Aşk!
Aşk!.. Tıpkı nefes gibi, zaman gibi, güzellik gibi... Hep var ve ebedi var olacak. Çünki kaynağı ezelidir onun. "Canlar canını bulan"dır elbette "Bu canıma yağma olsun" diyebilen. Bestami Hazretlerinin diliyle: "O, aramakla bulunmaz; ancak bulanlar, yine de arayanlar"dır elbet. Yunus Emre bir aşk adamı, bütün çağların en muhteşem aşıklarının ser-halkası. Allah aşkına tutulmuş, sonra da o ummanlara sığmayan aşkını insanlar için coşturup taşırmış, bütün mutasavvıf şairler gibi baştan sona aşkı tekellüm etmiştir onu. "Aşk gelicek cümle eksikler biter" demesi bu yüzdendir. O, iç dinamizmini bu aşk ile diri tutup halk arasında kendine bir aşk mabedi inşa eden adamdır. Bu mabedde cümle yollar hakikate çıkar ve bütün aşklar Mutlak varlığa ulaşır. Kendi basit hayatı içinde yalın bir anlatım ve ritmik bir eda ile devamlı aşkı tekrarlar ve "aşksız olımazın" dediği gibi kimseciklerin de aşksız olmasına gönlü razı gelmez. "Benden benliğim gitti hep mülkümü dost tuttu" diye dalıp içinde kaybolduğu o yüce sevgide Vahdet-i vücud'u yaşayıp bütün ikilikleri inkar ile bir Tek olana vuslatı arayan Yunus, insanlığın manasını aşkta bulur. Dünya aşk üzerine kurulmuştur ve aşk olmadan durması mümkün değildir. Yaratılanın Yaratıcı'yla tamamlanması, varlığın sırrı, kainatın idraki ve kemal, ancak aşk ile mümkündür. Aşk ki hakikattir, ölüm ona ilişemez. Yunus'a göre aşk, İlahi'dir ve yaratılışın sırrını taşır. Bu bakımdan bütün cihanı kuşatmıştır. Sarhoşluğu ve coşkunluğu ile insan olmanın tecellisi aşkta görülür. Aşık bir harabeye dönmedikçe aşkı hissetmiş sayılmaz. Aşkı hissettikten sonra da bütün kınanmışlıklar, bütün ayıplamalar onun için boştur. Aşk çıplak hakikattir ve ne dünyayı, ne de maddeyi ayakta bırakır. Aşktan şikayet edilemediği gibi aşka yine ancak kendisinden derman erişebilir. Aşk, sahili olmayan bir deniz misali benliği yutar, kendinde eritir ve sırrını asla ham gönüllere açmaz. Aşkın olduğu yerde ilim bir hiçtir ve aşksız iman taş misali kurudur, katıdır. Bilineni unutturan da, boşaltıp yeniden dolduran da aşktır. Aşkta menfaatten söz edilemez; ancak uğruna feda olunabilinir. Böylece bütün menfiler müspete dönüşür, kuruları yeşertir, durgunu coşturur. Aşk bir güzel ahlaktır. Aşık ki idrak eder, o asla yok olası değildir. Aşk, bir hakikattir ki bütün hakikatleri ortaya çıkarır. Kısacası aşk varlığı eriten varlıktır ve "Aşk oldur ki Hakk'ı seve." İskender PALA |
Bu konuya bir katki da benden olsun;
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!... ( Mevlana) |
Iskender Palanin "Bir Ask Hikayesi" ni eklemeden edemiycem :)
Bir Aşk Hikayesi okumaya deger bence..Geceleri balkonda ışığın etrafını alan pervane böceklerini fark etmiş miydik hiç? Ya onların aşk uğruna yaşadıklarını bilir miyiz? Yani pervanenin mum ışığıyla yaşadığı aşkın hikayesini***8230; Aşk bir farkına varış, bir idrak seviyesidir***8230; ***8216;Aşk odu önce ma***8217;şuka, andan âşıka düşer.***8217; derler, malum. Yani aşk ateşi önce sevilene ondan sonra sevene düşer. Önce sevilende bir ateş yanmalı ki pervane onun etrafında dönsün, pervane o ateşi görsün, sonra aşkının farkına varsın***8230; Pervane aşkını ispat edebilmek için gördüğü anda ışığı, etrafında dönmeye başlar. Bir cezbedir bu. Bu cezbenin gittikçe daralan bir çemberi vardır. Işığın etrafında döner, döndükçe biraz daha yakından dönmek ister. Işığı gördüğü anda aşkı ilmel yakin olarak tanıyan pervane, onu aynel yakin bilmek istediği için gittikçe mumun etrafındaki çemberi daraltıyor. Çember daraldıkça pervanenin aşkı artıyor, şevki artıyor, coşkusu artıyor. Coşkusu arttıkça da cesareti artıyor. Aşk cesaret işidir, neticede. Ve pervane cesaretle kanadını şöyle bir değdirir ateşe. İlk lezzettir işte o acı. Acı verir, yakar içini. Ama ona verdiği acı o kadar hoşuna gider ki, daha fazla dönmeye başlar. Acı ve lezzet***8230; Birbirine zıt bu iki duygunun bir arada olması nasıl mümkün***8230; İşte bu noktada, azabın ve acının lezzet olmasındaki sırrı yakalamak gerek. Azap kelimesi azp kelimesinden türüyor. Azp lezzet demek. Azabın ne olduğunu buna göre ölçün ve düşünün. İşte kanadının ucunu bir defa yaktığı zaman pervane ilk azabı duyar; fakat öyle bir lezzettir ki o azap***8230; Bu azap ve ondan alınan lezzet, insanı yavaş yavaş nefsinden sıyırıp vuslatı mümkün kılar. Bu sefer daha büyük bir cesaretle kendini ateşe atarcasına gider ışığı kucaklar. Ve burada ateş pervaneyi yakar kavurur. Bir buğday tanesi gibi toparlayıp yere düşürür. Artık pervane ***8216;hakkal yakin***8217; biliyordur vuslatı. Bu fenadır. Bu canını verdiği noktadır. Mumun bundan haberi bile yoktur belki. Olmasına da gerek yoktur. Bu pervanenin aşkıdır çünkü. Aşkı uğruna can veren pervanenin aşkı. Ama öbür taraftan mum da yanar. Onun aşkı da, acısı da kendincedir. Önce can ipliğine bir ateş düşer ve yanmaya başlar mum***8230; Sonra içindeki o yangını söndürmek için gözyaşı döker. Ateşi su söndürür çünkü. Ama mumun gözyaşları onun ateşine daha da bir güç verir, elemi arttıkça artar. Ve erir can ipi, sevgilinin yolunda yok olana dek***8230; |
Aşk kılavuz istemez, tek başına yol alır. ( Muhammed İkbal)
|
Aşk'tı O
Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi Aşktı o! Beni durup yenileyen Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi Oydu, dolu dizgin gidişime dur diyen Bir bıçağın keskin yüzünde kan lekesiydim Aşktı yine beni yıkayan, arıtan su Böyle ak pak olacağımı bilir miydim? İçimde açmasaydı o sevmek duygusu Ben bir tutsağım şimdi sevgiye, gönüllü Çözmeyin ellerimi, zincirlerim kalsın Görsün prangalarım o doğacak günü Ve bu dünyaya aşk dolu şiirlerim kalsın Seninle her yerde güzel, her zaman yeni İstemem, sensiz hatırlamasınlar beni. (Ümit Yaşar) |
aşk şairi .....hiç hatırlamadığım bir dizede kaldı adın yüzün gözlerimin önünden gitti gözlerin , kelimelendiremediğim, dizelerde sır olan kayıplara karışan unutamadığım gözlerin acıtıyor kanatmadan çiziyor canım acıyor canım acıyor her bakışımda gözlerine bakamayışımda şiirlerin kalemimin yastığıi çalıntı kelimelerimin yatağı artık seni kendimden çalıyorum şiirlerindesin imanını kırbaçladığın aşk şairi sen artık bensin, ..... |
aşkın yaşı yok sen varya sen, ben sana ne desem, beni hiç umursamıyorsun, yada öyle görünüyorsun, ne kadar sürecek bu tavrın, fazla uzadığının farkındamısın, benide üzdüyünün tabi, beni hiç görmemiş hiç tanımıyormuş gibi, biliyorsun sana olan sevgimi, bu tavrın niye, karşı gelinirmi aşka sevgiye, sevki sevilesin, nefes nefese koşmalısın, arkana bakmadan, hedef gözetmeden, kimseden çekinmeden, kışını bahara çevirmelisin, aşka karşılık vermelisin, kimseden utanmadan, çekinmeden, biliyorsun ki aşkın yaşı yok, parmak yarası geçer,kalp yarası geçmez. |
Aşkların Yalan Olduğunu Ne yapalım dünya bu kadar acımasız Dünyadaki butun sevgiler olmuş vefasız Ne kadar kapı çaldımsa hepsi vicdansız Şimdi anladım aşkların yalan olduğunu Kalbime unut diyorum fakat söz dinletemiyorum Ben sadece seni sevdim baskasını istemiyorum Öyle yalnızım ki ne yapacağımı bilemiyorum Şimdi anladım aşkların yalan olduğunu Kuşlara sordum senden bir haber getirmediler İstediğim bir parça mutluluktu onu da çok gördüler Herkese sevgimi sundum fakat kabul etmediler Artık anladım aşkların yalan olduğunu..... |
Ask kadar dogru duygu yok fakat yalan dünyada bu ask´i yalan dolan eden insanlar cok..
Bence cok az bu temiz duygulari tertemiz yasayan.. |
Bir şiir yaz bana içinde alabildiğince mutluluk olsun,
ayın gölgesinde unutulan sevgi tohumlarıyla yeşere dursun, veya bir şarkı söyle özlemimdeki sevgiliyi anlatsın, yağan yağmurlarla ıslanan bedenimi parlayan gözleriyle kurulasın. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:31 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team