Çimenlerin üzerinden koşar adımlarla gel...
Dudağının boyası çiy taneleriyle silinmişse...
Ayaklarında halhalların gevşemişse...
Kolyenin incileri koparak yere düştüyse, aldırma...
Çimenlerin üzerinden koşar adımlarla gel...
...
Gökyüzünü kara bulutlar kapladı, görmüyor musun?...
Irmağın karşı kıyısından turnalar havalandı ve
Anında, rüzgar gibi, arka arkaya
Geniş fundalıklar üzerinden geçip gidiyorlar
Ürkmüş koyun sürüleri ağıllarına koşuyor;
Gökyüzünü kara bulutlar kaplıyor, görmüyor musun?...
...
Aynanın önündeki feneri yakma boşuna...
Alev yine titreyecek ve rüzgar onu yine söndürecek...
Gözlerin sürmesiz olsun, ne fark eder?...
Gözlerin gökyüzündeki bulutlardan daha siyah, bilmiyor musun?...
Aynanın önündeki feneri yakma boşuna...
...
Olduğun gibi gel... Daha da güzelleşmek için uğraşma...
Çiçeklerden tacını örememişsen, ne önemi var?...
Bileziğinin kopçası kapanmıyorsa, bırak kalsın...
Gökyüzü bulutlarla kaplandı... Vakit geç oldu...
Olduğun gibi gel... Daha da güzelleşmek için uğraşma...
(...Rabindranath Tagore)
__________________
Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!
Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde!!!
|