Bir Sevgi İçin
Islak kederli bir gündü.Yapışkan bir havaydı dolduran ciğerlerimizi.İnsanlar,kuşlar,ağaçlar,çiçekler ve eşyalar korkunç bir yalnızlığın içine gömülmüşlerdi.Hiç kimsenin birbirinden haberi yoktu.Başka-başka dünyalar yaratmıştık kendimize.Birlikte mutlu yaşayacağımız bir dünyada olduğumuzu bilmiyorduk.Kuş ağaçtan habersizdi,ağaç buluttan.Ve biz insanlar yeryüzünün bütün güzelliklerine sırtımızı çevirmiş kendi karanlık iç dünyamızın derinliklerine dalmıştık.Hiç sonu gelmeyecek çileli bir arayıştı yaşamımız.Neyi arıyorduk?Kimi arıyorduk?.bu kayboluşluğumuz daha ne kadar sürecekti?Bu sonsuzluğumuz bu yıkılmışlığımız,bu kahroluşluğumuz?
Baktığımız aynalarda kirli ellerimiz uzanıyordu yüzümüze.Umutsuzluğumuza bakan bir çift şaşkın gözbebeğiydi.Her yerimiz pis pis sırıtıyordu aynadan.Yarı açık dudaklarımız bir mağara ağzıydı sanki.Karanlığı çaresizliğime doğru uzanıp gidiyordu sanki.İnsan yaradılışımız şaşkınlığı içindeydik.Sevemeyecek olduktan sonra boşunaydı bütün arayışlarımız.Var olmamız,yaşamamız boşunaydı...
Sonra bir yağmur başladı.Mutlu bir serinlik doldu içimize.Sevememek bize sevmeyi öğretmişti.Yaşantımızın anlamını kavradığımız anda,sevgilerimiz yüreğimize sığmaz oldu.Bu yağmurda yağan bardaktan boşanırcasına,çamurlara bata çıka yürüyor,yürüyorduk...Bu yağmur hiç dinmeyecekti.Gök ağlıyordu,denizler ağlıyorduağaçlar,kuşlar,çiçekler ağlıyordu.Bütün yaratıklar sonsuz bir arayışın çalkantısı içindeydi.Kimdi bulup bulup yitirdiğimiz?O bir başkasını ararken biz onu arıyorduk.Bizide arayanlar vardı.
Ve hala yağmur yağıyor.Sırılsıklam olmuştuk,aradığımız belkide avuçlarımızın içindeydi bilmiyorduk.Birbirinden kopmuş bir zincirin halkaları halinde uzaktık belkide birbirimizden.Yok,yok.O çok yakındı bize,içimizdeydi.Bir gün çıkardık yüreğimizden avuçlarımızın içine aldık.Bir kuşun o küçücük kalbi hızlı hızlı çarpmaya başladı ellerimizde.Gözlerini yummuş,kendisini öldürmemizi bekliyordu.Yağan yağmur tüylerini ıslatmış,onu bilmediği soğuk bir alemin karanlıklarına itmişti.Onu öldürmedik,öldüremediğimizden.Bıraktık uçmaya başladı.Gözden kayboluncaya kadar baktık arkasından.Yağmur altında uzaklaşıp gitti...
Bir tek ıslak,beyaz tüy kalmıştı avucumuzda .Onuda rüzgar aldı götürdü.Şimdi yağmur altında onu arıyoruz.Dağıldık,çözüldük.O çoktan öldü belkide.Yağmur altında kanatlarını çarpamaz hale geldi.Bir düşüş başladı yükseklerden,çok yükseklerden.Yıllar geçti hala onu arıyoruz.Rüzgara bıraktığımız o tek tüyünü bulsak yeter,o zaman mutlu olacağız.Hala yağmur yağıyor.Çıldırtan bir ses kulaklarımızda.Saçlarımızdan kirpiklerimizden sular sızıyor.
Yoksa ağlıyormuyuz?
Bu yağmur hiç dinmeyecek.Onu bulamayacağız.Hatırladıkça birşeyler burkulacak içimizde.Korkudan büyümüş küçük gözbebeklerini görür gibi olacağız.Hala kal çırpıntılarını duyacak ellerimiz...
Islak kederli bir gündü.Orman bütün yapraklarını yere dökmüştü.Yağmurun kuru yapraklara vurdukça çıkardığı ses hala kulaklarımızda.İşte orada,o ormanda küçük bir ağaç var.Görüyormusun?Dibine dökülmüş sarı yapraklarının altındda cansız bir kuş yatıyor.Güzelim tüyleri çamurlar içinde.Boncuk boncuk gözleri kapanmış.Bir daha açılmayacak üzere kapanmış gagası.Üşümüyor artık,ıslandığını duymuyor.Ve biz onu kaybetmenin acısını içimizde bir hançer gibi duyuyoruz.
Hala yağmur yağıyor.
Aramakmı?Artık neyi aramak?
Ağlıyoruz.
Yağan yağmur sefil gözyaşlarımıza karışıyor.
Bu yağmur hiç dinmeyecek ve biz daha çok ağlayacağız.
Bir tüy için.
Bir sevgi için.....
|