![]() |
'düşündümde yok olan şey var artık ' gerçekten çok güzel ve etkileyici bir söz yazının tamımıda çok güzel bizimle paylaştığın için teşekkürler.
|
yalnız'ın durumları sen herşeyi süpürebilirsin; sonbaharı süpüremezsin, yalnızsa, sürekli bir sonbaharı süpürür hep.. düşünemezsin. yanar sobasında yalnız'ın üşüyen bakışları. lambasında karınlığa dönük bir ışık titrer sönük-sönük. penceresi dışına kapanmıştır, kapısı içine örtük. yalnız, bin yıl yaşar kendini bir an'da. yalnız'ın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbire'dir. yalnız, bir ordudur kendi çölünde.. sonsuz savaşlarında hep yener, kendi ordusunu. yalnız'ın sakladığı bir şey vardır; boyuna yerini değiştirir, boyuna onu arar... biri bulsa diye. yalnız, hem bilgesi, hem delisidir kendi dünyasının. ayrıca; hem efendisi, hem kölesidir kendisinin. tadını çıkaramaz görece'siz dünyasında hiçbirisinin. yalnız, sürekli dinleyendir söylenmemiş bir sözü. sözünde durması yalnız'ın yalancılığıdır kendisine.. hep yüzüne vurur utancı. o yüzden gözlerini kaçırır gözlerinden. yalnız'ın odasında ikinci bir yalnızlıktır ayna. yalnız, hep uyanır ikinci uykusuna. yalnız, kendi ben'inin sen'idir. bir sözde saklanmış bir yalanı, bir gözde okuduğundan bakmaz kendi gözlerine bile. her susadığında o, kendi çölündedir. kendi öyküsünü ne anlatabilen, ne de dinleyebilen. kendi türküsünü ne yazabilen, ne söyleyebilen. bir zamanlar güldüğünü anımsar da... yoğurur hüzün'ün çamurunu avuçlarında. yalnız, aranan tek görgü tanığıdır yargılanmasında kendi davasının.. her duruşması ertelenir kavgasının. yalnız, hem kaptanı, hem de tek yolcusudur bakmakta olan gemisinin.. onun için ne sonuncu ayrılabilir gemisinden, ne de ilkin. yalnız'ın adı okunduğunda okulda ya da yaşamda.. kimse, (burada) diyemez.. ama yok da.. uykunun duvarında başladı.. önceleri bir toz gölgesi sanki; sonra bir yumak yün gibi. ama şimdi iyice görüyor örümceğin ağını gün gibi. yalnız, duymuş olduğunun sağırı, görmüş olduğunun körüdür.. ölür, ölür öldürür.. öldürür, öldürür ölür. duyduklarını unutur, duyacaklarını düşünür. yalnız'ın adına hiç kimse konuşamaz.. o, kendi kendisinin sanığıdır. yalnız, önceden sezer sonra olacakları.. paylaşacak biri vardır; anlatır, anlatır ona olanları, olmayacakları. her leke kendisiyle çıkar. yalnızlık paylaşılmaz. paylaşılsa yalnızlık olmaz. özdemir asaf |
Bana Mutlu Olmak Yaramıyor Anne.... Bütün vitaminlerimi aldım söylediğin gibi;A-vitamini,B-vitamini,C-vitamini...Senin sevdiğin gibi topladım saçlarımı..Aynaya baktığımda ağlamamaya çalıştım..Ama olmadı...Hergünkü gibi,bugünde hayatın yan etkileri devam etti üzerimde.... Bir elimde özlemlerim,bir elimde yitirdiklerimin enkazları...Sabun köpüğü gibi kayıp gitti avuçlarımdan sevinçlerim..Yine başaramadım anne..Yine sevmek boğazımda düğümlendi...Ne yaptımsa gideremedim acısını... Sadece bir gün istemiştim...Mutlu olmak için bir gün çokmuydu sence..Bir kelebeğin ömrü kadar kısa sürsede inadına yaşamak istemiştim...Oysa ne büyük bir özlemle kucaklamıştım,beklemeyi bile onunla sevmiştim..Şimdi yarım kalmışlıkların gölgesinde ince ince sızlıyor içim...Benim mutluluklarım camdan...En ufak bir esintide parçalanıyor..Kırıkları yüreğimi kanatıyor...Bana mutlu olmak yaramıyor anne... Bir mezar taşı kadar soğuk bedenim...İçimde kasırgalar,fırtınalar kopuyor..Daha ne kadar dayanabilirim sence...Senin ördüğün hırka var üzerimde..Hep sıcak tutar demiştin verirken gülümseyerek...Yüreğim üşüyor ısıtamıyorum... Sevmek Bana Yaramıyor Anne... ................................ |
Akrep ve Ahtapotun Dillere Destan Aşk Hikayesi
Akrep ve Ahtapotun Dillere Destan Aşk Hikayesi Çok uzak bir adada yaşayan güzeller güzeli ahtapot ve çok yakışıklı bir akrep birbirlerine aşık olmuşlar. Fakat ikisi de birbirinden korkuyormuş. Ahtapot akrepden onu zehirli iğnesiyle sokar diye , akrep ise ahtapotun uzun kolları onu boğar diye***8230;Fakat daha fazla dayanamayarak ikiside birbirlerine kollarını uzatmışlar. Ahtapot ***8220;en kötü ihtimalle bir kolumu veririm, nasıl olsa yerine yenisi gelir***8221; diye düşünmüş. Akrep ise ***8220;Onun için kendimi feda edebilirim***8221; demiş. Birbirlerini çok seviyorlarmış. O kadar mutlularmış ki bütün ******lar çok kıskanıyormuş onları... Zamanla akrepden sıkılmaya başlamış ahtapot, aklında açık denizler varmış hep. Oralara gidip başka ******larla tanışmanın hayalini kuruyormuş. Güzelliğini bu şekilde geçirmemek için Okyanuslara doğru yüzmeye başlamış. Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş. Ardından çok ağlamış fakat göz pınarları olmadığı için, hep içine akmış göz yaşları. Okyanusların en güzel sularında süzülen ahtapot yeni yerler gördükçe işte gerçek mutluluk diye düşünüyormuş içinden. Akrebi çoktan unutmuş. Derken birden bir balıkçı ağına dolanmış olarak bulmuş kendisini. Kurtulmaya çalıştıkca daha çok dolanıyormuş. Onu gemiye çekmişler. Balıkçılar ahtapotun kollarını kesip geri denize atmışlar. Kesilen kollarıysa içki masalarında meze olarak kullanılmak üzere bir restorana satılacakmış. Canı çok yanan ve ne yapacağını bilemeyen ahtapot eski aşkı akrebe dönmeye karar vermiş fakat kolları olmadığı için yüzemiyormuş artık. Terk edilen akrepse onsuz olmaktansa ölmeyi tercih etmiş ve zehirli iğnesiyle kendisini sokmuş. Diğer ******lardan yardım isteyen ahtapot akrebe ulaşmak üzereymiş. Akrebin yanına vardığında ise akrebi ölmek üzereyken yakalamış. Akrep son nefesini verirken ***8220;evet işte ben bu güzellik için kendimi feda ettim***8221; demiş içinden. Gerçek aşkının akrep olduğu anlamış ahtapot. Ama artık ne ahtapotun onu saracak kolları kalmış , ne de akrebin onu tekrar sevebilecek kalbi... Herşey zamanında yaşandığında güzeldir... |
Aşk Üstüne
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargı*ırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. ((((Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil)))). Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin..... NAZIM HİKMET |
Ben Daha Çok........
Ben daha çok uçurum kenarlarinda açan diri yaban çiçeklerini sevdim. Uzanip kokusunu içine çekerken, uçuruma düsme tehlikesiyle karsi karsiya kalindigi için. Ben daha çok sonbaharlari sevdim. Olgun asklara yataklik yaptigi için. Ben daha çok sonu hüsranla biten asklari sevdim. Yepyeni asklara bereketli bir toprak olacak kadar yikimi sagladiklari için. Ben daha çok masum günahlari sevdim. En dehsetli hazlarin ardindan girilen günahin vicdana yapacagi baskilarla bogusulmasi gerektigi için. Ben daha çok aci çeken insanlari sevdim. Acilarin onlari olgunlastirip daha iyi bir insan haline getirecegini bildigim için. Ben daha çok kalabaliklari degil yalnizligi sevdim. Içimdeki benle rahatça arkadaslik edebilmemi sagladigi için. Ben daha çok bahtsiz insanlarin kahramani oldugu kitaplari sevdim. Mutluluklarin büyük bedelleri oldugunu bana çok iyi anlatabildikleri için. Ben daha çok derinlikleri sevdim. Hayatin gizleri ve mutluluklarin ipuçlarini orada buldugum için. Ben daha çok ölüme yakin duran ve ondan korkmayan insanlari sevdim. Hayatin ne kadar ***** bir sekilde yasanmasi gerektigini iyi bildikleri ve keskeleri az oldugu için. Ben daha çok gerçekleri degil, hayalleri sevdim. Hiçbir gücün hayallerime kelepçe vuramayacagi için. Ve ben daha çok güvenin yerine özgürlügü sevdim. Güvensizlik içinde bile özgürlügün insana daha çok yakistigina inandigim için.... ........................... |
dost,leonking, masal hepinize cok tskler emeginize saglik yüreginize saglik cok begendim ,cok cok tskler arkadaslar:) saolun yeni paylasimlainizi bekliyorum.....
|
Sevgi Emekmiş..
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım... Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım.. Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... ................... |
Bİr Kadını Ağlatmak..
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir
Aslında.Kadınlar her şeye ağlayabilir, Bir filme,bir şarkıya,bir yazıya,..En az erkekler Kadar yani.! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilmemiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan Teker teker batırır iğneleri yüreğe..! İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının..! Yutkunamaz, nefes alamaz; çünki o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra,Ağlamayacağım der içinden. Ama engel Olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplanmaktadır birileri ne Kadar karşı koyabilir kibir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden önce Birkaç damla, sonra bir yağmur seli..Ve Kadın ağlar; hemde çok..! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın,, O yüzden ağlar, ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez Onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan Kadınlar ağlamazlarsa ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren.! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki..! Çünkü bilirler bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini . Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine Sarılmayı***8230;.. Çok ağlayankadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça İnandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni Bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü,yenilmez,mağrur ve aşka inanmayan.. İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; Hepsi kariyer derdinde olan. Çünki inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki.! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine Sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; Hemde hiçbir zaman..! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E..O zaman niye sarılsınlar ki..! O da kim , ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda KENDİLERİNE SARILIRLAR..? Çünkü..! Aziz NESİN.. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:54 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team