A-Z ye Herkonu

A-Z ye Herkonu (http://www.herkonu.eu/index.php)
-   Genel Konular (http://www.herkonu.eu/forumdisplay.php?f=12)
-   -   Tarih- Askerlerimiz- Şehitlerimiz Ve O Tür Paylaşımlar Burada... (http://www.herkonu.eu/showthread.php?t=47)

muharremkutlu 30.08.07 12:47

Tarih- Askerlerimiz- Şehitlerimiz Ve O Tür Paylaşımlar Burada...
 
evet arkadaşlar bu türde paylaşımlarımızı artık burda yapıyoruz...

iyi paylaşımlar dileğiyle...



örnek olarak bi tane sunuyorum...

ErGiN_HH Sundu...

Şehidin Gözyaşları...

Yıl 1994, Mardin'in bir ilçesi. İçimizde kanayan bir yaraydı terör. O gece hilalliydi ay, sır dolu bir karanlık. Mehmed, mevzisinde karanlığı koklayarak derin nefes aldı.
'Bu nöbet son nöbetim. İki gün sonra elvedâ karlı dağlar, dumanlı tepeler...'
Arkadaşı göğüs geçirdi yanında:
'Benim sekiz ayım var. Allah bizi korusun!'
Burası terör yuvasıydı. Konuşmayı kesip, pür dikkat geceyi gözetlemeye başladılar. Mevzi, yol kenarında idi. Herkes geçebilirdi. Kendilerine doğru gelen iki karaltı gördüler. Bunlar yolcu gibiydi. Selam verip geçtiler. Fakat o da ne öyle? 'Tak!.. Tak!..' Selamla Mehmetçikleri aldatan iki hain, geçer geçmez geri dönüp kurşun sıkmışlardı Mehmed'in ardından. Bir yağmur gibi akmıştı kurşunlar beynine yiğidin. Yâ Rab! Bu ne hainlik böyle? Al kanlar Mehmed'in göğsüne dolarken, o hilale bakarak inliyordu:
'Hainler!.. Bugün analar yüzlerce Mehmed doğurdu... Allah!...'
Anasına son mektubunda yazmıştı: 'Anacığım! Dün gece rüyamda melekler elime kına yaktılar. Hayırdır inşallah! Bir gün al bayraklı bir tabut görürsen avluda, sakın ağlama!...'
Anası da, son mektupta, doğacak oğlunu müjdelemişti. O gece ana yüreğini kanlı bir sızı kapladı. Namazdan sonra uzun uzun dua etti oğluna. Ne çare, ertesi gün Aydın'a kor yumağı düşmüş, yürekler pâre pâre olmuştu. Anasının gözyaşları sel olurken, Aydınlı haykırıyordu:
'Kahrolsun hainler! Vatan sağolsun!..'
Mehmed'in naaşına bakanlar, hayretler içinde birşey gördüler. Şehidin sağ gözünden ince ince gözyaşları akıyordu yanağına. Kimbilir? 'Oğlumu göremedim.' mi demek istiyordu?

.................

dost 01.09.07 02:15



Çanakkaleden bir anı...

Faruk Demir anlatıyor:

Makam arabamın arka koltuğunda bir göreve gidiyorum. Yol uzayınca, elimdeki gazetenin hatıralar bölümünü okumaya başlıyorum. Okuduğum yazının bana ilham ettiği birkaç cümle dökülüyor ağzımdan:

Yahu bu millet gerçekten çok büyük bir millet...

Şöförüm Ünver'le göz göze geliyoruz dikiz aynasından...
Onun bakışları sorduğu için hemen ekliyorum:

Okuduğum hatıra beni çok duygulandırdı. Manevi gücü hafif görmemek lazım.

Okuduğum hatırayı kısaca özetletledim. Nerden bilebilirdim ki, buna benzer bir hatırayı da şöförümün bizzat yaşadığını?..

Efendim, o dediğiniz benzer bir hadiseyi ben Çanakkale'de yaşadım.

Çanakkale Savaşlarında mı? Yahu senin yaşın ne ki Çanakkale'den hatıran olsun?

Hayır efendim... Çanakkale Savaşlarıyla ilgili, ama o tarihten değil ... Çok sonralara ait...

Bu defa beni bir merak alıp sardı. Başımı öne doğru uzatıp emir verir gibi rica ettim:

Anlat bakalım, bizzat yaşadığın o hatırayı! Neymiş biz de bilelim...

Şöförüm Ünver şunları anlattı:

Ben askerdeyken oldu. Bir deniz astsubayı ile birlikte jeep içerisinde Çanakkele'nin Kirtepe Köyüne gidecektik. Bir akşamüstü karargahtan çıktık. Kirteppe Köyü yakınlarında yolda giderken, jeepin farları karşıma acayip bir müfreze çıkardı. Nasıl heyecanlandım, nasıl frene bastım, bende bilmiyorum.

Jeep zınk diye durunca, astsubayım neredeyse camdan fırlayacaktı. Döndü, bana biraz da sertçe sordu:

Ne var, neden durdun?

Elim ayağım tir tir titriyordu. Dedim ki:

Komutanım, siz görmüyormusunuz? Önümüzde tüfekli, teçhizatlı bir manga asker, yolu bölmüş gidiyor. Bakınız, hemen ilerde...

Bu askerlerin kıyafetleri şimdiki gibi değildi. Ben kim olduklarını, ne olduklarını anlamadığım için aptallaşmışken, astsubayım gözlerini ovuşturup yerinden kalktı, oturdu ve mırıldandı:

Çanakkale Harbindeki askerlerin kıyafetleri bu... Başlarında fes var; hepsi poturlu...

Siz de gördünüzmü komutanım?

Görmez miyim? Nizami adımla karşıya geçiyorlar. Biz rüya görmüyoruz, değil mi?

Hayır komutanım! Görevdeyiz; Kirtepe Köyüne gidiyoruz.

Ama ben hayal gördüğümü sanıyorum. Sen de görüyor musun?

Görüyorum komutanım, görüyorum. Nedir bu böyle?..

Hiçbir şey söylemeden müfreze geçene kadar bekledik. Yolun karşısına geçip ağaçlık arazide bir sis bulutu gibi kayboldular.

İkimiz de donduk kaldık. Jeepi hareket ettirip ilerlemeye başladık, ama ikimizin de benzi kül gibi... Kirtepe Köyüne vardığımızda, bizim şoke olmuş halimizi gören kahveden yaşlı bir amca, yarı muzip gülerek halimizi hatırımızı sordu:

Ne o komutanım, nöbet mangasına mı rastgeldiniz yoksa?

Şeyyy, evet... Nedir bu, anlatır mısınız? Siz de mi gördünüz yoksa?

İhtiyar adam, ah komutanım, ah, diye başladı söze ve şöyle devam etti: Bu manga, Çanakkale Savaşında nöbet tutan mangadır. Fransızlar bu bir manga askeri şehit etmişler o zaman... Ama bu şehit manganın askerleri, ne hikmettir bilinmez, her akşam güneş battıktan sonra görevini yerine getirmek için gidiyormuş gibi uzaklardan gelirler, yolu karşıdan karşıya geçerler, ormanın içine yürüyüp kaybolurlar... Nöbet mangası onlar

Faruk Demir Bey, bu hatıranın sonunu şöyle bağlıyor:

Şöförüm Ünver, bu askerlik hatırasını anlatırken, o nöbet mangası gözlerimin önünde canlandı. Gönlüm yoğunlaşarak gözlerimden damla olup aktı, yanağımdan göğsüme doğru...

Bu millet gerçekten yücedir, çok yücedir; çok...

Scorpio 01.09.07 04:44

BİR ASKERİN GÜNLÜĞÜNDEN

"Türk siperleriyle çok yakındı...Bizim siperlerimizle o kadar yakındılar ki, ateş kesildiği zaman alçak sesle konuşurduk. Ayaklarımızın ucuna basarak dolaşır ve gürültü çıkarmamaya çalışırdık. Genellikle hava kararır kararmaz ateş kesilir, biraz daha rahat hareket etmeye başlardık. Gecenin orta yerinde ve aşağı yukarı hergün aynı saatte, Türk siperlerinden bir ses yükselirdi. Öyle gür, öyle içli ve dokunaklı bir sesti ki, dinlemeye doyamazdık... Yarım saat kadar süren bu konser, bir zaman sonra, komşu siperlerde de duyulmuştu. Zaman zaman bizim siper, Türk'ün konserini dinlemeye gelenleri misafir ederdi. Bu sese hepimiz hayrandık. Ancak ne söylerdi, bu tatlı ve iç yakan, ruhumuzu kavuran nağmeler ne söylerdi, bilmezdik. Fakat derinden derine etkilenirdik.

Bazen hafif bir esinti çıkar ve bu yanık nağmeleri başka yöne ******ürürdü. Biz, kulaklarımızı dört açıp daha iyi duymak için, neredeyse başımızı dışarıya çıkaracak hale gelirdik. Efsunlu bir sesti bu!..

Gündüz savaştığımız insanın gece gece söylediği müziği dinlemek ve ondan etkilenip duygulanmak, ne ilginç bir işti...Ama gerçekti...

Bir akşam, konser saati gelmişti, ama o alıştığımız ses duyulmuyordu. İkinci, üçüncü, dördüncü akşam, yine konser yoktu... Hepimiz merak içinde kalmıştık. O gece, durumu öğrenmeye karar verdik... Türkçe bilen savaş muhabirine yazdırdığımız bir kağıdı taşa sarıp Türk siperlerine fırlattık. Bu kağıttaki iki cümleyle, konserin niçin kesildiğini soruyor ve selam yolluyorduk Türklere...

Bir süre sonra, fırlattığımız taş, arka yüzü yazılmış kağıtla birlikte siperimize atılmıştı. Bu kağıtta ne yazıldığını biraz da tahmin etmekle beraber çok merak ediyorduk.

Kağıttaki tek Türkçe cümlenin ne dediğini anlamamız uzun sürmedi. Haberi getiren arkadaşımızın yüzünü hüzün bürümüştü. Tabii, cümleyi duyunca, hepimiz aynı hüzne gömülüverdik...Kağıttaki cümle şöyleydi;

-'O arkadaşımızı, geçen hafta vurdunuz!...'

sub-zero 02.09.07 08:51

ya beyler bırakın ya türk halkı kadar satıcı bi halkmı var.doğuda bu yönetim yüzünden şehitlerimiz oluyor.ama biz manevi değerlerimizi patates soğana odun kömüre parti liderlerine satıyoruz.şehitlerimize kimse değer vermiyor.barış akarsu öldü gecen herkez konu actı yorum yaptı.doğuda hergün şehit düşen kardeşlerimize kimse neden haber yapıp yorum yapmıyorlar.ülkemizde herkez maddiyat düşünüyor maneviyatı kimse takmıyor.bak başımızdakilere adam şehite kelle dedi öcalana sayın dedi askerlik yan gelip yatma yeri değil dedi ama odun kömüre cahil kısmandan oy alarak başımızda.allah cahillerden korusun

Scorpio 10.09.07 22:04

Bunu buraya koymak istedim anca buraya yakışır
YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

by_souL 13.09.07 10:08

emegunuze saglık:):)

rayiha 13.09.07 20:31

Bir askerin dramı
 
Bir askerin drami
Görevli bir mutemet astsubay bankaya gidip taburdaki askerlerin maaşlarını çekmiş. biliyosunuz, askerlere ödenen rakamlar çok düşüktür ama bunlar bir araya gelince hayli yüklü bir meblağ olur. adam bankadan çıktıktan sonra evi yolunun üzerinde olduğundan şoförüne eve uğrayacağını söylemiş. niyeti rahat rahat bi tuvalete girmekmiş adamcağızın.
Eve geldiğinde karısının küçük oğluyla banyoda olduğunu görmüş. büyük oğlu da oturma odasında legolarla oynuyomuş. astsubay para çantasını oğlunun yanında bırakıp tuvalete girmiş. ancak geri döndüğünde zavallı adam inanılmaz bir manzarayla karşılaşmış. oğlan çantadaki deste deste paraları cayır cayır yanan sobaya atıyomuş. babasını görünce de sırıtmaya başlamış yaptığının ne menem birşey olduğundan habersiz yumurcak. astsubay hemen çocuğun elinden hızla çekmiş bond çantayı. ama çanta neredeyse boşalmışmış. yaşadığı şokla oğluna hızlı bir tokat aşketmiş astsubay. tokadın şiddetiyle savrulan çocuğun kafası sobanın kenarına çarpmış ve oracıkta ruhunu teslim etmiş. yaptığından bin pişman astsubay küçük oğlunun kalbini dinleyip de atmadığını görünce çılgına dönmüş. o an kemerinden beylik tabancasını çıkarıp bir saniye bile duraklamadan kurşunu kafasına sıkmış.

Silah sesini duyan karısı koşarak odaya gelmiş. zavallı kadın oğlunun ve kocasının yerde kanlar içinde yattığını görmüş ve ne yaptığını bilmeden bağırıp-çağırmaya başlamış. o sırada banyoda yıkadığı küçük oğlu gelmiş aklına. hızla banyoya koşmuş ama maalesef oğlunun, küvetin içindeki, suya yüzükoyun paralel vaziyette cesediyle karşılaşmış. birkaç dakika içinde yaşadığı bu zincirleme felaket sonucunda aklını kaçırmış kadın ve hayatının geri kalan bölümünü akıl hastanesinde geçirmiş

dost 24.09.07 13:58

..Scorpio Sundu..

Yavuz SuLtan SeLim'in İmanı......

YAVUZ SULTAN SELİM ridaniye mercidabık (1516-1517)zaferlerini kazanarak halifeliği osmanlı hükümdarlığına getirmişti.
Savaşmak için yola koyuldu.büyük kahraman ve şanlı ordusunun önünde mısır çöllerini geçmek pekte kolay değildi.çünkü çölde sıcak ve kuraklıgın yanında görünmeyen kuyular vardır.bu kuyularda çok zahiyat verileceği tahmin ediliyordu.kahraman ordu hiç yılmadan atlarının üstünde 4 saat kadar çölde ilerlediktan sonra ÖNDER YAVUZ SULTAN SELİM atından indi.tabi şanlı ordu, büyük hükümdar yürürken ata binmeye cesaret edemezdi.at üstünde 2 gün yol alan ve koca çölde zigzaglar ve daireler çizerek ilerleyen padişahlarını takip eden askerler yorgun düştü.YAVUZ SULTAN SELİMİN böyle zigzaglar ve daireler çizerek ilerlemesine bi anlam veremeyen asker en sonunda dayanamayıp 2. günün sonunda vezire ;

-"vezirim dayanamıyoruz sultanımıza söylesenizde atlarımıza binsek atlar yeteri kadar dinlendi"dediler.
vezir önce bunu cesaret edmeyip padişaha söyleyemedi.sonra oda dayanamayıp;

-"padişahım askerler cok yorgun düştüler buyurunuzki atlarımıza binelim"dedi.

YAVUZ SULTAN SELİM hiddetle arkasına dönerek ;

-"ey benim şanlı kahraman askerim.PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMED(S.A.V.) önümüzde devesiyle yürürken siz nasıl cesaret edip ata binmeyi arzu edersiniz! O bize yol göstermese çölde hepimiz yutulurduk"dedi.

ve kahraman ordu YAVUZ SULTAN SELİM'in neden çölde zigzaglar çizerek ilerlediğini anladı.peygamber efendimiz yol göstermese belkide verilen asker zahiyatından savaş kazanılamıyacak halifelik osmanlıya gecemiyecekti.

yavuz sultan selim,kölenin kulagına taktıgı küpenin manasını sordu.Köle "benim sahibim var ben onun kulu,kölesi olduğum için küpe takıyorum"dedi.yavuz sultan selimde "bende ALLAH'ın kulu ve kölesiyim" diyerek küpe takmıştır.

bilmeyenler için...

nezz 25.09.07 10:21

Bu ResımdE BendeN OlsuN :)



dost 25.09.07 10:32

Al***305;nt***305;:

nezz´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 18315)
Bu ResımdE BendeN OlsuN :)



Arkadasım resımlı paylaısmlarımızı buradan yapmıyoruz....Tıklarmısınız.. buradan yapıyoruz..Baslıgı okursanız..Tarıh askerlerımız vs..o sekılde paylasımları buradan yapıyoruz ..Lütfen az daha dıkkat ..tesekkurler..

nezz 25.09.07 10:37

hımm uzgunum gormedım cnm ya sorryyy :) bir daha olmaz ok :)

dost 30.09.07 22:14



Canakkalede Sehit Mektuplarından..

Yakup Kadri Karaosmanoğlu***8217;nun Bir Şehid Mezadı adlı hazin bir hikayesi vardır. Kurtuluş Savaşı***8217;nda şehid olan erlerin eşyalarının nasıl mezada konup satıldığını, topu topu bir küçücük bavula sığacak kadar olan bu şehid eşyalarını ailelerine göndermenin masraf ve zahmetini falan anlatır bu hikaye.


Siz Anadolu***8217;daki şu yoksulluğa bakın ki bir şehidin kurşun deliği açılmış bir kalpağı, altı delinmiş bir potini, eprimiş bir gömleği bile satılacak kadar değerli, öte yandan ailesi de onun parasına muhtaç olacak denli fakir. Peki ya satılmak üzere açılan bavuldan bir şehidin mektupları çıkarsa!..

Bir şehid ki her şeyi mezada çıkarılsa, mektuplarına asla değer biçilemez. Çünkü o mektuplarda yalnızca kan, et ve kemik kokusu değil, kocaman hasretlerin derin aşklarını yüklenmiş bir gönül vardır.

O mektuplar ki kurşunların birbirini vurduğu, güllelerin havada göğüs göğüse geldiği cehennemî seslere sükunet verir, vatan aşkını hasretle anılan bir isme bağlayarak cesarete dönüştürür.

Kalbinin üstünde böyle bir mektubu saklayan askerin, ***8216;vatanı için yapabileceği hangi fedakarlık***8217; vardır diye sorulamaz elbette; o hepsini sırayla yapar ve canını en son verir. Çanakkale Mahşeri***8217;nden okuyalım:



***8220;Bu anda dışarda koşuşma başladı; eski askerler, ***8220;Saya geldi! Saya geldi!***8221; diye birbirlerine bağırıyorlardı. (...) Binbaşı Abdülkadir, meraklı bakışlarını Binbaşı Lütfi***8217;ye çevirince, o da bilgi vermek mecburiyetini hissetti.

-Sai gelmiş. İzmir***8217;in köylerinde dolaşır; askerlere gönderilecek mektupları, küçük emanetleri toplar, getirir; sahiplerine verir. Sırdaş olduğu için de sevgililer selamlarını ona emanet ederler. Bu da onun gelişini çok değerli yapar.

Askerler etrafına toplanınca, Sai sağ elini heybenin bir gözüne soktu; bir mektup çıkardı ve bağırdı:

Mehmet oğlu Kara Ali!?..

Değişik yerlerden sesler yükseldi:

-Cennet-i A***8217;lâ***8217;da!..

-Mertebesine erdi!..

Mektubu heybenin diğer gözüne attı. Tekrar bir mektup çıkardı:

-Alsancak***8217;tan Hayati oğlu Salim!

Kalabalığın arasından birisi elini uzatarak bağırdı:

-Ver! Buradayım!..

Yanındaki asker, Salim***8217;in sırtına hafif bir yumruk vurdu:

-Kimden geliyor?!..

-Dur, hele zarfın arkasını okuyayım.

Eline yeni bir mektup alan Sai, yüksek sesle bağırdı:

-Kadir oğlu Hüseyin!..

Değişik yerlerden cevap geldi:

-Şehit!..

-Şehit!..

Onu da diğer göze attı; bu kere işlenmiş bir mendil çıkardı:

-Hasan oğlu Rafet!..

-?!..

Hiç ses çıkmayınca Sai tekrarladı:

-Hasan oğlu Rafet!?..

Tanıyanı kalmamıştı. Sai***8217;nin yüz hatları değişti. Gözleri dalan Binbaşı Abdülkadir karargaha girdi; onu takip eden Binbaşı Lütfi kapıyı örttü; ama az da olsa Sai***8217;nin sesini hâlâ duyuyorlardı:

-Musa oğlu Muharrem!..***8221;(1)

Tarihini bilmeyen milletler kendilerine efsaneler uydurur ve gitgide efsanelere sığınmaya başlarlar. Yukarıdaki satırlar henüz hatıra ve tarih iken derlendiği için bahtiyarız. Ya kaybolup gitselerdi!..

*

Çanakkale anılınca kaybolup gitmesine gönlümüzün razı olmadığı bir de şiir var sırada. Binbaşı Mustafa Kemal***8217;in de yer aldığı savaşa adanmış bir gazel bu. Sultan Reşad***8217;ın yazdığı bir gazel. Heyecanla okuyalım:

Savlet etmişdi Çanakkale***8217;ye bahr ü berden
Ehl-i İslâm***8217;ın iki hasm-ı kavîsi birden
Lakin imdâd-ı İlahî yetişip ordumuza
Oldu her bir neferi kal***8217;a-i pûlâd-beden
Asker evladlarımın pîşgeh-i azminde
Aczini eyledi idrâk nihayet düşmen
Kadr-ü haysiyyeti pâmâl olarak etdi firar
Kalb-i İslâm***8217;a nüfûz eylemeğe gelmiş iken
Kapanıp secde-i şükrâna Reşâd eyle dua
Mülk-i İslâm***8217;ı Huda eyleye dâim me***8217;men

(...Müslümanlara karşı iki kuvvetli düşman birlik olup Çanakkale***8217;ye karadan ve denizden hücum etmişlerdi...)

(...Şükür ki Allah***8217;ın yardımı yetişip ordumuzun her bir neferi çelik bedenli bir kale kesiliverdiler...)

(...Nihayet düşmanlar asker evlatlarımın azimleri önünde diz çöküp aciz kaldıklarını anladılar da...)

(...İslam***8217;ın kalbine hançer saplamaya gelmişlerken, itibar ve şereflerini ayak altına atıp kaçtılar.)

(Ey Reşad!.. Var, şükür secdelerine kapanıp ellerini duaya kaldır ve şu yakarıyı tekrarla: ***8220;Allah, bu İslam yurduna daima emniyet versin!***8221; )

(1) Bk. Mehmed Niyazi (Özdemir), Çanakkale Mahşeri, 19. Bs. Ötüken Yayınları, İstanbul, 2004, s. 389-390

dost 09.10.07 13:51

..Şımarık Kız Sundu..

ASker ŞiirLeri..

Can Asker
Yollara düşmüş asker
Eline silahını almış,vatan uğruna canını yola koymuş can asker
Ayrılır anasından ocağından
Arkasına dönemez can asker
Sevgilisinden ayrılmıştır zorunludur göreve gidecek can asker
Dudağımda türkün,vatanın evladı
Şapkan bende saygı duyulacak asker
Kucak açmışsın vatana
Seni bekler memleketin can asker
Gözlerin çakmak çakmak bakar
Yakar yüreğimi derinden yaralar can asker
Vatanın seni bekliyor seni istiyor
Atatürk'ün evladı can asker
Yemenim başımda namaz kılarken,gözümden yaş akarken
Seni düşünürüm mehmedim
Seninle gurur duyar,şehit olsan bile yüreğimde yaşayacaksın can asker
Canım benim meleğim
Ulaşayım sana yıldızını takayım
Anan seni bekler,vazgeçme yurdundan
Kanınla besle vatanı can asker



KIM DEMIS ASKER AGLAMAZ
Asker
Kim demiş asker ağlamaz?
Askerde ağlar komutanda***8230;
Hem de;
Gurbete ağlar, sılaya ağlar***8230;
Gözyaşı sel olur,
Rüzgârla vatana akar.
Vatan millet sağ olsun der; ağlar
Kim demiş asker ağlamaz?
Ağlar, ağladığını sezdirmez,
Çünkü o gönülden ağlar,
Göz yaşını göremezsin,
Onda sırlar gizlidir***8230;

Ama yine asker askerdir,
Şendir, kuvvetlidir, ümitlidir***8230;
Bir vatan ona bakar,
Yüreği turp gibidir.
Mehmetçik boş değil ki***8230;
Yüreği dağlar gibidir.
Bar değil, yârdır asker,
Sizleri hıfzeden Mevlâ***8217;dır asker.

Askerlik vatana mevlâ dır,
Asker asker ocağına mevlâ dır,
Candır ciğerdir asker,
Size sahip çıkan Mevlâ dır asker.


HANI ASKER AGLAMAZ DIYORLARDI

Hani asker ölmez diyorlardı.
Hani asker ağlamaz diyorlardı,
İşte ağlıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı yarim aklımdan çıkmıyor,
Hani asker ölmez diyorlardı baksa azrailin elinde ismim yazıyor.

Hani sevenler aylrılmaz diyorlardı,
Baksana bir mektup bile gelmiyor,
Hani asker unutulmaz diyorlardı, soranım bile olmuyor,
Hani asker ölmez diyorlardı,baksana azrailin elinde ismim yazıyor.

Hani asker özlemez diyorlardı,
Baksana gözlerim seni arıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı,
Yüreğim kan ağlıyor

Asker anasıyım

Asker Anasıyım;
Asker Anası
Dün gece uğurladım seni,
Vatana asker ettim.
Cama dayalı başın,
Ağlayamadan bakışın,
Yüreğimi dağlayışın,
Gözlerimden gitmiyor.
Ben asker anasıyım,
Ağlama demeyin bana....
Asker eyledim vatana,
Sütüm helal olsun sana,
Ben asker anasıyım.
Bir emanetin var bende,
gözün arkada kalmadan git sen de,
eşin benim desteğim bu zor günde,
Ben asker anasıyım!
Sana hasretim her zaman,
Cağlayacak sular gibi,
Vatan borcun namus borcun
Deyip yolunu gözleyeceğim,
Ağlama demeyin bana,
Bitecek bu günler ve hasret,
Kavuşacağım sana,
Ben asker anasıyım!



Ağlama ANAM dönerim birgün

Rüyamda gördüm anne kucağı
Uyandım baktım asker ocağı
Felek vurdu kalbimde bıçağı
Ağlama anam dönerim bir gün

Ben asker oldum olalı 378 günüm doldu
Mısralarımı yazarken gözlerim doldu
Söyleyin anama ağlamasın
Yıkasın gömnleğimi dolabıma assın
Beni hatırladıkça resmime baksın
Ağlama anam dönerim birgün

Diyarbakır***8217;ın içinde bir küçük çarşı
Hasretim artıyor anama karşı
Babama kardeşime sevgilime karşı
Ağlama anam dönerim birgün


simarik_kiz 09.10.07 13:55

sagol dost ablacim;)

dost 09.10.07 13:57

Al***305;nt***305;:

simarik_kiz´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 23690)
sagol dost ablacim;)

Rica güzelim ;)..

simarik_kiz 09.10.07 14:03

Sezen'den Ağlatan Asker Şiiri

Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneye çıkan Sezen Aksu, son günlerde artan terör olaylarından sonra kaleme aldığı şiiri sahnede okuyunca, binlerce kişiye duygusal anlar yaşattı.

Şiir bitiminde, "Bütün kalbimle diliyorum ki, bu akıl tutulması bir an önce sona ersin. Ersin ki, çocuklarımız böyle sapır sapır avucumuzun içinden kaçıp gitmesin" diyen sanatçı, dakikalarca ayakta alkışlandı.

Sezen Aksu'nun 'Mehmet' şiirinin sözleri şöyle:

MEHMET

Mehmet daha çok küçüksün Mehmet

bilmiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet

o kadar vaktin olmadı zaten

ama sen ümit etmeye devam et

Mehmet, bilemiyoruz Mehmet

böyle mi sürecek bu ilelebet

değişir mi dünya

döner mi devran

sen ümit etmeye devam et

öyle bir karanlık kutu ki insan

kimse hakiki bir cevap veremez sorsan

söz dediğin insan icadı lisan

ama sen yine de hep hayattan bahset

Mehmet gitmiyor gözün gözümden

hiç büyümemişsin tanıdım çocuk yüzünden

kan geldi kederden özümden

sen anacığını düşün çok dikkat et

Mehmet küçücüksün Mehmet

insan soyu böyle en nihayet

öteki desen beriki desen

kendini de bizi de

dünyayı da affet

SEZEN AKSU

C*_hasretim 21.10.07 12:18

sehitlerimize destek icin bende varim deyin arkadaslar

http://www.hepimizsehidiz.com/default.asp



ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ...

manayak 21.10.07 19:36

evet sevgili ve saygı deger herkonu sevnleri burada evlerimin penceresine ve balkonlarımza sehitlerimiz anısna bayrak asalım ve resimlerinde buarad paylasalım

ELisRa54 21.10.07 19:41


HaLoo 21.10.07 20:09

"ŞEHİTLERİMİZE"
Yine yandı anaların,babaların ciğeri
Yine yandı askerimin sevdiğinin yüreği
Olsun askerim,
Emanetlerin gözümüzün bebeği

Lanet olsun vatanımıza göz koyanlara
Lanet olsun askerimize kıyanlara
Ve helal olsun
Vatanı için canından,gençliğinden cayanlara

Rahat uyu askerim
Emanetin şerefimiz olsun
Şehidim
Toprağın nur,mekanın cennet
Peygamberimiz komşun olsun..

Posthumus 21.10.07 20:25

Tüm Şehitlere

Hak bir, yol bir, şehitlik bir.
Toprağa kulağını ver belki seslenir kabir
Şehitler önünde topraklar irkilir
Şehitlerin değerini vatan sevdalısı bilir

Sıçradı mevziden ALLAH ALLAH diye
Bağrını açtı vatana sıkılan hain mermiye
Hissetmedi acıyı düştü kuş tüyü mevziye
Öyle güzelsin ki EY ŞEHİT benzemiyorsun ölüye

Şehit düşülmezse vatan olmaz
Vatan bahçesinde güller solmaz
Emir yaratandan şehitler ölmez
Şehitler içimizde yaşar vatan bölünmez

Şafaklar sökmeyince güneşler doğmaz
Kutsal vatan şehitlere doymaz
Cehalet zincirleri imanı boğmaz
İmansız şehit şehit olmaz

Yırtık elbisesini dikmeyin
Al kırmızı çamuru yüzünden silmeyin
Şehitlere sakın ölü demeyin
Ardından bir fatiha söyleyin

Sen övülmüş kefensiz yatansın
MUHAMMED aşkına can veren serdarsın
Sana gözler yetmez ardından ırmaklar ağlasın
Selamlar sana EY ŞEHİT EN YÜCE MAKAMDASIN

Senin bizlere emanetin
Ağıtlar yakan ana çökmüş bir baba
Alyazmalı bacı gözü yaşlı bir yetim
VATAN ONLARA SAHİP ÇIKTI ÜZÜLME MEHMEDİM!!

Posthumus 21.10.07 20:28

Bir Şehidin Annesine Mektubu

Yağmur yağmış yollara
Sarmışlar beni albayrağa
Şehit olup ta dillere
Düştüm de geldim anne

Sakın ha üzülme, küsme
Ağlayıp ta yüzünü asma
Şehadet şerbetini içtim de
Şehitler yurduna koştum anne

Bir resmin vardı elimde
Bastırırdım hep yüreğime
Son kez seni görmedim de
Ona ağlıyorum anne

Ağıtların duyulur dağlarda
Yaslı öter kuşlar dallarda
Bakıp ta kızıl ufuklara
Kıldığın her namazda
Duanı eksik etme anne

Bilirim yaran derindir
Gözyaşların buz gibi serindir
Allaha yalvar da acını dindir
Çünkü ben ölmedim anne
Şehitler ölmez unutma anne

Kevser suyunu avuçladım
Resulallahın divanına vardım
Ona kavuşunca duanı aldım
Cennette seni bekliyorum anne

simarik_kiz 21.10.07 21:24

Askerimize Kursun Sikan Eller Kahrolsun !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Posthumus 21.10.07 21:31

Zamanı Geldi

Yeter verdiğimiz şehitler,
Hesabı görmenin zamanı geldi,
Bitsin artık bu ağıtlar,
Defteri dürmenin zamanı geldi.

Dinsin akıtılan masum kanları,
Adice yaktılar onca canları,
Gebertin; gebertin artık bu yılanları,
Karşılık vermenin zamanı geldi.

Boşamı verildi onlarca şehit,
Bu zulme dur diyecek; yok mu bir yiğit?
İmralıda keyif çatar o it oğlu it,
Bu piçi asmanın zamanı geldi.

Eli kolu bağlı oturur mu bu vatan,?
El üstünde tutulur mu vatanı satan?
Ne hallere düştük; kalk da gör atam,
Masaya vurmanın zamanı geldi.

Hariçten gazel sanmayın bu sözleri,
Çeşme oldu bu Sinanın gözleri,
Arar oldu gözlerim çıkacak yiğitleri,
Ortaya çıkmanın zamanı geldi.

Terörist dağlarda cirit atıyor,
Sanmayın kandillide piknik yapıyor,
Terörle mücadele nasıl oluyor?
Dağlara çıkmanın zamanı geldi.

Kopsun gayrı inceldiği, yerden de kopsun,
Dost kimmiş, düşman kimmiş meydana çıksın,
Canım feda bu yola isterse kanım aksın,
Artık şaha kalkmanın zamanı geldi.
Uykudan uyanmanın zamanı geldi.


Sakarya

Sinan Gündoğ

Posthumus 21.10.07 21:49

Onunda Babası Vardı

Onunda babası vardı
Yiğit mi yiğit,
Delikanlı mı delikanlı,
Dağ gibi yürekli, sevgi kadar temiz
Sevdalar gibi zarif
Ve denizler kadar şefkatliydi
Saçlarını hep babasına taratırdı
Umutlar tenhasında umudu hep babasıydı
Unutsa, unutulmuşluğun hüznünü taşırdı kalbi
Gözlerinin mavi derinliğinde bir damla yaş kalsa
Uzanırdı ellerine elleri
Bulut gibi bembeyaz elleri vardı
Belki de bunun için gül renkli yüzüne hayran kalırdı,

Onunda babası vardı.
Sımsıcak umutları vardı.
Şimdi hayalleri yaralı
Bir kanlı pusuda
Şehit düştü babası
Ona şimdi şehit kızı diyorlar
Unutmayacağız dedikçe
Biliyorum unutacaklar
Geleceğe dair umutlarını
Yeşermeden dalında solduracaklar.

Yetim ne demek şimdi daha iyi anlıyordu.
Soğuk kış gecelerinde kuşlar nasıl titrer
Yüreği üşüyünce anlıyordu
Annesini bekleyen yavru kuşların çığlıklarını
Şimdi derinden hissediyordu
O çocuk kalbinde

Karanlığı delen kurşun oysa
Mehmedimin şakağına ölüm boşaltırken
Şehit tabutuna şimdiden kazılıdır ismi
Kim demiş şehitler yıkanmaz diye?
Ya bu yağan yağmur nedendir,
Rabbimin lütfu değil midir!
Umuda haykırışın yokluğuna sitemdir
Bir şehidin gözyaşları,
Yüreğine saplanan hançerdir.

Öyle bir ağlıyordu ki içinde,
Kumruların çığlığını bastırıyordu.
Sahipsiz bir yetim hüznüyle hıçkırıyordu güller
Mirası onur ve silahtı babasından kalan
Hainleri öldürürken kan lekesi kalmıştı üzerinde
Vatan çiçeği kolay yeşermez
Ancak şehit kanıyla büyür,
Ki yurdum Mahşere kadar Türkün kalsın
Ne yiğitler düşmüştü toprağa
Bu ay-yıldızlı bayrak için
Yeter ki Bayrağım kahpelerin ayakları altında çiğnenmesin
O da bu duygularla selamlıyordu
Babasını, askerlerin omuzlarında taşınırken
Çaktı selamını kanlı gözyaşlarına bakmadan
Belki yaşı küçüktü
Ama yüreği dünyalar kadar büyüktü

Sen gülümseye devam et, eşkıyanın başı
Ölümün çok yakındır,
Bizler ölümü öldürmüş bir milletin çocuklarıyız
Kutsal şerefimiz vatan için, bayrak için
Dünyayı yakıp yıkan Cengizlerin, Yavuzların soyundanız
Sen bilemezsin bu duyguyu
Şahsiyetsiz bir milletin evladısın
Yaktığın evlere benzemez Türkün yüreği
İhanetleri söndürür isterse içindeki cevher
Vatan sağ olsun diyen şehit analarının
Çığlığı volkanları harekete geçirir
İntikam çığlığı kopar
Zulmün doruğundan
Korkunun ecele faydası yok derler
Öyledir, Türkün tarihi
Kendisini arkasından vuran milletlerin
Yeryüzünden kazınmasıyla doludur
Sıra sana da gelecek, sabret!
Şehitlerin ahları bile seni toprağa gömmeye yeter
Ürettiğin mikroplar tez elden geberir elbet.

Yüreğinin en güzel yerinde kin gizliydi artık
Ele vermeden kanla beslenen güller yetişir gülgun kalbinde
Sevgileri yaralanmış umutları solmuş
Bir yürekten ne beklenir ki daha fazla
Lazım olmuşsa ağlamak
Sen yinede ağlama küçük kız
Yokluğun hüznü babanın varlığına hasretini perçinlese de
Dokunaklı mısralar seni üzmesin
Atalarına, şehit babana layık biri olman
Babanı mutlu etmeye yetecektir.
Sakın ola sevindirme hainleri
Yazık etme geleceğine
Kuran sesini, bir Fatihayı esirgeme
Mezarına gidersen babanın

Ne kadar unutsa da yine yaşıyordu
Belleğinde ayrılığın kabusu
Türkülere veriyordu kendisini
Dudaklarının hiç unutmadığı bir türkü vardı
Uzun seneler geçse de hiç unutmuyordu
Hep o türküyü söylüyordu ta yüreğinden:
Alıştım hasretine
Alıştım gök gürültüsüne
Bir tek senin yokluğuna
Alışamadım babacığım


Hüseyin Özbay

Posthumus 21.10.07 21:52

Anacığım

Anacığım,
Dün gece siperde uyuyakalmışım,
Düşümde, beyaz bir at, beyaz bir kalpak
ve beyaz bir yamçı gördüm.
Düşümde şehitleri gördüm...
dedemi gördüm, babamı gördüm,
Cehennemi ve cenneti gördüm,
Seni cennette gördüm,
Bak ben sevinçteyim, üzülüyor muyum,
Sen ağlama anam.

Anacığım,
Dün gece siperde uyuyakalmışım,
Düşümde şehadetimi gördüm,
Şehitler ölmez
Sen ağlama anam.

Bir gün ana, ana bir gün...
Cesedimi ceddimin al kanına bulanmış,
Kanlı bir kefen içinde,
paramparça getirirlerse önüne,
üzerime kapanıp, yağmur yağmur ağlama yüreğime.
Bir gün ana, ana bir gün...
Zafere koşan atların, nal seslerini duyduğunda,
Beni, düğün yapan naiplerin arasında arama,
çünki ben, hürriyet körükleyen bir akordiyonun,
zafer müziğinde geleceğim kucağına,
Sen ağlama anam.

Ağlama anam,
Ağlama Şah-ı ceylan gözlerinden,
yıldızlar kaymasın,
Sönmesin umudundaki yakamozlar,
her zaman parıldasın,
Sen şehit anasısın, sen benim anamsın,
Sakın moskof feryadını duymasın.
Ağlama anam.

Anacığım,
Bilirim aylardır beni beklersin,
Her sabah sofraya boş bir tabak koyarsın.
Taze yağ sürersin, ekmeğimin üstüne,
Sütten kaymak ayırırsın benim için, severim.
Ve her gece, her gece duaların keskinler kılıcımı,
Anacığım...
Bugün kesilecek yarınların arkası,
Kesilecek boynuna sarılma umudum,
Artık sütten kaymak ayırma,
Taze yağ sürme ekmeğimin üstüne,
Ve artık bekleme beni,
Bekleme dönmeyeceğim.
Çünki ben bugün,
Vatan için öleceğim,
Çünki ben bugün,
Şehadet şerbetini içeceğim.
Ağlama anam.

Anacığım,
İstemem eğer hür olmayacaksa vatanım...
Güneş doğmasın, doğmasın güneş,
Yer yarılsın, gök çatlasın,
kafdağları başıma yıkılsın, başına yıkılsın.
Toprağım kurusun, sararmasın ekinler,
Evim, barkım yıkılsın.
İstemem eğer hür olmayacaksa vatanım
güneş doğmasın, sabah olmasın,
Yeter ki moskof üzerinde gezmesin toprağımın.
Ağlama anam.

Ağlama anam,
Bari sen ağlama,
Sevdiğimin ağladığını görmeden ağlama,
onu eller sevmeden,
atıma moskof binmeden
göklerden kanlı, şanlı bayrağım inmeden
ve şehitlerin ağladığını görmeden ağlama,
Vatanımın ağladığını görmeden ağlama anam.
Anam ağlama.


Oğuz Hüseyin Özdemir

Hasani 21.10.07 21:53

VATAN
Kimse söndüremez tüter bu ocak,
Adı türktür Bu vatanın türk kalacak.
Şehit ve gazi bedelidir bu şanlı bayrak,
Adı Türk'tür bu vatanın türk kalacak.

Nice şehitler vermiş bu toprak,
Sahiip çıkılacak vatan ve bayrak.
Tüm gençlik vatan bekçisi olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Her şafakta bir ışık parlayacak,
Tüm gençlik ona sahip çıkacak.
Türk gençliği uşak olmayacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Düşman karşısında birlik olacak,
Barış ve kardeşlik ülkümüz olacak.
Huzuru bozana dünya dar olacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Yüzlerce Cemal gazi olacak,
Binlerce Mehmet Şehit Olacak.
Tüm gençlik nöbet tutacak,
Adı Türk'tür bu vatanın Türk kalacak.

Hasani 21.10.07 21:54

ŞEHİT ASKER

Albayrağa sarılı tabutun önünde
Durmuştu bir imam kıblemizin yönünde
Saf saf oldu insanlar hocanın arkasında
Şehidin resmi vardı herkesin yakasında

Büyük bir boy resimle kortejin önlerinde
Özenle taşınıyor asker ellerinde
Gençliğin baharında henüz yirmi yaşında
Mavi bir bere vardı o tertemiz başında

Tüm cemaat ağlıyordu yaşları sel gibiydi
Esen meltem rüzgarı kara bir yel gibiydi
Seni uğurlarken içimiz yasla doldu
Tüm analar babalar ak saçlarını yoldu

Omuzlarda yükseldin göklere erdi başın
Olmasa da dünyada bir tek taşın
Öteki yaşamında makamın cennet oldu
Sen gidince yurdumun tüm çiçekleri soldu

Benim şehit askerim sen ölmedin asla
Vatanın dağlarına ismin yazıldı kanla
Sana silah çeken el kırılacaktır bir gün
Bu dünyadan edilecektir sürgün

Bunu asla unutma ey kahraman şehit
Her şeyi bilen Tanrı bize olsun ki şahit
Seni toprağa değil yüreğimize gömdük
Yanıyor çiğerimiz sanki ateşe döndük

Hasani 21.10.07 21:59


Posthumus 21.10.07 22:02

Gökyüzünden Düşen Şiir

Sene 1453;
Başımızda fatihler fatihi Mehmed,
Arkasında azimli, hırslı bir güç.
Bir el işaretiyle "Allah, Allah..."

Hep beraber saldırdık düşmana.
Baştan veda ettik dosta ve cana.

Kılıcım, ucunda kan lekesi ile sağ elimde,
Hançerim, düşman göğsüne girmeyi beklemekte.

Omuzumda yayım, kutusunda abrışım,
Başımdaki miğfer, benim can yoldaşım.

Silah arkadaşım Mehmet, yanımda mırıldanıyor;
"Allahım bana yardım et, bacağım fena kanıyor."

İmanla dolu kalbimiz hep beraber çarpıyordu,
Bu güven ile kimsede korku kalmıyordu.

Onur ve zorlukla geçirdik savaşı,
Sayısız şehit verdik.
Şehitler hiç görmezler musalla taşı.
Ama başları dimdik.

Ben de bir şehidim, kutsal mekana vardım.
Rumelideki toplu mezarda ben de vardım.

Artık mezarım falan yok, kimse aramasın.
Sadece Allahım var, herkes Ona inansın.

Şehit olan herkes gibi ben de hiç ölmedim,
Cennetin en güzel köşesidir benim yerim.

Şimdilik yukarıdan insanları seyrediyorum,
Aşağıya baktıkça "iyi ki şehidim" diyorum...

Hasani 21.10.07 22:03

Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne


Ana bu sabah yine erken uyandık
Botları boyadık,düzeni yaptık
Sabah sabah iştimada dimdik ayaktaydık
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne

Bir emir geldi babacan komutandan
Araçlara bindik tam teşhizat hep bir andan
Karamanlı başladı dua okumaya ağzından
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne

Mataramda ki su sanki zem zemdi
Tetiğim gül oya,süngüm bir çiçekti
Yüreğimde ki sevda daha bir depreşti
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne

Sen geldin aklıma giderken göreve
Sivaslının gözündeki yaşa takıldı aklım
Sordum kendi kendime acep niye
Biliyordu o da kavuşmayacaktı nişanlısı Emine'ye
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne

Bir ses duyuldu önce kulaklarım oldu sağır
Az sonra geldim kendime koştum cenke
Arkadaşlar dökülüyordu tek tek yere bağır ALLAH diye bağır
Gözümde ki yaş düşmüştü gönlüme orda oldu kahır
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne

Vatan içindi dökülen kanlar yere
Çakallar karşı cephede mehmetçikler yerlerde
Tokatlı,Yozgatlı düşmüş kalmışlar üst üste
Allahım sen onlarında gazasını mübarek eyle
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne
Doğduğum anı bilmem ama anam
Ölürken son sözüm oldu VATAN
Helaldir ona bu uğurda verilen her can
Ana ağlamaysın oğlun oldu şehit OSMAN
Ben şehit olacağımı hissetmiştim anne
VATAN SAĞOLSUN

Hasani 21.10.07 22:06

İŞTE O ŞİİR

Oğlun Şehit... çatma kaşını Anne

Metin ol da dik tut başını Anne

Gel; öp... kokla... mezar taşımı Anne

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Olsa da bu dünyada gönlün ezik

Eğilme kimseye tut başını dik!

Bu duygular bize tanıdık bildik

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Ölüm vaktin gelsin kavuşacağız

Albayrak altında buluşacağız

Mahşerde birleşip sarılacağız

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Bitmedi soysuzlar ona yanarırm

Dökülen bunca masum kana, yanarım

Öldüğüme değil, sana yanarım

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Bizler bedeni olmayan diriyiz

Şanlı Peygamlerin Askerleriyiz

Kanımızla vatanın vergileriyiz

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Ya devlet başa ya kuzgun leşe

Vermeyiz kimseye vatanı beleşe

Hele hele üç beş soysuz gebeşe

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Siyasiler çıkar adlı oyunda

Oyunlar oynandı hep bizim kanda

Babam, gardaşlarım, yarim bir yanda

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Oyunlar oynanıyor kanımızda

Feryatlar kopar yürek kapımızda

Cenazede olurlar yanımızda

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Sen Şehit Anasısın gurur duy Anne

Bugün bizim için hem şölen hem toy Anne

Türk; tarihe yön veren o asil soy Anne

Akıtma gözünden yaşını Anne!

Posthumus 21.10.07 22:10

Ey Nebi -Naat-

Ey nebi,
Sen yürürken dağlar titrerdi
Bulutlar üzerinden hiç eksilmezdi
Yağmur senin eserindi
Çöldeki güller seninle yeşerdi
Ey Resul, hüzzam çiçeklerinin yağmurusun
Ruhunla Fethettiğin diyarlardan geliyorsun
Buram buram terleyen şarkılar seni konuşsun
Ölümsüz sevdaların, mutlu sonusun, sembolüsün

Hasretin vuslata döner mi bilemem
Ağlasam gözyaşları mı silemem
Kalbimde filizlenen aşkını söndüremem
Ey nebi, seni rüyamda görmek yetmez bana

Gönül çölümde açan bir gülsün
Bana da şefaat eyle, yüzüm gülsün
Ben sevdaların yenik süvarisi
Senin yolunda kılıcım demirde dövülsün

Islak bakışında, yağmura gebedir gözlerin
İmanı çağırır gönlüme sözlerin
Allah için yanar sönmez közlerin
Ey nebi, kuşlar kanadında taşır seni

Güller yaprağında kokunu saklar.
Sana aşıkların yanaklarında
Gözyaşları ırmak gibi vadi yapar
Sana kavuşmayı özlemek özlem topraklarında

Cömert dünyanın bencil insanlarıyız
Merhamet denizini kurutanlarız
Senin rahmetinden çok uzağız
Ey Nebi! Bizi affet senin duana muhtacız

Ey Nebi, bulutlar ağlardı sen ağladığında
Aynı secdeye baş koyduğun Haticenin mezarında
Ama davan öyle büyüktü senin
Bu acı neydi ki karda ateş kalırdı

Baktığın aynada hayalin olmak
En çok neyi isterdim, bilir misin?
Peygamber Mescidi yapılırken, taşıdığın taş olmak
Güneş olup seni terletmekten korkmak

Sen gitmedin ey sevgili
Elim gitti, ayağım gitti
Bedenime can veren yüreğim gitti
Sensiz öksüz, yetimim şimdi.

Ey mübarek kutlu beldenin efendisi
Soldu bahçemizde güllerin al rengi
Dikenler kanatır oldu sözlerini unutalı
İmanımız buz kalıbı, kin sevgiyi esir aldı

Nefis denen azgın at, bize hakim oldu
Hırs,ihtiras bütün benliğimizi yuttu
Kur-anın sureti, siretinin yollarını tuttu
Ey Resul, kalbimiz seni anmayınca pas tuttu

Çöl gecelerinde Ashabının okuduğu Kur-anla
Mest olurdu onu dinleyen nice melekler
Yürürken bile ağlardı Allah korkusuyla
Müşriklerin korktuğu korkusuz Ömer

Bütün cehennemi içine alacak kadar
Genişti Ebu Bekir Sıddıkın yüreği
Çünkü kalbini böyle güçlü yapan kor
Sana duyduğu aşkın meyvesiydi Ya Resulullah

Onu andıkça kılıcının pası silinirdi Alinin
Zülfikar kılıcı, kınından Allah için çıkardı
Hayber Kalesinin kapısını elleriyle kırmıştı.
Sen Müşriklerin önünden görünmeden geçerken

Senin yatağında senin yerine yatıyordu
Yürekliydi Ali Allahın arslanıydı
Sana biat eden yaşı en küçük yiğitti
Ey Nebi, sana inanmak bile bir başkaydı

Osman gibi servetimi senin yolunda
Senin davan için harcamak vardı
Değil bir kere, bin kere ölmek bile az gelirdi
Hamza kadar olmasa da
Senin yanında savaşmak vardı Ya Resulullah

Ey Nebi; ne zaman o gül şehrine gelsem
Bastığım her yer gül kokar
Gönül ayrılmak istemez senden
Ömrümde bir kez yollarında ölsem

Bismillah demen kafiydi silerdi kılıçların pasını
Ashabın yarışırdı vermek için senin yolunda canını
Namazdayken bile omzunda taşırdın Hüseyinle Hasanı
Ey Nebi, sen bülbülün gülü, sen sevdaların gönülüsün

Ey nebi sesini duyur bize
Sesini duyur hasretinle inleyen gönüllere
Bir bengisu ol kurak kalbimize
Çöle dönüşmeden ruhumuz
Sevginle yeşersin umudumuz

Ey nebi, sen Medineye hicret etmiştin
Ben sana senin yoluna hicret ediyorum
Gül sözlü, gül yüzlü efendim, peygamberim
Varlığınla ruhuma nur salan güneşim
Şehitlerin arzusu gibi senin için bin kere öleyim

Senin hürmetine kabul edilir dualar
Seni anan kasideler gönüllere huzur sunar
Güllerin en güzeli senin ismindir ya Muhammed
Şefaatinle affedilir günaha batmış insanlar

Ey Nebi, seni bekleyen kuşlar özleminle dile gelir
Bülbüller susar, güller kırmızı rengiyle konuşur
Çölde dara düşen ceylan seni duyunca kurtulur
Boynu bükük güvercin senin zafer muştunla sevinir

Nur yüzünde, güneş kalbinde aydınlık sende
Hira mağarasında tefekküre dalıp gittiğinde
Uyanırsın aniden Hakkın "oku" emriyle,
Cebrailin kanatlarında okumayı bilmesen de
Ve sonra bir okuyuşta Kur-anı ezberlediğinde
Güvercinden bekçi olsam mağaranda
Seni saklasam ben yüreğimde

İzini örümcek, yüzünü güvercin gizler
Sana bir şey olsa Ayşenin kalbi sızlar
Vuslatınla açılır, kör karanlığa alışkın gözler
Ey Nebi, denizler ikiye yarılır senin doğuşunla

Gül baharı, bahar Nisanı bekler
İsa Peygamber senin geleceğini müjdeler
Saklanır hakikat yalanın toprağını deler gerçekler
Ya Muhammed! Gülüşün bir mehtaba benzer.

Hüznün lirik ritmine seyyah olan sevdam
Karanfilin koynunda ayak bastığın kumlara kilim olsam
Çiçekler balını dikenlerin gölgesinde saklar
Sözler deryasında inci olan sözlerinle çağlasam

İkliminde gönüllere ferah veren kelimelerin
Hiddet içinde sana gelenler sakinleşip durulur
Mümin olup ashabın olurlar saf değiştirir düşmanların
Yolunda ölenler çoğalır kızlar gömülmekten kurtulur

Yıldızlar ağlıyormuş, duydun mu ya Resulullah
Gözyaşları sel olmuş, zambaklar kurumuş ya Resulullah
Sen Rabbine kavuşurken ayrılık gam verir seni sevene
Sana kavuşunca şehitler cennette senin köşkünde
Şefaatini esirgeme bizde sana kavuşalım Ya Resulullah!

manayak 26.10.07 16:03

Al***305;nt***305;:

nezz´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 18315)
Bu ResımdE BendeN OlsuN :)




bu resme bende delüü oldum yawwwww

alatoo 18.12.07 07:20

Şahadet Var!!!(şehitlerimize)
 
ŞAHADET VAR!

Vatan yolunda kurbanlar adanan

Toprağı kan ile besleyen şehitler veren

Senin için anadan,babada, yardan ayrılan

Yılmadan yıkılmadan senin için şehitler veren

Şehitlik için şahadet için biz burdayız!

Fedadır sana son damlasına kadar kanımız

Toprak yeni bir ölüme hazırlanmışsa biz hazırız

Hüzün yok! korkmak yok!şahadet var

Vatan için sevği için sonunda şahadet var

Bu kanlı topraklarda ne canlar yaşayacak

Benim kanım bu canlar için fedadır.

Çoskun bir dere gibi akan kanım!

Kardaşım kaz mezarı belki orda ben yatarım

Şehit olsamda kanlı toprağımda ben yatsam....
Ertuğrul ZENGİN


Hasani 24.02.08 22:37

'Güneş' şehitlerinin anısına

'Vurulmuş alnından tertemiz uzanmış yatıyor/
Bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor...
Şehitlerimize son görev...


Hepsi kınalı kuzu...
Anaların, yarların gözbebeği...

Çoğu gönüllü talip olmuştu kara harekatına...
"Önce vatan" demiş, düşmüşlerdi karlı dağ yollarına...
Vatanlarından uzakta...
Vatanlarına GÜNEŞİ getirmek için çarpıştılar yüreklice...

Dondurucu soğukta, hain pusularla donanan dağlarda...
Şehit kanları ıslattı beyaz karları...
Güneş gibi kıpkırmızı al bayrağa sarılı döndüler baba ocaklarına...

Türkiye 'GÜNEŞ' şehitlerine ağladı bu kez...
Yürekler kor gibi yansa da "Vatan sağolsun" haykırışı yükseldi cenazelerden...
Ve bir de "Kandil'i almadan dönmeyin" sloganı...

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.

fatkoc58 21.03.08 16:21

....

Al***305;nt***305;:

leonking90´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 23948)
MEHMETÇİK

Mehmet daha çok küçüksün
Mehmet
Bilmiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet
O kadar vaktin olmadı zaten
Ama sen ümit etmeye devam et
Mehmet, bilemiyoruz Mehmet
Böyle mi sürecek bu ilelebet
Değişir mi dünya
Döner mi devran
Sen ümit etmeye devam et
Öyle bir karanlık kutu ki insan
Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan
Söz dediğin insan icadi lisan
Ama sen yine de hep hayattan bahset
Mehmet gitmiyor gözün gözümden
Hiç büyümemişsin, tanıdım çocuk yüzünden
Kan geldi kederden özümden
Sen anacığını düşün çok dikkat et
Mehmet küçücüksün Mehmet
İnsan soyu böyle en nihayet
Öteki desen beriki desen

Kendini de bizi de Dünyayı da affet




fatkoc58 21.03.08 16:22

....


Al***305;nt***305;:

leonking90´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 52938)
MEHMETÇİK

Tarlada rençber,
Sınırda asker,
Tunç gibi gezer,
Aslan Mehmetçik.


Anası Vatan,
Babası Vatan,
Kalplerde yatan,
ASLAN Mehmetçik.


Yeldir aşar o,
Seldir taşar o,
Ölmez yaşar o,
Aslan Mehmetçik.


leonking90 21.03.08 16:32

çok hoşuma giden bir şiirdi.
tarihi eski.
revize etmek istedim.
Taşıdığın için teşekkürler.

leonking90 22.03.08 08:31

Ahmet Asker

Her Anadolu evladının hayatında askerliğin farklı bir yeri vardır. Bu, kültürümüzde çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Askere gidenler davul ve zurnayla gönderilir, onlara kurbanlar kesilir.Askerliğini yapmayana kız bile vermezler, Anadolu***8217;da.

Ahmet, saf bir Anadolu çocuğuydu. Her şeye safiyane yaklaşır, kimseyi kırmak istemezdi. Askerlik vakti gelmişti. O da diğer askerliğini yapanlar gibi arslanlar gibi gidip, askerliğini yapıp gelecek ve köyde havasını atacaktı. Belki de sevdiği kızla evlenecekti askerlik dönüşü, kim bilir!

Bu düşüncelerle gitti askere. Askerlikte nelerle karşılaşacağını bilmiyordu tabi. Gerçi askere gidenlerden birçok hatıra dinlemişti`, ama yaşadıklarıyla anlatılanların arasında dağlar kadar fark olduğunu sonradan anlayacaktı.

Havacı olarak yapacaktı askerliğini. Üç aylık acemiliğini Kütahya***8217;da yaptıktan sonra usta birliği İzmir Çiğli Hava üssüne çıkmıştı.15 ayını burada geçirecekti. Burada askerler, pilot adaylarının daha iyi eğitim almaları için geri hizmeti yapıyorlardı. Yani askerlik için rahat bir yerdi.İzmir***8217;in dezavantajı, yazın çok sıcak olması ve nemden dolayı da insanı bunaltmasıydı.

Acemilikte çok sıkıntı çekmişti. Saf olduğu için arkadaşları onun iyi niyetini suistimal ediyor, onu kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıyorlardı. Ama o her şeye sabretmiş ve usta birliğine teslim olmuştu. Hava üssünde pilotların bağlı bulundukları filolar vardı. Ahmet de bu filoların birinde pilotlara hizmet etmekle vazifelendirilmişti. Mesai saatlerinde, pilotların çay, kahve gibi içecek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyordu. Daha ilk günlerden itibaren safiyane görünüşüyle herkesin ilgisini çekmiş, sevgisini kazanmıştı. Mesaiden sonra bütün pilotlar evlerine gittiklerinde, filoda kalan askerler kendilerince gülüp eğleniyorlar, rahatça istedikleri her şeyi yapıyorlardı. Mesai içinde tabi ki ast üst disiplini içerisinde hareket ediyorlar, haliyle sıkılıyorlardı. O nedenle mesainin bitmesini dört gözle bekliyorlardı. Fakat akşamları nöbetçi subayın ani baskınları olmuyor değildi. Bu çok nadir olurdu.

Yine bir gün mesai bitmiş, akşam Ahmet ve arkadaşları kantinde televizyonun karşısına geçmişler, çaylarını yudumlayarak vakit geçiriyorlardı. Etrafı dağıttıklarının farkında değillerdi. O gece en belalı subayın, Yüzbaşı Hurşit***8217;in nöbetçi olduğunu unutmuşlardı. Belalı birisiydi. Hatasını gördüğü askeri topluluk içinde azarlamaktan zevk alırdı.

Hiç beklemedikleri bir anda nöbetçi subay filoya geldi. Onun geldiğini gören askerler hemen kendilerine çekidüzen vererek ayağa kalktılar. Nöbetçi subay ortalığın dağınık olduğunu görünce küplere binmişti. Öfkeyle, orada bulunan askerlere ateş püskürüyordu: ***8216; Siz ne biçim askersiniz? Burası ne böyle? Babanızın çiftliği mi burası? Hepinizi disco***8217;ya (askerde cezaevinin ismi discoydu) göndereceğim.***8217;

Bu arada Ahmet, şaşkınlığın verdiği ürpertiyle olanları izliyor, izlerken de kendi içinde düşünüyordu: ***8216; Bu olayı bu kadar büyütmenin alemi ne? Bu kadar bağırıp çağıracağına biraz daha yumuşak davranabilir. İşin ucunda ölüm yok ya! Zaten anadan, babadan, memleketten uzağız`, bir de bu olay***8230;hiç de çekilmiyor.***8217;

Ahmet bunları düşünürken nöbetçi subay hala öfkesini kusuyordu: ***8216;Size askerliğin ne demek olduğunu göstereceğim. Sizi ananızdan doğduğunuza pişman edeceğim ve sizi asla affetmeyeceğim.***8217;

Askeriyede rütbeler yıdızlarla ifade edilirdi. Bir yıldız sahibi teğmen, iki yıldız sahibi üsteğmen, üç yıldız sahibi yüzbaşı***8230;

Ahmet daha fazla dayanamadı ve nöbetçi subaya: ***8216;Komutanım!***8217; dedi. Açık olan pencereden eliyle gökyüzündeki yıldızları göstererek: ***8216;Milyarlarca yıldıza sahip olan Yüce Mevla, verdiği onca nimetine karşı, kendisine asilik yapan kullarını affediyor da`, omzunuza üç yıldız takmış olan siz, bu ufacık hadiseden dolayı bizlere olmadık laflar ediyor, bizi affetmeyeceğinizi söylüyorsunuz.***8217;

Ahmet***8217;in bu beklenmedik çıkışı karşısında herkes donakalmıştı. Nöbetçi subay da ne yapacağını şaşırmıştı.İstese Ahmet***8217;i üste itaatsizlikten disco***8217;ya gönderebilir, askerliğini uzatabilirdi.Öfkesinden gözleri büyümüştü.Yutkundu.Biraz durduktan sonra, hiçbir şey söylemeden geriye dönüp gitti.

Filoya sessizlik hakim olmuştu. Kimseden çıt çıkmıyordu.Herkes Ahmet***8217;in nöbetçi subaya verdiği cevabı düşünüyor, olayı anlamaya çalışıyorlardı.Halbuki nöbetçi subayın en çok sevdiği bir şeydi bu tip durumlarda bir insanı azarlamak ve ona haddini bildirmek.

Belki de bu olayın tatsız neticelenmemesi, Allah***8217;ın, iyi niyetliliğinden, saflığından dolayı Ahmet***8217;e verdiği bir lütuftu. Çoğu asker de böyle düşünüyordu.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:21 .

Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Powered by Herkonu team