![]() |
sürekli sana teşekur etmek zorunda kalıyorum çünkü güzeller
|
Hayalim! Beni bir saraya kral yapsalar .Başıma. altından kral tacı taksalar İsterdim yanımda sen olasın Kraliçem olup mutluluk bulasın Beni bir inşaata tuğla yapsalar Taştır o diye yere atsalar İsterdim harcım sen olasın. Sıcak şefkatinle beni sen sarasın. Beni bir kapıya kilit yapsalar. O kapıyı kapamayıp açık bıraksalar. İsterdim kalp kapımı sen açasın. Kalbimin altın anahtarı sen olasın |
ben okudukca aşıkolasım geliyor
|
EĞER O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! C A N Y Ü C E L |
şiir bölümü partlıcak galiba güzeller buda uzun ama okunmaya değer
|
Al***305;nt***305;:
|
okudukca yazası geliyor insanın aşka geliyoruz bizde
|
Bir ana ağlıyor
O ışıl ışıl parlayan masmavi gözler yok artık Yerini ağlamaktan kızarmış gözler almış O al al yanaklar sararıp solmuş Gülmüyor herzaman gülen yüz gülemiyor Yüreğinde büyük bir acı var nasıl gülsün ki zavallıcık Ağlama ana ne olur ağlama, Hatırlıyormusun ana beni askere gönderdiğin günü Gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü Bana söz vermeni istemiştim Şehit olursam ağlamayacaktın hani Sözünde durmadın yine ana Ben canımı vatanım için seve seve feda ettim. Ben cennette mutluyum ana çünkü orada benim gibi binlerce şehit var Yanlız değilim orada Sende övünmelisin evladınla Sen bir şehit anasısın Sil gözyaşlarını ana akmasın onlar boşuna Sonra üzülürüm buralarda Bir bebek ağlıyor henüz 1 yaşında O daha minicik konuşmayı daha yeni öğreniyor Baba diyor o incecik sesiyle Koklayamıyor babası onu, baba demesini duyamıyor İçinde bir burukluk var minicik yavrunun Babasının öldüğünü bilmiyor, ama sanki hissediyor bunu Gözleri hep ağlamaklı bakıyor kapıya Her kapı çalındığında koşuyor minik bebek Minicik yüreği çarpıyor sevinçle Babam geldi diyor!!! Ama kapı açıldığında yüzündeki o mutluluk Yerini hüzne bırakıyor Minicik dudaklarını büküyor, bir köşeye oturup sessizce gözlerinden yaşlar boşalıyor Annesine sarılıyor , "Anneciğim babam nerede ,neden babam gelmiyor ?"diyor Yıllar geçiyor sonra minik bebek büyüyor Koskocaman bir delikanlı oluyor O da babası gibi askere gidiyor Göğsünü gere gere mertçe Ben vatanım için canımı seve seve feda ederim diyor . Yine bir ana ağlıyor, korkuyor oğlunu kaybetmekten Tıpkı kocasını kaybettiği gibi Anneciğim ben bir askerim diyor "Hakkını helal et anacığım !!" bu onun son sözü oluyor Derken bir acı haber geliyor Dünün minicik bebeği babası gibi şehit olmuş Kahpe bir kurşun sonucunda hayatını kaybediyor Dağ gibi delikanlı bir kağıt gibi yıkılıyor kahpe kurşun karşısında Ey Apo binlerce yürek yaktın, Binlerce yavruyu babasız bıraktın Binlerce anayı ağlattın Artık senin de sonun geldi Bunların cezasını teker teker çekeceksin Ey vicdansız Apo Sana ne ceza verilse azdır Sen bu ağlattığın insanların gözyaşlarında boğulacaksın Sana öbür dünyada bile yer yok Neden bu savaşlar, neden bu gözyaşı Barış, sevgi ve dostluk varken Bu kavga niye ? Bitsin artık bu kalleşlik, bu pislik Bitsin artık gözyaşı ANALAR AĞLAMASIN |
İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
KAR YAĞIYOR ERİK AĞACINA KAR YAĞIYOR KUMRULARIN ÜSTÜNE DAĞ ZORBASI GİBİ HAİN VE UMARSIZCA ERİK AĞACI ÖKSÜZ KUMRULAR EVSİZ KALIYOR BİRBEN GÖRÜYORUM BELKİDE BİRBEN BİRBEN ACIYORUM KUMRULARIN HALİNE İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE ANSIZIN BİR KEDİ GEÇİYOR PENCEREMİN ÖNÜNDEN SÖYLENE SÖYLENE SİNİRLİ VE ISLAK BİR KEDİ BELLİKİ ANSIZIN YAKALANDI BİR ÇATININ TEPESİNDE VE MUHTEMELEN UYKUNUN EN TATLI YERİNDE BİRBEN GÖRÜYORUM BELKİDE BİRBEN BİRBEN ACIYORUM HALİNE İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE SEN MUHTEMELEN ENDERİN UYKULARDA BEN PENCEREMİN ÖNÜNDE İSTANBULA KAR YAĞIYOR KAR YAĞIYOR PENCEREME O SEBEPSİZ GİDİŞİN GELİYOR GÖZLERİMİN ÖNÜNE KAR CAMDAN GEÇİYOR TEN'DEN GEÇİYOR USULCA DOLUYOR YÜREĞİME VE BİR ÇİÇEK YEŞERİYOR KENDİLİĞİNDEN DONMUŞ KALBİMİN ORTA YERİNDE UZUN KIŞ GECELERİNDE YİTİRDİM SENİ ÖLDÜNMÜ KALDINMI HABERİN GELMEZ BİLMEMKİ BİR TANEM NERDESİN ŞİMDİ HER YAĞAN KAR'DA KAYBEDENLER OLUR HEP KİMİLERİ YUVALARINI KİMİLERİ RÜYALARINI KİMİLERİDE SEVDALARINI İSTANBULA KARYAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE Naki Kızıldağ |
Hani Bir An Gelir...
Hani bir ân gelir... Ve söylenmez sözler söylenir olur! ..... Hani bir ân gelir... Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada! ..... Hani bir ân gelir... Bir ân gelir... Hani bir göz bir göze gelir. Hani, öyle bir ân gelir ki; En ***8220;gelinmez***8221; yollarla en ***8220;varılmaz***8221; yolların, senle ben arasındaki yarda boyun büktüğünü görürsün... Bu yar; iki yâr arasıdır! .. Her yar iki yâr arasıdır! .. Ve üstelik; Yaralar yara benzer, Her yar yaraya benzer! Yar başında duruşum; Yâre nâraya benzer! ... Halbuki gök yerin... Halbuki gök yarın... Halbuki gök yârin içindedir bu mesafelerde! .. ..... Veya gök, mavi bir hançer gibi dalıvermiştir de toprağın içine; şimdi toprak, kendi içindeki kocca bir yarayı yâr bilmiş... Kendini parçalayan kooskoca bir yar başına türbedar olmuştur! ! ! Halbuki hep... Hep iki yârdır; Bir yar başında duran... ..... Her yar, yâri gördüğüm rüyadır! .. Yolun biri gözlerinden başlaar senden içeri gider; diğeri gözlerimden, benden içeri... Bir yar oluşur her yârin arasında kalan boşlukta! .. Ben, yarın bir duvarı olup sana bakarım bu yandan... Sen yarın bir duvarı olur, o yandan bana bakarsın! .. Ve en derinimden gelip en derinine gidebilecek olan yol ile, en derininden çıkıp en derinime inebilecek olan gökkuşağı ***8220;bakışlarımızda***8221; kopar! .. Biz, sarılmadıkça... ..... Yarlar kaldıkça yârlar arasında! .. Hani bir ân gelir... Ve söylenmez sözler söylenir olur! ..... Hani bir ân gelir... Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada! ..... Hani bir ân gelir... Bir ân gelir... Hani bir göz bir göze gelir... Hani bir ân gelir... Bir ân... Bakışlar düğümlenir; Bütün yarlar silinir, Sıra söylenmezlere gelir... Muammer Erkul |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:49 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team