Geri git   A-Z ye Herkonu > Politika-Ekonomi

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 Anlamayana anlatacaklar, göreceksiniz...
Alt 08.08.08, 08:51   #1
hahuer
Herkonu.com Fanatik
 
Üyelik tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 160
Tesekkür etmis: 35
Tesekkür almis 46 -> 28 Konu
Standart Anlamayana anlatacaklar, göreceksiniz...

HÜSEYİN GÜLERCE

Anlamayana anlatacaklar, göreceksiniz...


CHP tehlikeli bir hamle yapıyor. AK Parti'nin kapatılacağına kilitlenen CHP yönetimi, hıncını askerden alma görüntüsü veriyor. Sadece askeri polemik içerisine çekmeye çalışmakla kalmıyor, halkın büyük çoğunluğunu karşısına alma pahasına İşçi Partisi'nin kışkırtıcı jurnalleme üslubunu benimsiyor.
Sürekli kavga çıkartan, sürekli gerilim peşinde koşan bir anamuhalefet partimiz var. Buna bir son verme zamanı geldi de, geçiyor bile.

CHP aslında siyaseten intihar yolunu seçmiş görünüyor. Halkın desteğini arama kaygısı yok. Demokrasi talebi yok. Uzlaşma arzusu yok. Siyaset zemininden ümidini kesmiş bir siyasî parti, nereye kadar gider? Kendi çalan, kendi oynayan bu siyasî teşekkül, biraz halkın nabzını tutmayı denese... "Yetti artık" seslerini bir duyuverse... CHP, dümeni kilitlenmiş gemi gibi. Tez elden çare bulunmazsa, işte şuraya yazıyorum; önümüzdeki mahallî seçimlerde CHP kendi enkazı altında kalacaktır. Bu haliyle CHP artık Türkiye'nin üzerinde bir yüktür. Demokratikleşmenin önünde bir engeldir. Bu parti, aslî görevini bırakmış, Parlamento'yu çalışamaz hale getirmek için Anayasa Mahkemesi'nde iş takipçiliği yapan bir organizasyona dönüşmüştür. Her şeye karşı çıkan, her şeyi eleştiren ama alternatif hiçbir çözüm teklif etmeyen bir partinin sonu, sandıkta tükenmektir. Bunların hiçbirini "oh olsun, daha beter olsunlar" diye yazmıyorum.

Halktan oy alan herkese, her partiye saygım var. Farklı düşünenlere, farklı inananlara saygılı olmayı bilemezsek, demokrasi bir gölge oyunundan ibaret kalır.

Demokrasinin mayası diyalog ve hoşgörüdür. Diyaloğun asgari şartı da, herkesin konumuna saygılı olmaktır. CHP'ye yönelik ağır eleştirilerimin nedeni, şu koskoca ülkeye yazık etmeyelim, diyedir. Kavga edecek ne var? CHP tutturmuş bir laiklik kavgası, gidiyor. Kırk defa söylendi. Bu milletin laiklikle bir problemi yok. En başta dindar insanların yok. Ama CHP kendine göre bir laiklik tanımı yapıyor. Ölçüyü kendi koyuyor ve bu ölçüye göre kendi gibi düşünmeyen herkesi, laiklik karşıtı ilan ediyor. Bunu yapmaya hakkı yok. Bakınız, AK Parti'nin kapatılmak istendiği süreçte, o örnek aldıkları Batı demokrasisinin bütün temsilcileri aynı şeyi söyledi: CHP'nin ve onun zihniyetinde olanların laiklik anlayışı için "sakat" dediler. "Aslolan, demokratik laikliktir" dediler. Neden CHP yöneticileri bu ısrarlı çıkışa bir cevap vermediler? Bunu neden hiç duymak istemediler? Çünkü işlerine gelmedi. Çünkü problemi çözmek değil, sürüncemede bırakmak istediler. "Dediğimiz dedik, çaldığımız zilli düdük"ten öte bir şey söylemediler... CHP ve onun zihniyetindeki çevreler, solcusundan sağcısına kadar şunu iyi bilmeliler: Türkiye ya demokratikleşecek, ya demokratikleşecek.. ya bu deveyi güdecek, ya bu deveyi güdecek... Çünkü gidilecek başka diyar yok bu dünyada. Kimse bu saatten sonra bu millete deli gömleği giydiremez.

Artık solculuk-sağcılık, ilericilik-gericilik yok. Demokrat mısın, değil misin, sadece bu var. Demokrasiden yana görünüp faşizm hayali gören ulusalcılarla, AK Parti gibi bir parti iktidarda olacağına, totaliter bir rejim olsun diyen sözde solcularla işimiz olamaz bizim.

Kaypaklık, ikiyüzlülük, vaziyeti idare etme, sotada kalma, bütün bunların dönemi bitti artık. Herkes yerini belli edecek.

İşte Ergenekon davası. Tam bir eleme imtihanı. Kim kimdir, kim ne nane yemiş, kim katillere iş vermiş, kim ellerindeki kanı silmeden aramızda insan suretinde dolaşmış, bunların hepsini göreceğiz. Kendilerine kimsenin dokunamayacağını, hâlâ bu vartayı da atlatacağını düşünenler yanılıyorlar. Sırplar, Karadziç'i nasıl teslim etmek zorunda kaldılarsa, Türkiye de, demokrasinin önündeki engelleri temizlemek zorunda.

Çünkü Türkiye'nin bütün meseleleri, aynı zamanda uluslararası sistemin de meselesi.

Anlamayana, anlamak istemeyene, anladıkları dilden anlatacaklar. Göreceksiniz...


08 Ağustos 2008, Cuma
__________________
http://www.hahuer.azbuz.com
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 08.08.08, 08:54   #2
hahuer
Herkonu.com Fanatik
 
Üyelik tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 160
Tesekkür etmis: 35
Tesekkür almis 46 -> 28 Konu
Standart

MUSTAFA ÜNAL
m.unal@zaman.com.tr Yorumlar
Ülke normalleşirse CHP oy kaybeder mi?


Düne kadar CHP'nin kavga etmediği kim kalmıştı, sorusunun tek cevabı vardı, o da askerî kesim... Bugün CHP askerî kesimle de kavga halinde. 'Hayır, bunun öncesi de var' diyerek mart ayında kara harekâtının erken sona ermesine yönelttiği eleştirileri hatırlatabilirsiniz. Doğru, o zaman Genelkurmay Başkanı ile CHP Lideri arasında söz düellosu yaşanmıştı. Ancak bu konjonktüreldi, olağan bir görüş ayrılığıydı, siyasi mücadeleye askerin bulaştırılmasıydı.
Şimdi durum farklı ve çok daha ciddi. Son kavganın fitilini Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ateşledi. 'Askeri Şûra'da nasıl hiç ihraç olmaz' dedi ve ardından akla ziyan yorumlar yaptı. Bununla da yetinmedi, 20 gün sonra emekli olacak Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a zırhlı araç tahsis edilmesini de diline doladı. 'Fiyatı çok yüksek, önceki Genelkurmay başkanlarına da bu özelliklerde araç verilmiş miydi?' diye sordu.

Genelkurmay Başkanlığı, Kılıçdaroğlu'nun sorularına bir açıklama ile cevap verdi; ancak buna rağmen eleştirilerini sürdürdü, yeni sorular sordu, Genelkurmay'ı çelişkili olmakla itham etti. Kılıçdaroğlu'nun sözleri sadece kendisini bağlamaz, yönetici konumda, partiyi de bağlar. Eleştirileri partisi adına yaptığını söylemek mümkün. Haliyle bu kavga Kılıçdaroğlu'nun değil, CHP'nin kavgası. Yani kavga kişisel değil, kurumsal. CHP ile asker arasında.

Kılıçdaroğlu'na da bir parantez açmak isterim, kadrolaşmaktan falan söz ediyor, bir dönem başında bulunduğu SSK'da nasıl kadrolaştığını cümle âlem biliyor, devletin resmî raporlarına kadar girdi. Bu konudaki sicili hiç de temiz değil anlayacağınız.

Şûrada ihraç olmaması CHP'yi niye üzdü anlamak mümkün değil. İtirazına haklılık oluşturacak sağlam gerekçesi olsa neyse. Arkasında bit yeniği ararken bilgi ve gerçeklerden hareket etmiyor, komplo teorilerine sığınıyor. Marjinal partilerde görmeye alışık olduğumuz bu davranış biçimi doğrusu anamuhalefet partisine yakışmıyor. Bundan sonraki şûralarda yaşanacak ihraçların sorumlusu CHP olmayacak mı?

Görevleri gereği Genelkurmay başkanlarına zırhlı araç tahsis edilmesi anlaşılabilir bir durum. Büyükanıt'ın dört defa suikast atlattığı açıklamaya da yansıdı. Tehlike ve tehditlerin emeklilik yaşamında da devam edeceği dikkate alınırsa zırhlı aracın anlayışla karşılanması gerekmez mi?

Her iki konu da kavga haline getirilecek kadar ağır değil. Peki, CHP neden kavga peşinde?.. 'Gerilimden besleniyor, onun için kavgasız yapamıyor' diyebilirsiniz. Haklısınız, normalleşmeden hoşnut olmadığı ortada. Tansiyonu yükseltecek konu ararken askerî sahaya girmesinin izahı olmalı. Toplumun bilinçaltında yer eden 'CHP ordu eşittir iktidar' algısını yıkmak için olamaz. Bu formül anlamını yitirdi. Seçmenin vermediği iktidarı siyaset dışı odaklardan elde etmenin mümkün olmadığını yaşayarak gördü CHP. Son bir yıl içinde yaşananlar bile iyi tecrübedir.

Kavganın nedeni Yaşar Büyükanıt Paşa'ya dönük beklentilerin boşa çıkmasının bir sonucu olabilir mi? Mümkün. Açıkça söylemek gerekirse sol siyasetin de içinde bulunduğu çevrelerde, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturmasıyla AK Parti'nin iktidardan uzaklaştırılmasına dönük ciddi beklentiler vardı. Büyük bir heyecan ve sabırsızlık içinde ara rejim benzeri bir yapı umuyorlardı. Burada da iktidar armağan edilecek tek parti CHP idi. Ama olmadı. Büyükanıt muhtıravari açıklamalar yaptı, fakat siyaseti altüst edecek eylem planlarından uzak durdu. Büyükanıt'tan hayal kırıklığına uğrayanlar arasında CHP'nin de olduğunu söylemek yanlış olmaz. Eleştiriler bundan kaynaklanmasa da bu psikolojinin etkisinin olduğunu düşünüyorum.

Sebebi her ne olursa olsun Ankara'daki manzara-i umumiye şu ki; CHP'nin kavga etmediği bir asker kalmıştı, şimdi askerî kesimle de kavga halinde. Gerilimi ve kavgayı siyaset tarzı olarak benimsemiş bir partinin uzun süre daha iktidar yüzü göremeyeceği açık. Askerle bile kavga ederse, varın gerisini siz düşünün...
__________________
http://www.hahuer.azbuz.com
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 08.08.08, 08:58   #3
hahuer
Herkonu.com Fanatik
 
Üyelik tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 160
Tesekkür etmis: 35
Tesekkür almis 46 -> 28 Konu
Standart

Deniz Baykal AKP***8217;nin seçim başarılarının temelinde yatan gerçeği çok iyi biliyor. Bunu bana bir gün CHP***8217;linin inşa ettirdiği hastanenin açılışına katıldıktan sonra parti merkezindeki makamında anlatmıştı.

Baykal partisinin halk ile kaynaşmasında problemler olduğunu görüyor. Bunun çözümünün halkın gündelik sorunlarına getirilen somut çözümler aracılığıyla olabileceğini de çok iyi biliyor. Örneğin o gün hastane açılışına halkın gösterdiği sıcak ilgiden çok etkilenmişti ve bu ilgiyi sıcak tutabilmenin siyasi başarıyı da getireceğini gördü. AKP halkın gündelik yaşamının sorunlarının tam ortasında yer almayı becerdiğinden ve somut çözümleri örneğin hastane, okul veya cami şeklinde veya ilaç alımını kolaylaştırıp ve kömür dağıtıp sağladığından, sıcak tutulan ilişkiler uzun vadede siyasi oya dönüşüyor.

Bu görülmesi çok zor bir çözüm yolu değil tabii ki. Çözümü görebilirsiniz ama uygulamaya nasıl geçeceğiniz konusu o kadar kolay değil. O günkü konuşmamızda Deniz Baykal yolu gördüğünü ama uygulamayı yapacak olan paralı CHP***8217;lileri devreye sokmakta zorlandığını ifade etmişti.

Çünkü CHP***8217;liler büyük sorunlarla uğraşmakta olduklarından, örneğin laikliği korumak veya devleti korumakla meşgul olduklarından halkla uğraşacak vakitleri kalmıyordu. Liderin problemi de bu noktada başlıyordu işte. Partisini ideolojik kısır döngüden bir türlü çıkarıp halka yaklaştıracak yöntemi bulamıyordu. Bir ara ortaya atılan Anadolu sosyalizmi kavramı da bu tür bir gayretti ama o da maalesef pratikte uygulamaya geçirilemedi.

Halk ile birlikte hareket edilemeyince CHP hep devletten yana, devlet mekanizmalarının içinde yer aldı.

Şu günlerde devlet mekanizmaları tekrar kuruluyor. Bir süredir parçalanmış görüntü vermekte olan devlet içinde bütünlük tekrar sağlanıyor. Ortak akıl doğrultusunda deriniyle, açığıyla devlet tekrar sağlamlaştırılıyor.

Bu hedef doğrultusunda temelleri büyük ihtimalle Dolmabahçe görüşmesinde atılmış olan bir mutabakat Genelkurmay Başkanı ve Başbakan arasında var. Tabii ki Cumhurbaşkanı da dahil buna ama bir tek CHP dışarıda kaldı.

Türkiye***8217;de devlet içinde bütünlük ve düzen, CHP katılmadan zor sağlanır. Bu yüzden CHP***8217;nin Genelkurmay Başkanı ile girmiş olduğu tamamen lüzumsuz münakaşa ve sertliğe bir an önce son verilmeli ve düzenin sağlanması sürecine CHP de dahil edilmeli. CHP bu sürecin de dışında kalırsa o olmasa da düzen bir şekilde sağlanacak ama CHP***8217;nin de sonu artık gelmiş olacak. Deniz Baykal***8217;ın bu tehlikeyi gördüğüne eminiz.

serdar.turgut@aksam.com.tr

(Akşam)
__________________
http://www.hahuer.azbuz.com
Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:02 .

Powered by Herkonu team