan ve meslek hayatının sonuna gelmiş yıldızlardan 16 yaşındaki futbolcuların azmi ve heyecanı ile oynamasını beklenecek, Zico sık sık eleştirilecek, Karl Heinz Feldkamp'tan "Kurt hoca" diye söz edilecek, Ertuğrul Sağlam'ın disiplininden dem vurulacak...
Tribünlerde yine "futbol sahalarında görmek istemediğimiz" şeyler olacak. Sahaya geçen yıl atılan su şişelerinin sayısı belki biraz azalacak ama "sahaya dışarıdan müdahale" bitmeyecek. Beşiktaş yenilince Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Lig'in Kemal Unakıtan destekli takımı Eskişehirspor'un sönük yıldızı Sergen Yalçın da yenilmiş sayılacak.
"Futbol dünyasının Tarhan Erdem'i"
Eski takımlarından ayrılan piyasanın gediklisi futbol antrenörleri önce yorumcu olarak televizyona çıkacak, durumu kötüye giden bir Anadolu takımının teknik direktörü istifa edince onların yerine geçip yorumculuğa sezon sonuna kadar ara verecek, muhtemelen alttan gelen ve kendilerini zorlayacak genç teknik adamların yolunu kesmek için çaba harcayacak, Almanya'da doğan futbolculara gazetelerde "Gurbetçi oyuncu" tanımlaması yakıştırılacak, sezon boyunca bir ya da iki futbolcu illaki oyundan alınırken hocasına kızıp formasını yere fırlatacak.
Bilhassa spor gazeteleri manşetlerinde cin sözcük oyunları yapacak, editörler misal Fenerbahçe Rizespor'u 5-0 yenerse "Zico'ya 5 çayı" diye başlıklar atacak, spor basını klişeleri havalarda uçuşacak, yapacağı isabetli "İddaa" tahminleri sonrasında Rıdvan Dilmen'e "Futbol dünyasının Tarhan Erdem'i" muamelesi yapılacak...
Tuncay, Nihat ve Daum unutulmaz
Türkiye bir yandan kendi "süper" ligine bakarken öte yanda Türkiyeli oyuncuların top koşturduğu İngiltere, İspanya ve Almanya ligleri mercek altına alınacak, Tuncay Şanlı, Nihat Kahveci, Emre Belözoğlu, Tugay Kerimoğlu, Alman ikinci liginde mücadele eden -ve hadi antrenörünü de buralardan sayalım- Türkiye karması görünümü arz eden Köln dikkatle izlenecek, Cristoph Daum, Ümit Özat, Alpay Özalan ve yine Köln'de forma giyen Türk kökenli Alman oyuncular hakkında sayfalar dolusu eleştiri yazılacak.
Fenerbahçe kazara kötü sonuçlar almaya başlar, ligin bitiminde şampiyon olamazsa Aziz Yıldırım bir daha istifa edecek, Fener taraftarı bu kez miting düzenlemeyecek.
Arada sırada Beşiktaş ve Fenerbahçeli yöneticiler kapışacak, birbirlerini suçlayacak, "dayı-amca" mevzuları havada uçuşacak. Devre arasında "ara transfer" dedikoduları ayyuka çıkacak, umutsuzum ama belki Hakan Şükür "sezon sonunda futbolu bırakacağım" diyecek.
2008'e girilir girilmez eski Beşiktaşlı yeni Fenerbahçeli Tümer Metin'in askerlik meselesi enine boyuna her yerde konuşulacak. Bazı spor yazarları kendisinin "vatani hizmetini" elbette bir gün yapacağını ama futbol hayatının da önemli olduğu konusunda ötekileri ikna etmeye çalışacak.
Milliyetçi figürler bunun üzerine "Olur mu efendim, vatan savunması" filan diyecek. Birileri sıkı Fenerli olduğu bilinen Genelkurmay Başkanı'ndan bir buçuk yıl daha tecil koparmaya çalışacak, Beşiktaş Çarşısı "Çıkarsa tezkere Tümer gitsin askere" diye mavra yapacak...
Terim, Ulusal Takım ve Avrupa
Ulusal takım, Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri için mücadeleye devam edecek. Fatih Terim tüm kibri ile sık sık basın toplantıları düzenleyecek, gazetecilere ve pek tabii çevresindeki herkese yine yukarılardan bakacak, aklında bir gün yine İtalya'ya dönme hayalleri, Milan'ın çalıştırıcısı olmanın olmazsa olmazlarından biri olan Avrupa Kupası'nda başarı hedefine doğru gitmek için hiçbir engel tanımayacak.
Koray Avcı'yı yine ulusal takıma almayacak, birkaç genç sporcuyu kadrosuna katıp sürprizler yapacak. Türkiye Yunanistan ve Norveç ile çekişip kıl payı kupalara gitme hakkı kazanacak.
"Futbol camiasının diğer Fatih Terim'i" Hikmet Karaman da bu yıl boşta olduğundan Terim'in jest ve mimiklerini ödünç alıp ulusal takım hakkında yorumlar yapacak.
Siyaset ve futbol arasındaki girift ilişki
Gelelim işin siyaset ve paraya ilişkin karanlık yüzüne... Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) yeniden seçilmesi ile birlikte Türkiye Futbol Federasyonu ve hükümet arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkta yeni bir raund başlayacak.
Fenerbahçe'nin de kuracağı baskıyı hesaba katarsak, olağanüstü genel kurul talepleri artacak. Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy ile eğer yeniden "Spordan sorumlu bakan" olursa Mehmet Ali Şahin ve hatta bizzat başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki uzlaşmazlık iyice su yüzüne çıkacak.
Bir yandan Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası öte yandan Süper Lig devam edecek, siyasi mülahazalar takımların dikkatini dağıtacak, Avrupa'da sonuç yine hüsran olacak, herkes kendi ligine dönecek. Futbol kulübü yöneticilerinin ismi zaman zaman mafyatik figürler ile birlikte anılacak bu sene de.
Evet, yeni bir sezon daha başlıyor. Ve sizler, futbol dünyasının yukarıda sözü geçen aktörleri... Lütfen hiç değilse bir yıllığına şaşırtın beni, olmaz mı?
Bener Demirtop / www.bianet.org
|