![]() |
O yorgunluğun kitaplarındaki
umutsuz sevgiler miydi düşleri eskiten bir kez miydi tam yüreğimize saplanışı o kemirgen kuşkuların o yabanıl uğultuların Ömürboyu yalnızlık yargılısının buluvermek birden kerem sevdasını canımızın çekirdeğinde üstelik bunca ayrılıktan sonra Soyunup bütün kitaplardan hüzünden ayrılıklardan aşmak istesek de masal dağlarını tutabilir miyiz yelesini o tanrısal atların Dinlenirken sevginin billur ırmağında güneş kararıyor apansız çatlıyor yüreğimizde yalnızlık tohumu ve gurbet batırıyor dişlerini etimize. |
Aşk donuklaşmış,
Pencereler yağmura hapsolmuş, Uzaklardaki sesin, ya da yanıbaşımdaki sesin Yağmuru bölüyor, Belki beni çağırıyor, belki katı ruhumu, Sarhoşluk bu olsa gerek, Ya da okyanusun dibi gibi birşey, Tek fark aşk donuklaşmış... |
Deli kuş bilir misin nedir
türküler kadar sevdalanmak duyabilmek yüreğinde bir depremin uğultusunu Suya düşen bir karanfilse yüreğin bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm vursun seni o taştan bu taşa o çağlayandan bu çağlayana sürüklesin Kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzaksın demektir devinmez yüreğinin mağması çatlamaz sabrın kara taşı unutma |
Acının bağrından
mavi bir çelik gibi fışkıran öfke dünyayı değiştirecektir mutlaka Yeni hayat kendini yeniden yaratacaktır ona sahip çıkan ellerde ve bu yüzden öfke sevda gibidir kimilerinde Yüreğinin pas tutmakta olan kıvrımları sarsılsın bir an öfkenin gökgürültüsüyle beyninin her hücresi bir gerilla gibi kuşansın pusatlarını ve sokağa çıksın ve bir hançer gibi saplansın puştlukların ihanetlerin bağrına Bak o zaman nasıl bitecek yanlışlar ve cehennemleşen yalnızlığın Sevdalar duman olmayacak o zaman Hüznün isyan olmuştur çünkü Hüznün isyan olmalıdır |
Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı hiçbir otobüs durağı kalmasın Biz yürüyelim kent güzelleşsin gürültüsüz sözcükler bulalım yeni sevinçlere benzeyen Biz gelince bir yağmur başlar yüzün çizilir buğulanan camlara bir uzun karatma biter akasyalar köpürür birdenbire ve her avluda adınla anılan çiçekler sulanır akşamüstleri Bir arkadaş evinde uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın Biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine Gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen |
Acının tutanakçısıyım
Anlatıp dururum aşkları Ayrılıkları ve o destan Yalnızlığını ömrümüzün Göçebe, Gezgin ve Aylak Biri miydim aklıma gelmedi Bir çingeneyle bir bilici Hep aynı şeydi bildiğim Ve serseriliğimdi aşklar Bir masalcıydım belki de Yaşadım o büyük serüvenleri Yolculuklar tarihimdi benim Acılar yaşanıyordu yurdumda Peşpeşe yakılıyordu kentler Bense hep oralardaydım Daha yangın başlamadan önce |
Ne gözlerindeki çöl yanlızlığı
Ne de yüreğindeki sönmüş volkan Büsbütün kopmuş sayılır yaşamaktan Şüphesiz eski bir frenks kadar Alışkın değilsin bekleyişlere Ama suskunsun bir sfenks kadar Susmak birşeylerin anlatımıysa Şüphesiz en anlamlı şeydir susmak Uzak dağ yanlızlığını anlatmak Ürpertsede bir şairi her zaman İnsanın en görkemli yanı yaşamak ve susmak belki de İkisi de sevgiler kadar anlamlı Susmak birşeylerin anlatımıysa Şüphesiz en iyi anlatıcıdır doğa.. |
Gün biterken çingeneler
inecek ovaya çengilerle Ateş yakılacak ve birer yalım düşecek kızların yüzüne Dinle ve sorular sor kendine Doğayı, insanı ve geceyi neydi güzelleştiren böyle Yolculukları güzelleştiren neydi Tan atımına gelince vakit istersen bir kolunu dağların omuzuna at Unutma geceyi bütün bir ömür Buruşturulup atılıvermiş uzak ve ansız bir bakış uzak bir buluttur şimdi keder |
Gittikçe yalnızlaşıyorum bir sen varsın
karşılığı olmayan sorular düşüyor aklıma ve kuşların intihar tasarısından söz ediliyor kentte soğuyan ellerinde kalıyorum bir kırlangıç gibi Ellerin bir mecnun yurdu, upuzun bir sessizlik birlikte okuduğumuz kitaplar kadar sımsıcak Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına Dünya upuzun bir çöl sanki, bir buzul kütlesi karşılık bulamıyorsun aklıma düşen sorulara ve düşüp duruyor kırlangıçlar, üşüyorum bir yolcu hüznüyle geçip gidiyor ömrümüz Sesine bir esmerlik düşüyor parçalanıyor yüzün kayıp gidiyor parmaklarımın arasından bir aşkı anlatmak için seçtiğim sözcükler hep yanlış numaralar düşüyor telefonlarda kaçırıyor korku bakışlarını eski tanıdıklar Bir sen varsın kurtulursam bu aşkla kurtulurum Gülüşü süt mavisi insanlar vardı/ nerede şimdi çoğunun adını unuttum çoğunun kimliğinde kazınmış adresler Nevin canına kıydı geçen gün, şiir gibi bir kızdı bilirsin Öner enfaktüs geçirmiş içerde, kesik kesik öksürürdü eskiden Ayşe ise acemi bir sokak yosması artık Üşüyorum, ama sen anılarla sarma beni ve anlat yanlızlığımızı |
Bir şeyler kapanıyordu bir yerlerde,
belki bir kapı, belki bir mezar - ama çatı değildi - sanki bir yangın, tavşanların, kuşların hızından anlıyordun, ama çatı değildi kapanan, üzerinde bir bayrak dalgalanan. Ama çatı değildi kapanan; biraz daha ışık, diye haykırdın, dağlarıma ve uçurumlarıma, hepsini gövdeme duvarlarıma kazıyacağım. Bir şeyler kapanıyordu bir yerlerde: Kiminin bahtı, kiminin yüreği, kiminin kapısı ve penceresi. Düşündün: Her şey butun bir sonsuzluk ve bir dakikaydı önünde ve sonunda. Bir dakika, o senin olan bir dakika, yani yaşaman için sana bırakmadıkları. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:38 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team