A-Z ye Herkonu

A-Z ye Herkonu (http://www.herkonu.eu/index.php)
-   Genel Konular (http://www.herkonu.eu/forumdisplay.php?f=12)
-   -   Hayata dair.. (http://www.herkonu.eu/showthread.php?t=876)

Psikolog_08 16.02.08 12:53

Gittiğimiz yere zincirlerimizi de götürürüz kendimizle birlikte...
Tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; durup bakarız bırakıp gittiğimizde; onunla dolu kalır düşlerimiz...
İçi arınmamışsa neler bekler insanı, kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna...
Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar, ne korkular içinde kıvranır insan...
Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet, öfke, gevşeklik ve tembellik... (...Lucretius)

Meçhule 29.02.08 10:34

Al***305;nt***305;:

Psikolog_08´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 40121)
zaman neleri alıp götürdü özümden neleri...

teşekkürler..

Zamanı suçlamak en kolayı olsa gerek... Zaman verendir taki bitene kadar tüketende biz... Geçen zamanda özümüzden feragat etmiş olsakta gelecek zamanda var tertemiz bir sayfa... Teşekkürler Paylaşımlar için.

Geleceğin geçmişten çok daha iyi olması duası ile..

Meçhule 29.02.08 10:36

Al***305;nt***305;:

Psikolog_08´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 49728)
Gittiğimiz yere zincirlerimizi de götürürüz kendimizle birlikte...
Tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; durup bakarız bırakıp gittiğimizde; onunla dolu kalır düşlerimiz...
İçi arınmamışsa neler bekler insanı, kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna...
Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar, ne korkular içinde kıvranır insan...
Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet, öfke, gevşeklik ve tembellik... (...Lucretius)

katılmamak ne mümkün :( ahh bir kırabilsem o zincirleri daha mutlu olurum...

GüLce 01.03.08 13:31

Gittiğimiz yere zincirlerimizi de götürürüz kendimizle birlikte...
Tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; ....


Sagol ..cok dogru

Psikolog_08 01.03.08 14:10

Al***305;nt***305;:

Meçhule´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 51144)
Zamanı suçlamak en kolayı olsa gerek... Zaman verendir taki bitene kadar tüketende biz... Geçen zamanda özümüzden feragat etmiş olsakta gelecek zaman var tertemiz bir sayfa... Teşekkürler Paylaşımlar için.

Geleceğin geçmişten çok daha iyi olması duası ile..

Öncelikle duana "amin" demek isterim inşallah hepimiz için aynısı geçerli olur..
Geçmiş zamanın üzerimizde bırakmış olduğu izlerden kurtulup gelecek zamanı tertemiz bir sayfa olarak yaşayabilsek zaten o zaman pişmanlık diye birşey olmazdı :)
Belkide dünyada gerçekten mutlu olarak yaşayabilen insanlar geçmişteki hatalarından gerekli dersleri alıp geçmişini ondan sonra silerek geleceği tertemiz bir sayfa olarak yaşayabilenlerdir..
Yorum için teşekkürler..

Psikolog_08 11.03.08 11:34

Kısa bir aradan sonra Hayata Dair'e devam...

İnsanlar, sizden ne çok şey öğrendim...
...
Gerçek mutluluğun, zirveyi nasıl ölçtüğünüze bağlı olduğunu bilmeden, herkesin dağın zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim...
...
Yeni doğmuş bir bebeğin, o minik elleri ile babasının parmağını sıktığında, aslında babasını ebediyen kapana kıstırdığını öğrendim...
...
Ancak bir insanı yerden yukarı kaldırmak için yardım ettiğinde, birisine yukarıdan bakma hakkının olduğunu öğrendim...
...
Sizden bir sürü şey öğrendim.
Ama bu öğrendiklerimi bir bavul içinde saklasa idim, hiçbir faydası olmayacaktı ve mutsuz ölecektim... (...Johnny Welch)

Psikolog_08 11.03.08 11:38

Her gün, kendi kendime, bütün problemlerimi ayni anda çözmeye çalismayacagima ve sizden de bunu yapmanizi beklemeyecegime söz verecegim...
...
Her güne, kendim, siz ve içinde yasadigim dünyaya iliskin yeni seyler ögrenmeye çalisarak baslayacagim...
...
Her güne, birbirimizi daha iyi taniyabilmemiz için, size üzüntümün yani sira sevincimi de iletmeyi düsünerek baslayacagim...
...
Her güne, bir insan oldugumu ve ben kusursuz oluncaya kadar sizin kusursuz olmanizi istemeyecegime kendime hatirlatarak baslayacagim...
...
Her güne, dünyamizdaki güzellikleri daha çok fark etmeye çalisarak baslayacagim...
...
Her güne, yeniden seven insan olma sürecine girerek baslayacagim ve sonra neler olacagini izleyecegim...

(...Leo Buscaglia)

Psikolog_08 11.03.08 11:43

İnsanoğlu ancak bebekken bol bol güler...
Yaşam merdivenini tırmandıkça bu içten gülme, yağı bitmiş kandil gibi söner...
...
Bu da şu demektir:
Neşelenmek için insanın masumiyete ve temiz kalpliliğe ihtiyacı
vardır...
...
Bu özellikleri olmayan kişiler dudaklarını büzer ve sanki bir kötülüğü gizlemek istermişcesine surat asar...

(...Honore de Balzac)

Psikolog_08 12.03.08 10:45

Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi;
Denizin unutkanlığıdır...
...
Uzak dağlarda kalmış bir bulut;
Rüzgarın unutkanlığıdır...
...
Toprağa düşmüş gümüşlü bir kanat;
Geçen kuşun unutkanlığıdır...
...
Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı;
Gençlik yıllarının unutkanlığıdır... (...Bascho)

Psikolog_08 17.03.08 10:10

17.03.2008 Hayata Dair'e devam..


> Dış görünüşünüzü başkalarınkiyle karşılaştırmayın... Unutmayın siz bir yağlı boya tablosu değilsiniz....
...
> Hırslarınıza gem vurun... Hırslandıkça mutsuzluğunuz artar...
...
> Geçinecek kadar para yeter... Çok para biraz mutluluk getirir ama fazlasını veremez. Zenginlik arttıkça saadet aynı oranda artmaz...
...
> Dâhi olmadığınıza üzülmeyin. Yapılan araştırmalarda fazla zekânın da mutluluk getirmediği görülüyor...
...
> Mutluluk biraz da genetik... Bazı insanlar genetik olarak mutlu olmaya daha yatkındır...
...
> Evliler bekârlara göre hayattan daha çok tatmin duygusu alıyor...
...
> İnanmak hayata bir gaye ve anlam kazandırır... Yalnızlık duygusunu yok eder...
...
> Bencil değil, verici olun... Zarafeti elden bırakmayın, kırıcı olmayın...

(...The Journal of Happiness Studies-Mutluluğa Götüren Altın Kurallar***8217;dan)

Psikolog_08 18.03.08 08:50

18.03.2008


Sen daha hayatı, sevgiyi, gerçeği, yalanı tanımıyorsun...
Doğmak için sebebin ne bilmiyorsun... Ben sana anlatsam yaşadıklarımı, gördüklerimi, hayatı anlatsam yine de doğar mısın?...
Hayat, sevmek nedir bilir misin?...
Sevip de kavuşamamak, ayrılmak zorunda olmak nedir, bilir misin?...
...
İnsanlar acımasızdır küçüğüm... Sana seni, kendini, kalbinde taşıdığın sevgini, duygularını unuttururlar...
Tüm kalbinle savaş açsan, silahın ne olursa olsun yenilirsin...
Savaş kötüdür be küçüğüm... Ama mecbur ederler...
Bir gün gelir, en yakının senin en uzağın olur, hiç tanıyamayacağın hale gelir...
En uzağın, hiç tanımadığın senin en yakının, canın olur. Onun için canını verebilir hale gelirsin...
...
***8220;Gözden uzak olan gönülden de uzak olur***8221; derler ya küçüğüm, inanma...
Sen onu gönlünde yaşatırsan sana hep yakın olur...
Hayat bir okuldur... İnsanlar öğretmen ve öğrencidir...
Acılar, çekilen çileler, kayıplar, feryatlar derstir... Gözyaşları defterdir... Kalbin, duyguların, özgürlüğün kitaptır...
Hayat okulundan başarıyla geçmelisin... Asla isyan etmemelisin...
Öğrenmenin sınırı yoktur... Sen hep bildiğini sanırsın, ama bilmediğin çok şey vardır hep...
Hayat budur...
...
Ağaçlara bak küçüğüm... Onlar yağmurdan yararlanırlar, toprak sayesinde büyür, meyveler açar, insanlar alır...
Ağaçlar da, insanlar da hep başka şeylere bağlı olarak yaşarlar...
Dünya menfaat dünyasıdır... Kimse kendinden başkasını düşünmez...
Bir ananın evladını yangında unutup, kendi canını kurtarması gibi...
Bir evladın nankörlüğü gibi... Bir kızın olur, el bebek gül bebek büyütürsün... Çok seversin...
Canının bir parçası olur... Ama bir gün gelir alırlar elinden...
Sense elin kolun bağlı hiçbir şey yapamazsın... Geri dön diyemezsin...
Bütün bunları kabul ediyorsan doğ küçüğüm...
Aramıza hoş geldin...
(...Lorina Zilan)

Psikolog_08 19.03.08 08:58

19.03.2008

Belki, mutluluk kapısı kapandığında, başkası açılıyordur...
Fakat böyle zamanlarda kapanan kapıya öyle uzun bakarız ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz bile...
...
Belki, en iyi arkadaşlık, sallanan bir koltukta beraber sallandığınız, tek bir kelime etmediğiniz ve giderken bunun
hayatınızdaki en iyi sohbet olduğunu düşündüğünüz kişilerde saklıdır...
...
Birine sevginizin tümünü sunmak, asla sizi de aynı şekilde seveceğinin garantisi değildir...
Sevgiye karşılık beklemeyin; sadece sevginin karşıdakinin kalbinde büyümesini bekleyin;
fakat olmazsa da, sizin kalbinizde büyüdüğüne emin olun...
...
Görünüşe aldanmayın; kandırıcı olabilir...
Zenginliğe aldanmayın; yok olur gidebilir...
Sizi güldüren birini seçin; çünkü karanlık bir günü aydınlatan şey bir gülümsemedir...
Kalbinizi gülümsetebilen birini bulun...
...
Sizi tatlı kılacak kadar yeterli mutluluğunuz olsun...
Güçlü kılacak kadar acı deneyiminiz, insan kılacak kadar üzüntünüz...
...Ve sizi mutlu kılmaya yetecek kadar umudunuz olsun...
...
En parlak gelecek, unutulmuş bir geçmişin üstünde yükselir...
Geçmişinizdeki kalp kırıklıklarını ve hataları silmezseniz, hayatın içinde ilerleme şansınız olmaz...

(...Steve Goodier)

Psikolog_08 20.03.08 08:40

20.03.2008


Affetmek, bağışlamak, sözcük anlamıyla bile olsa, görkemli, sıcak, insani, kendine güven ve güçlülük ifadesidir...
Yazının başında özellikle şunu söylemek istiyorum:
***8220;Unutmayın ki, mutlaka unutmalısınız...***8221;
Gerek affetme, gerekse af dileme, insanlık, sevgi, saygı, akıl, duygu paylaşımı ve anlayışı için, çok insani ve fakat o derecede karmaşık bir mantık-duygu çatışmasının yansımasıdır...
Affetmeme nefret, kin, katılık, duygusal tükeniş, yıkıcılık ve insanı kahreden, kendi kendini bozguna uğratan bir inatlaşmadır...
Bağışlamak ise, bir hissediş değil, bir düşünce ürünüdür...
Ancak, bağışlamak, ölçülü bir davranış olmalı, suça teşvik edici ve suçu tekrarlatıcı rahatlığı vermemelidir...
Affetme, suçu noktalamayla sonuçlanmalıdır... Aksi halde nasıl olsa affedilirim felsefesi, hep yeni suçların anası olacaktır...
Bağışlayabilmek üstünlüğü, gün gelir bağışlanmak hakkını da bize kazandırabilir...
Affetme, affedilme olayı seyrek olarak oluşan, seyrek olarak ihtiyaç duyulan duygulardır...
En yüce affetme olayı, güçlüyken affetmesini bilmektir... İnsan o zaman daha da büyür.
Sık sık ve olur olmaz her olayda ve ortamda bağışlamak, bağışlanan kişiyi ahlaksız yapar...
Zalimlerin, acımasızların her yaptıklarını affetmeye kalkmak, öteki yönüyle masum kişilere acı çektirmektir...
Ancak, şunu unutmamak gerekir ki:
Af; yerine göre görev, yerine göre zorunluluk, yerine göre zaaftır...
(...Hanri Benazus)

Psikolog_08 21.03.08 10:25

21.03.2008


Bir yaz günü, plajda oturuyor, kumlarla oynayan iki çocuğu seyrediyordum. Her ikisi de, deniz kıyısında, kapılarıyla, kuleleriyle, tünelleriyle kocaman bir kale yapmak için beraberce harıl harıl çalışıyorlardı...
Kale neredeyse tamamlanmışken, büyük bir dalga gelip kaleyi bozdu... Her şey, bir anda ıslak bir kum yığınına dönüşmüştü...
Bütün uğraşlarının bir anda gözlerinin önünde yok olduğunu gören çocukların göz yaşlarına boğulmalarını bekliyordum...
Ama çocuklar beni şaşırttı...
Ağlamak yerine, ikisi de kalkıp el ele tutuştular ve gülerek kıyıdan biraz daha uzaklaşıp yeni bir kale yapmaya giriştiler...
Çocukların, o anda bana önemli bir ders öğrettiklerini farkettim...
Hayatımızdaki her şey, yapmak için üstünde çok zaman ve enerji sarfettiğimiz her karmaşık yapı, aslında kumdan yapılmışlardır...
Sadece başka insanlarla kurduğumuz ilişkiler ayakta sağlam kalabilir... Er ya da geç, bir dalga gelip, kurmak için yoğun çaba sarfettiğimiz çalışmaları anında yıkabilir...
Böyle bir durum karşısında, sadece yanında tutacak bir eli olan insan gülümseyebilir...

(...Rabi Harold Kushner***8217;den)

Psikolog_08 22.03.08 15:40

22.03.2008


(...Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer)

> Hastayken yatağa girer, dinlenirdim... Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek gibi düşünmezdim...

> Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz, yakardım... Daha az konuşur ama daha çok dinlerdim...

> Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim...

> Şömineyi yakmak isteyen biri olduğunda, leke olacak diye daha az korkardım...

> Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım... Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım...

> Saçım bozulmasın diye arabanın camının açılmasını önlemezdim... Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum...

> Televizyon seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim... Ömür boyu garantili, pratik vs. denilen hiçbir şeyi satın almazdım...

> Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarırdım...

> Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla ***8220;Önce git ellerini, yüzünü yıka***8221; demezdim... Onlara daha çok ***8220;Seni seviyorum***8221; ve ondan da çok ***8220;Özür dilerim***8221; derdim...

> Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu...

> Dikkatle bak... Gerçekten gör... Yaşa... Vazgeçme... Küçük şeyler için şikâyet etmeyi bırak...

> Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı ile ilgilenmezdim... Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım...

> Unutmayın... Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah***8217;a şükredin... Tek bir hayatımız var ve bir gün sona eriyor... Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz...

(...Emma Bombeck)

Psikolog_08 24.03.08 08:58

24.03.2008

Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki;
Dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür...
Bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar...
Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam:
***8220;Bu köprüyü geçip bana gelir misin?...***8221;
İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın...
O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız...
Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın...

(...Friedrich Nietzsche)

Psikolog_08 24.03.08 09:06

Dinle oğlum;

Bunları sen küçük ellerinden biri çenenin altında yumruk olmuş, sarı saçların terden ıslanmış, alnına yapışmış bir halde uyurken söylüyorum...
Odana gizlice, tek başıma girdim... Sadece birkaç dakika önce, kütüphanede oturmuş gazetemi okurken, güçlü bir pişmanlık dalgası her tarafımı sardı...
Suçluluk içinde kalkıp, yatağının başucuna geldim...
...
Düşündüklerim şunlardı oğlum;
Sana kızmıştım... Okula gitmek için hazırlanırken yüzünü havluyla şöyle bir sildin diye sana bağırmış, ayakkabılarını temizlemediğin için seni azarlamıştım...
Eşyalarını yere attığın için öfke içinde haykırmıştım...
...
Kahvaltıda da hata buldum... İçeceklerini etrafa sıçrattın, yiyeceklerini alelacele yedin...
Dirseklerini masaya koydun, ekmeğine tereyağını çok kalın bir tabaka halinde sürdün...
Sen oynamak, ben de trene yetişmek için çıkarken, bana döndün, elini salladın ***8220;Güle güle baba***8221; dedin...
Ben ise irkildim ve ***8220;Omuzlarını dik tut***8221; cevabını verdim...
...
Öğleden sonranın geç saatlerinde her şey yeniden başladı...
Eve gelirken seni dizlerinin üstünde eğilmiş, misket oynarken gördüm... Çoraplarında delikler vardı...
Seni arkadaşlarının önünde, benimle eve gelmeye zorlayarak aşağıladım... Çoraplar çok pahalıydı ve eğer parası senin cebinden çıkıyor olsaydı, daha dikkatli olurdun...
Bir düşün oğlum, bunlar bir babanın lafları...
...
Daha sonra, ben kütüphanede okurken, gözlerinde acı dolu bir bakışla nasıl çekingen çekingen içeri girdiğini hatırlıyor musun?...
Gazetenin üstünden, rahatsız edilmiş olmanın verdiği sıkıntıyla sana baktığımda, kapıda durakladın...
Ben ise ***8220;Ne istiyorsun***8221; diye kükredim...
...
Hiçbir şey söylemedin ama aceleyle bana doğru koştun, kollarını boynuma dolayıp beni öptün...
Küçük kolların sana yaptıklarımın bile soldurmadığı o büyük sevgiyle boynumu sıkıyordu...
Sonra koşa koşa merdivenlerden çıkıp gittin...
...
Evet oğlum, bundan hemen sonra gazetem ellerimden kaydı ve müthiş bir korku her yanımı sardı...
Adetlerim bana neler yaptırıyor?... Hata bulma adetim, azarlama adetim...
Sana bir çocuk olduğun için verdiğim ödül bu mu?... Seni sevmediğimden değil, ama bir çocuktan çok fazla şey beklemiştim...
Seni kendi ölçülerimle değerlendirmeye kalkıyordum...
...
Oysa karakterinin o kadar iyi o kadar güzel yanları vardı ki...
Küçük yüreğin, dağların ardından söken şafak kadar büyüktü... Ve bunu gelip bana iyi geceler öpücüğü vererek gösterdin...
Bu akşam başka hiçbir şeyin önemi yok oğlum... Karanlıkta yatağının başucuna geldim ve utanç içinde diz çöktüm...
...
Bu çok yetersiz bir af dileme çabası... Bunları sana sen uyanıkken söylersem anlamayacağını biliyorum...
Ama yarın gerçek bir baba olacağım... Seninle dost olacak, sen acı çektiğinde ben de çekecek, sen güldüğünde ben de güleceğim...
İçimden kötü sözler etmek geldiğinde dilimi ısıracağım... Bir görev gibi kendime hep şu sözleri söyleyeceğim:
***8220;-O sadece bir çocuk, küçük bir çocuk...***8221;

(...W. Livingston Larned)

Psikolog_08 25.03.08 09:29

25.03.2008

Devlet birçok kişi tarafından yönetilirse bu ona, tıpkı giderleri toplulukça kaynaklanan şölenin, tek kişinin hazırlayacağı bir şölenden daha üstün olması gibi bir üstünlük sağlar... Onun içindir ki çoğunluk, birçok durumda, her kim olursa olsun tek bir kişiden daha iyi bir yargıçtır...
Ayrıca çokluk daha güç bozulur ya da kıstırılır... Kötü bir anında olan ya da konuya ilişkin çok güçlü duyguları bulunan bir kişinin yargısı ister istemez çarpık olacaktır... Öte yandan, bir kitlenin yargıda bulunması durumunda, kitleyi oluşturan her kişinin aynı anda duygulara kapılmasını ve yargısını çarpıtmadan ayarlamak güçtür...

(...Aristoteles)

Mesale 25.03.08 12:10

Al***305;nt***305;:

Psikolog_08´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 49645)
Hayata Dair'e devam...





Eski zamanlarda yüce ruhlu olmak demek, ayrıntılarda özgür olmak demekti; şimdi yüce ruhlu olmak gevezelikle aynı şey sayılıyor...

Eskiden saygınlık demek, mesafeli olmak demekti; şimdiyse saygınlık iddialı olmak ve kimseyi adam yerine koymamakla bir tutuluyor...

Eski zamanlarda sadelik, akıllı insanların doğruluk yolunda olmasıydı; şimdiyse sadelik hilebazlık yapmak için maske olarak kullanılıyor...

(...Konfüçyus)

benim dedem '' pabuç yürütür, asbab kırıttırır, para da söyletir'' derdi şimdi bunların zamanı. hepsi çok güzeldi teşekkürler.

Psikolog_08 26.03.08 08:14

Al***305;nt***305;:

Mesale´isimli üyeden Al***305;nt***305; (Mesaj 53583)
benim dedem '' pabuç yürütür, asbab kırıttırır, para da söyletir'' derdi şimdi bunların zamanı. hepsi çok güzeldi teşekkürler.


maalesef şimdi hep kötü şeylerin el üstünde tutulma zamanı..

imkanım oldukça paylaşıma devam edeceğim beğenmenize sevindim..:)

Psikolog_08 26.03.08 08:23

26.03.2008

Öldüğüm zaman geride bıraktığım her şeyi çocuklarıma verin...
Eğer ağlamak isterseniz, yanıbaşınızdaki kardeşiniz için ağlayın...
Herhangi birine sarılın ve bana vermek istediklerinizi ona verin...
Sizlere bırakmak istediğim bir şey var, sözlerden daha anlamlı bir şey;
Beni, tanıdığım ve çok sevdiğim insanlarda arayın...
...Ve eğer bensiz yaşayamazsanız; bırakın o zaman gözlerinizde, aklınızda ve yaptığınız iyiliklerde yaşayayım...
Beni en çok başkalarının elini tutarak ve özgürlüğüne kavuşmak isteyen çocukları özgür bırakarak sevebilirsiniz...
Ölen insanlardır; sevgi değil...
Öyleyse benden sizlere kalan tek şey sevgidir...

(...John Wayne Schlatter)

Psikolog_08 26.03.08 08:23

Burada yayımladığım "kadınlar & erkekler", "son sözleri", ve "hayata dair" konu başlıklı yazılar Türkiye Gazetesi'nin Söz Market başlıklı bölümünden alıntıdır...

Paradoks 26.03.08 10:40

"Ölen insanlardır; sevgi değil... "

Bundan daha gerçeği var mı? Harika bir söz...

Psikolog_08 28.03.08 08:26

28.03.2008

...Ve sonra;

Önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman,
herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle...

Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan,
öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme,
bekle ve gene bekle...

Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle...

Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin gütürdüğü yere git...

(...Susanna Tamaro)

Psikolog_08 30.03.08 13:46

30.03.2008

Küçük bir kız tanıyorum...
Evinde küçük bir cam kavanozun içinde beslediği bir Japon balığı vardı... Minik, turuncu bir Japon balığı...
Ne yazık ki Japon balıkları uzun ömürlü değiller... Bu küçük balık fazla yaşamaz, bir sabah suyun içinde yan dönmüş olarak bulunurdu...
Babası kızının çok üzüleceğini bildiği için, balığın öldüğünü söylemekten çekinirdi... Kızına balığın hastalandığını ve iyileşmesi için doktora götüreceğini söylerdi...
Gider yeni bir Japon balığı alır, kızına getirir ve onun balığı iyileştiği için duyduğu mutluluğu izlerdi... Bu küçük Japon balığı pek çok kez hastalanmış ve ***8220;iyileşerek***8221; geri dönmüştü...
...
Bu küçük kızın hikâyesinin bir benzeri yıllar önce başka bir evde yaşanmıştı... Ama farklı bir sonla... Anne ve baba sabah uyandıklarında henüz beş yaşında olan kızlarının Japon balığının öldüğünü gördüler...
Üzüldüler çünkü bu kızlarının gözyaşlarına boğulacağı anlamına geliyordu... Üstelik ona ölüm kavramının ne olduğunu da anlatmak zorunda kalacaklardı...
Baba hemen giderek yeni bir Japon balığı almayı ve ölenle değiştirmeyi önerdi...
Böylece kızını ***8220;sevdiğini kaybetme***8221; gerçeğinden koruyabilecekti ama izin vermedi anne ve şöyle dedi:
***8220;-Hayır, bunu yaparsak hayatta gerçeklerle yüzleşmeyi asla öğrenemez... Sevdiği bir şeyi kaybetmeyi ve bununla baş edebilmeyi öğrenmeli... Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu öğretmeliyiz kızımıza...***8221;
...
Kızları uyandığında balığının öldüğünü söylediler ona... Balık küçük bir karton kutuya konuldu ve bahçede uygun bir yere gömüldü...
Küçük kız balığının ölümünden dolayı duyduğu üzüntüyü çoktan unuttu ama annesinden aldığı dersi hâlâ unutmadı:
***8220;-Hayatta her şey insanlar içindir***8221;...
Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu bilirseniz, başınıza gelen kötü olayları, acıları, üzüntüleri olgunlukla karşılayabilirsiniz...
Hayatın size karşı adaletsiz davrandığını düşünmeden, kendinize acımadan...
Olduğu haliyle kucaklayabilirsiniz hayatı... Acısıyla tatlısıyla... Böyle yaptığınız zaman ilerleyebilirsiniz ancak... ***8220;Hem hayatın cennet gibi olacağını kim söyledi ki***8221; diye sorarak bitiriyor hikâyesini;

(...Carol S. Pearson)

Psikolog_08 30.03.08 14:08

Çok özlüyorum ben seni...
Çok seviyorum...
Yokluğuna alışamıyorum...
Sen gidince bulutlarımı çaldılar, yağmur artık yağmıyor...
Hep güneş, yakan kavuran içimi kurutan güneş...
Kimse bu şehirden nefret ettiğimi, kimse yağmurları sevdiğimi, kimse sensizliğin iliklerimi kemirdiğini anlamıyor...
Filmler izliyorum...
İstiyorum ki kafamı yasladığımda omzunun o muhteşem yuvarlağına kavuşsun alnımın köşesi...
İstiyorum ki elimi tut heyecanlanınca...
Korkunç yerlerde gözlerimi kapat o dünyanın en güzel elleri ile...
Sinemanın ***8220;büyülü***8221; karanlığında senin o ***8220;büyülü***8221; varlığınla buluşmayı hayal ediyorum yine...
Adının her harfi için ömrümden bir yıl alsalar...
Aldıkları o yıllara karşılık bana sarılıp beni tutacağın 5 kısacık dakika verseler olmaz mı?...

(...Jeanne D***8217;arc)

Psikolog_08 31.03.08 09:00

31.03.2008

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik...
Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı...
Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi...
Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk...
Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı...
Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekâmızı da katı ve acımasız...
Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz...
Makineleşmeden çok insanlığa, zekâdan çok iyilik ve anlayışa ihtiyacımız var. ..
İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz. ..
Siz insanlar güçlüsünüz...
Makineleri yapacak güç sizdedir...
Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz...
Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya kuralım...

(...Şarlo)

Psikolog_08 01.04.08 08:36

01.04.2008


* ***8220;Bu nasıl yapılır***8221; daima yapabileceğine inanan kişilerin kapısını çalar...
* Lidere saygı duyun ama ondan daha iyi olmaya çalışın...
* Kişi kendi düşüncelerinin ürünüdür... Onun için büyük düşünün...
* Sıradan bir insanın öne sürdüğü tüm bahaneler, başarılı insanlar tarafından da ileri sürülebilecekken, sürülmemiştir...
* Zekânızı yönlendiren düşünce, zekâ gücünüzün miktarından daha önemlidir...
* Vazgeçmemek, pes etmemek yapabilmenin yüzde 95***8217;idir...
* Doğuştan var olan kabiliyetlerin miktarını artırmak konusunda çok fazla şey yapamayız, ancak sahip olduğumuz şeyleri kullanma biçimini elbette değiştirebiliriz...
* Beynini gerçekleri saklamak için bir depo olarak kullanacağına, onu düşünmek için kullanmaya çalış...
* Dünyanın bizim üstümüze koyduğu fiyat etiketi, bizim kendimize biçtiğimiz değerle neredeyse aynıdır...
* İnandığınız zaman aklınız, o şeyi yapmanın yollarını bulur...
* Diğer insanların kendilerini önemli hissetmelerine yardımcı olmak, sizi de daha verimli yapacaktır...
* Zaferin karşılığını almak yerine, onu kazananlarla paylaşarak yatırım yap...
* İsmi doğru telaffuz et ve doğru yaz. Eğer tersi olursa, onun önemsiz birisi olduğuna inandığınızı düşünecektir... ?

(...David Joseph Schwart)

Psikolog_08 02.04.08 08:11

02.04.2008

> Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun... Suratsızlar sizi aşağı çeker...

> Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa. Beyniniz âtıl kalmasın... Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır... İblisin adı da, ***8216;alzheimer***8217;dır...

> Küçük şeylerden zevk almaya bakın...

> Gözyaşları olacaktır... Katlanın, katlanmayın, başka yaşantılara geçin...

> Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi, aile, kuş, balık, bitkiler, hobiler, ne olursa... Eviniz sığınağınızdır...

> Sağlığınızın kıymetini bilin... İyiyse üstüne titreyin... Bozuksa düzeltin... Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın...

> Vicdan azabından uzak durun... Çarşı pazarda gezin, komşu illerde dış ülkelerde dolaşın, ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin...

> Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin her fırsatta...

> ...Ve hiç unutmayın ki hayat, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür...

(...George Carlin)

Psikolog_08 03.04.08 09:02

03.04.2008

Sevgi sizi çağırınca, onu takip edin,
Yolları sarp ve dik olsa da...
Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi,
Telekleri arasında saklı kılıç, sizi yaralasa da...
Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın,
Kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttiği gibi, ipe de gerer...
Sizi büyüttüğü ölçüde, budayabilir de...
...

En yükseklere uzanıp, güneşle titreşen en hassas dallarınızı okşasa da,
Köklerinize de inecek, ve onları sarsacaktır,
Toprağa tutunmaya çalıştıklarında...
Mısır biçen dişliler gibi sizi kendine çeker;
Çıplak bırakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarınızı, çöplerinizi ayıklar, eler...
Bembeyaz olana kadar öğütür sizi;
Esnekleşene kadar yoğurur...
Sevgi bütün bunları,
Kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar...
...

Sevgi hiçbir şey sunmaz, sadece kendisini,
Hiçbir şey kabul etmez, kendinde olandan gayri...
Sevgi sahip çıkmaz, sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Sanmayın yön verebilirsiniz sevginin akışına,
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer, sizi değer bulduğunda...
Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...

(...H.Cibran)

Psikolog_08 04.04.08 08:23

04.04.2008

Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık bir tutkudur...
Sevme ise zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
Sevmek bir şeyin ***8220;İçinde olmaktır***8221;, bir şeye ***8220;Kapılmak***8221; değil...
En genel biçimiyle sevmenin etkin yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir...
Anne sevgisi şartsızdır, koruyucudur, sıcak bir sığınaktır...
Şartsız olduğu için denetlenemez, ya da elde edilemez...
Otomatlar sevemezler...
Onlar sadece ***8220;Kişilik paketleri***8221;ni birbirleriyle değiştirirler ve ucuza kapatma peşinde koşarlar...
Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir...
Sevgi bir inanç eylemidir...
İnancı az olanın sevgisi de azdır...

(...E.Fromm)

Psikolog_08 06.04.08 14:31

06.04.2008

Erkekleri görüyordum; bugün arzuyla, yarın bıkkınlıkla kahroluyor, yana yakıla seviyor, sevgilere hoyratça son veriyor, hiçbir sevgiye güven beslemiyor, hiçbir sevgide mutlu olamıyordu...
...
Kadınları görüyordum sevgiden yanıp tutuşan; aşağılanmaları ve dayakları sineye çekiyor, sonunda kapı dışarı ediliyor, ama bağlandıkları erkekten yine de kopamıyor, kıskanç ve horlanmış sevgiyle onurları çiğnenmiş, yine de sadakat sergiliyorlardı...
...
O gün uzun süredir ilk kez oturup ağladım...
İçerleyerek, kızarak gözyaşları akıttım bu insanlar için; dostlarım için, hayat ve sevgi için gözyaşları...
...
Ayrıca kendim için de daha bir sessiz, daha bir el altından gözyaşları akıttım, bir başka gezegende yaşar gibi bütün bu insanların arasında yaşayan, hayat denen şeye akıl erdiremeyen, sevgiye susamışlıktan ölen, ama sevgiden de korkmadan duramayan benim kendim için...

(...Hermann Hesse)

Psikolog_08 06.04.08 14:40

Kimsenin kollarında yığılıp can vermek istemiyoruz...
Aşktan bunca korkmamızın sebebi bu yüzden...
Çünkü zaten, her yanımız kılıç yaralarıyla dolu...
Ama bir şekilde kapanmış, kabuk bağlanmış yaralar onlar...
Nasıl yapmışsak yapmışız üstesinden gelmişiz...
Ama biri, kabuk tutmuş yaraları okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden...
Birine teslim olduğumuzda, anlatmaya başladığımızda, içimizi döktüğümüzde bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor...
O yüzden değil mi içimizi tutmamız?...
Birisine teslim olmaktan korkmamız?...
Ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmamız?...
***8220;Anlatsam mı, anlatmasam mı***8221; kararsızlığımız,
***8220;Bu sevgi beni acıtır mı***8221; kuşkularımız...
Her zaman seni üzecek birileri olacaktır... Yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek,
kime iki defa güveneceğini iyi seçmek...

(...Gabriel Garcia Marquez)

Psikolog_08 07.04.08 10:20

07.04.2008

***8220;Başkalarının gözünde nasıl görünüyorum***8221; düşüncesini bir yana bırak...
Hayatının geri kalan bölümünü doğanın gerektirdiği gibi yaşayabiliyorsan bundan hoşnut ol...
Kendi doğanın ne istediğine bak ve başka hiçbir şeyin buna engel olmasına izin verme; çünkü, şimdiye değin edindiğin deneyim, sayısız araştırma yapmana rağmen hiçbir yerde, ama hiçbir yerde aradığın mutluluğu bulamadığını gösteriyor;
Ne mantıksal düşüncede, ne maddi zenginlikte, ne şöhrette, ne de haz peşinde koşmakta...
Peki mutluluğu nerede bulabilirim?...
Kendi doğamın gerektirdiği biçimde yaşamakta...
Bunu nasıl yapabilirim?...
Davranışlarımın ve eylemlerimin, ilkelerime dayanmasını sağlayarak...
Hangi ilkeler?...
Bunlar iyi ve kötüyü ele alan ilkelerdir; Beni adil, ılımlı, cesur ve özgür kılmayan hiçbir şey benim için iyi değildir; ve bunların tam zıttı olmayan hiçbir şey de kötü değildir...

(...Marcus Aurelius)

Psikolog_08 08.04.08 07:57

08.04.08

Sevgiyle ilgili en iyi önerim çok basittir: Bir kişiyi seviyorsanız bunu ona söyleyin... Çoğu defa bunu beceremeyiz...
Bunun yerine o kişinin bunu bildiğini veya duymaya ihtiyacı olmadığını düşünürüz...
...
Güzel şarkıcı ve oyuncu Mary Martin, Oscar Hommerstein***8217;in müzikallerinden birinin galası için sahneye çıkmak üzereydi...
Tam o sırada, kansere yakalanmış ve hastalığının son dönemini yaşayan Hommerstein***8217;dan bir mesaj aldı...
Şöyle yazıyordu:
...
***8220;Bir zil, sen onu çalana dek zil değildir...
Bir şarkı, sen onu söyleyene dek şarkı değildir... Sevgi kalbine, orada durması için konmadı... Sevgi, sen onu dağıtana dek sevgi değildir...***8221;

(...George Shinn)

Psikolog_08 09.04.08 08:38

09.04.08

Bekle beni, döneceğim ben...
Çok çok, bıkmadan bekle...
Sarı yağmurların hüznü basınca,
Kar kasıp kavururken,
Kızgın sıcaklarda bekle...
Başkaları dünden unutulmuşken,
Beklenmedikleri zaman bekle...
Uzak yerlerden mektuplar kesilince
Bekle beni...
Birlikte bekleyenlerin, beklemekten
Usandığına bakma, bekle...
...
Bekle beni, döneceğim...
Unutmak zamanı geldiğini
Ezbere bilenleri
Hayırla anma...
Varsın oğlum, anam
Hayatta olmadığıma inansın,
Dostlarım beklemekten usansın,
Sen bekle beni, döneceğim...
...
Beklemedikleri için,
Beni bekleyerek
Düşman ateşinden nasıl
Koruduğunu anlayamazlar.
Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz,
Bütün sır, senin
Başkalarının bilmediği gibi
beklemeyi bilmende...

(...K.Simonov)

Psikolog_08 10.04.08 09:52

10.04.08

Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş...
Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış...
Çukur bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş...
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına:
***8220;-Çukur çok derin... Dışarı çıkmanız imkânsız...***8221;
...

Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler...
Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış...
Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış...
Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş...
...
Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadan son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış...
Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamıştı...
Çünkü o sağırdı...
Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın... Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin...

(...Paul Estridge)

Psikolog_08 11.04.08 08:23

11.04.08

Günün birinde belki anlarsın
ne kadar sevdiğini,
ne kadar sevebileceğini,
ne kadar sevildiğini,
ne kadar sevilebileceğini...
Ama iş işten geçmiş,
sevgilin, seni seven gitmiş,
yitmiş olabilir...
İşte o zaman üzülme vaktidir...
Yerli yersiz ağlama vaktidir...
İşte o zaman çevrene dönüp,
Şimdi ne yapacağım diye sorma vaktidir.
Alacağın cevabı sana söyleyeyim güzelim;
***8220;BİLMİYORUM***8221;
diyecekler, senin dediğin gibi.

(...Yorgo Wiestmich)

Psikolog_08 14.04.08 08:51

14.04.08

İnsanlar ne kadar mutlu olduklarını söyleseler de asla tatmin olamaz:
Her zaman en güzel kadın ya da adamla olmayı, daha büyük bir ev almayı, arabamızı değiştirmeyi isteriz; hep elimizde olmayanı arzularız...
Bu da aslında hayatta kalma dürtüsünün ince yansımalarından biridir...
Çünkü herkes kendisini tamamıyla mutlu hissettiği an kimse daha farklı bir şey yapmaya kalkışmayacak ve dünyanın gelişimi duracaktır...
...
Bu yüzden, hem fiziksel ortamda (yemek, içmek) hem de duygusal ortamda (hep elimizde olmayanı istemek) insanlığın evrimi tek bir önemli ve temel kuralı öğretir:
Sürekli mutluluk olamaz...
Mutluluk hep anlar içinde yaşanan bir duygu olarak kalacak, böylece asla koltuğumuza rahatça yerleşip hiçbir şey yapmadan dünyayı seyretmeyeceğiz...
...
İyisi mi siz mutluluğu arama fikrinden vazgeçin ve bilinmeyen sular, yabancılar, riskli deneyler gibi daha ilginç şeylerin peşine düşün...
Ancak bu şekilde insanlığımızı tam anlamıyla yaşayabilir ve birbiriyle barış içinde yaşayan daha uyumlu uygarlıklar için katkıda bulunabiliriz...
Elbette her şeyin bir bedeli vardır, ama bu bedeli ödemeye değer...

(...Paulo Coelho)

Psikolog_08 14.04.08 09:10

> Utanmaktan kaçın, fakat şan ve şöhretin arkasından koşmayın. Bunlar insana çok pahalıya mal olur.
> Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiçbir yalan yoktur.
> Gençlerin yetişmesine önem ver, çünkü bu yolda herhangi bir ihmal memleketin yapısını mahveder.
> Öğretim sınıfta biter, fakat eğitim ancak hayatla beraber sona erer.
> Asilce yaşamak ve asilce ölmek, onurlu insanlara yakışır.
> İnsanın iyi bir akla sahip olması kafi değildir, esas onu iyi kullanabilmesidir.
> Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.
> Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarına getirmezler.
> Evlatlarınızı devriniz için değil, onların devirleri için yetiştiriniz.
> İki şeyin elden gitmeden değerini taktir etmek zordur, sağlık ve gençlik.
> Büyük bir lider, halka, onların şahsi menfaatlerinin zannettikleri gibi olmadığını söylemek cesaretini gösteren bir adamdır.
> Teknoloji kapıları açar, fakat tüm insanları zorla içine sokamaz.
> Büyük işlerin sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını gösteren kişilerdir.
> Dost, acılarını dostlarıyla paylaşandır.
> Çiçekleri sevenler insanlardan nefret edemez.
> İnsanların yalnız ekmeğe değil, şerefe de
ihtiyacı vardır.
> Cehalete cepheden saldırmak, püskürtülmeye mahkumdur. Çünkü toplumlar sahip oldukları en kıymetli şeyi, yani cehaleti savunmaya daima hazırdırlar.

(...Hendrik Willem van Loon)


Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:25 .

Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Powered by Herkonu team