28.08.08
adımlarınla bölünmüş
ve orman sevdalısı bir zorlu rüzgâr gibi
el savuruşunla dağılmış yüreğimden
evden atılan tozum ben sabahları...
...
ve gün boyu sabırla göze görünmeden geri gelen toz,
farkına varılmadan büyüyen sarmaşık,
kırılıp atılıncaya kadar candan bağlı büyüyen,
aşınan taşım ben sen gele geçe...
bekleyen iskemle her zamanki yerde seni,
boşluğa bakarken alnının yaktığı cam,
yalnız sana bir şey söyleyen beş paralık bir roman,
okunmadan unutulmuş açık bir mektup...
...
yarıda kesilmiş bir cümle ki değmez dönüp tamamlamaya,
içinden geçilmiş odaların ürperişi,
ardında bıraktığın ıtır kokusu,
ve dışarı çıktın mı aynan gibi mutsuzum...
(...Luis Aragon)
__________________
Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!
Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde!!!
|