Tekil Mesaj gösterimi
 
Alt 30.09.07, 15:43   #39
hahuer
Herkonu.com Fanatik
 
Üyelik tarihi: Sep 2007
Mesajlar: 160
Tesekkür etmis: 35
Tesekkür almis 46 -> 28 Konu
Standart

Cevap:
1. Önce "Alevîlik nedir?" sorusuna kısa bir cevap verelim:
Alevîliğin ne olduğu konusunda farklı yaklaşımlar ve değerlendirmeler var. Onun bir tarikat, bir mezhep, farklı bir din olduğunu söyleyenlerin bulunduğunu görüyoruz. Bana göre Alevîlik aslında (kökü itibariyle) şîîliğin bir koludur; yani bir islam mezhebidir, zaman içinde alevîlerin dini hayatlarına Bektâşîlik, Mevlevîlik gibi tarikatlardan, İslam öncesi kültürden bazı inançlar, âdâb, erkân ve uygulamalar da girmiştir. Türkiye'de inanç ve amel bakımlarından tek tip bir Alevîliğin bulunduğunu söylemek de zordur. Alevîlik okuma yoluyla değil, şifahî anlatım yoluyla yayıldığı ve çeşitli sebeplerle bir ölçüde gizli tutulduğu için çağlara ve bölgelere göre farklı Alevîlik anlayış ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Dinin siyasete alet edilmesi cümlesinden olarak Alevîlik de dün ve bugün siyasete alet edilmiştir, edilmektedir; bu vakıa da Alevî-Sünnî ilişkisinin sağlıklı bir zemine oturmasını zorlaştıran amiller arasındadır.
Bir Alevî, Allah'a, Peygamber'e, Kur'an'a ve âhirete iman ediyorsa (diğer iman esaslar bu dördün içindedir) onu mümin ve müslüman kabul etmek gerekir. Hz. Ali, Mehdi, bazı sahâbiler hakkındaki inançlar ile ibadet ve ameldeki noksanlıklar onlar mümin ve müslüman olmaktan çıkarmaz.
Sünnîlere göre Alevîlerin Hz. Ali ve bazı sahâbîler hakkındaki aşırı inançları hatalıdır. Namaz, oruç, içki, gusül gibi konulardaki -Sünnîlerinkine ters düşen- anlayış ve uygulamalar da kusurludur, muteber değildir. Tabîî onlara göre de Sünnîlerinki muteber değildir.
Aradaki ortak ve farklı noktalar, bu iki müslüman gurubun bir arada kardeşçe yaşamalarına engel olmamalıdır. Farklı inanış ve anlayışlar tartışma dışı bırakılır, taraflar farklılıklarından dolayı aşağılanmaz ve kınanmaz, devamlı ortak noktalar vurgulanırsa bir arada kardeşçe ve hayırlı işlerde işbirliği içinde yaşamaları daha da kolaylaşacaktır.
Benim yaşadığım zaman diliminde ve bölgede cem evleri yoktu, özel mekanlarda dedeler dernek yaparlar, bu toplantılarda saz, söz ve ayinler olurdu. Şimdi aynı şeyler kısmen cem evlerinde oluyor; şu halde cem evleri, camilerin değil, tekkelerin bir çeşididir. Alevîler kimi beş vakit, kimi Cuma ve bayram namazlar için hep camilere gelirlerdi, bugün de öyle yapıyorlar. Şu halde camiler, her iki gurubu, ortak inançlar ve uygulamalar yönünden bir araya getiren önemli islami kurumlardır; cem evlerini, amaçlarının dışına çıkararak camilere alternatif yapmaya uğraşanlar, bilerek veya bilmeyerek kötülük yapmakta, birlik ve beraberlik yerine ayrılığı körüklemektedirler.
Eğer Alevîler, kendi özel din anlayışlarını ve kültürlerini yeni nesillerine aktarmada ve din hayatlarını yaşamada bazı sıkıntılar çekiyorlarsa bunların açık ve seçik olarak ortaya konması ve -ayrılığı körüklemeden, çatışmayı ateşlemeden- uygun çözümlere kavuşturulması hiç de zor değildir.
Bir arada nasıl olunur?
Ben çocukluğumu Alevî komşuların çokça bulunduğu bir mahallede geçirdim. Annemin ve babamın dostları arasında birçok Alevî müslüman vardı. Benim çocukluk ve gençlik arkadaşlarım arasında da öyle idi. Birbirimizi hiç etkilemedik diyemem; ama -işin içine son zamanlardaki çirkin siyaset girmediği sürece- çatışma olmadı, herkes kendi inancını yaşamaya devam etti. Komşulukta böyle olduğu gibi akrabalık ve aile ilişkilerinde de böyle olması mümkündür. Taraflar, farklı inanç, anlayış ve yaşantılarına saygı göstermeli, bunlar asla tartışma ve çatışma konusu yapmamalıdırlar. Bir uygulama bir arada bulunmamayı gerektiriyorsa; yani bu uygulama sırasında tarafların bir arada bulunmalarında sakıncalar bulunuyorsa o esnada ayrılmalıdırlar. Bunun dışında, taraflar kendi anlayışlarına göre helal ve harama, caiz olana ve olmayana riayet ederek bir arada olur, kardeşlik ve akrabalık ilişkisini kurar, yaşatır, hak ve ödevleri yerine getirirler.
2. Akademisyenlerin çocukların inanç ve ibadet eğitimleri ile ilgili değerli çalışmalar var; bunların bir kısmı da yayımlanmış durumda. Ayrıca bu işten anlayanların yazdıkları, resimli resimsiz, çeşitli yaş guruplarına hitap eden kitaplar var. Bunlardan yaralanmak gerekir. Bu konuda benim bir kitap listesi verme imkanım yok, İlahiyat Fakültelerinde "din eğitimi" dalında çalışan akademisyenlere sormanızı tavsiye ederim. Çocukların arkadaşlarına bakmak, uygun olmayanları ayıklamak da önemli bir tedbirdir. Ana ve baba ile ailenin diğer fertlerinin davranışları, eğitim konusu olan çocuklar bakımından çok önemlidir. Kusurlu davranışlar, kötü örnekler mikroptan daha çabuk bulaşır ve daha zor tedavi edilir. Buna dikkat etmekte zaruret vardır.
www.hayrettinkaraman.net'ten alınmıştır.H.Karaman İslam Hukuku Prof.dür.
__________________
http://www.hahuer.azbuz.com
Offline