![]() |
Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam
Bir dost bulsam, irfanında beslensem Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam Yalnızlığım bitermola, bilmem ki? |
Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım. Üçyüzaltmışbeşi böl onikiye Sırala otuzu say da gel canım. Bekletme geciken müddet ziyandır Güzel kin,öfke,hiddet ziyandır Varsa gurur,kibir,şiddet ziyandır Onları orada koy da gel canım. Kitap aşk,masal der,yıkar bırakmaz Akıl "tedbir al" der çöker bırakmaz Korku "gitme kal"der çeker bırakmaz Sen gönül sözüne uy da gel canım. Yazı,güzü,kışı bahar zamanı Yaşadın bilirsin ki her zamanı Dinle rüzgarları seher zamanı Uzaktan sesimi duy da gel canım. |
Otuz yaz otuz kış aynı durakta
Bekle babam bekle can mı dayanır. Kara yalanları beyaz kundakta Sakla babam sakla can mı dayanır. Her yanımız gurbet...hani ya sıla Ömür bitmez çile ölüm fasıla Günleri aylara ayları yıla Ekle babam ekle can mı dayanır. Çare say,çanak tut çağ zilletine Sarmaz mı umutlar,sarpa çetine Katır tırnağını gül niyetine Kokla babam kokla can mı dayanır. Nimetler kurnaza ülkü mazluma Cehennem ettiler mülkü mazluma Aldatıp her çeşit mülkü mazluma Yükle babam yükle can mı dayanır. Bedavacı çomak soksun davana Arı çıksın sinek girsin kovana Giden kussun gelen kussun divana Pakla babam pakla can mı dayanır. |
Yıldırımlar sağdım umut bahçeme
Hasretimi yangınlarla süsledim Depremleri dost eyledim geceme Yüreğimde fırtınalar besledim Bekledim ki sen gelesin yanıma Gelmiyorsun yetti gayri canıma Kokuştu, acıdı, gazlaştı sular Bozuldu, değişti, yozlaştı sular Kurudu, savruldu, tozlaştı sular Bekledim ki sen gelesin yardıma Gelmiyorsun, ortağım yok derdime Boş dergahta tek dervişim, gerçek bu Yalnızlığa boş vermişim gerçek bu Sabır, sebat benim işim gerçek bu Silahımı kalemime yasladım Bekledim ki sen gelesin muradım Gelme gayri, kapıları kapadım |
Çileyi koklayıp gül niyetine,
Zindana girersen beni de çağır. Sabrı, kanaatı bal niyetine Ekmeğe dürersen beni de çağır. Bazen iki dünya sığar içime, Bazen iki güneş doğar içime. Bazen gam yağmuru yağar içime Sen beni ararsan, beni de çağır. Dostların var ise divanelerden, Göz yaşın aktıysa minarelerden. Binlerce senelik viranelerden Birşeyler sorarsan, beni de çağır Ezelin ezelden öncesi vardı, Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı. Zaman yumağına bizi kim sardı? Aklını yorarsan beni de çağır. Dışarda göz yanar, içerde yürek, Taahhüt ehline tahammül gerek. Mazlum yarasına merhem diyerek Göz yaşı sürersen beni de çağır |
Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey Yaklaşanı ta yürekten vururlar Kan kokuyor gözlerinde savcı bey Gayeleri gönül kırmak dal gibi Bakışları çifte favül bal gibi Ülkeler fethetmiş bir kral gibi Gurur dolu pozlarında savcı bey Kaş yaparken, göz çıkarır elleri; Çok silahtan tesirlidir dilleri Hayret ettim, bir tuhaf ki halleri Poyraz eser yüzlerinde savcı bey Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz İlk görüşte avladılar habersiz Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz Kebap oldum közlerinde savcı bey Bölüştüler gönlüm ile aklımı Davacıyım, ara benim hakkımı... Bir yol göster, haklı mıyım, haksız mı? Yorulmayım izlerinde savcı bey. |
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram,her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda,yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz,sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz,çamur,evleri kerpiç. O kirli kabukta,o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz,bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın,yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör. |
Ben deliden çok kurnazdan korkarım
Cahilden ziyade yobazdan korkarım Bedenimdeki hastalıklardan değil, Adalete düşen marazdan korkarım. |
Sormuşlar ***8220;ezelde aşk var mı? ***8221; diye
Ben kalpten vuruldum doğmadan önce. İster azap deyin ister hediye Meçhule sürüldüm doğmadan önce. Yılmadan ben bana beni anlattım Günahı tövbeyle yıkayıp attım Ebed kapısında ölümü taddım Kefene sarıldım doğmadan önce. Gönlüme sevdanın güneşi doğdu Şüphe iklimimi ışığa boğdu İlk yağmurum Kâlûbelâ***8217;da yağdı Bulandım duruldum doğmadan önce. Sevdim, sevgiliye giden yol uzun Şerbetini içtim ateşin, buzun Bazen girdabına düştüm sonsuzun Çok öldüm-dirildim doğmadan önce. Duydum ki var varmış, yok yokmuş güya Gerçeği alt etti gördüğüm rüya Kendi kopyam imiş meğer şu dünya Düşündüm, yoruldum doğmadan önce. Ezelde, ebedde aşkı gördüm ben Mezarda, mabette aşkı gördüm ben Gazapta, rahmette aşkı gördüm ben Aşk ile karıldım doğmadan önce. |
Usluluk, usluluk, usluluk, ah, ne güzeldir!
Bırak biraz dinlensin bu alevli arzular. En doyumsuz anında bile sevdanın, ey yar Kadın bizi ablaca terkedebilmelidir. Öpsün yorgun tenimi uykulu okşayışlar, Sıcak soluğun, salınan bakışın bence bir Git, uzun bir öpücüğün tadında değildir Inatçı titreyişler, çılgın kucaklayışlar! Ama sen haylaz çocuğum, diyorsun ki bana: "Yüreğinde tutkunun boruları çalmada!" Aldırma sen borular bildiği gibi çalsın! Alnını alnıma koy, ellerini elime Yarın bozsan bile gel andiçelim seninle, Ve ağlayalım sabaha dek, ey küçük çapkın! |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:48 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team