![]() |
..Cimcime Sundu..
Anam.. Yanımdayken kıymetini bilemedim, Yoksa kusura kaldın mı anam? Senden ayrılalı birgün gülmedim, Sen de acılara daldın mı ANAM? Duman inmiş Durna Dağın başına, Hasret kaldım toprağına taşına, Dün sabaha karşı mektup kuşuna, Selam söyle dedim,aldın mı ANAM? Kısmetim açıldı gurbet ellerden, Göz yaşım çağladı akan sellerden, Sılâ tarafından esen yellerden, Kokun geldi,selam saldın mı ANAM? Sana muhtaçmışım ben her yaşımda, Nere gitsem bu hasretlik peşimde, Hasta gördüm seni dünkü düşümde, Gül gibi sararıp soldun mu ANAM? ------------------------------------------------------ Annelerinizi sağ iken üzmeyin Evlâtlar sağ anneleri,asla ölmiyecek sanırlar. Onun için onları,çok sevdiklerini asla beli etmezler. Hatta,anneler ile luzumsuz tartişmaya girmekden,hata kavga etmekden çekinmezler. Ben biliyorum,her evlât hem annesini hem de babasını çok sever. Ama bunu beli etmek,nedense çok zor gelir onlara. Onlar ölmeden,onlara olan minnet borcunuzu iyi bir evlât olarak,onları çok sevdiğinizi belirtin, mutlu kılın.Çünkü sonradan pişman olur,hayat boyu gönül azabı çekersiniz. Pazara kadar annenizle neden kavga etiğinizi yazıp,günah çıkarın... |
Yalnızlık Hiç Bu Kadar Anlamlı Olmadı
Yalnızca hissetmiyor insan, yaşıyor da ..
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı, kelimeler cılız; Taşımıyor, anlatmıyor, tam anlamıyor bu duyguyu bence. Çok başka bir şey bu. Sevginin ortasında derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu, diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenip kalır mı asırlarca? Gelmeyeceğini bildiği mektup için posta kutusunu hep aynı heyecanla açar mı? Dedim ya başka bir şey bu; Ne kadar yalnızsam o kadar seninleyim şu günlerde! Belki de en başta tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım! Derine; Hep daha derine! alıntı |
![]() AŞK İKİ KİŞİLİKTİR Değişir yönü rüzgarın Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Avutmaz olur artık Seni, bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk, iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş gözden; Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşamaz sevdasını, Severken hiç bir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. ![]() |
:(:(
![]() Şehir ıslanırdı sırıl sıklam. Herkes yağmur yağdığını zannederdi, Bilmezlerdi senin için ağladığımı. Her bir damlanın gözyaşım olduğunu bilmezlerdi. Hiçbiri akıl edip de gökyüzüne bakmadı Baksalardı göreceklerdi Gökyüzünde tek bir bulut dahi olmadığını Sen de bakmadın... Oysa ben yalnız senin için ağladım. Koca şehir uyuyamıyor kaç gecedir senin yüzünden. Şimşek çakarcasına bağırıyorum adını gökyüzüne. Seni sevdiğimi var gücümle haykırıyorum tüm sessizliğe inat. İsmin yankılanıyor boş sokaklarda Gözyaşlarımla ıslanan caddeler artık nem değil hüzün kokuyor. Derdimi anlıyor sanki yıprattığım kaldırım taşları. Bir sen anlamadın neler olup bittiğini şu koca şehirde. Oysa ben yalnız senin için ağladım. Her gece bir yıldız seçiyorum kendime gökyüzünden. Alıyorum karşıma sen diye konuşuyorum delicesine. Ne ben ondan bir şey anlıyorum, ne de o benden. Dayanamıyorum, isyan ediyorum engel olamıyorum kendime. Boğazım düğümleniyor aniden, Tutamıyorum kendimi ve ağlıyorum. Bu şehrin yağmurları böyle başlıyor işte. Yağıyorum şehrin üstüne usulca. Gözyaşlarımla her zerreye dokunan ben bir tek sana dokunamadım; Oysa ben yalnız senin için ağladım... |
ozledim seni
![]() Özledim Seni.. ************ Ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. Beynimi uyuşturuyor özlemin... Çok sık birlikte olmasak bile Benimle olduğunu bilmenin Bunca zamandır içimi ısıttığını Yeni yeni anlıyorum Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp Mütemadiyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları Aksamları her isi bir kenara koyup Seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; Oynaşmalarımızı, Yürüyüşlerimizi, Sevimli haşarılığını, Çocuksu küskünlüğünü... Nasılda serttin başkalarına karşı Beni savunurken; Ve ne kadar yumuşak Bir çift kısık gözle kendini Ellerimin okşayışına bırakırken Gitmeni asla istemediğim halde Buna mecbur olduğunu görmek Ve sana bunları söylemeden ''git artık'' demek ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk Kavuşacaksın mutluluğa'' Demek sana nede zor Seni görmemek ve belki yıllar sonra Karsılaştığımızda Bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden... Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek.... |
![]() Birkaç melodi var kulağımda... Hangileri gerçek? Hangileri şizofrenik? Bilemem ki? Birkaç resim, Birkaç notayla beraber alır... ...götürür beni... Hangi aynadaki benim? Hangi ben, aynadakidir? Bilemem ki? Sadece ayın ışığında yolumu bulur, Sarı yapraklardan iz bırakırım... Hangi elim bağlı? Kimin elini tutuyorum? Bilemem ki? ...ve sadece gece yalnız kaldığım zamanlarda atar kalbim... Hangi ruh benim? Hangi ben, senim? Bilemem ki? Hangi sözcük benim? Hangi yıldızdan düşerim, Asıl suçlu benim... ...ama kendimi bulamam ki? Hangi duygu gerçek? Hangi sen, benim? Hani sen, Benim, İçimdeki son kişi olacaktın? Öyle kalacaktın? ![]() |
![]() Aç Kapıyı Ben Geldim Korka korka değil usul usul değil Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim Aç kapıyı bak ne diyeceğim Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden Dişlerinden dudaklarından Nergisler ocak ayında açtı Kendimden bahsetmeyeceğim Yediveren güllerden duvarlardan sarkan güllerden Çocuklardan sabah erken okula giderlerken Atlardan bahsedeceğim Kan ter içinde atlardan Aç kapıyı bak ne diyeceğim Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim Yüreğim daralıyor demiyeceğim Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin Bir baksan gözlerime Dağda yakılmış ateşler göreceksin Aç kapıyı kim geldi bak Bak nasıl havalandı güvercin Açmam diyemezsin artık Aç......... ![]() |
slklmiyosunuz demi benden:):)
![]() Terk edeceğim bu kenti ! Terk edeceğim bu kenti... Tüm keşmekeşiyle kalacaksın bir başına.. Yanımda kalbini götüreceğim.. Ulaşamayacağın bir yerlerde saklayacağım onu.. Kalpsiz kalacaksın...Bensiz kalacaksın... Ve gözlerinde bir aşk hikayesi kalacak bana dair.. Bir damla yaş olup dökülecek sonra..Aşksız kalacaksın.. Yokluğun karanlık koridorlarında sis ve pusun ortasında kaybolacaksın.. Artık kapılar benim gelişimi çalmayacak.. Telefonunun melodisi bizim şarkımız olmayacak... Düşlerinde yaşadığın sevda masalının kahramanı ben olmayacağım.. İstesende dönmeyeceğim..Beklesende sevmeyeceğim.. Terk edeceğim seni.. Terk edeceğim bu kenti.. Oysa sevgi,sev-den değil;sen-den türedi diyordum.. Sense bunu anlamıyordun.. Senin gibi olacağım: tuhaf, ulaşılmaz ve puslu.. Sadece gitmek istiyorum..Seni hatırlatan her şeyden kaçmak.. Ter****yorum bu kenti ve seni.. Gidişim öyle bir oturacak ki yüreğine.. Öyle bi Hıçkırık saplacak ki boğazına.. Neden gittiğimi bilmeyişin çıldırtacak seni.. Adını koyamadığın için kahrolacaksın.. Ben söyliyim sana.. |
![]() Gül Kokuyorsun... gül kokuyorsun bir de amansız, acımasız kokuyorsun gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun hırçın hırçın, pembe pembe öfkeli öfkeli gül gül kokuyorsun nefes nefese. gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle sen koktukça düşümde görüyorum onu düşümde, yani her yerde yüzü sararmış, titriyor dudakları şakakları ter içinde tam alnının altında masmavi iki ateş iki su iki deniz bazan bazan iki damla yaz yağmuru mermerini emerek dağlarının şiirler söylüyor gene ölümünden bu yana yazdığı şiirler kızaraktan birtakım şiirlere büyük sular büyük gemileri sever çünkü ve odur ki büyüklük şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse o zaman ölünce de şiirler yazar insan ölünce de yazdıklarını okutur elbet ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi yaşamanın herbir yerinde. gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun bu koku dünyayı tutacak nerdeyse gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün herkes, hep bir ağızdan: gül! ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek saçların, alınların, göğüslerin üstüne yüreklerin üstüne bembeyaz kemiklerin mezarsız ölülerin üstüne kurumuş gözyaşlarının titreyen kirpiklerin üstüne kenetlenmiş çenelerin ağarmış dudakların unutulmuş çığlıkların üstüne kederlerin, yasların, sevinçlerin ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek. bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül yıllarca esecek belki ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah göreceğiz ki biz dünyamızı gerçekten görmemişiz daha geceyi, gündüzü, yıldızları görmemişiz hiç tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla. öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları bu umutsuzlukları bırakın kardeşler göreceksiniz nasıl güller güller güller dolusu nasıl gül kokacağız birlikte amansız, acımasız kokacağız dayanılmaz kokacağız nefes nefese.... ![]() |
benim sonbaharim..
![]() Şimdi Sonbaharım... ![]() Şimdi sonbaharım, Dallardan tek tek düşen benim. Sürüklenen o kuru yapraklarım, yol kenarlarında Şimdi deli deli esen rüzgarım. Şimdi sonbaharım, Kanadım yok ki göçeyim. Dağılan gri bulutlarda, Nemli, küçük bir zerreyim. Şimdi sonbaharım, Güneşin sızamadığı bir kayanın içinde Yazdan kalma papatyayım; ölüme mahkum Az sonra solarım. Şimdi sonbaharım, Yaz gülüşlü dostları da götürdü rüzgar, Gözlerimden yollara uzattığım Onca bekleyişleri yıkadı yağmur. Şimdi sonbaharım, Akşamlar çöküyor duman duman Rüzgarın üflediği toz tanesi zaman Ben, kaldırımlara çarpan dolu taneleriyim. Şimdi sonbaharım,Ümitler can çekişmede Şimdi yağmurlarda yıkanıp, karla örtünmek zamanı Kışa mahkum bir faninin ebedi kuytusunda Yaşanmamış baharları düşlemek zamanı... ![]() ![]() |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:43 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team