![]() |
Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan Mahpuslardan ve acılardan Çokça bahsediyorum Çünkü başını kuma Saklayanlardan tiksindim Başkaldırıyorum. Yine söylüyorum Kırmızı rujlu sokakların Aşağılık pazarlıkların Adı anılmayacak benle Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım Başkaldırıyorum. Ben bir bıçak ucuyum Kavga vermiş halkına Başkaldırıyorum işte&hey Varın benim farkıma. Yine söylüyorum; Gözü bağlanmış korkulardan Yasaklardan baskılardan Asla irkilmiyorum Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım Başkaldırıyorum. Yemin ediyorum; Üç kağıtçının pezevengin Teslimiyetin ve milletin Yolu uğramayacak bana Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm Başkaldırıyorum. Ben bir namlu ağzıyım Omuz vermiş halkına Başkaldırıyorum işte&hey Herkes varsın farkına. Söz : Yusuf Hayaloğlu Müzik : Ahmet Kaya |
Kaç bin yıldır yağmur akar gözlerimden
Yinede ıslanmadı bir tek gün bile kirpiklerim Kapına geldim beni bağışla Kapına geldim Nergislerini ateşe verdiler biliyorum Hasretim acım sancım Oy gene yandım gene yandım Temmuz ekinlerine yüzüm süreyim Yemin edeyimki sana Köyünü ben ateşe vermedim Kıyamadım sana Artık sıkıldım arlandım usandım İçim dışım kayıp doluyum Ben anadoluyum Gözlerindenmi öpeyim ille Ağzım ağlıyor Beni unutma |
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni Koyun oldum kuzum ile meleştim Bir sürüye katamadım ben beni Ben beni, kendimi, canımı özümü Dostlar beni bir kazana koydular 40 yıl yandım daha çiğdir dediler Ölceğimi gram gram yediler Bir kantarada tartamadım ben beni Ben beni, kendimi, canımı özümü Deli gönlüm aktı gitti engine Çok boyandım cok çiçekler rengine Bir mahsuni demiş oldum kendime Olmaz olsun atamadım ben beni Ben beni, kendimi, canımı özümü |
yağmurdan çıkar gelirdim
Başımı öne eğerdim İşsizdim biliyordun Çaresizdim biliyordun Yine de çok seviyordun Ya sonra? Benden selam söyleyin, O nazlı sevgiliye Tutsakmış da ne olmuş Demiş birisine Benden selam söyleyin O nazlı gözlerime Unutamadım unutamadım Acı tatlı günlerimiz Oldu elbette (bizim de) Anlatırdım gülerdin Gözlerimden öperdin Bu günler geçecek derdin Ya sonra? Benden selam söyleyin, O nazlı sevgiliye Hapismiş de ne olmuş Demiş birisine Benden selam söyleyin O nazlı gözlerime Unutamadım unutamadım |
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne Elin yine ellerimde Gözlerin ağlamaklı Gözyaşlarını sildim anne Camlar düştü yerlere Elim elim kan içinde Yanıma gel yanıma anne İki yanımda iki polis Ellerim kelepçede Beni bul beni bul anne Dün gece gördüm düşümde Seni özledim anne Gözlerinden akan bendim Düştüm göğsüne Söyle canın yandımı anne Camlar düştü yerlere Elim elim kan içinde Yanıma gel yanıma anne |
Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla Ve tarihle yargıla Bal değildir ölüm bana , idam gül değildir bana ) 2 Geceler çok karanlık , gel düşümdeki sevgilim ) Ay ışığı yedir bana ) Ahh...ben hasrete tutsağım , hasretler tutsak bana Bıyığımdan gül sarkmaz , bıyık bırakmak yasak bana Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma Sevgili yerine , koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum Gözlerimde güneş koşar Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma Duygu bana, öykü bana , roman gibi her an bana ) 2 Hücremde yalnızım gel , gel düşümdeki sevgilim ) Soyunup hazırlan bana ) Biraz sonra asmaya götürecekler beni Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni Hoşçakalın sevdiklerim Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın Hoşçakalın sevdalılar Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları Sevda türküleri ve şiirler Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler Dağlarında yürüdüğümüz toprak Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı Ve kalemimi , ve saatimi Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar Hoşçakalın , hoşçakalın Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana ) 2 Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi ) Gel anne süt içir bana ) Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , altmış yedi şehir Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya Hoşçakalın dünyanın bütün halkları Sınırlı olmayan mekâna Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım Hoşçakalın , hoşçakalın... Beni yaşamımla sorgula iki gözüm Beni yüreğimle , beni özümle Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni Tarihle anla beni , ve öyle yargıla |
Suphi Suphi bir acayip adam
Suphi Suphi benim canım ciğerim Kimse bilmez nereli olduğunu Suphi Suphi bir acayip adam Suphi Suphi susar akşam oldumu Bir cebinde daskapital Bir cebinde daskapital Bir cebinde kenevir tohumu Suphi Suphi bir acayip adam Suphi Suphi benim canım ciğerim Fırtınadan arta kalmış bir teknede tevekkül içinde Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla Bir acayip adam yaşardı Akşamları susardı ben konuşsam kızardı bir eski zamandı Hazirandı Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım Küçücük bir koydu sığdı burayı keşfeden belki oydu Uzaktan kasabanın ışıkları yanardı içim anneyle dolardı ağlardım Suphi şöyle bir gözatardı Gizli bir cigara sarardı ağlardı Sonra barışırdık ben flüt çalardım cigara sönerdi ağlardık Nerden geldiğini bilmezdim kimsesizdi belki kimliksizdi Onun macerası onu ilgilendirirdi kimseye ilişmezdi Birşeylere küfrederdi hep tedirgin bir balık gibi uyurdu Bazen kaybolurdu arardım yağmurun altında dururdu Bir kalın kitabı vardı cebinde dururdu hergün okurdu Ben bişey anlamazdım kapağını seyreder duymazdım Sakallı bir resimdi kimdi ne kadar mütebessimdi Sordum birgün Suphi'ye söylediklerini niye anlamıyorum diye "Bildiklerini dedi yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma doğruyla yanlışı o zaman ayırabilirsin ve onu anlayabilirsin" Sonra gülerdi günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle geçerdi Sonra yine akşam olurdu Suphi susardı ben konuşsam kızardı Tekneye martılar konardı yüreğim Suphiye yanardı ağlardım Suphi denize tükürürdü gökyüzünü tarardı ağlardı Sonra barışırdık ben flüt çalardım ağlardık Bir sürgün kasabasıydı bir eski zamandı Hazirandı Çocuktum evden kaçmıştım gelip ona sığınmıştım Birgün aksilik oldu annem beni buldu Suphi kaçıp kayboldu Kasaba çalkalandı olay oldu ben sustum kanım dondu Polisler onu bulduğunda tekti Felaketti herkes meydanda birikti Karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti Ansızın bana dönüp baktı Anladın mı dedi anladım dedim anladım Ve o günden sonra hiçbir zaman hiçbir yerde hiç ağlamadım |
Akşamlar böyle biter
Hep böyle dertli biter Evli evine gider Kuşlar yuvaya döner Bir de sen gitme Bir de sen gitme Bir de sen gitme İçimden Yaralıyım ben Giden bu yolculardan En çok ben şanssızım Ne kadar çok yaşadıysam O kadar çok yalnızım Biraz da sen ağla Biraz da sen ağla Ölürken bile hasretim sana Bir tek sen anla |
Ona hergün ratlardım kuyruğun bir ucunda
Bir minibüs parası sımsıkı avucunda Uykusuna doymamış kırpışan gözleriyle Anlarsa baktığımı başı inerdi öne Bildiğim kadarıyla ölmüş anne-babası Okulundan koparıp işe koymuş ablası Ne rüyalar görürdü kim bilir yol boyunca Hep gülümserdi yüzü ansızın uyanınca Bir minik kız çocuğu saçları darmadağın Yollarda yalın ayak üşürüşür üşür elleri Meraklandım bir kaç gün durakta görmeyince Tanıyanlar söyledi inanmadım ilk önce Dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde Fabrika değil sanki bir okul bahçesinde İşte o an dişliler kapmış iki elini Böyle ödemiş yavrum rüyanın bedelini Tebessüm donup kalmış ağzının kenarında Soluvermiş minik kız henüz ilk baharında Bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği Ölümün kucağında üşür üşür üşür elleri |
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye Yorumsuz bir hayatı seçiyorum Doymadım inan kanmadım sevgiye. Korkulu geceleri sayar gibi Birdenbire bir yıldız kayar gibi Ellerim kurtulacak ellerinden Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi. Aşksa bitti gül ise hiç dermedik Bul kendine kuytularda hadi dal Seninle bir bütün olabilirdik Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal Hoşçakal canımın içi, hoşçakal. Vakit tamam seni terk ediyorum Bu incecik bir veda havasıdır Parmak uçlarına değen sıcaklığı İncinen bir hayatın yarasıdır. Kalacak tüm izlerin hayatımda Gözümden bir damla yaş aktığında Bir yer bulabilsem seni hatırlatmayan Kan tarlası gelincik şafağında. Ölümse korktun savaşsa hep kaçtın Vur kendini korkularda hadi al Sen bir suydun sen bir ilaçtın Hoşçakal canımın içi, hoşçakal Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal Sen bir suydun sen bir ilaçtin Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal Hoşçakal iki gözüm, hoşça kal... |
Akşamlar hep böyle biter
Hep böyle dertli biter Evli evine gider Kuşlar yuvaya döner Birde sen gitme Bir de sen gitme içimden Yaralıyam ben Giden bu yolculardan En çok ben şanssızım Ne kadar çok yaşadıysam O kadar çok yanlızım Biraz sen agla Ölürken bile hasretimden sana Bir tek sen anla |
Birazdan kudurur deniz
Birazdan dalgaların sırtından Üst üste fışkıran rüzgarlar Bir intikam gibi saldırınca üstüne. Yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın Sen artık, sen artık buralarda duramazsın. "Artık sazın bağrı mı olur Kimsenin bilmediği bir ağrı mı Gider kendine gömülürsün Yoksa bu şehir bu sokaklar Seni alır kullanır seni alır kullanır Santim santim çürürsün." Bazen bir uçurum kalır Bazen de martıların ardından Velvele koparan bir leş kalır Bir intihar gibi puşt olunca sevdalar. Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın Sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın. "Şimdi bir yeni sevda mı olur Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı Tutar sıfırdan başlarsın Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir Dirhem dirhem azalırsın." |
Bize kalan insanlığa bırakmak
İstediğimiz değildi Binlerce fidan ektik halkın çölüne Su vermediler eğildi Bizim eskiden öfkelerimiz vardı Kızaran yanakları öpmelere utandık Sonra suç olmak girdi araya Bizim eskiden umutlarımız vardı Yıkılan duvarların gövdesine yaşlandık Sonra yanılmak girdi araya Bize kir bize pas bize tortusu kaldı Dostlar tükenip düştüler Yok olma korkusu kaldı Bizim eskiden gülüşlerimiz vardı Kırılan yüreklere öylesine dağıttık Sonra ağlamak girdi araya Bizim eskiden öfkelerimiz vardı Tutuşan dağların seherine yar olduk Sonra vurulmak girdi araya Bize kan bize ter bize gözyaşı kaldı Yıllar çiğneyip geçtiler Yaşama telaşı kaldı |
Bir güneşti gördüğüm dağlar ardında
Uzanıp gittiğim yollar ateşti sanki Tuttuğum ellerde dostluk saklı bağrımda Yürüyüp gittiğim yollar ateşti sanki. Bir volkandı içimizde coşan nehirler Coştukça umutlar hep taşardı sanki Ne oldu bizim güneşe neden doğmuyor Uzun uzak gecelerde sabah olmuyor. İşte bizim hikayemiz hep böyle gider Umutlar hep gecelerde yol olur gider İşte bizim hikayemiz burada biter Aydınlıklar karanlıkta yol olur gider |
Şimdi saat sensizin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ayaydın Avutulmuş çocuklar çoktan sustu Bir ben kaldım bir ben kaldım Tenhasında gecenin avutulmamış ben Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar Utangaç boynunun kolyesi olsun Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun Soytarılık etmeden güldürebilmek seni Ekmek çalmadan Doyurabilmek ve haksızlık etmeden doğan güneşe bütün Aydınlıları içine süzebilmek gibi mülteci isteklerim oldu Arasıra biliyorsun Şimdi iyi niyetlerimi bir bir Yargılayıp asıyorum Bu son olsun bu son olsun Şimdi saat yokluğun belası Sensiz gelen sabaha günaydın İşi gücü olanlar çoktan gittiler Bir ben kaldım bir ben kaldım Voltasında gecenin hiç uyumamış ben Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin ki bu yaşlar Utangaç boynunun kolyesi olsun Buda benim sana buda benim sana ayrılırken hediyem olsun Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni Beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden yüzündeki anlık Tebessümü Bütün saatleri öylece dondurabilmek için Çıldırasıya parladım kendimi lanet olsun Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde Olsun güzelim olsun ne olacaksa olsun |
Eğri büğrü bakar oldum
Şaşkın oldum, sakar oldum İkide bir yüreğimi dağa taşa diker oldum Şunca yıldır karanlıkta göz kırpmaktan bıkar oldum Benim annem şeker annem gençlik elden gitti gider Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda Benim annem güzel annem beni beni beni koyver Sağ yanımda bir sızı var sol yanımda dağlar duman Altı patlar, altı patlak bu dert beni bu dert beni verem Eder Dama çıktım damdan düştüm Kılıç kestim rakı içtim Şahin oldum, keloğlanın külahını kaptım kaçtım Yare ağlar, güler uçtum Yarı yolda yorgun düştüm Benim annem kadın annem bu nasıl iş bana de hele Gece gündüz düşünürüm tenhalarda menhalarda Aman annem güzel annem beni beni beni koyver Sağ yanımda bir sızı var sol yanımda yandım allah Altı patlar altı patlak bu dert beni bu dert beni adam eder |
Sana birgün bu mektubum ulaşır
Açarsın ha eline kan bulaşır Çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim Sedyele taşınır kan çiçekleri Adımların adımların adımların birbirine dolaşır Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim Ömrümün yarısı kavgayla geçti Ben böyle, ben böyle, ben böyle yanlızlık görmedim Beni birgün bu şarkıyla anarsın İçinden kopar bir tel ağlarsın Gecikmiş bir vefa kalıntısıyla Polis kaydından sildirip adımı Pencerenin, pencerenin, pencerenin buğusuna yazarsın Darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım Denizler üstüme gelmeyin Kuşlar ne olur didişmeyin Şarkımı esmer bir hasrete sundum Bu yanlızlık, bu yanlızlık, bu yanlızlık benim ilişmeyin |
Aklın Ermez Mapusluğa
Bahçede Sarı Işığa On Üç Tane Yaş Döküldü Ranzadaki Yastığına Büyüdün Sende Hasret Sende Sevgi Bende Akşamlar Döner Geceye Geceler Gebe Gündüze Karanlığa Bakıp Durma Beni Orada Arama Ben Güneşin İçindeyim Beni Sabahlarda Ara Geleceğim Bir Gün Bende Sevgi Büyüt Ellerinde Akşamlar Döner Geceye Geceler Gebe Gündüze |
Yağmur yağar sel olurum
Toprak döner toz olurum hey Seni sevdim gam çekmeden Gün ortasında ölürüm hey Canım benim can yoldaşım Gül tenimde kara benim hey Gül tenimde belam benim hey Gün doğarken meyhanede Bardağım da rakım benim hey hey Çorbam da tuzum közde biberim Belim de silahım benim hey Canım benim can yoldaşım Gül tenimde kara benim hey Gül tenimde belam benim hey |
Haliç te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı Maktulün onbeş yıllık arkadaşı Üç kamarot öteki ahçıbaşı Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Cinayeti kör bir kayıkçı gördü Ben gördüm kulaklarım gördü Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü Hiç biriniz orada yoktunuz Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu Onüç damla gözyaşı saydım Alllahına kitabına sövüp saydım Şafak nabız gibi atıyordu Sarhoşdum kasımpaşa'daydım Hiç biriniz orada yoktunuz Haliç te bir vapuru vurdular dört kişi Polis katilleri arıyordu Deli Cafer, İsmail, Tayfur ve Şaşı Üzerime yüklediler bu işi Sarhoşdum kasımpaşa'daydım Vapuru onlar vurdu ben vurmadım Cinayeti kör bir kayıkçı gördü Ben vursam kendimi vuracaktım |
Genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra
Rahibelere saldırdıktan sonra Leylakları yaktıktan bulutları gödükten sonra Elimize ne geçti? Elimize ne geçti? Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Senin ömrün hep böyle çekmeklemi(ahkam kesmeklemi)geçecek? Müzeleri havalara uçurduktan sonra Ün peşinde koşup o kadınla yattığımızı düşledikten sonra Gazetelere geçsin diye adımız yalvar yakar olduktan sonra Elimize ne geçti? Elimize ne geçti? Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Akademide bi koltuk ve birde çek defteri Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Senin ömrün hep böyle çekmeklemi(ahkam kesmeklemi)geçecek? Çek mustafa çek Çek çek rakı çek Çek birde benim için akedemik rakı çek Çek çek çek çek Senin ömrün hep böyle çek kesmeklemi geçicek??? |
Aylar oldu yıllar oldu
Ben yüzünü görmedim. Yüzüne hasret kaldım kız Yüzüne yüzüm sürmedim Gülen aya sordum seni Küstü yüzünü sakladı Yıldızlara sordum seni Yüzüme bile bakmadı Yıldızlara sordum seni Yıldızlar kan ağladı Aksam olur ay gecede Çiğdem çiçek şenlenir Vallah&Billah düşünmesem seni Derdime dert eklenir Bıçak sapladım sineme Eskidi yaralarım Sabah olsun gelmeye eğer Kendimi yaralarım |
Ömrümde nice sızı var
Kışların önü yazı var Kalbim kuşatmalarda dar Dağlarda ölmek isterim Verilir hiç tutulmaz söz Her yanımda bin namert göz Gardaşlarım olmuş bir köz Dağlarda ölmek isterim Oy dağlar, oy dağlar Uzaklarda yarim mi var Oy dağlar, oy oy dağlar Evde bekleyen yarim mi var Ben ateşten hınçtan doğdum Zamansız solan gül oldum Üç-beş kuruşa kul oldum Dağlarda ölmek isterim Kaç bahar ağladım kaldım Derin hasretlerde yandım Kentler zalimdi dayandım Dağlarda ölmek isterim Oy dağlar, oy dağlar Evde bekleyen yarim mi var Oy dağlar, oy oy dağlar |
Dardayım yalanım yok
Baskın yedim gün gece... Örselendi aşklarım üstelik Bir uzak diyardayım... Günaydın anneciğim, günaydın babacığım Yine sabah oluyor Evde sabah olmaz deme Orda günler geçmez deme İçime sancı doğuyor... "Yüreğimi bir kalkan bilip, sokaklara çıktım Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum Sıkıldım dertlendim dostlarımla buluştum Bugün de ölmedim anne. Kapalıydı kapılar, perdeler örtük Silah sesleri uzakta boğuk boğuk Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük Bugünde ölmedim anne. Üstüme bir silah doğruldu sandım Rüzgar beline dolandığımda bir dal Korktum, güldüm, kendime kızdım Bugünde ölmedim anne Bana böylesi garip duygular Bilmem neye gelir nereye gider Döndüm işte Acı yüreğimden beynime sızar Bugünde ölmedim anne. |
Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk Bizimde boyumuzu aştı bu şehir Yerlere serildik madara olduk Demedim mi Haydar demedim mi sana Bu İstanbul yutar adamı Demedim mi Haydar demedim mi söyle Bu şerefsiz geceler satar adamı Biz umutlar yolcusuyduk Rakı sofrasında bir meze olduk Bizimde harcımız değildi sevmek Yosmalar içinde kepaze olduk |
Ne demeli şimdi
Bir çiğdemin toprağı yırtışını seyredişim Göğe mi dokunmalı, ucuna mi körpe filizin Öyleyse karanlık sokaklarda koştuğumu düşün Ay gene bir kadın gibi sarkıyorken denize Dirseklerimle böğrüme gömdüğüm titremeyi düşün Oradan göğsümü kaplayışını soğuk bir terin İlk sözcüğü anlamla birleştiren çocuğu düşün Onun kavradıkça derinleşen şarkısını Vay perçemle günün huysuzluğu dolaşan kısrak Vay acemi öpüşlerden gövdeme boşalan acımtırak haz Telaş, kıvranış parıltılı gözlerdeki atılganlık Ya görevin ne senin görevin Oynaşmak değil mi içimdeki savaşmak duygusuyla Ve benim nevresimim kararmışsa kirden, rutubetten Sarhoşsam gülümseyişlerden ağlayışlardan Ve kaynak sularıyla üstüme yağan aydınlık hulyaları Senden gelen ısıyla koruyorsam Ne demeli simdi Ey serçelerin sabahlarla doluştuğu cıvıltı Ey bir romanın olur olmaz yerinde dikkatti çeken hayal Kalbimi çevreleyen sevda gözeneyi Acıyış, şefkat, umursayış, hırçınlık seli Beni düşün öyleyse Beni hayretin ve karanlığın eşiğinde Beni fitillerde başlayan bir fısıltı Anında ilk satırı yazarken bir bildirinin Kulaktan kulağa dolaşan haberlerin bağrında Beni dar camlarda değil Bir bulutun seyrinde düşün Burada ortasında sıçraya sıçraya kabaran alevlerim |
Dersim dört dağ içinde
Dersim dört dağ içinde Gülü bardağın içinde Dersimi hak saklasın Bir yarim var içimde Gülü bardağın içinde Dersimi hak saklasın Bir yarim var içimde Noldu agama noldu Noldu ağeme noldu Gül benzin sarar soldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Perteyin altı kelek Dersimin altı kelek Perte gel gidek gelek Elim elinde olsun Kapı kapı dilenek Elim elinde olsun Kapı kapı dilenek Noldu agama noldu Noldu ağama noldu Güldü sararıp soldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu Ağam burdan gidelim Bu yerler viran oldu |
Sevince ölesiye sevilir, kalınırdı
Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi Sonra şehirler uyur,kalbim örselenirdi Ne diyarbakır anladı beni, ne de sen Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen Gidince upuzun,kırılmış dallar gibi Üşürdü ömrümüz,saçakta kuşlar gibi Kederden geberten hasret ezberlenirdi Ne anılar anladı beni yar ne de sen Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen Geliyorum köp**ler gibi acı çekerek Geliyorum hasretinin gözlerinde öperek... Söz :Yılmaz Odabaşı |
Diyarbakır etrafında tanklar var
Kuşatmışlar dört bir yandan kenti ordular Kalkacak neredeyse ayağa surlar, surlar İstemezler gün görmeden ölesem aman. Namlular göğsümüze dayandı, dayandı Gece bastı gene zulum dadandı vay vay Yağlı ilmik boynumuza dolandı, dolandı İsterler ki gün görmeden ölesem aman |
Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir pas içinde
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım Küçük voltalardan bıktım, usandım Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan Usanmadan, bıkmadan Deli taylar gibi koşmak istiyorum! Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum Beni kendi halime bırak yavrucuğum Ben yolumu nasıl olsa bulurum... Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret Kıyasıya vuruşsun istiyorum! Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim Dönemezsem affet... Firari gecelerin uzmanı olmuşum Bütün istasyonlarda afişim durur Beni bir çocuk bile bulur! Dokunma bana çıldırırsın Dokunma bana sende ellerin tutuşur! Koşmak istiyorum Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların Manzarasızlıkların, parasızlıkların Allahsızlıkların kıyısından Kimseye ve hiçbirşeye değmeden Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum! Koşmak istiyorum Şiirimin ve yumruğumun namusuyla Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum! Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun. Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! Kurşunlara geleyim istiyorum Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim Sağ kalırsam affet Firari acıların uzmanı olmuşum Bütün telsizlerde adım okunur Beni bir korkak bile vurur! Dokunma bana fişlenirsin Dokunma bana, sende yanarsın |
Filiz filiz harelendim dağlara uymak için
Kan gölünde kurulandım hayatı duymak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için Kavgalara kuyulandım sabaha varmak için. "Kekik kokusu duydum Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin Uyandım birdenbire Haydi dedim yüreğim gidelim bu şehirden Bu şehir koparmak istiyor beni özlemlerimden Yorgunum; Çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var Yine de yaşamaktan duyduğum mutluluğun tadına Düşmanlarım ulaşamazlar..." Katarlar gelir geçer bir geceden bir geceye Yüreğim yare yare iz bırakır bin acıya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya Gün olur şafaklanır karanlıklar bin parçaya. Denizlerde dalgalandım taşları oymak için Doruklara sevdalandım ışığa doymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için Irmaklarda durulandım dağları duymak için. "Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla Bir kuş tel tel kirpiklerim kanat olsun Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda Bir kuş yavrum sıcaklığın beni bulsun. Bahar gelmiş balam benim Bahar gelmiş dayanmış Dalda yaprak bebeciğim Suda köpük uyanmış Kuzulara özenmiş kızım benim Körpe sesler dinlenmiş Ay ışığında yanmış yavrucuğum Onun için beyazmış." Şarkılar gelir geçer bir heceden bir heceye Yüreğim yare yare yankılanır bin acıya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya Gün olur ufalanır karanlıklar bin parçaya |
Zindanlardan taşa taşa kar beni
Mamak'lardan metris'lerden sor beni Diyarbekre kanla bastım mührümü Ceset ceset kefen kefen sar beni Bu türkü mor dağların emanetidir Firari mahpuslara bir avuç su Bir türkü dilimi içerdekine Çeyiz sandıgına oyalı yazma Memeye süt Ve baharın toprağa bereketidir Sığmaz dört duvarın yanına, dikenli tele Cesur mermidir, mavzer yatağında bu Önü kıtlık kıran, zemheri Ardı ateş külü, kızılcık Ve menekşedir Bir teli asuri vurur, bir keldani Ve yeşile çalar her mevsim Petrol mavisini Kan kızılını Kavruk dudakların tuzunda tadı Fırat'ı Dijle'yi vurur Heyy bre Şahin gagasında Can suretidir Kara saçlım Gül benizlim Sevdiğim Bu türkü Mor dağların emanetidir Gün kar yanığı yüze vuranda Debreşir gökçe yürek Kasketi keder gömleği kan Sevdası bir uçurumdur Gözleri kor tanesi gözleri hançer Gözleri cesarettir Krizantem çiçegidir emegi gülüm Elleri cesur vede hünerli Mor dağların ardında Üç koca destan üç koca dünya Üç denklem Üç şifre üç atom çekirdeği ve Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit Gün kar yanığı yüze vuranda Mor dağların türküsü gelir Onlar güneşin bağrında ateş Yer yüzünde bir taze çiçektiler Namluda namusun fişengi İsyanda yürek kara düşte Bembeyaz gerçektiler Ben yılların sevdası Nazlım Sabır kıyısında Kin köpüğü Al almada Başaklarda Gül dudaklarda hasret Söyle türkünü sen Erinme nazlı bacım Ağlamadan Karalara bağlamadan Kına gecelerinin sevincinde Lurke'de Goven'de Temirağa'da Zindanlardan taşa taşa kar beni Mamak'lardan metris'lerden sor beni Diyarbekre kanla bastım mührümü Ceset ceset kefen kefen sar beni Bu türkü mor dağların emanetidir Firari mahpuslara bir avuç su Bir türkü dilimi içerdekine Çeyiz sandıgına oyalı yazma Memeye süt Ve baharın toprağa bereketidir Sığmaz dört duvarın yanına, dikenli tele Cesur mermidir, mavzer yatağında bu Önü kıtlık kıran, zemheri Ardı ateş külü, kızılcık Ve menekşedir Bir teli asuri vurur, bir keldani Ve yeşile çalar her mevsim Petrol mavisini Kan kızılını Kavruk dudakların tuzunda tadı Fırat'ı Dijle'yi vurur Heyy bre Şahin gagasında Can suretidir Kara saçlım Gül benizlim Sevdiğim Bu türkü Mor dağların emanetidir Gün kar yanığı yüze vuranda Debreşir gökçe yürek Kasketi keder gömleği kan Sevdası bir uçurumdur Gözleri kor tanesi gözleri hançer Gözleri cesarettir Krizantem çiçegidir emegi gülüm Elleri cesur vede hünerli Mor dağların ardında Üç koca destan üç koca dünya Üç denklem Üç şifre üç atom çekirdeği ve Bir çakmak bir kıvılcım birde dinamit Gün kar yanığı yüze vuranda Mor dağların türküsü gelir Onlar güneşin bağrında ateş Yer yüzünde bir taze çiçektiler Namluda namusun fişengi İsyanda yürek kara düşte Bembeyaz gerçektiler Ben yılların sevdası Nazlım Sabır kıyısında Kin köpüğü Al almada Başaklarda Gül dudaklarda hasret Söyle türkünü sen Erinme nazlı bacım Ağlamadan Karalara bağlamadan Kına gecelerinin sevincinde Lurke'de Goven'de Temirağa'da |
Öyle bir yerdeyim ki , ne karanfil ne kurba var
Öyle bir yerdeyim ki , öyle bir yerdeyim ki Bir yanım mavi yosun , dalgalanır sularda Bir yanım mavi yosun , dalgalanır sularda Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe Öyle bir yerdeyim ki , bir yanım çığlık çığlıkğa Öyle bir yerdeyim ki , öyle bir yerdeyim ki Anam gider allah allah , kızım düşmüş sokağa Babam gider allah allah , oğul düşmüş sokağa Dostum dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe |
Evlerinin önü mersin
Ah sular akmaz gadınım tersin, tersin Mevlam seni bana versin Al hançeri gadınım vur ben öleyim Ah kapınızda bir danem Kul ben olayım Hayda efeler of Evlerinin önü susam Ah su bulsamda gadinim Çevremi yusam Açsam yüzünü baksam doysam Al hançeri gadinim vur ben öleyim Ah kapınızda bir danem Kul ben olayım Hayda efeler of |
Sen betonlar içinde ben senin özleminde
Sen yangınlar içinde ben mazlumun türküsünde Aydınlığı aradık karanlıklar içinde Sen dünün hasretinde ben yarınların derdinde Sen bir yana ben bir yana dostlarımız bir yana Bölünsek de çözülsek de başkaldırdık zamana Güneşte kavrulursun kıraç topraklar gibi Hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi Yalnızlığı yaşarız geride kalan gibi Düşer düşer kalkarız eylüle isyan gibi Sen bir yana ben bir yana dostlarımız bir yana Bölünsek de çözülsek de başkaldırdık zamana |
Elinde bir buz bag sise
Dolaniyor köse köse Simdi karakola düse Cop tirina nininom da Hop tirina nirinam Sivri burun top yumurta Nara basar uluorta Bekcileri tarta tarta Tir tinina nininom da Tara tinina nininom Gene bir gün böyle zirzop Gece beksi buna demis hop Belinin ortasina cop Cop tirina nininom Hop tirina nininom Gecirmis bir siyah salvar Poz kesiyor gaddar gaddar Tesbihi sari kehribar Sik tirina nininom da Tik tirina nininom Gene bir gün böyle yanya Hava basarak bir yandan Karakolun sokagindan Pat tirina nininom da Pataküte de nininom Sapkasi tam sekiz köse Zevkten olmus dokuz köse Güveniyor on kardese Hot tirina nininom da Zot tirina nininom Mahelleyi bezmis ama Cikamiyor kimse cama Adam degil sanki kazma Host tirina nininom da Fos tirina nininom Gene bir gün böyle calim Yürüyorken adim adim Demislerki gel bakalim Sak tirina nininom Sakasuka da tirina nininom Fosso Necdat demis aman Anlamis vaziyet yaman Kafasindan cikmis duman Fos tirina nininom da Fis tirina nininom Söz: Yusuf Hayaloglu |
Gaş gabahın yerle gödir
De görün neylemişem Yüreğim güp güp edir De görün neylemişem Bir mene bak naz eyleme Gaş gabah tökme böle De görün neylemişem Gel mene naz etme böle De görün neylemişem Bir günahım yoktur inan Varsa de olum kurban Gözlerem bu hala men Ölürem az kala men |
Burda çiçekler açmıyor
Kuşlar süzülüp uçmuyor Yıldızlar ışık saçmıyor Geçmiyor günler geçmiyor Avluda volta vururum Kah duşünür otururum Türlü hayaller görürüm Geçmiyor günler geçmiyor Dışarıda mevsim baharmış Gezip dolaşanlar varmış Günler su gibi akarmış Geçmiyor günler geçmiyor Gönülde eski sevdalar Gözümde dereler bağlar Aynadan hayalin ağlar Geçmiyor günler geçmiyor Yanımda yatan yabancı Her söz zehir gibi acı Bütün dertlerin en gücü Geçmiyor günler geçmiyor |
Geçici ayrılık benimkisi
Ilkyaz çiçeğine gebeyim Ağıtlar yakmayın adıma Ben ölmedim ölmeyeceğim Sıcak saklayın gecelerimi Karlar altından çıkıp geleceğim Düşlerinizin ateşinden Ilık bir rüzgar gibi eseceğim Demlice bir çay koyun üstüne Aç çocuk gibi besleyin sobayı Nasıl tütüyorsanız gözlerimde Oylece tütsün buharı Uzunca serin yatağımı Boyunca uzansın ayağım El aman deyince gece Usulca kıvrılır yatarım Can canım canlarım Hazır mı koynunuzdaki yerim Gün olur gecikmiş çocuk gibi Bağıra çağıra gelirim |
Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım Kiraz ağacında yırtılan gömleğim Çaldılar çocukluğumu habersiz. Penceresiz kaldım anne Uçurtmam tel örgülere takıldı Hani benim gençliğim nerde. Ne varsa buğusu genzi yakan Ekmek gibi aşk gibi Ah... Ne varsa güzellikten yana Bölüştüm, büyümüştüm. Bu ne yaman çelişki anne Kurtlar sofrasına düştüm Hani benim gençliğim nerde. Hani benim sevincim nerde Akvaryumum kanaryam Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği Aldılar kitaplarımı sorgusuz. Duvarlar konuşmuyor anne Açık kalmıyor hiç bir kapı Hani benim gençliğim nerde Yağmurları biriktir anne Çağ yangınında tutuştum. Hani benim gençliğim nerde |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:13 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team