Geri git   A-Z ye Herkonu > Genel Konular

Cevapla
 
Seçenekler Stil
 
 Sanat Alanları
Alt 13.08.08, 22:26   #1
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart Sanat Alanları

sanat alanları ile ilğili konuları bu başlık altında sunalım

Seramik, el sanatları ve özgün baskı..vs.vs..
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:28   #2
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

papirüs sanatı















Antik mısırda kutsal sayılan papirüs bitkisinin sapları işlenilerek elde edilen yazı yazma aracı.
çinliler kağıdı ilk icad edenler olarak boy gösterir tarihte ama antik çağın ilk kağıdıdır papirüsler.

PAPİRÜS BULUNUYOR

Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok garipti. Uzun, çok uzun ve yüz metrelik bir şerit düşünün: Bu şerit kağıttan yapılmışa benzerse de bu genelde "acayip" bir kağıttı. Elinize alıp ışığa tutarsanız,incecik bir çok çapraz çizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği görülecektir. Bir parçasını koparırsınız, gerçekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takım-eritlerden örülü olduğu kolayca anlaşılır. Görünüşte bu kağıt; sarı, parlak ve perdahlıdır. Balmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de...

Üzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de, dikine; onlarca, hatta yüzlerce sütunlar halinde yazılmıştır. Eğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı, her satırı okumak için şeridin bir başından öteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi. Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyordu. Nil kıyılarının bataklık yerlerinde çıplak, uzun gövdeli ve tepesinde püsküllü olan yine garip görünüşlü bir bitki yetişmekteydi. Bu bitkinin adı papirüstü. Dil bilim olarak da kelime bir çok dilimize geçmiştir. Papier (Almanca ve Fransızca), paper (İngilizce) olarak dünya dillerinde örnekleri vardır.
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:32   #3
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

mozaik sanatıyla ilgili herşey

Mimari dekorasyon bağlamında mozaik ilk defa Sümerler
tarafından M.Ö. 3.binden itibaren uygulanmıştır. Bugünkü Irak
sınırları içersinde yer alan antik Uruk kentinin bina duvarlarında
külah şeklinde kurutulmuş çamurların duvarlara gömülmesiyle
oluşmuştur. Diğer antik mozaik örnekleri ise Mısır'dadır.
Tapınakların ve mezarların farklı renklerde taş tabletlerle kaplandığı görülmektedir.

M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren mozaik doğal çakıl taşına olan bağımlılığından kurtulmuş kesme ve kırma tekniklerinin gelişmesi ile mozaik renk, desen ve malzeme açısından çeşitlenmiştir.
Bu dönemde mozaiğin yuvarlak ve derin kaplar üzerinde de uygulanması mümkün olmuştur.
Kesik taşlarla yapılan önemli mozaik örnekleri Asos ve Olimpia'dadır.

İkinci yüzyıldan itibaren mozaik, İtalya'da bir moda şeklinde karşımıza çıkıyor. Popüler desen; yunus, denizde yaşam ve su ile ilgili mitolojik öyküler ve bunların yanı sıra spor, avcılık gibi konularda evleri, hamamları, dükkanları süslüyor. Bu dönemde yer mozaiği adeta halı, kilim gibi kullanılıyor. Siyah-beyaz renkler, kırık çakıl taşları ile elde ediliyor. Dekorasyonda mozaik kullanımı Roma İmparatorluğu ile tümAkdeniz'e, Kuzey Afrika'ya ve Avrupa'ya yayılmıştır. Roma İmparatorluğu'nun en usta
mozaikçileri geleneksel Roma stilini yerel renk ve desenlerle birleştirmeyi başarmış sembol ve
desenler çok zenginleşmiştir. Çok tanrılı dönemden Hıristiyanlığa geçişle birlikte antik döneme
ait pek çok desen ve sembol yeni anlamlar yüklenerek kiliselerde kullanılmaya başlanmıştır.
Mozaik bu dönemde de yerini ve vazgeçilmezliğini korumuş, yer mozaikleri duvar mozaiklerine
dönüşmeye başlamıştır.Bizans İmparatorluğu mozaiğe çok büyük önem vermiştir, en zengin ve gösterişli mozaikler Bizans dönemine aittir Duvar mozaiğinin yaygın kullanımı, renkli camın, altının, gümüşün mozaik içerisinde yer alması
bu dönemin tipik özellikleridir.Doğu Bizans İmparatorluğuna Başkent olan İstanbul da mozaik okulları açılmış, mozaikçiler vergiden muaf tutulmuştur.

Ayasofya bu dönemin en önemli mozaiklerini içersinde bulunduran tarihi bir anıttır.
Batı Bizans'ın son dönemlerinde başkent olan İtalya'daki Ravenna kenti, eşsiz mozaik eserleri ile
ünlü çok özel bir kenttir. Mozaik antik yöntemlerle ve Venedik'te üretilen özel camlarla hala
eskiye sadık kalınarak uygulanmaktadır.20. yüzyılda mozaik modern sanatlarda mimari ile birlikte yeniden
gündeme gelmiştir. Uzun bir süre ikincil bir sanat dalı olarak görülen
mozaik,artık hakettiği yeri almaya başlamıştır.

İspanyol sanatçısı ve mimar Antonio Gaudi tarafından Barselona'da,
Diego Rivera tarafından Meksika'da yorumlanmıştır.

Ülkemizde de Bedri Rahmi Eyüboğlu, Jale Yılmabaşar bu alanda çeşitli
ürünler vererek, sonraki kuşaklara örnek olmuşlardır.








__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:35   #4
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

Gaziantep'e özgü sedef kakma sanatı!










Sedefçilik, ilk çağın en eski uygarlıklarında görülmekle birlikte, sedefin eşyada süs ögesi olarak uygulanışı çok sonradır. Her nekadar bazı kaynaklar Sümer Sanatında sedefin traş edilerek ahşaba uygulandığını, Uzak Doğu ve Güney Asya***8217;da Hint Sanatında sedef süslemelere rastlandığını bildirirlerse de, sedefin en yaygın ve en gelişmiş şekliyle Türk-Osmanlı Sanatında görüldüğü bilinir.
İlk örneklerine 15. Yüzyıl sonlarında rastlanmış, Edirne***8217;deki tek kubbeli Beyazıt II. Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin 16. Yüzyılda olgunluk devresine girdiği, kapı, pencere, dolap kanatları , kürsü, çekmece, Kur***8217;an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı vb. gibi tüm ahşap eşyada görülmüştür.
Osmanlı imparatorluğu döneminde geniş kullanım alanına sahip olan Sedef işçiliğinin, Enderunlu ustalarca yapılmış örneklerini günümüzde tarihi müzelerde görmek mümkün olup,hayranlıkla izlenecek bu eserlerde Sedefkârlık Sanatının incelikleri insanı asırlar arasında haz ile gezintiye götürür. Daha sonraları Suriye'de işlenmeye başlanan sedefin Gaziantep***8217;e buradan geldiği ancak motiflerinde Selçuklu ve Osmanlı kültürünün korunduğu bilinmektedir. Çok kısa bir dönem de iskenderun(Hatay) da basit usulde sedef işçiliğinin yapıldığı bazı kaynaklarda yer almıştır. Gaziantep***8217;te halen ve kendini yenileyerek sürdürülen bu sanatın, yaşayan kaynaklardan edinilen bilgiye göre, 1963 yılında başladığı bilinmektedir.
Gaziantep***8217;te 54 sedef atölyesi olup, 55. Atölye Gaziantep Üniversitesi***8217;nde, Gaziantep El Sanatlarını Koruma ve Geliştirme Merkezi***8217;nde, 1992 yılında kurulmuştur.
Ceviz, maun, gül gibi sert ve dokusu sıkı ağaç tercih edilerek yapılan Sedef Kakmada , kurşun, kalay, gümüş ve alpaka tel , motiflerin çevresini süslemede kullanılır. Sedef ise, tatlı sudan çıkarılan istiridye kabuğudur. Sedef yerine yada sedef ilebirlikte boynuz, bağa, fildişi ve kemik de kullanılmaktadır.

Sedef işçiliği, ***8216;oyma***8217; ve ***8216;kakma***8217; usulü ile yapılır. Önce, ağaca, işlenecek motif çizilir.Keski adı verilen çelik uç ile, bu motifin çevresi keskilenerek açılan kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak küçük darbelerle tel ağaca gömülür. (Telin zaman içinde kalkmamasını önlemek için, su ile iyice sıvılaştırılmış beyaz tutkalı işlenmiş tel üzerine sürmek yararlı olur.)
Aynı keski ile, çizilen motifin içi oyulur ve bu içi oyulmuş motifin şekline uygun olarak, sedef , iki parmak arasında (baş parmak ve işaret parmağı) sıkıca kavranarak, zımpara taşında şekillendirilir ve motifin içine, beyaz tutkal ve ağaç tozundan yapılmış macun ile yapıştırılır. (Motif içine yerleştirilecek sedefin, yerine düzgün oturması ve sonradan yapılacak tesfiyenin , sedefin parlak canlı kısmını yok ederek motifi bozmaması için, sedefin, şekillendirilmeden önce alt ve üst kısmının düzlenmesi gerekir.) Sedef yerleştirilmiş parça en az iki saat kurumaya bırakıldıktan sonra, ince eğe ve zımpara ile silinerek, pürüzsüz bır satıh elde edildikten sonra, ispirto içinde eritilmiş gomalak cila (bir çeşit reçine) ile parlatılır. Gomalak cilanın, sıkıştırılmış pamuk yumağına damlatılması ve hızlı, dairesel ritmik hareketle parça üzerinde cila kuruyana kadar cilalamanın devam ettirilmesi gerekir. Eğer, açık renk olan genç ceviz ağacı seçilmiş ve renginin koyulaştırılması isteniyorsa, ciladan önce, yapılmış parçaya asiti alınmış zeytinyağı sürülerek, güneşte bırakılır , kuruduktan sonra cila sürülür.
Sedef kakmacılıkta , genellikle, Selçuklu ve Osmanlı döneminde işlenen motiflere rastlanmakta olup, motiflerde geometrik desenler, çiçek, yaprak gibi doğadan alınmış naturel desenler ile, rumî, barok ve arabesk hakimiyeti görülür.
Sedef kakmacılık işine ***8220;Sedefkâri***8221;, Sedef Kakma yapan ustaya ***8220;Sedefkâr***8221; denilmektedir.
Bugün dış turizmde de geniş pazar bulmuş Sedef işçiliği, Türk Kültürünün Osmanlılara dayanan tarihi kökenini hafızalarda diri tutmayı başarmış zarif ve duygusal bir el sanatımızdır.
Sedefçilik, ilk çağın en eski uygarlıklarında görülmekle birlikte, sedefin eşyada süs ögesi olarak uygulanışı çok sonradır. Her nekadar bazı kaynaklar Sümer Sanatında sedefin traş edilerek ahşaba uygulandığını, Uzak Doğu ve Güney Asya***8217;da Hint Sanatında sedef süslemelere rastlandığını bildirirlerse de, sedefin en yaygın ve en gelişmiş şekliyle Türk-Osmanlı Sanatında görüldüğü bilinir.
ilk örneklerine 15. Yüzyıl sonlarında rastlanmış, Edirne***8217;deki tek kubbeli Beyazıt II. Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin 16. Yüzyılda olgunluk devresine girdiği, kapı, pencere, dolap kanatları , kürsü, çekmece, Kur***8217;an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı vb. gibi tüm ahşap eşyada görülmüştür.
Osmanlı imparatorluğu döneminde geniş kullanım alanına sahip olan Sedef işçiliğinin, Enderunlu ustalarca yapılmış örneklerini günümüzde tarihi müzelerde görmek mümkün olup,hayranlıkla izlenecek bu eserlerde Sedefkârlık Sanatının incelikleri insanı asırlar arasında haz ile gezintiye götürür. Daha sonraları Suriye'de işlenmeye başlanan sedefin Gaziantep***8217;e buradan geldiği ancak motiflerinde Selçuklu ve Osmanlı kültürünün korunduğu bilinmektedir. Çok kısa bir dönem de iskenderun(Hatay) da basit usulde sedef işçiliğinin yapıldığı bazı kaynaklarda yer almıştır. Gaziantep***8217;te halen ve kendini yenileyerek sürdürülen bu sanatın, yaşayan kaynaklardan edinilen bilgiye göre, 1963 yılında başladığı bilinmektedir..
Gaziantep***8217;te 54 sedef atölyesi olup, 55. Atölye Gaziantep Üniversitesi***8217;nde, Gaziantep El Sanatlarını Koruma ve Geliştirme Merkezi***8217;nde, 1992 yılında kurulmuştur.
Ceviz, maun, gül gibi sert ve dokusu sıkı ağaç tercih edilerek yapılan Sedef Kakmada , kurşun, kalay, gümüş ve alpaka tel , motiflerin çevresini süslemede kullanılır. Sedef ise, tatlı sudan çıkarılan istiridye kabuğudur. Sedef yerine yada sedef ile birlikte boynuz, bağa, fildişi ve kemik de kullanılmaktadır.

Sedef işçiliği, ***8216;oyma***8217; ve ***8216;kakma***8217; usulü ile yapılır. Önce, ağaca, işlenecek motif çizilir.Keski adı verilen çelik uç ile, bu motifin çevresi keskilenerek açılan kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak küçük darbelerle tel ağaca gömülür. (Telin zaman içinde kalkmamasını önlemek için, su ile iyice sıvılaştırılmış beyaz tutkalı işlenmiş tel üzerine sürmek yararlı olur.)
Aynı keski ile, çizilen motifin içi oyulur ve bu içi oyulmuş motifin şekline uygun olarak, sedef , iki parmak arasında (baş parmak ve işaret parmağı) sıkıca kavranarak,
zımpara taşında şekillendirilir ve motifin içine, beyaz tutkal ve ağaç tozundan yapılmış macun ile yapıştırılır. (Motif içine yerleştirilecek sedefin, yerine düzgün oturması ve sonradan yapılacak tesfiyenin , sedefin parlak canlı kısmını yok ederek motifi bozmamasıiçin, sedefin, şekillendirilmeden önce alt ve üst kısmının düzlenmesi gerekir.) Sedef yerleştirilmiş parça en az iki saat kurumaya bırakıldıktan sonra, ince eğe ve zımpara ile silinerek, pürüzsüz bır satıh elde edildikten sonra, ispirto içinde eritilmiş gomalak cila (bir çeşit reçine) ile parlatılır. Gomalak cilanın, sıkıştırılmış pamuk yumağına damlatılması ve hızlı, dairesel ritmik hareketle parça üzerinde cila kuruyana kadar cilalamanın devam ettirilmesi gerekir. Eğer, açık renk olan genç ceviz ağacı seçilmiş ve renginin koyulaştırılması isteniyorsa, ciladan önce, yapılmış parçaya asiti alınmış zeytinyağı sürülerek, güneşte bırakılır , kuruduktan sonra cila sürülür.
Sedef kakmacılıkta , genellikle, Selçuklu ve Osmanlı döneminde işlenen motiflere rastlanmakta olup, motiflerde geometrik desenler, çiçek, yaprak gibi doğadan alınmış naturel desenler ile, rumî, barok ve arabesk hakimiyeti görülür.
Sedef kakmacılık işine ***8220;Sedefkâri***8221;, Sedef Kakma yapan ustaya ***8220;Sedefkâr***8221; denilmektedir.
Bugün dış turizmde de geniş pazar bulmuş Sedef işçiliği, Türk Kültürünün Osmanlılara dayanan tarihi kökenini hafızalarda diri tutmayı başarmış zarif ve duygusal bir el sanatımızdır.

Kaynak : Gaziantep Üniversitesi
__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:40   #5
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

Çivi Çakma Sanatıda Varmış


















__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:41   #6
deniz_25710
Moderator
 
deniz_25710 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 773
Tesekkür etmis: 202
Tesekkür almis 325 -> 219 Konu
Standart

ince kağıt oymacılığı

Herhangi bir düz kağıdın, süslü kağıdın (mesela ebrulu bir kağıdın) veya derinini oyulmasıyla yapılan sanata katı'denir. Katı' sanatında, kesilip çıkartıldıktan sonra başka bir yere yapıştırılan kısma "erkek oyma", içi oyulmuş kısma ise "dişi oyma" adı verilir. Cilt sanatının şemse ve köşebent tarzındaki ince ve zarif motifleri, hüsn-i hat örnekleri, vazo desenleri tek çiçekler, buketler, tabiat manzaraları ve tasvirleri oyma sanatında en çok rastlanan şekiller olarak, cilt kapaklarında, murakka' kıt'alarda, albümlerde ve el yazması eserlerin süsleri arasında görülür. Katı' sanatının kâğıt üzerindeki en eski örneklerine İran'da rastlanmıştır. Osmanlılara gelişi XVI. yüzyılın başlarındadır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinde katı', önemli bir sanat dalı olarak tezhipten sonraki en önemli süsü onuştur. Bu yazma eslerde oyma olarak tezyini motiflere ve çiçeklere kadar hemen her şekil denenmiştir. Bu kâğıt oyma sanatıyla uğraşanlara "Katı'an" (Oymacılar) denmiştir.

XVI. yüzyılda gördüğü rağbetle giderek gelişen kâğıt oymacılığı, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda da bu dönemlerin sanat anlayışına uygun eserlerle ilerlemeye devam etmiştir. XVII. yüzyıl başlarında Türk kâğıt oymacılığında isim yapan en büyük sanatkârlardan biri olan Bursalı Mevlevi Fahri Dede başta olmak üzere, Nakşî, Halazâde Mehmed, Mahmud el Gaznevî Derviş Hasan Eyyubî gibi adı bilinen katı' ustaları kadar, bu sahanın isimleri meçhul kalmış sanatkarları da süsleme tarihimizde iz bırakan nadide eserler yaratmışlardır.

Katı' sanatı XVIII. yüzyılda da özellikle çiçek türündeki eserlerle canlılığını devam ettirmiştir. 1729 tarihli bir minyatür albümünün sayfaları arasında bulunan sade, fakat nefis kompozisyonlar içindeki değişik türde oymalar ile bir Divan'daki vazolu ve çiçekli bahçe manzaraları, bu yüzyıldaki kâğıt oyma sanatının en güzel örnekleri arasındadır.

XVII. yüzyılda Anadolu'ya gelen Batılı seyyahların beraberlerinde götürdükleri bazı eserler yoluyla, katı' tekniği Osmanlılar kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. Nitekim XVI. yüzyıl sonlarıyla XVII. yüzyıl başlarında Batı'da kâğıt oymalarına karşı büyük bir ilgi başlamıştır. Bu sanatı benimseyen Avrupalılar, bir süre sonra silhouette (gölge) adını verdikleri kendi tarzlarını geliştirmişlerdir.

Ciltçilik, hattatlık, ebru gibi klasikleşmiş Türk sanatlarının gerilemesine paralel olarak Katı' sanatı da gerilemiş yok olmaya yüz tutmuştur. XIX. yüzyılda bu sahada hiçbir ciddi eserin ortaya konulamaması bu sanatın dalının sonunu getiriştir.

Bütün klasik Türk-İslam sanatlarında olduğu gibi, oldukça sabır ve dikkat isteyen bu sanatın temsilcileri az da olsa günümüzde çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul eski eserler müzesinde iki örneği olan bu sanatın halk tarafından bilinmemesi yayılmamasındaki en önemli sebeptir.

YAPILIŞI:

Bu sanatın en önemli malzemesi sabırdır. Hat çalışmak isteyenlerin hatta yakın olması ya da en azından yazının karakterlerini bozmaması gerekir. Her hangi bir kâğıttan ya da deriden yapılabileceği gibi, hafif renkli ebrular üzerinde de denenebilir. Sanatkârın zevkine kalmış motifler, resimler uygulanabilir ya da hat örnekleri kesilebilir.

İthal pastel renkli fon kartonlarında güzel durur. Kâğıdın arkası 0,5 mm x 0.2mm. (bu kesin bir ölçü değildir 0.7mm. x 0.3mm. de olabilir) Dikey ve yatay olarak kareler çizilir, istenirse baklava dilimi şeklinde yada altı köşeli yıldızlar şeklinde de çizilebir... Yazacağınız yazı ya da yapacağınız resim bu çizilen şekillerin üzerine ters olarak çizilir. (Eğer hat yazılacaksa yazının ters yazılması gerekir) Kareler ucuna karga burun uç takılmış gretuar yardımıyla birer birer kesilir. Yazıya denk gelen kareler de yazının kenar çizgisiyle karenin içte kalan kısmı kesilir. Bu şekilde kesim işine devam edilir. Yaklaşık 50x70 ebadındaki bir kağıtta 05x02 ebadında çizilmiş karelerle 2500-3000 civarında kare kesmeniz gerekir. Bittikten sonra dantel gibi işlenmiş yekpare bir kâğıt üzerinde bir hat ya da resim elde etmiş olursunuz. İsterseniz arkasına başka bir kartonu da fon olarak kullanabilir hatta kestiğiniz kağıtla fon karton arasında boşluk bırakarak derinlik kazanabilirsiniz.


__________________


İnanıyorsan savundukLarına, arkasında duracaksın..
gerek yok ceLLada cıkarıLdığında darağacına, tabureye sen vuracaksın !
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 13.08.08, 22:55   #7
Psikolog_08
Site Ondan Sorulur
 
Psikolog_08 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 619
Tesekkür etmis: 104
Tesekkür almis 706 -> 450 Konu
Standart

çivi çakma sanatı ne güzel bişeymiş öle yaf harika bi yapıt çıkmış ortaya
__________________
Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde!!!
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 21.09.08, 01:43   #8
asii
O Artik Bizden
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 8
Tesekkür etmis: 0
Tesekkür almis 0 -> 0 Konu
Standart

papürüs en güsel ve görsel santlardan biri bence
Offline   Alıntı ile Cevapla
 
Alt 21.09.08, 23:01   #9
tilbe
O Artik Bizden
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Yaş: 37
Mesajlar: 17
Tesekkür etmis: 0
Tesekkür almis 0 -> 0 Konu
Standart

oymacılık bence ince ve dikkat gerektiri tek bir hatada bütün çaban gereksizdir
Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz aktif değil dir.

Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:11 .

Powered by Herkonu team