![]() |
Özledim de Söyleyemedim
Özledim de Söyleyemedim
Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel günde seninle denizi seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez. Benim öyle ***8220;benden uzak olsanda mutlu ol***8221;, ***8220;gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin***8221;, ***8220; sabret aşkım sabret ***8221; gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya ***8220; Endamın yeter ***8221; diye biz onu söyleyelim. Bir gece seninle aynı duygu karmaşasını hissederek, Sana " Hayatı benimle paylaşır mıydın***8221; diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbirşey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar. ![]() |
Edip Cansever - Aşklar İçinde
Denizin en az yeri bir köpüğü başlatıyor Yürüyorum kumların çakılların yani sıra Yüreğimde bir sancı keskin bir akasya kokusundan Avuçlarımda bir yanma Büyüyen bir ürpertiyim sanki, kayıp gidiyorum üstünde sabahın Oldu olacak Eğilip bir taş alıyorum yerden, fırlatıyorum denize Ufacik bir gülüş geçiyor suyun üzerinden Bir çocuğun gülüşü gibi Aşkların, nice aşkların ayrılık günü gibi Bir sokağın ucunda kaybolup solan Daha çok solan, aşkların solgunluğu suyun üzerinde Korularda yoğun bir erguvan sisi. Hisarlı balıkçı ağlarını ayıklıyor Ağları pembeden hüzne giden Dip sularında mercanlar gibi koyulasan Kirpiksiz gözleri böyle daha güzel Çil basmış yüzünü bütün Parmakları capcanlı, pavuryalar gibi Merhaba, desem bir kucak balık atacak önüme Biliyorum atacak Böyledir memleketimin yoksul halkı Bir onlarda rastladım bu cömertliğe Istavritler kipir kipir dibinde sandalinin Balik dedin mi, oynamaz gözleri hiçbirinin, tertemiz bir resim gibi bakarlar insana Günlerce bakarlar, bıraksan yıllarca bakarlar belki Gözlerin gibi senin, yıllardır unutamadığım Ve bu yüzden olacak düşünmedim şimdiye kadar bir balığın ölebileceğini. Hızar sesleri geliyor yakından, güneşin döndüğünü görüyorum Çınar yapraklarının arasında yeşil yeşil Yeşille sarı birlikte dönüyor Denize düşüyorlar kırıla kırıla Bir örtü oluyor düsündüğüm her şey denizin ve asfalt yolun üstünde Gözyaşları bir örtü, onurla cesaret bir örtü Senin upuzun gövden -kapkara saçlarinla- Daha da uzun şimdi bir örtü olarak Denizin kıvrımlarinda aşka hazırlanıyor Göğe düğmeler gibi yapışmış kirazların altında Yıllar var ki unuttuğumu sanırdım bu örtüyü ben Sevgiyi bilmezdin de ondan, sevişmeyi bilirdin yalnızca Birtakım sözler de bilirdin, niye saklamalı, en ustalıklı sözlerdi onlar Ama bak Kaybolup giderdi herbiri, karşılaştılar mı bir yerde şiirle Aslına bakarsan en güzel aldanmaları yaşadık seninle biz Hatırlıyorum da öyle. Tepelerde otlar yakmışlar, kuzular dolaşıyor dumanların arasında Bir kızla oğlan geçiyor, birbirilerine iyice sarılmışlar Kızın ağzında ince bir dal parçası Dalın ucunda bir tomurcuk, ağzıyla dudaklarıyla beslemiş sanki onu Öylesine bilmek istiyorum ki ne konustuklarini, ama duymaktan korkuyorum gene de Söyle, en son nerde görmüştüm seni Böyle dumanlar vardı gözlerinde, boynunda bir de Şimdi gene var Bileklerinde, bileklerinin renginde Dudaklarında, dudaklarının Gözlerinin dolar gibi olması renginde ve Yorgunsan bir kıyı kahvesinde dinlenirkenki Üşüdüğün, başını omzuma koyduğun, sonra elele Bir aski yasamak, bir askin bilinmesinden bambaşka değil miydi Ve bu ikisini ayıran duman, yani bir aşkı bizim yapan Bu dumanların hepsi gibi varsın simdi de Acele etme yoksun belki Ben herşeyin bir bir yokolmasına o kadar alıştım ki Ve her şeyin bir bir varolmasına o kadar alışacağım ki Bilirsin neler için çarpmıyor bir yürek. Küçüksu çayırını şantiye yapmışlar İşçiler beton döküyor, demir eğiyor, zift kaynatıyor Vakit öğleyi geçti çoktan, yemeklerini yemis olmalilar Coca-Cola'ya doğrayıp ekmeklerini İşçilerimiz, yarını kuracak olan işçilerimiz Ben görür müyüm bilmem, ama kuracaklar mutlaka Coşkuyla çakacaklar her çiviyi, türkülerle dökecekler betonu Ve onlar Onlar, diyorum sadece Bir yolculukta karşılıklı konusan adamların Parmak uçlarındaki sigaralar gibi şaşkın Bilmeden ne yapacaklarını Anlayacaklar ne kadar güçsüz Ne kadar zavallı olduklarını Vakit öğleyi geçti çoktan. Bir tanker geçiyor şimdi de tam akıntının ortasından Bastanbaşa gül rengi Kimseler görünmüyor içinde Neden görünmüyor, bilmiyorum Yolcu uçaklarına, yük kamyonlarına, fabrikalara petrol taşıyor Tanklara, savaş gemilerine, roketlere de Yillarin, yüzyillarin Bitmeyen vahşetini ateşlemek için Sanki bu yüzden kimseler görünmüyor ortalikta, utançlarindan Utancı bilerek yasamak korkunç Daha korkuncu da var:utancı bilerekten yaşatmak Gördük hepsini işte, daha da görüyoruz. Pembeye dönük bir aydınlık, yağıyor usul usul Bir poyraz çıktı hafiften, kuzeye çevrildi teknelerin burnu Ve güneş kaydıkça kayıyor batıya doğru, birazdan kan kırmızı bir gök buğulanacak Birazdan kan kırmızı bir akşam yağmuru da dökülebilir Neler olabilir birazdan Bir uçak geçiyor yaldızdan bir iz bırakarak İçindeki mutlu yüzleri düşünüyorum Bir hüzün basıyor gene, ne kadar istemesem de Çabuk geçiyor Nerede okumuştum, hatırlamıyorum şimdi, biri mi anlatmıştı yoksa Mahpusunu kıskanan bir gardiyanı Ve düşün sevgilim, mahpusunu kıskanan bir gardiyan düşün Ne kadar acı bunlar Kıskanıyorlar hepimizi ve kıskanacaklar Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir Birazdan akşam olacak sevgilim Bütün heybetiyle akşam olacak Sevgilim, diyorum, oysa kimsecikler yok yanımda Bilmiyorum kime sevgilim dediğimi Bildiğim bir şey varsa O kadar yeni bir anlamda söylüyorum ki bu kelimeyi Unutup birden zamanı ve yeri Onunla bir günü kutluyorum coşarak Onunla bir günü kutluyoruz sanki. |
Edip Cansever - Aşkın Radyoaktivitesi
Aşkı duydum mu bir başıma kalıyorum Kasıklarımı ovuyorum bir güzel En küçükleri var ya ayak parmaklarımın İlk peşin onları görüyorum. Bir çelik mavisi damar tam da çenemin üstünde Çoğu zaman gün ışığında seçtiğim Tıp tıp atıyor yüzümün kenarcığında Saçlarım kapkalın geliyor elime. Gündüzün, ama tam gündüzün oluyor bu iş Kirlerim, pis kokularım bellıyken iyice Soluyup dururken, birşeyler geçirirken aklımdan Uzanıp kalıyorum ta pencerenin dibinde. Yukarıyı düşünüyorum, bir aşağı katta oluşumdan Dört duvar, bir buz dolabı, naylona benzer bir gök Bütün o zehir gibiliği soğumus seylerin Anlıyorum bir aşk akımıdır dolanıyor üstümde. Durmadan aşklanıyorum ama hep böyle Karanfiller gibi taze omzum, dizlerim, ayaklarım Toplanıp gidiyor derken o deli fişek şey Gün gibi parlıyor tırnaklarım. |
Beni Hiç Sevmedin mi Sen? :(
Beni dikenli aşk bahçelerinin
Umutsuz yarınlarına terk ettin sen. Ve yağmurlar yağdırdın üzerime Beni hiç sevmedin mi sen? Korkma benden! Ne yarınlarına çıkarım Ne telefonlarına Benden korkma! Ben hiç yokmuşçasına beklerim Sokak köşelerinde. Gözünün gördüğü hiç bir yerde olmam Korkma! Senden kopacağım artık Sensizliğin rıhtımında Dalgalarıyla boğuşacağım yalnızlığımın Sensiz yaşayacağım bu koskoca alemde Bir daha hayal edilemeyecek aşkının Umuduyla kavrulacağım. Senden beni alacağım Benden seni söküp aldığın gibi Yerime yaşanmamış mutluluklar bırakacağım. Hatırlamayacaksın bile gözlerimi Ne yağmurlarımda ıslanacak Ne de güneşimle ısınacaksın Söz veriyorum hayatından çıkacağım Ağlatmayacağım artık seni Benden artık korkma! Ben kaybolacağım O kahverengi derinliklerinde gözlerinin Yaşamaksa eğer bu yaşayacağım Gün 24 saat ve ben hep uzaklarda kalacağım Sabırsızca toprağa düşmek isteyen ilk cemre misali, Sensizliğin kuytusunda azaplar içinde ölümü bekleyeceğim. Hiç bir şey yerini tutamayacak inan bana Ve ben hep bunun ezikliğiyle yaşayacağım. Seni sevdiğim için özür dilerim Yaşattığım acılar ve gözyaşları için Ama bir kez daha olsaydı yine severdim Şimdi gitmeliyim artık Beni bekleyen tatmadığım hüzünler var Yazılmamış şiirler Anımsanacak güzel hatıralarımız var Sana kimler dokunacak Kimler öpecek düşünmek bile istemiyorum Beni en çok yaralayan bu zaten Umarım mutlu olursun Sana söylemek istediğim son bir şey var Seni daima sevdim bunu sakın unutma Ertuğrul Bayam |
Bitmedik , bitemez , bitmeyecek..
Bir el bazen neleri ayakta tutabiliyor hiç düşündünüz mü
ve neleri yıkabiliyor tek başına ? Bir eli tutmak bir insanı hayata bağlamakla eş değerde olabiliyorsa eğer bunun adı aşktır. Böyle bir eli tutmak hayatı bulmaktır belki de***8230;. Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi***8230; Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır. Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin. Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek***8230; Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan. Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin buğusundan ve kalbinin karanlığından***8230; Beklemek zordur eğer beklenen kalbinden çok uzakta ise***8230; |
Edip Cansever - Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. |
oylece gittin..
![]() Gittin***8230; Ben arkandan sadece baktım. Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki***8230; ***8217;***8217;gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi. O karanlıkta yolumu kaybedeceğim***8230;***8217;***8217; diyecektim sana. Konuşamadım***8230; Gittin***8230; gidişini görmemek için gözlerimi kapattım. Öğlesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu, bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözümden. Ağlayamadım***8230; Gittin***8230; gidişini önlemek için tutmalıydım ellerinden. Ellerim değilmiydi her dokunuşunda seni ürperten?! ürperirdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kes tutsam ellerini, gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım***8230; Gittin***8230; bir yıkım gibiydi gidişin. Sen adım, adım uzaklaşırken benden çöküp kaldı bedenim olduğu yerde. Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kes yenilmişti. Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım. Kalkamadım***8230; Gittin***8230; oysa ben geldiğin gün gideceğini biliyordum. Hazırdım gidişine. Kaçak zamanları yaşıyorduk. Zaman bitecek ve sen gidecektin. Bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim. Edemedim***8230; Başlayamadım***8230; Gittin***8230; bir şey söyledin mi giderken? ***8216;KAL***8217; dememi istedin mi? Son bir kez ***8216; SENİ SEVİYORUM ***8217; dedin mi? ***8216;BEKLE BENİ DÖNECEĞİM***8217; dedin mi? Beynim öylesine uğulduyordu ki***8230; Duyamadım***8230; Gittin***8230; Nereye gittiğin önemli değildi. Binlerce kilometre uzaklarda dahi olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluğun duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım***8230; Gittin***8230; unutulanların arasına katılmalıydın. Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım***8230; Gittin***8230; bir okyanusun ortasında, tek küreği kaybolmuş sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim artık. Bil ki; Sevmekten vazgeçmedim seni, bil ki seninle birlikte sevdanıda taşıyacağım yüreğimde. Bil ki seni***8230; unutamadım***8230; |
Edip Cansever - Üçlükler
Üçlükler I Gülümse! gör olumsuz karşılığını bunu İste Lambalar, bardaklar, çiçekli güz sürahileri. Üçlükler II Günün ilk saatleri İyi biliyorum, ilk saatlerini günün Peki, nedir öyleyse bu sabah silintisi. Üçlükler III Hiçbir dilde söylenmemiş Hiçbir dilde yazılmamış Sözler ve şarkılar içindeyim. Üçlükler IV Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki durusun Hava soğudu -kasımın son günleri- Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum. Üçlükler V Bir gemi geçiyor, sessiz bir gemi Oysa yolcularla dolu içi Girince gemiye kimseler yok -dalgalardan başka- Üçlükler VI Butun gün yağmur yağdı Ya da bir gün içinde bir yıldan fazla Günü ıslattı bu yağmur. Üçlükler VII Nedir mi yalnızlık -kendine sor önce- Bir sabah, erkenden, bir kir çiçeğini üzerinde Görünce parladığını bir çiğ tanesinin. Üçlükler VIII Gölgen yok senin, ayak izlerin yok Neden mi?acılar barınmamış ki sende Mutluluk yok mutsuzluk yok |
Otuzüç Kurşun
Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür Doruklarda buzulların salkımı Firari güvercinler su başlarında Ve karaca sürüsü, Keklik takımı... Yiğitlik inkar gelinmez Tek'e - tek doğüşte yenilmediler Bin yıllardan bu yana, bura uşağı Gel haberi nerden verek Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzüç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda... |
Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı Sırtı alacakır Karnı sütbeyaz Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı Yüreği ağzında öyle zavallı Tövbeye getirir insanı Tenhaydı, tenhaydı vakitler Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı Baktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır boşluğu Saç, sakal bir karış Yakasında bit, Baktı kolları vurulu, Cehennem yürekli bir yiğit, Bir garip tavşana, Bir gerilere. Düştü nazlı filintası aklına, Yastığı altında küsmüş, Düştü, Harran ovasından getirdiği tay Perçemi mavi boncuklu, Alnında akıtma Üç topuğu ak, Eşkini hovarda, kıvrak, Doru, seglavi kısrağı. Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde! Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı, Böyle arkasında bir soğuk namlu Bulunmayaydı, Sığınabilirdi yüceltilere... Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı, Yanan cıgaranın külünü, Güneşlerde çatal kıvılcımlanan Engereğin dilini, İlk atımda uçuran Usta elleri... Bu gözler, bir kere bile faka basmadı Çığ bekleyen boğazların kıyametini Karlı, yumuşacık hıyanetini Uçurumların, Önceden bilen gözleri... Çaresiz Vurulacaktı, Buyruk kesindi, Gayrı gözlerini kör sürüngenler Yüreğini leş kuşları yesindi... |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:02 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team