![]() |
Gel Ha Gönül Havalanma
Sivas/Şarkışla-İzzet Savaş-Nida Tüfekçi Gel Ha Gönül Havalanma Engin Ol Gönül Engin Ol Dünya Malına Güvenme Engin Ol Gönül Engin Ol Şu Dünyanın Hali Böyle Yalan Yahşi Geçer Şöyle Söyledikçe Engin Söyle Engin Ol Gönül Engin Ol Gökde Uçar Huma Kuşu Bilmeyenler Atar Taşı Enginlik Gönülün İşi Engin Ol Gönül Engin Ol Teslim Abdal Özüm Haktır Sözümün Yalanı Yoktur Engin Söyle Büyüklüktür Engin Ol Gönül Engin Ol |
Her sürgünün gözlerine
Bu sebepten ah geceye Kanatlanmış güvercine Kırılacağım, kırılacağım Yeter ki bil sen Yorgun alnımda şafaklar Bir düş kursun arkadaşlar Bırak iz sürsün şarkılar Yeter ki bul sen Mahpushane duvarlarına Hüznümü yazacağım Her gün seni düşünüp Yok olacağım Al öfkemi koy yanına Günü düşür dağlarıma Haydi, dokun gözyaşıma Ağlayacağım, ağlayacağım Yeter ki gül sen |
Ağladım göz yaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim Kurşunlara gelirken arka mahlede Düştüm de yerlere bir of demedim Başıma neler geldi sana diyemedim Beni kaç kere dövdüler Adını söylemedim of of of of Yıkılsın evin Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe Yine de bu yangını söndüremedim Bağıra bağıra yazdım seni içime Bir kez olsun yüzünü güldüremedim |
Bir ince pusudayım,
Yolumun üstü engerek Bir yolun sonundayım Sessizce tükenerek Ben senin sokağına ulaşamam dardayım, O masum gözlerine bakamam firardayım Oysa ben bu gece yüreğim elimde Sana bir sırrımı söylecektim Şu mermi içimi delmeseydi eğer Seni allıp götürecektim Beni vur Beni onlara verme Külüm al uzak yollara savur Dağılsın dağlara dağılsın vur Öykümüz ama sen ağlama dur Bir ince pusudayım Bu gece zehir zemberek Bir yolun sonundayım Sessizce tükenerek Ben senin ellerine ulaşamam dardayım O masum hayallere dalamam ölmekteyim Oysa ben bu gece yüreğim elimde Sana bir sırrımı söylecektim Şu mermi içimi delmeseydi eğer Seni allıp götürecektim Beni vur Beni onlara verme Külüm al uzak yollara savur Dağılsın dağlara dağılsın vur Öykümüz ama sen ağlama dur |
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi Anne beni söğüdün gölgesinde vurdular Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi Üşüştü birer birer çakallar üzerime Üşüştü her bir yandan göğsüme ciğerime Anne beni leş gibi yiyip talan ettiler Teşhis edilmek için savurdular dövdüler Şiir Yeryüzündeki acıların hepsini, hepsini tattım heder oldum Ekmeğime tütün kattım, beni milyon kere yaktılar üstüste Bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi Kendimi külümden yarattım Geceler tanır beni, konarım göçerim ben Geceler tanır beni, kan damlar içerimden Anne sen beni unut, karanlıkğın bağrında Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben Suç üstü yakalandım, bölüşürken kalbimi Suç üstü kelepçeyle, yardılar bileğimi Anne ben diyar diyar, umudun savaşçısı Bir tutam sevgi için, dağladım gözlerimi Şiir Prometustum çiviyle çakılırken taşlara Ciğerimi kartallara yedirdim, sparta küstüm köleliğin Çığlığında, aslanlara yem oldum tükendim, kör kuyuların Dibinde yusuftum, kerbela çölünde hüseyin, zindanlarda Cem sultan sehpada pir sultan, kaçıncı ölmem kaçıncı Dirilmem bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum Üstüste yandım bir anka kuşu gibi anne Bir anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım |
Biz üç kişiydik; Bedirhan, Nazlıcan ve ben
Üç ağız, üç yürek, üç yeminli fişek... Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara Boynumuzda ağır vebal, koynumuzda çapraz tüfek. El tetikte kulak kirişte ve sırtımız toprağa emanet Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık Deniz çok uzaktaydı ve dokunuyordu yalnızlık. Gece uçurum boylarında, uzak çakal sesleri Yüzümüze, ekmeğimize, türkümüze çarpar geçerdi Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan, tüterdi buram buram Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi. Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan' ı, Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi. Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza, Kurşun gibi, mayın gibi tutuşarak tükendi... Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı Nazlıcan saçları fırtınayla taralı Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine Oy Nazlıcan... oy can evinden yaralı. Nazlıcan serin yayla çiçeği Nazlıcan deli dolu heyecan Göğsümde bir sevda kelebeği Nazlıcan ah Nazlıcan... Artık yenilmiş ordular kadar eziktik, sahipsizdik Geçip gittik, parka ve yürek paramparça Gerisi ölüm duygusu, gerisi sağır sessizlik, Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda. Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca Titredi ve iki yana düştü kolları. Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını Devrilmiş bir ağaçtı ay ışığında gövdesi Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi. Sanki bir şakaydı bu, birazdan uyanacaktı, Birazdan ateşi karıştırıp bir cigara saracaktı Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı. Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası, Ey Bedirhan; kancık pusuların belası Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana... Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası. Bedirhan mor dağların kaçağı Bedirhan mavi gözleri şahan Zulamda suskun gece bıçağı Bedirhan ah Bedirhan. Biz üç kişiydik Üç intihar çiçeği Bedirhan, Nazlıcan ve ben Suphi... |
Gece düştüm sokaklara
Her yerde seni aradım Birden karşıma çıktın Seni gördüm ağladım Yine nekadar iyiydin Yine nekadar sıcak Oysa neler anlatıyordum içimden Artık, diye bilmem imkansız Söyle söyle yar bize ne oldu Yine gönlüm derbeder oldu İstedim gözünü öpeyim Gözlerin düşmanım oldu Alışamadım yalnızlığına Karanlığa çok uzağım Ne olur södürme ışıkları Karanlığa alışacağım Gitme bu gece, gitme, gitme Ne olur kal benimle Ağlatmasın şarkılarım ağlatmasın Belki bu son gece |
İnsanların yüzlerini
Göremiyorum Boğazım düğüm düğüm Çözemiyorum İstesende yanına gelemiyorum Tutsam şu karanlığı Tutsamda yırtsam Ah elim tutuşmasa elini tutsam Susmasan konuşsan Sesini duysam Tutsam güzel yüzünü Bağrıma bassam Doğum günüm bugünüm Doğum günüm gülüm Doğum günüm diyorsun Doğum günün kutlu olsun Mutlu ol senelerce Sana boncuktan kuş yaptım Konacak pencerene Karakollar beni alır Sorgular gecelerce Hiç bekleme belki gelmem Gelemem senelerce |
Benim sevdalarım yeni filizlenir
Doymasada toprak can, can içinde Şu kara günlerim yeni beyazlanır Doymasada yürek can, can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost Filizlerim kokar gül deste gibi Bülbül figan eder sanki yasta gibi Benim deli gönlüm yine hasta gibi Artar eksilmiyor can can içinde Gül yüzlü gül destim Pirim ben sana küstüm İnan değil sana kastım Cahille sohbeti kestim Dost, dost |
Gayrı gider oldum gardaşlar
Ve de kızkardaşlar Gayrı haram bu can bana Bu toprak damlar bu yollar bana Bu sevdalar bu ağaçlar haram bana Oğul uşak bir de karım Kurt bana hastır çeker Yılan bana çıyan bana Hastır çeker yılan bana Lan gardaş bu nasıl yara Lan gardaş bu nasıl yara Kanar her yerinden Dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben Hastir çekilmişim yani kendi öz yurdumdan Çeker giderim. |
Güller solmadan önce gel
Gecenin yarısında gel Gizli gizli gel sessiz gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Bak ben gelmeden önce gel Ben sana gel demeden gel İşte şimdi gel hadi gel Uykulara karışmadan Yastığımız buruşmadan Rakımız mayışmadan gel Gün sabaha kavuşmadan Ayaklarım dolaşmadan Arzular savuşmadan gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Ateş sönmeden önce gel Sabahın serininde gel Islak ıslak gel titre gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel Şarkım bitmeden önce gel Söyleyince gel çabuk gel Hadi hadi gel şimdi gel Uykulara karışmadan Yastığımız buruşmadan Rakımız mayışmadan gel Gün sabaha kavuşmadan Ayaklarım dolaşmadan Arzular savuşmadan gel Ay pencereden aşmadan Karanlık yoldan şaşmadan Yavaş yürü koşmadan gel Kimselere sataşmadan Ekiplere dalaşmadan Belaya bulaşmadan gel |
Ne sen leyla' sın ne de ben mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan sonradan Hep sonradan gelir aklım başıma hep sonradan Hep sonradan gelir aklıma hep sonradan, sonradan Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan Ne sen bulutsun ne de ben yağmur Ne sen mağrur ne de ben mağrur Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan, sonradan Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan Hep sonradan gelir aklıma, hep sonradan, sonradan Hep sonradan gelir aklım başıma, hep sonradan |
Koçero bir dağ çekirgesinin gecede irkilmesidir
Bir belirsiz karanlıktan Bir belirsiz karanlığa İrkilip uçmasıdır Bir dağ çekirgesinin Bir kurdun kaçmasıdır kendi karaltısından Yamaçtan bir taşın yuvarlanması Bir pınarın durup durup akması Bir çift gözün karanlığa bakması Şimşeklerin uzak uzak çakmasıdır dağlarda Bir mavzerin yanlışlıkla patlamasıdır Bir geyiktir koçero Sekerken taştan taşa kırılmış bilekleri Tırnakları kekik nane ve menekşe kokulu Tırnakları rüzgarlı Suçsuz bir geyik Avcılar yakalarsa mezedir eti *****ler kovalarsa diş kırasıdır Bir okul piyesidir koçero Açış konuşmalıdır ve halaylı türkülüdür Müsamere derler adına oralarda Kaymakamlı savcılı ve çavuşludur Biletlidir ve yoksullar yararınadır Muhtara sorarsanız Bizim serseri veli Marabaya sorarsanız İşini bilmemiş deli Köylüye sorarsanız Ekmeksiz garibin teki Çocuklara sorarsanız Yüce dağlar aslanı aslan koçero Kimsesize sorarsanız Hükümet bilir onu Candarmaya sorarsanız Devletin dağlarda silah çatması Vurguncuya sorarsanız Yolkesici yağmacı Soyguncuya sorarsanız Devletin acizliği Sağcıya sorarsanız ******et pezevengi Solcuya sorarsanız "ferman padişahın dağlar bizimdir" Erzurum'da kol başıdır Erzincan'da deli daylak Pir sultan yoldaşıdır sivas'ta Bir "kılıcı kanlı" van'da Mardin'de bir Gözükanlı kaçakçı Diplomata sorarsanız Turistik bir serüven Kaymakama sorarsanız "ahval-i adiye"den Sosyeteye sorarsanız Eğlenceli bir briç Sorarsanız bezirgan filimciye Gişelik bir senaryo Sorarsanız bürokrata Atatürk'ün gardrobuna Tükürmüş biri Hümaniste sorarsanız Fransızca bilmeyen Montenyi'den anlamıyan Mitologya tragedya Hümanizma helenizma Hiçbirinden çakmayan Bir yörüktür koçero Ne anlar rönesanstan Ne anlar restorasyondan |
Gençliğimi kimse bilmez
Sakallarımdan cocuk kokusu Ağzımdan ay ışığı fışkırır benim Ceketimi yağmurlara astığımdan beri Tehlikeli şiir okur Dünyaya sataşırım ben Güzüm baharlara Yüzüm yağmurlara Hüznüm dağlara küs Gözüm sabahlara Ömrüm topraklara Hüznüm dağlara küs Geceden karanlık sebebim Geceden mülteci kederim Korkarım dönmez yüreğim Korkarım güzelim korkarım Beni soracaklar Beni bulacaklar Beni yoracaklar yar Beni tutacaklar Beni yakacaklar Bana kıyacaklar yar Sorulur karanlık sebebim Vurulur mülteci kederim Korkarım dönmez yüreğim Korkarım güzelim korkarım |
Munzurdan bir kuş indi
Karalı karalı Gittim baktım kanatları Yaralı yaralı Kirvem belli Dersim dağları Maralı maralı maralı Kirvem kirvem kirvem kirvem Hey avcı vurmuş gor kaç gündür yaralı Munzurdan bir tas su verim de ölem diyor Hem ağlıyor hem bir türkü söylüyor Biz de söyleyelim birlikte ölelim Munzur benim kirvem olur kime vereyim Kirvem yine bela kirvem yine bela Duman olmuş dağlar yolum karanlık Kirvem yine bela kirvem yine bela Kor olmuş dağlar yolum karanlık Aaahh diz çöküp illede Anam anam anam diyor Burna haber salında daye daye daye Ahhhh dönüp gitsem şu dağlara diyor Kirvem dağlarda nerde olduğunu bilem Ahhhhh dağlara git ateş yak orda olduğunu bilem Ahhhh kirvem uzat uzat ayağının altını öpem Munzurdan bir taş su verim de ölem diyor Hem ağlıyor hem bir türkü söylüyor Biz de söyleyelim birlikte ölelim Munzur benim kirvem olur kime vereyim Kirvem yine bela kirvem yine bela Duman olmuş dağlar yolum karanlık Kirvem yine bela kirvem yine bela Kor olmuş dağlar yolum karanlık |
Kapıya vurdun ardımdan
Ölecektim ben kahrımdan Beni vursalar anlımdan Yine senin derdindeyim Geçip karşımda dursan Hem bağırsan hemde kızsan Beni keleş ile vursan Yine senin derdindeyim Kaleşnikof ile vursan yine senin derdindyim |
Deli dolu bir akşam
Vakit ayrılık Saatler yanlızlığa dönüyor mağrur Yabancı düşler kalmış dünden geriye Yür kler pişmanlığa çarpıyor mağrur Adımı anamazsın, yoluma çıkamazsın Gönülden sevemezsin sen Geçmişi silemezsin, rüyama giremezsin Gerçekten sevemezsin sen Beklenen ölümlerin kaçışı olmaz Bir yıldız bilinmeze kayıyor mağrur Ben sürgünüm sen durgun Kaçak bu sevda Dilim hep elvedaya dönüyor mağrur Haykırsam duyamassın Çağırsam gelemezssin Yürekten sevemezsin sen Zor günde aramassın Hiç yalnız kalamazsın Korkusuz sevemezsin sen Öyle bir koşup gidişin vardı ki Seni vicdansız, insafsız, kitapsız Deli dolu bir akşam Vakit ayrılık Saatler yanlızlığa dönüyor mağrur Yabancı düşler kalmış dünden geriye Yürekler pişmanlığa çarpıyor mağrur Adımı anamazsın, yoluma çıkamazsın Gönülden sevemezsin sen Geçmişi silemezsin, rüyama giremezsin Gerçekten sevemezsin sen Beklenen ölümlerin kaçışı olmaz Bir yıldız bilinmeze kayıyor mağrur Ben sürgünüm sen durgun Kaçak bu sevda Dilim hep elvedaya dönüyor mağrur Haykırsam duyamassın Çağırsam gelemezssin Yürekten sevemezsin sen Zor günde aramassın Hiç yalnız kalamazsın Korkusuz sevemezsin sen Öyle bir koşup gidişin vardı ki Seni vicdansız, insafsız, kitapsız |
Rüya, bütün çektiğimiz
Rüya kahrım, rüya zindan. Nasıl da yılları buldu, Bir mısra boyu maceram. Sus, kimseler duymasın. Duymasın ölürüm ha. Aymışım yarı gece de Seni bulmuşam sonra Yağar bir yağmur sonra... Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, Bilmezler nasıl sevdik birbirimizi, İki yitik hasret, İki parça can. Sus, kimseler duymasın Duymasın ölürem ha Aymışam yarı gecede Seni bulmuşam sonra Yağar bir yağmur sonra... Yağıyor yeşil yeşil. |
Yiğidim yiğit olmasın aya
Yanık türkülere vurmayın beni Tutuşur dizelerim dizelerim sonra Her biri yıldız kendi halinde Geceleri inen inen sessizlik Umarsız açan eski yaradır İşte gene yükseldi duvarlar Etme gözlerim koru kendini Ayıklasam dize dizelerimden Acıyı dönüş duvar nemini Kirli gömleğimi koklarmış annem Koklasın şiirimi sıcak bir ekmek gibi Kirli gömleğimi koklarmış annem Koklasın türkümü sıcak bir ekmek gibi |
Bir mavi otobüs gelirdi
Seni alır giderdi O mavi otobüs var ya Seni alır giderdi Kaldırımlar kaldırımlar varya Seni alır giderdi O mavi otobüs varya Seni alır giderdi Fabrikada tütün sarar sanki kendi içer gibi Oturmuşta hayal kurar bütün insanlar gibi Cama cama Cama çıkma sevdiğim O fabrikanın onu varya O kalabalık insanlar varya Seni alır giderdi Saat 6''yı 10 geçe varya O mavi otobüs varya O insanlar varya Seni alır giderdi Fabrikada tütün sarar Sanki kendi içer gibi Oturmuşta hayal kurar Bütün insanlar gibi |
Uyusun ha iyi büyüsün
Camlar buğulanmasın Sen uyu uyusun Bulutlar uyanmasın Işıklar uyanmasın Camlar buğulanmasın. Sen uyu, uyanmasın İstanbul uyusun Karagümrük uyusun Fatih uyusun Atatürk bulvarında Rüyalar büyüsün. Sen uyu, uyusun İstanbul uyanmasın Gemiler uyanmasın Camlar buğulanmasın Cibali uyanmasın Kalbim buğulanmasın Gemiler uyanmasın Camlar buğulanmasın. |
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimizde O yuvasız çalı kuşu Bense kafeste kanarya O dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm yüreğimi Başkaldıran dizelere Aramakmış oysa sevmek Özlemekmiş oysa sevmek Bulup bulup yitirmekmiş Düşsel bir oyuncağı Yalanmış hepsi yalan Yalanmış hepsi yalan Sevmek diye bir şey varmış Sevmek diye bir şey yokmuş Acı çektim günlerce Acı çektim susarak Şu kısacık konaklıkta Deprem kargaşasında Yaşadım bir kaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde Acılardan arta kalan İşte bu bakışlarmış Buğu diye gözlerimde Gün batımı bulutlarmış |
Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum Seni senden güzelim istiyorum Beni şad et şadiye başın için Her zaman sen yalancı ben kani Her zaman orta yerde bir mani Her zaman sen uzakta ben müştak Her tellakide bir hayalin berrak Nerede o mis gibi leylaklar Sararıp solmak üzere yapraklar Bana mesken olunca topraklar Beni yad et güzelim başın için |
Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde çiçekler içinde Dudağında yarım bir sevdanın hüznü Aslan gibi göğsü türküler içinde Rastlardım avluda hep volta atarken Cıgara içerken yahut coblanırken Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi Çocukça sevdiği çiçeği sularken Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar Suçu saz çalmakmış öğrendiği kadar Geçiyor önümden gül yüzlü Bahtiyar Yara aldığı yerde kalan sazı kadar Beni tez saldılar o içerde kaldı Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde Ne yapsa etse üstüne gitmişler Mavi gök yüzünü ona dar etmişler Gazetede çıktı üç satır yazı ile Uzamış sakalı çatlamış sazıyla Birileri ona ölmedin diyorda Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu |
Dalyan gibi bir çocuktu
Benim gözümde küçüktü Küstüde dağlara çıktı İner mi inmez mi bilmem Şimdi dağların tozudur Belki isyanın sazıdır Halen kalbimde sızıdır Diner mi dinmez mi bilmem Adı Yılmaz kendi yılmaz Makamı yok dem tutulmaz Dağlara soru sorulmaz Döner mi dönmez mi bilmem Mavi gözleri boncuktur Ölüm korkusu şuncuktur Azrail atı kancıktır Biner mi binmez mi bilmem Parkasına kar yağmıştır Bir kenarda ağlamıştır Belki elleri yanmıştır Söner mi sönmez mi bilmem Adı Yılmaz kendi yılmaz Makamı yok dem tutulmaz Dağlara soru sorulmaz Döner mi dönmez mi bilmem |
Dağlarda öfkeli başım
Serhatta hep akşam oluyor Nasipsiz kıştan mı Yağmurdan mı yoksa aşktan mı Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça Geceyi tutacağız, görecek göreceksin Ağladıkça ağladıkça güneşi tutacağız Görecek göreceksin İlk yazda bitti telaşım Alnımda hep kavga duruyor Vakitsiz hırstan mı Bahardan mı yoksa aşktan mı Ağladıkça ağladıkça, bozkırlar yeşerecek Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça Güneşi tutacağız, görecek göreceksin |
Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende. Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye, Bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın niye. Çok uzakta öyle bir yer var O yerlerde mutluluklar Paylaşılmaya hazır Bir hayat var. Ağlama bebeğim ağlama sende Acı sende hasret sende. Dalıp dalıp derinlere düşünmen niye, Bu küskünlük, bu dargınlık, kızgınlık niye. |
Yüzünün yarısı göz kadife yansımalı
Bulutlu siyah ah bulutları eflatun O boy aynasından çıktı fransızın malı Vişne asidi vardı tadında rujunun Ah sinema yıldızı filan olmalı Ağızlığı kristal son derece uzun Bir kibrit çakıldı mı ah yağmurluklu kız Alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor Ah çocuk yüzünde gül goncası ağız Saçlarından incecik su tozu dökülüyor Sığınak gibi derin ağaçlar gibi yalnız Karartma başlamış ışıklar örtülüyor Ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu Kırkmaları morsalkım göz kapakları saydam Çok vapurun battığı bir liman ******su Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam Ay ışığında deniz akordeon solosu Pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam Görkemli çadırında italyan lunaparkın Sanki zeytin düşürür yerlere gözlerini Ah tahtına kurulmuş bol sakallı bir kadın Sutyenler tutmuyor çılğın göğüslerini Kaşları ip incesi kumral kirpikleri kalın Kim görse şaşırır sakalının süslerini Tavana asılmış sosyalist saçlarından Ah sabah sabah omuzları kan içinde İşkence sonrası genç bir kadın militan Yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde Adı bile çıkmamış dudaklarından Doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde |
Neden hala gelmedi? Saati mi şaşırdı bu hıyar? Gerçi hiç saati olmadı ama.. En azından birine sorar. Cebimde bir lira desen yok! Madara olduk meyhaneye Ahh eşek kafam benim. Nasıl da güvendik bu hergeleye? Gelse balığa çıkacaktık Ne çekersek kızartıp rakıyla yutacaktık. Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp, Enterasan hayellere dalacaktık. Bu sandalı geçen hafta çalıntıdan düşürdük Arkadaşlar ısrar etti, Biz de iyi olur, bize uyar diye düşündük. Saat sekizde gelecekti. Bana beş milyon borç verecekti.. Yoksa O nemrut karısıkaçtı da, Onun peşinden mi gitti? Eğer öyleyse yandık! Gudubet gene yaptı yapacağını! Geçen sene merdivenden itip Kırmıştı Rıza***8217;nın bacağını Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak, Ya da horlarken Rıza***8217;yı boğacak. Bak şimdi acıdım, aşkolsun adama... Ben olsam vallahi başedemem! Hele beş tane velet var ki boy boy, Allah***8217;tan düşmanıma dilemem Aslında iyi çocuktur Rıza , efendi huyludur. Herkesin suyuna gider. Yoksa, kalıba vursan hani, Tek başına on tane adam eder. Bir keresinde hiç unutmam, Üç beş zibidi haraca dadandı. Rıza sandalyeyi kaptığı gibi Herifleri hastaneye kadar kovaladı! Aynı mahallede büyüdük, Aynı kızları sevdik, Aynı kafadaydık. Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu. Biz başka havadaydık. Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır, Aynı takımı tutardık. Fener***8217;in maçına iddiaya girer, Millete az mı yemek ısmarlattık. Bir tek askerde ayrı düştük. Bana Bornova düştü, ona Gelibolu. Döner dönmez evlendirdiler, En büyük salaklığı da bu oldu. Ben se hiç düşünmedim, zaten param yoktu. Hep tek tabanca gedim... Benim beğendiğimi anam istemedi, Onun gösterdiğini ben sevmedim. Neyse bunlar derin mevzu.. Anlaşıldı bu herif gelmeyecek Ufaktan yol alayım. Anam evde yanlız, şimdi meraktan ölecek. Gittim, vurdum kafayı yattım. Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini... Ne bilirdim yolda kamyon çarpıp, Hastaneye kavuşmadan can verdiğini?! Vay be Rıza........... Sonunda sen de düştün Azrail***8217;in peşine! Dün boşuna günahını almışım. Ne olur kızma bu kardeşine... Öğlen kahvede söylediler. Rıza ölmüş! dediler. Ne kolay söylediler. Sanki dev bir taş ocağını, Kökünden dinamitleyip, üstüme devirdiler! Ahh dostum... O kocaman gövdene O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını, Senin üzerine nasıl böyle çivilediler? Yani sen şimdi gittin!... Yani bir daha olmayacak mısın? Yani bir daha borç vermeyecek, Rakı ısmarlamayacak mısın? Peki, beni kim kızdıracak? Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak? Peki, beni bu köhne dünyada Senin anladığın kadar kim anlayacak? Ulan Rıza..... Ne hayallerimiz vardı oysa... Ne acayip şeyler yapacaktık. Totoyu bulunca dükkan açıp, Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık. Talih yüzümüze gülecekti be... Karıyı boşayıp, Sıfır bir Mercedes alacaktık. Hafta sonu iki yavruyu kapıp Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık. Ah ulan Rıza....... Bu mahallenin nesini beğanmedin de, Öte yana taşındın? Arasıra gıcıklaşırdın ama inan... Benim en kral arkadaşımdın. Ulan Rıza....ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt ederim? Senden ayrılacağımı sanma... Birkaç güne kalmaz ben de gelirim |
Alnını dağ ateşiyle ışıtan dostum
Yüzünü kan ile yıkayan dostum Senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül Benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun Simdi dingin gövdende büyüyen sessizlik Ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun Basini omuzuma yasla Gögsümde tasiyayim seni Gövdem gövdene Gövden gövdeme can olsun |
Dağda keklik avlarım
Tabancamı yağlarım Ben bir öksüz oğluyam Gençliğime yanarım Amanım minnoş, minnoş Yaktın beni minnoş. Yine oldu akşamlar Eğleniyor gagoşlar Vay benim deli gönlüm Nerelerde akşamlar Amanım minnoş, minnoş Yaktın beni minnos Zalım ağlattı beni Derde bağlattı beni En yoksul&kötü günlerimde Bıraktı gitti beni Amanım minnoş, minnoş Yaktın beni minnoş. |
Yaşayanlar bir gün ölür
Bir gün ölür elbette Ağaçlarla balıklarla Kuşlarla ben amenna Ağlayanlar bir gün güler Bir gün güler elbette Uyanmakla anlamakla Bilmekle ben amenna Kısa çöp uzun çöpten Hakkını alacak elbette Direnmekle güvenmekle Barışla ben amenna |
Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet O eski, o eski heyecan ölür An gelir biter muhabbet Şarkılar susar heves kalmaz Şataraban ölür Şarabın gazabından kork Çünkü fena kırmızıdır Kan tutar & tutan ölür Sokaklar kuşatılmış Karakollar taranır Yağmurda bir militan ölür An gelir Ömrünün hırsızıdır Her ölen pişman ölür Hep yanlış anlaşılmıştır Hayalleri yasaklanmış An gelir şimşek yalar Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını Direkler çatırdar yalnızlıktan Sehpada pir sultan ölür Son umut kırılmıştır Kaf dağı' nın ardındaki Ne selam artık ne sabah Kimseler bilmez nerdeler Namlı masal sevdalıları Evvel zaman içinde Kalbur saman ölür Kubbelerde uğuldar baki Çeşmelerden akar sinan An gelir -la ilahe illallah- Kanuni süleyman ölür Görünmez bir mezarlıktır zaman Şairler dolaşır saf saf Tenhalarında şiir söyleyerek Kim duysa & korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- Saatli bir bombadır patlar An gelir Attila ilhan ölür |
Canım ey canım ey
Canım eylen ey Evimi başıma yıkıp giden hey Kapkara büyürken Geceler derinden Canımı içimden Alıp giden hey Ay gidiyor Günlerim kanıyor Gün yüzün dönüyor Ay gidiyor Günlerim kanıyor Gül yüzün dönmüyor Canım ey canım ey Yanan ömrüm ey İçime ateşi Koyup giden hey Sessizce büyürken Avluda cehennem Güneşi koluna Takıp gelsen hey |
Maviye
Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgârda âsi. Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç, Yılandan çıplak, Vurgun ve belâ Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar, Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı, Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay karanlık... |
Saat 21'i vuranda
Burada kan panalar çalardı Burada. Burada hasret ve dert Sen nerdeydin? Bugün Bugün görüş günümüz Herkes geldi, sen nerdeydin? Aynı daldaydık Aynı daldaydık Aynı daldan düştük ayrıldık Aramızda yüzyıllık zaman Yol yüzyıllık Tam yüzyıl Tam yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli Gözlerin içimde durmayalı. Dokunmayalı sıcaklığına karnının Tam yüzyıldır bekler beni bu şehirde bir kadın Aynı daldaydık Aynı daldaydık Aynı daldan düştük ayrıldık Aramızda yüzyıllık zaman Yol yüzyıllık |
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın avutulmuş çocuklar çoktan sustu bir ben kaldım tenhasında gecenin avutulmamış bir ben... şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim ki bu yaşlar utangaç boynunun kolyesi olsun bu da benden sana ayrılığın hediyesi olsun soytarılık etmeden güldürebilmek seni ekmek çalmadan doyurabilmek ve haksızlık etmeden doğan güneşe bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun.. şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum bu son olsun be..bu son olsun! bu da benim sana ayrılırken mazeretim olsun! şimdi saat yokluğunun belası sensiz gelen sabaha günaydın! işi-gücü olanlar çoktan gitti bir ben kaldım voltasında sensizliğin hiç uyumamış bir ben... şimdi dişlerimi sıkıp dudaklarıma kanamayı öğrettim ki bu kızıl damlalar körpe yanağında bir veda busesi olsun bu da benden sana heba edilmiş bir aşkın son nefesi olsun... kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni beyninin içindekileri anlayabilmek ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü bütün saatleri öylece durdurabilmek için çıldırasıya paraladım kendimi lanet olsun! artık sigarayı üç pakete çıkardım günde olsun be! ne olacaksa olsun! bu da benim sana ayrılırken şikayetim olsun gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun isterim sende ben gibi yan ömrüne hep ağla hep ağla bu benden son dua bu benden ayrılık hediyesi olsun |
bizim evin bacaları aman aman kader
yanmaz oldu sobaları aman aman kader yarim gitti gelmez oldu aman aman kader bu da bana bin dert oldu aman aman kader. bahçelerde yeşil yaprak mamoş giyer kara kaban gel ikimiz sarılalım en sonumuz kara toprak eyvah eyvah mamoş eyvah doktor getir yarama bak. ben kapıyı araladım ben bahtımı karaladım eyvah eyvah eyvah eyvah ben mamoşu yaraladım uyan mamoş uyan uyan. pencereden bir taş geldi ben zannettim mamoş geldi uyan mamoş uyan uyan başımıza neler geldi eyvah eyvah mamoş eyvah doktor&tabip getir yarama bak. |
Geçiyor önümden
Sirenler içinde Ak eller u tunde Çiçekler içinde Dudaginda yarım Birsevdanın hüznü Aslan gibi gögsü türküler içinde Rastlardım avluda Hep volta atarken Cigara içerken yahut coplanırken Kimseyle konuşmaz Dal gibi titrerdi Çocukça sevdiği çiçeği sularken Diyarbakırlıymış adı bahtiyar Suçu saz çalmakmış Öğrendiğim kadar Geçiyor önümden gül yüzlü bahtiyar Yaralıyım yerde kalan sazı kadar Benide saldılar o kaldı içerde Çok sonra duydum ki Yozgatta sürgünde Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler Mavi gökyüzünü ona dar etmişler Gazete çıktı üç satır yazıyla Uzamış sakalı çatlamış sazıyla Birileri ona ölmedin diyordu Ölüm ilanında hüzünle gülüyordu... |
Bugün düsünemiyeceğin kadar başım belada
Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada İler-tutar yani yok (2) Fişlenmişim adım-eşkalim bilinmekte Üstelik göğsümde yani tam şuramda Kirli sakalıyla bir eşkiya gezinmekte Başım belada Adamın biri vurulmuş sokakta Cebinde adresim bulunmuş Başım belada Tabancamı unutmuşum helada Nerden baksan tutarsızlık (2) Nerden baksan ahmakça başım belada üzerime kan sıçramış doğarken uykularım yarıda kalmış başım belada senelerce kuralsız yaşamışım nere gitsem çaresi yok (2) nere gitsem çaresi yok yanmışım Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda İhanetin adı yok Neylersin ki çember daralmakta Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta Başım belada adamın biri vurulmuş sokakta cebinde adresim bulunmuş başım belada tabancamı unutmuşum helada nerden baksan tutarsızlık (2) nerden baksan ahmakça başım belada üzerime kan sıçramış doğarken uykularım yarıda kalmış başım belada senelerce kuralsız yaşamışım nere gitsem çaresi yok (2) nere gitsem çaresi yok yanmışım başım belada |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:07 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team