Herseyden Haberi Var
Üyelik tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 1.685
Tesekkür etmis: 117
Tesekkür almis 330 -> 106 Konu
|
Ali Izzet Özkan (2)
Ali Izzet, bu siirini zaman zaman degisik ortamlarda okur. Okumakla yetinmez bazi yayin organlarinda da yayimlanmasini saglar. Bundan sonra da basina gelmedik kalmaz. O dönem D.P.'ye muhalefet eden tüm yazar çizer ve aydinlar gibi Ali Izzet de çesitli kovusturma ve baskilara maruz kalir. Ülkede yasanan bu gidisatin sonucunda ise 27 Mayis ihtilali gerçeklesir.
Sair Behçet Kemal Çaglar, Ali Izzet'i Cumhurbaskani Cemal Gürsel ile tanistirir. Cemal Gürsel Ali Izzet'ten Anadolu'nun köylerini dolasmasini ister. Ali Izzet de bu görevi kabul eder. Dolastigi yerlerde 27 Mayis Devriminin amaç ve özünü anlatmaya çalisir. Bu çalismalar sonucunda birçok sol görüslü aydin, yazar ve politikaci ile tanisir.
Türkiye Isçi Partisi'nin kurulmasi ile de Mehmet Ali Aybar ve Sefer Aytekin'in tesvikleriyle TIP'in o zaman kurdurtmus oldugu Ozanlar Dernegi'ne üye olur. Bu örgütte yaptigi çalismalar sonucu sosyalizm ve sol düsünce ile tanisir. Sosyal içerikli siirlerini daha çok bu dönemlerde yazar. TIP'in içinde bir takim görüs ayriliklari bas gösterince ozan bu örgütle baglarini koparir.
Ozan, bundan sonra Avni Dilligil ile bir tiyatro çalismasina baslar Anadolunun çesitli kentlerinde. Konusu Alevilik ve Bektasilik olan "Dört Kapi Kirk Makam" adli bir oyunu sergilerler.
Ali Izzet'in ilginç anilarindan birisi de sudur: "Ali Izzet köylülerle bir sohbet sirasinda Sovyet Devrimi'ni ve sosyalizmi anlatmaya çalisir. Bunun akabinde de bir ihbar sonucu komünizm propagandasi yaptigi iddiasiyla yargi önüne çikarilir. Ali Izzet sanik sandalyesinde, yargiç sorar: "Bak Ali Izzet, hakkinda sikayet var. Sen bu sahislara komünizm propagandasi yapmissin, dogru mu?" Ali Izzet "Hayir hakim bey ben asla öyle bir sey yapmadim." Hakim üsteleyince, orada tanik olarak bulunan Demokrat Partili eski köy muhtari sahis: "Yapti hakim bey, hem de nasil yapti. Bize anamizdan dogali duymadigimiz seyler söyledi" der. Hakim tekrar Ali Izzet'e döner: "Ali Izzet, bunlara neler söyledin, söyle bakalim." Ali Izzet "Hakim bey, ben ne söyledigimi hatirlamiyorum. Onlara ne demissem kendileri söylesinler." Hakim tekrar ihbarci sahsa dönüp: "Söyle bakalim size bu ne dedi?" deyince o da hiddetle diger taniga döner: "Ula dürzü bana bir sürü laf diyodun, onlari oldugu gibi hakim beye söylesene" der. Bunun üzerine tanik durumundaki sahis baslar anlatmaya: "Valla hakim beyim, söylediklerinin hepsi aklimda kalmadi, ama bazi kalanlari söyleyeyim. Bir kere Urusya'da Lenin diye büyük bir adam varmis. Anlatildigi gibi sapkayi as, istedigin eve gir derler ya öyle bir sey de yokmus. Bütün bunlar yalanmis. Biz de onlarin düzenini kabul edelim dedi. Hatta bunun için bize 300 bankonot para verdi." der. Bunun üzerine hakim Ali Izzet'e tekrar sorar: "Söyle bakalim Ali Izzet, buna ne diyorsun?" Ali Izzet "Ne deyim hakim bey su sahis yillarca muhtarlik yapti, sehirde bir isim görülecek deyi yillarca köyü Demokrat Partililere peskes çekti. Su da bir biber dolmasi yiyecegim diye bos yere ona buna yallozluk eder. Bunlari böyle bilin. Ama madem ki ben bunlara 300 bangonot para vermisim, parami geri versinler ben de cezama raziyim" der. Hakimin taniklara: "Bakin duydunuz. Asigin parasini geri verin" demesi üzerine taniklar iyice saskinlasir ve ifade degistirerek "para teklif edildi ama biz almadik hakim bey" derler. Taniklarin saçmaladiklarini ve ifade degistirdiklerini gören hakim, onlari bir güzel azarladiktan sonra Ali Izzet'i serbest birakir.
Ozan Ismet Pasa ile ilgili bir anisini da söyle anlatti: "Yine Ankara'da bulundugum bir gün Kemal Satir'la tanistim. O da beni Ismet Pasa ile tanistirmak istedigini söyledi ve iki gün sonra yapilacak C.H.P. büyük kongresine beni davet etti. Ben de bir hevesle o gün kongreye gittim. Salona geldigim duyulunca Ismet Pasa beni karsiladi, kolumdan tutup yanina oturtturdu. Hal hatirdan sonra: 'Bak Ali Izzet, halkin asil temsilcisi sizsiniz, anlat bakalim, memlekette bizim bilmedigimiz neler var?' dedi. Ben de, vallahi Pasam, sizin bilmediginizi ben nasil bilirim deyince gülüstük. Kongre boyunca yanina o kadar gelip giden olmasina ragmen benimle ilgisini devam ettirdi. Bir ara konusmalar ve alkislar kesilince kulagima egilip, 'Asik, senin meshur bir kitlik destanin var idi. Sunu bana bir oku bakalim' dedi. Dedi ama benim de sanki üzerime kaynar sular döküldü. Emrin basim üstüne Pasam, ama su anda o siirin hepsini hatirlayamam dedim. 'Bildigin kadarini oku Ali Izzet' diye israr etti. Bu siirin Ismet Pasa dönemine ait oldugunu bilmeme ragmen aklimda kalan kisimlarini okudum.
Bin dokuz yüz kirk ikinin yilinda
Nice tüccar nice zengin aç kaldi
Mal kalmadi irençberin elinde
Tükendi samanlar ****** aç kaldi
Çiftler sürülmedi kosumsuzluktan
Tarlalar bos kaldi tohumsuzluktan
Çok atlar tay atti bakimsizliktan
Arpa yoktu has küheylan aç kaldi
*****ler uludu yalim yok diye
Gitmedi davara halim yok diye
Asiret agladi malim yok diye
Göçmedi yaylaya Türkmen aç kaldi
Camuzlar mâ dedi bakti samana
Öküzler inekler meledi daha
Baska zaman degil hele bu sene
Asik Ali Izzet Özkan aç kaldi.
Ag bez bulamadik sal palaz giydik
Kefensiz çok ölü mezara koyduk
Un bulgur yok misir holagi yedik
Çoluk çocuk sabi sübyan aç kaldi
Dilenciler odalardan kesildi
Un çuvali seklemlere basildi
Dügün bayram bir köseye kisildi
Güveyler sagdiçlar gelin aç kaldi
Ekmek Isa oldu göge çekildi
Nice nazli kizlar otlar yayildi
Yolcular yoruldu düstü bayildi
Kesildi dermanlar insan aç kaldi
diyerek bitirdim. Ismet Pasa o anda, Ecevit de dahil yanindakilere dönerek: 'Iste o günlerin manzarasi... O zamanki memleketin gerçek resmini Ali Izzet çekmis' dedi."
Ali Izzet'in benim de tanik oldugum ve yazilmasinda yarar gördügüm bir anisi da söyle: Asik Ankara'ya geldiginde ya ben onu bulmaya çalisirim, ya da aklina düstükçe veya firsat oldukça o bana ugrardi. O gün Seyranbaglari***8217;nda bizde kaldi. Ertesi gün Halkevleri Genel Merkezi'nde Atatürk'le ilgili bir anma toplantisina davetli oldugunu, kendisi ile benim de gelmemi istedi. Sabah kalktik gittik. Salon hinca hinç dolu. Atatürk hakkinda çesitli konusmalar yapildi, siirler okundu. Bir ara rahmetli Behçet Kemal Çaglar söz aldi. Atatürk konusunda oldukça etkili bir konusma yaptiktan sonra izleyenlere hitaben, "Atatürk hakkinda siirler yazan, güzel sözler söyleyen elbette çok kisi var. Bunlardan birisi de benim. Hatta herkes beni Atatürkçü ozan olarak lanse eder Ama siz bilir misiniz? Atatürk'ü benden daha iyi anlatan iki büyük sair vardir. Bunlardan birisi Nazim Hikmet'tir. Bir digeri ise su anda aramizda bulunan Asik Ali Izzet Özkan." Zaman, Nazim'dan siirler okumayi her babayigidin göze alamadigi bir zaman. Ve Behçet Kemal Çaglar, Nazim'dan su siiri okudu.
Sarisin bir kurda benziyordu
Ve mavi gözleri çakmak çakmakti
Yürüdü, uçurumun basina gelip durdu
Karanlikta bir yildiz gibi kayarak
Ince uzun bacaklari üzerinde yaylanarak
Biraksalar Kocatepe'den
Afyon Ovasi'na atlayacakti.
Siiri bitirince; "Nazim'dan sonra Atatürk'ü en görkemli sözcüklerle siirlestiren Ali Izzet'i kürsüye davet ediyorum." dedi. Ali Izzet'e daha mikrofonu vermeden, Ali Izzet'in omuzuna elini koyup, "Soruyorum sizlere Atatürk için:Mavi gözlü dev adimli ejderha
Altin saçli günes yüzlü ejderha
diyebilen kaç kisi vardir Ali Izzet gibi?" dedikten sonra mikrofonu Ali Izzet'e birakti...
Sanati ve Eserleri
Halk siirimizin tarihi çok eskilere dayanmakta. Kimi tarih bilimcilere göre Dede Korkutlarla baslar, kimilerine göre de çok daha ötelere, yani insanoglunun topluluklar halinde yasamaya basladigi evrelere kadar uzanir.
Bizi asil ilgilendiren süreç, Haci Bektas Veli Dergahi'nda Yunuslarla baslayip, Pir Sultanlarla, Asik Dertlilerle, Karacaoglanlarla devam ederek Agahilerle, Asik Velilerle, Veysellerle, Ali Izzetlerle bizlere ulasan tarihsel süreçtir.
Bilindigi üzere Türk topluluklari, kendi öz kültürleri olan Saman kültürü ile Anadolu'ya ayak bastilar. Bir kavimler kapisi olan bu cografyada gördüler ki, büyük uygarliklar, büyük kültürler yatiyor. Böylesine genis ve köklü kültürlerin, uygarliklarin karsisinda elbette göçebe agirlikli bir toplum düzeninin gelistirdigi Saman kültürünün sinirlari içinde kalinamazdi. Bir toplum kendi benligini yitirmeden sonsuza dek yasayacaksa, kendine özgü kültürünü yaratacak, tüm yabanci kültürler karsisinda dogal olarak kendi kültürel bagimsizligini koruyacakti.Anadolu'ya gelen Türk halki da bu topraklarda onu gerçeklestirdi.
Bugün ulusal kültürümüzün omurgasini olusturan Alevi-Bektasi kültürü, yüz yillardir bu topraklarda, yabanci kültürlere teslim olmadan (Islamiyet de dahil) tüm inanç ve kültürlere karsi kendi sentezini yaratip gelistirmek suretiyle ayakta kalabildi.
Tümüyle adlarini burada sayamadigimiz nice Türkmen dervisleri, nice Anadolu erenleri ve nice ulu ozanlariyla yasadiklari düsünceye bagli olarak felsefeden sanata, dünyaya bakis açisindan insana verilen öneme degin tüm degerleri yaratarak dogamizda varolan köklü kültürler arasina bizim ulusal kültürümüzü de yerlestirebildiler.
Iste bizim halk siiri gelenegimiz böylesine soylu bir kültürün koludur. Asik Ali Izzet Özkan da bana göre bu zincirin bir halkasidir. Çünkü O, yazdigi eserlerle bu gelenege katkilarda bulunmus, halk siirine yeni bir soluk ve canlilik getirmistir.
Ali Izzet gelenege bagli olmakla birlikte arastirmaci, sorgulayici, kapi açicidir. Konulara yaklasirken korkusuz ve evrenseldir. Örnegin:
"Bir Allah'i taniyalim
Ayri gayri bu din nedir"
gibi siirleriyle tüm insanligin birlikteligini savunur.
Ask ve sevda siirlerinde coskuludur. Denebilir ki Karacaoglan'dan sonra yetisen ikinci güzellik ozanidir. Güzellik onun gözünde ölümsüzlüktür.
"Güzellere bakan gözler agrimaz
Güzel seven ölür amma çürümez"
|