Orhan Pamuk Hakkında...
Bizde bir prof.var.Yalçın küçük ama mide bulandırır.İşte bu mide bulandıran üfürükcü prof.bile Pamuk hakkında bişeyler diyor.
''Orhan Pamuk hakkında şok iddialar Prof. Dr. Yalçın Küçük, Orhan Pamuk hakkında şok iddialarda bulundu.. 16 Ekim 2006. Yalçın Küçük Orhan Pamuk***8217;un ***8220;Benim Adım Kırmızı***8221; adlı kitabının Tevrat***8217;ta yer alan bir Yahudi kavminin bayrağı olduğunu söyledi. Yalçın Küçük, Orhan Pamuk***8217;un Türkiye***8217;de okunmadığını iddia ederken, ***8220;Bugün burada Orhan Pamuk***8217;un idamını gerçekleştireceğiz***8221; dedi. Orhan Pamuk***8217;un kitaplarının Yahudi ***8220;Kabala***8221; öğretisinin şifrelerine göre yazdığını söyleyen Küçük, yurt dışında Pamuk***8217;un kitaplarının çok satmasının nedeninin bu şifreyi bilenler tarafından okunduğunu savundu. Yalçın Küçük, Orhan Pamuk***8217;un kitap kahramanı ***8220;Ka***8221;nın Yahudi öğretisine göre mistik bir ruhu sembolize ettiğini savundu. Küçük, Nobel jürisine teşekkür ederken jürinin de kendisini doğruladığını ve anlaşılmaz bir yazar olduğunu teyit ettiklerini savundu. ***8220;Pamuk***8217;u sadece Hürriyet ve Yaşar Kemal över, Yaşar Kemal de ağalara övgüler düzer***8221; diyen Yalçın Küçük Orhan Pamuk***8217;u deşifre ettiğimizde bu iş Hürriyet gazetesine, Doğan Hızlan***8217;a kadar uzanır***8221; dedi. ABD***8217;de yayınlanan edebiyat eleştiri dergilerinde Orhan Pamuk ile ilgili yazılan ciddi eleştirilere Türkiye***8217;de hiç değinilmediğin söyleyen Küçük, Pamuk***8217;un tarikat üyesi olduğunu iddia etti. '' Prof.Ortaylı'nın tesbiti için şunuda ilave edelim.Bir yanlışı bi başka yanlışla açıklamama adına...Ezanı imamda okur müezzinde.Şerefeye çıkarakda okuyabilir,çıkmadanda. ... Orhan Pamuk hakkında Ord.Prof.Fahir İz'in de iddiaları mevcut...İz hoca Pamuk'un romanlarında Atatürk'e saldırılarından bahseder. Ahmet Taner Kışlalı'nın bir yazı; BALO MASKESIZ OLSUN! Kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karistiriyor. Ortaoyunu güldür güldür, bu güldürmüyor... Maskeli balonun bir gizemi vardir, bu ise sadece çirkinlikleri gizliyor. Kimileri maskelerin ardindaki gerçegi bilmiyor. Kimileri ise bildigi halde susuyor. Ya çikar geregi... Ya da korkudan! Balo maskesiz olmali ki, kimin kiminle dans ettigi bilinsin... Maskeler inmeli ki, o maskelerin ardindaki suratlari begenmeyenler,aldatilmaktan kurtulsun! * * * Önce, bir romancimizin son kitabinin 50 bin adet basildigi yazildi. Arkasindan kisa sürede 100 binlik bir satisin gerçeklestigi açiklandi. Derken, çiktigi günden beri ikinci cumhuriyetçi çizgisini korumaya özen gösteren Aktüel dergisi, romanciyi Türkiye'nin "bir numarali aydini" ilan etti. Bu romancimizin adi Orhan Pamuk'tu! Ben bu "Büyük" (!) yazarimizin bir romanini okumayi denemistim.Basladigim seyi bitirme konusundaki tüm inatçiligima karsin, bitirememistim.Ama "Kara Kitap" basinda öylesine övüldü ki, ikinci bir deneye girismekten kendimi alamadim. Ve o çabamda da, daha yariya gelmeden havlu atmak durumunda kaldim. Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydigim isimlerin bu yazarla ilgili oldukça agir elestirilerini animsadim. Ama begenenlerin de "begenme hakki"na saygi duydum. Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta gizlenmis bir bölüme dikkatimi çekinceye kadar... "Çocuklugunda kiz kardesi ile tarlada karga kovalayan sapik bir padisah" gibi bir anlatim vardi bu bölümde! * * * Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, "Müdafaa-i Hukuk" adli çok degerli aylik bir dergi çikiyor. Ilginç bir rastlanti olarak, derginin Aralik 1998 sayisinda, Prof. Fahir Iz'in bir incelemesi yayimlandi:"O. Pamuk'taki Atatürk Anlayisi..." Meger benim artik okumayi denemedigim kitaplarinda daha neler varmis! Iste birkaç örnek: " Sonra kasaba alanina dolanir. Atatürk heykellerine siçan güvercinleri ayiplar..." "Atatürk kendini içkiye vermis meyhane kalabaligina, cumhuriyeti emanet etmis olmanin güveniyle gülümsüyordu..." "Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket oldugunu..." "Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasina girdigimizi hatirliyoruz..." Sayin Iz, 275 sayfalik bir kitapta, tam sekiz yerde ve" hiç gerekmedigi halde " Atatürk'e satasildigini saptamis. Söyle diyor:"Bunlar kitaptan çikarilsa hiçbir sey degismez. Yalniz yazarin kimi ruhsal gereksinimleri tatmin edilmemis olur!" Kim bilir, belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydin" ilan edilmesinde, bu incelemenin de büyük katkisi olmustur! * * * Ben, inandiklarini açikça savunanlara hep saygi duymusumdur... O düsüncelere karsi olsam bile! Ama o yürekliligi gösteremeyip de bunu sinsice yapmaya çalisanlara... oraya buraya "bityenigi" sokusturanlara...hep tiksinerek bakmisimdir. Bunu hep zayif bir kisiligin, zavalli bir ruh halinin yansimasi olarak görmüsümdür. Oyun maskesiz oynanmalidir! Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm" gerçek aydinlar" görev saymalidir! Ve de Pamuk adli yazari, isteyen okumali, isteyen sevmelidir... Ama ne oldugunu, kim oldugunu bilerek!.. Maskenin arkasindaki gerçekyüzü görerek!...A. Taner KISLALI.Cumhuriyet, 27 Ocak 1999 -------------------------------------------------------------------------------- |
--------------------------------------------------------------------------------
Orhan pamuk ile ilgili birkaç yazı daha.... İstihbarat dünyasında "kuş yumurtası üretmek" diye bir değim vardır.Diyelim ki X ülkesinde bundan 20 sene sonra yapmak istediğiniz uzun Vadeli bir operasyon var. Bu operasyon için size çeşitli provokatörler lazım veEn güvenilir provokatör(kışkırtıcı) kendi yetiştirdiğinizdir. Bu iş için yetenekli ama geleceği parlak olmayan zayıf karakterli bir "yumurta" bulunur. Meselabu genç üniversitede devşirilir ve aşama aşama önce öğretim görevlisi daha sonrada medya parlatmaları ve şirket sponsorluklarıyla ülkede sözü dinlenen bir Profesör haline getirilir. Gerekirse tüm araştırma vekitapları da eline hazır olarak verilir. Ülkedeki insanlar bu kişinin yazdığını sandıkları muhteşem eserleri okur ve ona olan saygıları artar. Böylece yumurta kuluçka aşamasını bitirmiş ve çatlayıp güzel bir kuş olma zamanı gelmiştir. Belirlenen zamanda bu profesör medya yoluyla müthiş radikal açıklamalar yapmaya başlar ve tüm ülkeyi karıştırır. Aynı anda kendisi gibi yetiştirilen diğer yumurtalarda farklı faaliyetlere girişirler. Neyse konu uzun benim yerim dar ama ilgilenenler için Doğu Bloğunun çöküş Dönemine bakmalarını salık veririm. Bu alakasız konudan sonra gelelim Orhan beye. Ferit Orhan Pamuk Beyin (kimsenin bilmesini istemediği göbek adı Ferit'tir) ülkesine bu kadar muhalif olmasını hiç anlayamamışımdır. Hani fakir ve hayatını zorluklar içinde geçirmiş birisi olsa belki anlayacağım ama Orhan Pamuk sülalece aristokrat tabakasına mensuptur ve bugün eleştirdiği devletin çok ekmeğini yemiştir. Mesela dedesi Cumhuriyetin ilk mühendislerindendir ve özellikle Atatürk, İnönü dönemlerinde yapılan demiryolu hamlesinde büyük ihaleler alıp kısa zamanda zengin olmuştur. Oğulları bu koca servetin büyük kısmını sefahatle tüketseler de Orhan Pamuk'un zengin bir hayat sürmesine yetecek kadar servet kalmıştır. Babası deseniz Türk özel sektörünün duayenlerinden Gündüz Pamuk. Amerikanın IBM şirketinin Türkiye'ye atadığı ilk genel müdürlerden. 1959-1964 yılları arasında IBM firmasının tüm devlet birimlerine ve silahlı kuvvetlere sattığı cihazları pazarlayan kişi. 1964 yılından sonra Koç Holding'de Aygaz Genel Müdürlüğü, Koç Holding Plan Grubu Başkanlığı, Arçelik müdürlüğü yapmış ayrıldıktan sonra iki senede PETKİM'in başında bulunmuştur.. Yani Orhan Pamuk'un babası Türkiye'nin başarılı özel sektör yöneticilerinden biri. Bu kadarda değil Gündüz Pamuk İsmet Paşa'nın yakın dostudur ve SODEP'in kurucularındandır. Kısacası Pamuk ailesi dönemlerinde zengin oldukları Halk Partisine büyük bir sadakatle bağlı. Anne tarafı deseniz o da aristokrat. Anne tarafından büyük dedesi 1700'lü yıllarda Girit Valiliği yapmış İbrahim Paşa. İbrahim paşa geniş torun yelpazesine sahip ve bu kanaldan Orhan Pamuk'un ilginç akrabaları var. Mesela Hürriyet Gazetesinde edebiyat yazıları yazan papyonlu Doğan Hızlan ve eski İş bankası genel müdürü Ferit Basmacı Orhan Pamuk'la Uzaktan akraba. Karısı Aylin Pamuk bile aristokrat. Aylin hanımın anne tarafı Beyaz Rusya'dan göç etmiş ve daha sonra Osmanlı hizmetine girmiş bir Rus soylusuna dayanmakta. Babası ise Osmanlı Adliye Nazırı Kazım Beyin oğlu.. Kısacası sevgili dostlar bugün Türkiye'deki sisteme binlerce eleştiri yağdıran Orhan Pamuk bu eleştirileri yapacak en son kişidir çünkü Osmanlıdan beri bu ülkeyi yöneten aristokrasinin tam bir üyesi kendileri. Peki Orhan Pamuk'ta oluşan bu sistem düşmanlığı nereden kaynaklanıyor Ve acaba "yapay" bir düşmanlık mı sorularına cevap arayalım. Orhan Pamuk'un hayatının ilk evrelerine baktığımız zaman koca bir başarısızlık olduğunu görüyoruz. 30 yaşına kadar iki okul değiştirmiş ve sırf askerliğini kısa dönem yapmak için Gazetecilik okumuş bir insan. İlk başlarda ressam olmak isterken sonra yazarlığa sarıyor. Yıllarca evinin odasına kapanarak ödüller alan ama kimsenin para vermek istemediği romanlar yazıyor. Tam artık buraya kadarmış aşamasına geldiği anda sihirli bir değnek değmiş gibi Orhan Pamuk'un kitapları satmaya ve yurtdışında tanınmaya başlıyor. Peki bu sihirli değnek acaba nerede değmiş olabilir. Benim kanaatimce bu değneğin izini Amerika'da sürmek lazımdır. Amerika'ya gitmeden önce Orhan Pamuk üzerinde derin etkileri olduğu anlaşılan birisinden bahsetmek lazım. Bu kişi Orhan Pamuk'un erkek kardeşi Şevket Pamuk. Şevket Pamuk Orhan Pamuğun ilk dönemlerinin aksine oldukça başarılı bir insan.Amerika'da Yale,Berkeley gibi sağlam üniversitelerde ekonomi okuduktan sonra Türkiye'de bir çok üniversitede ders veren Şevket Pamuk Osmanlı ekonomisi üzerinde tanınmış bir uzman. Kendisi pek çok yabancı üniversitede Osmanlı ve Türkiye ekonomisi üzerine dersler vermiş. Bu üniversitelerden en ilginci İsrail'de bulunan Negev Ben Gurion üniversitesi. İsmini İsrail'in ilk başbakanı,İsrail'in kurucularından ve hatta anarşik faaliyetleri yüzünden Osmanlı tarafından Filistin'den kovulacak kadar fanatik siyonist olan David Ben Guriondan almıştır. Üniversitenin derslerini MOSSAD'ında ilgiyle takip edip raporlar hazırlattığı bir "Ortadoğu Çalışmaları" bölümü bulunmakta. İşte sayın Şevket Pamuk böylesine kaliteli bir bölümde ders verebilecek kadar yetenekli bir ekonomi uzmanımız. Ben Gurion üniversitesinin başında 14 sene Dünya Bankasında çalışmış ve daha sonra bu başarılarından ötürü Rotary ve Lions klüplerinin 2000 yılının adamı olarak seçtikleri Prof.Avishay Braverman bulunmakta. Böylesine başarılı bir ekonomistin yönettiği üniversitede ekonomi dersi vermenin önemini anlamışsınızdır. İşte Orhan Pamuk'un kardeşi Şevket Pamuk bu kadar değerli bir hocamız. Evet biz Orhan Pamuk'un Amerika yolculuğuna dönelim gene. 1985-1988 arasında tam üç sene Amerika'da kaldı Orhan Pamuk. Bu dönemde Amerika'da harıl harıl kitap yazmanın dışında çok önemli bir kursuda başarıyla bitirdi. Bu kurs Iowa üniversitesi bünyesinde verilen International Writing Program (IWP) isimli çok ilginç bir kurs. Kursun amacı dünyanın değişik bölgelerinden gelen ve kendilerinde potansiyel görülen yazarların Amerikan hayatını tanımaları ve kitaplarını yazabilecek güzel bir ortama kavuşmaları. Bu "iyiliksever"programın bünyesinde her sene 20 kadar yazar ağırlanıyor. İşte Orhan Pamuk'un bu kurstan sonra hayatı değişti. Yani onun deyimiyle "Bir kursa gitti hayatı değişti". Bu arada kurstan 2004 senesinde mezun olan bir başka Türkün ismi de Mahir Öztaş aklınızda bulunsun çünkü geleceği parlak. İnsan düşünmeden edemiyor bu üniversite bu kadar insanı çağırıp onları aylarca yedirip içirecek ve ağırlayacak parayı nereden buluyor diye. Cevabı basit. Bu yazar eğitim kursu programının baş sponsoru Amerikan Dışişleri Bakanlığı. Orhan Pamuk'un şansı Amerika'da bundan sonra oldukça açılıyor. Baktığımız zaman Orhan Pamuk'un Amerika'da basılan kitaplarının tamamına yakını aynı yayınevinden çıkmış. Bu yayınevi Random House. Yayınevinin sahipleriyse dünyaca ünlü Alman Bertelsmann yayıncılık. Bertelsmanın kurucusu ve şu anda emekli hayatı süren dünyanın en zenginlerinden Reinhard Mohnda sihirli değnek örneklerinden. Bay Mohn İkinci Dünya Savaşında general Rommelin Afrikakorps birliğinde asteğmen olarak savaşıyor. Burada Amerikalılara esir düşerek Kansasda bir esir kampına tıkılıyor. O zamana kadar kitaplara ilgi duymayan Mohn biranda kitap sever oluveriyor. Savaştan sonra komünizm tehdidi altındaki ülkesine dönen Mohn aniden bir yayınevi açarak ilahi kitapları ve dini kitaplar basmaya başlıyor. İşte Bertelsmanın kuruluşu böylesine mütevazi. 1991 senesinde emekli olduğu zaman Bertelsmann dünyanın en büyük yayıncılarından ve kendiside karun kadar zengin. Bu Amerikalılar asteğmen Mohna esir kampında ne yedirdilerse adam başarının sırrını buluveriyor bir anda. Bertelsmanın bir diğer ilginç özelliği Doğan Holdingle 2001 senesinde Müzik piyasasına yönelik bir ortaklığa gitmeleri. Bu ortaklığın tüm görüşmeleri bizzat Aydın Doğan'ın kızı Hanzade tarafından yapıldı. Buna göre şu an Türkiye'de yayınlanan pek çok yabancı müzik albümü hep bu ortaklığın sayesinde Türkiye'ye ulaşıyor. İşte bu büyük grup Orhan Pamuk'u çok sevmiş olacak ki tüm kitaplarını satsa da satmasa da ısrarla onlar basıyorlar. Orhan Pamuk'un en büyük başarılarından biride dünyaca ünlü IMPAC Dublin ödülünü almış olması. Bu ödül öylesine basit bir plaket değil tabii ki çünkü ödül jürisi "Benim adım Kırmızı" kitabını öylesine beğenmiş ki birde hediyesi olarak 115 bin dolar vermişler. Peki bir Türk yazarına kendisiyle aynı mesleği yapan çoğu meslektaşının hayatları boyunca bir arada göremeyeceği meblağı veren kurumun arkasındaki güç kim. Bu şirket odüle ismini veren IMPAC şirketi. IMPAC tüm dünyada yaygın yönetim danışmanlığı hizmetleri veren bir Amerikan şirketi. Yönetim danışmanlığı adı altında güzel istihbarat hizmetleri verdiği de bilinir. Şirketin başındaki Dr James Irwin İrlanda'yı ve kitapları çok sevdiği için böylesine güzel bir ödül ortaya çıkarmış ve her sene başarılı bir yazara bu ödül veriliyor. Edebiyatsever dostumuz bay Irwin çok da aktif birisi. Kendisi Amerikanın önde gelen Cumhuriyetçilerinden ve Amerikan ordusuyla arası harika. O kadar harika ki Aerikan Askeri akademisi West Pointden üstün hizmet ödülü almış. Orhan Pamuk'a verilen ödülün sponsoru bay James Irwin "International Democratic Union" derneğinin de baş üyesi ve muhasebecisi. Bu dernek dünya çapındaki merkez sağ partileri bir araya getirmek için kurulmuş. Kurucuları arasında Ronald Reagan,Margaret Thatcher,Baba George Bush, Helmut Kohl ve Jack Chirac gibi önemli isimlerde bulunmakta. Derneğin Türkiye'den de İki üyesi var. Bunlar Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi. Derneğin şu anki başkanı Avustralya'nın Amerikan yanlısı başbakanı John Howard. James Irwin bunun dışında Washintonda bulunan "Center for Democracy" derneğinin de üyesi. Tüm dünyaya Amerikan demokrasisi getirme amacındaki bu derneğin en ilginç siması artık hepimizin tanıdığı Henry Kissinger. Kissinger dendi mi o demokrasinin nasıl geleceğini hepiniz tahmin edersiniz herhalde. Orhan Pamuk'un otuz yaşlarına kadar odasından çıkmayan biri olarak çok büyük aşamalar kaydettiği büyük bir gerçek. Şu anda kazandığı ünün ve paranın keyfini çıkarmakla meşgul. Taksim meydanına yakın ve muhteşem boğaz manzaralı teras katında yeni eserleriyle uğraşıyor. Duvarlarında Japon edebiyatına kadar tasnif edilmiş yüzlerce kitap bulunan lüks dairesini sadece çalışma amaçlı kullanıyor ve bazen de yakın dostlarıyla yemek yiyor. Bu eve sık sık gelen yakın dostlardan biride Yahudi asıllı Amerikan gazetecisi Jeri Liberdi. Bu şahsiyeti hafızası güçlü okurlar hatırlayacaklardır. Kurucusu olduğu insan hakları izleme komitesini temsilen Türkiye'deki insan hakları ihlallerini konu alan bir rapor yazmıştı. Sonra bu rapor kitap haline de dönüştürüldü. Bu raporda Türk ordusunun Kürtlere katliam yaptığını iddia edilmiş ve Türk ordusuna açıkça "serseriler" diye hitapta bulunulmuştu Bu kitabın çevirisini yapan Ertuğrul Kürkçü ve Ayşe Nur Zarakoğlu hakkında dava açılınca Jeri Liber onlara destek vermek için hemen Türkiye'ye gelerek mahkemelere katılmıştı.Herhalde Sayın Orhan Pamuk***8217;un fikirlerinin oluşmasında Jeri Liberle özel teras katında yaptığı yemekli sohbetlerin büyük etkisi olmuştur. Evet sevgili dostlar uzun bir yazının sonuna geldik. Keşke Orhan Pamuk gibi yazarlarımız bu şekilde açıklamalar yapmasa da bizde edebiyatçılarımızla ilgili böyle uzun yazılar yazmasak. Bu arada yazıyı yazarken sabahı etmişiz gene ve dışarıdan kuş sesleri geliyor. " Kuş sesleri" çok güzel ama her "kuşun" sesi değil tabii ki.Osman ŞAHİN.Hava Füze Kıdemli Albay(E).Araştırmacı Bu da mail adreslerinde dolaşan bir yazı.... "Sen hele söyle, biz gereğini yaparız***8221; demişlerdir, eminim. Dünkü gelişme sonrası artık iyiden iyiye kanaat getirdim ki, pazarlık bundan tam bir yıl önce yapıldı. Hep bu taktikle hareket eder kalleş Batılı. Önce tavize zorlar, sonra karşılığını verir. Karşılık hesabı mutlaka ***8220;kurt taksimi***8221;yle yapılır. Siz kazandığınızı zannettiğiniz kırıntılarla övünedurursunuz, onlar aslan payını gırtlaklarına indirmenin iştihasıyla zevkin doruklarında gezinir. Orhan Pamuk***8217;un Nobel Edebiyat Ödülüne lâyık görülmesi işte böyle bir kurgunun eseri. Hatırlarsanız, bir yıl kadar önce ***8220;Türkler Anadolu***8217;da 1 milyon Ermeni ile 30 bin Kürt***8217;e karşı soykırım uyguladı***8221; demişti durduk yere. Ta o gün gündeme gelmişti Nobel. İleri görüştü aydınlar, Pamuk***8217;un ödüle göz kırptığı için böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu dile getirmişlerdi. Haklı çıktılar. Anlaşılıyor ki, o talihsiz açıklama bir ödül içinmiş, ***8220;sen hele söyle, biz gereğini yaparız***8221;ın karşılığıymış meğerse. Bir Türkün, saygınlığı her geçen yıl biraz daha örselenen, siyasi angajmanlarla, beklentilerle şekillendiği görülen bir ödüle sahip olmak adına, nesline, geçmişine nasıl ihanet ettiğinin tipik bir örneği karşımızdaki. ***8220;Ermeni soykırımı yoktur***8221; demenin suç sayılmasına ilişkin kanun teklifinin aynı gün Fransız Meclisi***8217;nde oylanıp kabul edilmesi de hayli enteresan.'' |
orhan pamuk hakkında yorum yapmayı bile ona ona bir artı olarak görüyorum o yüzden hakkında hiç bir düşüncem fikrim yorumum yok kimdir diye sorana gururla tanımıyorum diyorum onu tanıyan tanıdı zaten ...........
|
nobeli bir yazar saygi duymak lazim
|
Genel Konular<<<< Kütüphane
taşınır ;) |
nobelli yazar değil, nobeli yazarlığıyla değil türk düşmanlığıyla aldı, saygı duymak zorunda değilim....
|
ya bu adami o kadar ovduler anlamadim kitabini okudum igrenc otesi bir sey kusura bakmasin seveni varsa tabi varsa
|
Yazdigi kitaplarin icerisinde cok güzel deyimler var.. tabi bunu anlamakta zor.. cok okumak lazim ki onlari anlamka icin..
Gizli sözlerle bir yasami veya her hangi gibi konulari anlatmak benim icin bir yetenek.. ve orhan pamuk kendini ve ülkemizi duyurdu gösterdi bizde yaza biliyoruz bizde basariliyiz (bizde yapa biliriz!) diye dünyaya o yüzden saygilar.. |
çok önemli olan bir ödül ilk kez onunla geldi bu ülkeye ben hiç okumadım ama nobelli bir yazar saygı duymak lazım gerçi bu okuduklarımdan sonra kafam karıştı
|
okşan pamuk
vatan hainlerine prim verilmemeli.Allah'ın fransızı kadar kişilikli olamamış, satılmış bir şahsiyet. Jean Paul Sartre'a aynı ödül verildiğinde kendisi reddetmiştir.Orhan Pamuk'tan başka Nobel hakeden kaliteli yazar yok mu sanıyorsunuz?Bir sürü var ama onlar bu dandik ödül uğruna kalemlerini satmıyorlar o ayrı.Allah herkesin layığını versin.okşan pamuğunda sonu çok kötü olur da içimin yağları erir, oh adalet derim bir gün inşallah!:sm52:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:03 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team