![]() |
Beklerken Seni
Sen yoksan zaman yok saatler ilerlemiyor artık.Yokluğun dayanılmaz bir zamansızlık halinde işliyor içime.Dakikalara bir yılın ağırlığını yüklediğin yetmezmi?Beklendiğini ve nasıl olsa bekleneceğini bildiğin için gelmiyorsun değilmi?Çektiğim tarifsiz üzüntüler sana kim bilir nasıl bir tat veriyor.Yoksa gelirdin.Böylesine bekletmezdin beni.Zamanın çıldırtan karanlığına itmezdin beni.Bir an için olsa unutabileceğimi düşünsen gelirdin elbette.Ve bir daha ayrılmazdın benden.Gururun seni unutmama razı olmazdı.O zaman kendini unutturmak için gururunu bile ayaklar altına alabilirdin.Oysa şimdi seni unutamadığıma o kadar eminsinki bunları düşünmüyorsun bile.Bütün istediğin git gide artan bir güçle seni yalnız seni sevmem değilmi?
Yakınlarda biri bir şarkı söylüyor.'Bu bir yalan bu bir ceza.Bu bir talan gönlüm bu bir veda.Aşk değil keza.Ne bir tavır ne bir eda.Savur savrul gönlüm bu son elveda.'Zamansızlığımın ortasına hüzünlü bir ses karışıyor.Belki gelirsin diyorum.Böyle bir şarkı gibi girersin odama.Önceleri inanmam geldiğine.Kapıya doğru şüpheli gözlerle bakarım.Sonra sımsıcak bir heyecan sarar kalbimi.Ne söyleyeceğimi bilmem.Gözlerim gözlerine takılır kalır.Gelir yakınımda bir yere oturursun.Verdiğin mutluluğun büyüklüğünü anlarsın gözlerinin içi güler.Sevgiyle uzanır elin tam elimi uzatıp tutacakken yine bir şarkı gibi kaybolursun.Yok yok.Bir şarkı gibi gelme.Hiç bitmeyecekmiş gibi gel hiç gitmeeycekmiş gibi. Bir gün mutlaka geleceğine inanmak iyi.Bütün bu ümitler güzel.Fakat bir ses var kulaklarımda bana hiç gelmeyeceğini söylüyor.Gelmek için seni unutmamı bekliyorsan,bu hiç gelmeyeceksin demektir.Yada çok geç gelmiş olacaksın.Benden apayrı bir ben olacak karşında.Kulaklarım sesini duymayacak.Gözlerim seni görmeyecek.Kokunu ta içimde hissedemeyceğim.Ellerin bir mermer parçasını tutar gibi tutacak ellerimden.Avuçlarımın soğukluğu yüzümdeki çizgilerin derinliği sana o zaman yaşamadığımı söyleyecek.Ne kadar uğraşsanda seni hatırlamayacağım.Camlaşan ve bütün canlılığını yitirmiş gözlerime korkuyla bakacaksın.Çok istediğin halde dudaklarım seni sevdiğimi söyleyemeyecek.Ansızın korkunç bir paniğe kapılacaksın.Kaçmaya alışkın ayakların seni uzaklaştıracak benden.İçindeki yaşama gücü seni alıp çok uzaklara çok Uzaklar a götürecek.Adımın anılmadığı çok uzaklara... |
O Benim Işte....
Simsiyah gözlerle süzdü süzeli,
Bir hülyaya dalmış... O benim işte. Ahu gözlü bir güzeller-güzeli, Kalbini mi çalmış? O benim işte. Şerbet gibi sunmuş, zehir tasını. Bir ömür çektirmiş, bitmez yasını, Buğulu gözlerle ilk sevdasını; Bir gönüle salmış... O benim işte. Diyar-diyar gezmiş, varmış her yere. Son bir defa görüp, aşkına ere. Sönen umutlarla belki Bin kere; Kader ''-Ah! ''ı almış...O benim işte. Taht kurmuş kalbime, gönlüme sultan. Hasretinle yanmış-yıkılmış Dört yan! Bir Şiir yazılmış: ''-Sevgiye Destan.'' Efsane... Masalmış, O benim işte. Başı göklerdeyken, düşmüş birisi, Ufkunu kaplamış bir sevda sisi, Hüzün deryasının, Hasret Gemisi... Son yolcusu kalmış: O benim işte... |
gel....
Bir gecenin en sessiz anında
Yakamozların düştüğü Siyah denizlerden Siyah bir matemle gel Koyu katmer gecelerde Zifiriliğe bürünmüşken, Tüm duygular Tüm kötülüklerden arınarak gel Öyle bir gel ki tüm karanlıkları aydınlat Zifir, sadece saçların kalsın Öyle bir gece olsun ki dönüşün Beni aydınlatacak bir tek sen kal. Ne yıldızlar var olsun Ne yakamoz dalgalar Nede ay görünsün Ay yüzünün ışıltısıyla gel. Gelince öyle gel ki, Tüm belalardan uzak kal Yeni doğmuş bir bebek gibi Veya günahsız masum bir çocuk gibi gel. Öyle bir gece gel ki Sessiz sedasız olsun Ben korkularımla başbaşa kalmışken Karabasanlarla sarmaş dolaşken Sen, şen şakrak türkülerle gel. Geleceksen eğer öyle bir gece gel ki Sana hasretken İlk gün ki kadar seviyorken Senden daha vazgeçmemişken gel. Geleceksen eğer Koyu katmer denizlerden geçeceksen Tüm kötülüklerden arınarak, Karanlıkları aydınlığa çıkaracaksan Hiç bekleme artık gel***8230; |
Bu Son Veda Sana...
Bu son veda sana
Son kez bakıyorum gözlerine Gitme demeni beklemiyorum Sadece bir umut olur belki Masum bakışların işliyor yüreğime Bir şey söylemek istemiyorum Gitmek son çarem İçimdeki umutsuzluksa Zaten bakışlarında saklı Bu son veda sana Son kez bakıyorum yüzüne Yüzünde buruk bir tebessüm Kızgınlık mı kırgınlık mı bilemiyorum Alınma daha fazla artık gidiyorum Veda ederken bir kerecik gül yüzüme Biliyorum affetmeyeceksin ama Son kez bir bak yüzüme Son kez bakıyorum sana son kez Sakın bir şey söyleme Sus konuşma bitsin her şey böyle Gözlerin konuşsun sadece benimle Çünkü son kez bakıyorum gözlerine Gidiyorum bakışların arasında Bu veda son veda Bu son veda son veda sana |
Aşk, Kör Karanlik Bir Kuyu Sevgili
Aşk, kör karanlık bir kuyu sevgili
Karanlığında sadece benim olduğum. Bu öyle bir karanlık ki, gözüm kapatıp uyuyamıyorum. Çünkü benim karanlığımda sadece sen varsın sevgili Bir karanlıkta kendimi, diğerinde yitik sevdamı arıyorum. Hayallerimi ise aynı karanlıkta kaybettim, hakeza bulamıyorum.. Aşkın öylesine duruyduki sevgili Kalp atışlarımın attığı noktam, nefes almamı sağlayandı. Sevginin resmettiği sevgili, sevginin yöneltildiği sevgiliden farklıydı. Aşk adresini yitirmiş bir sevgiydi bende Sevgi ise benim sende fani olduğumdu. Aşkın sahip olduğum tek şeydi sevgili.. Ama o tekşey.. O birşey, benim herşeyimdi. |
Vedasizca Ve Vefasizca....
Gittin
Haber bile vermeden, Vefasızca ve Vedasızca gittin! Tıpkı gelişin gibi yaptın. Kalır mısın demeden, Gelir misin demeden. Hatta Oysa ki Bir ihtimal daha vardı. ***8220;ölür müsün***8230;***8221; Diyebilirdin ama demeden gittin***8230; Ne garip değil mi (sensiz) bana çok gördüğün seni hayal ederek yaşayamayacak kadar, ben bana yetmezmişim ve güya ben bunu bilmezmişim Ne yazık ki bildiklerimi bilmeden gittin! |
YÜREK HÜCRESİNDEKİ Y(ARSIZLIĞIN)
Kırık' tı kanatları kalbimin, önemli olan eylem değil, Eylem'in üzerine yüklenen anlamdı. Her biri keskinlikle ifade edilen, En derin düşlerin, Yamalı yırtık giyselerle kapatıldığı, Yürek hücresindeki, y(arsızlığı) yarıp geçen tümcelerde, Bire bin çarpı sevmelerde kalan. G(ecenin) çarpı, bal acısı gülüşü Pratiğin g(öz) yaşları, Önemli olan iyi olmak değil de, İyiliği kime yapacağını bilmelerdi. Ne sevdaya s(alınacak) bir beden, Ne de, Y(arsızın) Dudak vuruşları. Hiç bir şey etkileyemezdi beni, Düşlerimden geçen, Çığlık çığlığa bir tren. Her kompartımanında ayrı bir sevda, Sürekli yolda ve yeknesak bi salınma. Düşlerin sabaha uyandığında , beni uyandırma! Ha! Bir de şu bedeninin bıraktığı serhoşluk, Sürekli serhoşun olabilmeyi isterdim senin. Uyu, Uyan, Ancak beni uyandırma sesinsiz sabahlara... |
Hayal Ve Gerçek...
Ay ışığı pencereden girende,
Senden yana hayal kurmak ne güzel. Ya bir otobüste, ya bir trende, Gurbet ilden sana varmak ne güzel. Aşkın mayasını senden alıp da, Şekillendim sevda denen kalıpta. Evinizin kapısını açıp da, İlk çıkandan seni sormak ne güzel. Umudu yoksula bol verir Huda; Bin tohuma can var bir damla suda. Gerek uyanık ol, gerek uykuda, Benden bakıp seni görmek ne güzel. Kurumadan daha yolculuk teri, 'Gel' diye yanına çağırsan beni; Bırakıp bir yana gamı, kederi, Doya doya sarmak seni ne güzel. Aşk deyince anlattığı her şeydir; Öldürdükçe tadıgelen bir şeydir; Azrail'e can vermesi zor şeydir; Sen istersen, sana vermek ne güzel.... |
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Alıntıdır................ ?*?????? |
Elveda....
Kuru bir merhaba getirmişsin
Aylardır hasret kaldığım dudaklarında Gözlerinin rengi kayıp Buz tutmuş ellerin Gülüşünü okul kapısında unutmuşsun İçimde ki fırtına dinmiş Boşaymış yürekteki bekleyiş Hayalimde uydurduğum şiir Başlamadan bitmiş Bir karalama sayfasında kalmış Ellerinin beyazlığı Gözlerinin parlaklığı Sesinin yankısı, yanılgısı yüreğimin Kimse bilmemiş seni Duymamış adını ağzımda Bu çizgiyi silemezdim ya alnımdan Bir karalama sayfasında kalmış yüreğim Ellerinin beyazlığında Gözlerinin parlaklığında Sesinin yankısında Bir karalama sayfasında kalmış yüreğim Kimse bilmemiş seni Duymamış adını ağzımdan YALAN!!!! Güpegündüz sermişim yüreğimi ortaya Saklayamamışım gözlerimdeki titrek bakışları Sana gitmiş ayaklarım durduramamışım Gözlerim seni aramış arka sıralarda Kantin kapısında Karşına geçip konuşamamışım Yüreğimi kağıtlara anlatmışım Kimse duymamış adını ağzımdan Geceleri sana ağlamışım Ve sen Kuru bir merhaba getirmişsin bana Aylardır hasret kaldığım dudaklarında Gözlerimden süzülen bu son damla Bu son şiir kalemimde ağlayan Bu yoksul elveda sana. |
E mi
Kırık bir eylül güneşi gibi etkisiz,
Gözlerinden bana yayılan. Gözlerime değdiğinde bütün günahlarının bedelini ödüyormuşcasına Cehennemin narında yanan kalbim , Üşüyor şimdi gözlerinden. Üşüyor bedenim. Birazdan yattığım yerin kapısı açılacak, Alıp yıkayacaklar beni, Sonra,gözlerim ıslak ıslak gideceğim Asla olmayacağın bir yere Orada da olma E mi.... |
Elveda.......
bu son şiirim,
son bakışım sana... hoşçakal sevgilim! sonunda sana da elveda! ... ***8220;sev..!***8221; diye yalvarmıyorum, bu sefer sana ***8220;..git!***8221; diyorum. ***8220;gel...***8221; demiyorum işte! unutalım herşeyi bir darbede. ... sandığım bir ömürdü belki, sana saatler bile uzun geldi. bana verdiğin birkaç dakika, diğer aşklarını geciktirdi. ... elveda! avuçlarına sevgiler doldurduğum... yüzüne vuran günışıgıyla, mutluluklar gönderdiğim zalim... elveda sana! ... bana sevgi öğrettin, bana gülmeyi öğrettin... ellerimi tuttun, yürümeyi öğrettin... ama, ama sen... bugünden sonra çoğalan sevgimi... bulmadan kaybettin... ... sevgin kurumus bir çiçek şimdi, sararmış bir kitap, kağıtlarda kalan şiirler.. birkaç sözcük. sevgin şimdi, birkaç sözcük. ... elveda! boynumu büktüren sözlerine, gözlerimi yaşartan gidişine, sana...sana ve herşeyine elveda! ... avuçlarımda eriyen, yaşamadığım yıllarıma... seni düşündükçe çoğalan kabaran sevgime, özlemlerime, elveda! ... hoşça kal! çektiğim acıları sana bırakıyorum, bir ömür onlarla sarmaş dolaş kal, hoşçakal! hayatın boyunca, ter****lişlerle vedalarla kal.. elveda diyorum sana anlıyormusun! ***8220;hadi...kendini yalnızlık denizine Sal!***8221; |
Eğer....
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! |
Sen...
sen benim yaşadığım en güzel mevsimsin.
en güzel yağmurdur yüreğinden yüreğimin ateşine yağan. en mükemmelidir güneşin günlerime doğan. narin bir çiçek sevdan, gönül bahçemde mis kokan. ve bir ömür solmayacak olan. en güzel denizlerdir senin aşkın, içinde ümitlerimi yüzdürdüğüm. ne hoştur bakışın, gözlerinde kaybolduğum. bir sözün hazinedir sevgilim, en derinlerde bulduğum. en harika manzaradır yüreğin bakmaya doyamadığım. sen gözyaşımsın gözlerimde, akıtmaya kıyamadığım. sen aslında bensin, içimden söküp atamadığım. ah sevgilim.... sen bir şiirsin okumaya doyamadığım. sen bir cümlesin, tarif etmeye kelime bulamadığım. sen bir rüyasın, hiç bitmesini istemediğim. en hoş melodisin, dilimden düşürmediğim en tükenmezisin umutların, hayallerin. sevinçsin.. neşesin... sen bir mahkumun özgürlüğüne kavuşması gibi... sen acıların bittiği nokta. sen ışıksın kalbimin uçsuz bucaksız karanlıklarında. sebepsin mutluluklara... seni sevmek bir kardelen, kış günü açan aşarak karları... senin tarafından sevilmenin ise tarifinin yok imkanı... yok... yok... yok.... |
Hicranname....
Aynalarda seni hissediyorum,
Hayal ırmağının çağıltısında Umutların mecnun parıltısında Rüyalarda seni hissediyorum... Ey dost en güzelin nakışındasın, Nurun karanlığa akışındasın, Bir denizin şehlâ bakışındasın Dalgalarda seni hissediyorum... Şûledar eyleyip sundun elini, Tayfuna çevirdin sevda yelini, Tutuşturdun yüreğimin külünü, Nevalarda seni hissediyorum... Yürürken gecenin kalbine doğru, Gönlümden beynime vuruyor ağrı, Yalnızlık bir çöldür, ayrılık uğru, Tenhalarda seni hissediyorum... Akşamın renginde ay ışığında, Bir gül yaprağının kırışığında, Bulutta, yağmurda, gökkuşağında, Semalarda seni hissediyorum... Hüzün gözlerinden ruhuma düşer, İçim acılarla yoğrulur pişer, Ey hicran yıldızı ahsen-i beşer, Dualarda seni hissediyorum |
Tüm şehitlerimize
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!" Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ! Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam, Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak, Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi. Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber. |
Aşk-ı Figan...
.. Gönlümü.. yakarken.. aşk-ı figanın, Söylenen şarkılar hezeyandır bana.. Perli- perişanken bu ateş-i suzanın, Her bir..özleyiş... bin ziyandır bana.. .. Kanayıp dururken bu aşk-ı hicranın, Sensiz geceler birer nizandır bana.. Hülyası bitmezken vuslat-ı lahzanın, Her yabancı sevda... fizandır bana.. .. |
Aşık Kendi Kanını...
Helal kıldı ma'şuka aşık kendi kanını
Ma'şuk nakşından okur aşk eri Kur'anını Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir Aşık kendi bırakır boynuna urganını Gitmez aşık gözünden hergiz ma'şuk hayali Nitekim zilha verir Yusuf'un nişanını Dirlik budur aşıka ma'şuk yolunda öle Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını Gökteki Harut Marut aşk için indi yere Zühre yüzün görecek unuttu Rahman'ını Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise Sultanı iltir baştan yitirir hanmanını Ferhat bu aşk yolunda başın külünge tuttu Hüsrev Şirin derdinden dosta verdi canını Leyli'yle Mecnun işi acebdür ( ür ) bu halka Abdürrezzak terk etti aşk için imanını Zemane vefaları cefa gelir yunüs'a Bir doğru yer bulucak fidi kılar canını |
GİBİYİM
Tükenmek bilmeyen derdin elinden Tıpkı yanıp tüten dağlar gibiyim Aşkın ateşinden tufan yelinden Tavada erişen yağlar gibiyim Alem zevk ü sefa bir alem arar Ben ise kılmışım elemde karar Kendi dölüm kendi dalımı kırar Direksiz desteksiz bağlar gibiyim N'olacak böyle hicranla hep yan yan Gönlümüz büryandır gözümüz giryan El sanır ki hep de gülüp oynayan Gamsız kasavetsiz sağlar gibiyim Bülbülün feryadı fezayı deler Kül kesilirdi gül duysaydı eğer Zor ile güzellik olmazmış meğer Gülsem de ben yine ağlar gibiyim Başım kar bağrım kor sıcak mı sıcak Korkarım ya dağ yada bağ kopacak Yel çalsa gün değse hemen uçacak Çıplak dağlardaki çığlar gibiyim Zevraki'ye zar ile nale Laleye yakışır üstünde Jale Gönlüm bir göldür de gözüm şelale Yaz güz gece gündüz çağlar gibiyim |
ONLAR
Nerede kaldı o anlar ki, Analar kurt doğururdu. Hilkat insan çamurunu Destan ile yoğururdu. Nerede o yiğitler ki,gür Sesleri ülkeyi bürür, "Yürü" dese dağlar yürür, "Dur" dese kalpler dururdu. Kopardılar ayı gökten, Bir ipek dala astılar. Yurt,dediler gölgesine, Ayaklarını bastılar. Yeryüzünün göbeğinde, KurulduKurultayları, Günleri sönmek bilmedi, Yere düşmedi ayları. Onlardan kaldı bu toprak! Biz gezip tozmayalım mı? Yabanlar kıskanır diye, Destan da yazmayalım mı? |
geç kaldım gelmeye gelip gözlerine bakmaya gözlerinden yüreğine akmaya yakmaya geç kaldımseni sevebiliyor olmaya aşk acısı ile yanmaya yanıp kül olup savrulmaya geç kaldım her zaman ki gibi ki geldim gittin ittin ve ben bittim... |
Bazen özlüyorum seni Sanki hiçbir şey olmamış gibi... Giden çoktan giden, Biten çoktan biten Sanki ikimizde birbirimizi Hiçliklerimize terk etmemiş gibi... Uzaklardan çalan , Ve öylece aniden Yanı başımda bitiveren Birkaç melodinin O birkaç kelimeye sıkıştırılmış nakaratlarında... Fark etmeden gözlerimi ufukta bulduğumda... Buz gibi bir soğukta... Ve o hiç sevmediğin içini üşüten ayazlarda... Birkaç yalan sözde ve gözde... Belki de hiç istemiyorken, Senden kalan tek bir kırıntıyı bile Ve o nefretimde ve nefretimle bile; İsminin sesini kulaklarımda Tıpkı seni bildiğim gibi, Tanıdığım gibi, Apansız, zamansız ve hazin Her duyduğumda, Hiç tanımadığım yüzlerde , Ve yine hiç istemediğim halde, Öylesine ararken, senden arta kalanlarda... Bir eldeki sigarada... Belki de bazen ince belli bir bardaktaki çayda... Nasıl olurda giderim derken, Ve asıl giden ben olmuşken ... Gittiğim yerde kalan yokluğunda... Sana yağan, Yokluğunun yokluğuna yağan, Damlalarda, O inceden inceye sırılsıklam; Ve buruk Yağmurlarda, Geceleri ordan oraya giderken, Baktığım pencerelerde... Bazen senin o çok sevdiğin türkülerde Hiç sevemediğim halde, Belki biraz ışıkta, biraz da karanlıklarda... Geriye kalan hiçbir şeyin olmadığını hatırladığım zamanlarda, Bazen nedenini hiç bilemediğim gözyaşlarımın bir tanesini de, Kendimden gizli, senin için akıtırken nedense, Ve nedense, o tüm içten gülüşlerimin izlerini silerken yüzümden, Hep sebepsiz yazmak isteyip, Bir türlü sonunu getiremediğim şiirlerimde ve hikayelerimde, Sensizlik adına kendime verdiğim tüm yeminlerimde, Biraz öfke, biraz yalan, biraz siyah, biraz gurur, biraz da acı olan sensizliğimde; Her saniyeyle birlikte esasında benden bir adım daha uzaklaşan, Ve yüreğimden uzaklaştıkça; biraz daha kaybolan gölgenin ardındaki, Yaşamımda, Kendimle baş başa kaldığımda, Kendime rağmen; Sensizlikle baş başa kaldığımda, Sana rağmen, Her şeye rağmen, Bazen özlüyorum seni... Özlemin sen de olanını sanki hiç yaşamamışım gibi, Özlüyorum seni. |
Asrın Aşk Şiiri
Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip, Kontrol-Z ile geri yaşıyorum Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum. En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim... Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni ****nin mousela oynadığı gibi oyna, Manzaralı mouse pedinde gezdir beni Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şey i Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır Kapanır kapılar, ağa oturum açılır Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır Disconnect olursam beni yine arar mısın? Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın? Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın? |
Cemal Safi nin şiirleri çok hosuma gider..Bir İki tane ekleyelim..
Hüzün Adres Değiştirir Yakışmıyor cepheyi terk edişin, Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim. Fazla sürmez hatanı fark edişin, Hasret eken , hüsran biçer sevdiğim. Adet ettin aşk dersini asmayı, Hüner saydın sırra kadem basmayı, Yetti artık çok denedim susmayı, İsyan eden bayrak açar sevdiğim. Nice avcı bende silah sınadı, Geri tepti ,sineleri kanadı, Kırılsa da yüreğimin kanadı, Yine açar, yine uçar sevdiğim. Bir resmimiz bile yoksa başbaşa, Revamıdır ben yanayım,sen yaşa, Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa, Yine bulur, yine içer sevdiğim. Aynaların farkı kalmaz düşmanla, Tanışırsın doğduğuna pişmanla, Hüzün adres değiştirir zamanla, Benden geçer ,sana göçer sevdiğim. Üzerime yar sevdiğim sahi mi? Kalp çalmakta senin gibi dahi mi? Ağlama der dosta aşık Daimi, Bu da gelir ,bu da geçer sevdiğim. ..Cemal Safi.. |
İlahi GözLerin..
Medet bekliyorum vurduğu yerde Oralı olmuyor siyah gözlerin. Gönlümü dağlıyor gördüğü yerde Kanıma susamış silah gözlerin. Her yalan sözüne iftira ekler Sayısız suçunu sırtıma yükler Cenneti müjdeler ibadet bekler Şeytanın taptığı ilah gözlerin. Feryadım asılsız şikayet değil Laf değil söz değil rivayet değil Yetim hakkı değil cinayet değil Korktuğum en büyük günah gözlerin ..CemaL Safi.. |
Her şey "Yirmi Yıl Önce"
Sokakları dolaştım
Yağmur gibi sessizce Hiç bir şey değişmemiş Sanki yirmi yıl önce Hani ilaçtı zaman Diyordun ki tek çare Bu gönlüm bu sokaklar Hala yirmi yıl önce Yine gözlerimden yaş Akıyor yavaş yavaş Gönlümde aynı telaş Sanki yirmi yıl önce Yıllarda körükledi İçimde ki yangını Kokun hasret salgını Hala yirmi yıl önce Kapanmış perdelerin Belli burda değilsin Sen yine ellerinsin Tıpkı yirmi yıl önce Gözlerim ağlamaklı Dolaştı sokakları Burada başlamıştı Her şey yirmi yıl önce Kadir Albayrak |
Yosun Kokan Sevdalar
Telaş etme bakarken içine gözlerimin
O gördüğün yangınlar, yıllar var ki sönmedi Gizlenirken bu sevda bağrında sözlerimin Başımdan giden aklım gayrı geri dönmedi Şiirlere işledim ismini nakkaş gibi Baş harfini gönlüme, elmas***8217;tan tek taş gibi Yüzümde ki çizgiden yuvarlanan yaş gibi İz bıraktı gözlerin, bir daha silinmedi Suya susamış toprak, gibi sevmişim seni Hayalle beslemişim, şekil şekil buseni Koklamadım tenini, öpe öpe yar seni Kokun sinmiş gönlüme, bir sır***8217;dı bilinmedi Tenhalarda düşledim, seni içtim kanarak Rahmetini aradım, için için yanarak Gözlerine kitlenip, seni cennet sanarak Takvimler değişti de, yüreğim değişmedi Aklım da sende kalmış, bende kalmışım sende Sen bu sevdaya bakıp, ***8220;masal gibi***8221; desende Ben bülbülün olmuşum, sen bir gül***8217;sün, gülşen***8217;de Sıkı sıkı sarılıp vuslata eremedi Kadir Albayrak |
Neden Geldin
Yıldırım gibi düştü gözlerin içime
Bir damla göz yaşı boşluğunda yol alırken Buz dağları bir bir eridi gülüşünle Sel oldu taştı sevgin dudaklarımdan Sonra özlemler başladı apansız benliğimde Çöle düşmüş çiçek gibi saniye saniye kurudum Günden güne sadece sen kaldı bende Sensiz her anda biraz daha bittim Ardından gel gitler olmaya başladı Bir seviyorum dediysen iki sevmiyorum dedin Üç günlük ömrüm vardı onu da sen yedin Madem gidecektin söyle neden geldin |
benim için çook degerli olan birisi bu güzel şiiri benimle paylaştı bende size sunmak istiyorum;)
Annemle Hasbihal Anne, zannetme ki günler geçti de değişti evvelki huyum gitgide Bir hırçın çocuğum, değişmez huyum Seneler geçse de ben yine buyum Senden umuyorum teselli yine Bugün şefkatine, muhabbetine zanneder misin ki yok ihtiyacım? Belki eskisinden daha muhtacım Dünyanın tükenmez kederlerinden kalbim kırılsa da böyle derinden Hayatım büsbütün ye'se kapılmaz Teselli bulurum içimde biraz, o derin sevgini hatırlarım da Her gece hıçkıran dudaklarımda hasretle anılan senin adın var Anne, hayatımda bir tek kadın var. Beni aldatmadı, sevdi daima Gittikçe ruhumu saran bu humma başka sevgilerden yadigar anne! Sevmeyen sevenden bahtiyar anne! Sorma ki başımdan çok şey geçti mi? Ah... eğer anlatsam sergüzeştimi, nasıl ter****ldim Nasıl atıldım Anne aldatıldım, aldatıldım Belki her zamankinden fazla severken, bir lahza bahtiyar olayım derken Bilmezsin kaç gece böyle ağladım Şimdi tecrübem var artık anladım Aşk, o bir masal, yalanmış meğer Seven bir kalp için sığınılacak yer Yalnız o kucakmış, yalnız o dizmiş İnsanlar ne kadar merhametsizmi |
Baba tut elimden
Baba tut elimden
Beni çocukluğuma götür hadi...! O küçük kıza götür beni baba! Götür bir daha gelmeyeyim! Tut ellerimden baba tut... Uçurumun kenarındayım... İtildim... Düştüm düşeceğim! Baba yüreğim alazlarda Yandı... Yanıyor! Sevda çöl dedin... Dikkat et dedin... Bir an için unuttum baba, sevdim! Şimdi çöl ortasında yalnızlığımla susuyorum mutluluğa! Baba tut elimden ... Beni çocukluğuma götür hadi... Acılar şımartmasın beni artık! sen şımart! Uzaktaki hayallerimide al... Beni sallayarak uyut... Hayallerimden bir oyuncak yapıp Başucumda tut... Kayıp giden tüm hayallerimi tut baba! Olmayan hayallerin gölgesinde ağlamaktan yoruldum... Çocukluk düşlerimi özledim... Götür baba... -Beni çocukluğuma götür |
muhabbetini bile cok özledigime gelsin...
Kulak vermelisin, şu hazin sese Duyurma halimi, sakın herkese Ilık bir meltem ol, gel ese ese Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Yabancı ülkede, dertli yaşarken Sıla hasretiyle, yanıp coşarken Hizmet için, sağa sola koşarken Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Buna hangi yürek dayanır böyle Diner mi ağrısı bir çare söyle Tez kavuşmak için hep dua eyle Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Garip gönül hayallere dalsa da Bir gün hasret biter nasıl olsa da İlkbahara olur sözü alsa da Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Hasreti boğan hıçkırıklı sese, Bir meltem olup gelsen ese ese, Özlem duyduğum şu bitmez hevese, Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Senden uzakta dertlerle yaşarken, Çırpınır dilim sana haykırırken, Ak mendilime yaşlar dökülürken, Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Acıya yürek dayanmıyor böyle Dinmez ağrısı nasıl geçer söyle Olmuyor gülüm sabret sen demeyle Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben Bir gün bu hasret bitecek nasılsa Hakka inancım ne kadar asılsa Geçmek bilmeyen her günüm bir yılsa Gelip de bir görsen, ne haldeyim ben |
Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin
Bir gün baksam ki gelmişsin.. Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar. . . Yavuz Bülent Bakiler |
AŞK
Ey aşk güzel ve körsün.... Güzel ve kısasın... Güzel ve yalancısın... Sürmeli gözlüsün aşk... Bir avuç ateşsin... Ey Aşk dikenlerle kaplı gülsün... En etkili zehirsin... En doyumsuz su sensin... Ey aşk sen hayatsın... Çölde serapsın... Ey aşk güzel ve zorsun... Yanağındaki gamzesin aşk Su gibisin aşk... geçtiği yeri kurutan bir su gibisin... Küçüksün aşk... İçime dünyaları sığdıracak kadar büyüksün... sonundan emin olunan çelişkisin aşk sonunu getirecek kadar zalimsin... sesindeki nağmesin aşk... kulakları yırtan çığlıksın güzelsin aşk güzel ve zorsun... |
Birbirlerini seven insanlarin kalpleri,
arasinda gözle görülmeyen ipler olurmus. insanlar uzaklastikca ipler gerilir, insanin canini acitirmis, ama aslaaaaaaa; KOPMAZMIS.. |
Gülmez Olsaydım...
Zehir ettin, tat aldığım aşımı,
Sevdaya düşürdün garip başımı, Saklarım herkesden gözyaşlarımı, Gönül penceremi açmaz olsaydın. Dert, sineme sığmaz olup taşarken, Çileler yumağı, beni aşarken, Aşka, muhabbete, küskün yaşarken, Keşke, hiç karşıma çıkmaz olsaydın. Çözemedim seni, sırların açmaz. Doluya tutulan, yağmurdan kaçmaz, Yanlışı görse de, aklından şaşmaz, Başımı dertlere, salmaz olsaydın. Renklerde çelişki, kabuller ayrı, Yaşatmadın bana, yazı-baharı. Bırak şu yakamı, azat et gayrı, Keşke bir bakışa, kanmaz olsaydım***8230; |
YAĞMUR GÜZELİ
Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince Rüzgarlar esmiyor mu serince Bir sigara yakıyorum efkarlanarak Çıkıp karşıma sen geliyorsun Saçların ıslanmış oluyor ***8220;Gel***8221; diyorum duymuyorsun beni bir türlü Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden Ellerim boşlukta kalıyor. Bir gün çıkıp gideceksin Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak Cadde cadde,sokak sokak Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar. Saklamak zor olacak,çaresiz kalacağım Seni sevdiğimi anlayacaklar. Üstüme yağmurlar yağacak İnce bir dal gibi birden kopup kırılacağım Kaldırım taşlarında sıcaklığım kalacak Kahrolacağım. Bu şiiri yağmur yağarken yazdım Ezanlar okunuyordu minarelerden Seni düşünmeseydim yağmurlu havalarda Sokaklara çıkmayı göze almazdım. Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince Rüzgarlar esmiyor mu serince Bir sigara yakıyorum efkarlanarak Çıkıp karşıma sen geliyorsun Saçların ıslanmış oluyor ***8220;Gel***8221; diyorum duymuyorsun beni bir türlü Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden Ellerim boşlukta kalıyor. |
Sen Sen Sen
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter.. Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter.. Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter.. Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır sende naz.. Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.. Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter.. Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter........... |
KIRÇİÇEĞİNİN ÖLÜMÜ
Seni yolda buldum, Hem koparıp, hem de atmışlar. Oysa; ne canlı, Pırıl pırıldı renklerin Sen, koparılmadan önce. Kaderi bana benziyen kır çiçeği Gizleme n'olur gözlerini. Ağlıyorsun... Yokluğuna içerliyen Dağ öksüz, arı kızgın. Dokunmaya kıyamadım Ama okşadım, sevdim. Sessiz bir çığlık Büyüdü yüreğimde. Bir damla yaş, Süzülürken yanaklarından Söylenmemiş şeyler Yarım kaldı dudaklarında. Kimse de duymadı sesini Dağdan, kelebekten ve benden başka. Anlatılması zor, tarifi güç Koptu benden birşeyler. Kırçiçeğim, bir zamanlar Sen de yaşıyordun Sevgililerin Eline geçmeden önce... |
BİTMESİN BU MASAL...
Bir geceyarısı sessizliğinde, Martı kanatlarına adımızı yazdım, Mavilerin sensizliğinde. Sonra uçuşlarını seyrettim uzun uzun, İçimde derin bir hüzün... Kumsaldayım yine sevgilerin kimsesizliğinde, Şimdi kimbilir kiminlesin, nerede? Eğer düşmeseydim ayrılıklarla derde, Seninle çok mutlu olurdum; Olur, olmaz her yerde... Ne olur gitme, kal! Bitmesin bu masal... |
Ben seni öylesine sevmedim
Seni öylesine sevmedim, seni kanayan yüregin acisi yada, yarina gebe bir annenin sancisi kadar sevdim. Ben seni günesin batisindaki karanlik, ve dogusundaki aydinlik kadar sevdim. ben seni düsmanin düsmana nefreti kadar, yada tutsakligin özgürlüge hasreti kadar sevdim. Ben seni öylesine degil, ben seni ölesiye sevdim. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:16 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team