![]() |
ellerine sağlık
|
YATTIĞIM KAYA Bu akşam o kadar durgun ki sular Gömül benim gibi kedere diyor. İçimde maziden kalma duygular Ağla geri gelmez günlere diyor. Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses Buluşmalar kaldı mahşere diyor. Enginden engine koşarken rüzgâr, Bende bir yolculuk heyecanı var... Yattığım kayaya çarpan dalgalar Çıkıver bir sonsuz sefere diyor. Necip Fazıl Kısakürek |
Demedim mi?
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz.... Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım, inanma! Bir gün naza çeker kendini demedim mi? Görmesen zindana döner bu şehir... Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir Demedim mi gözlerim bakma! Demedim mi bu ürperten sıcaklık... Bu taze güzellik kaybolur bir gün? Sonra boşu-boşuna aranır, dövünürsün Demedim mi ellerim dokunma! Demedim mi bir gün susar şarkılar Sesine ses veren rüzgar olur... istediğin kadar artık bekle dur... Demedim mi kulağım duyma! Bir gün çıkıp gideceği belliydi Ayan-beyan belliydi anlayamadın. Başka bir rüyada şimdi o kadın Demedim mi kollarım sarma! Bütün çektiklerim senin yüzünden Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden Ah! şimdi paramparça oldun binbir yerinden Demedim mi gururum kırılma! Yavuz Bülent Bakiler |
Sonbahar
Sonbahardı... Seninle geçiyorduk o yoldan; Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu Bize yaklaşıyordu Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu. Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün; Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu... Havada bir serinlik... Tatlı bir hayal gibi... Torak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi? O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu. Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin; Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin; O nağme mesafeyi, zamanı aşıyordu. O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu. En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır. Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır. Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak Belki veda etmektir sana birkaç satırla... Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!. |
Hasan'a Mektup-I
Oğul bir mektup yaz bizim Hasan'a, Bıldır ki itlerin çoğu öldü de Tor tosunlar kayış yardı bu sene, Koç öküzler epey ayrik yoldu de. Aramizda yamri yumru tepeler, Sokaklarda seyip gezdi sopalar Sen giderken yeni doğan sipalar Torunlu morunlu eşek oldu de. Köye çoban ettik sağır ibiş'i, Çatal doğurtuyor erkek çebişi Yağcılıktan yükün tuttu çok kişi, Gene aşiretin yüzü güldü de İbibikler dama yaptı yuvayı, Pis kokudan balta kesmez havayı Sorarsan şo bizim eski davayı, Can sıkmasın, kıyamete kaldı de Biraz daha azdı dünkü sinekler; Yular bırakmadı kırdı inekler Çıkın edip gönderdiğin dilekler, Yalınayak gözü yaşlı geldi de İncitmeyin derken gönül hatırı, Gebe çıktı Solakların katırı Kör kıvrak bir kırık yemden ötürü, Düşmanların davulunu çaldı de Fukaralik bagdaş kurdu hasıra, Harçlık marçlık gönderemem bu sıra Hele mektup için bakma kusura, Pul parası kesemizi deldi de Yırtıldı geceler çakal sesinden; Kazlar kafa çeker el kesesinden Bozuk terazinin sol kefesinden Demlenen hıyarlar ragbet buldu de Sen gideli çok haserat turedi; Anaç balıkların hepsi tüledi Kavaklara kaplumbağa tünedi! Yörük yaylasına çingen doldu de Abdurrahim Karakoç |
Hasan'a Mektup-II
Göz değdi köyümün güzellerine, ELİF, yadellere göçtü be Hasan SEVGİ size ömür dört kulaç önce, Ecel çorbasını içti be Hasan ASALET babasız çocuk doğurdu; Hazlı HÜRRİYET'i haydutlar vurdu Viraneye döndü TÜRKHAN'ın yurdu, Köyün tadı tuzu kaçtı be Hasan ADALET felç oldu, yürür değnekle, NEŞE ne haltetsin soğan ekmekle... GÖNÜL delirdi de yol beklemekle, İsyan bayrağını açtı be Hasan SAADET'in adı HÜLYA'dır şimdi; Hergün birimizi aldatır şimdi UMUT'lar rüyada, faldadır şimdi Unut, eski günler geçti be Hasan FAZİLET'i gelin ettik gurbete, Kimbilir... belki de gurbetten öte Yağlı SERVET garaz eder ÜLFET'e Ara yere nifak saçar be Hasan ZEYNEP bize küskün, İFFET sürgünde; Rezalet, felaket yağar her günde... Yedi HASLET verem olur bir günde, ÜLKÜ kötü yolu seçti be Hasan Burada ne düğün ne BAYRAM kaldı... En güzel UMUT'lar dalda ham kaldı! Korku, hasret, isyan, keder, gam kaldı; Binalar temelden uçtu be Hasan İşte böyle... Malum ola halimiz; Naçar böğrümüze düştü elimiz Güven duyduğumuz her güzelimiz, Bizlere bir kefen biçti be Hasan Abdurrahim Karakoç |
Gözlerim Gözlerinde…
Gözlerim Gözlerinde***8230;
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin***8230; Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında***8230; Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o güzel gözlerini***8230; Ay Parçası.. |
Adı pişmanlık
Adı pişmanlık
Karanlık çöküp yanlız kaldığında sahte gülüşlerle kandıramasın kendini, kandırdığın gibi etrafındakileri Kurtulmak isteyipte kurtulamadığın boşluğu başkasıyla dolduracağını sanarsın Yanılırsın.. Yıllar geçtikçe sarıldığın dalların birbir kırılıp o içindeki büyük boşlukta kayboluşunu izlersin çaresizce en az o dolamayn boşluk kadar pişmanlıkla Canlanır gözlerinde el ele yürüdüğün sahiller oturup saatlerce öpüştüğün banklar Koyduğunda başını yastığa kokusu gelir burnuna gözlerin nemlenir Derin bir pişmanlıktır yaşadığın Arasında dolaştığın onca kalabalığa rağmen yanlızsındır.. Kendini yanlız hissedersin ki bu yanlızlıktanda kötüdür Kısmet değilmiş mutluluk demek yetmez seni uvutmaya Bir kolyedir bu ömür boyu boynunda taşıyacağın O kadr çok iz vardırki etrafında neyaparsan yap unutamazsın Kulaklarında çınlar sarılıp beraber söylediğiniz şarkılar İşte sen yaşarken ruhun ölmesi budur içinde.. ***8230;***8230;***8230;.. Eğer onu gerçekten seviyorsanız gitmek istediğinde onu özgür bırakın yukarda yazılanları yaşıyacaktır. Bu gün değilse bir gün mutlaka.. |
Hangi Ayrilik
HANGİ AYRILIK
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz? Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi tas yürek var ki, benim kadar ağlasın? Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren? Seni benden götüren, beni bir kus gibi öttüren. Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline? Hangi rüzgâr şarki söyler, o ay tanrıçası teninde? Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı? Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı? Hangi cama kafa atsam? Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam? Hangi meyhanede demlenip, hangi masaları dağıtsam? Bende bu sersem basımı, karakolun duvarına vursam. Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam. Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür? Hangi sekil öldürmez de, ömür boyu süründürür? Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine? Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene? Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın? Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın? Hiç sanmam! ***8230; Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! . Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz. Hangi mübarek dua, Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye? Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye? Olur, mu be! . Olur mu? Bu da benim gibi adama yapılır mı? Ask dediğin mendil mi? Buruşturup bir kenara atılır mi? VEFA bu kadar basit mi? Alınır mi? Satılır mi? Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden? Hangi pense kopardı bizi birbirimizden? Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini? Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini? Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı? Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı? Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti? Hangi pembe vaadiler o saf kalbini cezp etti? Dağ gibi adamı eze eze! ***8230;.. Hangi anası tipli parlak çömeze, Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze? Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı? Hangi mahlûklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı? Hangi bıçak keser simdi benim biriken hincimi? Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı? Hangi bekçi, hangi polis artik zapt eder beni? Ve! .. Hangi su bağışlatır? Hangi musalla temizler seni? Bu Nasıl ayrılık? ***8230; |
Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi
Aşkın beni elden ele gezdirdi Çok dolandım bulamadım eşini Beni candan usandırdı bezdirdi Tuzlu imiş yiyemedim aşını Benim ile gezdin beni arattın Beraber oturup beraber yattın Türlü türlü gullerinden koklattın Aşık ettin güle bülbül kuşunu Altmış iki yıldır seni ararım Tükendi sabrım yoktur kararım Dağa taşa kurda kuşa sorarım Kimse bilmez hikmetini işini Her millete birer yüzden göründün Kendini sakladın sardın sarındın Bu dünyayı sen yarattın girindin Her nesnede gösterirsin nakşını Görenlere açık körlere gizli Kimine göründün oruç namazlı Veysel'e göründün cilveli nazlı Tutan bırakır mı senin peşini Aşık Veysel |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:25 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team