|
|
|
|
01.09.07, 05:39
|
#11
|
Banned
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
|
Örtülmesi Gereken Yerler
Tesettür, yerine getirilmesi ***8220;farz-ı ayn***8221; olan bir emirdir. Bu emrin yerine getirilişinde, yani avret sayılan yerlerin örtülmesinde şu dört husus ortaya çıkar:
***8226; Erkeğin erkeğe göre avreti,
***8226; Kadının kadına göre avreti,
***8226; Erkeğin kadına göre avreti,
***8226; Kadının erkeğe göre avreti.
Erkeğin Erkeğe Göre Avreti
Erkeğin namaz içinde de, namaz dışında da avret yeri, ***8220;göbekle diz kapağı arası***8221; dır. Diz kapağı avrettir, göbek ise avret değildir.
Kadının Kadına Göre Avreti
Hür kadınların namazdaki avreti, yani örtülmesi gereken yerleri ***8220;yüz, elleri ve ayakları dışındaki bütün vücutları***8221; dır.
Namaz dışında, müslüman ve iyi ahlâklı kadınlar arasında bir kadının avret yeri, göbeği ile dizkapağı arasından ibarettir. Ancak İmam-ı Azam'a göre, kadının ***8220;kendi kadınları***8221;na göre avreti de, mahremi olan erkeklere göre avreti gibidir, karnını ve sırtını da gösteremez.
İffeti ve fitnesinden emin olunmayan müslüman kadınlar ve gayr-i müslimler içindeki bir müslüman kadının avret yeri ise erkeklere karşı gösterebileceği avret yerlerinden ibarettir. Yüzü, elleri ve ayakları dışında hiçbir yerini zorunluluk hâlleri dışında bu tür kadınlara gösteremez.
Dolayısıyla sadece kadınlara mahsus olsa bile, çoğunlukla ahlâkı ve dini hakkında bilgi sahibi olunması mümkün bulunmayan kalabalık yerlerde (havuz, hamam, sahil vb.) islâmî edeb ve hassâsiyetlerin gösterilmesi şarttır.
Erkeğin Kadına Göre Avreti
Erkeğin, hem erkeklere, hem de kadınlara göre avreti, göbeği ile diz kapağı arasıdır. Ancak bedeninin belden yukarısını (karnını ve sırtını) da kadınların yanında açması mekruhtur.
Kadının Erkeğe Göre Avreti
Kadının, yabancı erkeklere göre avreti, yüzü ve elleri hâriç bütün bedenidir.
Kocasının erkek kardeşi, yani ***8220;kayınbiraderleri ve kocasının dayısı ve amcası***8221; ise mahrem değildir, nâmahremdir. Yani fıkhen bunlarla da evlenme imkânı bulunduğu için ***8220;yabancı erkek***8221; hükmündedirler. Ve kadınlar avret yerlerini bunlardan da korumak zorundadırlar.
* * *
Kadının mahremi olan erkeklere göre avreti, erkeğin erkeğe göre avreti gibidir. Ancak kadın, mahremi olan erkeğe karnını, sırtını ve göğüslerini de gösteremez. Kadının mahremi olan erkekler, Nûr sûresinde (31. âyet) sayılmıştır:
-Kocası (Kadının, kocasına göre hiçbir yeri avret değildir.)
-Babası, dedeleri, kocasının babası ve dedeleri, (Amcalar ve dayılar da baba makamındadır.)
-Erkek çocukları, kocasının erkek çocukları,
-Kendi erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin çocukları ve kız kardeşlerinin çocukları (yani yeğenleri),
-Kendi kadınları, köleleri, kadına ihtiyacı bulunmayan (bedenî veya aklî eksikliklerinden dolayı iktidarsız, şehvetsiz) erkekler, yani hizmetçiler, yardıma muhtaç ihtiyarlar ve bunaklar***8230;
-Cinselliği henüz kavramamış olan çocuklar.
Kadın, yukarıda sayılan mahrem erkekler yanında omuzlarına kadar kolları, başı, boynu ve dizden aşağı bacakları açık olarak durabilir. Ancak bu, kötü duygu sözkonusu olmadığı zamanlardadır. Ayrıca ***8220;durabilir***8221; demek, durması gerekir demek değildir. Onların yanında da, hatta yalnız başına da kapanmaya titizlik gösterse daha güzel olur. Evde kimse bulunmadığı zamanlarda, kocası, eşinden avret yerlerini açarak gezinmesini istiyorsa, kadının buna itaatle de sevap kazanacağı kesindir. Aynı şekilde kocası da onun istediği gibi bulunmalıdır...
|
Offline
|
|
|
|
|
01.09.07, 05:39
|
#12
|
Banned
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
|
Kabe Örtüsü Hazırlanışı
Saf ipek kullanılarak dokunan altın işlemeli örtü, Kabe-i Şerif Örtü
Fabrikası'nda 3 aylık bir çalışma sonucu dokunuyor.
Mekke'de bulunan Kabe-i Şerif Örtü Fabrikası, yılın sadece 3 ayında çalışıyor ve sadece Kabe'nin örtüsünü dokuyor.
Toplam alanı 658 metrekare olan örtü 14 metre uzunluğunda, 101 santimetre genişliğinde ve 47 parçadan oluşuyor. Her yıl yenisi ile değiştirilen örtü daha sonramüzede ziyarete açılıyor.
Altın ve gümüş ipliklerle işlenen, siyaha boyanmış saf ipekten, 16 parçadan oluşan ve yaklaşık 17 milyon Suudi Arabistan Riyali'ne malolan örtünün üzerinde jakard üslubu ile işlenmiş ***8216;***8216;La ilahe illallah Muhammedin Resulullah.
Allah Celle Celalühü. Sübhanallahi vebihamdihi subhanallahi el Azim. Ya hannan, ya mannan***8217;***8217; ibareleri bulunuyor.
Birisi Kabe kapısının örtüsü olmak üzere beş parçadan oluşan örtü için, 450 kilo ipek iplikten 658 metre kumaş dokundu. Boyama, dokuma, basma, işleme ve toplama döneminden geçen Kabe'nin örtüsü için, 47 top kumaş kullanıldığı öğrenildi.
Örtü, Kabe'nin dört duvarından sırayla değiştiriliyor. Asansörle Kabe'nin üzerine çıkan görevliler, saldıkları iplerle Kabe***8217;nin yeni örtüsünü yukarıya çekip, aşağıya salıyorlar. Daha sonra altta kalan eski örtüyü indiriyorlar.
Kabe örtüsünün değiştirilmesi esnasında Mekke***8217;de sadece 'yerli' halk bulunuyor. Çünkü hacıların o sırada Arafat'ta bulunmaları gerekiyor.Böylece
Kabe, Arafat'tan dönen hacılara hazır hale gelmiş oluyor
|
Offline
|
|
|
Leyla ve Mecnun Mesnevisi: |
|
01.09.07, 06:49
|
#13
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 1.685
Tesekkür etmis: 117
Tesekkür almis 330 -> 106 Konu
|
Leyla ve Mecnun Mesnevisi:
Konu SAHmerdan tarafından (01.09.07 Saat 23:37 ) değiştirilmiştir..
Sebep: yanlis ekleme
|
Offline
|
|
01.09.07, 06:50
|
#14
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 1.685
Tesekkür etmis: 117
Tesekkür almis 330 -> 106 Konu
|
Konu SAHmerdan tarafından (01.09.07 Saat 23:36 ) değiştirilmiştir..
|
Offline
|
|
|
Leyla ve Mecnun Mesnevisi |
|
01.09.07, 06:51
|
#15
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 1.685
Tesekkür etmis: 117
Tesekkür almis 330 -> 106 Konu
|
Leyla ve Mecnun Mesnevisi
Konu SAHmerdan tarafından (01.09.07 Saat 23:36 ) değiştirilmiştir..
Sebep: yanlis ekleme
|
Offline
|
|
|
|
|
01.09.07, 18:45
|
#16
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
|
..Bodrumshine Sundu..
Hz. Ali'den Devlet Adamlarına özdeyişler
Hiddetine, gazabına (öfkene), eline ve diline hakim ol
Sakın halkından uzun müddet uzak veya saklı durma
Halka sevgi ve merhamet besle
Alçak gönüllü ve ölçülü ol
Denetime önem ver
Hiçbir işi ihmal etme
Sana helal olmayan şeylerde nefsine karşı sıkı dur
Hiçbir cezalandırman için katiyen sevinme. Sakın ''ben tam bir kudret sahibiyim, emrederim, itaat ederler'' deme
Etrafındakilerden, ileri gelenlerinden ve akrabalarından hiçbirine katiyen toprak (devlet elindeki bütün imkanlardan yararlanma hakkı) verme
Adaletten katiyen ayrılma. Böyle yapmazsan zulmetmiş olursun
İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz. Seni intikama doğru sürükleyecek iplerin hepsini kes. Sence açıklık kazanmayan şeylerin tümü hakkında anlamamış görün. Şunu bunu gammazlayanların sözüne sakın çarçabuk inanma
Alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek insanı büyüklenmeye sevk eder ve kibire yaklaştırır. Sakın insanların iyisiyle kötüsü senin yanında bir olmasın.
Askerlerinin başına öyle birini geçir ki, Allah''a, Resulüne ve devlet başkanına karşı sence hepsinden daha bağlı ve sadık, kalbi hepsinden temiz ve aklı başında olmak itibariyle hepsinden üstün bulunsun.
(Adliye ve hakimler hakkında) Halk arasında hüküm vermek için öyle birisini seç ki, hatasında ısrar etmesin, hakkı gördüğü an döneceği yerde dili tutulup kalmasın, hiçbir zaman tamah ettiği bir menfaatin kaybolacağı gibi bir endişeye düşmesin.
Sakın şahsi yakınlık veya tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdi etme
Memleketin imarına sarf edeceğin emek, vergi toplamaya harcayacağın himmet ve gayretten fazla olmalı
Ticaret ve zanaatla uğraşanlar vardır ki, bunların bir kısmı oturduğu yerde çalışır, bir kısmı şuraya buraya mal götürür, bir kısmı da elinin emeğiyle geçinir. Bunların hepsine iyi muamele et.
Yetimleri ve yaşlı bulunduğu halde hiçbir çaresi olmayan kimselerin geçimini üzerine al
İhtiyaç sahipleri için sırf kendileriyle meşgul olacağın zaman ve mekan ayır.
Düşmanla aranızda bir sözleşme akdettiysen, yahut ona karşı bir taahhüdün varsa yapılan sözleşmeye riayette bulun, ahdini yerine getir. Verdiğin sözü muhafaza için icap ederse hayatını bile feda et
Adalet
Acelenin meyvesi yanlışlıktır.
Aç kalmak, alçalmaktan hayırlıdır.
Açık kalpli, mert düşman, içinden pazarlıklı dosttan iyidir.
Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenin zalimliğidir.
Adalet, halkın dirliği ve düzeni, idarecilerin ise süsü ve güzelliğidir.
Adalet ve eşitliği gözetme, siyasetlerin en iyisidir.
Adil ol, kudretin sürekli olsun.
Adilane davranış siyasetlerin (yönetimlerin) en iyisidir.
Affedilmeyecek günah, insanların bir birlerine olan zulmüdür.
Affetmekten utanmayın. Cezalandırmada acele etmeyin. Emriniz altında bulunanların hataları karşısında hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyiniz.
|
Offline
|
|
|
|
|
03.09.07, 11:34
|
#17
|
Banned
Üyelik tarihi: Aug 2004
Mesajlar: 1.729
Tesekkür etmis: 94
Tesekkür almis 584 -> 276 Konu
|
Bir kadını ağlatırken dikkat edin...Çünkü....
Bir kadın çocuktur aslında.....çocuk gibi davranmayı sever.erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını..ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez.söylediği şeyler çocukça da olsa
dinlenilmesini,dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz;ama asla onu bir çocukolarak görmeyeceksiniz..
Bir kadın güçlüdür aslında.hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.ama
bu gücünü herzaman ortaya koymasını sevmez.ister ki,erkeğin gücü
kendisine huzur versin.kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin
yapmasını bekler.böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.yapmak istediği birşey varsa mutlaka yapar.
Bir kadın sevgidir aslında.içinde her zaman sevgiyi taşır, sevdiklerinden
kolay ayrılamaz.sevdiklerini kolay kolay kıramaz.zor sever;ama,tam
sever.bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul
ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.ancak beyninde
yer her an terk edilebilirsiniz.sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.bunun tek nedeni ise engelleyemedikleri acımak" >duygusudur.
Bir kadın yalnızdır aslında.hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.o
dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.hiçbir anahtar o dünyanın
kapısını açamaz.yalnızlık onun sığınağıdır.o sığınağa ne zaman gireceğine,ne kadar
kalacağına hep kendisi karar
verir.sığınaktayken oradan çıkmaya
zorlarsanız,onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir kadın çılgındır aslında.neler yapabileceğini erkek aklı hayal
bile edemez.üreticiliğinin sınırı yoktur.ama bunu ortaya çıkartmak için
hayatının erkeğini bekler.hoyratça harcamaz üreticiliğini.sadece
erkeğine saklar.bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok
şanslısınız demektir.çünkü hayatın içinde olan herşey ancak kadınlar olduğunda
anlam kazanıyor.yemek yemek,su içmek bile.bir kadının elinden içtiğiniz
suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet >farkını
anlayabiliyormusunuz?anlıyorsanız ne mutlu size.anlamıyorsanız ne yazık ki
yaşamıyorsunuz
............bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!! >
....... çünkü ALLAH gözyaşlarını sayar.....!!!!
kadın;erkeğin kaburgasından
yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi......!!! >
üstün olsun diye başındanda yaratılmadı......!!
AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......
Eşit olsun diye......
kolun biraz altında...Korunsun diye...!!! >
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!
|
Offline
|
|
|
|
|
03.09.07, 21:18
|
#18
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
|
..Cimcime68 Sundu..
11 ayin sultani RAMAZAN serif geliyor..
Ey iman etmiş kullar! Oruç sizden evvelkilere yazıldığı gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Ta ki sakınabilesiniz.r1;
"Ey iman etmiş kullar! Oruç sizden evvelki (ümmet)lere yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazılmıştır. Ta ki sakınabilesiniz (nefsinizi haramlardan koruyup, müttakilerden olasınız)."(1)
Kazi Beyzavi'nin buyurduğuna göre, müslümanlar üzerine orucun farz oluşu bu ayetle sabit olduğu gibi, Adem Aleyhisselam'dan beri bütün peygamberler ve ümmetler üzerine orucun farz kılındığı ve bütün şeriâtle de tayin edilmiş eski bir ibadet olduğu meydana çıkmıştır. Fakat bilâhare Yahudi ve Hristiyanlar, mükellef oldukları oruçların, günlerini, sayılarını ve şartlarını değiştirmişler, perhiz vesair isimlerle uydurma törenler ortaya koymuşlardır.
Allah Celle Celâlûhu bu ümmet üzerine orucun farz edilişini kuvvetlendirmek, iman ehlini oruca teşvik etmek ve nefislerini rahatlatmak için, orucun geçmiş ümmetlere de farz kılındığını beyan etmiştir.
Çünkü oruç, insanların nefislerine zor ve ağır gelen bir ibadettir. Zor olan bir şeyin ise, herkes tarafından yapılması kalpleri rahatlandırır, zorluğu giderir.
Sıyam=Oruç:
Lügatta nefsi; meylettiği, arzu ettiği şeylerden imsak etmek, yani o şeyleri yapmaktan kendini tutmaktır.
Şer'an ise:
Mükellef (akıllı, bulûğa ermiş vb. şartlar kendinde mevcut olan) bir insanın ikinci fecirden (imsak vaktinden) güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten oruç niyetiyle uzak durmasıdır.
İşte bu, Avam orucudur. Haramlardan sakınılmadan tutulan bu oruç, sıradan insanların orucudur ki, nasipleri sadece açlıktır.
"Nice oruç tutanlar vardır ki (haramdan sakınmadıkları için) oruçlarından nasipleri sadece açlıktır."(2)
Oruçlarımıza dikkât edelim. Bilhassa dedikodu, gıybet ve yalan söylememeye!
İmamı Mücahid buyurdu ki: "İki huy vardır ki. onlardan sakınanın orucu kurtulur, bunlarda gıybet ve yalandır."
Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh buyurdu ki:
"Gıybet orucu yırtar, istiğfar ise onu yamalar. İçinizden her kim yarın ahirette orucunu yamalanmış olarak getirmeye güçlü ise, bunu mutlaka yapsın."(3)
Yine Ebu Hüreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir başka hadisi şerifte:
"Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına Allah Celle Celâlûhu'nun ihtiyacı yoktur."(4) buyurulmuştur.
Havas (Hususi kullar)'ın orucu ise, bütün haramlardan vazgeçmektir. Sadece midene ve tenasül uzvuna değil bütün organlarına oruç tutturmaktır.
Göz, kulak, dil, el, ayak hepsini haramdan uzak tutmaktır.
Ehassûl Havas (en hususi kullar)'ın orucu da Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başka herşeyden vazgeçmektir. Yani tüm organların dışında, kalbine de oruç tutturuyor. Mevlâ Celle Celâlûhu'dan başkasını koymuyor oraya, masivaya yer yok.
Allahû Tealâ bizlere; hususi, özel kullarının, dostlarının orucunu nasip eylesin. Amin!
Oruç Hicret'ten bir buçuk sene sonra, Şaban ayının 10. gününde Ramazan'ın farziyeti Peygamberimiz Sâllâlahû Aleyhi Vesellem'e beyan olunmuştur.
Orucun meşruiyetindeki hikmet, nefsi haramlardan korumak olduğuna işaret etmek için Cenabı Hak ayetin sonunda buyurmuştur ki:
"Oruç sizin (haramlardan sakınmanız) için farz kılınmıştır."
Zira oruç insanın şehavani gücünü kırdığı gibi heva ve hevesini de kökünden sökmekte ve uzuvların bütün arzularını azaltmaktadır.
Vücutta bir organ vardır ki, o aç olunca tüm organlar tok olur. O tok olunca tüm organlar aç olur.
O organ midedir. Aç oldu mu organlar, hele iftara doğru iyice acıkmışsın, gözünde harama bakacak fer, dizinde sağda solda gezecek kuvvet yok. Lâkin iftardan sonra mide doydu mu, organlar acıkır, gözler açılır fıldır fıldır. Tükürük bezleri çalışır, dil konuşur, şunun bunun hakkında dır dır eder...
Velhasıl oruç, nefisleri gemler, fakirin, yoksulun, açın derdini anlatır. Özellikle Çeçenistan'da mücadele veren, rahat yemek yiyemeyen müslüman kardeşlerimizin derdini bir nebze olsun hissettirir.
Onlara dua edelim iftar saatlerinde...
İbni Amr Radîyâllahû Anh'dan rivayet edilen bir hadisi şerifte:
"Oruçlunun iftar vakti mutlaka kabul olunmuş bir duası vardır."(5) buyurulmuştur.
Öyle bir aydayız ki, orucuyla, teravihleriyle, mukabeleleriyle bütün hayırları ve bereketleri kendinde toplamıştır.
"Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, Kur'an onda indirildi."(6)
"Ramazan ayı girdiğinde, Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar o ayda zincire vurulur."(7)
İmamı Rabbani Kuddise Sirrûhu Mektubat'ında şöyle buyuruyor:
"Bilinmelidir ki, Ramazanı Şerif ayı çok büyük bir aydır. Bu ayda namaz, zikir, sadaka gibi, yapılan her nafile ibadet Ramazan ayı dışında bir farzı edaya denktir. Bu ayda bir farzı eda eden ise, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibidir."
Efendimiz Aleyhisselam buyurmuştur ki:
"Kim bu ayda bir oruçluyu iftar ettirirse, günahları affolunur. Boynu Cehennemden azad olur ve iftar ettirdiği kişinin ecrinden bir şey eksilmeden, bir misli de iftar ettiren alır."(8)
Bu arada Sahabei Kiram şöyle dedi:
'Ya Rasulûllah! Bizden hemen herkesin oruçluya iftar ziyafeti vermeye gücü yetmez ki."
Peygamberimiz Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:
"Oruçluya bir hurma veren de bu sevabı alır... Oruçluya bir bardak su veren, bir tas süt ikram eden de bu sevabı alır."
Bu ayda işçisinin işini hafifleteni Allah Celle Celâlûhu affeder
ve Cehennemden azad eder. Ramazan ayı girdiğinde Efendimiz Aleyhisselâm bütün esirleri salar ve isteyene izin verirdi. Bu ayda hayırlara muvaffak olan kişiye, o senenin tamamında Allah Celle Celâlûhu'nun muvaffak kılması refik olur. Bu ay kalp huzuru olmadan geçerse bütün sene dağınıklık üzere geçer.
Yani bu ay nasıl geçerse, bütün sene öyle geçer. O hâlde bu ayı ganimet bilerek kendimize çeki düzen verelim, ibadet ve taâtimize dikkât edelim. Tevbe istiğfarla kendimizi mutlaka affettirelim. Bu ay da affolunmayan daha ne zaman affolunacak?
Kul tevbe kapıları kapanmadan Allah Celle Celâlûhu'ya tevbe etmelidir. Mevlâ'ya dönüş zamanı geçip gitmeden, O'na dönmelidir.
Yine Ramazanı Şerifin faziletine dair, Ebu Hûreyre Radîyâllahû Anh'dan rivayet edildiğine göre Resulûllah Sâllâllahû Aleyhi Vesellem buyurdu ki:
"Ümmetime Ramazan'ı Şerif ayında beş haslet verilmiştir ki, onlar kendilerinden evvel hiç bir ümmete verilmemiştir. Oruçlunun ağız kokusu Allah Celle Celâlûhu indinde misk kokusundan daha hoştur. İftar edilinceye kadar melekler, onlar için istiğfar eder. Allah Celle Celâlûhu hergün Cennetini süsler, sonra (ona hitaben) "yakında salih kullarım kendilerinden sıkıntı ve eziyetleri atıp sana varacaklar" buyurur. O ayda azgın şeytanlar zincire vurulur. Binaenaleyh başka ayda yaptıklarına o ayda ulaşamazlar. Ramazanı Şerifin son gecesinde (oruç tutan kullar) affolunurlar. O zaman:
'Ya Resulûllah! O gece Kadir Gecesi'midir?" diye sorulunca;
"Hayır!
Lâkin çalışan kişiye ücreti, işini bitirdiği zaman verilir." buyurdu.(9)
Mevlâ Celle Celâlûhu bizleri böyle bir aydaki hayır ve bereketlere muvaffak kılarak en büyük bir nasiple en yüksek ücretle (mükâfatla) merzuk eylesin. AMİN
|
Offline
|
|
03.09.07, 23:33
|
#19
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: Jul 2007
Yaş: 39
Mesajlar: 1.117
Tesekkür etmis: 195
Tesekkür almis 441 -> 197 Konu
|
herkesten ALLAH razi olsun...{sadce analmadigim neden boyle bi sayfa ki ozel konu acilsa bence daha guzel olurdu din anlaminda cok karisik boyle buranin yetlikisinden randevu istiyorumyetkilisinden ama}}
|
Offline
|
|
|
|
|
04.09.07, 22:56
|
#20
|
Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: May 2003
Mesajlar: 1.171
Tesekkür etmis: 232
Tesekkür almis 1.405 -> 462 Konu
|
Gel Ey Güllerin Efendisi!.
Gel ey, konuşurken dudaklarına tebessümler karışan!..
Gel ey, yüzüne üzgünlerin üzüntüsünü dağıtmak yaraşan!..
Gel ey, ateş-i aşkına yanmak için âşıkları birbiriyle yarışan!..
Gel ey!...
Ayrılığında çoğalan alevleriyle arınalım aşkının; yanalım yandıkça ve yandıkça yanalım. Aşk yüzünden elbisesi yırtılan da, Hak uğruna gözlerini kurutan da seni arzulamakta şimdi. Bizi kendine madem yine sensin bağlayan ve ayrılığının derdine yine sensin ayrılıkla derman olan, o hâlde gülümse bize Efendim, bize gülümse. ***8216;***8216;Allah onları sever; onlar da Allah***8217;ı sever***8217;***8217; sırrına ermekte rehberimiz ol, tut günahkâr ellerimizden; günahkâr ellerimizden tut.
Sen ey!..
Gelsen hayallerimize bir kez***8230; Ve üzerine sepet sepet güller döksek biz. Gelsen düşüncelerimize bir an***8230; Ve baharları sersek ayağına çiçek çiçek, mevsim mevsim, ıtır ıtır***8230; Dolunaylar yerine doğsan dünyamıza bir vakit***8230;Ve zatını gündüz değilse, hayalini gece göstersen bizlere. Girsen ansızın düşlerimize, şevkat parmaklarınla okşasan başımızı ışık ışık***8230; Ve ışığına düşsek pervaneler gibi; pervaneler gibi ışığına düşsek.
Gel Efendim***8230;
Bir kez doğ içimize de isterse kaybolsun dolunaylar güneşler***8230; Gir gözümüze de bir nefes, isterse silinsin tutyalar, sürmeler***8230; İlham olup ak gönlümüze bir anda, isterse yitirilsin uçtan uca naatlar ve gazeller, beyitler ve dizeler uçtan uca yitirilsin isterse***8230;
Gel Efendim, dostluğuna muhtacız; umutsuz ve çaresiz bırakma çaresizlerini. Gel yeter ki, hakkımızda verilecek her hükme razı olalım.
Gel ey, bitir bitmeyen hasretini içimizde!..
Gel ey, onsuz mutluluk bulamadığımız!..
Gel ey, kendisine lâyık olamadığımız!..
Gel benim Efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun***8230;
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yüreğim!..
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor. Uyandır, zindanlara koyduğumuz Yusufî sevdalarımızı efendim! Uyandır, bahtını üftadelerinin!..
..İskender Pala..
|
Offline
|
|
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir)
|
|
Seçenekler |
|
Stil |
Normal
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:04 .
|
|