![]() |
Sensiz
Günler Sensiz Geçiyor Bu Günlerde Sensiz hep bu sıla Senin gözlerini görememek Sesini duyamamak varlığını hissedememek Zor geliyor bana Her şey zor bugünlerde Hayat zor, yaşamak zor Aşık olmak zor, Sevmek daha zor. Geç kalınmış aşklar var Geç kalınsada sevmek güzel İnsanın kalbi dinlemiyor ki hiçbir şeyi Dinlemiyor ki dünyadaki gerçekleri Deli gibi atmaktan vazgeçmiyor ki Sen ordasın ama sana uzanamıyor Tutamıyor ellerini Öpemiyor o al yanağından. |
Sen Hep Yüreğiminsin
Birgün düşerse yolun, Yolu olmayan her hikayenin başlangıcına, Tıkanırsa yalnızlığın, Aşk`a mühürlenen her satırda, Beni oku,ama beni anlama, Elimde solan güller, Son bir gayret dokunursa dudaklarına, Bil ki,içimde hasret, Bil ki,yüreğimde sevdadır sevdiğim, Sana bırakacağım en son esaret, Ve eller, Ve hayaller çekip gidecekse, Durmasın gitsin, Ben hep senin, Sen hep yüreğiminsin... |
SEVGİLİM
Ey sevgilim, nerelerde dolaşıyorsun böyle? Geliyor seni candan seven aşığın dur onu dinle. Elemi de, neşeyi de beste yapmış diline. Uzaklaşma şirin yarim. Yolculuklar ,aşıkların buluşmasıyla nihayetlenir. Her tanrı kulu bunu bilir. Aşk nedir? Ahret demek değildir her halde. Çınlamalıdır neşesi bu anın gene bu anın kahkahalarıyla Çünkü ne olacağı yarının meçhulümüzdür hala, Boş yere vakit geçirmekten artık yoktur bir salah: Öyle ise gel öp beni,genç ve tatlı sevgilim, Ömrü pek azdır gençliğin. |
Sen Gidince...
sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
saçlarını, gözlerini, ellerini neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak termometrede yükselen çizgi kimbilir nerelerde soğuyorsun senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen insan insan bakan gözbebeklerin beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder ne gelirse onlardan gelir bana çalışma gücü yaşama direnci mutluluk gibi kazanılması zor mutluluk gibi yitirilmesi kolay bir açarsın ki mutluyum bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş |
AŞK
:sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45:
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür; Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin. :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: :sm45: |
Böyle Bir Sevmek
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular bıraksam korkudan gözleri sislenir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir hayır sanmayın ki beni unuttular hala arasıra mektupları gelir gerçek değildiler birer umuttular eski bir şarkğ belki bir şiir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir yalnızlıklarımda elimden tuttular uzak fısıltıları içimi ürpertir sanki gökyüzünde bir buluttular nereye kayboldular şimdi kimbilir ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemiştir. |
Sana Büyük Bir Sey Söyleyecegim..
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden Korkuyorum yanınsıra gidenden Pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından Söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı-yavaş zamandan Korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır, sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam sevgilim... |
Ne Güzel şey Hatirlamak Seni...
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazamak sana dair, hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek: filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... |
Senin Olmadiğin Yerde....
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
ben koca bir hayat sığdırdım... Beni sevmemene isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı... Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi... Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, hayata başladığım yerde, kalbindeyim... Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte: Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum... |
çocuksun Sen!!!!!
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil |
Hasretinden Prangalar Eskittim...
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... |
Herşey Sende Gizli....
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... |
Kimi Sevsem Sensin...
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor * * * kimi sevsem sensin / senden ibaret hepsini senin adınla çağırıyorum arkamdan şımarık gülüşüyorlar getirdikleri yağmur / sende unuttuğum hani o sımsıcak iri çekirdekli senin gibi vahşi öpüşüyorlar kimi sevsem sensin / hayret in misin cin misin anlamıyorum |
Sevgilim Bir Günün...
Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık, Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde Uzat bana uzat ellerini İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu, Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor Ben seni düşünüyorum seni Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi Kalbim diyorum kalbim Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi Aşkı anılar besliyor düşler kadar Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır Sevgi eskidikçe sevgi. Günümüz ekmeğimiz, türkümüz Çoluğumuz çocuğumuz Binalar yan yana yükselip gidiyor Vapurların ağzı köpük içinde Uzaklarda ne kapılar açılıyor Tirenin biri bir istasyona varıyor Ordan çıkıyor biri. Her şey biliyor her şey Sen biliyor musun bakalım Seni nice sevdiğimi? Üstüne titrrediğimi? Geldiğimi? Gittiğimi Hadi! |
Ben Eylül Sen Haziran...
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgar Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar Neydi o bir zamanlar Sevmişliğim, sevilmişliğim O heyheyler, o delişmenlikler neydi Ne bu kadere boyun eğmişliğim Ne bu acıdan korlaşan yürek Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım Beni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle Cana can katan güneşinle Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime Çiçekler açtı dokunduğun Çimler büyüdü yürüdüğün Ve güller katmer oldu güldüğün yerde Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi Oldurduğun yemişlerin ağırlığından Dallarım yere değiyor Güneşi batmadan saçlarının Bir dolunay doğuyor bakışlarından Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan Ölebilirim artık Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma Baksana; parmak uçlarım ateş Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan Benimle meydan oku her çaresizliğe Benimle uyu, benimle uyan Birlikte varalım on üçüncü aylara |
Aşik Veysel Dostlar Beni Hatirlasin
Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın. Düğün olur, bayram gelir, Dostlar beni hatırlasın. Can bedenden ayrılacak, Tütmez baca, yanmaz ocak, Selam olsun kucak kucak, Dostlar beni hatırlasın. Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüş, kim gülecek Murat yalan, ölüm gerçek, Dostlar beni hatırlasın. Gün ikindi akşam olur, Gör ki başa neler gelir, Veysel gider, adı kalır Dostlar beni hatırlasın |
Sana Ne Söylesem ömrüm ...?
Güz geldi ah, güle ne söylesem
Sana ne söylesem ömrüm Sen ki şiirler düşürürdün Uzun uğultularla akan sulara Toprağın tuzu, taşın izi olurdum Ayışığı toplardın güllerden Gecenin ürpertisinden çocukluğumuza Kırgın kadınlarımıza yazılarda Oradan oraya savurduğumuz Sarılan sarılan yalnızlığa Şimdi nasıl koysam yerine Kırılan dalı, örselenen çiçeği Okşasam usulca, öpsem öpsem Bulutlarla düşlesem, kuşlarla düşünsem, Şiirle sağaltsam sayrı yüreğimi Sana ne söylesem ömrüm sana Sen ki gümüş pullar düşürürdün Bulanık karanlığına hüznümüzün Yeniden yeniden kazanırdık umudu Unutulurdu yenilgi, susardı ölüm Güz geldi ah, güle ne söylesem Sana ne söylesem ömrüm Toparlan, kanınla katıl haydi Kalan ömrünle, kanayan yanınla Bir yoğunluğa koy günlerini |
Aşik Veysel Anlatamam Derdimi Dertsiz Insana ...
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez Derdim bana derman imiş bilmedim Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz Gülü yetiştirir dikenli çalı Arı her çiçekten yapıyor balı Kişi sabır ile bulur kemali Sabretmeyen maksudunu bulamaz Ah çeker aşıklar ağlar zarınan Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan Çağlar deli gönül ırmaklarınan Ağlar ağlar göz yaşların silemez Veysel günler geçti yaş altmış oldu Döküldü yaprağım güllerim soldu Gemi yükün aldı gam ilen doldu Harekete kimse mani olamaz |
Mecnun Gibi Dolaniyorum çöllerde...
Mecnun gibi dolanıyorum çöllerde
Hayal beni yeldiriyor yel gibi Ah çeker ağlarım gurbet ellerde Durmaz akar gözüm yaşı sel gibi Bir güzelin mecnunuyum ezelden Veremem telkini gelmiyor elden Yandım ateşine can u gönülden Görmesem günlerim uzar yıl gibi Hesapsız haftalar yıllar geçiyor Evvel benim idi şimdi kaçıyor Varıp düşmanlara derdin açıyor Beni görüp saklanıyor el gibi Zincirsiz kösteksiz bağladı beni Tatlı diliyle eğledi beni Yurdumdan yuvamdan eyledi beni Yarsız dunya malı bana pul gibi Aşkın beni deryalara daldırdı Bazı ağlatır da bazı güldürür İster azat eyler ister öldürür Sefil Veysel kapısında kul gibi |
Sen Bir Ceylan Olsan...
Sen bir ceylan olsan ben de avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni Bulunmaz dermanı yoktur ilacı Vursam yaralasam söz ile seni. Kurulma sevdiğim gözelim deyin Bağlanma karayı alları geyin Ben bir çoban olsam sen de bir koyun Beslesem elimde tuz ile seni. Koyun olsan otlatırdım yaylada Tellerini yoldurmazdım hoyrada Balık olsan takla dönsen deryada Düşersem toruma hız ile seni. Veysel der ismini koymam dilimden Ayrı düştüm vatanımdan ilimden Kuş olsan da kurtulmazdın elimden Eğer görsem idi göz ile seni. |
Beni Hor Görme Kardasim...
Beni hor görme kardeşim
Sen altındın ben tunç muyum Aynı vardan var olmuşuz Sen gümüşsün ben saç mıyım Ne varise sende bende Aynı varlık her bedende Yarın mezara girende Sen toksun da be aç mıyım Kimi molla kimi derviş Allah bize neler vermiş Kimi arı çiçek dermiş Sen balsın da ben cec miyim Topraktandır cümle beden Nefsini öldür ölmeden Böyle emretmiş yaradan Sen kalemsin ben uç muyum Tabiata Veysel aşık Topraktan olduk kardaşık Aynı yolcuyuz yoldaşık Sen yolcusun ben bac mıyım |
Hepimiz Bu Yurdun Evlatlariyiz!!!!!
Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Yolumuza engel olur bu işler Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Birleşiriz bir bayrağın altında Biz Türklerin ikilik yok aslında Yanar tutuşuruz vatan aşkında Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Hedef alıp dövüştüğün kardeşin Seni yaralıyor attığın taşın Topluma zararlı yersiz savaşın Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Herkes ilim deryasında yüzüyor Çıkmış ayın çevresinde geziyor Yazık bize yollarımız uzuyor Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Kitaplar yazılmış nasihat dolu Birlikte güçlenir gençliğin kolu Gençliğe emanet Atatürk yolu Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez Bulanık çeşmeden kimse su içmez Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız |
Ağlar Veysel çikmaz Sesi...
Ah çektikçe erir gider
Yüreğimin yağı benim Seni görsem durur gider Dillerimin bağı benim Gam leskesi saf saf oldu Hep sözlerim boş laf oldu Senin yolunda mahv oldu Gençliğimin çağı benim Ah belimi büken oldu Gurbet bana diken oldu Altı aydır mekan oldu Dibi kırkkız dağı benim Sensin derdine düştüğüm Hayal oldu konuştuğum Her gün yediğim içtiğim İçerimde ağu benim Ağlar VEYSEL çıkmaz sesi Gine coştu gam deryası Garip gönlümün yaylası Güzel hüsnün bağı benim |
Uzun Ince Bir Yoldayim....
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece Uykuda dahi yürüyom Kalmaya sebeb arıyom Gidenleri hep görüyom Gidiyorum gündüz gece Kırkdokuz yıl bu yollarda Ovada dağda çöllerde Düşmüşüm gurbet ellerde Gidiyorum gündüz gece Şaşar Veysel işbu hale Gah ağlayan gahi güle Yetişmek için menzile Gidiyorum gündüz gece |
Orhan Veli Kanik Anlatamiyorum...
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum |
Ibrahim Sadri Anne...
Kan ter içinde gece
Kan ter içinde her yanım Her yanım bu gece vurgun içinde Kurşun yemişim, sürgün yemişim Bu sana ilk gelişim Vur emriyle düşmüşüm kapına Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana Yok elimde bir demet menekşe Yok elimde sevdiğin gül şekeri Yok işte sana bir şey Bilmem ki ne demeli Bir tek ağır yaralı özlemim Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim Anne benim, aç kapıyı Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın Ölmeyesin, bitmeyesin Yürekyarısı gitmeyesin dediğin Anne benim, aç kapıyı İşte geldim, işte bu sana ilk gelişim Hep senin için gökyüzünde bir evimiz olsun isterdim Hep senin için bulutları isterdim Ellerimi açtırıp dua ettirirken O küçük evimizde sokulurken göğsüne her gece Hani her gece sorduğumda Anne babam nerde Nerde kuşların dilinden anlayan adam Ve menekşelerle konuşan adam Nerde anne Ve sen bastırıp bağrının kızılca kıyametine acını Gelecek oğul, sen uyu şimdi Baban gelecek bir yağmur gibi yağmurla Rahmete boğacak yoksulluğumuzu derken Ben uyur, düşümde Senin için bir ev görürdüm gökyüzünde Sen, babam, ben ve melekler Ve melekler anne Anne melekler Önce babam sonra onlar terkettiler gecelerimizi Ben de çekip gittiğimde Yani oğulcuğun yani yürek yarın İçinden geçen şarkın gittiğinde Sen nasıl yaşadın anne Kan ter içinde gece Kan ter içinde her yanım Her yanım bu gece vurgun içinde Kurşun yemişim, sürgün yemişim Bu sana ilk gelişim Vur emriyle düşmüşüm kapına Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana Vakit yok artık İstersen kalayım böylece Ama bir kere öpseydim elinden Ama bir kere sürseydim gözlerimi gözlerine yeniden Yok elimde bir demet menekşe Yok elimde sevdiğin gül şekeri Yok işte sana bir şey Bilmem ki ne demeli Bir tek ağır yaralı özlemim Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim Anne benim, aç kapıyı Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın Ölmeyesin, bitmeyesin Yürekyarısı gitmeyesin dediğin Anne benim, aç kapıyı İşte geldim, işte bu sana son gelişim Üzülme, kapanıyor diye gözlerim İşte gidiyorum vakit doldu İşte kapanıyor gözlerim kapının önünde Öğrettiğin gibi ellerimi kaldırıp gökyüzüne Ve eğip başımı önüme dua ediyorum Üzülme anne, vakit doldu İşte şimdi bir oğlun oldu Bir oğlun oldu anne Kan ter içinde gece Kan ter içinde heryanım |
Otuz Beş Yaş...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. |
Bayrak !!!!
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün. Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. Gölgene sığındık. Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı... Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim. |
yolumuz ezelden ayri..
Ben güzel laflar edemem,
Süslü kelimeleriyse hiç beceremem. Ne hayat bilgisinden gayrı kitap okudum. Ne de okul gördüm, ilkokuldan gayri. Islak görünümlü, kazık gibi saçlarıma dokunduğunda ; Bu nasıl briyantin demiştin. Ben limon kullanırım diyememiştim. Sadece, beğendin mi demiştim. Hamburger yerken ketçapa, salça dermiş, Becerememiş köftesini yere düşürmüştüm. Hele bir gece yanık yanık efkarlı bir türkü okurken, Dire Straits'i hiç dinledin mi dediğin de; O şarkıyı çok severim demiştim. Sen anlam veremediğim bir şekilde kahkahayla gülmüş, Bense bir halt ettiğimi anlamış ve susmuştum Nereden bilebilirdim, Dre Straits'in bir şarkı değil de, grup olduğunu Ama sen hep anlayışlıydın, hep olgundun, hep farklı. Ben ise her zaman pot kırmaya hazır. Her kelimesi facia bir şöfor parçası. Sen hep hatalarıma gülüp geçen, benim moral kaynağım. Hayatta beni anlayan tek insandın. İlkokul mezunu olmamı yüzüme vurmamış, Ortaokulu dışardan bitirdiğimden nasıl gururlanmış, bana çay ısmarlamıştın Çünkü, ben çayı, sen kolayı severdin. Sen kola kadar serinleten, Bense çay kadar yakan. Benzetme sanatının mübalağasız örnekleriydik. Her sabah bugün olmayacaksın korkusuyla uyanmış, Her gece aynı korkuyla yatmıştım Hele arkadaşların ve arkadaş sohbetlerin, Her birinin delip geçen, küçük düşüren sözleri, Ve senin sürekli savunmaların. Israrla duymak istemediğim ama her seferinde yüzüme bir yumruk gibi inen, Kızım bırak bu herifi sözleri. Ama sen bırakmadın, ama sen hep tuttun. Sen tuttukça, ben de hep kendime kahrettim İçime kustum O kara kızın vizen nasıldı sözüne hemen atlamış. Yurtdışına mı gidiyorsun diye şaşkın şaşkın bakarken, Yine herkesin gülüşüyle, yerin dibine batmıştım. Nerden bileydim, vizenin yazılı sınav olduğunu, kahretsin ! Benin en iyi yaptığım şey araba kullanmaktı. Hayalimse ; hep bir arabaya sahip olmak, Bir minibüs alıp, bir okulun servis şöförlüğünü yapacak, Kendi arabamla, kendi paramı kazanıp, Bak okumuşlar bu kadar paramı kazanıyor diyebilmekti. Ama o da olmadı. Hep başkalarının arabalarında çalıştım. Gündüz servis attım, gece Ankara sokaklarında Yine başkalarının taksilerinde Yanık türküler dinleyip, şoförlük yaptım. Ankara'nın karanlık sokaklarını, Barları, pavyonları, sarhoşları topladım. Kimse senin kadar anlayışlı değildi. Ne baban, ne annen, ne de kardeşlerin. Belki de haklıydılar. Sen üniversite mezunu, rahatlıklar içinde. Ben ise, ortaokulu dışardan bitirme. Sorunlarla iç içe Aslında, bende nice umutları olan, nice hayallere gebe, Kendi çapında bitirim bir şofördüm. Evet, şo-för İngilizce'sini de öğrendim, Driver-Sürücü. Taksi zaten ingilizcede de taksiymiş, dün otelci kadın söyledi. Bak yine abuk-sabuk konuşmaya başladım. Ama dedim ya ben de hayalleri olan, Belki Çiçek Abbas'ı on kere izleyen, Kendi çapında bir İlyas Salman'ım, kim bilir? Hadi yeniden diyebilmek ne kadar zor bugün. Hadi baştan yani Göz bebeklerimizin her biri farklı yöe terlerken, Bir daha diyebilmek ne kadar zor gülüm Biliyor musun? Saçlarım dökülmeye başladı. Limondan mı ne Hamburgercilerin ise hepsinden nefret eder oldum. Makarnayı bile salçasız yiyorum. Ketçapsız yani Ne süslü kelimelerle güzel laflar edebildim sana. Ne de şiir yazabildim Ha unutmadan ; Bir şiir yazmıştım ya sana ; Orhan Gencebay'ındı. Sen nasıl olsa dinlemezdin, Bilmezdin o tür şarkıları "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" Ama sen yine de, anılarında da olsa, hatıralarımla sev beni. Bana bir kravat almıştın ya, biz sözlenince takarsın diye, Dün kapıcının oğlu evlendi, son hatıranda onunla gitti Dün kapıcının oğlu evlendi, yüreğimde onunla gitti Dün kapıcının oğlu evlendi, şoför bendim. Dün kapıcının oğlu beni benden etti, gitti Gitti Gitti |
Aci çekmeyi Sevdik
Bu son ayrılışımız olacak Ellerimiz bir daha elveda Diyerek ayrılmayacak Canımız bir daha bu denli yanmayacak Sözlerimiz anlamını yitirmeyecek Gözlerimiz bir daha yalan söylemeyecek Bir başka kalplerde Yaşayacağız sevgimizi, Bir daha asla birlikte Olamayız Unutma bu son ayrılışımız Biz hiçbir şeyin değerini bilmedik Doğru dürüst sevmeyi bile beceremedik Bir rüyaydı geldi geçti sadece... Yaşamadığımızı farz et Gerçek şu ki gönlüm Şimdiden sana hasret. Biz bitti dedik ama bitmedi Ya kalplerimiz acaba onlar silebildi mi kalbinden sevgimizi? ACI SEVDA Seni her bitirişimde Nefesim kesiliyor Sen tükendikçe bende Gözlerim karanlıklara bakıyor Gidişinin mevsiminde Ortalık yaz bende kış başlıyor Sen gelsen bile Ben dönmem Sen sevmeye karar versen bile Ben bu yüreği bir daha kanatmam Senin gelişini düşündükçe Sevda beni çarmığa geriyor Bu aşkı kimseye söyleyemesem de Her bakan anlıyor Sen gelsen bile Ben dönmem Ben yaramı çok kanattım Canımı çok yaktım Sevdam acıdıkça ben ağladıkça Sen bittin İşte asıl gidiş bu Ben senden yavaş,yavaş gidiyorum Geri dönmemek üzere Sen gelsen yada gelmeyi düşünsen bile Bu acıların bedeli Sensizliğin bensizliği. |
Agladim
Dün gece uzun uzun Seni andım ağladım. Sonu yok yolumuzun Ona yandım ağladım Kim bilir acımızı Bu yasak aşkımızı O eski şarkımızı Çaldım-çaldım ağladım! .. Dolaştım sokaklarda Ağaran şafaklarda Seni senden uzakta Sardım sardım ağladım İmrendim sevenlere Sarılıp gidenlere Elele gezenlere Baktım baktım ağladım Benimsin bende değil Ellerim sende değil Yanmamak elde değil Yandım yandım ağladım Tuza bastım yaramı Aşkla açtım aramı Sensiz son sigaramı Yaktım yaktım ağladım |
soz ver doncekesin..
Hani ayrılmıyacaktık aşkım ne oldu?
Hani hep beraber olucaktım canım, Hani ben senin saçlarını okşucaktımda sende BENİ sevdiğini söylücektin Noldu aşkım beni bir hiç için mi değiştin Hani beni çok seviyordun,sensiz yapamam diyordun Noldu be aşkım neden vazgeçtin Benim suçum neydi aşkım söylede bileyim Ama yalanlarla uğraşma yalanla Noldu hani cevabın noldu aşkım noldu!!! Hani yanımda olcaktın hep Hani aşkım yanımda değilsin artık Havana göre herkese takılıyorsun ne oldu? Kendine çeki düzen ver biraz Sen benim yüzüme vurdun Ayrılacağını Sıra bunun acısını sen çekeceksin aşkım Şimdi ne oldu sen benden ayrıldın Hani ayrılmayacaktık hanii!!!!!!! |
sen giderken..
Yıllar var ki; Kırgınım, dargınım sevmelere.
Boşlukta yaşadım hayâtımı, Erteledim özlemlerimi, Hayâllerimi, Hep içime attim. yüreğimde büyüttüm, Acılarımı! Ben hayâtı yaşamadım, Hayât beni yaşadı. Acımasızca... Yanlızlık çöktü akşamları odama, Sen yoktun! Buz kesti vücudum, soğuk geceleri, Sensiz sabâhladım. Ölümüne yaşadım sensizliği, Tâ... Derinlerde! Sessizce gözyaşlarımı akıttım içime, Kömür karası geceler yaşadım, Yıllarca... Vedâ gecesinde hayâtı son kez yaşamıştım, Seninle. Vurdun prangaları giderken, Ölümüne |
Beni Alnımdan Öpmeyecekler
beni anlnımdan öpmeyecekler
çünkü kimliğimde yazan herşeyi sildim bir ananın, bir babanın oğluyum yalnızca bulutlara yarsıyan gençliğim eyvahla son buldu dikenli tellerde parçalandı vücudum uysallığın hattında yağmura aldırmıyorum artık karatenli kızların kokularından bıktım şairliğimle barıştım, sonra gökyüzüne giden gözlerini öptüm, arasıra parmak uçlarını ne yana düşer yüzüm, yüreğim orta yerde parmağımı yak sevgilim insanlar bakıyorken usulca, şamdanları yak atları öldür imrahor yokken bele bebeğini toprağa, yüzü yüreğine dönük sezgisi zakkum ağaçlarında |
Gözlerim İstanbul'dur Benim
İstanbul***8217;un gözleriyim ben Hırçın ruhumun ötesinde ağlıyor İstanbul Bir vapur kalkıyor Eminönü***8217;nden Balık ekmek kokuyor tekneler Uçsuz bucaksız gökyüzü,martılar Ve huzur veren mavi Çocuksu bir mutluluk,büyümüşlüğün telaşıyla İçilen sıcak bir çay Üsküdar iskelesinde Nazlı bir gelin edasıyla Karşımda duruyor Kızkulesi Arkamda hasret rüzgarları esen Haydarpaşa Toprağın buram buram tarih kokuyor Dikilitaş***8217;tan Ayasofya***8217;ya Gözlerimi yumdum Süleymaniye***8217;de yem atıyorum kuşlara Gözlerimi açtım Eyüp Sultan***8217;da ellerim duada Ortaköy***8217;de alıyorum her zaman en derin nefesimi İçime çekiyorum tüm aşklarımı İstanbul benim gözlerim Bazen isyankar Beyoğlu bazense masum Maçka Aksaray***8217;dan bir dolmuş yol alıyor bilinmeyen aşklara Laleli***8217;de yitirilen duygularla Eline ver diyorum yalnızlığıma Elini ver diyorum köprü altındaki çocuklara Çamlıca***8217;daki özgürlüğümle Sokakların ışıl ışıl aydınlanıyor Varoşlarında ısınıyorum Tarlabaşı***8217;nda küskünlüğüm bırak bende saklı kalsın Geceleri gezen bozacılarını özlüyorum Senden ayrı düşmek ne acı Bir ananın yavrusunu özlemesi gibi Kokunu özlüyorum Umut Ekmek Yürek Azim Ruhum İstanbul |
Yalnızlığımın lunaparkında; Yalnızlığımın lunaparkında; zor ayrılık, raydan çıkarır içimdeki bayram sevinçli küçük treni***8230; ve bir başıma kalırım, küçük loş istasyonda***8230; Trendeki, kadın cama, ben özleme yakın dururum. Yaşlıdır gözleri, nisan bereketli kadının. Göğü yıkar, kepenk olur göz kapakları. Kitler içine beni, çilingir olsam çıkamam. Ne mümkün? Kadınım, çok şey söyler yüreğim, tutulur dilim. Sevdiğim, ne zor ayrılık bilir misin? Zor ayrılık, ayrılık zor gelir bana***8230; |
Sevdamın Irmağı
Hergün sıklaşan adımlarıma Daha da yabancılaşırken Kenarı kırık kaldırımlar gibi Yapışmış duruyorum gözlerine.. Yüreğime sığdırılan seviler Ve anlamını yitirmiş tüm dizeler Şimdi büklüm büklüm karşımda durmaktadır.. Sadece sen çözebilirsin bu düğümü Otur ve ırmağımın suyundan Kana kana iç.. Sana ait ne varsa toparla biraz Etrafındaki yeşillikten. Ben sana aç Seni seyredeyim.. Yıllardır hasretine körüklendiğim Bir sevdanın tüm suyunu sana vereyim. Anlamlaştırdığın tüm dizeleri Saklayayım yüreğime Üşümeyen şiirler yaratayım onlardan Yaşa(**YASAK KELIME)na dalayım uçsuz bucaksız Alanlarında senin, Seninle kalayım.. |
Ey Sevdiğim,En Sevdiğim! İçimdeki susmayan,inleyen sesimi susturamadım, anlaşılamadım, anlatamadım,anlayamadım.Sanık olarak yargılandığım hayat mahkemesinde,hakim ve savcı olmanın verdiği sorumluluğu da yüklenmiş bedenim,Tek celsede kararı verilmiştir sanığın;Ceza yerim olan beynimde, müebbed habis verilmiş düşünceme,İçerde ayrı bir mahkeme...Kaçmaksa çare, sonsuz bir uçurumun eşiğinde sonu olmayan bir yardan yuvarlanırdı düşünce... Ölmek ne kolay çözüm idam ne kadar kolay karar,Zor olan kalıp direnmek Zor olan imtihanı geçebilecek... ~~~~~~Ben en zor imtihanlardayım beynimin içinde...~~~~~~ Ey Sultanım! Çağımın dipsiz, loş,köhne kuyularında yuvarlanarak yaşıyorum.Kuyunun en derininde nefsimin kölesi olmuşum,Nefsim zamana uyuyor,beni boğuyor zaman,bu dünya beni hiç anlamıyor,yağan yağmur bile kirlettiğimiz toprakları temizlemeye yetmiyor,Oysa yağmur hep aynı yağıyor, ~~~~~~Ben Senin yağmurunda ıslanmaktayım...~~~~~~ Ey Nebi! Ruhum ölü de ben mi yaşıyorum bu harabede,bu harebemi benim bedenim,şu karartı mı kalbim,karartıya dokunamıyor ellerim ,Rabbim ben bu kalbi Sana nasıl getireyim ,Ben bu halde Sana nasıl geleyim?Habibim Senden şefaat isteyen bendim,bu kadar siyah değildi o zaman kalbim,nasılda arttı siyah noktaları kalbimin ,Hakkım yok biliyorum.Yinede... ~~~~~~Ben kapkara kalbimle Senden şefaat diliyorum...~~~~~~ Ey Nûr-i dilârâ! Bir gözyaşı oluyor düğüm düğüm akıyor kederim ruhuma,ruhum görünmez diyarlarda geziniyor,her diyarda Senin adın,Aheste aheste Gül kokusu geliyor her diyardan,ruhum kokunla mest olmuş,Bedenimse dünyanın hengamesinde.Hüzünlerle bezenmiş kalbim bin bir çelişkiler içindeki düşüncelerimle yoruluyor,kaybettikçe kayboluyorum yüreklerde,tavizlerim sonum oluyor.Sonum oluyor tavizlerim ama sonlanmıyor nedense?Gözlerime mil çekiyor yaşamın renkli yüzleri,Gözlerim kapalı,Ama... ~~~~~~Ben bana bakan gözlerinin hayalindeyim...~~~~~~ Ey Efendim! Yalancı sevgilerin tuzağında Sen en gerçeğiydin sevginin, Ve sevmemin nedeniydin,Beni yakan sevdandı,yakan ve yaralayan,derdimdi Sevgin, dermanıydı bütün dertlerimin..derdim de dermanım da Senin sevgindi... ~~~~~~Ben derdimi Senin Sevginle giderenim...~~~~~~ |
Adi Yagmur Rengi Mavi Yine bir sonbahardayım Kalbim hala ilkbahar Yağmurlar yağıyor Sevdalara inat Ya sen sevdiğim Sen hangi mevsimdesin Yüreğin nerelerde Artık maviler bulandı grilere Sevinçler yerini hüzne bıraktı Ama Kalbim hala ilkbahar Aslında en sevdiğimiz mevsimdi Gri sonbahar Mavi yağmurlar Dün gece düşündüm istemeden yine seni Koyamadık ya senelerce adını Yaşadığımız sevda ne diye Sonunda buldum ben senin ismini Adın Yağmur birtanem Rengin Mavi |
arkadaşlar çok güzel şiirler var hepinziz eline yüreğine saglık
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:20 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team