![]() |
Zemheri
Sensizlikte ne olurum bilir misin? Kötü saatler yasarim, Hafta sonlarim ise, berbat***8230; Is stresine umar diye sarilip, Kovsam da seytanlarimi, Yine de bi basinaliktan kurtulamam. Çare buldukça, çaresizlige batarim. Aylar, aylari kovalar, Hepsi de Zemheri ayi olur Ve Güller istenir benden. |
Her iki yakası göğe uzanan yalçınkaya
İçinden nedensiz sıkıntılar akar Yaklaşılanın ayak seslerini getirir Esen fırtınalar birbirine karışır Gün ağarsın diye beklenir Fırtınalar vadisinde Şafak söker, tan yeri ağarırken Birlikte dalınır uykunun kollarına Uykuyu telefon sesi böler ninni gibi Günaydın diyen diller ne de tanıdık Sanki kırk yıllık dost Konuşan ses özlem dolu Hemen gel diyesi gelir Ruhların dansı başladı başlayalı Beklenmişse yıllarca Yıllara meydan okumuşsa gönüller Şu birkaç zamana razı olalım Aydınlıklar yarından da yakın |
Avluda paslanmaz teller
Anneciğimin çamaşır telleri Ne de güzel tel araba olurlardı Ya gündöndü kafaları, arabanın ağırı Kış gelir kızak zamanı Şu koltuğun kolları ne de kıvrık İyi kayar, o zaman kır Altı kösele ayakkabılar annemin Topukları var ama, ne gam Kes gitsin, iyi kayar Ya cicozlarım, sisi de yutulmak da var Sağ baş sisi, oh ne de güzel Kuş avlamak için kızılcık dalının çatallısı İlle de ortasında gez i olmalı Sonra kavrulmalı sapan çatalı olmalı Bütün bağlar bizim***8230; hürya Üzümün en güzeli, kokulusu misketin Eriğin her türlüsü, dalından İster Can, ister Aynabakar isterse Bardacık Sulusu, tatlısı, kırmızısı sarısı dalında Sıcacık yuva, mis kokular evin içinde Derya kuzuları balık ya da köfte ye Mehmet ye Hele kış başında yapılan mantı, üzerinde kaz eti Oğlaklar, kaya kuzuları güveçte, mis. Dereler, mor menekşelerle dolu Çayırlarda Kuzu Kulakları, ekşimsi Tarlalar Gelincik tarlaları kıpkırmızı Ne de güzel olur Gelincik gazozu Şişeye koy sonra döv, döv Ya Laleler,Lale tarlaları öyle güzeldi ki Tepeler, bayırlar yokuşlar Ne de zor çıkılırdı minicik bacaklarımızla Üzerlerinde farklı bir dünya serilirdi gözlerimize Denizin içinde güneş portakal gibi suya batar Deniz çekerdi, Zeytin ormanı çekerdi Sephötane deresi, ayı deresi, kanlı gelin deresi Şırıl şırıl akardı, eğil suyunu iç Uzaktan yabancı vahşi sesler, ne sesi ki Ürpertiyle dolar insanın içi Akşamın kızıllığı çöktüğünde göğe Işıkları yandıkça evlerin Dönüş başlar eve ağır, ağır Yaz gecelerinde sokaklara sığılmaz Mahallelere taşardı gezintilerimiz Ya düğünlerimiz, Gündüzü klarnet, gecesi keman sesleri Ağır delikanlılar içer üç gün üç gece Kızlar ortada kümelenmiş Analarının yanında döktürür Delikanlılar huşuyla seyreder Bir taraftan işmar eder, göz eder Buralarda vurulurlar birbirlerine Sonrası derin, derin ahlar, oflar Ta ki kendi düğünlerine kadar. İşte sağdıç işte ahretlik Yeni bir dünyaya uğurlanır tazeler Süzülür de süzülür yeni ev kapısında gelinler Gelini orda görür komşular Görümcesiyle oynar gelin kardeşcecine Kurar yuvasını ebede kadar El koyar baş koyar can koyar yuvasına Çocukluğuma özlemim mi bu, hayır Ne de güzel geçti o yıllarım Tam da olması gerektiği gibi Memnunum***8230; Anneciğim, babacığım ruhsal varlıklarım Minnetle, şükranla anıyorum |
Bilirsin bilmesine de
Sabrı mı denersin sevdayı mı İspat mı lazım illaki Yetmedi mi bunca seneler Kokum rengim tenim Duruşum güven vermedi mi Daha bu korkular neye İllaki ölmemi mi beklersin El elinde |
Büyüyorsun çocuk
Gönlümün yaralı köşesi gibi Ve ben sana engel olamıyorum çocuk Sevgiliye hayır diyemeyişim gibi |
Yıllarca bekledim ben seni, ilk görüşünde anlamadın
Gençliğimin acılı haftalarına böldüm seni Durmadan aradım, adını paylaşmadım kimse ile Uzun yollara kazıdım adını, sonra kıskandım sildim Tatavla'da gördüm bir gün seni, inanmıştım da hatta O'nun sen olduğuna, bulduğuma seni Bilemezdim ki hemen yanı başımda olduğunu Ve tahmin edemezdim ki bunca kanamalı yıldan sonra Ve yaraları kabuk bağlamayan sevdamın acısı içinde Sokulup 'Merhaba' demeye korktum Tam bulduğumda ve buna inandığımda 'Rezerve' olan sevdan bana 'İyi Geceler' dedi Ama inan 26 yıl sonra duyduğum en güzel 2 kelime bu ' İYİ GECELER ' |
Anladım;
Solan bakışlar ayrılıklara dair bir mektup yazıyor an be an Oysa okumasını bilen kaç kişi kaldı ki? Anladım; Senden vazgeçmek imkansız gibi görünse de O kadar da imkansız değilmiş Anladım; Gidenlerin ardından bir mum yakmak Herşeyi aydınlatmaya yetmiyor Anladım; Dost düşmanı seçmez olduğumda kabullenmek zor da olsa Yaşlandığımı hissediyorum kurtuluşun arka sokaklarında Anladım; Ne kadar uzun yaşanırsa bir aşk O kadar gözyaşına ve sabıra ihtiyaç duyuluyor Anladım; Kandıramıyorum kendimi, Ne kadar da acı versen seviyorum seni... Anladım; Lise defterlerinin neden kalın ve dolu olduğunu İçerisinde saklanan aşklardan kalan sayfalara yaşanılan hüzünler yazılıyor Anladım; Ölümüne tutsak, ölümüne sevdalı yaşanan günler azalıyor Ya da yaşatanlar birer birer kayboluyor Anladım; Babamın beni azarladığında bana dair isteklerinin olduğunu Her kavgamızdan sonra aslan oğlum deyişinin de anlamını. Anladım; Yaşlanıyoruz hepimiz farkında olmadan Oysa sevdalar hep genç kalıyor Aşklar ise ölümsüz... |
Sevmek sadece sevebilmek için sevmek
Ağacı,dalında yaprağını,dibinde toprağını hissedebilmek. Doyabilmek damak tadında. Sevmek sadece sevebilmek için sevmek Ansızın başlayan sağnaklarda, nemli toprak kokusunun heyecanını sarmak Sırılsıklam olmak şakağında yağmur damlacıklarını hissedebilmek Sevmek sadece sevebilmek için sevmek Ne zaman ,nerede ve kimi sevebileceğimizi bilebilmek |
Merhaba
Kaybetsekte anılarımızdaki,düşlerimizdeki yüreğimizdeki sevgileri, kucak açıyor dünyaya yeni doğan bir can bir gül, toprağa ekilen tohum. Merhaba demiş inadına yaşamak istercesine yıpranmadan yıpratılmadan sevgiler. Sadece geceleyin olmuştur kayıp giden bir yıldızın hissettiğimiz varlığı geceleyin olmuştur düşlerimizin saflık ayarı ve geceleyin görmüşüzdür en güzel rüyalarımızı. Derin uykularımızda, en duygulu seni seviyorum sözcüğünü işitmişizdir analarımızdan., |
Gidiyormuşsun
git ve sadece elveda bile demeden. Karanlığa bürünüp, zamana dair ne varsa gülüşlerinle ,nazarınla, seni animsatmayacak masum yüzünle git. Ardında koyacağın çocuksu ruhunla git. Gidiyormuşsun git ve sadece elveda bile demeden. Ayrılığı vurmadan zincirlere yalnızlığı düşünmeden gözlerindeki yaşlar belirmeden yüreğindeki kininle git |
Önce hava kapanır apansız
Sonra gök gürültüsü Ardından yağmur boşalır Gece konduda mesut ıslanır Hayaller ıslanır Gençlik ıslanır Sabaha ıslaktır artık herşey Kahvaltı masası Taksiti bitmeyen yatak Ve.... İşte hepsi bu.... |
yalnızım isyanlarda
zavallı gönlüm sensizim kabus dolu her günüm kimsesizim şu garip handa yalnızım bir tanem yalnızlardayım uykusuz gecelerim uzun ve sıkıcı yokluğun acı sessiz bir çığlıkgibi karanlık dünyamın güneşi sendin yalnızım bir tanem yalnızlardayım |
Yücelerden geldim
Gecelerden geldim Nuruna yandım Ruhuna boyandım Aşkına uyandım Kanmadım Kanadım Kanamadım |
Düşlerimde prangalar
Bülbülden metruk bağımda Şimdi meskun kargalar Sözlerim tutsak, Kalemim gibi Şarkılar seni söylemez oldu Özlem mahdut değil şiire Anlatılmıyor gözlerin gibi Neyleyim Seni yaşamayan zamanı Neyleyim Senden ırak mekanı Bilmeden yaşıyorum alemi Tuttum dilimi Bıraktım kendimi Artık coşmuyor bu deli pınar Gazel demiyor kuşlar Uçar gider zaman gibi sen gibi Kaçar gider rüya haram uykular Artık kanasa da yaram Göznaçar olanı arıyorum Hakim kader atı,inmek haram Nere derse oraya varıyorum |
Baharda aşk başkadır derler ya hayatım
Bak baharda bitti kış geldi Ama senin aşkın her zaman başka be bitanem Ne bahar ne yaz ne de kış Her zaman başka aşkın Başkaları yaşattığın için Başka olduğun için Seni çok seviyorum Ve bütün yağmurda karda Güneşte fırtınada bir ömür boyu Senle olmak istiyorum Sensiz güneş sensiz yağmur sensiz kar Sensiz olan her şey bana haram Senle paylaşmadığım yaşamadığım Senle tadamadığım her şey bana haram Ben ki bugün dudağına düşen yağmur tanesi Ben ki bugün üzerini ıslatan su birikintisi Ben ki bugün yanağına süzülen su tanesi Olmak için canımı verirdim Ama biliyorum gün gelecek Dudaklarım dudaklarına Tenim tenine değecek Hayallerimle yaşıyorum Yaşıyorum çünkü hayallerim var Hayalimde her yerde aşkım var Asıl yaşadığım gün Hayallerimin gerçek olduğu gündür Seni seviyorum |
Evin gölgesidir arka bahçe
Bir yatak odasının Usulca taşan sıcağı Çocuğun dokunuşu Annenin durgunluğudur arka bahçe Dudakta öpücük izi Bir yaradır kuşun kanadında Elmaya düşen ala Çatlayan yüreği narın Seksek için yollara Çizilen şekillerdir arka bahçe Bir gelinin ilk gecede Yere düşen duvağı Dul bir kadının En tenha yeridir arka bahçe İşveli ve içli sözleri Ya da yanlış yorumlanan Pembe gülüşü Asker mektuplarının Okunduğu yerdir arka bahçe Ve üzgün bir sevdanın O solgun haresi Şairin haremidir arka bahçe |
El salla taşlığa serilen güneşe
Dere ile akan dolunaya Ya da erotik duruşuna incirin Çardakta buluşmanın günahına Dişlerinden okunmalı sevincin Hamarat bir kadının koynundan Dökülen yaz meyveleri Gibi yaşamın içerisinden Bir sözcük edin ve çoğalt boyuna Ah öyle ya bak unutmuşum Bir de ölüm var arada Yorgun kokusuyla bağbozumu Ya da kuşların giz yolculuğu Gülümse dudağındaki ısırığa Yüreğindeki tırnak izine Gençlik dediğin de ne ki? Olsa olsa Turuncu kokulu kır çiçeği Düşlerinden okunmalı gönencin Ah öyle ya hatırladım, bir de Gülbozumu var arada Ya da perilerin güz yorgunluğu |
zaman ötesi bu kimse bilmez
sana olan sevgimi kimse silemez aşk kapıda oynaşırken benim gözüm senden başkasını görmez... sen ne kadar reddetsende bu gönül ferman dinlemez. şunu sakın unutma bu gönül bir tek seni sevdi senden başkasını sevemez...! |
Derinden bakma gözlerime,
Sana karşı acizim; ümitlenirim... Bırak sönsün; körük verme ateşime, Alevsiz de yanarım;içten içe tükenirim... |
Önün açık, yürü, yol geniş
Bu fırsatları iyi takip et Çalışarak biter bütün iş Bu sözlerde vardır kıymet Belki dikenli bir yol, belki çamur Uykudan uyanmış, gözler mamur Hizmet, insanlara olur yağmur Kurumadan, insanlara yetiş Seni beklerken bunca insan Akıyor oluk oluk onca kan Bu kanlara dur! Diyecek olan Sana emanettir bu zor iş Etrafta barış, hoşgörü, sevgi Bu duyguların yoktur dengi Fakat sözde sevgiden bir sergi Dur! Anlat gerçeği! Söyle yalana kiş Bak sana var bir sözüm İnsana sevgidir benim özüm Oyarlarsa bir gün gözüm Sabrederek, sıkmaya devam et diş Bir gün güzel günler gelecek bekle Biliyorum dert seninle beklemekle Çiçekler açacak güzel gelecekle Yeter ki amacın doğrultusunda iyi yetiş Günler geçmiyor, zaman yük Dert insanını sarıyor afak Bu kara günler olur ak İnanmakla olacak mucize geliş Yol senin yolundur, bu hak Etraf kir, pislik, pasak Sen devam et yolunda, bir ışık yak Yak ki yardım eder sana bir derviş Yolunda adım adım korkmadan yürü Yürüdükçe peşinde birilerini sürü Çürürsen Hakk adına çürü Muhakkak ki orayadır bütün gidiş Bu mısraların sonunda Bir emanettir, bu, kolunda Ver, korkma kolu Hakk yolunda Davan yolunda sanadır bu sesleniş |
Bir oğlum olacak, adı Deniz
uykusuz korkusuz beter mi beter ben beynimi satarak yaşıyorum o benden proleter Bir oğlum olacak, adı Deniz karataşın göbeğinde aşk, karataşın göbeğinde barış, karataş çatladı çatlayacak ben de bitmeyen kavga onda yeniden başlayacak. Bir oğlum olacak, adı Deniz öfkede benden fırtına sevgide deniz ne samanyollarının ulu kevanları susuzluğumun ne kutup şafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin Deniz gibi soğuk ve sert ve sorumsuz Deniz gibi uçsuz bucaksız Bir oğlum olacak, adı Deniz dilinde en güzel sesi Türkçemin kulağı en yiğit şarkılarla delik Adı Deniz olan bir oğlum olacak yıldızlı karanlığı; korkak bir merakla değil vivaldiyi dinler gibi okuyup anlayacak ve belki sütdişlerini sürerken, bir balaban bursa şeftalisine aydan kendi sesini dinleyecek ve görecek kendini aydan, vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle |
bekliyorum seni
senin de beni sevmeni bekliyorum seni fotografındaki seni görmeyi bekliyorum seni gözlerine bakmayı bekliyorum seni seni sevdigimi anlamanı bekliyorum seni taşlaşmış kalbinin yumuşamasını bekliyorum seni bu işkencenin bitmesini bekliyorum seni rüyalarımdan gitmeni bekliyorum seni gecelerimden gündüzlerime gecmeni bekliyorum seni benle alay etmenin bitmesini bekliyorum seni şiirlerimi anlamanı bekliyorum seni fotografın yıprandı artk bekliyorum seni senin de beni sevmeni bekliyorum bir zalimi |
Yıllar sonra nerden çıktın,
Beni tekrar yaktın yıktın, Hani mazide yaşanmış, Bir hatıra kalacaktın. Keşke o gün gitmeseydin, Bir kez olsun dinleseydin, Ellerin sözüne kanıp, Beni hiç terk etmeseydin. Şimdi cananım sırdaşım, Şimdi soframdaki aşım, Şimdi hayat arkadaşım, Olacaktın sen gülüm. Şimdi hayatın manası, Şimdi gözümün karası, Şimdi yavrumun anası, Olacaktın sen gülüm. |
satır araları boş, sözcükler hecelerini ayıklıyor
bit palasta çilingir sofrası kurulmuş, kapılar tartaklanıyor gece bir mürekkep gibi gündüze akıyor gündüz bir dişi gibi geceye kapaklanıyor güller topraklarını silkeliyor ağlamaklı dakikalar ömür sayıştayı kuruluyor saatler ölüme. kalbim bunca yüreklilikle hala niye atıyor kafamın tası tasası bir tesadüf ve gereklilikten öte yokmudur bu işin ası astarı sus bu dünyayı defnet içine! aklım ziyanım zararım karın karanlığından döndüğüm diyarım ayar olmadı saatler, uyku tutmadı mayasını kan kırmızısını damıttı, damlalar bir lavaboda ayrıştı dün bugünden önceki gündü bugün dünden sonraki gün anlaştılar sırlar sırra kadem bastı bininci baskısında müzikler birbirini ezdiler kasetçalar soygununda soyulan soğan kokusunu suçladı, burnunu tıkadı haliç her kulaçta bir adım geriledi inindeyken bir kuyu kendi dibini belirledi telvesini eledi diğer düğümler sinirden köreldi insan en sevimsiz havandı ve en gereksiz tabiatı zedeledi zelzele insan naralarıyla silkelendi kelimeler başı boş bölükler gibi dur emrini dinlemedi mayınlar en ateşli anlarda arındılar kendilerinden havaiydiler deliydiler kendi sesini duymak konuşmak için bir gerekçeydi doldurulması gereken bir boşluktu yaşam gedikti vesselam bir mazeretsiz dikitti yönü değiştirilmesi gereken bir akıntıydı içim boşaltılması, boşa atılması, boşa alınması gereken alüvyonlar lifler katmıştı zigzaglar çizerken debim aslında tepkimelerimdi bir yığın sürüklenmelerim, dallanıp budaklanmalarım kendimi yitirmek istememdendi kılıç balığıyla intihar etti akarsu kanayan yerleri pusulasıydı, zula karanın en kararsız haliydi, sularını denize boşaltmadı hiçbir daim çekildi, çekildi sular çok çekti.. |
Seni sevmek
Şiir tadıyla yaşamaktır gökkubbe altındaki tüm mısraları Seni sevmek Bıcır bıcır gülümseyen kızıldereli çocuklarla kırlarda delirmişçesine koşarak rüzgarla dans etmektir Seni sevmek Şeyh Bedrettin sabrıyla çile odalarında çile çekmektir Hak yolunu bulabilmek için Seni sevmek Sen yokken eldeki kızıl kehribar tespiyle gecenin kuytuluğunda volta atmaktır tüm kutsanmışlar adına Seni sevmek Gece griliğinde çıkagelen bir ihanetin karşısına Başı dik bir şekilde çıkıp Umut türküleriyle Direnç çiçeklerini dikebilmektir seni sevmek Göçebe ve mülteci sevdalarda dalıpdalıp gitmektir gurbete Seni sevmek Yüzyıllık bir haritada Katıp bir kentin arayışına düşmektir ölümüne Seni sevmek Hayyam misali Şarabın kızıllığına kapılıp Çöle bir gözyaşı gibi düşerek Al al gülleri yeşertebilmektir Ölü topraklar üstünde Tanrıdan habersiz Seni sevmek Yusuf misali Kör kuyulara ter****lmişken Yaratmaktır karanlıkta kendi umut ışığını Seni sevmek Bir şeman misali Her şey gölgeleşirken Hayatın gölgesine canvermektir Kendi hayatından ömür çalarak Seni sevmek Akşamın nasırlı duygularıyla sarhoş oluşına aldırmayıp Hoş geldin diyebilmektir yaşamama sebeb Seni sevmek Sen yokken Direnmemektir sensizliğin kendisine |
..BekLenen..
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar? Necip FazıL... |
demek gidiyorsun yine
sevdayı üstüme atıp zaten yaprakları sararmıştı bütün ağaçların ta on sekiz yıl önce sen şimdi yaşıyor gibi göründüğüme bakma ben on sekiz yıl önce ölmüşdüm şimdi yalnızca mezarımın üzerindeki otlar sararacak senin hemşire çıktığın yıldan ta ozamandan bu zamana yapraklar hiç yeşermedi ve ben hiç gülmedim tam onsekiz yıldır hadi git bu defa hiç arkana bakma bu gidişin son olsun artık ne ağaçlar dayanabilir ne de ben sen güle güle git benim ağladığıma bakma alışkanlık işte ne yaparsın sen iyilik meleği güler yüzlü hoşgörülü kardelen söylesene ne istedin benden alışmışdım ne güzel niye döndün yeniden ben onsekiz yıldır hiç şiir yazmamıştım yazdıklarımı bile yırtıp atmıştım şimdi,elimde kalem kalbimde yine sen utanmadan sıkılmadan sana şiir yazıyorum hadi git umutsuz vakayım ben ta senin hemşire çıktığın yıldan beri işte hep böyleyim ben hani senin gittiğin gün hani yaprakların sarardığı gün varya o gün gözyaşlarım bile ağladı benimle o sıcak yaz gününde bir üşüme hissettim tenimde ve ben gözlerime baktım sisli buğulu umutsuz gözlerim,gitti dönömez demişdi gözlerimden bile kıskandığım sen ben başka kimseyi sevmezken ve asla sevemeyecekken sen dönmedin geri senin gittiğin gündü hayatın bütün acımasızlığını yüzüme çalıp gittiğin gün ve benim herşeyden elimi çektiğim gün geceler bile kırılmışdı bana gündüzler yüzüme bakmıyordu gözlerim artık bal bal bakamıyordu sen olmayınca herşey düşmandı sanki herkes bi başkalaşdı sorma gitsin sanki sensiz olduğum için herkes kahrediyordu bana senin gittiğin gün bitanem ben yalnızlığıma acıdım yalnızlığım bana şimdi seninle bile yalnızım ha bir nefes yanımda olmuşsun ha bir ömür uzağımda sen sen bile çare bulamayacaksın yalnızlığıma sen uyurken gecenin kör karanlığında ben duvarlara baktım duvarlar bana ben yalnız onlarla konuşdum seni anlattım onlara ismini zikretmeden ovarya dedim başka bişey diyemedim boğuldum gözyaşlarına sen,elini dahi tutamadığım başımı dizine koyamadığım sevdam senden sonra ben hiç kimseye sana baktığım gibi bakamadım sende bulduklarımı kimsede bulamadım kardelenim kırçiçeğim ben sensiz hiç yaşamadım senin hemşire çıktığın yılda beni kör kuyuya attılar, karanlık derin bir kuyu kuyuya senin ismini taktılar susuz,buz gibi sğuk alabildiğine derin işte güler yüzlü kardelenim bu kuyu senin eserin ellerin uzansa belki çıkarırdın beni belki tutup ellerimden işte bak döndüm derdin geri sıcak bir kapı açardın belki hadi derdin üşüme gir içeri artık tohumlar yeşermeyecek ve artık yüzüm hiç gülmeyecek biliyorum yine gideceksin ve ben yine koşacağım ıssız tepelere yaşlı gözlerimle bir elimde sevdam bir elim bom boş karanlık yine çökecek üstüme hayat yine küsecek bir kuş misali uçup gideceksin ellerimden daha önce gittiğin gibi yine anlamı kalmayacak yaşamanın bana yolu görünecek yine oturup bir köşede ağlamanın ir bilsen ne zor olduğunu bi başına yaşamanın uzun gecelerin çekilmezliğini yalancı sahte yüzlerin sevimsizliğini bi görseydin onsekiz yıldır neler çektiğimi neyse hadi git vay be' yapraklar yeşermeye başlamışdı pembe bakışın bitanem beni yeniden ve yine hayata bağlamışdı sen yine uykuda olacaksın uzun gecelerde ve ben seni arayacağım gökyüzünde yıldızların içinde ADINI SEVDA ÇİÇEĞİ KOYACAĞIM gözyaşımla sulayıp sevdamla büyeteceğim ve ben sevda çiçeğim sana yemin ediyorum seni hep seveceğim hergün seveceğim |
Bekledim...
Hergün bekledim. Geleceğine dair, Hiç şüphe taşımadan bekledim. Ve Birgün geldin Hiç beklemediğim bir anda Geldin ve beni buldun. Aşkın böylesi makbulmüş beklemediğin anda geleni Ve Yine hiç beklemediğim anda gittin. Ama aşkı böyle yitirmek Ne kadar makbul Bilemem... |
Suya ekmeğe ne gerek var ki sen varken
Gül döktüğüm yollarda bekliyorum seni ben Virane bir moloz yığınına dondum karmaşayla Ne yapayım ben mor menekşeli evi sen yokken Seni seviyorum her zerrem seni düşünürken Seni bekliyorum sana şiirler yazarken Sen benim günahım, duam ve gerçek yalanım Ben seni beklerim zaman sana doğru akarken Gençliğime ve baharıma kıydım seni severken Parçaladım kendimi kendime hesap sorarken Yollar karanlık yollar sessiz yollar soğuk Üşüyorum akşam güneşi ile sana gelirken Ay ve güneş zorlanarak anlatıyorlar seni Ben yıldızları sana doğru bir bir kaydırırken Belki bir günü sana da anlatırlar beni Gözlerimden yaşlar akıyor sana koşarken Söküp atıyorum seni damarlarımda dolaşırken Seni içime çekiyorum kokunu güllerde ararken Bırak elimi yüzümü parçalasın diken Ne anlamım var benim yanımda sen yokken... Gene atıyorum kendimi yollara farketmez çayır çimen Kaç zaman giderse gitsin artık benden Sana geliyorum, sana yağıyorum, sana koşuyorum sana Bütün yollar sana çıkıyor zaten Bütün yollar sana çıkıyor zaten... Hayatımı hediye eden sen; hayatını sana adayan ben Bülbül gibi yanan ben; güller gibi açan sen Leylayla Mecnun'u yaşatalım gel sen ve ben Bizim de destanımız okunur okunur elbet ezberden... |
Günün ilk ışıklarının sıcaklığı
Yansıyamıyordu kalbime Yeni bir günün heyecanını Yaşayamıyordum gönlümde Fakat bir şey daha eksik Ne olduğunu bilmiyorum Sanki bugün öyle mutsuzum ki Acaba neden diye kendime soruyorum Dışarıya çıktım her yerde bahar Kalbime baktım orda hala kış var Elimi kalbime bastırıyorum neye yarar Bana bir şey mi oldu diye korkuyorum Şimdi anladım nedenini Mutluluğun kıymetini Güzelim bahar sevincini yaşayamadığımı Şimdi çok iyi anlıyorum Dün yaşlı bir amcanın Yanından geçiyordum Elinde bir çok yük vardı Yardım bile etmiyordum Kısacası yardım etmemeye yeltenmiştim Bugün ise cezamı çekiyorum Keşke yardım etseydim Ama iş işten geçti diyorum Sev insanları mutlu et onları Halime bakıp ders almış olursun Şunu da hiçbir zaman unutma Mutlu ettiğin kadar mutlu olursun |
Benden gittin gideli
Kaç gün geçti bilmiyorum En son sayabildiğim kırkaltıncı gündü Yoruldum sensiz günlerimi saymaktan, Ucu bucağı olmayan birşey bu Ne zamana kadar sayabilirim ki söyle Saydıkça sensiz geçen günlerimi Ömrümden birer gün eksiliyor sanki Yoruldum artık saymaktan sensizliğimi, Ben hep böyle sensiz,çaresiz mi yaşayacağım? Her yeni gün doğduğunda Acaba bugün mü dönecek diye bekleyeceğim? Yoruldum anlıyor musun Sensizlikten,çaresizlikten Dön artık geri Bıraktığın yerde bıraktığın gibi Bekliyorum seni!... |
Düş sokaklarına daldım dün gece
senden habersiz... Umudum vardı ve heyecanlanmalar yerli yersiz... Her ara sokakta tükeniyordu umudum ve ben boynu bükük,çaresiz... O an anladım;çıkmaz sokaklar mahkumuydum, sensiz,yalnız,kimsesiz... Hakimi de sendin üstelik verilmiş hükmün, benden,düşlerimden habersiz... |
Sorarlarsa birgün beni de sana,
Anlatırken sakın birtanem ağlama, Sığmadı dersin aşkı fani dünyaya, O çok sevdi ama gülmedi dersin... Dersin ki benim için deli olurdu, Baktıkça resimime ağlar dururdu, Sonunda çareyi gitmekte buldu, Yalnızın biriydi göç etti dersin.. |
İşte bir gün o an gelecek,
Herşeyin sonu, herşeyin başlangıcı o an. Biliyorum o anı anlayacağım geldiği an... Farkında olacağım, Ve herşey hayal ettiğim gibi olacak. Nasıl olacak biliyorum, Arabada olacağım, direksiyonda... Yağmurlu bir gün olacak, Ve ben yabancı yollarda... Üstümde kazak olacak, biliyorum, Kalın örgülü krem rengi bir kazak. O an uzaklarda olacağım Çok uzaklarda buralardan. Kimsenin içinde olduğumu bilmediği bir yerlerde. Arabada olacağım, direksiyonda... Kendi arabamda, küçük ama içinde sadece benim hakim olduğum kraliyet sınırlarında. BMW olacak arabam. Nasıl diye sorma, biliyorum işte. Arabamın teybi olacak, Ve tabi ki o olacak yanımda. Duygusal, olgun, naif. Işıltı olacak gözlerinde, zerafet akacak bakışlarından... Herşeye, herkese inat, o farklı olacak diğerlerinden. Saç rengini kestiremiyorum ama... Anaç olacak, verecek çok sevgisi olacak, anlayacak... O anlayacak. Ne olursam olayım, kral olduğumu hissettiricek benim. Ne yaşandıysa yaşansın, ne yaşanacaksa yaşansın, Çöpçü de olsam, bir kral gibiymişim gibi hissetiricek bana benim kraliçem. Ve o anın geldiğini hissedeceğim. Binbir duygu uyanacak içimde, Anlayacağım, O anın gelmiş olduğunu. Bir Sezen Aksu çalacak teypten, İliklerime kadar işlemesine izin vereceğim o an. Sezen Aksu'nun sesi olacak, bir çağın kapandığını müjdeleyen çan. Hangi şarkı olduğunu sorma, bilemem çünkü... Bir dünya yıkılacak o an, Eski, yaşlanmış, zalim bir dünya. Geride bırakacağım herşeyi. Yakama yapışamayacak benim, Silkeceğim hepsini bir anda, Bir anda ve sonsuza kadar. Ama hakkını vereceğim bütün geçmişin, En yoğun halinde ve bir anda yaşayacağım hepsini Ellerinden geleni yapmalarına izin vereceğim bana o hatıraların, Son bir kere. Ruhumda hissedeceğim hepsini, Böyle onaracağım kendimi. Gözlerim dolacak bir anda, Bütün kederlerim gözyaşlarımı kullanacak bedenimi terk ederken. Dilimi değil. Akacak hepsi, Keder somutlaşarak akacak yanaklarımdan. Son bir kere. Geride kalacak, Bana değip giden bütün hayatlar, İz bile bırakamayacaklar bende, İşte onlardan intikamımı böyle alacağım. Sefillikleri, iz bırakamamalarıyla kanıtlanacak bir kez daha benim üzerinde deneyler yapılmış ruhumda... O an bir zaman tünelinden geçeceğim, beni geçmişten geleceğe püskürten. Vermediğim kararların sonuçlarına katlanmanın hıçkırıkları arasında boğulacağım o an. Seçmeden esiri olduğum hayat akıp gidecek üzerimden, Kalp krizinde nasıl beş kilo kaybederse vücut, Tonlarca ağırlıktan azad edilecek ruhum bu krizde, Hafifleyeceğim. Kendi hatalarımın sonucunu büyük bir gururla yaşayacağım. Ama son defa, Sadist bir yabancı gibi davranacağım kendime. Doğum sancısı çeken bir kadın gibi, Çekeceğim bütün acıyı bir anda, kendime yeni bir hayat bahşederken... Kısa olacak saçlarım o an biliyorum. Yeni traş olmuş olacağım hem de. Eski bir parfümün kokusu sinmiş üzerime. Yanımdaki meleğin buğulu sesi kulaklarımda, Algılayamıyorum henüz kanatlı laflarını... Arabayı çekmiş olacağım bir köy yolunun kenarına. Gözlerim yolda... Yaşlar gözlerimde... Cesur yeni bir dünya var önümde... Yeni bir Atlantis yükseliyor hayatımda. Hem de geçmişe inat. Sadece istediklerimi taşayacağım geleceğe. Eskiyi çağrıştırmayanları, Her zaman yeni olmayı başaranları... Arkamdan alıp, mancınık gibi fırlatacağım onları da geleceğime... Kendimle birlikte. Unutmak en büyük cezadır bence... Hatalar yapacağım, Hatta göz göre göre. Bundan zevk alacağım üstelik. Yeni bir hayat yükseliyor önümde... Eski kıyafetlerimi, eski parfümlerimin alkolü ile yakacağım. Sevdiğim kıyafetleri de... Tıpkı eskiye ait herşeyi, içimdeki intikam ateşiyle yakacağım gibi, Sevdiğim şeyler de yanacak, Ama hatalar, acılar ve pişmanlıklarla birlikte. Sezen Aksu'nun sözleri çınlamaya başlayacak aniden, yeniden... Yanımdaki meleğin de... Titreyeceğim sıtma nöbetindeki gibi. Terleyeceğim... Geçmişe dair herşey terle akacak üzerimden. Gözlerimde daha önce hiç oluşmamış bir ışıltı oluşacak, Artık baş aktör olmanın verdiği gururla. Gözyaşlarım yeni bir dünyayı müjdeleyecek, Hıçkırıklarımın sesi onu dış dünyaya ilan edecek. Sonra algılarım yeniden güçlenecek. "Her şey geride kaldı." diyecek yanımdaki yumuşak ses. Başımı okşayacak dizlerinin üstünde, Barbisini seven bir ufak bir kız çocuğu gibi. "Bitti artık, hep yanındayım, her zaman yanında olacağım." diye tatlı bir ezgi duyacak kulaklarım. Gözyaşlarım dizini ıslatacak, Ama o bundan mutlu olacak. O beni, ben olduğum için sevecek. Nereli olduğunu söyleyemem, Ama mor olacak üstünde... Ve onyıllar akacak bir anda üstümden, Doğum sancıları çekecek ruhum, Ve işte o an, Herşey yıkılacak, Herşey yeniden başlayacak... |
Geçmişi yaşasak o yıllarda yeniden
Seninle düşsek şöyle Boğaz'a Kalender'e binsek eski köprüden Akşamın nefesi inmeden suya... Bir başkaydı o yıllar, her şey bambaşka İnsanlar bir başkaydı, doğa bambaşka Sevgiler içtendi, yapmacıksız, saf, temiz Bir başkaydı o yıllar, her şey bambaşka... " Köprüdeki insanlar oltaları salmışlar Akşama istavrit var, çapari salkım salkım. Az ötede sandalla ağ atan balıkçılar Martılarla yarışıp nafaka avlıyorlar. Önümüzden geçeni***8230; Dur ! Yadırgama hemen. Yandan çarklı o işte, Sahilbent onun adı. Zarif görüntüsüyle süzülüp giden Halâs Üsküdar'dan başlayıp bulacaktır Kavak'ı... İçinde bildik yüzler kibar bir tebessümle Selâmla sarılırlar saygı dolu sohbete. Şu mahcup delikanlı belli ki çok sevdalı. Ön sırada oturan o yemyeşil gözlere. Yanaşılan iskele yaşadığımız yerdi. Şu kahkaha taşan yer İsmet'in Meyhanesi. " Ah ! O eski Kuzguncuk nasıl değişti böyle Ne kadar köhneleşti ! Sanki silinmiş gibi... İlk aşkımla ilk defa buluştuğum iskele Tanınmaz halde şimdi, kimlerin eseri bu ? Dostlarla toplanılan o eski çınar altı Keyif vermez bir halde, nerde eskinin tadı ? Vazgeçtim yolculuktan, koş inelim burada Görmeye dayanamam bir sonraki durağı Eski Beylerbeyi'ne ağıt yakmamak için Dönelim bir taksiyle, gözlerimiz kapalı... Bir başkaydı o yıllar, sana gösterecektim Yüreğim elvermedi sen de kahrolma diye. Ah ! O eski günleri bir daha bulmak için Çok şeyleri bırakır, dönerdim ben geriye. Bir başkaydı o yıllar her şey bambaşka Balık ekmek başkaydı, doğa bambaşka Sevgiler değişikti, yapmacıksız, saf, temiz Dostluklar pek sıcaktı, semtler bile bambaşka... |
Utanırım gözlerine bakmaktan,
Utanırım ellerini tutmaktan, Utanırım sevdamı anlatmaktan, Dayanamam üzülmene yanarım. Korkarım inan seni üzmekten, Korkarım bu halime gülmenden, Korkarım belki de kızıp gitmenden, Dayanamam hasretine yanarım. Belki de acı benim kaderim. Ne olacak söyle şimdi halllerim? Sen üzülme ben derdide çekerim. Dayanamam gidişine yanarım. Anlatamam bu derdi mi ben sana Anlatsam da çok geç oldu baksana Utanırım gözlerine bakmaya Dayanamam gülüşüne kanarım |
Hep üşürüm bu zaman işte başlıyor yağmurlar
Rüzgardaki uğultulu hasatla geldi sonbahar Parçalı bulutlarla yaklaştı elinde gri bir gül Kucağında yağmur külleriyle kapımda eylül Hep solarım bu zaman kuru dallar daha bir kuru Karanlık bir mevsim geldi gece kelebeklerinin buluştuğu Mevsim dediğin yeşille sarı arasında ince bir tül Üç perde yeter hiç gelmesin sarı dantelli eylül |
Bir vapur çığlığı geçiyor içimden
Ürkek martılar ansızın havalanıyor Bir liman beliriyor hemen yanıbaşımda Karanlık kendi kuytularına saklanıyor Biliyormusun akşamları bıktırdı varlığın Geceler ölesiye bezgin senden Kusura bakmayın geceler başka güneş yok bana Gün sevalle geçiyor tenimden Işıkları kapattıktan sonraydı geldiğin Hiç gitmediğim yerlere gittik birlikte Salıncaklar kurduk göl kıyılarına Evler yaptık el değmemiş düşlere Hani olur ya rüya işte Düşünkisaçlarını okşuyormuşum Sayıkladığımı duymuş annem Seni seviyorum günışığım diyormuşum Bir an için çıksan diyorum aklımdan Kimbilir kimler çalardı benden gözlerini Başka gözlere değmesin diye gözlerinin izi Sıkıca kilitleyip karantinaya aldım hayalini Kaçamak bakıyorum gözlerine Dalıp gitmiş oluyorsun bazen Uzun uzun süzüyorum Haftalar sana haftalar kimya derslerine bölünüyor Nefesimde nefesinle uyanıyorum salı sabahlarına Ah aklımdan gülümseyişin geçiyor Kırmızı bir gül oluyor dudakların dudaklarımda |
Fırtınaları gezdim bütün gün
Rüzgarları adımladım Tenimde kara bulutlar Ellerimde yıldırımlar var Ölü bir kadının saçları gibi Kaldırma yığıldı akşamım Yok gelme bu gece Beni böyle soğuk böyle karanlık bilme Uzansan sararıp döküleceğim Beni bu poyraz nefesimle bu eylül yüzümle görme Dokunsan lodosa keseceğim bak Ölü yapraklarım çarpacak yüzüne Hayır gelme bu gece Sana yazdığım sakin akşamlarda kal Gözlerinde yıldızlarını gezdirdiğin... Bu şairi hatırla hayal meyal Dizelerinde ay ışığını giyindiğin... |
Üzdüler,
Kırdılar, İncittiler, Asla verdiğim değeri vermediler Yalnızlığımla boğuşurken bir ara Hayatıma girdiler Bilmemki benim gibi iyi niyetli bir insandan Ne istediler. Varsın şimdi mutluluk onların olsun Yeterki canları sağolsun Payıma düşeni aldım merak etmeyin Yaşayana rahmetli denir mi bilmem ama Dostunuzu yaşarken öldürdünüz Başınız sağolsun Yürüdüğünüz yol açık Başınız dik Çalacagınız kapınız olsun Allah hepimizi yalnızlıktan korusun. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:20 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team