Tekil Mesaj gösterimi
 
Alt 01.09.07, 15:38   #2
bodrumshine
Banned
 
Üyelik tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 247
Tesekkür etmis: 165
Tesekkür almis 213 -> 109 Konu
Standart

Üniversiteliler Okuyor mu?

Bu konuda yapılan bir araştırma üniversitelilerin okumadığını gösteriyor. Prof. Dr. Çağatay Özdemir'in "Türkiye***8217;de Öğretim Elemanları" çalışmasında üniversitelerin %16'sı hiç kitap okumuyor, %72***8217;si 1-2 kitap okuyor, %11***8217; 3-5 kitap, % 1.4***8217;de beş kitaptan fazla okumaktadır. Dünya iyi kitap okuru olarak sayılmak için yılda minimum 10-20 kitap arasında okuyor olmuş olmak gerekiyor. Bu durum öğretim üyelerinin çok az okuduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan bazı anket çalışmaları, çoğu üniversiteli gündüz zamanın önemli bir kısmını Internet üzerinden gazete okuyarak geçirdiği veya diğer konu dışı alanlarda gezindiği ön plana çıkıyor. Sık sık aldığım duyumlarda özellikle dinlenme saatlerinde veya çay saatlerinde toplumun konuşmalarından verdikleri örneklerde zamanlarını nerde harcadıkları görülmektedir. Maalesef bu konuda şahsıma söyleyeyim ki biraz cahiliz, bir çok konuda çok zengin olmadığı argo deyimi ile ***8220;Fransız kalıyoruz***8221;. Gazeteci yazar Özdemir İnce ***8220;üniversite hocaları okuduklarını papağan gibi tekrarlıyorlar***8221;. Her gün kullandıkları ***8220;Jakoben***8221;in ne anlama geldiğini dahi bilmiyorlar***8221; diyor.

Kitap okuma ile ilgili olarak Sayın Deniz Kavukçuoğlu Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesine dayanarak verdiği bilgide ***8220;1965 yılından bu yana yükseköğretim görenlerin oranı 14 kat artmış ancak yüksek öğretim görmüşlerin 1965 yılındaki mezunlardan daha az kitap okuduğunu belirtiyor. Sayın Kavukçuoğlu ***8220;Türkiye***8217;yi hepimizin bildiği gibi kitap okuma özürlü nisaların yaşadığı ülke ***8220; olarak tanımlıyor.

Son yıllarda artan davetler, şaşaalı partiler ve ziyaretler okumanın belini kıran diğer bir olgudur. Bugün maalesef ülkemizde değer okumak, bilgi sahibi olmak değil, kendini büyük sananların gölgesinden geçinmektir. Okuyup araştırmak, geç vakitlere kadar kafa patlatmak yerine, birilerinin koltuğunun altına girmek, birilerinin kendileri için okuduklarını anlatması daha kolay geliyor çoğu insana. Maalesef Montesquieu***8217;nun belirttiği gibi ***8220;Bir ülkede dalkavukluğun getirisi, dürüstlüğün getirisinden fazla ise***8221; o ülke batar ifadesindeki gibi bugün yaşamın bir çok alanında dalkavukluğun getirisinden daha yüksek olduğu için bilim ve bilgi ne yazık ki para etmiyor.

Üniversiteliler olarak omuzlarımızdaki yük çok büyük. Bu toplumun ileriye taşınmasında bizlere düşen görev okuma alışkanlığını yaygınlaştırmak için örnek olmaktır. Halkın arasına karışmak, onların yanında okumak ve teşvik etmektir. Sırça köşklerimizde elde ettiğimiz unvanların arkasında durmak değildir. Bu ülkeyi eğitecek olan ve ileriye taşıyacak olan bilim ve bilgidir. Başka da sihirli değnek yok. Bunu da sağlayacak olan güç biziz!



Siyasetçi Okuyor mu?

Ancak ülkemizde okuma yazma konusunda Mustafa Kemal***8217;in iyi bir okur olduğu ve okuduğu kitapların sayfa kenarlarına notlar düştüğünü görüyoruz. Kütüphanesinde yaklaşık 4 bin kitabı olduğu görülüyor. Ağırlıklı olarak tarih, dil ve felsefe konularında kitap okuduğu görülmektedir. Hatta geometri kitabı yazacak kadar da bilim diliyle de ilgilenmiştir.

Atatürk büyük taarruz öncesi bir tarafta savaş planları yaparken diğer tarafta geceleri kitap okuduğu ortaya çıkıyor. Savaş alanında Çalıkuşu okuduğu ve çok etkilendiğini ve arkadaşlarına da okumasını önerdiği bilinmektedir. Yaşamının tamamı dolu ve yoğun olan Atatürk***8217;ün 57 yıllık yaşamında çoğu işaretlenmiş ve not alınmış 4 bin kitap okuduğu arşivler ile tespit edilmiştir. Kitaplara verdiği önemi şu sözlerle dile getiriyor Atatürk: "Çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim işlerin hiçbirini yapamazdım." Bunu da ***8220;Cumhuriyetin temeli kültürdür***8221; ifadesi ile okula, okumaya ve kültüre verdiği önemi ortaya koymaktadır. Siyasiler ile pek tanışmıyorum. Genel kültür düzeyi yüksek şahsiyetlerin zaman zaman konuşmalarında ve verdikleri söylemlerde çok okudukları anlaşılıyor. Ancak söylenen ve basına yansıyan demeçlerden anladığım kadarı ile genelin çok okumadığı anlaşılıyor. Bir insanın bilgi ve görüsü yaşam biçimi ile yansıtılır. Konuşmalar beyindeki bilgiyi yansıtır.



Üniversite Kütüphaneleri Güçlendirilmelidir

Üniversiteler sorumlulukları gereği yeni bilgi üretimini gerçekleştirmek ve bunu aktarmak zorundadırlar. Üretilen bilginin başta eğittikleri öğrencileri olmak üzere geniş kitlelere ulaştırılması için yayın yapmaları ve yaymaları en önemli ev ödevlerinin başında gelmelidir.

Bilgi çağının yine gereği olarak bilginin her ortamda iletişim kolaylığı sağlamamsı nedeniyle kütüphanelerin son yıllarda daha az ilgi gördüğü anlaşılmaktadır. Ancak artan bilgi kullanım yoğunluğu kütüphanelerin öneminin artırması gerektiği düşüncesi de oluşmaktadır. Çağımızın bilgi okuryazarlığı becerilerinin kazandırılmasında bu bakımdan kütüphanelerin önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Bunun bilincinde olan gelişmiş ülkeler kütüphanelere ayrı bir önem vermişlerdir. Başta üniversite kütüphaneleri üniversite bütçelerinin önemli bir dilimini oluşturmaktadırlar. Kütüphane ve dokümantasyon merkezlerinin varlık gerekçesi, okuyucuya ve araştırıcıya bilgi kaynağı ve bilgiye iletişim olanağı sağlamaktır.

Üniversite kütüphaneleri temel özelliği araştırıcıya dokümantasyon sağlamasıdır. Kütüphanenin sağladığı yoğun bilgi ile okuyucun başarısı arasında sıkı ilişki olduğu bilinmektedir.

Üniversite kütüphanelerinin kitap sayısı, süreli yayın sayısı ve diğer olanakları bakımından gelişmiş batı üniversiteleri ile kıyaslanamayacak düzeyde düşük sayılara sahipti. Batıda istenilen bir çok kaynak anında okuyucuya ulaştırıldığı için üniversitelerin zamanlarının önemli bir kısmı kütüphanede geçerken, bizde hayatında kütüphaneye uğramamış hocaların olduğunu kütüphane kayıtlarından anlıyoruz. Tüm dünyada başarılı bir üniversite ancak kullanıcı dostu bir kütüphanecilik hizmetinin veriliyor olmasına bağlıdır. Türkiye***8217;deki üniversite kütüphanelerinin bir kısmı halen araştırma kütüphanesi niteliğini kazanmaktan çok uzak olduğu bilinmektedir. Türkiye***8217;de üniversitelerdeki öğretimin kalitesini geliştirmek için kütüphanelerin koleksiyonlarını ve verilen kütüphanecilik hizmetlerinin kalitesini geliştirmek gerekmektedir. Bunun için de uzman kadrolara gereksinme vardır.



Üniversitelerin Olmasa Olmazı Kütüphanelerdir

Gelişmiş bir üniversitenin en büyük göstergesi kütüphanesinin araştırıcıya sağladığı hizmet ile ölçülmektedir. Basılan her türlü materyali satın alabilme ve araştırıcıya sunabilme kolaylığı için ciddi bir bütçenin ayrılması gerekir. Hizmetin çok pahalı olması nedeniyle bir çok üniversite kütüphaneye yatırım yapmayı pek gönlünde geçirememektedir. Ancak kütüphanenin araştırma fonu kadar para ayrılarak her türlü materyale ulaşılması sağlanmalıdır. Doğal olarak Internet ortamında bazı yazılımlara erişim imkanın artması büyük kolaylık sağlamıştır. Ancak yinede kitap, dergiye diğer dokümanların doğrudan sağlanması ayrı bir önem taşımaktadır. Dolayısıyla üniversitelerin kütüphanelik hizmetlerine ayrı bir önem vermesi gerektiğini düşünüyorum



Kütüphanecilik Eğitimi Popüler Bir Meslektir.

Dünyada gelişmiş ülkelerde kütüphanecilik eğitimi popüler bir alan oluşturmaktadır. Ülkemizin kütüphanecilik eğitiminin (Bilgim dahilinde yalnızca Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri) sınırlı, kütüphaneci sayısı ve kütüphanede çalışanların oranın da düşük olduğu görülmektedir.
Offline   Alıntı ile Cevapla