![]() |
tskler,hüzünlü ama harikaydi saol canim:)
|
Al***305;nt***305;:
300 küsür konusuna yüzlerce tşk almış ne etti de banladınız adamı? Sorum yanlış anlaşılmasın eleştirmek değil amacım. Sadece merak ettim:sm18: :sm18: |
Senin OLmayan Biri..
Sen hiç duydun mu? Başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Üzüldün mü, , , , ?? Yanaklarından süzüldü mü?Hiç bir başkasının gözyaşları... Yabancı hıçkırıklar gelip düğümlendi mi? Göğsünde... Düşündün mü? Geceleri...!!! Senin olmayan rüyalar gördün mü...?? Senin olmayan birini sevdin mi? Gökyüzüne baktın mi?Yıldızlar düştü mü güneş doğdu mu her gecenin sonunda? Uyandın mi başka birinin sabahına? Hiç sevdin mi sen, Duydun mu başka bir yüreği kendi göğsünde atar gibi... Gülümseyişini hissettin mi belli belirsiz senin dudaklarındaymışçasına yakın... Sıcak... Hiç sevdin mi senin olmayan birini? Senin olmayan bir şehirde, bir gecede, bir bedende Senin Olmayan Birini yaşadın mi hiç? Sen Hiç Gerçekten Sevdin Mi? Senin Olmayan Birini?... .................... |
Lâl oldum...
Gece olduğunda seni aydınlatan hilal oldum.. Uykuya daldığında rüyanda gördüğün hayal oldum.. Sana yakın olayım diye, damarlarında dolaşan kan oldum; Bir hâl oldum sana kavuşayım diye, Hamal oldum seni taşıyayım diye, Ve saçlarına dokunayım diye, tenini okşayan rüzgar oldum.. Lâl oldum... Mum gibi eriyip aktığında seni saran alev oldum.. Kışın soğuk ayazlarında seni koruyan duvar oldum.. Yazın sıcak günlerinde, hastalanmayasın diye, gölgen olan bulut oldum.. Hayat oldum yaşayasın diye, Nefes oldum soluklanasın diye, Ve beni unutmayasın diye, benliğine kazınan isim oldum.. Lâl oldum... Gök yüzüne bakıp bir dilek tuttuğunda kayan yıldız oldum.. Sığınacak gölge aradığında, iri cüsseli bir meşe oldum.. Susuzluğunu gideresin diye, sokak başında çeşme oldum.. Soru oldum cevabını arayasın diye, Tasa oldum düşünesin diye, Ve hislerini yazasın diye, kalem oldum kağıt oldum.. Lâl oldum... Hüzünlenip ağladığında akan gözyaşın oldum.. Gülümsediğinde etrafında uçuşan pervane oldum.. Mest olasın diye, kulaklarında yankılanan nağme oldum.. Kitap oldum okuyasın diye, Çiçek oldum koklayasın diye, Ve sevdiğimi söylemeden bilesin diye, ağzı kilitli, Lâl oldum... ................... |
Şiir ve öykülerimi eklerken ismimi de ekleyiniz lütfen.
(Sonra 6 kitapta olduğu gibi) başkaları izinsiz kullanmaya kalkıyor. Bense amatör bir yazar olarak kitap bastırmak için çırpınıp duruyorum. Anlayış göstereceğiniz umuduyla Şair - Yazar : Ahmet Ünal ÇAM ahmetunalcam@gmail.com ![]() |
Biraz Susmaya Ne Dersin???..
Söylenecek hiçbir şeyin yoksa, susmaya ne dersin? Söyleyecek sözü olanları dinlemeye, anlamaya ne dersin? Kitap sayfalarının arasında dolaşmaya... Kâinatı okumaya... Suratını okşayan rüzgârı, saçlarını ıslatan yağmur damlasını, ayaklarındaki kum tanelerini hissetmeye... Güneşin batışını, hayata dair anlatacakları olan bir filmi, yıldızları, uzaklaşan bir gemiyi izlemeye... Hastanedeki hastaları, cezaevlerindeki mahkûmları, kabristandaki mezar taşlarını görmeye... Yollardaki bir taşı, bir düşeni, bir kendini kaybedeni kaldırmaya ne dersin? Biraz düşünmeye, geçmişe, geleceğe gitmeye... Sorular sormaya, hayata, kendine, dünyaya dair... Kafa yormaya, hep ertelediğin konularda... Bir cevap bulmaya, bir cevap veren bulmaya; içinden çıkamadığın problemlere dair... Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, söyleyecek bir şeyi olanlardan bir şeyler öğrenmeye ne dersin? Bugüne kadar söylenmiş sözlerin üzerinde durmaya; kiminin altını kırmızı, kiminin mavi, kiminin siyah kalemle çizmeye; kiminin üstünü çizmeye, kimine bir harf, bir kelime, bir ünlem eklemeye ne dersin? Yeni bir şey söylemeyeceksen, daha önce söylenmiş sözleri bu kadar yüksek sesle, bu kadar kendi keşfinmiş gibi bağıra bağıra söylememeye ne dersin? Kendini biraz hesaba çekmeye, cevaplarının doğruluğunu kontrol etmeye, hatalarını kabul etmeye... Biraz bozmaya ezberlerini... Biraz değiştirmeye kurduğun cümleleri... Teslim bayrağını çekmeye... Yeni şeyler öğrenmeye... Yeni şeyler söylemek için susmaya... ----Ama susarken de içine hiçbir ima katmadan, sadece susmaya... ---Bir şey biliyormuş gibi değil.. ---Kâle almıyormuş gibi değil.. ---Kendini ağırdan satıyormuş gibi de değil.. ---Gümüş olan söze tercih edilesi bir altın değerinde olduğundan hiç değil... ----Daha yolun başındaymış, daha öğrenecek çok şeyi varmış, söyleyecek hiç ama hiçbir şeyi yokmuş gibi susmaya... ---Bir "Konuşursam yer yerinden oynar havasında" değil. ---"Fırtına öncesi sessizlik" gibi de değil. ----Sesini akort ediyormuş gibi hiç değil. ---Söyleyecek sözü olmayan herhangi bir insan gibi... Susmaya Ne Dersin?... .............................. |
Hayat Herseyı Ogrettı Anne
............. Hayat değer verirken değersizleşmenin ne olduğunu öğretti ANNE.. Bana her nasihatinde YAVRUM; Değerli insanlar, karşılarında ki insanlara değer verir derdin Bu sözünü hiç unutmadım ANNE İnsan ne olursa olsun değerlidir dedim Bana attıkları bütün kazıklara rağmen değer verdim Değer verdikçe, bazen küçüldüm bazen horlandım Ben değer verirken, onlar beni ahmak yerine koydular Ben yine sesimi çıkarmadım Ama yıprandım, yoruldum ANNE... Hayat kırılganlığın ne demek olduğunu öğretti ANNE.. Bana her nasihatinde, YAVRUM; Fedakâr insan, kırılgan ve alıngan olmayandır derdin Bu sözünü hiç unutmadım ANNE.. Her işimde fedakârlığı en ön planda tuttum Hiç kimsenin olamayacağı kadar fedakâr oldum Kendi haklarımdan her türlü feragat ettim Ama karşımda ki insanlar beni mecbur zannettiler Onlara mecburmuşum gibi muamele ettiler ANNE.. Hiçte fedakârlığımı göz önünde bulundurmadılar Hiçte üzülmediler biraz olsun bana Alaycı oldular kimi zaman Kimi zaman bardaktaki son damlayı taşırdılar Buna rağmen ben fedakâr oldum Beşer şaşar dedim Bir gün yaptıklarını anlarlar diye sabrettim Hiç anlamadılar yaptıklarını ANNE.. Aksine ben fedakâr oldukça, Onlar daha çok haklı buldular kendilerini Kendimi anlatamadım, beni anlamadılar ANNE.. Hayat bana sabretmenin kaybediş olduğunu öğretti ANNE.. Bana her nasihatinde YAVRUM; İstikrarlı insanlar sabretmesini bilenlerdir derdin Bu sözünü hiç unutmadım ANNE.. Her işin başı sabırdır diye tefekkür ettim Mümkün oldukça bekledim Bu gün olmazsa yarın olur düşüncesiyle Devamlı erteledim umutlarımı Her yeni güne yeni bir umut ekledim İnsanların sabırsızlığına sabır ile karşılık verdim Azarlandığım zamanlar bile ya sabır demesini bildim Sabır kılıcıyla yılları dövdüm Her şeye rağmen sabrettim İnsanlar kimi zaman beni vurdumduymaz sandılar Kimi zamanda ne kadar sabırlısın demelerine rağmen İşlerine gelmediği zaman farklı yorumladılar Kırıp incitmelerine rağmen korudum sessizliğimi Şeytana prim vermemek için direndim Ama direndikçe kaybettim ANNE.. Hayat bana sevginin kendimden geçmek olduğunu öğretti ANNE.. Bana her nasihatinde, YAVRUM; Seven insan, kendinden daha çok sevdiğine değer verendir derdin Bu sözünü hiç unutmadım ANNE.. Sevdim; hem de herkesten daha farklı, daha güzel Sevdiğim insan için her şeyden vazgeçtim Önce gururumu bıraktım ayaklarımın dibine Sonra gözyaşlarımı toprağın göz bebeklerine Ardından bütün kalbimle yürüdüm ona Beni anlamadığı zamanlarda bile sustum Her söylediğine inandım Bütün yıkımlara rağmen tamir etmesini bildim ANNE.. Seven her şeye rağmen sevmelidir dedim Kendimden daha çok ona zaman ayırdım Onu düşünmeden yemek yemedim, su içmedim Girdiğim her mekâna onunla girdim Çıktığım zamanda mutlaka yüreğimi yanıma aldım Hayat bazen bir gölge misali beni kovaladı Bazen de ben kovaladıkça o benden kaçtı Emin değilim ama Bazen ben sevdikçe sevdiğimde benden kaçıyor gibi ANNE.. Değer verdikçe, Sanırım oda beni ona mecburmuşum gibi değerlendiriyor Oysa zaten vazgeçilmezdir benim sevgim Sadece durmam gereken yerde durmalıyım sanırım Durmak vazgeçmek değildir ANNE.. Onunla bir ömrü değil, ebediyeti yaşamak istiyorum Sakın üzülme şikâyet etmiyorum ANNE.. Ben sevgimden asla vazgeçmedim Olmasa bile yinede yaşarım kendimce bu sevdayı Ama zoruma gidiyor ANNE.. Gerçekten sevmekte, sevilebilmek değilmiş Öyle bir zamandayız ki Sevmek bile küçültüyor insanı Severken küçülüyorsun be ANNE.. ............ |
unutmak istemediğimi anladım...
unutmak yitirmektir derken yitirmenin unutmak olduğunu anladım...yitirmek istemediğimi de...olmayışının.. yani yanımda...bir anlamı yok..öyle bir yerdeyim ki..yokluğun diye bi'şey yok.bu şehir ...acıdığım yandığım bu şehir.bu kadar sana benziyorsa..herşeyiyle..herkesiyle..unutmanın da bir anlamı yok...
............ ........ ..... .. ...ne çok istiyorum seni görmeyi.. seni görmemeyi ne çok ...sesini duymayı ne çok istiyorum..sesinden uzak olmayı ne çok...aradayım..arasında duvarların...çelişkili,çaresiz..kararsızım...içtiğ im sigara kadar anlamsızım... sözlerin seni değil aczimi anlattığı bir zamanda..kendimi avuttuğum bir yalandayım... söylemeninde aslında bir anlamı yok. ..ne söylesem o kadar yakın sana...ne söylesem... o kadar uzak.. anlamı yok..çaresi yok... ....... yitip gitmek varsa da..yitirmek yok.. unutmak.... yok.... ........................ dostlukla.... |
....
Sarılıncaya kadar, Susuncaya kadar, Sana varıncaya kadar bitti ömrüm. Hiç saymadım kaç mevsim geçti. Elini elimde hissetmeyi özlemek kadar uzun sürer mi bir mevsim? Susuşunu dinlemek kadar dolu geçer mi bir insanın dakikaları? Kaç göz açıp kapaması kadardır ki o tarifi ve kokusu imkansız perçemin alna düşüşü? Bir küçük inci tanesi düşebilir mi göz pınarından? Düşer... Düşermiş, öğrendim. Ama en fazla kaç kere önleyebilirsin yanaklarının ıslanmasını? İstikamet orasıdır, Düşer... Islanır... Tutamazsın. Her ayrılık büyüktür. Başını öne eğip, dönüp gitsen de, Hiç bakmasan da arkana, Saklayamazsın, Önleyemezsin, üşürsün. Her ayrılık büyüktür... Anlarsın, bilirsin ama Öyle susarsın ki kendine giderken, Kaldırımlarca küçülürsün... |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:56 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team