![]() |
Gel Ha Gönül Havalanma
Sivas/Şarkışla-İzzet Savaş-Nida Tüfekçi Gel Ha Gönül Havalanma Engin Ol Gönül Engin Ol Dünya Malına Güvenme Engin Ol Gönül Engin Ol Şu Dünyanın Hali Böyle Yalan Yahşi Geçer Şöyle Söyledikçe Engin Söyle Engin Ol Gönül Engin Ol Gökde Uçar Huma Kuşu Bilmeyenler Atar Taşı Enginlik Gönülün İşi Engin Ol Gönül Engin Ol Teslim Abdal Özüm Haktır Sözümün Yalanı Yoktur Engin Söyle Büyüklüktür Engin Ol Gönül Engin Ol |
Her sürgünün gözlerine
Bu sebepten ah geceye Kanatlanmış güvercine Kırılacağım, kırılacağım Yeter ki bil sen Yorgun alnımda şafaklar Bir düş kursun arkadaşlar Bırak iz sürsün şarkılar Yeter ki bul sen Mahpushane duvarlarına Hüznümü yazacağım Her gün seni düşünüp Yok olacağım Al öfkemi koy yanına Günü düşür dağlarıma Haydi, dokun gözyaşıma Ağlayacağım, ağlayacağım Yeter ki gül sen |
Ağladım göz yaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim Kurşunlara gelirken arka mahlede Düştüm de yerlere bir of demedim Başıma neler geldi sana diyemedim Beni kaç kere dövdüler Adını söylemedim of of of of Yıkılsın evin Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe Yine de bu yangını söndüremedim Bağıra bağıra yazdım seni içime Bir kez olsun yüzünü güldüremedim |
Bir ince pusudayım,
Yolumun üstü engerek Bir yolun sonundayım Sessizce tükenerek Ben senin sokağına ulaşamam dardayım, O masum gözlerine bakamam firardayım Oysa ben bu gece yüreğim elimde Sana bir sırrımı söylecektim Şu mermi içimi delmeseydi eğer Seni allıp götürecektim Beni vur Beni onlara verme Külüm al uzak yollara savur Dağılsın dağlara dağılsın vur Öykümüz ama sen ağlama dur Bir ince pusudayım Bu gece zehir zemberek Bir yolun sonundayım Sessizce tükenerek Ben senin ellerine ulaşamam dardayım O masum hayallere dalamam ölmekteyim Oysa ben bu gece yüreğim elimde Sana bir sırrımı söylecektim Şu mermi içimi delmeseydi eğer Seni allıp götürecektim Beni vur Beni onlara verme Külüm al uzak yollara savur Dağılsın dağlara dağılsın vur Öykümüz ama sen ağlama dur |
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi Anne beni söğüdün gölgesinde vurdular Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi Üşüştü birer birer çakallar üzerime Üşüştü her bir yandan göğsüme ciğerime Anne beni leş gibi yiyip talan ettiler Teşhis edilmek için savurdular dövdüler Şiir Yeryüzündeki acıların hepsini, hepsini tattım heder oldum Ekmeğime tütün kattım, beni milyon kere yaktılar üstüste Bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi Kendimi külümden yarattım Geceler tanır beni, konarım göçerim ben Geceler tanır beni, kan damlar içerimden Anne sen beni unut, karanlıkğın bağrında Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben Suç üstü yakalandım, bölüşürken kalbimi Suç üstü kelepçeyle, yardılar bileğimi Anne ben diyar diyar, umudun savaşçısı Bir tutam sevgi için, dağladım gözlerimi Şiir Prometustum çiviyle çakılırken taşlara Ciğerimi kartallara yedirdim, sparta küstüm köleliğin Çığlığında, aslanlara yem oldum tükendim, kör kuyuların Dibinde yusuftum, kerbela çölünde hüseyin, zindanlarda Cem sultan sehpada pir sultan, kaçıncı ölmem kaçıncı Dirilmem bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum Üstüste yandım bir anka kuşu gibi anne Bir anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım |
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek... Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek. El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık. Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi. Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı, Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi. Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza, Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi... Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı Nazlıcan saçları fırtınayla taralı Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı. Nazlıcan serin yayla çiçeği Nazlıcan deli dolu heyecan Göğsümde bir sevda kelebeği Nazlıcan ah Nazlıcan... Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik Geçip gittik, parka ve yürek paramparça Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik, Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda. Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca Titredi ve iki yana düştü kolları. Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi. Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı, Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı. Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası, Ey Bedirhan; kancık pusuların belası Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana... Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası. Bedirhan mor dağların kaçağı Bedirhan mavi gözleri şahan Zulamda suskun gece bıçağı Bedirhan ah Bedirhan. Biz üç kişiydik Üç intihar çiçeği Bedirhan, Nazlıcan ve ben Suphi... |
Gece düştüm sokaklara
Her yerde seni aradım Birden karşıma çıktın Seni gördüm ağladım Yine nekadar iyiydin Yine nekadar sıcak Oysa neler anlatıyordum içimden Artık, diye bilmem imkansız Söyle söyle yar bize ne oldu Yine gönlüm derbeder oldu İstedim gözünü öpeyim Gözlerin düşmanım oldu Alışamadım yalnızlığına Karanlığa çok uzağım Ne olur södürme ışıkları Karanlığa alışacağım Gitme bu gece, gitme, gitme Ne olur kal benimle Ağlatmasın şarkılarım ağlatmasın Belki bu son gece |
İnsanların yüzlerini
Göremiyorum Boğazım düğüm düğüm Çözemiyorum İstesende yanına gelemiyorum Tutsam şu karanlığı Tutsamda yırtsam Ah elim tutuşmasa elini tutsam Susmasan konuşsan Sesini duysam Tutsam güzel yüzünü Bağrıma bassam Doğum günüm bugünüm Doğum günüm gülüm Doğum günüm diyorsun Doğum günün kutlu olsun Mutlu ol senelerce Sana boncuktan kuş yaptım Konacak pencerene Karakollar beni alır Sorgular gecelerce Hiç bekleme belki gelmem Gelemem senelerce |
Benim sevdalarım yeni filizlenir
Doymasada toprak can, can içinde Şu kara günlerim yeni beyazlanır Doymasada yürek can, can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost Filizlerim kokar gül deste gibi Bülbül figan eder sanki yasta gibi Benim deli gönlüm yine hasta gibi Artar eksilmiyor can can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost |
Gayrı gider oldum gardaşlar
Ve de kızkardaşlar Gayrı haram bu can bana Bu toprak damlar bu yollar bana Bu sevdalar bu ağaçlar haram bana Oğul uşak bir de karım Kurt bana hastır çeker Yılan bana çıyan bana Hastır çeker yılan bana Lan gardaş bu nasıl yara Lan gardaş bu nasıl yara Kanar her yerinden Dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan Çeker giderim. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:46 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team