![]() |
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmed Arif |
çocuğluğumun saklambacındayım,
saklandığım yerde kendimi bulamıyorum. ip atlamalarındayım masum günlerimin ve kendi ipime dolanıyorum. Arkadaşıma bakıyorum, ''sen atla diyeceğim'' yutkunuyorum. bir bacağı olmayan arkadaşıma niye bastı o mayına diye kızıyorum. günahsızlığımıza çare olacak bir barış diliyorum yarınlardan. yaralanıyorum, ağlıyorum. Tüm atılan mermilerden kaçabilecek **yarış ayakkabıları icat etmek istiyorum. Yıkılmış sinema duvarlarının kan ile yazılmış yazıları var ama ben başka renkler verin bana istiyorum.. Verin ki üzerine hayal resimleri yapabileyim istiyorum. Bu sinamada oynayan, **kurşunla öldürülmüş bir anne nasıl geri gelir? filmine gitmek istiyorum. bacağı olmayan bir çocukluğumun arkadaşı ile mayın tarlasında değil, papatya kırında koşmak istiyorum. ben barış diliyorum yarınlardan.. Evlerin bombalanma gürültüsü ile sıçradığım uykumda, ölüm değil, yaşam rüyaları görmek istiyorum. dostu tanımalıydım, düşmanı değil,.. nehirlerde berrak bir su istiyorum yüzebilmek için.. kan akan, ceset sürükleyen bir dereye bakamıyorum. uyuyorum, kapatıyorum gözlerimi --açıyorum-- bir başka korkuyla irkiliyorum. ***yanımda çok ölü, çok kan, çok savaş var.. ben ölüm ile oynamak istemiyorum. başımı kaldırdığımda gökyüzüne üzerime mermi yağdıran bir ucak değil, ucurduğum uçurtmanın dansını görmek istiyorum. ben savaşla oynamak istemiyorum. Ne anne bıraktınız bana, ne memleket, ne arkadaş, ne de oyuncak.. Siz oyunbozanlık yaptınız. Ben oynamıyorum. ben ölümün arkadaşlığını sevmiyorum.. |
Yarin Gibi Birseysin SEN
Birkaç damla gözyası dökebildim bu sevda icin , Gecelerce dusledim seni ve susledim seni Pembe duslerimde kara gecelerde, Elimden baska sey gelmedi....... Ulasilmaz oldun benim icin caresizdim, Söylesene sen mi bana erken geldin ben mi sana gec kaldım...! Uzaksın, yakınsın, özlenensin ama dün değil yarın gibi şeysin sen... |
Ankara'da Anarşist Bir Senfoni*
Gittin işte, oysa bu kente yetecek kadar ağlamıştım ben her aşk derdin,vazgeçmektir başka bir aşktan her umut bir intihar***8230;bilirsin***8230; An-karaydı, b-ela bir uykuydu aşk gözlerinin buğulu bebeğinde ve ölmekle kalmak arasındaki bağlaçtı gözlerine ramak kala yaşadığımız inat***8230; oysa ne çıkardı çıkmaz bir Ankara sokağında yenilgimizden çocukluğumuzdan kalmaydı hepsi de doğmuşuz, doğruymuşuz, doğuluymuşuz hepsi bu! Gittin işte oysa bu kente yetecek kadar ağlamıştım ben nasılsa bakirdir derdin her aşk kendini kirletmeye her aşık birini terk etmeye***8230;bilirsin***8230; An-karaydı, büyürken içimdeki yara sana hep can diyordum, sen b-ela gözlerinin buğulu bebeğine gizlenirken ben Türk***8217;çe şiirlerde seni hep Kürt***8217;çe seviyordum***8230; Gittin işte oysa bu kente yetecek kadar ağlamıştım ben bir bölü bilmem kaç ölçeğinde kaybolduğum bir haritadır yokluğun***8230;bilirsin***8230; An-karaydı b-ela bir uykuydu aşk gözlerinin buğulu bebeğinde ve bütün kutsal kitaplar orda kaybolurdu oysa gözlerini anlamak, kutsal bir kitabı anlamaktan daha da zordu. Gittin işte, oysa bu kent ikimize yetecek kadar ağlamıştı ceylanın son bakışı avcının namlusunda yüzümde bir çığlık patlar sana kal diyemem...bilirsin... ama dön ne olur bu anarşist senfoni artık burada bitsin***8230; |
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana Ne âkilem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Gâh eserim yeller gibi Gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Akar suların çağlarım Dertli ciğerim dağlarım Şeyhim anuban ağlarım Gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni Ya vaslına erdir beni Çok ağlattın güldür beni Gel gör beni aşk neyledi Ben yürürüm ilden ile Şeyh anarım dilden dile Gurbette halim kim bile Gel gör beni aşk neyledi Mecnun oluban yürürüm Ol yâri düşte görürüm Uyanıp melûl olurum Gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost elinde avareyim Gel gör beni aşk neyledi YUNUS EMRE |
Sen Sen Sen...
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter.. Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter.. Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter.. Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır sende naz.. Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.. Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter.. Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter........... Yavuz Bülent Bakiler...... |
Eğer
EĞER..
Eğer sonbaharda geliyor olsaydın Yazı yok ederdim Yarı tebessüm ve yarı inkarla, Uçardım ev kadınları gibi. Eğer seni bir sene sonra görebilseydim, Ayları yumak gibi sarar, Değişik çekmecelere koyardım, Birbirlerine karışmasınlar diye. Eğer asırlar ertelenseydi, Onları parmaklarımla sayıp, Hesaplardım, Van Dieman'ın ülkesine Parmaklarım düşene kadar. Eğer bu hayatın sonunda Herşey kesin ve gerektiği gibi bizim olsaydı, Yaşamı bir kabuk gibi öteye atar Ölümsüzlüğü seçerdim. Ama şimdi ne zaman biteceği belirsiz Bu hatıralar Beni öldürdüğünü sezdirmeden Bal arısı gibi dürtüyor. Emily Dickinson |
Kalbim, unutacağız onu,
Bu gece, sen ve ben. Ben ışığı unutayım, Onun sıcaklığını sen. Unuttuğun vakit, söyle bana, Ola ki düşüncem donar. Acele et, oyalanırken sen, Hatırlayabilirim tekrar. *** Bir kitap kadar elverişli değildir hiçbir gemi Uzak ülkelere götürmek için bizi. Ve hiçbir atın şaha kalkmış Bir sayfa şiire ulaşamaz hızı. En yoksullar bile katılabilir bu tura Kaçak yolculuk etmelere son, Ne kadar hesaplı şu İnsan ruhunu taşıyan fayton Emıly Dıckınson |
Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var...
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana. Ataol Behramoğlu |
ERKEKLER HEP YALNIZ AGLAR
"GECELERCE SU TASIDIM DEGIRMENLERINE GOZYASLARIMLA GEL GORKI MENDILIM BILE OLMADIN" Gunlerdir sinirinda yasiyoruz askin Gunlerdir ucurumunda Bu kacinci atisim kendimi Kollarindan yalnizliga Bu kacinci darginlik Bu kacinci barisma Belliki Sensizlige surgun artik bu gozler Sensizlige surgun bu dudaklar,bu eller Simdi yorgun bir cinar gibi kalbim Artik sana degil Sensizlige yaslanacagim Hoscakal guzcicegim hoscakal Seni artik Gozyaslarinla islanmis Yastiklara birakacagim Oysa yillarca Yemyesil bir orman koyunde sakladim gozlerini Dagbaslarinda coban atesleri yaktim usumesin diye Ellerine kor gecelerin karanliginda sarildimve haykirdim En dipsiz kuyulara adini Ezberlettim seni kurtlara, kuslara Sense beni sokaklara vurdun Ve en zehir sarkilara Bilirsin Ruzgara bicak Yagmura ates Buluta kursun islemez Sende oylesine vurdunki beni Artik bana Hicbir aci kar etmez Neylersin Once melekler terketti bizi Sonra masmavi dusler Opusler,gulusler,cicekler Buyusu kalmadi artik kavusmalarin Bundan boyle Bizi her kosede Bambaska bircehennem bekler Sende bundan boyle Ici bos sarkilarla avut kendini En ucuz asklarla yika kirli ruhunu Acilirsin Taslar yosuna sarilir bilirsin Sarmasik duvarlara Sende yalnizliga sarilirsin Ve Kadinsin Aglayabilirsin gonlunce Gozyaslarin pinarlar misali caglar Ama unutmaki erkegim ben Ve ERKEKLER HEP YALNIZ AĞLAR... |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:11 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team