![]() |
Aklıma geldikçe vefasızlığın
O an yaşamayı istemiyorum, Sancılarla acıları yaşarken, Çaresizliğimden utanıyorum. Yüreğim almıyor, yapamıyorum İçimden silip de atamıyorum Aşk kapısı mı, ecel kapısı mı? Sevgine bir yargı koyamıyorum. Ben ki sana böylesine düşkünüm Ben ki sensiz böylesine müşkülüm Aşkına tutsak mı, yoksa kölemi, Akıbetim nedir bilemiyorum sevdigin derki aşkın, ecel şerbetim Hayalinle süslü kalsın düşlerim, İçime aktıkça kanlı göz yaşım. Aklıma geldikçe ölemiyorum. |
bir sevgi vardı adı olan ulaşılmayan
bir sevgi vardı her zaman var olup istediğimde bulunmayan bir sevgi vardı elini tutacak kadar yakın olan ve o kadar uzak olan bir sevgi vardı her zaman güldüren bazende üzen bir sevgi vardı senin yokluğunla tükenen |
Bende sensiz,
kırık bir merdivendir hayat.. Tırmanacakken, tepetaklak düştüğüm |
Yürü yürü yalan dünya
Yalan dünya değil misin Yedi kez boşalıp yine Dolan dünya değil misin Bir od bıraktı özüme Duman girdi gözüme Bu gözle bugün yüzüme Gülen dünya değil misin Bir od bıraktın vay dile Tutuştum yandım dert ile Kıyamete bir kurt ile Kalan dünya değil misin Nide idim dağlar aşıp Dağlar aşıp sular geçip Havanın önüne düşüp Yelan dünya değil misin Yunus Emre'm sür sefayı Sür sefayı çek cefayı Ol Muhammed Mustafa'yı Alan dünya değil misin Yunus Emre |
Yine özlem ırmağım isyanda
Kıyılarına yaklaşmak bile yetiyor Kapıp alıyor kucağına Ve kanımı kaynatan şeyler fısıldıyor kulağıma... Seninle birlikte eskitmek ayaklarımı Mutluluk yollarında, Yağmuru sevişirken izlemek Toprakla,yaprakla,kainatla, Seninle birlikte tatmak mutluluğu ve hüznü Hercai yağmur damlalarında... Birlikte dinlemek rûzigârın kan kaynatan melodisini İçli bir sevdâ türküsü tutturduğunda. Onurlu dağların dikbaşlılığına tanık olmak Bir erdek tablosunda, Bir bülbülü seyre dalmak sessizce Gonca güle dadandığında, Ve öyle özümsemekki seni Bir duvar bile girse aramıza Hasretine düşmek o an Sen geldin sanmak her kapı çaldığında... Seninle aynı gecenin kollarında binmek Uyku salıncağına Aynı rüyâ ikliminde el ele olmak, Ve seninle doğup hayata her gün Birlikte nefes almak... Aynı şafağın gizemli kucağında Birlikte şükür sunularıyla yönelmek yaradana, Seninle aynı yatakta uyanmak Güneş göz kapaklarımızı tıklattığında Birlikte açmak her günün sayfasını Seninle birlikte kapamak sonra, Ve birlikte örmek ilmik ilmik Hayat dantelasını Birlikte mendil sallamak güneşe Grubla kucaklaştığında, Coşkusuna birlikte şahit olmak Ufku araladığında, Ve gece çaldığında tüm gizemiyla kapımızı Birlikte tanık olmak Ay ve bulutun iki sevgili gibi oynaşına... Âh nazlı yâr! İzlerine yüz süreydi dudaklarım Dudaklarıyın dokunduğu su bardağında, Bir âb-ı hayat olurdu inanki O bûseden artakalan boynu bükük su bana... Seninle aynı damarda kan, Aynı hücrede can, Yâni sen olmaktır dileğim,sen. Anlasana!... |
Yüregim derimi kalınlaştıran her buruk vedanın ardından gözyaşı biriktiririm yüreğimde mevsimlik işçidir benim yüreğim; her bahar aşık olup yazları mesaiye kalan |
sen duymasnda
şehir içi vapurlarının kıtalar arası sefer yaptığı bir kentten sesleniyorum sana; bir türlü yalnız bırakmıyor yalnızlığım beni deniz aşırı aşkların yürek yoran girdabında |
İstanbul ey İstanbul ey
Ey acıların gözyaşlarının kraliçesi İstanbul ey İstanbul ey Ey bozgunların garip çiçeği Bu akşam yemin ettim Seni bir daha öpmemek için Benki bütün duvarlarını, afişlerle donatıp Yumruğumla kanatmıştım Rezil bir aşktı Bütün arkadaşları miting alanlarında Ve mezarlıklarda bırakmıştım İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Umudun ve direncin yorgun anası Ve ey çıldırmak üzere olmanın çamurlu ikonası Tırnaklarım kopuyor, Görmüyormusun Bir benmiyim kapılarını şaşıran her yokuşun başında Bir benmiyim ekmek arasına canına doğrayıp doğrayıp yutan Bir **** bile sağarken yüreğini Telaş içerisinde yavrusuna Ey acımasız acuze! utan şu türbelerinden Minarelerinden utan İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği Ve ey teslimiyete düşmenin o hazin gerçeği Bayraklarım kanıyor, Sormuyormusun Kadınlarınki; Omuzları hicran, saçları ihanet sarısı Çocuklarınki; Yağmur emiyor yıkılası kaldırımlarından En ücra genlerime, alyuvarlarıma, Kılcal damarlarıma, ruhuma kadar.Bıktım İliklerime, gömlek ceplerime kadar sızan Bu Allahsız yağmurundan İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı Ve ey çürümenin yok olmanın amansız sancısı Ciğerlerim çatlıyor, Duymuyormusun Hangi pencerene çıksam O salya sümük pezevenk suratları Hangi caddene dökülsem O şangur şungur düş kırıkları Bütün bu ezginler, tükenenler, yerlere serilenler, tutunamayanlar Sarsmıyormu seni hiç Bunca infilak Bunca isyan çığlıkları İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi Aldanışların ve hüznün yalancı tanrıçası Ve ey ruhu kirlenmiş gecelerin cilveli yosması İntihar anı geldi, beni öpmüyormusun, Ağlamak istemiyorum, yenildim sana Hikayenin özeti bu Bir istimlak gibi ödedim ve çiğneyip geçtin maceramı Şimdi ben suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle Şimdi ben hangi şehirde soğulturum zonklayıp duran bu yaramı İstanbul ey İstanbul ey Acılar kraliçesi İhanetin ve ihbarların arkadan dolaşan bıçağı Ve ey ödeşmelerin, yüzleşmelerin, erkekçe vuruşmaların kaçağı Beni harcadın ulan! Beni sattın Utanmıyormusun YUSUF HAYALOĞLU |
Gecelerin sessizliğinden Günün çaresizliğine Ve yalnızlık Parklarda, otobüs duraklarında, kalabalık meydanlarda Adın tek feryadım |
Annem annem!
Ettiğin dualar kabul oldu, Bak aslan oğlun geldi, annem. Yalnız ben değil arkadaşlarım da geldi, Onlara seni anlattım, elini öpmek istediler, annem. Kaçamak bir bakış da sevdiğime, Bak sana papatyalar da getirdik, annem. Kardeş kardeşe silahlarla çelik çomak oynadığımız kırlardan, Biraz benim biraz da kardeşimin kanıyla sulanan papatyalar,annem. Sen üzme tatlı canını, Oyun kalleş olsa da yüreklerimiz kardeş, annem. Ah! Neden ağlarsın ki Dedim ya oyun kalleş, annem. Bak babama, beyazlar içinde ne de şen, Koklasana beni, yavrum, yusufum desene, annem. Oh! Şöyle,seni ne çok özledim, Hep bu anı beklemedik mi! daha çok sarıl,annem. Sarıl ciğeri yanık annem sarıl, Gidiyor herkes, kıskandılar bizi, annem. Ağacın duldasındaki utangaç sevdamı da çağır, Artık ayrılık yok, hep burdayım annem. Ağlama, bak artık kanımda akmıyor, Bak bir elimi babam tutmuş, gülümsüyor annem. Hadi diğer elimi de sen tut, Çocukluğumdaki gibi, annem. Ağlama, bak artık zaman da akmıyor, Hadi gülüm gülümse, gülümse annem. Annem annem.. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:35 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team