A-Z ye Herkonu

A-Z ye Herkonu (http://www.herkonu.eu/index.php)
-   Genel Konular (http://www.herkonu.eu/forumdisplay.php?f=12)
-   -   Özel - Din ve Kültür (http://www.herkonu.eu/showthread.php?t=39)

dost 07.07.08 18:17

Evlilikte Denklik Aranmalı Mı?

Evlilikte denklik mühimdir. İslâm hukukunda buna (küfüv) tabiri kullanılmaktadır ki, taraflar terazinin iki gözü gibi birbirine eşit seviyede olmaları şeklinde düşünülebilir. Ancak böylesine denklik bilmem kaçta kaç çiftte bulunur? Mutlaka bir tarafta bir konuda ağırlık, diğer tarafta da başka konularda ağırlık söz konusu olmaktadır.

Bu hususta mühim olanı, tarafların dindarlıkta denklik sağlamaları, hayatın temel mefhumlarında aynı anlayış ve inanış içinde olmalarıdır.

Şayet dindarlıkta denklik yoksa, birinin haram deyip uzak kaldığına öteki, ?Bunda ne yar, çağın icabıdır? diyerek tercih etme temayülünde ise burada durup düşünmek gerek. Zira bu temel konuda ayrılık ileride bir çok konularda da ayrılıkların olacağına işarettir. Böylesine köklü ayrılıklar, tarafları mutlu ve bahtiyar olacakları bir hayata götürmez. Biri başörtüsünün farz olduğunu düşünüyor, öteki ise açıklığın çağın gereği olduğunu söylüyor, mesele yapılmaması icab ettiğini ileri sürüyorsa denklik yok, farklılık var demektir.

Bu gibi hayati konular baştan iyi konuşulup tartışılmalı, sonundaki pişmanlığın pahalıya mal olacağını baştan iyi bilmelidir. Bazı gençler gençlik gereği hislerine mağlup oluyor, zamanı gelince onları da yaparım diyor, ileride istediğim gibi islâmî giyime girecek, dinî hayata başlayacak, diyerek bir başlangıç yapıyorlar. Tabii hislerinin baskısı geçip gerçek hayat anlayışlarıyla birbirine muhatap olmaya başlayınca bir sıkıntı da başlıyor.

Bu defa da, ?Ne yapacağız?? diye çare aramaya yöneliyorlar. Tabii iş işten geçtikten sonra.

Bana gelen sızlanmalardan anladığıma göre bazı gençlerimiz şampuan kurbanı. Bazıları da dar pantolon hayranı. Kimileri de makyaj ve boyanın mağlubu. Tabii yağmur yağıyor, boya dökülüyor, süs bozuluyor, gerçek çehre olanca netliğiyle meydana çıkıyor, Bu defa da ?Vay sen böyle miydin?? gibilerden feryad başlıyor. Bundan sonrası iki tarafın da sızlanışı, feryad ve figanı şeklinde gelişiyor.

İşte bunun içindir ki, gençler tek başlarına karar vermemelidirler. Çünkü gençler hislerinin etkisinden kurtulamaz, denkliğin var olup olmadığını tespitte yanılabilirler.

Gerçi son söz yine kendilerinin olacaktır, bunda kimsenin şüphesi yoktur. Ama kendilerinin bilemeyecekleri, anlayamayacakları birtakım özellikleri tecrübe sahibi ana-babalar daha yakından tesbit edip anlayabilirler. Öyle ise yaşlıları devreden çıkarmamalılar. Denklik var mı, yok mu, onların gözüyle de tesbite çalışmalılar.

Zaten ana-babadan gizli evlilik hiçbir zaman tavsiye edilmez. İmam-ı Şafii?de, velilerin izni olmadan nikah yapılamaz. Hanefi?de ise, denklik olmadan nikah yapılmışsa ana-baba buna mani olabilir, müdahale hakkını kullanabilir.

Sonra Efendimiz (s.a.v) de tavsiyede bulunmuş: ?Nikahanınızı ilan edin, def çalarak da olsa etrafa duyurun? buyurmuştur. Sözün özü, sonraki pişmanlık pahalıya patlamaktadır. Çünkü yaz bitince yapraklar dökülüyor, ağaçlar öz varlıklarıyla meydana çıkıyorlar. Meyvesiz ağaçlar ise sadece odun oluyorlar...

Ahmet Sahın hocadan alıntı.....

OsManLii 07.07.08 23:13

Gayet güzel yazılmış baştan sona kadar haklı evlilikte denklik önemlidir. En azından benim için öyle ama sadece denklikte yeterli olmuyor bakıyoruz ki denk olmayan çiftler gayet uyumlu anlaşabiliyorlarda deniyorlar başarabiliyorlarda bu sonradan farklılık denkliğe dönüşebiliyor..... Ama denk olan şahıslarıda görüyoz kimin ne olduğu belli değil dindar görünmeye çalışan..... Neyse Cenab-ı Allah bize dengimizde evlenebileceğimiz huzur içinde bir ömür boyu başımızı bir yastığa koyacağımız eş nasip etsin inşaallah

leonking90 11.07.08 08:33

--- Ağlamak ---

Eski insanlar ******ların gülmediklerini ve ağlamadıklarını sanarak insanı tarif ederken ***8220;******-ı Dahik***8221;; yani ***8220;gülen *********8221; diye nitelendirmislerdir etmişlerdir. Çünkü burada insanın maddi yönden ******lara benzemesi bahis konusudur. ******ların da kalpleri var, ciğerleri var, onlar da insanlar gibi yiyor, içiyor, nesil bırakıyor. Fakat ******lar gülmüyorlar, ağlamıyorlar***8230;

Öyle sanıyorlardı da, insanı gülen ****** diye tavsif ediyorlardı. Şimdi, aslını ararsanız gözyaşı, duygulu bir varlık olan insana mahsus bir şeydir. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV): ***8220;Allah***8217;ım! Ağlamayan gözden sana sığınırım***8221; diye dua etmişti.



Fakat bazı hâdiseler vardır ki, bizlere zaman zaman ******ların da ağladıklarını düşündürür. Nitekim harb okulundaki tabîiye hocamız, tatbikatta bize bir olay anlatmıştı. Bu olay hâlâ hatırımdadır. Şöyle ki;

Bu hocamız balkan harbine iştirak etmişti. Bulgarlara, Yunanlılara, Sırplara mağlup olan Türk ordusu çekilirken hocam da orada bir topçu subayıymış. O zaman şimdiki gibi motorlu vasıtalar olmadığı için topları büyük atlara çektirirlermiş. Trakya***8217;da toprak çok özlü olduğundan çamura saplanan tekerlekleri atlar çekememiş, atlara yardımcı olması için köylerden manda getirip top arabalarına koşmuşlar, arabaları mandalara çektiriyorlarmış.

Bize olayi anlatan subayımız diyordu ki: ***8220;Askerlerden birisi yol kenarında bulunan bilek kalınlığında bir ağacı kopararak eline almış, çamura saplanan mandaya bu dikme ile acımasızca vuruyordu. Ben de sürekli; ***8220;Vur!.. Vur!.. Vur!..***8221; diye komut veriyordum. Tam bu sırada sopaları yiyen manda bize doğru döndü, ***8220;Vur!***8221; emrini benim verdiğimi anlıyor gibi kalabalık içinde yalnız bana göz-lerini dikti. Yalvaran gözleriyle öyle bir manâlı bakışla baktı ki; o anda mandanın gözlerinde acıyla dolu göz yaşları hissettim. Belki ağlamıyordu, ama gözleri yaşarmıştı. Ve o yaşarmış gözlerle bana baktığı zaman, o bakışlar içime işlemişti. Manda, bakışlarıyla bana diyordu ki: ***8220;Ey subay! Sen emir veriyorsun, ben de gücümün yettiği kadar çekmeye çalışıyorum. Daha niçin bu kadar vuruyorsunuz?..***8221;

Komutanımın anlattığı bu hadiseyi hiç unutmuyorum. Dolayisiyla o göz yaşları, eski insanların sandıklarının aksine, beni ******ların da ağladıklarına inandırmıştı. Bu bir görüş ve seziş işidir.

eylul64 17.07.08 18:52

harika leon cok saol, bende ****yi ürkütmüstüm istemeyerek bana cok pahaliya mal oldu:( ****yi ürküttüm korkudan takla atti ****cik ve biz uzun yola ciktik gözümün önünde bizim araba takla atti ben bizim arabada degil arkadaaki arabadayim cok sükür ucuz kurtulduk ama hala ****nin kafasini kaldirip gözümün icine bakisi asla unutamam.... siz siz olun hic bi canlinin canini yakmayin ürkütmeyin tskler

leonking90 18.07.08 12:54

hayatın içinden....
 
Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu.
-Gel seni camiye götüreyim, dedim. Bugün Cuma biliyorsun.
-Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi
-Biliyorum ama, sebebini gerçekten merak ediyorum.
-Ne bileyim olmuyor işte, dedi.Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum.
Gayri ihtiyari gülmeye başladım.
-Herhalde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi?
-Ciddi söylüyorum, dedi. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin.
Gerçekten öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.
-Peki, dedim.Hayatında hiç camiye gitmedin mi?
-Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim, dedi. Hem o yaşlarda dizlerim aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum.
Söyledikleri beni son derece şaşırtmış ve bu konuyu açtığıma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.
Onunla konuşmamızdan 2 ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler. Hemen gittim. Bahçedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve üzerinde yine yeşiller vardı.
Yavaşça yanına yaklaştım ve kısık bir sesle:
-Hani, dedim. Camiye gelmeyecektin?
Hiç sesini çıkarmadı. Çünkü musalla taşının üzerinde, yeşil örtülü bir tabut içinde yatıyordu.

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN***8230;


eylul64 18.07.08 22:29

tskler paylasim icin:(

dost 21.07.08 18:05

Kimsenin Yaptığı Yanına Kalmaz!..

Evet, kimse yaptığının yanına kalacağını sanmasın. Çünkü adili mutlak olan Allah, imhal eder, yani mühlet verir; ama asla ihmal etmez. Bir de bakarsınız ki zalim, zulmünün karşılığını beklenmedik bir anda olanca şiddetiyle görmüştür.
Ancak insanlar bu cezanın yaptığı zulmün, haksızlığın karşılığı olduğunu bazen anlayamazlar da zalimin, haksızın yaptığı yanına kaldı sanırlar.

İşte size irşat eserlerinde haksızlık ve zulüm karşılığı olaylardan bir misal.

Rivayete göre bir gün Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi! der, bazı insanlar zalimin yaptığı yanına kalıyor sanıyorlar. Halbuki senin adaletin eninde sonunda gerçekleşmekte, zalim zulmünün karşılığını mutlaka bir sebeple görmektedir. Bana gerçekleşen bu adaletinin bir örneğini göster ki, onu insanlara anlatayım da kimse zulüm ve haksızlık yapma cesareti bulamasın kendinde. Eninde sonunda zulmünün karşılığını göreceğini anlasın herkes. Rabb'imiz:

- Ya Musa der, sahrada dört yolun kesiştiği yerdeki çalılıkta saklanarak çeşme başında cereyan edecek olayları seyret de gör bakalım zalim, haksız nasıl eninde sonunda zulmünün, haksızlığının karşılığını görmektedir...

Musa Aleyhisselam, tarif edilen yerdeki ağaçların arasına gizlenerek karşıdaki çeşme başında yolcuların yaşayacağı olaylara bakmaya başlar.

İlk olarak bir atlı gelir çeşmenin başına. Atından iner, heybesini alıp ağacın gölgesinde oturarak yemeğini yer, suyunu içer, ancak içinde altınları bulunan heybesini orada unutarak atına binip uzaklaşır.

Arkasından gelen ikinci yolcu, çeşmeden suyunu içer, etrafa bakarken ağacın dibinde bir heybe görür. Kaptığı gibi heybeyi gözden kaybolur. Onun arkasından iki gözü de görmeyen üçüncü yolcu gelir, o da eğilerek çeşmeden suyunu içer, bir kenara çekilerek şöyle birazcık dinlenmek isterken heybenin sahibi ilk yolcu atıyla çıkagelir, öfkeyle heybesini aramaya başlar. Yaşlı bir adamdan başka da kimseyi görmeyince:

- Burada unuttuğum heybemi sen alıp sakladın, ya paramı verirsin yahut da canını!.. der. İhtiyar:

- Ben iki gözü de görmeyen bir adamım. Senin heybenin nerede olduğunu ne bileyim!.. diyerek sert karşılık verince, öfkesi başına sıçrayan atlı, 'Bu yaşta beni mi kandıracaksın?' diyerek bir vuruşta ihtiyarı yere serer..

Bunları bulunduğu yerden seyreden Musa Aleyhisselam:

- Ya Rabbi, der, bu atlının içi para dolu heybesini arkasından gelen genç bir yolcu alıp gitti, cezayı ise ondan sonra gelen yaşlı adam çekti. Adalet neresinde bunun?.. Rabb'imiz şöyle hitap eder:

- Ya Musa! İnsanlar böyledirler işte. Hep hadiselerin dışına bakarlar, içindeki kaderin adaletini çoğu zaman göremezler. Burada herkes geçmişte yaptığının karşılığını gördü, insanlar zulüm yapsa bile içinde kaderin adaleti vardır,diyerek işin geçmişini şöyle açıklar:

- Para dolu heybesini çeşmenin başında unutan atlı, vaktiyle yanında çalıştırdığı fakir bir adamın hakkını vermedi, yoksul adamın hakkı kaldı üzerinde.

İşte heybeyi alıp giden genç ,o yoksul adamın çocuğuydu. Aldığı para babasının hakkı olan paraydı. Onu alıp gitti. Böylece kaderin adaleti yerini bulmuş, çocuk babasının verilmeyen hakkını alıp gitmiş oldu. Başına aldığı kamçı darbesiyle yere serilen ihtiyara gelince:

- O da astığı astık, kestiği kestik denecek derecede zalimin biriydi..Nice kavgalara, zulümlere karışmış, yaptığı hep yanına kalır sanmıştı.Son olarak da atlının babasını kamçılamıştı. Nihayet atlı da geldi, parasını aldı zannıyla babasını kamçılayan adamı adamı kamçılayarak bir vuruşta yere serdi,tıpkı onun da babasını bir vuruşta yere serdiği gibi.

Bundan sonra Rabb'imiz Hazreti Musa'ya şöyle hatırlatmada bulunur:

- Ya Musa! Söyle kullarıma, hikmetini bilemedikleri olaylara itiraz yollu bakmasınlar. Bilsinler ki, bir yapana bir başka yapan çıkacak, kimsenin yaptığı zulüm, haksızlık yanına kalmayacak, kaderin adaleti eninde sonunda yerini bulacaktır. Atlı adamın çalıştırdığı işçisinin hakkını sonunda heybe dolusu parayla ödediği gibi, babasını bir vuruşta yere seren adamı da kendisi bir vuruşta aynı şekilde yere serdiği gibi.

Onun için büyüklerimiz demişler ki:

"Hak Teala bir kulun hakkını bir başka kul ile alır; bilmeyen gafil onu kul kendi yaptı sanır.

Burada Şu Kaide Unutulmamalıdır:

-Kader, kulun işledigi suçtan dolayı ceza verir,kul ise işlemediğinden ceza verir,bu yüzden kader adil,kul zalim olur...Misalimizde olduğu gibi...

eylul64 24.07.08 23:58

cok cok tskler ALLAH razi olsun ve hayirli cumalar selamlar:)

dost 25.07.08 17:40

Cuma Gününün Sünnetleri..

Cumâ gününün 20 sünneti ve edebi vardır. Bunlar şunlardır:

1- Cumâyı Perşembe***8217;den karşılamalıdır. Meselâ; yeni ve temiz elbiseyi hazırlamalı, işleri bitirip Cumâ***8217;yı ibâdetle geçirmeye gayret etmeli.

2- Cumâ günü, Cumâ namazı için gusül abdesti almalı. (Bu gusül hakkında, farz diyenler de vardır.)

3- Başı tıraş etmeli. Sakalın bir tutamdan fazlasını ve tırnakları kesmeli ve beyaz giymeli.

4- Cumâ namazına mümkün olduğu kadar erken gitmeli.

5- Ön safa geçmek için, cemâatin omuzlarından aşmamalı.

6- Câmide namaz kılanın önünden geçmemeli.

7- Erken gidip birinci safta yer almalı.

8- İmam minbere çıktıktan sonra hiçbir şey söylememeli, ezanı da tekrar etmemeli.

9- Namazdan sonra, Fâtiha, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini 7 defâ okumalı.

10- İkindiye kadar câmide kalıp, ibâdet etmeli.

11- Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından anlatan âlimlerin dersinde bulunmalı.

12- Cumâ günü duânın kabul olduğu vakti aramalı, bunun için hep ibâdet etmeli.

13- Cumâ günü çok salevât-ı şerîfe getirmeli.

14- Kur***8217;ân-ı kerîm ve Kehf sûresini okumalı.

15- Az veya çok sadaka vermeli.

16- Ana-babayı veyâ bunların ve sâlih Müslümanların ve evliyânın kabirlerini ziyâret etmeli.

17- Ev halkının yemeklerini bol ve tatlı yapmalı.

18- Çok namaz kılmalı, namaz borcu olanlar kazâ namazlarını kılmalı.

19- Cumâ gününü, ibâdetle geçirmeli.

20- İkindiden sonra, seccâde üzerinde elinden geldiği kadar; ***8220;Yâ Allah! Yâ Rahman! Yâ Rahîm! Yâ Kavî! Yâ Kadir!***8221; deyip, sonra duâ etmelidir...

...................

Psikolog_08 25.07.08 17:57

keşke bunlardan birkaçını yapabilsek hepsini yapmamız imkansız ama keşke birkaçını gayret edip yapabilsek ..


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:10 .

Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Powered by Herkonu team