![]() |
İşte kararı verecek heyet!
![]() Kapatma kararı Anayasa Mahkemesi'nin önünde. Karar için 7 evet oyu gerekli. Üyelerin çoğunu Sezer atadı. O heyet; Kargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın AKP hakkında açtığı kapatma davasında kararı verecek Anayasa Mahkemesi üyelerinin büyük çoğunluğu Sezer tarafından atandı. Kapatma kararı alınması için 11 üyenin 7'sinin kapatmaya evet demesi gerekiyor. İşte kararı verecek Anayasa Mahkemesi üyeleri: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç: 1950 doğumlu. Özal tarafından 1990'da Sayıştay üyeliğinden üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 7 yıl. Kılıç, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt: 1953 doğumlu. Üst düzey yöneticiler kontenjanından Sezer tarafından atandı. 11 yıl görev yapacak. Üye Sacit Adalı: 1945 doğumlu. Özal tarafından 'üst düzey yöneticiler ve avukatlar' kontenjanından 1993'te üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Adalı, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılmasında karşı oy kullanmıştı. Üye Fulya Kantarcıoğlu: 1948 doğumlu. Süleyman Demirel tarafından 1995'te Danıştay kontenjanın seçildi. Kalan görev süresi 5 yıl. Üye Ahmet Akyalçın: 1949 doğumlu. Sezer tarafından Yargıtay kontenjanından 2000'de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl. Üye Mehmet Erten: 1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay'dan 2002'de üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 6 yıl. Üye Serdar Özgüldür: 1955 doğumlu. Sezer, 2004'te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kontenjanından üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 12 yıl. Üye Abdullah Necmi Özler: 1945 doğumlu. Sezer tarafından Askeri Yargıtay üyeliğinden 2004'te üyeliğe atadı. Kalan görev süresi 2 yıl. Üye Şevket Apalak: 1945 doğumlu. Sezer tarafından Danıştay üyeleri arasından 2005'te atandı. Kalan görev süresi 2 yıl. Üye Serruh Kaleli: 1954 doğumlu. Sezer tarafından avukatlar kontenjanından 2005'te atandı. Eski DSP'li. 11 yıl görev yapacak. Üye Ayla Perktaş: 1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay'dan 2007 yılında bu göreve atandı. Kalan görev süresi 6 yıl. Yedek üye Mustafa Yıldırım: 1945 doğum- lu. Sezer tarafından Malatya Valisi iken 2003'te yedek üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Yedek üye Cafer Şat: 1945 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay'dan 2003'te yedek üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 2 yıl. Yedek üye Ali Güzel: 1943 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay'dan 2004'te yedek üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 1 yıl. Yedek üye Fettah Oto: 1946 doğumlu. Sezer tarafından 2004'te Danıştay kontenjanından yedek üyeliğe seçildi. Kalan görev süresi 3 yıl. |
Kapatma davası dünyayı ayağa kaldırdı
![]() Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Başsavcı, iddianamesinde AK Parti'nin 'laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği'ni öne sürdü. Mesai saatinin bitimine yarım saat kala yapılan başvuru hem Türkiye'de hem de Avrupa'da şaşkınlıkla karşılandı. Yalçınkaya, iddianamede, eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve TBMM eski Başkanı AK Parti Milletvekili Bülent Arınç'ın da aralarında bulunduğu 71 partili hakkında 5 yıl siyaset yasağı istedi. Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, AK Parti'ye kapatma davasını 16.30'da açtı. Ardından da sessizliğe büründü. DTP davasının aksine hiçbir açıklama yapmadı. Davayla ilgili bilgiyi Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç verdi. Kılıç, geç açıldığı için davayla ilgili herhangi bir işlem yapamadıklarını belirtti. İddianamenin pazartesi günü çoğaltılarak, Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtılacağını ve sürecin başlatılacağını kaydetti. Kılıç, kaç kişi hakkında siyasi yasak istendiğinin sorulması üzerine, "Doğrusu dava dilekçesine çok fazla bakamadım. Ama sonuç itibarıyla baktığımda 71 kişi hakkında siyasi yasaklı olma talebi var. Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve eski Meclis Başkanı Arınç'ı, listenin başında gördüm.'' dedi. Kılıç, parti kapatma davalarında izlenen yolun aynısının AK Parti hakkında açılan davada da izleneceğini vurguladı. Bir gazetecinin DTP için istenen yaptırımların AK Parti için istenip istenmediği sorusuna, "Dava dilekçesini tam olarak inceleyemedim. Sonucuna baktım, böyle bir talebi görmedim. İddianame 150-160 sayfa civarında." karşılığını verdi. Başsavcı'nın iddianamesiyle ilgili net bilgiler yok. Kulislerde konuşulan iddialara göre AK Parti'ye ödenen Hazine yardımının bloke edilmesi istendi. Üniversitelerde başörtüsüne serbestiyet getiren anayasal düzenleme sonrası gelişen olaylara değinildi. Danıştay'a yapılan silahlı saldırı olayından da AK Parti sorumlu tutuldu. Başbakan Erdoğan'ın "Dini konular ulemaya sorulmalı." ve "Başörtüsü velev ki siyasi simge olsa ne olur?" şeklindeki sözlerinin de iddianamede yer aldığı belirtiliyor. Arınç'ın ise, "Dindar cumhurbaşkanı istiyoruz." şeklindeki sözlerine işaret edildiği kaydediliyor. Bikinili reklam iddiası da gerekçede Dilekçede İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin billboardlarda bikinili afişlere yer vermediği iddiasının da yer aldığı belirtildi. Gazete haberlerine dayandırılan iddiaya göre Çek manken Adriana Karembeu'nun bikinili resimleri sansürlendi. Bazı AK Partili belediyelerin içki yasağı getirdiği, tabelasında İETT yazan araçların Gaziosmanpaşa'daki okullara sadece kız öğrencileri bıraktığı ileri sürüldü. Yalçınkaya, eski Cumhurbaşkanı Sezer'in son dakika atamasıydı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 3 aday arasından atandı. Seçildiğinde 'sert hukukçu' yorumları yapılan Yalçınkaya, bu göreve geldikten sonra ilk iş olarak DTP'ye kapatma davası açtı. Yalçınkaya, AK Parti'ye kapatma davasını açmak için İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın kapanmasını bekledi ve ekonomik kaygılarla cuma gününü tercih etti. Başsavcı Yalçınkaya ve Başsavcı Vekili Kubilay Özkan, davayı açtıktan sonra saat 17.30'da başsavcılık binasından ayrıldı. [AYDINLARIN TEPKİLERİ] Prof. Dr. Ergun Özbudun: Uzaydan yeni halk getirsinler En iyi ve sağlam yol, halkı kapatmaktır. Uzaydan halk getirmektir. Bu gerekçelerin hiçbiri hiçbir demokratik devlette parti kapatma nedeni olmaz. Türkiye zaten yarı demokrasiye sahip devlet olarak görülüyor. Bundan sonra nasıl görüleceği malum. Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kapatma kararı verebileceğini sanmıyorum. Prof. Dr. Toktamış Ateş: Böyle saçmalık olmaz Dava manasız. Böyle saçmalık olmaz. Bunun aksini düşünmek mümkün değil. Kapatma davasını gerektirecek bir şey yok. Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Milleti kapatmaya çalışıyorlar Demokrasilerde meşruiyetin tek kaynağı milli iradedir. Bu kapatma davası milli iradeye kilit vurmak demektir. Türkiye'de hukuk çok belirsiz bir kavram. Neyin hukuka uygun, neyin hukuk dışı olduğunu baştan kestirmek mümkün değil. Milliyet Gazetesi yazarı Taha Akyol: Demokrasiye aykırı Dava, demokrasiye aykırıdır. Anayasa koyucu parti kapatmayı zorlaştırmıştır. Demokrasilerde anayasa koyucunun üzerinde bir makam yok. Şiddete başvurmuyorsa bir partiyi kapatmak çağa uymuyor. Milliyet Gazetesi yazarı Derya Sazak: Türkiye, bunları aşmalı Davayı demokratik bulmuyorum. Yüzde 47 oy almış bir iktidar partisinin kapatılmak istenmesi hukuki yönden değerlendirilebilir; ama demokratik açıdan sağlıklı değil. Siyasi partilerin kapatılması, müdahale dönemleri, ara dönemlerde veya postmodern dönemlerde olmuş. Türkiye, artık bu yöntemleri aşabilmeli. [İŞ DÜNYASININ TEPKİLERİ] Hüseyin Üzülmez (TOBB Başkan Yardımcısı): Ekonomi zarar görecek Halkın verdiği oylarla iktidar olan bir partinin önünün parti kapatma ile kesilmesi yanlış. Gelişmelerden ekonomi olumsuz etkilenecek. Bu tür hareketler, gelişen ekonomiye zarar verir. Türkiye'yi istikrarsızlığa götürür. İbrahim Kefeli (TÜSİAD üyesi): İş dünyası olumsuz etkilenecek Demokrasiye zarar veren bu girişime şiddetle karşı çıkıyorum. İstikrar bozulacak, büyüme duracak. Tekrar koalisyon dönemlerine geri dönmek ülkeye herhangi bir fayda sağlamaz. İş dünyası, bu süreçten olumsuz etkilenecek. Mehmet Kaya (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): İki kişiden birinin oyunu aldılar AK Parti, her iki kişiden birinin oyunu aldı. Meşruiyetini ispat etti. Bu tür partilerin kapatılması demokrasiye zarar verir; büyüme sürecini sekteye uğratır. Ömer Bolat (MÜSİAD Başkanı): İnanılmayacak kadar yanlış Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrar aradığı bir dönemde iktidar partisine kapatma davası açmak hukuk ve demokrasi açısından son derece yanlış bir tutum. İnanılmayacak kadar yanlış bir karar. Partileri vatandaşlar değerlendirir, vatandaşlar büyütür ya da kapatır. Bunun yolu da demokrasilerde seçimdir. Hazim Sesli (Türkiye Genç İşadamları Derneği Başkanı): Gelişmemizi engeller Böyle bir adım Türkiye'nin gelişmesini engeller. Türkiye demokratik bir ülke, ne olursa olsun bir partinin kapatılması düşünülemez. Kararı demokrasi ve ekonomik açıdan olumlu bulmuyorum. Türkiye'nin daha ileriye gitmesi gerekiyor. Demokrasinin geliştirilmesi gerekiyor. -------------------------------------------------------------------------------- Savcı, kendini komik duruma düşürdü Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): Bu, tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. AK Parti demokratik yollarla seçilmiş, kanunları Meclis'in çoğunluğunun desteği ile çıkarmış bir parti. AK Parti'nin laiklik karşıtı bir kanun çıkardığına, bir faaliyette bulunduğuna şahitlik etmedim. Savcılar, bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor. Bu dava, benim de raporumda işaret ettiğim gibi yargının acilen derinden ıslah edilmesi gerektiğini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Graham Watson (AP'nin Liberal Demokrat Parti Başkanı): Çok tuhaf bir hadise Bu habere çok şaşırdım. Bu, Avrupa'da çok tuhaf bir hadise olarak algılanacaktır. Avrupa'da hiçbir savcı ılımlı, muhafazakar bir partiyi hele halktan kısa süre önce çok büyük bir vekalet aldıysa kapatmayı tahayyül dahi etmez. Başörtüsü konusunda son derece kısıtlı bir adım atan bir siyasi partiyi kapatamazsınız. Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Şoke oldum, bu delilik Bu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu, Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı. AK Parti'nin nasıl olup da laiklik karşıtı faaliyetlerin merkezi olduğunu anlamış değilim. Bu, tamamen icat edilmiş bir bahane, hakikatle hiçbir irtibatı yok. Bu, açık şekilde Türk demokrasisinin hâlâ ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Türkiye acilen siyasi partiler kanununu tekrar ele almalı ve siyasi partilerin kapatılmasını neredeyse imkansız hale getirmeli. Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): Türk yargısının tarafsız olmadığının göstergesi Siyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu, tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi. Avrupa için çok rahatsız edici bir haber ve çok tuhaf. AK Parti'nin gizli gündemi ya da Türkiye'yi İslamileştirdiği iddiası ile girmek büyük bir garabet. Ben AK Parti'nin böyle bir gündemi olduğunu hiçbir yerde görmedim, çıkardıkları kanunlarda bu tür bir iz yok. Başörtüsü konusu da bir sebep olamaz, zira bu yasağı MHP ile birlikte kaldırdılar. Bu olay Türk adaletinin hâlâ tarafsız olmadığını gösteriyor. Emine Bozkurt (AP üyesi-Kadın Hakları Raportörü): Avrupa'ya güven veren bir partiydi Türkiye'de halkın büyük bir kısmının oyunu alan ve Avrupa'ya güven veren bir partiye karşı birdenbire kapatma davası açılması çok tuhaf. Bu partiyi Türk halkı hükümet yaptı. Siyasi bir partiyi kapatmak için çok ağır suçlamalar olmalı ve bu ithamlar ispatlanmalı. Farklı fikirleri, programları olan partilerin sürekli kapatılması demokratik değil. Bu haber benim için de çok sürpriz olmadı, zira Türkiye'de maalesef siyasi partiler sürekli kapatılıyor. Cem Özdemir (AP üyesi): Devlet, kendisine başka bir halk seçsin Bu dava Türkiye'nin yüzde 50'sine "siz bu ülkenin bir parçası değilsiniz" mesajı vermektir. Devlet, kendisine başka bir halk seçsin. DTP'yi de eklerseniz halkın yarısından fazlası bir azınlık tarafından dışlanıyor. Avrupa'da yerleşik bir anlayış var: Parti yasakları demokrasilere yakışmıyor. Almanya'da Nazi partilerini bile yasaklamak zor. Bizim böyle bir müracaatımızı Alman mahkemeleri reddetti. Burada AK Parti'yi de eleştirmek istiyorum. AK Parti siyasi partilerle ilgili kanunu düzenlerken daha net tavır almalı ve parti yasaklamayı imkansız hale getirmeliydi. Türkiye, maalesef bir partiler mezarlığı. Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): Türkiye'nin, 21. yüzyıla uygun hakim ve savcılara ihtiyacı var Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hakim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor. Adalet kurumlarından böyle bir karar çıkması çok şaşırtıcı. Türkiye'nin acilen yeni bir hakimler, savcılar, hukukçular nesline ihtiyacı var. Bu her halükarda Türkiye için kötü haber. Türkiye'nin Avrupa'daki imajına darbe vuracak. Umuyorum ki, hakim hemen reddedecek davayı. |
Erdoğan'ı bu sözleri yaktı
![]() AK Parti'nin kapatma gerekçeleri 162 sayfalık iddianamede yer aldı. Erdoğan'ın sözleri de gerekçeler arasında. O sözler; İNTERNETHABER Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Ak Parti'nin kapatılmasına ilişkin 162 sayfalık iddianamesinde Erdoğan'ın sözlerine de yer verildi. İşte Ak Parti'yi yakan Erdoğan'ın sözleri: TOMMİKS TEKSAS'A BİR ŞEY DEMİYORUZ, KURAN DA ÖĞRENSİN - Bırakalım kitabını, Kuran'ı öğrensin. Bu durumdan niye rahatsız olalım. Bırakalım rahat rahat öğrensin. Tommiks-Teksas okumaya hiç kimse mani olmuyor ama kendi kitabını öğrenmesine niye mani oluyoruz. TÜRBAN YASAĞINA KARŞIYIM - Yüksekokullardaki türban yasağını hata olarak görüyorum. Bir demokratik ülke din özgürlüğünü sağlamalı. HERKES HADDİNİ BİLSİN - (Üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasının laiklik ilkesiyle çelişeceği yönünde açıklamalar yapan kurumları hedef alarak)&Bizim önümüze ikide bir Anayasayı çıkarmasınlar. (&) En az onlar kadar Anayasayı biz de biliriz. (&) kimse kendini yasama-yürütme organının üstünde göremez. Yargı ihsası rey makamı değil.(&)Herkes konumunu, yerini gayet iyi bilmeli& KATİLİ MAKTULÜN AİLESİ AFFEDER - Af yok, suç işleyen cezasını çeker, Devlet katili affetme yetkisine sahip değildir. Katili affetme yetkisi aslında maktulün varislerine aittir. Öyle olması lazım& KAHROLSUN ŞERİAT DİYENLER KAHROLUR - Türkiye'de şu anda birilerinin şeriatı var. Ama bu şeriat tükendi. Şu anda kahrolsun şeriat diyenler, kendi kendilerine kahroluyorlar. BEN İSTANBUL'UN İMAMIYIM - Ben İstanbulun imamıyım. Elhamdülillah şeriatçıyım. Yılbaşına karşıyım. Ata' ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. DÜN NEYSEM OYUM - Siyasete girerken farklı, siyasetten sonra farklı bir yaşam tarzı mı uygulayacağım, halkımı mı aldatacağım? Dün neysem, bugün de oyum, değişemem, değişmedim. ARINÇ'IN SÖZLERİ DE İDDİANAMEDE İddianamede, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın sözlerine de yer verildi. - Katı laiklik uygulamasıyla insanlara sosyal hayatı bir cezaevine çevirecek anlayışlar ne kadar zararlıysa, laikliği bir barış ve özgürlük, din ve vicdan hürriyeti olarak tanımak ve insanların inançlarına müdahale etmemek de o kadar toplumsal barışa hizmet edecektir. - Ilımlı İslam denilince, ılımlı olmayanı varmış gibi oluyor. Sadece bir İslam vardır. Önüne bir şey konulamaz. Bu İslamı zedelemeye yönelik bir tezdir. Kişiler laik olmaz. - Hepimizi yaratan mutlak yaratıcı Allahtır. Ayrıma ne gerek var. O üst ortak paydada birleşip el ele vereceğiz. - Bir defa, şu ifade, çok çirkin bir ifade (&) Kaçak Kuran kursu diye bir ifade olmaz. Yanlış bir şey. Bir defa, kanunun ruhuna aykırı. Kuran öğrenilir. Kuranı öğrenmede kimse suç ifadesi kullanmaz. - Bizim laiklikle derdimiz yok. Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm. Ama siz laikliği bir din gibi takdim ederseniz, bu ülkenin halkını üzersiniz. |
Herkes ektigini bicer diye bosa dememisler
|
Bahçeli davaya tepki koydu
![]() MHP lideri Devlet Bahçeli, açılan davayı yerinde bulmadı. Bunun nedeni de zamanlama ve siyasi sonuçları... MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili, ''Sürecin siyasi sonuçlarının yapacağı tahribat, bunun hukuki sonuçlarından çok daha önemli ve öncelikli bir konu olarak görülmelidir'' dedi. Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, hukuki sürecin başladığını, herkesin bu sürecin sonuçlarını beklemek ve Anayasa Mahkemesi'ni etkileyecek davranışlardan özenle kaçınması gerektiğini kaydetti. "Bu son gelişmeyi ve sonuçlarını değerlendirirken bazı hususları herkesin çok iyi düşünmesi gerektiğini" ifade eden Bahçeli, "65 aydır iktidarda olan bir siyasi partinin kapatılması için dava açılması, hukuki yönleri bir tarafa bırakılsa da çok vahim siyasi sonuçları olacak bir durumdur" görüşünü dile getirdi. Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Anayasa Mahkemesi'ndeki dava sürecinin ne kadar zaman alacağını bugünden kestirmek mümkün değildir. Dava sürecinde iktidar olarak siyasi yetkililerini kullanmayı sürdürecek olan AKP'nin TBMM'nin ve hükümet düzeyindeki tasarruflarının tümü tartışmalı ve şaibeli hale gelecektir. KRİTİK BİR SÜREÇ Çok ciddi iç ve dış güvenlik sorunları ile karşı karşıya olan Türkiye kritik bir dönemden geçmektedir. Bu sancılı süreçte; terörle mücadele, etnik bölücülük, uluslararası çalkantılar ve krize dönüşme işaretleri veren ekonomik ve sosyal sorunlar hayati önem taşımaktadır." Bahçeli, "Açıkça belirtmek isterim ki; böyle bir ortamda Yargıtay Başsavcısı'nın bu süreci başlatırken bunun siyasi sonuçlarını ve yapacağı tahribatın niteliği ve boyutlarını çok daha dikkatli olarak değerlendirmiş olması gerekirdi" dedi. "Siyasi kaostan kaçınılmalı" Yasama, yürütme ve yargının görev ve sorumluluklarının Anayasa'da açıkça belirtildiğini, her kurumun bu çerçevede görev ve sorumluluklarının gereğini yerine getirmek durumunda olduklarını ifade eden Bahçeli, "Ancak Anayasal düzeni ve dayandığı ilkeleri korurken, Türkiye'yi bir siyasi kaosun içine sürüklemekten ve çok ağır siyasi sorunlar yaratmaktan kaçınmak da herkes için bir yükümlülük olarak görülmelidir" dedi. KAPATMA İLE SORUN ÇÖZÜLMEZ Anayasanın dayandığı temel ilkelerin, siyasi partilerin kapatılması yoluyla korunamayacağının Türk demokrasisinin bu alandaki talihsiz tecrübesiyle sabit olduğunun altını çizen Bahçeli, bu yöndeki zorlamaların Türk siyasi hayatında fiiliyatta doğurduğu sonuçların bütün açıklığıyla ortada olduğunu kaydetti. AK PARTİYİ ANCAK MİLLET TASFİYE EDER "AKP'nin siyasi tasfiyesini ancak Türk milleti yapabilecektir. Bunun yeri, yolu ve yöntemi de milli iradenin tecelli edeceği seçim sandığıdır" diyen Bahçeli, "AKP'nin kapatılması için hukuki sürecin başlatılmış olması karşısında, Türkiye'nin çok ağır bir siyasi kaosa sürüklenmesinin önüne geçilmesi için şu hususları siyasi partilerin değerlendirmesine sunmak isteriz. Anayasa'nın 68. ve 69. maddelerinin gözden geçirilerek, siyasi partilerin 68. maddenin 4. fıkrasına aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılması yerine, bu fiilleri işleyen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulmasını ve bunlar hakkında cezai soruşturma ve yaptırım uygulanmasını öngören yeni bir düzenleme yapılması üzerinde durulabilecektir. Terörle organik bağı ve eylem birliği olan ve terörü bölücü amaçlar için bir vasıta olarak gören siyasi partilerin durumu ayrı bir değerlendirme konusu olabilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi bu hususların kamuoyunda tartışmaya açılmasının yararlı olacağını düşünmektedir" dedi. |
benim anlamadigim herseyi millete havale ediyorlar. o zaman o hakimlere savcilara mahkemelere ne gerek var herkes kendi cezasini kendisi kessin.sen her seyi söyle sonrada sen nasil böyle bir karar nasil alirsin diye isyan et varmi böyle bir olay
|
Astsubayın evi cephanelik gibi çıktı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Gaziosmanpaşa'daki bir adrese mahkeme kararı ile operasyon düzenledi. ![]() Hasdal'da Hava Üs Tabur Komutanlığı'nda görevli astsubay Murat Z.'ye ait olduğu tespit edilen evde 1 adet mayın, 683 adet G-3 mermisi, işaret fişekleri ve TNT kalıpları bulundu. Evinde bulunan askerî malzemeleri görev yaptığı yerlerden getirdiğini belirten Murat Z.'nin, 9 adet mayını da daha önce Alibeyköy Barajı'na attığını söylediği iddia edildi. Adliyeye çıkarılan astsubay Murat Z., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Geçtiğimiz yıl 12 Haziran'da Ümraniye'deki bir gecekonduya yapılan baskında 27 adet el bombası, TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirilmişti. Bombalarla ilgili yürütülen Ergenekon soruşturması kapsamında emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli astsubay Oktay Yıldırım, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu toplam 47 kişi tutuklanmıştı. |
Avrupa'da devlet okullarında din dersinin okutulmadığı tek ülke Fransa
Avrupa'da devlet okullarında din dersinin okutulmadığı tek ülke Fransa
![]() İlk ve ortaöğretim okullarında zorunlu olarak okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri, yeni anayasanın en çok tartışılan konularından birisi. Kamuoyuna yansıyan taslak metinlerinde, din eğitiminin mecburi olmaktan çıkarılması yönündeki öneriler toplumda farklı tepkilere neden oluyor. Din eğitiminin, ahlak derslerinden ayrılarak seçmeli hale getirilmesini savunan kesimlerin en önemli referansı Avrupa ülkeleri. Sürekli, Türkiye'nin üye olmak için çabaladığı Avrupa Birliği'nde (AB) din eğitiminin zorunlu olmadığı dile getiriliyor. Halbuki, 27 üyeli AB'de tek bir din eğitimi modeli bulunmuyor. Her ülkenin, hatta bölgenin kendi tarihi şartları içerisinde geliştirmiş olduğu özgün bir uygulaması var. Yunanistan ve İrlanda gibi devlet okullarında din dersinin zorunlu olduğu ülkelerin yanında Fransa gibi bir asır boyunca din eğitimi bir yana, dinlerin tarihini bile okul kitaplardan silmiş ülkeler de AB'de yer alıyor. Para politikası gibi henüz ortak bir eğitim politikasına sahip olmayan AB, dinle ilgili mevzuları üye ülkelere bırakıyor. Avrupa ülkelerinde uygulanan din eğitimi modellerini, iki ana yaklaşım çerçevesinde ele almak mümkün. Bunlardan ilki, din eğitiminin okullarda mecburi, seçmeli ya da yasak olması. Almanya ve Yunanistan başta olmak üzere bazı AB ülkelerinde, devlet okullarında mecburi din dersleri veriliyor. Fakat, genelde talep eden ailelerin çocuklarının bu derslerden muaf tutulmasına izin veriliyor. Din eğitimi, Polonya ve İtalya gibi koyu Katolik ülkelerde ise seçmeli. Fakat, tercihli olmasına rağmen Polonya'da din dersine katılım yüzde 90 civarında. Din eğitimindeki diğer yaklaşım ise, derslerin mezheplere dayalı ya da mezhepler üstü olması. Devlet okullarındaki din derslerinin organizasyonunun kiliselere ve cemaatlere bırakıldığı Almanya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerde, her dinin temsilcisi kendi dersini veriyor. İngiltere, Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde ise, mezhepler üstü bir yaklaşımla düzenlenen zorunlu din derslerinde genelde bütün dinler anlatılıyor. Kilisenin milli eğitim bakanlığına bağlı olduğu Yunanistan'da ise, zorunlu din dersleri bakanlığın öğretmenleri tarafından veriliyor. Almanya'da din eğitimi anayasaya girmiş Almanya, din eğitiminin anayasa tarafından garanti altına alındığı nadir ülkelerden birisi. Alman Anayasası'nın, "devlet okullarında, din eğitimi mecburi bir disiplindir" şeklindeki 7. maddesinin 3. fıkrası, okullarda din dersleri düzenlenmesini zorunlu kılıyor. Fakat öğrenciler, ailelerinin talebi üzerine ya da 14 yaşına gelince kendi istekleriyle din dersinden muaf olabiliyor. Yaş eşiği, Bavyera ve Saarland eyaletlerinde 18 yaşına kadar çıkabiliyor. Din dersini almak istemeyen öğrenciler, ahlak derslerine giriyor. Eğitimin eyalet hükümetlerinin yetki alanı içerisinde olduğu ülkede din eğitimi uygulaması eyaletten eyalete değişebiliyor. Din eğitimi, kilise ve dini cemaatlerle işbirliği içerisinde düzenleniyor. Devletin genel çerçevesini düzenlediği ve denetim hakkının bulunduğu derslerin içeriği kiliseler ve cemaatler tarafından belirleniyor. Kilise, anlaşmazlık halinde bir din dersi öğretmeninin lisansını iptal edebiliyor. Okullarda, Katolik, Protestan, Ortodoks, Musevi gibi dinlerin yanı sıra mensubu çok az olan inançların da eğitimi veriliyor. Örneğin, on bine yakın Süryani'nin yaşadığı Hessen eyaletinde, Süryanilik dersi bulunuyor. Üç milyondan fazla Müslüman'ın yaşadığı ülkede, İslam dersi konusu ise hâlâ düzenlenmiş değil. Sorunun kaynağı ise muhatap meselesi. Alman hükümeti, Müslüman cemaatlerine, diğer dinlerin aksine, İslam derslerinin içeriğini belirleme yetkisini vermiyor. Alman devleti kendi seçtiği muhatapları ile bu dersin içeriğini düzenliyor. Almanya'da sadece Berlin eyaletinde din dersleri seçmeli ve sınıf geçmede etkili değil. Bu eyalette İslam Din Dersi ve Alevilik Din Dersi de veriliyor. Buna karşın, bazı eyaletler eğitimi tamamen dinle özdeşleştiriyor. Örneğin, devlet okulunun, "Ortak Hıristiyan Okulu" olarak tanımlandığı Bade-Würtemberg eyaletinde, anayasasının 16. maddesi, "çocukların, Hıristiyan ve Batılı değerler temel alınarak yetiştirilmesini" öngörüyor. Yunanistan'da ilkokul üçten itibaren mecburi Avusturya okullarında da Almanya'dakine benzer mecburi din dersi uygulaması var. Devlet tarafından tanınan bir dine mensup olan öğrenciler, o dinin dersine girmek zorunda. 14 yaşından sonra ya da daha öncesinde ailenin talebiyle bu dersten muaf olunabiliyor. Dersler, Almanya'daki gibi kiliseler ve dini kuruluşlar tarafından organize ediliyor. İslam dersinin programı ise Avusturya Diyanet Teşkilatı tarafından düzenleniyor. Okullarda din dersinin zorunlu olduğu bir başka AB ülkesi ise komşumuz Yunanistan. Ortodoksluğun hakim din olduğu ülkede, ilkokul üçten itibaren din eğitimi veriliyor. Ancak, Ortodoksluk dışında başka bir inanca mensup olan bir öğrenci bu din dersinden muaf olabiliyor. Ortodoksluk dışında başka dinden olan öğrencilere, en az 20 kişi olmaları durumunda kendi dinleriyle ilgili din dersi sınıfı açma hakkı tanınıyor. Bu şekilde, Türklerin yoğunlukta olduğu bölgelerdeki azınlık okullarında İslam dersi veriliyor. Devlet okullarındaki din dersleri, bazı Avrupa ülkelerindeki gibi cemaatler tarafından değil, Yunan Milli Eğitim Bakanlığı'nın din öğretmenleri tarafından veriliyor. Yunan Kilisesi, aynı zamanda Din Bakanlığı olan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde de Yunanistan'da olduğu gibi Ortodoksluk dersi okullarda zorunlu olarak okutuluyor. Nüfusunun yüzde 87'si Ortodoks olan AB'nin yeni üyesi Romanya'da da devlet okullarında din dersi eğitimi zorunlu. Fakat, burada da başka dinlere ya da inançlara mensup aileler çocuklarının bu dersten muaf tutulmasını talep edebiliyor. Ortodoksluk dersine girmeyen öğrencilere, sınıf açmak için yeterli sayıyı oluşturmaları durumunda okullarında, yoksa başka bir okulda kendi dinleriyle ilgili ders açılıyor. 2007'ye kadar devlet okullarında 8. sınıfa kadar veriliyordu. Yapılan yeni değişiklikle din dersleri 12. sınıfa kadar çıkarıldı. Belçika okullarında Kur'an dersi veriliyor Belçika'da da devlet okullarında din dersi mecburi, ancak Belçika Devleti'nin resmen kabul ettiği 6 dinin hepsi öğretilmek zorunda. Ortaöğretim kurumlarında İslam, Katoliklik, Protestanlık, Ortodoksluk, Yahudilik ve Anglikanizm dersleri veriliyor. Din dersi saatinde, öğrenciler mensup oldukları dinin dersinin verildiği sınıfa gidiyor. Çocuklarının din dersi almasını istemeyen veliler okula müracaat ederek muafiyet alabiliyor; ancak çocuklar bu defa ahlak dersi almak mecburiyetinde. Öte yandan, ülkedeki okulların yarısını oluşturan özel Katolik okullarına giden öğrenciler, baştan din dersi olarak Katolikliği seçmek mecburiyetinde olduklarını kabul ediyorlar. 1974'te Belçika'nın resmî dinleri arasında giren İslam, 1975-76 öğrenim yılından bu yana devlet okullarında okutuluyor. İslam din dersi öğretmenleri Belçika Müslümanlarını temsil eden İslam Yürütme Kurulu ile eğitim bakanlıklarının ortak kriterlerine göre seçiliyor. İslam Yürütme Kurulu'nun Türk asıllı Başkan Yardımcısı Hacer Düzgün'ün Zaman'a verdiği bilgiye göre İslam derslerinde akaid, fıkıh, tarih, siyer dersleri veriliyor ve sureler ezberlettiriliyor. İslam dersi içerisinde Alevilik dersi verilmiyor. Belçika'daki Alevi Türklerin büyük bir kısmı ilkokul sıralarında çocuklarına İslam dersi aldırtıyor. Ortaokul ve lisede ise Alevi talebeler genelde ahlak derslerine yöneliyor. İtalya ve Polonya'da seçmeli; ama ilgi büyük Katolik Kilisesi ile İtalya arasındaki anlaşmalar çerçevesinde İtalyan ilk ve ortaöğretim okullarında haftada bir saat din dersi veriliyor. Veliler, yazılı talepte bulunmak şartıyla çocuklarını bu derslerden muaf tutabiliyor. Derslerde temelde Katoliklik bilgisi ve değerleri öğretiliyor. Sadece lise müfredatında diğer dinler de kısaca yer alıyor. Öte yandan din dersi öğretmenlerinin devlet memuru statüsü bulunmuyor. Özel bir statüye sahip olan din dersi öğretmenleri Vatikan Katolik Kilisesi'ne bağlı olarak çalışıyorlar. Kilise'nin onay vermediği kişiler din dersi veremiyorlar. Avrupa'nın en koyu Katolik toplumlarından birisi olan Polonya'da ise, 1990'da müfredata konan din derslerine katılım zorunlu değil. Öğrenciler, din dersi yerine ahlak dersini seçebiliyor. Fakat, Polonyalı öğrencilerin yüzde 90'ı din derslerini tercih ediyor. İngiltere'de güne toplu dua ile başlanıyor Avrupa'da görülen bir başka din dersi modeli ise, İngiltere, Danimarka ülkelerde uygulanan bütün dinlerle ilgili bilgilerin verildiği "çok dinli" ders modeli. Bu iki ülkede de okullarda din dersi zorunlu. Fakat bu ders, bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kilise tarafından verilen bir din eğitimi değil; ülke nüfusunun bağlı olduğu dinler hakkında tanıtıcı bilgilerin verildiği bir tarih ve kültür dersi formatında. Örneğin, son yıllarda daha çoğul hale getirilen İngiltere'deki zorunlu din dersinde, Hıristiyanlığın yanı sıra, İslam, Musevilik, Hinduizm ve Budizm ile ilgili bilgiler de veriliyor. Fakat, bunun yanında 1988'de çıkan eğitim yasasına göre, din dersleri "Büyük Britanya'daki ana dini geleneklerin Hıristiyanlık olduğunu yansıtmalı." Öte yandan, İngiliz yasaları okullarda güne toplu dua ile başlanmasını öngörüyor. İsteyen aileler, çocuklarını dua merasimlerinden muaf tutma hakkına sahip. Danimarka'da okutulan zorunlu "Hıristiyanlık Bilgisi" dersi müfredatına 2006'da İslam da girdi. İsveç ve Norveç'te de benzer modeller uygulanıyor. Fransa'da din dersi cemaat okullarının işi Avrupa Birliği ülkeleri arasında devlet okullarında din dersinin hiçbir şekilde verilmediği tek ülke Fransa. Avrupa'nın önde gelen din sosyologlarından Jean Paul Willaime, bu durumu Fransa'da okulla din arasındaki yaşanan ve belli ölçüde halen devam eden "zor ilişkiye" bağlıyor. Üçüncü Cumhuriyet döneminde laik ve Katolik "iki Fransa" arasında yaşanan "savaşın" ana cephesi okullardı. Laiklik yasasını 1905 yılında çıkaran ülkede, okullarda din eğitimi çok önceden, 1882 yılında kaldırıldı. O döneme kadar verilen din derslerinin yerine vatandaşlık eğitiminin verildiği "Education civique" dersi getirildi. Fakat, öğrencilerin okulun dışında din eğitimi alabilmesi için haftanın bir günü (genelde çarşamba) boşaltıldı. 1980'li yıllarda, öğrencilerin dinle ilgili kültüre "cahil kaldıklarına" dair tartışma, ülkenin tabuları arasında yer alan din ve okul konusunu bir asır sonra yeniden gündeme taşıdı. Bunun üzerine, tarih ve coğrafya derslerinin müfredatı değiştirilerek dinlerle ilgili konular eklendi. 1996 yılında yapılan yeni bir değişiklikle kitaplara İslam ile ilgili bilgiler eklendi. Bugün, dinlerle ilgili genel tarihi bilgileri kapsayan bu eklemelerin dışında Fransız devlet okullarında hiçbir din eğitimi verilmiyor. Bu yasak, Almanya sınırındaki Alsace Lorraine bölgesini ve giderlerinin tamamına yakını devlet tarafından karşılanan Katolik ya da Musevi okullarını kapsamıyor. Örneğin, Strasbourg'da devlet okullarında din eğitimi verilebiliyor. İçlerinde ibadet yerlerinin de olduğu özel cemaat okullarında ise, din eğitimi serbestliğinin yanı sıra 2004 yılında getirilen dinî semboller yasağı da uygulanmıyor. Fransa'da öğrencilerin yüzde 20'si bu okullarda eğitim görüyor. Beş milyona yakın Müslüman'ın yaşadığı ülkede Müslümanların henüz bu statüde okulu bulunmuyor. Cemaat okullarının müfredatları bağımsız Avrupa'da dikkat çeken bir husus ise Katolikler başta olmak üzere dinî cemaatler tarafından işletilen okulların sayısının giderek artması. Bu okullarda, devlet okullarının müfredatından bağımsız olarak din eğitimi verilebiliyor. Kiliselere ya da cemaatlere bağlı okulların oranı İrlanda'da yüzde 98, Hollanda'da yüzde 65, Belçika'da yüzde 50 ve İspanya'da yüzde 40'ı buluyor. |
2008-KPSS'ye (Lisans) Başvurular 28 Nisan'da başlayacak
2008-KPSS'ye (Lisans) Başvurular 28 Nisan'da başlayacak
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan 2008 yılında yapılacak KPSS'ler ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamaya göre, lisans mezunları ile lisans programlarından mezun olabileceklerin 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde gireceği Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) başvurular 28 Nisan-9 Mayıs 2008 tarihleri arasından yapılacak. Lisans mezunları ile lisans programlarından mezun olabilecekler için yapılan KPSS'nin 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde gerçekleştirileceğini belirten Yarımağan, cumartesi sabah, cumartesi öğleden sonra, pazar sabah ve pazar öğleden sonra olmak üzere dört oturumda yapılacak sınavda "Genel Yetenek" ve "Genel Kültür" testlerinin uygulanacağını ifade etti. Yarımağan, cumartesi sabah oturumuna tüm adayların girmesinin zorunlu olduğunu belirtti. Başvurular Adaylar "2008-KPSS Lisans Kılavuzu" ile aday bilgi formunu 2 YTL karşılığında 28 Nisan-9 Mayıs 2008 tarihleri arasında başvuru merkezlerinden alabilecek. Başvuru merkezlerine, başvuru tarihinden önce ve başvuru süresi boyunca ÖSYM'nin "www.osym.gov.tr" internet adresinden ulaşılabilecek. Kılavuzda, Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) KPSS sonuçlarının normal, özürlü ve eski hükümlü işçi alımında da kullanacağına ilişkin duyurusuna yer veriliyor. Ortaöğretim ve önlisans mezunları ile bu öğrenim düzeylerinden mezun olabilecekler için düzenlenecek KPSS ise 21 Eylül 2008 tarihinde yapılacak. Bu başvurular ile ilgili ayrıntılı bilgi ise daha sonra ÖSYM tarafından duyurulacak. -------------------------------------------------------------------------------- BASIN DUYURUSU (27.3.2008) 03.05.2002 tarih ve 24744 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan ***8220;Kamu Görevlerine ilk Defa Atanacaklar için Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik***8221; hükümleri uyarınca 2008 yılında Kamu Personel Seçme Sınavları (KPSS) yapılacaktır. 2008 yılında yapılacak Kamu Personel Seçme Sınavları 1. Lisans mezunları ve lisans programlarından mezun olabilecekler için KPSS (2008-KPSS LİSANS) 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde yapılacaktır. Cumartesi sabah, Cumartesi öğleden sonra, Pazar sabah ve Pazar öğleden sonra olmak üzere dört oturumda yapılacak bu sınavda Genel Yetenek ve Genel Kültür Testlerinin uygulanacağı Cumartesi sabah oturumuna tüm adayların girmesi zorunludur. Kılavuzu inceleyerek adaylar diğer oturumlardan hangilerine katılacaklarına karar vereceklerdir. 2. Ortaöğretim ve önlisans mezunları ile bu öğrenim düzeylerinden mezun olabilecekler için KPSS (2008-KPSS ÖNLİSANS-ORTAÖĞRETİM) 21 Eylül 2008 tarihinde yapılacaktır. Bu başvurular ile ilgili ayrıntılı bilgi daha sonra bir basın duyurusu ile açıklanacaktır. Adaylar, 2008-KPSS LİSANS Kılavuzu ile Aday Bilgi Formunu 2,00 YTL karşılığında 28 Nisan-9 Mayıs 2008 tarihleri arasında Başvuru Merkezlerinden alacaklardır. Başvuru Merkezleri başvuru tarihinden önce ve başvuru süresi boyunca ÖSYM***8217;nin www.osym.gov.tr internet adresinden duyurulacaktır. Adayların bu Kılavuzu dikkatle incelemeleri ve başvuru işlemlerini burada yer alan kurallara göre yapmaları gerekmektedir. Bu Kılavuzda ayrıca, Türkiye İş Kurumunun (İŞKUR) KPSS sonuçlarının normal, özürlü, eski hükümlü işçi alımında da kullanacağına ilişkin bir duyurusu bulunmaktadır. KPSS adaylarına duyurulur. Prof. Dr. Ünal YARIMAĞAN ÖSYM Başkan |
AB'den PKK şoku!
![]() Avrupa Birliği Adalet Divanı Türkiye'yi ilgilendiren şok bir karar aldı. İşte o karar... İlgili Haberler MHP'den AB'ye sert tepkiDTP AB kararı için ne dedi? Avrupa'dan PKK'ya yine destek geldi. Avrupa Adalet Divanı terör örgütü PKK'nın, Avrupa Birliği terör örgütleri listesine alınması için yapılan talebi reddetti. Terör örgütü PKK ile bu örgütün siyasî kanadı KONGRA - GEL'in Avrupa Birliği terör listesine eklenmesi kararının iptal edildiği bildirildi. PKK HESAPLARININ DONDURULMASINI DA İPTAL ETTİ Associated Pres, Lüksemburg merkezli AB mahkemesinin, 2002 yılında PKK'nın terör listesine eklenmesi ve hesaplarının dondurulması kararını iptal ettiğini duyurdu. AP'ye göre mahkeme, kararın AB yasalarına aykırı olduğuna hükmetti. AB KONSEYİ: KARAR ETKİSİZ OLUR AB'nin en yüksek siyasi karar organı olan AB Konseyi, Avrupa Adalet Divanı'nın, terör örgütü PKK'nın AB terör örgütleri listesinden çıkarılmasına ilişkin kararının etkisiz olacağını açıkladı. AB Konseyi açıklamasında, PKK, Kadek ve Kongra-Gel isimleri altında faaliyet gösteren, AB terör örgütleri listesinde yer alan örgüte ilişkin kararın, söz konusu listede değişiklik gerektirmeyeceği belirtildi. Açıklamada, AB Konseyi'nin, daha önceki benzer bir Adalet Divanı kararını dikkate alarak, terör örgütleri listesinin oluşturulmasında gereken değişiklikleri yaptığı, "daha anlaşılır ve saydam bir prosedür geliştirdiği" belirtildi. Açıklamada, son olarak 22 Aralık 2007 tarihinde onaylanan terör örgütleri listesinde PKK'nın 25. sırada yer aldığı, Adalet Divanı kararının bunu değiştirmeyeceği ve listeyi etkisiz kılmayacağı |
MHP, AB kararına ne dedi?
![]() AB'nin PKK'yı terör örgütü listesinden çıkarmasına bir tepki de MHP'den geldi. Cihan Paçacı konuyu değerlendirdi; MHP Genel sekreteri Cihan Paçacı, Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın PKK***8217;nın terör listesinden çıkarılmasını öngören kararını değerlendirdi ve şunları söyledi, "Türkiye Avrupa Birliği ile ilişkilerini gözden geçirmelidir. Türkiyenin yapması gereken stratejik bir düşünme dönemine girmesi gerekiyor. 24 yıldır bir terör örgütünün ayakta kalabilmesi ancak bir dış destekle mümkündür. PKK'nın bizce bilinen bütün destekçileri kendilerine ifşa etmiştir." |
MHP'den AB'ye sert tepki
![]() Avrupa Birliği'nin aldığı karar Türkiye'de şok etkisi yaptı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural "yüzkarası" olarak değerlendirdi. ZÜBEYİR KINDIRA ANKARA/ Avrupa Adalet Divanı'nın terör örgütü PKK'nın, Avrupa Birliği terör örgütleri listesine alınması için yapılan talebi reddetmesine MHP'ten çok sert tepki geldi. MHP Grup Başkan vekili Oktay Vural kararı "yüzkarası" olarak nitendirirken MHP milletvekili Osman Durmuş "AB, DTP ve AKP'yi kapatmayın diyor" dedi. Oktay Vural şöyle konuştu: İLİŞKİLER GÖZDEN GEÇİRİLSİN "Benim yargıma müdahale eden Avrupa Birliği, kendi yargısının aldığı karara bir baksın. Utanç verici bir karardır. Bu karar Türkiye'deki yaşanan dava sürecini etkilemek ve Güneydoğu sorununun çözülmesini zorlaştırmak için alınmıştır. Siyasi çözüm dayatmasıdır. Hükümet hemen AB ve AB'ye bağlı ülkeler nezninde diplomatik girişime başvurmalı ve net ve kararlı bir tavır sergileyerek, PKK'yı terör örgütü görmeyenlerle ülkenin ilişkisini gözden geçirmelidir. MHP milletvekili Osman Durmuş ise şunları söyledi: AB, "DTP'Yİ VE AKP'Yİ KAPATMAYIN" DEDİ "Avrupa Birliği PKK'yı maşa olarak kullanmaya devam edebilmek için terör listesinden çıkarma kararı aldı. Bu karar aynı zamanda teröre bulaşmış partilerin kapatılmasına yönelik önerimize karşı alınmış bir karardır. Avrupa Birliği, AKP bizim önerimizi kabul edip bölücülüğe bulaşmış partileri istisna tutularak parti kapatmayı zorlaştıracak değişiklik paketini çıkarır diye önlem alıyor. Avrupa Birliği DTP'yi kapatmayın, AKP'yi kapatmayın diyor. PKK terör örgütü değil ki DTP'nin onunla ilişkisi var diye kapatacaksınız diyor... Türkiye'nin yapması gereken diplomatik girişimlerle bu kararı ortadan kaldırmaktır. Ancak Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet eden Dışişleri Bakanı bunu yapabilir mi? Nasıl Fransa bazı ihalelerimize giremiyorsa, bunu genişletip okyanus ötesine ihale daveti yaparız, olur biter." |
'PKK terörist sıfatından kurtulamayacak'
![]() AB'nin en yüksek siyasi karar organı olan AB Konseyi, Avrupa Adalet Divanı'nın, terör örgütü PKK'nın AB terör örgütleri listesinden çıkarılmasına ilişkin kararının etkisiz olacağını açıkladı. AB Konseyi açıklamasında, PKK, Kadek ve Kongra-Gel isimleri altında faaliyet gösteren, AB terör örgütleri listesinde yer alan örgüte ilişkin kararın, söz konusu listede değişiklik gerektirmeyeceği belirtildi. Açıklamada, AB Konseyi'nin, daha önceki benzer bir Adalet Divanı kararını dikkate alarak, terör örgütleri listesinin oluşturulmasında gereken değişiklikleri yaptığı, "daha anlaşılır ve saydam bir prosedür geliştirdiği" belirtildi. Açıklamada, son olarak 22 Aralık 2007 tarihinde onaylanan terör örgütleri listesinde PKK'nın 25. sırada yer aldığı, Adalet Divanı kararının bunu değiştirmeyeceği ve listeyi etkisiz kılmayacağı vurgulandı. -AYRINTILI AÇIKLAMA- AB Konseyi, bu açıklamasının ardından, geçen şubat ayında yaptığı bir açıklamayı basına sundu. Belgede, AB'nin 11 Eylül 2001 olaylarından sonra, aynı yılın aralık ayında aldığı kararlar çerçevesinde teröristler ve terör örgütleri listesi oluşturduğu belirtiliyor. Amacın terörizmle mücadele olduğu vurgulanan belgede, AB listesinde yer alan kişi ve örgütlerin mal varlığının dondurulması, banka hesaplarına el koyulabilmesi gibi önlemler alındığı hatırlatılıyor. Belgede, AB listesinin, üye ülkelerin adliye ve polis yetkilileriyle işbirliği içinde düzenlendiği, "terörizm eylemi" tanımının net bir şekilde yapıldığı, bireyleri, devletleri veya uluslararası kurumları hedef alan eylemlerin söz konusu olduğunun belirtildiği ifade ediliyor. Terörist eylemler arasında kişilerin yaşamını yitirmesine neden olan saldırılar, rehin alma ve insan kaçırma olayları, uçak kaçırma veya tesis sabotajları, silah üretme ve kullanma, kitle imha silahları üretmek, bulundurmak veya kullanmak, terör örgütlerine maddi veya lojistik destek sağlamak, bir devletin anayasal, sosyal veya ekonomik düzenini bozmak veya yıkmak amaçlı eylemler yapmak gibi unsurlar sayılıyor. AB Konseyi, 2007 yılında, Adalet Divanı'nın Halkın Mücahitleri örgütünü konu alan bir kararını da değerlendirerek, teröristler listesinin belirlenmesinde "daha saydam bir prosedür" başlattığını, bir çalışma grubu oluşturduğunu belirtiyor. AB üyesi ülkelerden birinin önerisiyle listeye alınan teröristler veya terör örgütleri hakkında bilgilerin tüm diğer üye ülkelere aktarıldığı, dosyaların gerekçeleriyle birlikte üye ülkelerin incelemelerine sunulduğu ve onay istendiği hatırlatılıyor. Açıklamada, teröristler listesine alınması kararlaştırılan kişi ve örgütlerin, "adresleri bilindiği takdirde" yazılı olarak bilgilendirildikleri, bu çerçevede kendilerine hangi gerekçelerle, hangi yaptırımların uygulanacağının duyurulduğu ifade ediliyor. Kararların resmi gazetede de yayımlandığı belirtiliyor. AB Konseyi, terör örgütleri listesini her 6 ayda bir tekrar gözden geçirdiğini, üye ülkelerin yeni ve ek bilgiler verdiğini, gelişmelerin değerlendirildiğini, listede yer bulan kişi ve örgütlerin olası itirazlarının da gözden geçirildiğini ifade ediyor. Açıklamada, AB teröristler listesinde yer alan her kişi ve örgütün AB Konseyi'ne başvurarak, kanıtlara dayalı savunma yapabileceği, ulusal yetkililerin verdikleri kararlara karşı itiraz haklarını kullanabilecekleri ifade ediliyor. AB diplomatları, AB Konseyi'nin bugünkü "süratli ve kararlı tepkisinin", "anlamlı" olduğunu belirtiyorlar. Konseyin, Halkın Mücahitleri örgütüne ilişkin Adalet Divanı kararını da dikkate almayı reddettiği, Halkın Mücahitleri'nin bu durum karşısında tekrar Adalet Divanı'na başvurduğu, ancak henüz bir tarih alamadığı ifade ediliyor. Adalet Divanı'nın bugünkü kararının, "AB listesini etkisiz kılmayacağı", "PKK'yı da terörist sıfatından kurtarmayacağı" mesajı verildiği vurgulanıyor. |
Zülfikarlı provokatör yakalandı
Akdeniz Üniversitesi'ndeki olaylarda tabancayla ateş eden Ömer Ulusoy dün gece geç saatlerde Antalya Emniyet Müdürlüğü'ne gelerek teslim oldu. Polis eşliğinde sağlık kontrolü için hastaneye götürülen Ömer Ulusoy'un üzerinde eşorfman olduğu ve sakallarını kestiği görüldü.
![]() Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Akdeniz Üniversitesinde 6 Nisanda meydana gelen olaylarda silahla ateş açan Ömer U'nun Antalya'da saklandığı evde yakalandığını bildirdi. Antalya Valisi Yüksel, yaptığı açıklamada, Akdeniz Üniversitesinde 6 Nisanda karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada, topluluğun üzerine silahla ateş açan ve daha sonra kaçan Ömer U'un, Antalya'da Şarampol semtinde saklandığı eve düzenlenen operasyonda kıskıvrak yakalandığını söyledi. Saat 23.15'te yakalanan Ömer U'un üzerinde, büyük ihtimalle olay sırasında kullandığı silah ile mermilerin de ele geçirildiğini kaydeden Vali Yüksel, üzerinde eşofman bulunan Ömer U'un sakalını kestiğinin görüldüğünü belirtti. Vali Yüksel, Ömer U'un Emniyet güçlerince sorgulanmasına başlandığını sözlerine ekledi. Akdeniz Üniversitesi'nde çıkan kavgada silah kullandığı kameralarca görüntülen ve polis ekiplerince heryerde aranırken Antalya merkezde Şarampol Polis Merkezi'ne gelerek teslim olan Ömer Ulusoy, sağlık kontrolüne çıkarıldı. Terörle mücadele ekiplerince teslim alınıp, sorgulanmak üzere Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen Ulusoy, sağlık kontrolü için Atatürk Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. 34 yaşındaki Ömer Ulusoy, 6 Nisan 2008 Pazar günü Akdeniz Üniversitesi'nde karşıt gruplu öğrencilerin taşlı-sopalı çatışması sırasında belinden çıkardığı silahla ateş etmişti. Dün basın toplantısı düzenleyen Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan, Ulusoy'u yakalayacak polis memuruna 10 maaş ödül verileceğini duyurmuştu. Cep telefonlarını 3 hafta önce kapatmış Antalya polisi, yaptığı araştırmada, öğrencilerin üzerine silahla ateş eden Ömer Ulusoy hakkında ilginç bir bilgiye ulaştı. Türkiye'yi ayağa kaldıran olaylarda elindeki silahıyla görüntülenen Ulusoy'un pazar günkü eylemden 3 hafta önce cep telefonlarını kapattığı anlaşıldı. Edinilen bilgiye göre 3 hat kullanan Ömer Ulusoy'un yaklaşık 3 hafta önce teknik takibe takılmamak için cep telefonlarını kapattığı belirlendi. Ulusoy'un telefonlarının o tarihten olay gününe kadar sinyal vermediği tespit edildi. Bu arada Akdeniz Öğrenci Yurdu Müdürü Ramazan Tatlı, Antalya Valiliği'nce görevden alınarak yerine Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü'nden Ali Kurt, soruşturma süresince geçici olarak atandı. |
PKK için devlet kadrosu istedi
PKK için devlet kadrosu istedi
![]() Pamukoğlu, PKK ile mücadelede başarılı olabilmek için yeni siyasi önderliğin gerektiğini söyledi ve ekledi; Türk Ocakları Bolu Şubesi'nin, Bolu Kültür Merkezi'nde düzenlediği `Milli Meseleler' konulu konferansa konuşmacı olarak Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu katıldı. Hükümetin terör örgütü PKK ile mücadeledeki tavrını eleştiren Emekli Tümgeneral Pamukoğlu, cesur kadrolara ihtiyaç olduğunu söyledi. GÜNEYDE KÜRT DEVLETİ KURULDU Irak'ın güneyinde Kürt devletinin kurulduğunu savunan Pamukoğlu, "PKK'nın bizim topraklarda, Kuzey Irak ve İran'da 13 bin silahlı adamı var. Gayri nizami harp usulleri ile çarpışıyorlar. Adamların muharebe taktiği var, pusu ve baskın. PKK bizim topraklarımızda bağımsız devleti şekillendirmek istiyor. ABD, Avrupa siyasi ve lojistik desteğini bunun içine alıyor. Adamlar güneyde Kürt devletini kurdu. Bizden 126 şirket orada Kürdistan'ın altyapısını yapıyor. Onların binalarının çimleme işlerini yapmak için de şirketler kuruyorlar" dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin her işin üstesinden gelebileceğini bildiren Emekli Tümgeneral Pamukoğlu, şöyle devam etti: DAHA CESUR LİDER GEREKİYOR "Kuzey Irak harekatından 7 günde çıkarsın. O kadar belli ki, o kadar net ki her şey. Sonbahar kabakları vardır, onlar kadar açık ve net kardeşim. Hiç bir bilinmezlik yok. Yapılacak olan şu; Biz bu işlerin üstesinden geliriz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunun tersini düşünenin alnını karışlarım. Ama bu kolay olmaz, kolay olmayacak. Bu yepyeni bir siyasi örgütlenme, cesur adamlar, cesur kadrolar, fedakar insanlar ister. Sıradan bir siyasi mücadele olamaz. Devlet kadrosu, bunun başka yolu yok. Başka bir yolu varsa hep beraber görürüz. Yapsınlar görelim. Şu an milletin kendini iyi hissetmesini sağlayacak en küçük bir şey yok. Rahatlatıcı bir şey yok. Yeni siyasi bir örgütlenme, yeni bir siyasi çıkış ve yeni bir siyasi önderlik gerekiyor. |
Kendisine eleştiriyi bile cezalandıran Yargıtay, siyasetçiye hakareti 'eleştiri' sayd
'Yargı siyasallaşıyor' sözünü kendilerine hakaret sayan Yargıtay, siyasiler hakkında farklı kararlara imza atıyor.
"Din bezirganı, maşa, ipte oynatılan' gibi sözleri eleştiri sınırları içinde değerlendiren Yargıtay, dün bir adım daha attı. 'Sahtekâr, çalıp çırpan, hırsız' gibi suçlamaları masum gördü. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a tazminat verilmesine hükmeden mahkeme kararını bozdu. Yargıtay, siyasilere yönelik hakarete varan ifadeleri eleştiri sınırları içerisinde değerlendiriyor. Erdoğan'ın Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu hakkında açtığı tazminat davasında bunun bir örneği yaşandı. Mumcu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Erdoğan'ı isim zikretmeden 'sahtekar olmakla, kendi çevresine avanta vermekle, hırsızlık yapmakla, çalıp çırpmakla ve açgözlülükle' suçlamıştı. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Mumcu'yu 10 bin YTL tazminat ödemeye mahkûm etti. Ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Mumcu'nun konuşmasını 'siyasi nitelikli sert eleştiri' kabul ederek, tazminat kararını bozdu. Kararda, "Tarafların kimlikleri ve siyasi yapıları dikkate alındığında, parti grup toplantısında yapılmış olması gözetildiğinde, siyasi nitelikli sert bir eleştiri olduğu, hukuka aykırılık unsuru taşımadığı sonucuna varılmalıdır." denildi. Yargıtay, daha önce de benzer kararlar verdi. CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç'un, Erdoğan hakkında söylediği, ''dayatıcı, din bezirganı, sahte laik, birilerinin maşası ve birileri tarafından ipinde oynatılan'' şeklindeki sözlere verilen tazminat kararını bozdu. 'Küçük düşürücü eleştirilere katlanmak zorunda' Gerekçeli kararda, "Başbakan olan davacının ve anamuhalefet partisi grup başkan vekili olan davalının siyasi kimlik ve konumları gözetildiğinde, ağır dahi olsa yapılan eleştirinin hoşgörü ile karşılanması gerekir. Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse, hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve gerektiğinde sert olabileceğinin kabulü gerekir." denildi. Erdoğan'ın Yeniçağ Gazetesi'ne açtığı tazminat davasını kabul eden yerel mahkeme kararı da bozuldu. Kararda, toplumun her an gözü önünde olan Erdoğan'ın 'sert, kırıcı ve kişiyi küçük düşürücü' haberlere katlanmak zorunda olduğu ifade edildi. Yargıtay, kendine yönelik eleştirileri jet hızıyla cezalandırıyor Yargıtay üyeleri, kendilerine yönelik eleştiriler konusunda oldukça hassas. Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Erdoğan'ın milletvekili olmasının engellenmesiyle ilgili Yargıtay kararını eleştirdiği için mahkûm oldu. Yargıtay Üyesi Kubilay Özkan'ın açtığı davayı iki kez reddeden yerel mahkeme kararını Yargıtay bozdu. Arınç, "Siyasi bir davaya hukuki kılıf giydiriliyor. Yargı kararı göstermiştir ki hukuk siyasallaşıyor. Yargı politize oluyor." ifadeleri yüzünden tazminat ödedi. AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı, 2003 yılında Adalet Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü toplantıda bir Yargıtay kararını eleştirdiği için 10 bin YTL tazminata mahkûm edildi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yazısında Yargıtay üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla AK Parti Milletvekili Hüsnü Tuna'yı da mahkûm etti. Başörtülü bir sanığı duruşma salonundan çıkaran eski Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Fadıl İnan ise gazetelerde çıkan eleştirel haberlere karşı tazminat davaları açtı. Yeni Şafak Gazetesi 133 bin YTL ödemek |
Dava açma izni adalet bakanına verildi
Türk Ceza Kanunu'nun 301. ve 305. maddelerine ilişkin değişiklik teklifi, TBMM Adalet Komisyonu'ndan değişikliğe uğrayarak geçti.
Vekiller 301 kavgasına tutuştu, dayağı polis yedi Komisyon, verilen önergeler doğrultusunda 305. maddede değişiklik öngören 2. maddeyi yürürlükten kaldırdı. Bu maddede öngörülen 'kovuşturma izninin cumhurbaşkanı tarafından verilmesi' hükmü, 301. maddeye "Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, adalet bakanının iznine bağlıdır." şeklinde eklendi. Adalet Bakanı M.Ali Şahin, komisyonda yaptığı konuşmada, 301. ve 305. maddeye ilişkin değişikliğin AB yönü olsa da, asıl ihtiyacın iç dinamiklerden doğduğunu söyledi. Şahin, kendisine sık sık laf atan MHP milletvekillerine "Kahvede konuştuğumda başka partili vatandaşlar sabırla dinliyor, sözüm bitince eleştirisini yapıyor. Lütfen halkımız kadar basiretli olalım." diye karşılık verdi. MHP'lilerin teklife ilişkin eleştirilerini de cevaplayan Şahin, şöyle devam etti: "Türklük ve cumhuriyet ortak değerlerimizdir. Bu değerler korumasız bırakılmıyor. Siz ne kadar hassassanız biz de o kadar hassasız. Uygulamada farklı kararlar çıkmaması gerekir. Oysa 301. maddenin gerekçesi farklı uygulamalara yol açıyor. Onun için değişmesi gerekir." |
Ünlü Sanatçı Haluk Levent Hakkında Yakalama Kararı
Ünlü Sanatçı Haluk Levent ve Ünal Acar'ın Bir Şirketi Dolandırdığı İddiasıyla Yargılandığı Davanın İlk Duruşması Görüldü. Mahkeme, Sanıklar Haluk Levent ve Ünal Acar Hakkında Yakalama Kararı Çıkardı.
Ünlü sanatçı Haluk Levent ve Ünal Acar'ın bir şirketi dolandırdığı iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme, sanıklar Haluk Levent ve Ünal Acar hakkında yakalama kararı çıkardı. İstanbul 5.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya haklarında 2 yıldan 7 yıla kadar hapisleri istenen tutuksuz sanıklar Haluk Levent ve Ünal Acar katılmazken, şikayetçilerden Nimet Doğru ve Mehmet Doğru ise duruşmada hazır bulundu. Mehmet Doğru, 3 sayfalık dilekçesini mahkeme heyetine sunarak, "Ben tefeciliğe karşı bir insanım. Sanıklardan Haluk Levent de benim durumumu bildiği için benimle irtibata geçti. Tefecilerin eline düştüğünü söyledi. Ben de onun sözlerine inanarak kredi kullanmak suretiyle kendisinin çeklerini ödedim" dedi. ![]() Mehmet Doğru, Haluk Levent'in daha sonra kendisiyle sözleşme yapacağını bildirdiğini anlatarak, "10 yıllık sözleşme yaptı. Sonra ben onun çeklerinde yaklaşık 5 milyon 624 bin 800 YTL meblağlı olanlarını ödedim. Sonunda iflas aşamasına geldim. Yani her dönemden sonra yenileri geldi. Sonra ödeyemeyecek duruma düştüm. Ayrıca sanık benimle sözleşme yapmadan önce başka bir firma ile yıllık sözleşme yaptığını duydum. Böylece sanığın menajeri olan kişiyle beni dolandırdığını ve mağdur ettiğini anladım. Bu yüzden şikayette bulundum" diye konuştu. Doğru, sanıkların kendisi dışında İzmir'de ve Antalya'da da başka kişileri dolandırdığını öne sürerek, "Bu olay, 15 Ocak 2008 yılında bir televizyon programında yayınlandı. Bir gazetede de bizim sanıklar tarafından dolandırıldığımız haber olarak yayınlandı. Sanıktan şikayetçiyim. Benden alınan çeklerin hepsinin incelenmesini istiyorum. Benden alınan çekler tefecilerden ve factoring şirketlerinden çıkmıştır" şeklinde konuştu. Şikayetçilerden Nimet Doğru eşi Mehmet Doğru'nun beyanlarına aynen katıldığını belirtti. Cumhuriyet savcısı, sanıklar Haluk Levent ve Ünal Acar hakkında, yapılan tebligatta adresleri belli olmadığından dolayı suç niteliğine davanın hızlandırılması nedeniyle yakalama emri çıkarılmasını talep etti. Davetiye tebliğ edilemeyen sanıklar Haluk Levent ve Ünal Acar hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar veren mahkeme heyeti, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianamede, müşteki şirketin cirosu yüksek bir şirket olduğu, şüpheli Haluk Levent'in ise çok miktarda borcunun bulunduğu ifade edildi. İddianamede şüpheli Haluk Levent'in 4.5 milyon YTL piyasa olan borcunu ödemesi ve 10 yıllık müzik getirisinin tamamını müştekiler ile ortak bir şirket kurarak paylaşımı konusunda sponsorluk sözleşmesi imzaladıkları belirtildi. İddianamede müştekinin şirketin toplam 4.5 milyon YTL değerinde 248 adet çeki şüpheli Haluk'un borçlarının ödenmesi için keşide edip sözleşme gereğince verdiği ve böylece şüpheli Haluk'un borçlarını müştekinin ödediği anlatıldı. İddianamede, Haluk Levent'in 18 Kasım 1998 tarihinde imzaladığı sözleşme ile ileriye doğru 10 yıllık müzik ve sanatçılıktan gelecek tüm gelirlerine 450 bin dolar karşılığında müzik şirketine ücretini peşin almak suretiyle sattığı, 18 Kasım 2008 tarihine kadar tasarrufta bulunabileceği bir müzik ve sanatçılık gelirinin olmayacağı kaydedilirken, suç tarihinde müşteki ile sözleşmeyi imzaladığı 1 Haziran 2005 tarihinde 10 yıllık sürenin dolmasına 3.5 yıl bulunduğu tasarrufta bulunamayacağını bildiği halde sözleşme imzalayıp 4.5 milyon YTL'lik çek alarak müştekileri şüphelilerin dolandırdığı belirtildi. |
AK Parti: 'Başbakan Erdoğan'ın İfadesi Çarpıtıldı'
AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Grup Konuşmasında Geçen Bir İfadenin, 'Bağlamı Dışında ve Maksadını Aşan Bir Şekilde Çarpıtılarak İstismar Edildiğinin Görülmekte Olduğunu' Bildirdi.
AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın grup konuşmasında geçen bir ifadenin, ''bağlamı dışında ve maksadını aşan bir şekilde çarpıtılarak istismar edildiğinin görülmekte olduğunu'' bildirdi. AK Parti'nin internet sitesinde yer alan ''Tanıtım ve Medya Başkanlığı''nın konuya ilişkin açıklamasında, ''Sayın Genel Başkanımız ve Başbakanımız, 'ayak takımı' şeklinde bir ifadeyi kesinlikle kullanmamıştır. Konuşmada geçen 'ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar' ifadesiyle de hiçbir kesim ya da kişiyi işaret etmediği, kanun hakimiyeti ve düzenin tesisinde keyfiliğe yer olmadığı gerçeğini ifade etmek istediği açıktır. Bunun dışındaki yorum ve değerlendirmeler iyi niyetle bağdaştırılamamaktadır'' denildi. Açıklamada, Erdoğan'ın grupta, 1 Mayıs'ın bütün çalışanlarla huzur ve barış içinde kutlamasına yönelik mesaj verdiği vurgulanarak, Erdoğan'ın konuşmasının ilgili bölümüne yer verildi. |
Mayinlara 4 Şehİt daha:(
Hakkari***8217;nin Şemdinli İlçesi Aktütün Köyü yakınlarında dün sabah operasyona giden askerler, teröristler tarafından önceden döşenen mayına bastı. Mayının infilak etmesiyle Uzman Çavuş Bekir Atacan (Osmaniye) ile Piyade Onbaşı Habip Özkaya (Nevşehir) ve Piyade Komando Çavuş Tuncay Özdemir (Sakarya) şehit oldu, 5 asker de yaralandı. Çukurca İlçesi***8217;nin dağlık kesiminde ise önceki gün Bingöllü er Ersin Selimoğlu, bastığı mayının patlaması sonucu şehit oldu. Erler Şerif Kardeş (Samsun) ve Özgür Dağdelen (Adana) de yaralandı. Şırnak 23***8217;üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı***8217;na bağlı Şenoba 6***8217;ncı Sınır Tabur Komutanlığı***8217;nın Dereler Mevkii***8217;ndeki Besta İç Güvenlik Piyade Taburu***8217;na 500 metre uzaklıktaki karayolu kenarına PKK***8217;lı teröristler tarafından döşenen mayın, dün saat 07.30***8217;da arama tarama görevi yapan askerlerin geçişi sırasında uzaktan kumanda ile patlatıldı. 2 asker, 1 köy korucusu yaralandı. Bingöl kırsalında da PKK***8217;lı teröristlerin hazırladığı tuzaklanmış 2 patlayıcı madde düzeneği bulunarak imha edildi. |
Hortumdan geriye kalanlar
ABD'nin Virginia eyaletinde meydana gelen 3 şiddetli hortum sonucu 200'den fazla kişi yaralandı. 40 kilometrelik bir alanda etkili olan hortumlar evleri yıktı, ağaçlar ve arabalar metrelerce öteye savruldu. ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ... |
Ölü PKK'lı sayısı 19'u aştı
![]() Karakola saldıran teröristler karadan va havadan sıkıştırıldı. Öldürülen terörist sayısı açıklananan da fazla. Cemil Bayık sürprizi Kandil'e yapılan hava saldırılarının panik havasını değiştirmek isteyen terör örgütü, bir darbe daha yedi. İlk karşı saldırıda 19 terörist öldürüldü ancak sonraki çatışmalarla bu sayısı daha fazla. Kesin rakam arazi arama ve taramadan sonra tespit edilecek. Hakkari'de bir karakola saldıran teröristlere karşılık verildi. Havadan ve karadan sıkı takip sonucu çıkan ilk çatışmalarda toplam 19 terörist öldürüldü. ÖLDÜRÜLEN PKK'LI SAYISIN TESPİTİNE ÇALIŞILIYOR Genelkurmay'ın internet sitesinden yaptığı açıklama şöyle: PKK terör örgütü tarafından 09 Mayıs 2008 gecesi Hakkari bölgesindeki bir karakolumuza yapılan silahlı saldırı ile başlayan sıcak temas durumu geç saatlere kadar devam etmiştir. Teröristlerin takibi sonucu meydana gelen çatışmalarda 4 güvenlik görevlisi daha şehit olmuş, 2 güvenlik görevlisi de yaralanmıştır. Hava destekli olarak yürütülen çatışmalarda, önceden açıklanan 19 sayısına ilave olarak etkisiz hale getirilen teröristlerin tespiti maksadıyla, arazi arama ve tarama faaliyetlerine devam edilmektedir. |
Lapa lapa kar yağıyor! Bu fotoğraf bugün çekildi. Kar kalınlığı 20 santim. Hava sıcaklığı -3... Ama daha bitmedi. Mayıs karı yolda... ![]() Türkiye'nin iki yanında iki farklı hayat yaşanıyor. Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde ve Ardahan'da kar yağışı, yaşamı olumsuz etkilerken, İzmir ve Antalya'da denize giriliyor. KAR KALINLIĞI 20 SANTİM ![]() Yüksek kesimlerdeki bazı köy yollarında, kar yüzünden ulaşım, zaman zaman güçlükle yapılabildi. İlçeye bağlı Kısıklı köyünde yaşayan vatandaşlar, dağlık arazide otlattıkları koyun sürüsünden 10'nun mahsur kaldığını, köy halkının yardımıyla ******ları kurtardıklarını belirttiler. ARDAHAN'DA SICAKLIK -3 DERECE
Meteoroloji Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, bölgede gece en düşük hava sıcaklıkları Ardahan'da eksi 3, Kars'ta 0, Erzurum'da 1 ve Bayburt'ta 2 derece kaydedildi. MAYIS'TA KAR YAĞACAK ![]() 15 Mayıs Perşembe gününden itibaren serin hava özellikle Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu***8217;nun kuzeyinde iyice hissedilir olacak. Doğu Karadeniz***8217;in iç kesimleri ve Doğu Anadolu***8217;nun kuzey kesimlerinde de mayıs karı yağacak. 16 Mayıs Cuma günü ise iyice doğuya doğru kayan serin hava batıdaki etkisini yitirecek! |
Hakkari'den acı haber!
![]() PKK'lı teröristler Hakkari'de karakola saldırdı. Çatışma sonucu hainler püskürtüldü ama asker şehit verdi. Hakkaride teröristlerin bir karakola yönelik saldırı girişimiyle başlayan çatışmalarda şehit asker sayısı 6ya yükseldi, iki asker de yaralandı. Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinde yer alan basın açıklamasında, Hakkaride, teröristlerin takibi sonucunda meydana gelen çatışmalarda 4 güvenlik görevlisinin daha şehit olduğunu, 2 güvenlik görevlisinin yaralandığını bildirdi. Açıklamada şu bilgilere yer verildi: PKK terör örgütü tarafından 09 Mayıs 2008 gecesi Hakkari bölgesindeki bir karakolumuza yapılan silahlı saldırı ile başlayan sıcak temas durumu geç saatlere kadar devam etmiştir. Teröristlerin takibi sonucu meydana gelen çatışmalarda 4 güvenlik görevlisi daha şehit olmuş, 2 güvenlik görevlisi de yaralanmıştır. Hava destekli olarak yürütülen çatışmalarda, önceden açıklanan 19 sayısına ilave olarak etkisiz hale getirilen teröristlerin tespiti maksadıyla, arazi arama ve tarama faaliyetlerine devam edilmektedir. Genelkurmay Başkanlığından dün gece yapılan açıklamada karakola yönelik saldırı sırasında 2 güvenlik görevlisinin şehit olduğu bildirilmişti. |
Ne mutlu türküm diyene
|
BETTLE sundu
Al***305;nt***305;:
|
'TÜRKSAT 3A' YOLA ÇIKTI
Türkiye***8217;nin yeni uydusu TÜRKSAT 3A, Fransız Guyanası***8217;ndan uzaya fırlatıldı.. Uydunun fırlatılması daha önce 2 kez ertelenmişti. 31 Mayıs***8217;ta fırlatıcının yazılımında sorun çıkmıştı. Türk televizyonlarının yayınları Kanada***8217;dan Çin***8217;e kadar izlenebilecek. Roketin ateşlenme işlemi bilgisayar ile yapılacak. Roket 25 Boeing uçağın itme gücüne eşit olan 1300 ton itme gücü ile yerden havalanacak. Roketin fırlatılmasından 2 dakika sonra tüketilen yakıt miktarı 500 tona ulaşacak. Fırlatmadan 27 dakika sonra İngiliz Askeri uydusu SKYNET 5A, 31 dakika sonra ise TÜRKSAT 3A roketten ayrılacak. TÜRKSAT 3A uydusu 10 gün sürecek bir yolculuğun ardından ***8220;42 derece Doğu***8221; yörüngesine yerleşecek ve uydunun kontrolü Gölbaşı Uydu Yer İstasyonu***8217;na devredilecek. Buradan gönderilecek komutlarla uydu 15 gün daha performans testlerine tabi tutulacak. UYDUNUN ÖZELLİKLERi
|
![]() TEMA Vakfı Girişimiyle, Enerji Tasarrufu ve Verimliliğine Dikkat Çekmek İçin Harekete Geçiyoruz. 20 Haziran 2008, Cuma saat 21.00***8217;de, Tüm Türkiye 10 Dakika Işıklarını Kapatacak! Etkinliğe TEMA Vakfı***8217;nın 15. yıl kuruluş etkinlikleri çerçevesinde Türkiye***8217;de bulunan dünyaca ünlü tarımbilimci ve çevre analisti Lester R. Brown da katılacak. Lester Brown aynı gün(20 Haziran 2008) 15:15-16:30 arasında Kanyon Alışveriş Merkezi***8217;ndeki D&R Mağazası***8217;nda, TEMA Vakfı tarafından Türkçe***8217;ye çevrilen ***8220;Plan B 3.0: Uygarlığı Kurtarmak İçin Harekete Geçmek***8221; isimli kitabını da imzalayacak. Ayrıntılı Bilgi İçin :http://tema.org.tr/BizdenHaberler/Gu...pamaEylemi.htm |
Şehit fotoğrafındaki mucize
Kuzey Irak'a düzenlenen harekatta oğlunu kaybetti. İki engelli çocuğuna bakıyor. Evinde yangın çıktı. Sadece iki şey alev almadı... ![]() Kuzey Irak'a 1997 yılında düzenlenen kara harekatı sırasında şehit olan er Feruz Zorlu'nun babası Mustafa Zorlu'nun Muğla'nın Fethiye İlçesi'ne bağlı Kayadibi Köyü'ndeki tek katlı evi, elektrik kontağından çıkan yangında tamamen kül oldu. Evde şehit Feruz Zorlu'nun fotoğrafı ile giriş kapısında bulunan Türk bayrağının yanmaması dikkat çekti. 6 çocuk babası 74 yaşındaki Mustafa Zorlu, eşi Vahide Zorlu'yla birlikte bugün öğlen saatlerinde evlerinde misafir ağırladıkları sırada torununun odada fark ettiği alevler, kısa sürede büyüyüp tüm odaları sardı. Mustafa Zorlu, eşi ve misafirler ile iki engelli çocuğunu güçlükle dışarı çıkarabildi. BÜTÜN EŞYALAR KÜL OLDU Kemer Orman İşletme Müdürlüğü'nden yardım isteyen köylülerin ve 3 arazözün müdahalesiyle yangın söndürülebildi. Yangının söndürülmesinden sonra evde, 1997 yılında Kuzey Irak'a yapılan harekatta şehit olan Feruz Zorlu'nun fotoğrafı ile giriş kapısında asılı Türk bayrağının dışında tüm eşyaların yandığı görüldü. Evinin yandığını gören 68 yaşındaki Vahide Zorlu, fenalaşınca yakınları tarafından Fethiye Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. ŞEHİT BABASI ZORDA ![]() Evi yanan şehit babası Mustafa Zorlu, yangının bir anda çıktığını, evin alevler içerisinde kaldığını söyleyerek, "Çok zor durumdayım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Çocuklarla ortada kaldık" dedi. DEVLET SAHİP ÇIKTI Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, Irak'ın kuzeyine 1997 yılında düzenlenen harekatta şehit olan er Feruz Zorlu'nun babası Mustafa Zorlu'nun Fethiye'deki tek katlı evinin yangın sonucu kullanılamaz hale geldiğini üzülerek öğrendiğini belirterek, "Kaymakamımıza talimat verdim devlet şehidinin ailesine sahip çıkacak" dedi. |
İki yüzlü bebek dünyayı çift görüyor
İki yüzlü bebek dünyayı çift görüyor ![]() Üç haftalık iki yüzlü bebek, bir ağzıyla beslenirken, diğeriyle parmağını emiyor. AFP - NOİDA - Hindistan'da, Yeni Delhi'nin kuzeydoğusundaki Noida'da üç hafta önce iki yüz ile doğan Hintli bebeğin ailesi çocuklarının normal bir şekilde beslenip nefes alabildiğini açıkladı. Henüz isim verilmemiş olan kız bebek meraklı bakışlara maruz kalırken kimileri tarafından da tanrıça olarak görülüyor. Baba Vinod Kumar "İlk gördüğümde biraz korktum" diye konuşsa da dört gözlü ve iki ağızlı bebek Kumar ailesince kolaylıkla kabullenilmiş. Aile, çocuklarının cerrahi tedaviye ihtiyacı olup olmadığı konusunda doktora başvurmayı düşünmüyor. Doktorlar da bu çok nadir görülen vakada bebeğin birbiriyle kaynaşmış iki kafatasını ayırmanın mümkün olmadığını ancak bebek tehlikede olmasa da komplikasyonlara karşı önlem almak amacıyla kontrolün gerekli olduğunu savunuyor. Doğduğunda doktorların sağlığının normal olduğunu söylediği bebek bir ağzıyla beslenirken diğeriyle parmağını emiyor. Ailesi hangi ağzı müsaitse bebeği beslemek için onu kullanıyor. Hindistan'da geçtiğimiz kasımda da dört kol ve dört bacakla doğan Lakshmi Tatma'nın ameliyatı yankı uyandırmıştı. |
Kahraman Polis Osman Dağli Ziyarete Gelmek İsteyen Konsolosu Kabul Etmemiş
ABD İstanbul Başkonsolosluğu Önünde Polise Silahlı Saldırıda Bulunan 3 Teröristi Öldüren ve Çatışmada Yaralanan Osman Dağlı'nın Sağlık Durumunun İyi Olduğu Öğrenildi. Eşi, Annesi ve Babasının Yanında Bulunduğu Osman Dağlı'yı Bugün AK Parti Kırşehir Milletvekili Mikail Aslan Ziyaret Etti. Dağlı'yı ABD Başkonsolosu Sharon Wiener da Ziyaret Etmek İstemiş; Ancak Yaralı Polis Memuru Görüşmek İstememiş. ABD İstanbul Başkonsolosluğu önünde polise silahlı saldırıda bulunan 3 teröristi öldüren ve çatışmada yaralanan Osman Dağlı'nın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Eşi, annesi ve babasının yanında bulunduğu Osman Dağlı'yı bugün AK Parti Kırşehir Milletvekili Mikail Aslan ziyaret etti. Dağlı'yı ABD Başkonsolosu Sharon Wiener da ziyaret etmek istemiş; ancak yaralı polis memuru görüşmek istememiş. Edinilen bilgilere göre ABD Başkonsolosu Sharon Wiener'in yardımcıları İstinye Devlet Hastanesi'ne gelerek Osman Dağlı ile görüşmek istedi. Wener'in ziyaret etmek istediğini söyleyen konsolosluk yetkililerine Dağlı olumsuz yanıt verdi. Konsolosluktan çiçek getirdiler, Dağlı çiçeği de kabul etmedi çöpe atılmasını istedi. Telefonla aradılar ancak Dağlı görüşmeyi kesinlikle kabul etmedi. Osman Dağlı'yı bu kadar sinirlendiren ise çatışma esnasında konsolosluk görevlilerinin kendilerine yardım etmemesi. Osman Dağlı'nın, "Dün bize yardım etmediler. Biz çatışırken kapıları kilitlediler. Yardım istedim, bana yardım etmediler.Ambulans istedik çağırmadılar." diye tepki gösterdiği öğrenildi. Çatışmanın uzun sürdüğü bu sırada ABD'li güvenlik görevlilerinin içeri saklandığı öğrenilirken, yardım edilmesi durumunda polislerin şehit olmayacağını iddia ettiği belirtildi. Kolu bandajlı olan Osman Dağlı'nın vücudundan iki kurşun çıkarıldı. Ayrıca pompalı tüfekten çıkan saçma izleri var. Hızla iyileşen Dağlı koridorda yürümeye başladı. Yanında eşi ile Kırşehir'den gelen annesi ve babası bulunuyor. Bugün kendisini AK Parti Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan ziyaret etti. Yine meslektaşları da gelerek geçmiş olsun temennilerini ilettti. 2 yaşında bir çocuğu olan Dağlı'nın moralinin yerinde olduğu belirtiliyor. Tam bir silah tutkunu olan ve 12 yaşından beri silahlara ilgi duyan Osman Dağlı'nın çok keskin bir nişancı olduğu öğrenildi. Dağlı'nın 20 metre uzaklıktaki bir sigarayı vurabileceği belirtiliyor. Merzifon Polis Okulu'ndan geçitğimiz yıl mezun olan Dağlı'nın 15 gün sonra mesleğinde 1 yılı dolduracağı öğrenildi. Bacağından ve sol dirseğinden yaralanan Dağlı, ambulansla hastaneye sevk edilirken sürekli Kelime-i Şehadet getirdiği belirtildi. |
Patlamanın kanlı bilançosu
İstanbul Güngören'de iki ayrı noktada patlama meydana geldi. İki bomba kısa aralıklarla patladı ve ölü sayısı çok oldu. İstanbul Güngören'de iki büyük patlama meydana geldi. Bombalı saldırı sonucu ilk belirlemelere göre 13 kişi yaşamını yitirdi. Her iki patlamada çöp konteynırında meydana geldi. İlk patlama çok şiddetli değildi. Ancak meraklı vatandaşlar olay yerine toplandı. Hemen ardından konteynırdaki ikinci bomba patladı. Bu kez patlama çok şiddetliydi. Meraklı kalabalık, ikinci patlamanın kurbanı oldu. Vali Güler'in açıklamasına göre 13 kişi yaşamını yitirdi. 70 kişi yaralandı. Görgü tanıkları patlama ile birlikte ortalığın kan gölüne döndüğünü söyledi. İkinci patlamanın ilk patlamadan daha şiddetli olduğunu antalat tanıklar, bölgedeki çok sayıda binanın da hasar gördüğünü bildirdi. Yaralılar çevredeki hastanelere kaldırıldı. PATLAMA MOBESE KAMERASINDA İstanbul Valisi Muammer Güler olay yerinde incelemelerde bulundu... Vali Güler'in verdiği bilgiye göre patlama 21 55'de gerçekleşti. Saldırıda kullanılan bombalar çöp kutusuna yerleştirildi. İlk bomba çok şiddetli değildi. Fakat patlama sesine koşan vatandaşlardan hemen sonra ikinci bomba patladı. Bu bomba çok şiddetli bir şekilde patladı. Bu patlamada ölü sayısı çok fazla oldu. Vali Güler patlamanın nedeninin terör saldırısı olduğunu açıkladı. |
Merak duygusu öldürdü
![]() Her yan kol ve bacaklarla doldu. Dehşet dolu bir sahneydi. Korkunç tuzak iki bomba ile kuruldu. İşte anlatılanlar; "İkinci patlama çok büyüktü... O patlama ile birlikte kollar bacaklar havada uçtu. Her yan kan revam içinde kaldı." Görgü tanıkları bu dehşet saatlerini böyle anlatıyordu. Büyük kayıba yolaçan merak duygusu oldu. Görgü tanıklarının anlattığına göre ilk patlama çok büyük değildi. O anda kayıp olmadı. Ancak meraklı kalabalık olay yerine akın etti. Bir anda çöp konteynırı etrafında bine yakın kişi toplandı. İşte asıl büyük patlama o anda gerçekleşti. Ortalık kan gölüne döndü. Görgü tanıkları her yandan çığlıklar ve acı haykırışlar yükseldiğini anlattı. Çok sayıda kişinin cam parçaları ile yaralandığı ve patlamada kol ve bacaklarını kaybeden bir çok kişi olduğu aktarıldı. MERAK ÖLDÜRDÜ Kanlı saldırıyı terör örgütü PKK'nın düzenlediği bildiriliyor. İlk bombanın da vatandaşların ilgisini çekmek için konulduğu ve büyük bir tuzak hazırlandığını aktarılıyor. İlk saldırı ile ikinci saldırı arasında yaklaşık 12 dakika bulunduğu belirlendi. İlk belirlemelerde patlayıcıların plastik patlayıcı olmadığı tespit edildi. İstanbul Valisi Güler, bunun bir terör saldırısı olduğu aktardı. Kanlı saldırının sınır ötesi harekatın hemen ardından meydana gelmesi terör örgütü PKK'nın bu hain saldırıyı gerçekleştirdiği yönündeki kanıları güçlendirdi. |
Bu saldırı insanlığa sığmaz
![]() İstanbul Güngören meydana gelen iki patlamanın şokuyla karıştı. Vali Güler patlamanın terör saldırısı olduğunu söyledi. İstanbul Güngören'de meydana gelen iki patlamanın ardından bölgeye gelen İstanbul Valisi Muammer Güler, hain saldırıyla ilgili ilk açıklamasını yaptı. Güler, meydana gelen saldırının "terör saldırısı" olduğunu dile getirdi ve şunları söyledi; BU MENFUR BİR SALDIRIDIR "Çok sayıda vatandaşımızın yaralanmasına, 13 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açan menfur bil saldırıdır. Çok yoğun bir kalabalığın bulunduğu yerde meydana gelmesi ölü ve yaralı sayısını artırmaktadır." CANLI BOMBA DEĞİL "Yaralıların tedavisi için her türlü sağlık işlemleri yapılıyor. Olay yeriyle ilgili bütün çalışmalar sürüyor. Saldırının terör saldırısı olmaması şüphesi yoktur. Çünkü iki patlama meydana gelmiştir. Şuanda bize gelen bilgilere göre patlayıcıların plastik patlayıcı olduğu görülüyor, canlı bomba değil. İlk patlayıcı parça tesirli olabilir çünkü çöp tenekeleri tamamen tahrip olmuş" GÜLER'İN BASINDAN RİCASI VAR "Basından bir ricada bulunmak istiyorum, çok kötü görüntüler ekranlara getiriliyor. Bu kötü görüntüleri defalarca vatandaşın önüne sunmak insanları rencide eder. Terörün de istediği amaca ulaşmasına sebep olmak demektir." MOBESA KAMERALARI İNCELENECEK "Bölgedeki bütün kameraların tespiti yapılacak. Birinci patlamanın görüntüleri elimizde var. Bunların hepsi değerlendirilecek. Hangi örgütle ilgili olduğu da değerlendirelecek. Uzaktan kumandalı bir saldırı şekli olabilir, herşey incelemeye alınacak. Bu zamana kadarki terör saldırısının failleri yakalanmıştır. Elbet bu saldırısnında failleri yakalanıp adalete teslim edilecektir. Milletçe başımız sağolsun diyorum." |
ATV'de vur patlasın çal oynasın
![]() İstanbul'da bombalar patladı ama onların umurunda bile değil! Bir çok TV kanalı yayınını keserker ATV takmadı bile! İstanbul'da yaşanan korkunç terör saldırısının ardından TV'ler yayın akışını keserek, hain saldırının ayrıntılarını izleyicilerine aktardı. ATV ise yayın kesme bir yere dursun İbrahim Tatlıses ile "vur patlasın çay oynasın" ekranda göbek attı! |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ortalık kan gölüne döndü |
|
Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve Fenerbahçe kulüpleri yayınladıkları mesajlarda, İstanbul Güngören'de meydana gelen terör olayını kınadılar.
4 büyük kulüpten yapılan yazılı açıklamalar şöyle: GALATASARAY KULÜBÜ, SALDIRIYI KINAYARAK BAŞSAĞLIĞI MESAJI YAYINLADI Galatasaray Kulübü, yayınladığı mesajda Güngören'deki patlamalarda yaşamını yitiren vatandaşlar için başsağlığı dileyerek, hain saldırıyı kınadı. Galatasaray Kulübü'nün resmi internet sitesinde ***8220;Türk Milleti'nin başı sağolsun***8221; başlığıyla yapılan açıklamada, ***8220;Dün gece İstanbul Güngören'de meydana gelen hain saldırıyı nefretle ve şiddetle kınıyoruz. Yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır dileriz***8221; denildi. TRABZONSPOR KULÜBÜ, SALDIRIYI KINAYARAK BAŞSAĞLIĞI MESAJI YAYINLADI Trabzonspor Kulübü, İstanbul Göngören'deki patlamalarda hayatını kaybeden vatandaşlar için başsağlığı dileyerek, saldırıyı kınadı. Bordo-mavili kulübün resmi internet sitesinde yayımlanan mesajda, ***8220;Terörü lanetliyoruz***8221; başlığı altında, şu ifadelere yer verildi: ***8220;İstanbul Göngören'de dün akşam saatlerinde iki ayrı noktada meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine bassağlığı, patlamada yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar dileriz. Ülke bütünlüğüne ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde yapılan hain saldırıları esefle kınıyoruz.***8221; BEŞİKTAŞ KULÜBÜ: ***8220;HAİN TERÖR SALDIRILARINI NEFRETLE KINIYORUZ***8221; Beşiktaş Kulübü'nden yapılan açıklamada, Güngören'deki patlamalarda yaşamını yitiren vatandaşlar için başsağlığı dilenerek, ***8220;Hain terör saldırılarını nefretle kınıyoruz***8221; denildi. Beşiktaş Kulübü'nün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ***8220;Dün gece İstanbul Güngören'de yaşanan hain terör saldırılarını nefretle kınıyoruz. İki ayrı noktada meydana gelen patlamalarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Patlamalarda yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.***8221; FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ: ***8220;HER TÜRLÜ TERÖRÜ LANETLİYORUZ***8221; Fenerbahçe Kulübü, yayınladığı mesajda Güngören'deki patlamalarda yaşamını yitiren vatandaşlar için baş sağlığı dileyerek, terörü lanetledi. Kulübün resmi internet sitesinin açılış sayfasında ***8220;Her Türlü Terörü Lanetliyoruz***8221; yazısı yer aldı. Yapılan açıklamada şöyle denildi: ***8220;İstanbul Güngören'de iki ayrı noktada meydana gelen patlamalarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Tanrıdan rahmet, kederli ailelerine baş sağlığı dileriz. Patlamalarda yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar dileriz.***8221; |
İŞTE TARİHİ KARAR
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatma davasıyla ilgili kararını açıkladı. İşte 11 üyenin tarihi kararı; Anayasa Mahkemesi'nin tarihi kararı akşam saatlerinde geldi. Üç gündür süren yoğun bir çalışma süresinin ardından kameraların karşısına geçen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, kararın gerekçelerini birer birer sıraladı ve merakla beklenen kararı açıkladı. KARAR: AK Parti'nin kapatılma talebi reddedildi. AK Parti hazine yardımının yarısından yoksun kalacak. OYLAR: Davada 6 üye kapatma için evet dedi. 4 üye AK Parti'nin hazine yardımının kesilmesini istedi. 1 üye ise ret oyu verdi. İşte Kılıç'ın tarihi açıklamasından satır başları; ![]() AK PARTİ'YE HAZİNE YARDIMI CEZASI GELDİ. AK PARTİ'NİN CEZASI İÇİN TIKLAYIN! Mahkemenin önündeki iki önemli karar: 61 kişiyle ilgili ilgili siyasi yasak talebi var. Önemli konuların dava konusu haline getirilerek Anayasa Mahkemesi'nin önüne konulmuş olması bizi ve ülkeyi siyasal, ekonomik ve sosyal açıdan önemli sonuçlar doğurdu. 70 milyon halk gözünü Anayasa Mahkemesi'ne dikti. Tabi bu karar bundan önceki başörtüsü kararı diye adlandırılan AK Parti'nin kapatılması en önemli iki dava olarak önümüze geldi. "Hakeretlere uğradık": Bu davaların görülme süreci ile ilgili basın basın organları ve yazarlar ahlaki ve insani değerleri aşarak hakarete uğradık. Arkadaşlarımın duygu ve düşüncelerini ifade ediyorum. Üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Bu mahkemenin kendi yaptığı planlama çerçevesinde yapılıyor. ![]() CHP LİDERİ BAYKAL KARARI NASIL YORUMLADI. TIKLAYIN! Dışardan gelen baskılar neticesinde planlama yapmadık bundan sonra da yapmayacağız. Bu davaların gerek sosyal, ekonomik ve siyasal boyutları nedeniyle biz bu davanın bir an önce sonuçlandırılmasını istedik. Biz de bu ülkede yaşıyoruz. O nedenle bu konudaki bu davanın önemini toplumu ne kadar ilgilendirdiğini görmezden gelemezdik. Arkadaşlarımızı görevlendiriken bu çerçeveye dikkat ettik. "Deneyimli isimler seçtik": Raportör deneyimli ve birikimli arkadaştı. Dava ile ilgili raporunu yazdı. Arkadaşımız yanlız başına yazmadı 3 arkadaşımız yazdı. Raportörün bu konudaki adı geçen arkadaşımızın neden tercih edildiği konusuna gelince başörtüsü raporu da arkadaşımız yaptı. Enine boyuna araştırma yaptı. ![]() AK PARTİLİLERİN YÜZÜNDE GÜLLER AÇTI. MECLİS'DE VEKİLLER YERİNDEN ZIPLADI. O ANLAR İÇİN TIKLAYIN! "Olumsuz kararlar mutlu etmez": Hiç bir arkadaşımız mutlu olduğunu söyleyemez. Demokrasi adına biz de hepimiz ciddi davalarda sıkıntılar yaşıyoruz. Ancak ne yazık ki bu konuda çağdaş demokratik ülkelerle adına anayasal değişiklikler yapılmayıp siyasi parti kapatma gündeme gelir o zaman kuralların değiştirilmesi gündeme gelir. Oysa böyle olmaması gerekir. Kapatma davaları ilgili siyasi partilerin uzlaşması sonucu yapılmasını isterdik. Tartışmalar siyasi parti kapatma davaları ile canlılığını kazandı. Bir kez daha siyasi aktörlerimize seslenmek istiyoruz. Toplum bu konuda rahatsızlık varsa bu konuda uzlaşarak bu değişiklikleri süratle yapmanızdır. Biz toplum olarak hangi kesimden hangi düşünceden inançtan olursa olsun tüm toplumun birlikte yaşamasını elimizden geldiğince göstermeliyiz. Bundan sonraki siyasi hayatta gerginliği azaltmak adına gerekli çalışma yapılacağına inanıyorum. Arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ülkenin bu kadar önemli konuda kısa sürede karar aldıkları için teşekkür ediyorum. KİM NE OY VERDİ: AK Parti'yi kapatmama kararı alındı. 1/2 oranında verilen yardımın kesilmesi kararı verildi. Ben red verdim. Paksüt, Erten, Özler, Apalak, Ayla, Pektaş kapatılması yönünde oy kullandı. Adalı, Akyalçın, Özgündür, Kaleli ise yardımların kesilmesi yönünde oy kullandı. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:39 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team