A-Z ye Herkonu

A-Z ye Herkonu (http://www.herkonu.eu/index.php)
-   Genel Konular (http://www.herkonu.eu/forumdisplay.php?f=12)
-   -   Şairlerimizin Yaşam öyküleri (http://www.herkonu.eu/showthread.php?t=1469)

karakule38 28.09.07 04:33

Arkadaş Zekai ÖZGER


8 Ocak 1948 tarihinde Bursa***8217;da doğdu, 5 Mayıs 1973 tarihinde Ankara***8217;da öldü. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu***8217;nu bitirdi. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu***8217;nda kurgucu olarak çalıştı. 12 Mart döneminde ağır baskı ve işkenceler gördü, beyin kanamasından öldü.

Şiirleri Forum, Soyut, Yansıma, Yeni Eylem ve Yordam gibi dergilerde yayımlandı. Başlangıçta verili ortamdaki egemen söylemlerin, özellikle ikinci yeni akımı esintisini duyumsatır şiirleri; yaşama bilincinin, topluma ve insana bakışının gelişimi ile birlikte toplumcu gerçekçi çizgide, lirik, kırgın ve buruk bir sesle, ama inatla umudunu haykıran, konuşma diline yaslanarak çarpıcı bir akışkanlık kazandıran imge örgüsü ile özgün şiirler yazdı.

karakule38 28.09.07 04:34

Arif DİNO


Arif Hikmet Dino 1893´te İstanbul´da doğdu. 30 mart 1957´de İstanbul´da, Kuzguncuk'taki evinde öldü.
Arif Dino Belçika´da Simon Stevens Enstitüsü´nde, Gemploux Ziraat Okulunda ve Cenevre Üniversitesi´nin Siyasal Bilimler Bölümünde okudu. Ingenieur Geometre diploması almıştı. Fransızca ve Yunanca'yı ana dili gibi bilirdi. Türkiye´ye döndükten sonra "Yeni Adam" dergisinde sanat eleştirileri yazmaya başladı. 1939-1942 yıllarında ise ilerici dergilerde vurucu şiirler yayımlayarak "Yeniler" hareketine katıldı. 1942'de Alman Faşizmine karşı çıktıkları için küçük kardeşi Abidin Dino ile birlikte ikamete memur olarak cezalandırıldı. 1951´de İstanbul'a dönebilen Dino, Kuzguncukta ufak bir ev aldı ve son yıllarını orada geçirdi. Fransızca yazdığı şiirleri Abidin Dino, Rasih Nuri İleri, Hür Yumer Türkçe'ye çevirdiler. Tüm şiirleri, desenleri ve ardından yazılanlar Adam Yayınları tarafından bir kitapta toplandı.

karakule38 28.09.07 04:35

Arif DAMAR



23 Temmuz 1925 tarihinde Çanakkale ilinin Gelibolu ilçesinin Karainebeyli köyünde doğdu. Arif Barikat, Arif Hüsnü, Ece Ovalı takma adlarını kullandı. Küçük yaşlarda önce babasını ardından annesini yitirdi. İstanbul Erkek Lisesi'ndeki öğrenimini yarım bırakarak çeşitli işlerde çalıştı. Ant ve Yeryüzü dergilerinin yayın kurullarında görev aldı. Yön, Papirüs, Türk Solu, Türkiye Yazıları, Milliyet-Sanat Dergisi gibi çeşitli yayın organlarında yazdı. 1969'da Suadiye'de Yeryüzü Kitabevi'ni kurup yönetti. 1940 kuşağı toplumcu şairleri arasında kavgacı, ama barışcıl ve insancıl yanı ağır basan yoğun içerikli, dil ögesini, biçim kaygısını taşıyan, işçiliği titiz şiirleriyle tanındı.

karakule38 28.09.07 04:35

Ante POPOVSKİ

Makedon şair Ante Popovski 3 Haziran 1931***8217;de Batı Makedonya***8217;da Dehar iline bağlı Lazaropole köyünde doğdu, 1 Ekim 2003***8217;te yaşamını yitirdi. Üsküp TıpFakültesi***8217;ni bitirdi. Bir süre hekimlik yaptı. 1960 yılından sonra tamamen sanatıyla ilgilendi. Nova Makedonija gazetesinde yayın yönetmeni olarak çalıştı. Makedonya Yazarlar Birliği başkanlığı görevini iki dönem sürdürdü. Struga Şiir Akşamları Festival Komitesi***8217;nde başkanlık yaptı. Deneme, eleştiri ve çeviri alanlarında da ürünler veren Ante Popovski ***8220;Miladinov Kardeşler***8221;, ***8220;11 Ekim***8221;, ***8220;Koço Ratsin***8221;, ***8220;Goceva povelba***8221;, ***8220;Struga Şiir Akşamları***8221;, ***8220;Premio Europa***8221; uluslar arası en iyi şiir ödüllerine lâyık görüldü. Yapıtları birçok dile çevrildi.

karakule38 28.09.07 04:36

Bülent ÖZCAN


25 Şubat 1973'te Kayseri'nin Sarız ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Gaziantep'te tamamladı. Londra'da Southgate, Nottingham'da New College'de okudu. Gaziantep'te yayımlanan Doğuş, Önder, Yeni Gazete, Sizin Gazete, Ekspres ve Arena gazetelerinde sanat yönetmenliği; Doğan ve Şok gazetelerinde yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu; Gaziantep 27 gazetesinde felsefe ve kültür sanat üzerine yazılar yazdı. Şiir sergileri açtı. Gaziantep'te otobüs durağında açtığı 5. resimli şiir sergisi ulusal basında yer aldı. Şiirleriyle; Aykırı Sanat, Berfin Bahar, Çalı, Damla, Edebiyat Gündemi, Gülpınar, Kırk Merdiven, Kuzeysu, Şafak, Öteki-siz, Şiir Defteri, Wird başta olmak üzere pek çok dergide göründü. Ayrıca, kendi isminin yanı sıra, şiir ve yazılarıyla, A. Ozan Akgüneş, Özlem Günay Aytekin, Can Ozan takma adlarıyla da, "Benim için gerçek bir sanat-edebiyat okuluydu" dediği, Sadettin Kaplan'ın yönettiği "Genç Kalemler" sayfasında yer aldı. Şiirleri, Naser Feiz tarafından Farsça'ya çevrilerek, Tahran'ın önde gelen sanat edebiyat dergilerinde yayımlandı.

2 Temmuz 1993'te Sivas'ta meydana gelen insanlık dışı olaylara, Gaziantep'te ilk tepki Bülent Özcan'dan geldi; Gaziantep'te bulunan Atatürk Anıtı'na "Sivas'ta Katledilen Sanatçıların Anısına" yazılı bir çelenk bırakarak, böyle bir katliama insanların tepkisiz kalmasını eleştirdi. Şiirlerini, Şubat 1994'de "En Güzel Ben Ölürüm" adlı bir kitapta topladı, büyük ilgi gördü. Nisan 1995'te, Bağbozumu Ortak Betik'i yayımladı; coşkuyla karşılandı. Ancak, kimi siyasal nedenlerden dolayı, Bağbozumu'nun yayınına ara vermek zorunda kaldı. Mayıs 1996'te yeni şiirlerle birlikte "En Güzel Ben Ölürüm"ün ikinci basımı, Ankara'da, İlke Kitabevi tarafından yayımlandı. Şairler, eleştirmenler, O'nu, yaşamın özgün şairi olarak selamladılar. İnsanların kimi toplumsal olaylara karşı duyarsızlığını ve aydınların da susarak kendi kabuğuna çekilmesini eleştirmek amacıyla, bir dizi propesto girişiminde bulunma kararı aldı. İlk protesto olarak, 8 Kasım 1996'da, Galata Köprüsü üzerinde kitaplarını denize attı. 25 Şubat 1997'de ise, Gaziantep Asrî Mezarlığı'nda, ölülere bir şiir dinletisi sunarak, mezarlıklara şiir kitaplarını bıraktı. Her iki protesto da haber ajansları aracılığıyla ulusal basında yer aldı.

Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği ve Kilis Gazeteciler Cemiyeti üyesi. Mayıs 1997'de Türkiye'den ayrılarak Londra'ya yerleşti. 1996- 2002 yılları arası yazdığı şiirleri, Ocak 2002'de, Hera Şiir Kitaplığı'nca, "Gelincik Tozları" adıyla İstanbul'da yayımlandı.

karakule38 28.09.07 04:37

Bülent KUMRAL


Balıkesir'de doğdu (1949) ve aynı yerde liseyi bitirdi. Bütün dünyada Büyük altüst oluşların yaşandığı 60'lı yılların ikinci yarısında ODTÜ'nde inşaat mühendisliği okudu; öğrencilik yıllarında özel ders verdi; yazları Almanya'da işçilik yaptı; politik nedenlerle okulu üçüncü sınıfta bıraktı. Cezaevine düştü. Öğrencilik yılları ve daha sonraki yıllar çoğu zaman otostopla bütün Anadolu'yu, Avrupa'yı dolaştı.

Bugünkü birikimi, o yıllar yüz yüze gelme imkanı bulduğu değişik kültürlerden beslenerek oluştu. Basın sekreterliği, motel, restoran işletmeciliği, mesleki yayın ithalatı, kitapçılık, profesyonel yöneticilik vb. değişik işler yaptı. İyi yemek pişirir.

İnsana ait her şeyi sevdi, hep aşık oldu , şiir tutkusu da bu kaynaktan beslenerek hayat buldu.

karakule38 28.09.07 04:37

Bülent ECEVİT


28 Mayıs 1925 'te İstanbul'da doğdu. 1944 yılında İstanbul Robert Koleji'ni bitirdi. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümü'ne girdi, aynı zamanda Basın-Yayın Genel Müdürlüğü'nde İngilizce çevirmeni olarak çalışmaya başladı. 1946'da öğrenimini yarıda bırakarak Londra Basın Ataşeliği'nde görev aldı. Aynı zamanda, Londra Üniversitesi'nde Sanskrit, Bengalce, Sanat Tarihi bölümlerine devam etti. 1950 yılında Türkiye'ye dönünce Ulus gazetesinde ve Ulus'un kapatıldığı yıllarda Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde sanat eleştirmeni, çevirmen ve siyasal fıkra yazarı ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD'de Kuzey Carolina'da yayınlanan Winston Salem Journal gazetesinde konuk gazeteci olarak çalıştı. 1957'de Rockefeller Bursu ile yeniden ABD'ye gitti, Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yaptı. 1950'lerde Forum dergisinin yazı işleri kadrosunda yer aldı, 1965'de Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazdı. 1972'de aylık yayımlanan "Özgür İnsan", 1981'de haftalık yayımlanan "Arayış", 1988'de aylık yayımlanan "Güvercin" dergilerini çıkarttı. Ecevit, edebiyat dünyasına "Hep Bu Topraktan" dergisindeki şiirleriyle girdi. T.S.Eliot, Ezra Pound ve Tagore'dan çeviriler yaptı.

5 Kasım 2006 tarihinde Ankara'da vefat etti.

karakule38 28.09.07 04:38

YAŞAMI


Boris Leonidoviç Pasternak, SSCB'li şair ve romancı. 18 Şubat 1890'da Moskova'da doğdu.
30 Mayıs 1960'da Peredelkino'da öldü. Sanatçı bir aileden geliyordu. Bir süre müzik eğitimi gördü.
1909'da müzik eğitimini yarım bırakarak Moskova Üniversitesi'nde felsefe okumaya başladı. 1912'de
Almanya'ya giderek Marburg Üniversitesi'nde bir süre felsefe derslerini izledi. İtalya üzerinden
Moskova'ya döndü ve Moskova Üniversitesi'ndeki öğrenimini tamamladı.

Yapıtlarında doğa tutkusunu doğaya ilişkin imgelerle dile getirmiş, insan ve toplum sorunlarını kaynaşmış
bir bütünlük içinde yansıtmıştır. Pasternak bireyse lyaratıcılığın toplumsal eyleme boyun eğmek zorunda
kaldığı bir dönemde yetişmiş, şiirinde bireysel ve toplumsal yaşantıları organik bir bütünlüğe kavuşturmuş,
toplumsal sarsıntıları kendi benliğinde derinliğine yaşayarak çağının trajik gerçekliğini dile getirmiştir.
İmge ve sözdizimi açısından Rus şiirine getirdiği yeniliklerle geleneksel Rus şiirinin yalın biçimlerini
uzlaştırmıştır.





BORIS PASTERNAK

karakule38 28.09.07 04:38

BLAISE CENDRARS


--------------------------------------------------------------------------------

Hazırlayan : Tuğrul Asi Balkar





YAŞAMI



YAPITLARI

Les Pâques à New York (New York'ta Paskalya, 1912)
Prose du Transsibérien et de la petite Jeanne de France (Sibirya Ekspresi ve Fransalı Küçük Jeanne İçin Düzyazı, 1913)
Poésies Complètes de Blaise Cendrars (Blaise Cendrars'ın Tüm Şiirleri, 1944)


ÖDÜLLERİ

1961'de Paris Kenti Büyük Edebiyat Ödülü'nü kazandı.

ŞİİRLERİ

Annemin Karnında
Beş Bucakta
Bombay Ekspresi
Büyük Fetişler
Sibirya Ekspresi ve Fransa Kralı İçin Düzyazı'dan
Trestle-Work
Yazmak

karakule38 28.09.07 04:39

Blaga DİMİTROVA

Bulgar şair Blaga Dimitrova 2 Ocak 1922'de Byala Slatina'da doğdu. 2 Mayıs 2003' te Sofya'da yaşamını yitirdi. Çocukluğu ve ilkgençliği Veliko Tırnova'da geçti. Sofya Klasik Dil ve Edebiyatlar Lisesi'ni ve Sofya Üniversitesi Slav Filolojileri Fakültesi'ni bitirdikten sonra Moskova'da Maksim Gorki Edebiyat Fakültesi'nde öğrenimini sürdürerek filoloji bilimleri doktoru oldu. Septemvri (Eylül), Narodna kultura (Halk Kültürü), Bılgarski pisatel (Bulgar Yazarı) dergilerinde redaktörlük yaptı. 1967'de Vietnam Dayanışma Komitesi'nin sekreterliğini üstlenerek Vietnam'a gitti.1989'da Bulgar Parlamentosu'na seçildi. 1992-1993 yıllarında Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yaptı. Şiir, roman, oyun, deneme ve eleştiri alanında sayısız ürün veren Blaga Dimitrova; Herder Ödülü, Hristo G. Danov Ödülü, Polonya PEN-Merkezi Ödülü, German Krugge Ödülü gibi çok sayıda ödüle lâyık görüldü.

karakule38 28.09.07 04:39

BEYAZID SANSI


1945 yılında Edirne'de doğdu. İlk ve ortaokulu Edirne'de, öğretmen okulunu Rize'de bitirdi. Rize, Konya, Mardin, İstanbul ve Edirne'de müzik ve sınıf öğretmenliği yaptı.

karakule38 28.09.07 04:40

Bertolt BRECHT


Yüzyılımıza damgasını vuran şair, oyun yazarı, tiyatro yönetmeni, tiyatro kuramcısı ve "epik tiyatro" türünün kurucusu Bertolt Brecht'in tam adı Eugen Berthold Brecht'tir. 10 Şubat 1898'de Bavyera'nın Augsburg kentinde doğdu, 14 Ağustos 1956'da Berlin'de öldü.Brecht ilk şiirlerini 1913'te okul gazetesinde yayımladı. Bundan bir yıl sonra ise yaşadığı kentin yerel gazetesi Augusburger Neueste Nchrichten'de yazıları çıkmaya başladı. Edebiyata ve tiyatroya büyük ilgi duymasına karşın, bir süre tıp eğitimi gördü. I. Dünya Savaşının son yılında askere alındı ve bir hastanede görev yaptı. Aynı yıl "Ölü Askerin Öyküsü" adlı bir şiir yazdı. Bu şiiri, yıllar sonra Nazilerce suçlanarak Alman yurttaşlığından atılmasına neden oldu. 1919 şiir çalışmaları açısından verimli bir yıldı. Şiirlerini Die Hauspostille'de (Ev Vaazları) topladı. Bu sırada tiyatroya olan ilgisi de sürüyordu. 1924'te Berlin'e gitti. Burada Carl Zuckmayer, Max Reinhardt ve Helena Weigel gibi dönemin ünlü sanatçılarıyla tanıştı ve birlikte çalışma olanağı buldu. Bir süre sonra yetenekli bir oyuncu olan Helena Weigel'le evlendi ve bu evlilik ömrünün sonuna kadar sürdü.Brecht' in oyunların pek çoğunda Weigel başrolde oynadı. Tiyatro yönetmeni Erwin Piscator ve besteci Kurt Weill ile tanıştıktan sonra Brecht tiyatro yaşamında yeni bir adım attı. Piscator'la birlikte Jaroslav Hasek'in ünlü romanı Aslan Asker Şvayk'ı sahneye uyarladıktan sonra yazdığı Adam Adamdır adlı oyunu "epik tiyatro" anlayışının ilk denemesiydi. Bu öğretici bir tiyatro türü olup, olaylar geleneksel tiyatrodakinin aksine, dramatik bir biçimde canlandırılacak yerde, izleyiciye anlatılır. İzleyici sahnede olup biteni bir gözlemci gibi izler. Epik Tiyatro'da amaç düşündürmek, izleyicinin aklını kullanarak bir karara varmasını, harekete geçmesini sağlamaktır. Brecht dünyanın değişmesinden; insanların fırsat eşitliğine, düşünce özgürlüğüne sahip olduğu, adaletli bir düzenin kurulmasından yanaydı. Benimsemiş olduğu Marxist dünya görüşü doğrultusunda, böylesine bir dönüşümün gerçekleşeceğine inanıyordu. Tiyatronun bu amaca ulaşmak için etkili araçlardan biri olduğu kanısındaydı. Yine bu sırada yazdığı ve Kurt Weill' in bestelediği; dünya çapında ün kazanacak olan Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Çöküşü ile Üç Kuruşluk Opera adlı müzikalleri sahneye koydu. Nazilerin yönetime gelmesiyle birlikte Brecht' in Almanya'da çalışma olanağı ortadan kalktı. 1933'te Almanya'yı terk etti. Önce İsviçre'ye, oradan Danimarka'ya gitti. 1939'a kadar kaldığı Danimarka'da Tik-Tak , Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti, Galileo'nun Yaşamı, Cesaret Ana ve Çocukları gibi her biri başyapıt olan oyunlar yazdı. Sezua'nın İyi İnsanını da burada yazmaya başladı. 1939'da Danimarka'nın da Nazi tehdidi altına girmesi üzerine önce Finlandiya'ya, oradan da 1941' de ABD'ye gitti. Bertold Brecht'in oyunlarından bazıları bu dönemde İngilizce'ye çevrildi ve ABD de sahnelendi. Ne var ki, bu ülkede izleyici Brecht'in oyunlarından tedirgin oldu ve ilgi göstermedi. 1947'de ABD'de esen Soğuk Savaş rüzgârı, Brecht'in Amerika'ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komisyonu'nca sorguya çekilmesine yol açtı. Dünya görüşüne ilişkin suçlamalara karşı çıktı. ABD'de barınmayacağını anlamıştı. Bertold Brecht, Alman Demokratik Cumhuriyeti yöneticilerinin çağrısı üzerine Doğu Berlin'e yerleşti ve içlerinde eşi Helena Weigel'in de bulunduğu bir grup oyuncuyla 1948'de Berliner Ensemble adlı tiyatro topluluğunu kurdu. Berliner Ensemble, gerek kuramsal çalışmaları, gerek sahnelediği çok başarılı oyunlarıyla, dünya çapında ün kazanmakta gecikmedi. Ülkemizde de tanınan ve oyunları çok sevilen Brecht 1956 ilkbaharında hastalandı ve bundan kısa bir süre sonra Berlin'de öldü.

karakule38 28.09.07 04:40

Berin TAŞAN


1928 yılında Merzifon'da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Yurdun çeşitli yerlerinde otuz üç yıl cumhuriyet savcılığı yaptıktan sonra, 1985 yılında İzmir Karşıyaka Başsavcısı olarak emekli oldu. On üç yıl avukatlık yaptı. Şimdi İzmir'de yaşamını sürdürüyor.

İlk şiiri 1946 yılında Varlık dergisinde yayımlandı. Şiirin yanı sıra edebiyatla ilgili araştırmalar, incelemeler ve oyunlar yayımladı.Toplumcu ve bireysel izlekleri inançlı ve kendine özgü bir ses rengiyle, akışkan ve doğal bir coşkuyla duru şiirler yazdı.

karakule38 28.09.07 04:41

Bejan MATUR


14 Eylül 1968 tarihinde Maraş'ın Pazarcık ilçesi Maksutuşağı köyünde doğdu. Ortaokul ve liseyi Antep'te okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

Şiirleri Adam Sanat, Defter, Ekin Belleten ve Yazıt dergilerinde yayımlandı.

karakule38 28.09.07 04:41

Behçet NECATİGİL

1916 yılında İstanbul'da doğdu, 1970'da İstanbul'da öldü. Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Liselerde ardından İstanbul Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat öğretmenliği yaptı.

Orta sınıf insanların başından geçen olayları ev- aile-yakın çevre üçgeni içinde anlatan şiirleriyle tanındı. Şiire bağlılığını hiç dinmeyen bir coşkuyla yaşamının sonuna dek sürdürdü.

Ölümünden sonra bütün kitapları Cem Yayınlarınca yeniden yayınlandı. Çok sayıda radyo oyunu, çevirileri bulunmaktadır. Ayrıca hazırlamış olduğu 'Edebiyatımızda isimler sözlüğü' isimli kitabı ölümünden sonra da sürdürülmekte olup kaynak bir başvuru kitabı olma özelliğini hala korumaktadır. Ölümünden sonra adına konulan şiir ödülü, günümüzde en önemli şiir ödüllerinden biri sayılmaktadır.
Şiire başladığı dönem, Garip akımının etkin olduğu bir dönemdir. Yine toplumcu gerçekçi şiir olarak adlandırılan akımın da etkin olduğu bu dönemde söyleyiş özelliği olarak bağımsız kaldığı ve kendi söyleyişini yakaladığı kabul edilmektedir. Şiir üzerine yazmış olduğu yazıları ölümünden sonra 'Bile yazdı' ismiyle kitaplaştırılmıştır.

karakule38 28.09.07 04:42

Behçet Kemal ÇAĞLAR

23 Temmuz 1908'de Erzincan'da doğdu, 24 Ekim 1969'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. İlk ve orta öğrenimini Kayseri'de tamamladı. 1929'da Zonguldak Maden Mühendis Mektebi'ni bitirerek maden mühendisi oldu. Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nde mühendisi olarak çalıştı; mesleğiyle ilgili incelemeler için Fransa'ya gönderildi. Dönüşünde İktisat Bakanlığı'nda görevlendirildi. İktisat Bakanlığı'nda çalışırken İngiltere'ye gönderildi. 1935'te Halkevleri Müfettişi olarak görevlendirildi, bu görevi dolayısıyla yurdun her yöresini dolaştı. Halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını buldu. 1941-1947 yılları arasında Erzincan milletvekilliği yaptı. Milletvekilliğinden ayrılınca Robert Kolej'de öğretmenlik,
İstanbul Radyosu'nda edebî müşavir, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu. 27 Mayıs'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. 1949'da haftalık sanat dergisi Şadırvan'ı çıkardı. İstanbul Radyosu'nda, uzun yıllar ancak aralıklı olarak "Edebiyat Dünyamız" ve "Bitmez Tükenmez Anadolu" programlarını hazırladı, yönetti, sundu. İlk şiiri Hep Gençlik dergisinde yayınlandı, bazı şiirlerinde Ankaralı Âşık Ömer mahlasını kullandı. Şiirleri Hayat, İnkılapçı Gençlik, İstanbul, Muhit, Şadırvan, Türk Dili, Türk Yurdu, Ulus, Ülkü, Varlık, Yedigün, Yücel dergi ve gazetelerinde yayımlandı. Şiirlerinde Atatürk devrimleri, Atatürk sevgisi, ulusal duygular, yurt ve vatan sevgisi ve güzellikleri konularını işledi, hece ölçüsünü kullandı. Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte Onuncu Yıl Marşı'nı yazdı.

karakule38 28.09.07 04:42

Bedrettin AYKIN



20 Ekim 1936 tarihinde Niksar (Tokat)'da doğdu. İstanbul Selimiye Veteriner Sağlık Meslek Lisesi'ni bitirdi. Veteriner Sağlık Teknisyeni olarak çeşitli il ve ilçelerde görev yaptı. 1970 yılından sonra özel kuruluşlarda veteriner ilaçları sektöründe çalıştı.

İlk şiiri 1962 yılında İmece Dergisi'nde yayımlandı; bundan başka yapıtları Dönemeç, Edebiyat Cephesi, Ekin, Güzel Yazılar Dergisi, Hakimiyet Sanat, Kıyı, Saçak, Sanat Eki, Somut, Su, Şiir Ülkesi, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Varlık, Yaba, Yapıt gibi yayın organlarında çıktı.

Geleneksel halk şiirimizden beslenen, yumuşak seslerle örülmüş uyaklarla lirik, yalın, yapmacıksız şiirler yazıyor Bedrettin AYKIN.

karakule38 28.09.07 04:43

Bayram BALCI


1963 yılının karlı bir Şubat günü Ankara'da doğdu. Ama memleketini soranlara Sıvaslıyım diyor. Lise 1. sınıfa kadar öğrenimini Ankara'da Altındağ'da sürdürdü. Mersin Teyfik Sırrı Gür Lisesi'nden mezun oldu. Üniversite öğrenimini !980 Askeri Darbesi nedeniyle tamamlayamadı. İlk şiiri Altındağ'daki Çalışkanlar Ortaokulu'nda sınıf arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı bir duvar gazetesinde yayımladı. 20 yıllık bir şiir serüveninin ardından ilk şiir kitabı "Canıma Değmez Hayat" adıyla Ütopya Yayınları tarafından 1999 Aralık ayında yayımlandı. 1986 yılında Ankara'da bir gurup şair ile birlikte Yeni Şiir adlı dergiyi yayımladı. 10 yılı aşkın bir süre çeşitli gazetelerde muhabirlik ve editörlük de yapan Balcı, halen bir gurup arkadaşı ile birlikte kurduğu Virtüel Yayınlarının, yayın koordinatörlüğünü sürdürüyor.

Şiir ve yazılarının yayımlandığı bazı dergiler şunlar; Defter, Edebiyat ve Eleştiri, Ütopiya, Varlık, Karşı Edebiyat, Temmuz, Cumhuriyet Dergi, Yeni Şiir.

karakule38 28.09.07 04:43

Barış PİRHASAN

1951 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Fen Lisesi'ni bitirdi. İki yıl Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra tıp öğrenimini yarıda bıraktı. İstanbul'da Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Yurtdışında sinema ve televizyon yönetmenliği üzerine eğitim yaptı.

İlk şiiri 1973'te Yeni Dergi'de yayımlandı. Militan ve Devrimci Savaşımda Sanat Emeği dergilerinin yazı kurullarında görev aldı. 1960 sonrası toplumcu şiirin ikinci kuşak şairleri arasında yer alır.

Seytan 28.09.07 22:25

Sanirim Listede Eksik Kalmislar


Mehmet Akif Ersoy ( 1873)- (27.12.1936) </B>

İstiklal Marşı Şairi

1873 yılında İstanbul'da doğdu. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapay kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı.Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi.Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih Camii'nde İran edebiyatının klasik yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası İsmail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı.Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma imkanı buldu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı.1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı.1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı.1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde İslam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfunun***8217;da edebiyat dersleri vermeye devam etti.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Milli Mücadele***8217;de

İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. I.Dünya Savaşı sırasında istihbat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı***8217;nın gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayımlanmaya başladı ve Mehmed Âkif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi.

İstiklal Marşı

Meclis'in bir İstiklâl Marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi.Mısır***8217;a Gidiş Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmed Âkif, daha sonra sürekli olarak Mısır'da yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyye'de Türk dili ve edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı ve hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döndü ve 27 Aralık 1936'da İstanbul'da öldü.

Dil Anlayışı Konuşma diline yaslandığı için kolayca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir. Dilde sadeleştirmeden yana olan tutumunu her şiirinde ortaya koymuştur.Mehmed Âkif nazım diline bu dilin tabii yapısını bozmadan elverişli olduğu gelişmeyi kazandırmış ve aruz veznini yumuşatmıştır. Bu aynı zamanda Türkçe'nin şiir söylemedeki imkanlarının ne ölçüde geniş olduğunu göstermesi demektir. Mehmed Âkif dilin toplumsal kimliğini öne çıkarmış,üslupta özgünlük ve kişiselliğe ulaşmıştır.Yenilikçi bir şair olarak, yaşadığı dönemde görülen ölçüsüz yenilik eğiliminin bozucu etkilerine, ölçüsü işleviyle bağlantılı bir şiir kurmak suretiyle sınır çekmeye çalışmıştır.

ESERLERİ Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler.

Hakkında Yazılanlar

1.Mehmet Akif
Nurettin Topçu
Dergah Yayınları

***8220;Büyük adam, eseriyle hayatını birleştiren adamdır. Biz onda şu vasıfları arıyoruz: Önce ömründe ayni kanaatin, ayni imanın sahibi olan adamdır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez, muhitine uymaz; muhiti kendine uydurur, uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir; cemiyeti sürükleyicidir. Bu karaktere sahip insanların, yani değer yaratıcısı olanların bir kısmı zekasıyla, bir kısmı kalbi ve hisleriyle, bir kısmı da iradesiyle başka insanlara ve cemiyete üstündür, yaratıcıdır, sahiptir veya velidir. Bu üstün insanlar arasında ise bazıları her bakımdan, hem zeka, hem duygu, hem de irade kuvveleriyle cemiyetin insanlarına üstün durumdadırlar. Böylelerine muvazeneli karakter sahipleri denir. Filhakika zeka, duygu ve irade fonksiyonlarından yalnız bir kısmında üstünlüğe sahip olanlarda, alelade olan ruh sahasına doğru açılmış bir yara halinde anormallikler, ruh ve karakter sarsıntıları göze çarpmaktadır. Ancak muvazeneli karakter sahipleri, bu sarsıntılardan korunmuş sağlam ruhlu insanlardır. Bu üç türlü fonksiyonların da ayni seviyede yüksek ve keskin oluşu, insanoğlunu hilkatin harikulade bir eseri yapabiliyor. İşte Akif yaradılışın bu lutfuna uğramıştı. Ancak onu, iradesinin ateşli tazyikiyle diğer sahalarda muvazenesizlikten koruyan pek mühim bir sebebin var olduğu da unutulmamalıdır: Bu sebep, demirden bir iradeyi ahenkdar bir ray üzerinde yürüten İslam terbiyesi ve Allah'a imanıydı.Büyük adamların başka bir vasfı da münzevi oluşlarıdır. Onlar kalabalığın içinde yalnız yaşarlar. Üçüncü bir vasıf olarak, büyük adamların devlet ve ikbal mevkilerinden uzak durduklarını görüyoruz.***8221;

Seytan 28.09.07 22:26


Necip Fazıl Kısakürek ( 1904)- (25.05.1983) </B>

1904 yılında İstanbul***8217;da doğdu. Çeşitli okullarda, bu arada Amerikan Koleji'nde okudu ve orta öğrenimini Bahriye Mektebi'nde yaptı(1922). Bu askeri okulda, din derslerini, Aksekili Ahmed Hamdi, tarih derslerini Yahya Kemal'den görmüş, ama asıl anlamda "edebiyat ve felsefeden riyaziyeye ve fiziğe kadar iç ve dış bir çok ilimde derin ve mahrem mıntıkalara kadar nüfuz edebilmiş" dediği İbrahim Aşkî'nin etkisinde kalmıştır.İbrahim Aşkî, verdiği kitaplarla onun "deri üstü deri bir plânda da olsa" tasavvufla ilk temasını sağlamıştır. Kısakürek Bahriye Mektebi'nin "namzet ve harp sınıflarını bitirdikten sonra" Darülfünun Felsefe Bölümü'ne girmiş ve oradan mezun olmuştur (1921-1924). Felsefedeki en yakın arkadaşlarından biri Hasan Ali Yücel'dir. Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile bir yıl Paris'te gitmiştir. (1924-1925). Yurda döndükten sonra Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında memurluk ve müfettişlik gibi görevlerde bulunmuş (1926-1939), Ankara'da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Devlet Konservatuvarı ile İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler vermiştir (1939-1942). Daha gençlik yıllarında basınla ilişkiye geçen Kısakürek, bu tarihten sonra memurlukla ilişkisini kesmiş, hayatını yazarlık ve dergicilikten kazanmaya başlamıştır.Necip Fazıl Kısakürek 25 Mayıs 1983 tarihinde Erenköy'deki evinde öldü.Naşı, Eyüp sırtlarındaki kabristana defnedilmiştir.

Ödülleri

Necip Fazıl Sabır Taşı adlı oyunuyla 1947 yılında C.H.P. Piyes Yarışmacı Birincilik Ödülü'nü almıştır. Kısakürek'e doğumunun 75. yıldönümü dolayısıyla Kültür Bakanlığı'nca "Büyük Kültür Armağanı" (25 Mayıs 1980) ve Türk Edebiyatı Vakfı'nca "Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi" ünvanını vermiştir.

Yazı Hayatı

Necip Fazıl'ın yayınlanan ilk şiiri Örümcek Ağı adlı kitabına "Bir Mezar Taşı" başlığıyla alacağı "Kitabe" şiiridir ve 1 Temmuz 1923 tarihli Yeni Mecmua'da çıkmıştır. Necip Fazıl hatıralarında "benim de yerim bu el oldu yâhu/ Gençlik bahçesinde sel oldu yâhu" dizeleriyle başlayan bu şiir dolayısıyla Ahmet Haşim'in "Çocuk Bu Sesi nerden buldun sen?" dediğini yazmaktadır. Kısakürek bu tarihten itibaren 1939 yılına kadar Yeni Mecmua, Milli Mecmua, Anadolu, Hayat, Varlık gibi dergilerle Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan şiir ve yazılarıyla ününü genişletmiştir.Necip Fazıl 1925 yılında Paris'ten yurda döndükten sonra, aralıklı şekilde ama uzun sürelerle Ankara'da kalmış, üçüncü gelişinde, bazı bankaların da desteğini sağlayarak 14 Mart 1936 tarihinde Ağaç adlı bir dergi çıkarmıştır. Yazarları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Mustafa Şekip Tunç'un da bulunduğu Ağaç, yeni kapanmış olan Yakup Kadri'nin sahipliğindeki Kadro dergisinin Burhan Belge, Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir ve İsmail Husrev Tökin gibi yazarlarının savunduğu ve dönemin etellektüellerini hayli etkilemiş bulunan materyalist ve marksizan düşüncelerine karşı spiritüalist ve idealist bir çizgi izlemeyi öngörmüştür. Ankara'da altı sayı çıkan Ağaç dergisini Kısakürek daha sonra İstanbul'a nakletmiş, ancak dergi 17'nci sayıda kapanmıştır.Ve Büyük Doğu Necip Fazıl, 1943 yılında bu defa, dini ve siyasi kimliği de olan Büyük Doğu dergisini çıkarmış, 1978 yılına kadar aralıklarla haftalık, günlük ve aylık olarak çıkardığı Büyük Doğu'da iktidarlara cephe almış, yazı ve yayınları yüzünden mahkemelere düşmüş, dergi birçok kez kapatılmıştır. Özellikle İslam medeniyetini ve tarihini savunan Necip Fazıl giderek milletimizin sevdiği bir insan olmuştur. Necip Fazıl 1947 yılında Büyük Doğu'nun toplatılması üzerine ayrıca Borazan diye bir siyasi mizah dergisi de çıkarmıştır.

ESERLERİ

Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile, Şiirlerim, Esselâm, Çile Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak ,Künye, Sabır Taşı, Para, Nami Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdülhamit, Yunus Emre.

Roman: Aynadaki Yalan, Kafa Kağıdı

Hikaye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, HikâyelerimHatırat: Cinnet Mustatili, Hac, O ve Ben, Bâbıâli.

KALDIRIMLAR / I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa karışan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler külrengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. Bu geceyarısında iki kişi uyanık: Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar. İçimde damla damla bir korku birikiyor; Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler. Simsiyah camlarını üzerime dikiyor, Gözleri çıkarılmış bir âmâ gibi evler. Kaldırımlar, ıstırap çekenlerin annesi, Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır, Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi, Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır. Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta, Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum. Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta, Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum. Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin; İki yanımda aksın bir sel gibi fenerler. Tak, tak, ayak sesimi aç *****ler işitsin; Yolumda bir tâk olsun zulmetten taş kemerler. Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları. Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim, Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları. Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya, Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi. Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi...

Seytan 28.09.07 22:31



Arif Nihat Asya ( 07.02.1904)- (05.01.1975) </B>

(7 Şubat 1904- 5 Ocak 1975) Şair, Çatalca'nın İnceğiz köyünde doğdu. Balkan Savaşı'nın sonunda İstanbul'a geldi. Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde okudu. Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi'nde iken Bolu Sultanîsi'ne, buradan Kastamonu Sultanîsi'ne geçti. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Darulmuallimîn-i Âliyyesi'ne girdi. Buraya bağlı olarak Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi (1928). 14 yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptıktan sonra 1950-1954 yılları arasında Adana milletvekili olarak Meclis'te bulundu. 1959-1961 yılları arasında Kıbrıs'ta öğretmenlik yaptı. 1962'de emekli oldu. Ankara'da öldü.

ESERLERi:

DUALAR ve AMiNLER

Çeşitli şiirlerden oluşmuştur.

KÖKLER ve DALLAR

Çeşitli şiirlerden oluşmuştur.

BiR BAYRAK RÜZGAR BEKLiYOR

Çeşitli şiirlerden oluşmuştur.


Seytan 28.09.07 22:33


Cahit Sıtkı Tarancı ( 1910)- (1956) </B>

(1910-1956)
Diyarbakır'da doğdu. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Mülkiye Mektebi'nde okudu. Paris'e gitti. ikinci Dünya Savaşı çıkınca geri döndü. Çevirmenlik yaptı. Ağır bir hastalığa yakalandı. Viyana'ya götürüldü. Orada öldü. Ankara'ya getirilip toprağa verildi. Otuz Beş Yaş şiiriyle ün yaptı. Hayat, aşk ve ölüm, şiirlerinin başlıca temalarını oluşturmaktadır. Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel ve Sonrası adlı şiir kitapları bulunmaktadır.

Şiirlerinden örnekler;

DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lâzım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.



AŞK
Açınca baharın dişi gülleri,
Bir başka rüzgâr eser bahçelerde.
Dinle çılgınca öten bülbülleri;
Sorma niçin düştüğünü bu derde.

De ki: ***8211; Aşktır şâdeden gönülleri;
Perişan, berbat eden gönülleri.
Aşk söyletir en yanık türküleri,
Ay buluta girdiği gecelerde.


BİR ÖLÜNÜN ARDINDAN

Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm;
Bilmezler ki bu kabirle yoktur alâkam;
Ben o çiçeklerdeyim, ben bu çiçeklerim.



Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:49 .

Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

Powered by Herkonu team