Öğrenilmiş Çaresizlik nedir?
Öğrenilmiş Çaresizlik nedir?
SERVET KIRMIZI ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK (LEARNED HELPLESSNESS) İlgisiz olayların araştırılması için orijinal olarak sürdürülen deneylerden elde edilen tamamen beklenmedik sonuçlar ile başlayan psikolojideki kuramlar, şimdi geniş ölçüde kabul edilen psikoloji kuramlarıdır. Depresyonun öğrenilmiş çaresizlik teorisine yol gösteren araştırmaların aşağıdaki raporu, bu olayın nasıl meydana gelebileceğini ortaya koyan klasik bir örnektir.(Seligman, 1953) Klinik psikologların ilgi alanlarının büyük bir kısmı, cezanın davranışı belirleyici veya değiştirici etkileridir. Bu ilişki, Richard Solomon ve araştırmacılarının (Solomon,Kamin,Wynne,1953) *****leri laboratuar denekleri gibi kullanarak yapılan travmatik kaçınma deneyleri adıyla anılan deneyleriyle başlamıştır. Bu deneylerin bulguları, araştırmacılara ve psikoloji camiasına, zamanında, tam bir sürpriz olması dışında, hiçbir şey ispatlamadı. Belki daha önemlisi, ilk deneyler diğer araştırmalar için yol açtı ve Solomon'ın beklenmedik incelemelerinin bir sonucu gibi, şimdi insan davranışının kesin yönlerini anlamak için daha sağlam temellere sahibiz. Deneyler bir engelle ikiye bölünmüş bir kafese *****leri yerleştirmeyi gerektirmiştir. Kafesin zemini, düğmesi açıldığında köpeğin ayaklarına şok verilebilecek bir ızgaradan oluşmaktaydı. Önceki çalışmalar ayağına verilen şokun ardından bariyerin üstünden kafesin öbür tarafına atlayarak şoktan çabucak kaçmayı öğreneceğini göstermiştir. ***** kafesin güvenli tarafına ulaştıktan 3 dakika sonra ızgaraya tekrar şok verilir ve ****** tekrar şokun kapatıldığı orijinal yarıya geri atlayarak kaçabilir. Bariyerin her iki tarafındaki şokun başlamasından önce, köpeğe şokun geliyor olduğunu haber veren ve güvenli tarafa atlayarak şoktan kurtulması için zaman veren bir zil sesi 10 saniye boyunca duyulur. Prosedür basittir: zil sesi verilir, eğer ***** atlamakta gecikirse şoka maruz kalır ya da çabucak atlarsa şoktan kurtulur. 3 dakika sonra prosedür tekrar baştan başlar ve bir kaç deneme daha tekrar eder. Bu deneysel düzen genellikle kaçma-sakınma örneği ile ilgilidir. Deneyin ilk denemeleri boyunca, *****ler genellikle paniklemiş ve neredeyse tesadüfen bariyerden atlayıp güvenli tarafa geçene kadar kafesin içinde koşmuşlardır.3 dakika sonra tekrar zil sesi verilecek, zemin elektriklendirilecek ve *****ler orijinal yarıya dönene kadar çılgına dönmüşçesine zıplayacaklardır. ******ların şoka olan tepkilerindeki ajitasyon(heyecan) ve vahşi davranışları zilin şok başlangıcının bir uyarısı olduğunu öğrenmelerine kadar yaklaşık 5 deneme boyunca sürmüştür. Daha sonra zil sesini duyduklarında bariyerin öbür tarafına atlamaya başlamışlardır, böylece şoktan tamamen kurtulmuşlardır. Ortalama olarak, *****ler, zilin çalmaya başlamasından sadece 1 saniye sonra atlamışlardır. *****ler şoktan kaçmak için düzenli olarak atladıktan sonra, Solomon ve yardımcıları elektrik akımını kesmişler ve ızgarada şok kalmamıştır. İlk olarak, zil sesinden sonra şok gelmemesine rağmen *****ler sesten sonra atlamaya devam etmişlerdir. Bu denemeler, önceden verilen veya ödüllerin verilmediği sönme denemeleri olarak adlandırılır. Solomon ve meslektaşları, atlamak büyük bir miktar güç gerektirdiğinde ve devam etmek için bir sebep olmadığında sağduyu gerekçesiyle deneklerin bir kaç sönme denemesinden sonra atlamayı durduracaklarını belirtmiştir. Ama bunun güç bir durum bulmakla sürprize uğramışlardır. Birkaç köpeğin denek olarak kullanıldığı toplam 2582 sönme denemesinde sadece bir ***** 11 kere atlamamıştır. Açıkça, Solomon'ın *****leri şoktan başarıyla nasıl kaçacaklarını keşfetmişlerdir ve kaçınma davranışı hayal edebileceğinizden çok daha fazla süreklidir. Araştırmacılar, zil sesi verildikten sonra karşı taraftaki kafes ızgarasına elektrik verilecek şekilde deneysel şartları düzenlediklerinde bile, *****ler bariyerden atlamaya devam etmişlerdir. Bu acayip ve mantığa aykırı gibi görünen(paradokssal) davranışı söndürmek, neredeyse imkansız gibi gözükmüştür. Kafesin her iki yarısını da kapatarak diğer tarafa atlamanın hemen hemen imkansız hale getirilmesiyle *****lerin atlaması engellenmiştir. Sonuçta *****lerin atlama cesareti kırılmıştır. Fakat Solomon'ın şimdi güvenli olarak düzenlediği bölümden kaçmaya çalışırken(şoka atlamaya çalışırken) birçok ***** engele çarpmıştır. Solomon'ın bir öğrencisi olan ve şimdi Pennsylvania Üniversitesinde klinik ve deneysel psikolog olarak çalışan Martin E. P. Seligman deneyleri daha ileri seviyelere taşımıştır. *****lerin kaçınılmaz cezalandırma ile karşı karşıya kaldıklarındaki davranış biçimleriyle ilgilenmiştir. Solomon'ın araştırmasında *****ler bariyeri aşıp şoktan kurtuldukları için durumu kontrol altına almışlardı. Seligman, eğer şok herhangi bir sebepten dolayı kurtulunamaz olsaydı ne olurdu merak etmiştir. Seligman'ın keşifleri dikkate değerdir. Seligman ve Maier (1967) *****leri üç şok muamelesinden birine maruz bırakmışlardır. Grup A *****leri(Kaçınılmaz Şok Grubu) ilk önce bir koşumla zapt edilerek yerleştirilmişlerdir, böylece kıpırdamaları zorlaşmıştır ve ayaklarına verilen habersiz ve hafif acı veren şoka maruz kalırlar. Ne yaptıkları önemli değildir, şoka maruz kalmaktan kurtulamazlar. Grup B *****leri(Kaçınılabilir Şok Grubu) de zapt edici bir koşumla yerleştirilmişlerdir ve Grup A'daki *****lerle benzer bir muamele görmüşlerdir. Fakat bu grup *****leri, şoktan, kafalarının çok yakınına yerleştirilen ufak panellere basarak kurtulabilecek durumdadırlar. Grup C *****leri (kontrol grubu) koşumda herhangi özel bir muameleye maruz kalmamıştır. Daha sonra bütün gruplar Solomon tarafından kullanılana benzer bir kaçınma-sakınma kutusuna yerleştirilmişlerdir. *****ler, uyarı duyulduktan sonra 10 saniye içinde bariyerden atlayarak şoktan kurtulabilirler. Seligman ve meslektaşları Latency'i yani uyarı başlamasından karşı tarafa atlamaya kadar geçen süreyi ölçmüşlerdir. Şu açıktır ki B ve C grubundaki *****ler beklenen şekilde tepki vermişlerdir. Tepkileri normal olmuştur ve birkaç denemeden sonra bariyeri aşıp acıdan kurtulmayı hızlı bir şekilde öğrenmişlerdir. A grubundaki *****ler (koşumlarında kaçınılmaz şok olanlar) çok daha az başarılı olmuşlardır. İlk başta davranışları diğerlerininkiyle aynıdır. Solomon'ın deneyindeki *****lerin yaptığı gibi koşarak aynı panik davranışını sergilemişlerdir. Bu çılgın davranıştan yaklaşık 30 saniye sonra durmuşlar ve kafesin bir köşesine yatarak ağlamışlardır. Bariyerden atlamaya teşebbüs etmemişlerdir. Aslında çoğu ***** vazgeçmiş ve şoktan kurtulmak için çaba harcamayacak görünmüştür. Sadece bölümlerinde kalmış ve cezalarını çekmişlerdir. Seligman bu vazgeçme olgusunu "öğrenilmiş çaresizlik" olarak adlandırmıştır ve bu acayip davranışın, kendilerini kontrol edilemez bir çevredeymiş gibi algılayan depresyondaki insanların davranışına benzetmiştir. Seligman'a göre birçok depresyonlu insan da içinde bulunabilecekleri herhangi bir duruma kendilerini teslim ederek vazgeçmiş bir şekilde gözükürler. Depresif bozuklukların tarif edilmesi birçok araştırmayı teşvik etmiştir. Bu noktaya kadar, algılanılmış kontrol eksikliği fikri, insan depresyonun bir karakteristiği olarak deneysel olarak sergilenilmemiştir. Seligman, öğrenilmiş çaresizlik modelinin temel terimini çok basit bir şekilde ifade etmiştir: "Bir kişi veya bir ******, kendi tepkilerinden bağımsız bir sonuçla karşı karşıya kaldığında, sonucun kendi tepkilerinden bağımsız olduğunu öğrenir."Eğer bir sınava geç saatlere kadar çalışıp da beklediğinizden çok daha düşük bir not aldıysanız bu duyguyu hissetmiş olabilirsiniz. Aldığınız not, sınava hazırlanmak harcadığınız çaba ve zamana bağlı değildir. Hayal edebilirsiniz ki, eğer bu tür koşulsuz sonuç tekrar tekrar meydana gelecek olsaydı, oldukça cesareti kırılmış hisseder ve eninde sonunda depresyona girerdiniz. İnsanlar genellikle, yaptıklarının takip eden sonuçlarla ilgili olduğunu varsayarlar. Bu varsayımı, tepkilerini ona göre seçerek sonuçları kontrol etme teşebbüslerinde kullanırlar. Eğer, tepkilerinin herhangi bir düzenlilik derecesinde beklenen sonucu getirmeyi başaramadığını fark ederlerse, muhtemelen çevrelerinin belirli yönlerinin kontrolünü kaybettiklerini düşünürler. Öğrenilmiş çaresizlik teorisini destekleyen psikologlar, bu algılanmış kontrol eksikliğinin (kontrol kaybı) bazen klinik depresyonla sonuçlandığını iddia etmişlerdir. Seligman'ın öğrenilmiş çaresizlik kuramı, sadece depresyonun sebepleri için akla yatkın açıklamalar sağlamakla kalmaz ayrıca tedavisine ve önlenmesine ilişkin önerilerde bulunur. Seligman, öğrenilmiş çaresizliği tedavi etmeye ilk nasıl başladığını, yani *****leri şoku aldıkları bölümden güvenli olan bölgeye geçmeye nasıl teşvik ettiğini şöyle anlatır: "İlk önce bariyeri kutudan çıkarttık, böylece ***** eğer seçim yaparsa güvenli tarafa atlayabilirdi ama sadece orada yattı. Ondan sonra ben kutunun diğer tarafına girdim ve köpeği çağırdım ama yine sadece orada yattı. *****leri acıktırdık ve güvenli tarafa salam attık, ama ***** hala orada yatmaya devam etti. Biz bütün bu prosedür ile, köpeği şok boyunca tepki vermesi ve böylece verdiği tepkinin şoku kapattığını görmesi için kandırmaya çalışıyorduk. Sonunda, çaresiz *****lerimizden birini, bir davranış terapisti olan ve "Eğer böyle bir hastam olsaydı, ona gitmesi için süratli bir tekme atardım" diyen James Geer 'e gösterdik. Geer haklıydı; bu tedavi çaresiz *****ler ve sıçanlar üzerinde her zaman işe yarar. Yani, tepki için *****leri zorlamalıydık, -eğer gerekirse tekrar tekrar- ve böylece bölümü değiştirmenin şoku kapattığını gösterirdik. Bunun sonunda, *****lerin boyunlarına uzun tasma kayışları taktık ve bariyeri kaldırarak, uyarı ve şok boyunca *****leri kafesin içinde ileri ve geri sürükledik. Diğer tarafa geçmek şoku kapattı. 25'ten 200'e kadar ki sürüklemelerden sonra bütün *****ler kendi başlarına tepki vermeye başladılar." Bu tartışmadan görebiliriz ki, insan olmayan deneklerle yapılan araştırmalardan, insan davranışının belirli yönleri hakkında sonuçlar çıkarmak mümkündür. Psikologlar, kontrollü laboratuar deneylerinde *****leri, sıçanları veya diğer ******ları denek olarak kullanan araştırmalarla insan davranışı hakkındaki bütün soruları kesinlikle cevaplayacaklarını iddia etmezken, bazen benzerlikler çıkabilir ve bunlar faydalı olabilir. Öğrenilmiş çaresizlik deneyi buna bir örnektir. Şu açıktır ki, çoğu deneysel sonuç önceden kolayca tahmin edilemez. Aslında çoğu bulgu sağduyudan beklenebilecek olanla zıttır. |
-
proje..konusu temel..egitim..sistem.ve..duzen/nizam.. hatirla..dipnot..kayit.al.@sasa tskrler |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:49 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team