Yiğit harmanları,yığınaklar,
Kurulmuş çetin daşlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar,amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş,
Demdir bu...
Demdir,
derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde mayıs...
Uçmuş,bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş,canım,ölünmüş,
Murad alınmış...
Gelgelelim,
Beter bize kısmetmiş.
Ölüm böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek müthiş
Genciz namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa,bayrama hasret
Uykulara, derin,kaygısız,rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
kaç yol ağlamaklı olurum geceleri,
Asıl bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
İçim,bir suskunsa tekinmi ola?
O Malta bıçağı, kınsız,uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam
Neden,neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri
Nasılda almış aklımı,
Sürmüş filiz vermiş içimde sevdan,
Dost düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak yitik başına.
Bu ne ayıp nede yasak,
Öylece bir gerçek kendi halinde,
Belki yaşamama sebep...
Evet ağlamaklı oluyorum demdir bu.
Hani kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir zıkkım ciğaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
|