![]() |
Adamın bir tanesi bir kahveye girer ve,
-"Millet bana bakın, size söylüyorum tam 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem" der ve çıkar. Kahvedekiler adam deli diye fazla önemsemezler. Ve aradan 30 sene geçer. Aynı adam kahveye gene gelir ve derki, -"Hatırladınız mı beni millet. Size demiştim 30 sene önce ***8216;***8217;Ben gene gelicem***8217;***8217; diye, işte geldim der. Kahvedekiler tabiiki şaşırır. Adam devam eder. - "30 Sene sonra gene gelicem bu kahveye" der. Ve gider. Aradan bir 30 sene daha geçer. Nesil değişmiştir 30 sene önceki insanların çocukları kahvede oturmaktadır artık. Adam kahveden içeri girer. - "Bana bakın millet ben sizin babalarınıza söyledim. Size de söylüyorum 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem" der ve çıkar. Kahve milleti gene bunu takmaz. Aradan 30 sene geçer ve adam gene gelir. - "Beni hatırladınız mı millet 30 sene önce tekrar gelicem demiştim. İşte geldim ve 30 sene sonra gelip sizin çocuklarınıza da aynı şeyi söylicem" der ve gider. Aradan bir 30 sene daha geçmiştir. Ve adam yine kahveye gelir. -"Bana bakın millet ben sizin dedelerinize söyledim. Babalarınıza söyledim. Şimdi size söylüyorum tam 30 sene sonra ben bu kahveye gene gelicem" der ve gider. İçlerinden birisi, - "Arkadaşlar bana bu olayı dedem anlatmıştı. Gelin bir hocaya gidelim bu adam niye ölmüyor, nedir bunun hikmeti diye soralım" der.Ve bir hocaya giderler.Hocaya durumu anlatırlar. Hoca, - "Ben bir gece rüyaya yatayım Azrail ile konuşayım bakayım niye canını almıyor bu adamın size yarın haber veririm" der. Ve gece olunca hoca rüyaya yatar rüyasında Azrail ile konuşur. - "Ya Azrail sen bu şahısın canını niye almıyorsun " Azrail, - "Zamanında bu adam bir dilek diledi. Dileği kabul oldu onun için" der. - Hoca "Ne diledi ya Azrail" diye sorar. Azrail, - "Allah`ım bana milli piyangodan büyük ikramiye çıkana kadar canımı alma diye diledi" der. - Hoca "E Allah istese buna büyük ikramiyeyi çıkartamaz mı". - Azrail - "Çıkartmasına çıkarırda ahlaksız bilet almıyor ki. |
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine bir
konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a, - "Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve artık neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" der. Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulunur, - "Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar" der. - "O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim." Şoför, gerçekten çok başarılı bir konuşma yapar ve sorulan tüm soruları doğru yanıtlar. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış bir soru sorar. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye döner ve, - "Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip" der. Sonrada Einstein' i işaret ederek söyle devam eder, - "Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz o bile yanıtlayacak |
Müşteri, ayakkabı mağazasında bir çift ayakkabıyı beğeniyor,
alıp kasaya yanaşıyor. Kasiyer ayakkabıları poşete koyarken, müşteri soruyor, "-41 lira değil mi?..." Kasiyer 'Ne münasebet' der gibi bakıyor ve, "-Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 liradır..." diyor. Müşterinin cümlesinin bitişi ile kasiyerin kopuşu aynı zamana denk geliyor; "-Olur mu hanımefendi, altında 'Size 41' yazıyor... |
Avukat hırsızlıkla suçlanan müvekkilini yaratıcı bir savunma ile
hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargıca hitaben, - "Müvekkilim, arabanın camından içeri sadece kolunu sokup çantayı almıştır. Müvekkilimin kolu, müvekkilimin bizzat kendisi değildir. Sadece bir kol tarafından işlenen bir suç için niye bütün bir kişiyi cezalandırıyorsunuz." der... Yargıç , gülümseyerek, - "Peki o zaman aynı mantıkla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yıl hapse mahkum ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eşlik edebilir." der... Müvekkil gülümser. Avukatın yardımıyla müvekkilin takma kolunu çıkartırlar ve dönüp giderler... |
Adamın biri yolda bir günlük bir civciv bulur. Kanı kaynar beslemeye karar
verir. Ertesi gün uçakla seyahat gereklidir. Civcivi havaalanında koynuna saklar ve uçağa biner. Yeri bir rahibenin yanidir. Bir süre sonra civciv adamın koynundan aşağılara kayar. Adam da civcivin rahat nefes alabilmesi için fermuarını açar ve civciv kafasını fermuardan dışarı çıkarır. Bunu gören rahibe adama dönerek şöyle der, -Affedersiniz bayım bu işlerden fazla anlamam ama galiba yumurtalarınızdan biri çatlamış. |
Birgün ormancının biri dalları nehrin üzerine sarkan ağacın dallarını keserken baltasını suya düşürür.
- "Aman tanrım" diye bağırdığında bir peri belirir ve, - "Ne diye bağırıyorsun ?" der. Ormancı baltasını suya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek için o baltaya ihtiyacı olduğunu söyler. Peri suya dalar ve elinde bir altın balta ile tekrar belirir. - "Baltan bu muydu ?" diye sorar. Ormancı, - "Hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde gümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. - "Baltan bu muydu ?" Ormancı yine, - "Hayır" diye cevaplar. Peri suya tekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar. - "Baltan bu muydu ?" Ormancı, - "Evet" der. Ormancının dürüstlüğü perinin çok hoşuna gider ve baltaların üçünü de kendisine verir. Ormancı mutlu bir şekilde evine döner. Bir zaman sonra ormancı eşiyle birlikte nehir boyunca yürürken karısı suya düşer. Ormancı, - "Aman tanrım" diye bağırır. Peri yine belirir ve sorar, - "Ne diye bağırıyorsun ?" Ormancı, - " Karım suya düştü " der. Peri suya dalar ve Jennifer Lopez ile birlikte geri döner. - "Senin karın bu mu?" diye sorar. Ormancı, - "Evet" der. Peri sinirlenmiştir; - "Yalan söylüyorsun, gerçek bu değil" der. Ormancı, - "Özür dilerim peri, ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu. Eğer Jennifer Lopez için hayır deseydim bu sefer Catherine Zeta-Jones ile geri dönecektin, ona da hayır deseydim karımla dönecek ve her üçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç karının sorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez'e evet dememin sebebi budur..." Bu hikayeden alınacak ders :Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsa, bunun iyi ve saygın bir nedeni vardır. Ve bu başkalarının yararı içindir. Kendileri için bir şey istiyorlarsa ekmek çarp - sın - dır |
Avukat Sorulari
1."Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?" 2. "En genç olan oğlunuz, hani şu 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?" 3. "Resminiz çekilirken orada mıydınız?" 4. "Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?" 5. "Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi yoksa siz miydiniz?" 6. "Sizi öldürdü mü?" 7. "Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?" 8. "Oradan ayrılana kadar orada mı kaldınız?" 9. "Kaç kere intihar etmeyi başardınız?" 10. Soru: "8 ağustosta mı hamile kaldınız?" Cevap:"Evet." Soru: "Peki o anda siz ne yapıyordunuz?" 11. Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?" Cevap: "Evet." Soru: "Kaçı erkek?" Cevap: "Erkek yok." Soru: "Hiç kızınız var mi?" 12. Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?" Cevap: "Evet." Soru: "Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?" 13. Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız, değil mi?" Cevap: "Evet, Avrupa'ya..." Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?" 14. Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?" Cevap: "Ölüm sebebiyle." Soru: "Kim ölmüştü?" 15. Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?" Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı." Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mı?" 16. Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?" Cevap: "Bugüne kadar ki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım." 17. Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mı? Şimdi, hangi okula gidiyorsunuz?" Cevap: "Sözlü." 18. Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?" Cevap: "Aksam 8:30 civarında başladık." Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?" Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu." 19. Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mi?" Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim." 20. Soru: "Otopsiye başlamadan önce Bay .....'nin nabzına baktınız mi doktor?" Cevap: "Hayır." Soru: "Kalbini dinlediniz mi?" Cevap: "Hayır." Soru: "Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?" Cevap: "Hayır." Soru: "O halde siz otopsiye başlarken Bay ___ hala yaşıyor olabilir, değil mi?" Cevap: "Hayır." Soru: "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?" Cevap: "Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi." Soru: "Yine de hasta hala yaşıyor olamaz mıydı?" Cevap: "Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor olabilir." |
Kayserili Tuhafiyeci dükkanından geçimini sağlayabiliyor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu.
Günün birinde sağındaki dükkan boşaldı, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti. Ama sonunda bir çözüm yolu buldu, Sağındaki komşusu, dükkanının üzerine, ***8216;***8217;GERÇEK UCUZLUK BURADA***8217;***8217; diye yazdırmıştı. Solundaki, ***8216;***8217;EN BÜYÜK TUHAFİYE MAĞAZASI***8217;***8217;, yazılı bir bez asmıştı. Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurttu, ***8217;***8217;MAĞAZAYA BURADAN GİRİLİR***8217;***8217; |
Dört samimi arkadaş ayni arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail,
- "Türk cehennemine mi Avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?" diye sorar. - "Fark nedir?" diye sorarlar. Azrail, - "Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe, Türk cehenneminde her gün bir kova ..k yersiniz" der. Üç tanesi, - "Biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der. Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. Ve aradan epey zaman geçer Avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, Arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider. Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar, - "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova ..k yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?" - "Oğlum Oğlum" derler. - "Burası Türk cehennemi, bir gün ..k olur kova olmaz bir gün kova olur ..k olmaz, 3 aydır bir ..k yediğimiz yok........ |
Temel yeni yaptığı ahırına ******ları yerleştiriyormuş. Fakat sıra develere geldiğinde, develerin kapıdan geçemediğini anlamış. Başlamış kapının üst kısmını parçalamaya. Oradan geçen biri.
- Birader napıyon sen? Temel, -Ula devenin boyni çok uzun , kapıyu uzatayrum. Adam, - Yahu adam kapının girişindeki toprağı biraz kazsana. Temel, -Amma tuhafsın da, devenin boynu uzun, ayakları değul !!! |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:07 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team