![]() |
Bırakıp gittiğin günden beri
Gözüme bir yudum uyku girmedi Dolaşıp hatıralar içinde Aradım bir çıkış gücüm yetmedi Ağlamak ister bazen ruhun, yapamazsın Bir bulut gibi yaşamazsın Hep o eskiler, eski kırık dökük günler Hatıralardan kaçamazsın Geri dön ne olur beni al buralardan Geri dön ne olur bitsin bu keder Yanıyor yüreğimdeki hatıralardan Yanıyor sensiz geceler |
Bir dağın başındayım,
yapayalnız, karanlık. Karlar var bembeyaz. Bir kapı önündeyim ardı nedir bilinmez, sevmek var zamansız. Ölüm kalanlarım uydurması, ateş yananların. Doğru bir yoldur ancak dönüşü olmaz yanlışa. Geceler bana seni anlatıyor, geceler bir ateştir yanıyor, geceler bir hüzündür sarıyor, geceler bir umudum yok mu? Bi yolun başındayım. Yorgun argın, kararsız. Karlar var, kuru dallar sapsarı. Bir aşkın buhranında sensizlik derdindeyim. Bitmek var, gitmek var çaresiz. |
ne hataların acısı
ne ayrılığın sancısı bu sabah mutlu uyandım bitti artık kendimle aşkın kavgası bedeli ödenmiş sevdamın acısı yamanmış dünyanın yinede gelince aklıma yağmurlarda bakışların ah bu gönül seni deli sevdi güzelim seni hep sevdi yağmurlarda solan yüzüne tutuşur bulutlu gözlerine |
Ben bir nazlı sandalda
Aklım fikrim yağmurlarda Bir o eski bulut bir sen Dönmediniz, dönmediniz, dönmediniz. Ağıtlardan dağlarım oldu Sabırdan denizlerim Ben bir nazlı sandaldayken nerelerdeydin Lodosum sendin belki ben farketmedim. Ooooo aşkından ölmedim ya! Ooooo aşkından ölmedim Hala bir şansım var bu dünyada aşktan yana |
Yasladım sırtımı
Gürpınar çayırına. Yükledim hayalleri yıldızlara. Bir çok şey tükendi zamanın elinde. Sana ne kaldı anlat şimdi? Bana ne kaldı sorma. Akan yılların pınarında hüzünlü gözlerim. Çocukluğumdan kalma bir güzel gün özlemim. |
Sormadım hiç kimseye
'şimdi nerededir? ' diye. İsmini söyletmedim dost sohbetlerinde. Kızmadım, kızamadım. Suçlu bendim belki de. Sadece seni çok, çok sevdim. Hepsi bu. |
Biz hep çocuk kalmalıydık aslında.
Üç taş, üç cam olmalıydı hayat. En büyük kavgamız gazoz kapağından çıkmalıydı ve en büyük acımız öğretmenimizin başka şehre tayini olmalıydı. Biz hep çocuk kalmalıydık aslında. Büyümeğe özenmeliydik büyümeden... İnsan dediğin, yürükçe yorulan, yoruldukça ağlayan bir taş değil mi? Çözmesi zor değil. Sen ansın, yaşanan zaman... |
Kumlar uçunca
eski evin sokağında. Yaz bitimi geldin aklıma. Tozlandı hayalin kırık pencerede. Hatıran derin ıslandı yanaklarım. Ne dünyalar yıktım seni bulmak için. Ne umutlar unuttum sana gelmek için. Sense ayrılık dedin en başında... Ağla, ağla şimdi yalnızlığına |
Dere aynı tepe aynı
Gece gündüz hep aynı Yaşamak bir işkence oldu sana Senin isteklerinden anlar mı Bu bahçe tarla Duramazdı artık buralarda Bir gün köyden çıktı artık Şehirli olacak aklına takmış Giymiş basma mor fistanı Yanaklarında güller açmış Ellerine kına yakmış ellerine Gözlerine sürme çekmiş gözlerine Dillerine mersi düşmüş dillerine sosyeteye girmiş köylü güzeli Sonunda işler girdi yoluna Zengin kocayı taktı koluna Bakındı durdu sağına soluna Şaşırdı kaldı filmin sonuna |
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet! Ne söylemez, akan suların dili, Sessizlik içinde çağlama gurbet! Titrek parmağınla tutup tığını. Alnıma işleme kırışığını Duvarda, emerek mum ışığını, Bir veremli rengi bağlama gurbet Gül büyütenlere mahsus hevesle, Renk dertlerimi gözümde besle! Yalnız, annem gibi, o ılık sesle, İçimde dövünüp ağlama gurbet!.. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:04 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team