![]() |
ellerine sağlık
|
YATTIĞIM KAYA Bu akşam o kadar durgun ki sular Gömül benim gibi kedere diyor. İçimde maziden kalma duygular Ağla geri gelmez günlere diyor. Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses Buluşmalar kaldı mahşere diyor. Enginden engine koşarken rüzgâr, Bende bir yolculuk heyecanı var... Yattığım kayaya çarpan dalgalar Çıkıver bir sonsuz sefere diyor. Necip Fazıl Kısakürek |
Demedim mi?
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz.... Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım, inanma! Bir gün naza çeker kendini demedim mi? Görmesen zindana döner bu şehir... Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir Demedim mi gözlerim bakma! Demedim mi bu ürperten sıcaklık... Bu taze güzellik kaybolur bir gün? Sonra boşu-boşuna aranır, dövünürsün Demedim mi ellerim dokunma! Demedim mi bir gün susar şarkılar Sesine ses veren rüzgar olur... istediğin kadar artık bekle dur... Demedim mi kulağım duyma! Bir gün çıkıp gideceği belliydi Ayan-beyan belliydi anlayamadın. Başka bir rüyada şimdi o kadın Demedim mi kollarım sarma! Bütün çektiklerim senin yüzünden Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden Ah! şimdi paramparça oldun binbir yerinden Demedim mi gururum kırılma! Yavuz Bülent Bakiler |
Sonbahar
Sonbahardı... Seninle geçiyorduk o yoldan; Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu Bize yaklaşıyordu Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu. Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün; Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu... Havada bir serinlik... Tatlı bir hayal gibi... Torak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi? O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu. Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin; Yapraklar gibi yere dökülüyordu enin; O nağme mesafeyi, zamanı aşıyordu. O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu. En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır. Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır. Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak Belki veda etmektir sana birkaç satırla... Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!. |
Hasan'a Mektup-I
Oğul bir mektup yaz bizim Hasan'a, Bıldır ki itlerin çoğu öldü de Tor tosunlar kayış yardı bu sene, Koç öküzler epey ayrik yoldu de. Aramizda yamri yumru tepeler, Sokaklarda seyip gezdi sopalar Sen giderken yeni doğan sipalar Torunlu morunlu eşek oldu de. Köye çoban ettik sağır ibiş'i, Çatal doğurtuyor erkek çebişi Yağcılıktan yükün tuttu çok kişi, Gene aşiretin yüzü güldü de İbibikler dama yaptı yuvayı, Pis kokudan balta kesmez havayı Sorarsan şo bizim eski davayı, Can sıkmasın, kıyamete kaldı de Biraz daha azdı dünkü sinekler; Yular bırakmadı kırdı inekler Çıkın edip gönderdiğin dilekler, Yalınayak gözü yaşlı geldi de İncitmeyin derken gönül hatırı, Gebe çıktı Solakların katırı Kör kıvrak bir kırık yemden ötürü, Düşmanların davulunu çaldı de Fukaralik bagdaş kurdu hasıra, Harçlık marçlık gönderemem bu sıra Hele mektup için bakma kusura, Pul parası kesemizi deldi de Yırtıldı geceler çakal sesinden; Kazlar kafa çeker el kesesinden Bozuk terazinin sol kefesinden Demlenen hıyarlar ragbet buldu de Sen gideli çok haserat turedi; Anaç balıkların hepsi tüledi Kavaklara kaplumbağa tünedi! Yörük yaylasına çingen doldu de Abdurrahim Karakoç |
Hasan'a Mektup-II
Göz değdi köyümün güzellerine, ELİF, yadellere göçtü be Hasan SEVGİ size ömür dört kulaç önce, Ecel çorbasını içti be Hasan ASALET babasız çocuk doğurdu; Hazlı HÜRRİYET'i haydutlar vurdu Viraneye döndü TÜRKHAN'ın yurdu, Köyün tadı tuzu kaçtı be Hasan ADALET felç oldu, yürür değnekle, NEŞE ne haltetsin soğan ekmekle... GÖNÜL delirdi de yol beklemekle, İsyan bayrağını açtı be Hasan SAADET'in adı HÜLYA'dır şimdi; Hergün birimizi aldatır şimdi UMUT'lar rüyada, faldadır şimdi Unut, eski günler geçti be Hasan FAZİLET'i gelin ettik gurbete, Kimbilir... belki de gurbetten öte Yağlı SERVET garaz eder ÜLFET'e Ara yere nifak saçar be Hasan ZEYNEP bize küskün, İFFET sürgünde; Rezalet, felaket yağar her günde... Yedi HASLET verem olur bir günde, ÜLKÜ kötü yolu seçti be Hasan Burada ne düğün ne BAYRAM kaldı... En güzel UMUT'lar dalda ham kaldı! Korku, hasret, isyan, keder, gam kaldı; Binalar temelden uçtu be Hasan İşte böyle... Malum ola halimiz; Naçar böğrümüze düştü elimiz Güven duyduğumuz her güzelimiz, Bizlere bir kefen biçti be Hasan Abdurrahim Karakoç |
Gözlerim Gözlerinde…
Gözlerim Gözlerinde***8230;
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin***8230; Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında***8230; Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o güzel gözlerini***8230; Ay Parçası.. |
Adı pişmanlık
Adı pişmanlık
Karanlık çöküp yanlız kaldığında sahte gülüşlerle kandıramasın kendini, kandırdığın gibi etrafındakileri Kurtulmak isteyipte kurtulamadığın boşluğu başkasıyla dolduracağını sanarsın Yanılırsın.. Yıllar geçtikçe sarıldığın dalların birbir kırılıp o içindeki büyük boşlukta kayboluşunu izlersin çaresizce en az o dolamayn boşluk kadar pişmanlıkla Canlanır gözlerinde el ele yürüdüğün sahiller oturup saatlerce öpüştüğün banklar Koyduğunda başını yastığa kokusu gelir burnuna gözlerin nemlenir Derin bir pişmanlıktır yaşadığın Arasında dolaştığın onca kalabalığa rağmen yanlızsındır.. Kendini yanlız hissedersin ki bu yanlızlıktanda kötüdür Kısmet değilmiş mutluluk demek yetmez seni uvutmaya Bir kolyedir bu ömür boyu boynunda taşıyacağın O kadr çok iz vardırki etrafında neyaparsan yap unutamazsın Kulaklarında çınlar sarılıp beraber söylediğiniz şarkılar İşte sen yaşarken ruhun ölmesi budur içinde.. ***8230;***8230;***8230;.. Eğer onu gerçekten seviyorsanız gitmek istediğinde onu özgür bırakın yukarda yazılanları yaşıyacaktır. Bu gün değilse bir gün mutlaka.. |
Hangi Ayrilik
HANGİ AYRILIK
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz? Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi tas yürek var ki, benim kadar ağlasın? Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren? Seni benden götüren, beni bir kus gibi öttüren. Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline? Hangi rüzgâr şarki söyler, o ay tanrıçası teninde? Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı? Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı? Hangi cama kafa atsam? Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam? Hangi meyhanede demlenip, hangi masaları dağıtsam? Bende bu sersem basımı, karakolun duvarına vursam. Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam. Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür? Hangi sekil öldürmez de, ömür boyu süründürür? Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine? Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene? Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın? Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın? Hiç sanmam! ***8230; Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! . Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz. Hangi mübarek dua, Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye? Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye? Olur, mu be! . Olur mu? Bu da benim gibi adama yapılır mı? Ask dediğin mendil mi? Buruşturup bir kenara atılır mi? VEFA bu kadar basit mi? Alınır mi? Satılır mi? Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden? Hangi pense kopardı bizi birbirimizden? Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini? Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini? Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı? Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı? Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti? Hangi pembe vaadiler o saf kalbini cezp etti? Dağ gibi adamı eze eze! ***8230;.. Hangi anası tipli parlak çömeze, Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze? Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı? Hangi mahlûklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı? Hangi bıçak keser simdi benim biriken hincimi? Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı? Hangi bekçi, hangi polis artik zapt eder beni? Ve! .. Hangi su bağışlatır? Hangi musalla temizler seni? Bu Nasıl ayrılık? ***8230; |
Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi
Aşkın beni elden ele gezdirdi Çok dolandım bulamadım eşini Beni candan usandırdı bezdirdi Tuzlu imiş yiyemedim aşını Benim ile gezdin beni arattın Beraber oturup beraber yattın Türlü türlü gullerinden koklattın Aşık ettin güle bülbül kuşunu Altmış iki yıldır seni ararım Tükendi sabrım yoktur kararım Dağa taşa kurda kuşa sorarım Kimse bilmez hikmetini işini Her millete birer yüzden göründün Kendini sakladın sardın sarındın Bu dünyayı sen yarattın girindin Her nesnede gösterirsin nakşını Görenlere açık körlere gizli Kimine göründün oruç namazlı Veysel'e göründün cilveli nazlı Tutan bırakır mı senin peşini Aşık Veysel |
Özledim de Söyleyemedim
Özledim de Söyleyemedim
Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel günde seninle denizi seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez. Benim öyle ***8220;benden uzak olsanda mutlu ol***8221;, ***8220;gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin***8221;, ***8220; sabret aşkım sabret ***8221; gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya ***8220; Endamın yeter ***8221; diye biz onu söyleyelim. Bir gece seninle aynı duygu karmaşasını hissederek, Sana " Hayatı benimle paylaşır mıydın***8221; diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbirşey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar. ![]() |
Edip Cansever - Aşklar İçinde
Denizin en az yeri bir köpüğü başlatıyor Yürüyorum kumların çakılların yani sıra Yüreğimde bir sancı keskin bir akasya kokusundan Avuçlarımda bir yanma Büyüyen bir ürpertiyim sanki, kayıp gidiyorum üstünde sabahın Oldu olacak Eğilip bir taş alıyorum yerden, fırlatıyorum denize Ufacik bir gülüş geçiyor suyun üzerinden Bir çocuğun gülüşü gibi Aşkların, nice aşkların ayrılık günü gibi Bir sokağın ucunda kaybolup solan Daha çok solan, aşkların solgunluğu suyun üzerinde Korularda yoğun bir erguvan sisi. Hisarlı balıkçı ağlarını ayıklıyor Ağları pembeden hüzne giden Dip sularında mercanlar gibi koyulasan Kirpiksiz gözleri böyle daha güzel Çil basmış yüzünü bütün Parmakları capcanlı, pavuryalar gibi Merhaba, desem bir kucak balık atacak önüme Biliyorum atacak Böyledir memleketimin yoksul halkı Bir onlarda rastladım bu cömertliğe Istavritler kipir kipir dibinde sandalinin Balik dedin mi, oynamaz gözleri hiçbirinin, tertemiz bir resim gibi bakarlar insana Günlerce bakarlar, bıraksan yıllarca bakarlar belki Gözlerin gibi senin, yıllardır unutamadığım Ve bu yüzden olacak düşünmedim şimdiye kadar bir balığın ölebileceğini. Hızar sesleri geliyor yakından, güneşin döndüğünü görüyorum Çınar yapraklarının arasında yeşil yeşil Yeşille sarı birlikte dönüyor Denize düşüyorlar kırıla kırıla Bir örtü oluyor düsündüğüm her şey denizin ve asfalt yolun üstünde Gözyaşları bir örtü, onurla cesaret bir örtü Senin upuzun gövden -kapkara saçlarinla- Daha da uzun şimdi bir örtü olarak Denizin kıvrımlarinda aşka hazırlanıyor Göğe düğmeler gibi yapışmış kirazların altında Yıllar var ki unuttuğumu sanırdım bu örtüyü ben Sevgiyi bilmezdin de ondan, sevişmeyi bilirdin yalnızca Birtakım sözler de bilirdin, niye saklamalı, en ustalıklı sözlerdi onlar Ama bak Kaybolup giderdi herbiri, karşılaştılar mı bir yerde şiirle Aslına bakarsan en güzel aldanmaları yaşadık seninle biz Hatırlıyorum da öyle. Tepelerde otlar yakmışlar, kuzular dolaşıyor dumanların arasında Bir kızla oğlan geçiyor, birbirilerine iyice sarılmışlar Kızın ağzında ince bir dal parçası Dalın ucunda bir tomurcuk, ağzıyla dudaklarıyla beslemiş sanki onu Öylesine bilmek istiyorum ki ne konustuklarini, ama duymaktan korkuyorum gene de Söyle, en son nerde görmüştüm seni Böyle dumanlar vardı gözlerinde, boynunda bir de Şimdi gene var Bileklerinde, bileklerinin renginde Dudaklarında, dudaklarının Gözlerinin dolar gibi olması renginde ve Yorgunsan bir kıyı kahvesinde dinlenirkenki Üşüdüğün, başını omzuma koyduğun, sonra elele Bir aski yasamak, bir askin bilinmesinden bambaşka değil miydi Ve bu ikisini ayıran duman, yani bir aşkı bizim yapan Bu dumanların hepsi gibi varsın simdi de Acele etme yoksun belki Ben herşeyin bir bir yokolmasına o kadar alıştım ki Ve her şeyin bir bir varolmasına o kadar alışacağım ki Bilirsin neler için çarpmıyor bir yürek. Küçüksu çayırını şantiye yapmışlar İşçiler beton döküyor, demir eğiyor, zift kaynatıyor Vakit öğleyi geçti çoktan, yemeklerini yemis olmalilar Coca-Cola'ya doğrayıp ekmeklerini İşçilerimiz, yarını kuracak olan işçilerimiz Ben görür müyüm bilmem, ama kuracaklar mutlaka Coşkuyla çakacaklar her çiviyi, türkülerle dökecekler betonu Ve onlar Onlar, diyorum sadece Bir yolculukta karşılıklı konusan adamların Parmak uçlarındaki sigaralar gibi şaşkın Bilmeden ne yapacaklarını Anlayacaklar ne kadar güçsüz Ne kadar zavallı olduklarını Vakit öğleyi geçti çoktan. Bir tanker geçiyor şimdi de tam akıntının ortasından Bastanbaşa gül rengi Kimseler görünmüyor içinde Neden görünmüyor, bilmiyorum Yolcu uçaklarına, yük kamyonlarına, fabrikalara petrol taşıyor Tanklara, savaş gemilerine, roketlere de Yillarin, yüzyillarin Bitmeyen vahşetini ateşlemek için Sanki bu yüzden kimseler görünmüyor ortalikta, utançlarindan Utancı bilerek yasamak korkunç Daha korkuncu da var:utancı bilerekten yaşatmak Gördük hepsini işte, daha da görüyoruz. Pembeye dönük bir aydınlık, yağıyor usul usul Bir poyraz çıktı hafiften, kuzeye çevrildi teknelerin burnu Ve güneş kaydıkça kayıyor batıya doğru, birazdan kan kırmızı bir gök buğulanacak Birazdan kan kırmızı bir akşam yağmuru da dökülebilir Neler olabilir birazdan Bir uçak geçiyor yaldızdan bir iz bırakarak İçindeki mutlu yüzleri düşünüyorum Bir hüzün basıyor gene, ne kadar istemesem de Çabuk geçiyor Nerede okumuştum, hatırlamıyorum şimdi, biri mi anlatmıştı yoksa Mahpusunu kıskanan bir gardiyanı Ve düşün sevgilim, mahpusunu kıskanan bir gardiyan düşün Ne kadar acı bunlar Kıskanıyorlar hepimizi ve kıskanacaklar Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir Birazdan akşam olacak sevgilim Bütün heybetiyle akşam olacak Sevgilim, diyorum, oysa kimsecikler yok yanımda Bilmiyorum kime sevgilim dediğimi Bildiğim bir şey varsa O kadar yeni bir anlamda söylüyorum ki bu kelimeyi Unutup birden zamanı ve yeri Onunla bir günü kutluyorum coşarak Onunla bir günü kutluyoruz sanki. |
Edip Cansever - Aşkın Radyoaktivitesi
Aşkı duydum mu bir başıma kalıyorum Kasıklarımı ovuyorum bir güzel En küçükleri var ya ayak parmaklarımın İlk peşin onları görüyorum. Bir çelik mavisi damar tam da çenemin üstünde Çoğu zaman gün ışığında seçtiğim Tıp tıp atıyor yüzümün kenarcığında Saçlarım kapkalın geliyor elime. Gündüzün, ama tam gündüzün oluyor bu iş Kirlerim, pis kokularım bellıyken iyice Soluyup dururken, birşeyler geçirirken aklımdan Uzanıp kalıyorum ta pencerenin dibinde. Yukarıyı düşünüyorum, bir aşağı katta oluşumdan Dört duvar, bir buz dolabı, naylona benzer bir gök Bütün o zehir gibiliği soğumus seylerin Anlıyorum bir aşk akımıdır dolanıyor üstümde. Durmadan aşklanıyorum ama hep böyle Karanfiller gibi taze omzum, dizlerim, ayaklarım Toplanıp gidiyor derken o deli fişek şey Gün gibi parlıyor tırnaklarım. |
Beni Hiç Sevmedin mi Sen? :(
Beni dikenli aşk bahçelerinin
Umutsuz yarınlarına terk ettin sen. Ve yağmurlar yağdırdın üzerime Beni hiç sevmedin mi sen? Korkma benden! Ne yarınlarına çıkarım Ne telefonlarına Benden korkma! Ben hiç yokmuşçasına beklerim Sokak köşelerinde. Gözünün gördüğü hiç bir yerde olmam Korkma! Senden kopacağım artık Sensizliğin rıhtımında Dalgalarıyla boğuşacağım yalnızlığımın Sensiz yaşayacağım bu koskoca alemde Bir daha hayal edilemeyecek aşkının Umuduyla kavrulacağım. Senden beni alacağım Benden seni söküp aldığın gibi Yerime yaşanmamış mutluluklar bırakacağım. Hatırlamayacaksın bile gözlerimi Ne yağmurlarımda ıslanacak Ne de güneşimle ısınacaksın Söz veriyorum hayatından çıkacağım Ağlatmayacağım artık seni Benden artık korkma! Ben kaybolacağım O kahverengi derinliklerinde gözlerinin Yaşamaksa eğer bu yaşayacağım Gün 24 saat ve ben hep uzaklarda kalacağım Sabırsızca toprağa düşmek isteyen ilk cemre misali, Sensizliğin kuytusunda azaplar içinde ölümü bekleyeceğim. Hiç bir şey yerini tutamayacak inan bana Ve ben hep bunun ezikliğiyle yaşayacağım. Seni sevdiğim için özür dilerim Yaşattığım acılar ve gözyaşları için Ama bir kez daha olsaydı yine severdim Şimdi gitmeliyim artık Beni bekleyen tatmadığım hüzünler var Yazılmamış şiirler Anımsanacak güzel hatıralarımız var Sana kimler dokunacak Kimler öpecek düşünmek bile istemiyorum Beni en çok yaralayan bu zaten Umarım mutlu olursun Sana söylemek istediğim son bir şey var Seni daima sevdim bunu sakın unutma Ertuğrul Bayam |
Bitmedik , bitemez , bitmeyecek..
Bir el bazen neleri ayakta tutabiliyor hiç düşündünüz mü
ve neleri yıkabiliyor tek başına ? Bir eli tutmak bir insanı hayata bağlamakla eş değerde olabiliyorsa eğer bunun adı aşktır. Böyle bir eli tutmak hayatı bulmaktır belki de***8230;. Hiç sevmedim seni sevdiğim kadar dersin birine ve sonra onun arkasına dönüp gitmesini izlemek ne zordur. Bir eliyle hayata bağlamak bir eliyle o verdiği hayatı geri almak gibi***8230; Bazen mecburu ayrılıklar mecburi acılar yaratır. Bile bile kapıyı aralık bırakırsın ve tüm yalnızlığın ve hüznün içeri dolmasına izin verirsin. Buna rağmen aklının bir köşesinde sonsuzluk vardır. Bitmedik , bitemez , bitmeyecek***8230; Bir ömrü bir aşka adamaktır bu belki ve elbette yürek ister ayrıysan. Dönüş yolları geçilemeyecek kadar darsa bile bir umut koyup sol yanına beklersin hayatının ışığının o derin karanlıktan gelmesini. Zaman geçtikçe göremez olursun hiçbir şeyi gözlerinin buğusundan ve kalbinin karanlığından***8230; Beklemek zordur eğer beklenen kalbinden çok uzakta ise***8230; |
Edip Cansever - Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. |
oylece gittin..
![]() Gittin***8230; Ben arkandan sadece baktım. Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki***8230; ***8217;***8217;gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi. O karanlıkta yolumu kaybedeceğim***8230;***8217;***8217; diyecektim sana. Konuşamadım***8230; Gittin***8230; gidişini görmemek için gözlerimi kapattım. Öğlesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu, bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözümden. Ağlayamadım***8230; Gittin***8230; gidişini önlemek için tutmalıydım ellerinden. Ellerim değilmiydi her dokunuşunda seni ürperten?! ürperirdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kes tutsam ellerini, gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım***8230; Gittin***8230; bir yıkım gibiydi gidişin. Sen adım, adım uzaklaşırken benden çöküp kaldı bedenim olduğu yerde. Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kes yenilmişti. Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım. Kalkamadım***8230; Gittin***8230; oysa ben geldiğin gün gideceğini biliyordum. Hazırdım gidişine. Kaçak zamanları yaşıyorduk. Zaman bitecek ve sen gidecektin. Bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim. Edemedim***8230; Başlayamadım***8230; Gittin***8230; bir şey söyledin mi giderken? ***8216;KAL***8217; dememi istedin mi? Son bir kez ***8216; SENİ SEVİYORUM ***8217; dedin mi? ***8216;BEKLE BENİ DÖNECEĞİM***8217; dedin mi? Beynim öylesine uğulduyordu ki***8230; Duyamadım***8230; Gittin***8230; Nereye gittiğin önemli değildi. Binlerce kilometre uzaklarda dahi olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluğun duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım***8230; Gittin***8230; unutulanların arasına katılmalıydın. Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım***8230; Gittin***8230; bir okyanusun ortasında, tek küreği kaybolmuş sandalda dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim artık. Bil ki; Sevmekten vazgeçmedim seni, bil ki seninle birlikte sevdanıda taşıyacağım yüreğimde. Bil ki seni***8230; unutamadım***8230; |
Edip Cansever - Üçlükler
Üçlükler I Gülümse! gör olumsuz karşılığını bunu İste Lambalar, bardaklar, çiçekli güz sürahileri. Üçlükler II Günün ilk saatleri İyi biliyorum, ilk saatlerini günün Peki, nedir öyleyse bu sabah silintisi. Üçlükler III Hiçbir dilde söylenmemiş Hiçbir dilde yazılmamış Sözler ve şarkılar içindeyim. Üçlükler IV Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki durusun Hava soğudu -kasımın son günleri- Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum. Üçlükler V Bir gemi geçiyor, sessiz bir gemi Oysa yolcularla dolu içi Girince gemiye kimseler yok -dalgalardan başka- Üçlükler VI Butun gün yağmur yağdı Ya da bir gün içinde bir yıldan fazla Günü ıslattı bu yağmur. Üçlükler VII Nedir mi yalnızlık -kendine sor önce- Bir sabah, erkenden, bir kir çiçeğini üzerinde Görünce parladığını bir çiğ tanesinin. Üçlükler VIII Gölgen yok senin, ayak izlerin yok Neden mi?acılar barınmamış ki sende Mutluluk yok mutsuzluk yok |
Otuzüç Kurşun
Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür Doruklarda buzulların salkımı Firari güvercinler su başlarında Ve karaca sürüsü, Keklik takımı... Yiğitlik inkar gelinmez Tek'e - tek doğüşte yenilmediler Bin yıllardan bu yana, bura uşağı Gel haberi nerden verek Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzüç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda... |
Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı Sırtı alacakır Karnı sütbeyaz Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı Yüreği ağzında öyle zavallı Tövbeye getirir insanı Tenhaydı, tenhaydı vakitler Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı Baktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır boşluğu Saç, sakal bir karış Yakasında bit, Baktı kolları vurulu, Cehennem yürekli bir yiğit, Bir garip tavşana, Bir gerilere. Düştü nazlı filintası aklına, Yastığı altında küsmüş, Düştü, Harran ovasından getirdiği tay Perçemi mavi boncuklu, Alnında akıtma Üç topuğu ak, Eşkini hovarda, kıvrak, Doru, seglavi kısrağı. Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde! Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı, Böyle arkasında bir soğuk namlu Bulunmayaydı, Sığınabilirdi yüceltilere... Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı, Yanan cıgaranın külünü, Güneşlerde çatal kıvılcımlanan Engereğin dilini, İlk atımda uçuran Usta elleri... Bu gözler, bir kere bile faka basmadı Çığ bekleyen boğazların kıyametini Karlı, yumuşacık hıyanetini Uçurumların, Önceden bilen gözleri... Çaresiz Vurulacaktı, Buyruk kesindi, Gayrı gözlerini kör sürüngenler Yüreğini leş kuşları yesindi... |
Vurulmuşum Dağların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun... Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... |
Ölüm buyruğunu uyguladılar, Mavi dağ dumanını ve uyur-uyanık seher yelini Kanlara buladılar. Sonra oracıkta tüfek çattılar Koynumuzu usul-usul yoklayıp Aradılar. Didik-didik ettiler Kirmanşah dokuması al kuşağımı Tespihimi, tabakamı alıp gittiler Hepsi de armağandı Acemelinden... Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız Karşıyaka köyleri, obalarıyla Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, Komşuyuz yaka yakaya Birbirine karışır tavuklarımız Bilmezlikten değil, Fıkaralıktan Pasaporta ısınmamış içimiz Budur katlimize sebep suçumuz, Gayrı eşkiyaya çıkar adımız Kaçakçıya Soyguncuya Hayına... Kirvem hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... |
Vurun ulan, Vurun, Ben kolay ölmem. Ocakta küllenmiş közüm, Karnımda sözüm var Haldan bilene. Babam gözlerini verdi Urfa önünde Üç de kardaşını Üç nazlı selvi, Ömrüne doymamış üç dağ parçası. Burçlardan, tepelerden, minarelerden Kirve, hısım, dağların çocukları Fransız Kuşatmasına karşı koyanda Bıyıkları yeni terlemiş daha Benim küçük dayım Nazif Yakışıklı, Hafif, İyi süvari Vurun kardaş demiş Namus günüdür Ve şaha kaldırmış atını. Kirvem hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... AHMED ARİF |
herkesin eline yuregine saglik cok guzelmis siirleriniz..
|
Edip Cansever - Uzak Yakınlık
Soruyordun Ilkyaz iste Uyanip bir bahçeyi dinliyoruz Tenhalik böyle Dallar mi kirilmis, sarmasiklar mi toz içinde Beklesem hemen gelecek oldugun Tam öyle oldugun Oysa hep yanimdasin, seninle her sey yanimda Kirip dökük de olsa yanimda Mesela çok sevdigin bir deniz bile yanimda O deniz ki aramizda hiç kimildamadan Erkegini iyi taniyan bir kadin gibi yorgun. Yarisi yenmis bir elmaydik bana sorarsan Ikimizdik, iki kisi degildik Bakiyorsak birlikte bakiyorduk gözlerimin içine Birlikte gözlerinin içine bakiyorduk senin Yanlisti, dogruydu, hiç bilmiyorum Sanki bir bakima ayrilik böyle. Karsilikli otursak da ne zaman Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi Bir tirnak yesilinden gerisin geriye Ayak bileklerimizden gerisin geriye Butun bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma Gereksiz ama yalnizlik böyle. |
Edip Cansever - Uzak kaderler için
Birgün, bir yağmurla garip garip Çoluğu çocuğu terk edeceğim. Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım Alıp başımı gideceğim. Asır yirminci asırdır, amenna. Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi Uzaklar daha uzaklaşır. Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri Sımsıcak sevgilere muhtacım. Bir gün alıp başımı gideceğim Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar... Belimi bir ılık şal sarsın, mavi Hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız Rüyâlarım unutulmuş bir handa pes desin Görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında. Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde. Diyarı gurbette kanlı bir aşk, Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde. En uzak beyazlar, En yakın ikindilerde, duygulu Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam İçip içip ağlasam... Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum, Herkesin derdinden pay isterken? Uzak kaderlerin suları çağlar şimdi Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden. Birgün, bir parkta otururken, biliyorum Bir el yağmurla dokunacak omuzuma Bir çift göz, bir davet, bir kalp Çoluğu çocuğu terk edeceğim. Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak Toprak ve insan kokularıyla Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için Başımı alıp gideceğim. |
Edip Cansever - Sevda Bir Ateş Buldu Sende
Sevda bir ates buldu sende, egilip öptü seni Artik kimse denizi bilmiyor. Dirseklerini masaya koyusundan belli Gelip gecen bir günü bitirmek istemedigini Sevda bir umut buldu sende. Ey bir yolcu listesinde bir oluyu arayan Artik kimse gözlerini bilmiyor. Sunu imzala Bit mektup, bir telgraf alindisi degil Unutulmus bir sevdadir kapisini çalan Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan Kimse artik bir sey giymek istemiyor. Sonra bir pencereden kendine Ay isigi gibi vuran sen Ne sanana baskasina benziyor. Ve iste bir dip baligi su boslugunda Çirparaktan yüzgeçlerini Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor |
Yüreğimdeki Sen
kocaman bir şehrin sabahından senin sevginle uyandım hasret içimde dayanılmaz resmin karşımda şimdi yanında olmak vardı doyasıya sarılmak sana,,, gözlerinin içine bakarak sana seni sevdiğimi söyleyebilmek vardı,,, belki bir cay bahcesinde otururduk konuşurduk belkide susardık saatlerce... ve anlatırdık birbirimizi sevdiğimiz... |
Hayat Gül Kokulu Bir Sağanak Yine
Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı Ne varsa uçurumlar eşiğinde Hüzünlerle yalpalayan ne varsa Gözlerimin önünde Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine Birşeyler anlatmak istiyor hayat Ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına Gün batıyor gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım Unutuyorum sevgilim suretini Durgunluğun "niçin"di unutuyorum Gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma Umurumda değil ne yağmur ne ayaz Ne de kerpiç kokusu havada Unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor Sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim Geciken sabahlara koşuyor kuşlar Gözlerimin önünde Ve hayat gül kokulu bir sağanak yine Yılmaz Odabaşı |
Canımsın Sen hiç düşünme canım, üzülme! Öyle usulca değil, aniden gideceğim hayatından. Yaralansamda, acısamda, kanasamda, Dönüp arkana baktığında, yokum! Gitmişim çok uzaklara... Güneş yine senin kalbinde doğacak, Kararmayacak hiç umutların. Bulanmayacak ırmakların, Buz gibi içine akacak, Öyle serin, öyle ferah, Yanmayacak hiç yüreğin... Yine konacak pencerene kuşlar... O an kanat çırpacak kalp atışlarında hatıralar... Kopan bir inci kolye gibi dağılacak gözlerinde Yaşadığımız senli benli dakikalar... Ve ateşten bir kor düşüp yüreğine, Yine yakacak seni, hülyalı bütün sevdalar... Yıldızlar yine yerli yerinde duracak... En parlak, en pak-yıldızın belki olmayacak... Ama sevgim bir yıldız gibi gözlerinde parıldayacak. Yanıbaşında soluklanacak sevgim, Sevgim hep, yüreğini kucaklayacak... Yine iki filiz verecek her bahar belki Annenin hediyesi olan saksı çiçeğin... Birisi sen olacaksın yine, ben olmayacağım ötekisi... Ama sevgim saracak hayatını bir sarmaşık gibi... Gözlerim gözlerinde yeşerecek her mevsim... Sevgim hep, çiçeğe duracak bahçende yediveren gül gibi... Yağmurlar yine yağacak toprağın üstüne.. Ve sen canım, yine duyacaksın kokusunu toprağın... Zannetme ki benim tenim olacak yine kokladığın... Bir ben, bir benim kokum, bir de benim gözyaşlarım, Yağmayacak artık nisan yağmurları gibi içine... Kimbilir, bir hiç kimse gibi ben, Hiç kimsesiz olan, karabulutların içinde saklanacağım... Ama sevgim, dolu dizgin yağacak gökyüzünden üzerine... Aldığın her nefesi sellerine katacak sevgim... Sevgim hep, su serpecek yağmur bereketiyle gönlüne... Yine yürüyeceksin yürüdüğümüz o sahillerde.. Yine sıcacık, yine titreyen bir başka el olacak belki ellerinde... Belki de, sevgim ısıtacak denizlerindeki enginliği. Sevgim hep, çöl güneşi gibi yansıyacak denizlerine. Ve denizlerinin kokusu, tuzu, medd cezri, Ve de sevgim, ruhuna akacak bir meltem esintisiyle. Ve sen canım, yine seveceksin taşıdığın can gibi sevgilini... Yine aşkımsın, yine canımsın diyeceksin birilerine... Sen hiç düşünme canım, üzülme! Yüreğim avuçlarımda, yansamda, kül olsamda, Sevdaların en masumundan payımı alıp, Bir sonbahar gününde, öyle usulca değil.. Veda bile etmeden, aniden uçacağım! Yokluğun, kimsesizliğin ve sensizliğin diyarına... Yine bir hiç olacağım belki... Belki de, yok olacağım, hiç kimsesizliğin hiçliğinde! Ve belki kanayacağım, sensizliğin en zirvesinde! Ama sevgim, dağ gibi yücelecek ufuklarında... Taze bir fidan gibi büyüyüp köklenecek sevgim... Sevgim hep, hayat verecek, su gibi damarlarına. Ve sevgimin şarkısını mırıldanacak dudakların.. İşte öyle birşey, işte, öyle birşey diye... Ama hüzün değil, sonsuz bir umut doğacak, Sonsuzluğa değin içine... Sen hiç düşünme canım, üzülme! Öyle usulca değil, Aniden çekip gideceğim hayatından. Nasıl var olduysam yanında, Öyle yok olacağım yokluğunda! Bir tek şiirlerim, Bir de, adım kalacak dudaklarında... |
Anlatamadigim Bir Ask Var Icimde
Anlatamadigim Bir Ask Var Icimde Anlatamadigim bir sevgi var icimde Sana karsi hissettigim, Ama anlatamadigim... Karanlik odami aydinlatan Günesim oluyor sabahlari, Geceleri ise penceremdeki ay isigi... Dokundugumda ucacak bir kus gibi ürkek Ve sanki kurdugum bir hayal Seninle gerceklesecek... Anlatamadigim bir sevgi bu Ne basi belli, ne de sonrasi Ne masum bir ask ne de bir günah... Anlatamadigim bir sevgi var icimde Gördügüm, duydugum, hissettigim Ve hatta hasret kaldigim Ama anlatamadigim... :( :( |
...Gittin Ya...
Gökyüzünü yine sen ve kardeşlerin kaplamıştınız pırıl pırıl ışıldayarak Bense bir sigaramdan bir senden nefes çekmekle meşgul Sigaramın ateşi gibi sensizliğin yanmışlığıyla kavruluyorum. Kim bilir şimdi nerelerde, kiminle hangi gönüldesin Bu kadar mı acıtacaktı içimi bu ani gidişin Bu kadar mı yakacaktı bu kopuşun Acılar denizine gömdün ayağıma taşlar bağlayarak Ben seni ne çok sevmiştim senin için ömrümü yoluna sermiştim Her gecenin zifiri karanlığını aydınlatan gözlerinde kaybolmaya Güller açtıran gülüşünü mimiklerini izleyip gülmeye, İçli o denli güzel söylediğin ***8216;elbet bir gün buluşacağız***8217; diye başladığın şarkına Öyle alışmıştım öyle benimsemiştim ki hiç bunlardan kopmayacağımı zannetmiştim Aynı acıları farklı yerlerde bize çektiren bu kader değil miydi? Bizi yan yana getiren, Tüm umutların tükendiği, toprağımızın çatlayıp kuruduğu zaman yağan yağmur misali Bizi kavuşturan aynı dere yatağında sürüklenmemize sebep olan. Öyleyse neden bu ani kaçışın, sen bunu yapmazdın be gülüm söyle hadi söyle Söyle ne olur yaratan aşkına söyle neydi seni insafsızca değiştiren. Ben artık bittim, eski günlerime dönmek istemiyorum artık sensiz yaşamak mı asla. Alışamıyorum anla sensizlik inan öyle zor ki tüm dünyayı yükleseler omzuma Ne bu kadar zor gelirdi ne de bu gidiş kadar acı verirdi güçsüz şu vücuda, Hiçbir şeyim düzgün gitmedi ki şu dünya da baksana yaradana ettiğim dualar, Sensiz olacaksam al canımı diye ettiğim feryatlar bile tutmuyor kabul görmüyor Ah canım ama inan bu acı bu yıkılmışlığa rağmen hala bu gözler seni bekliyor. |
Sen Hep Yüreğiminsin
Birgün düşerse yolun, Yolu olmayan her hikayenin başlangıcına, Tıkanırsa yalnızlığın, Aşk`a mühürlenen her satırda, Beni oku,ama beni anlama, Elimde solan güller, Son bir gayret dokunursa dudaklarına, Bil ki,içimde hasret, Bil ki,yüreğimde sevdadır sevdiğim, Sana bırakacağım en son esaret, Ve eller, Ve hayaller çekip gidecekse, Durmasın gitsin, Ben hep senin, Sen hep yüreğiminsin... |
Sensizliğin İlk Sabahı
Bu sabah hüzünlüyüm, dokunsalar ağlarım.. Kalbim acılarla dolu, yokluğunun ilk sabahında.. Unutmuşum saatleri, zamanlar durmuş senin için.. Gidişine sabahlar bile isyan etti.... Sensiz güneşler bile doğmuyor, gözlerimde.. Zaman acımasız, zaman hain.... Bir sözünle güneşler batırmışsın, sabahlarımda.. Atmış gitmişsin beni bir köşeye.. Yokluğun bana doyar, ben yokluğuna susamışım.. Aklıma geldiğinde yudum yudum tükenirim.. Yokluğunun ilk sabahında... Bir gün gelir bende çekip giderim sevginden.. Ama ozamana kadar bin kere ölürüm.. Bin kere dar ağacına asarım duygularımı.. Ama yinede fayda vermez, isyan ederim kaderime.. Dudaklarım boykot etmiş adını , zamansız.. Matemini dalga dalga yazarım gecelerime.. Gözlerim seni ağlar, ellerim seni yazar.. Ben çeker giderim hayatından, sen kalırsın o şehirde.. O şehirde insanlar çabuk unutulur, çabuk biter sevgiler.. İçeceğim yokluğuna , bu gece nöbet nöbet.. Lanet olsun bu karşılıksız sevdalarıma.. Lanet olsun beni hiç sevmemişliğine.... Benim olmayacağını bilerek yazacağım.. Ve benim hiç olmadığına içeceğim.. Vaad edeceğim bir şey yok sana benden başka.. Ama sen beni anlamadın istemedin asla... Uzaklarda ışık var ama senin ışığına benzemez.. Öyle bir ateş yaktın ki bende yazmakla bitmez.. Sen beni aramazsın, özlemezsin biliyorum.. Ben seni esen yellerden bile soruyorum... Öyle bir şarkı olsa ki seni anlatmasa.. Öyle bir şiir olsa ki seni yazmasa.. Öyle bir gün olsa ki senle doğmasa.. Çeylan gözlüm, yokluğunun ilk sabahında.. Sana hasretim sarılmasa.. Fikret Malkoç |
HATIRLARMISIN ?
Seninle Zamanların En Ölmezini Yaşamıştık, En Büyük Çemberini Çizmiştik Mutluluğun En Uzak Mesafelere Aşkı Taşımıştık Beraberce Hatırlar Mısın? Yağmurlar Yağdırmıştık En Kurak Mevsimlerde Boy boy Umutlar Büyütmüştük İçimizde O Ne Özlemlerdi Gizlediğimiz Hatırlar Mısın? Bir Şarkımız Vardı Ki Hani En İçlisiydi Şarkıların Şiirlerin Vardı Sana Okurdum Mısra Mısra Ve Gözgöze Gelirdik Uzun Uzun Hatırlar Mısın? Sen Bensiz Ben Sensiz Az Mı Ağladık? Az Mı Kaçtık Gölgesinden Ayrılığın? Tanrıya Kaç Geceler Avuç Açtık Hatırlar Mısın? Ve Neden Sonra Sarardı Yaprakları Mutluluğun Ve Neden Bir Bir Kuruttuk Umutları Özlemleri, Oysa Bir Ağaçtık Dal Dal Çiçek Açan Meyve Veren Hatırlar Mısın? Şimdi Boş Vagonlarda Arıyorum Seni Anıları Yaşıyorum Yeni Baştan Elimde Değil Seni Hatırlıyorum Bilmemki Sende Beni |
ICINDEN DOGRU SEVDIM SENI
Icinden dogru sevdim seni Bakislarindan dogru sevdim de Agzindaki islakligin bugusundan Sesini yapan sozcuklerinden sevdim bir de Beni sevdigin gibi sevdim seni Kar birakilmis karanligindan. Yerlestir bu sevdayi her yerine Yuzunde ter olan su damlaciklarinin Kaynagina yerlestir Her zaman saklamadigin, acisizligin son duragina Gul tasiyan cocuguna yerlestir Ve omuzlarina, daracik omuzlarina Usumus gibisin de sanki azicik one tasirdigin Tam oraya iste, ucsuz bucakksiz bir duzlukten Bir papatya tarlasiyla ayrilmis goguslerine yerlestir Ve esmerligine bir de, eski bir yanginin izlerinin renginde Saclarinin yana dususune, onleri bolen ikilige Alnindan baslayan ve ayak bileklerinde duran Yani senin olmatan, seni bir bosluk gibi saran huzne yerlestir Yerlestir onu bir kentin parca parca alinda tutugun Kar taneleri gibi ucusan Ve her gun biraz daha hafifleyen semtlerine Yerlestir bu sevdayi her yerine. Ekledim ben tatigim her seyi denizlere Bildigim ne varsa onlar da hep denizlerden Sen de bir deniz gibi yerlestir onu istersen Sevdayi Ve kopuklendir Ve yaslandir ki iste kaderi anlamasin Ama dur, her deniz yaslidir zaten Ogrenmez ama ogretir mutlulugu Bizim sevdamiz da oyledir, iyi siirler gibi Biraz da herkes icindir. Ve gelincigin ikinci tadina benzemeli Var eden kendini birincisinden Yani bir sevdayi sevgiye donusturen. Ben simdi bir yabanci gibi gulumseyen Tanimadigin bir ulke gibi Icinde yamadigin bir zaman gibi Tam kendisi gibi mutlulugun Beni bekliyorsun Ve onu bekliyorsun beni beklerken EDIP CANSEVER |
Yanıyorum.
Bazan duman oluyorum bazan su. Bazan, kapkaranlık oluyorum gecelerce, sabahlara inat. Bazan, sapsarı bir yaprak yağmurlarca ıslak toprak oluyorum. Her günbatımında yanıyorum, sensizliğe yanıyorum. Uykusuz gecelere sığmıyor düşlerim. Bulutlar, gökyüzünden gözlerime iniyor. Gökgürültülü akşamlarda kıyametler kopuyor, mevsimler hazana döndü haberin varmı? Akşamlarım serin geceler, buz tututyor. Ben yanıyorum. Sensizliğe yanıyorum. Yağmur damlaları ateş olur düşer yüreğime. Yıllar, kar olur saçlarıma konarlar. Elbistan akşamlarının yıldızları söner, tozar yollarda hasretin. Düşünüyorum, hep seni düşünüyorum, içime ateş düşüyor, yanıyorum. Sensizliğe yanıyorum. Ruhumda, dört mevsimi bir anda yaşıyorum. Dünya dönüyor ya, hazana takılıyor. Boğuluyorum, boğazımı sıkıyor anılar bir türkü takılıyor dudaklarıma, sağır akşamlara inat, söylüyorum. Sana da ulaşmıyor feryadım, sen de duymuyorsun. Bir ateşin ortasına düştüm, yanıyorum. Sensizliğe yanıyorum. Gökyüzü delinsin, yer çöksün geceler, yıldızlarını döksün umurumdamı. Sensiz uykulara pas vermiyor gözlerim, saatler döndükçe ben de dönüyorum. Bir sigara çekiyor canım, seni anıyorum. Sigaramın ateşi yanıyor ben yanıyorum. Sensizliğe yanıyorum. Ahmet Kurnaz |
O SENSIN
Hani bazen dersin ya; Elim ayagimsin sen. Hani hissedersin bazen; O sensindir Kokun kadar sana yakin Agrilarin kadar gerçek Sesin kadar sendir Onunla gülümser güne günes Ve onunla aydinlanir Zifiri karanliginda, Gecenin aydinligi ay odur Kazinmis bir gecmisim; Yasanacak hayallerimdir Belkide sende biliyorsundur Belkide o sendeki Sesin kadar yakin olan bendir... |
Ayrılıyoruz
İşte yine geldi ayrılık vakti Buluşuruz diyerek birbirimize Yine bırakıyoruz bizi kendi kendimize Belki ağır ağır, belki hızlı Arkamıza bakmadan Yaşadıklarımızı düşüne düşüne Acaba bir daha ne zaman, nerede Buluşuruz fikriyle Ayrılık karanlığına yürüyoruz, Bir sisli bahar akşamında. |
İstiğfar eyle
Kötülükten kaç İstiğfar eyle Ellerini aç İstiğfar eyle De ki Allah bir Nurlansın kabir Yıkılsın kibir İstiğfar eyle Allah***8217;a dayan Nur ile boyan Ölmeden uyan İstiğfar eyle Büyüktür Hâlık Gel huzura çık Kapısı açık İstiğfar eyle Şehadet getir Hak yoluna gir Kalmasın hiç kir İstiğfar eyle Herkese kanma Vakit var sanma Ateşte yanma İstiğfar eyle Aman arkadaş Nefsinle savaş Akıt gözden yaş İstiğfar eyle Akla güvenme Malla övünme Sonra dövünme İstiğfar eyle Günahı gizle Eceli gözle İhlaslı sözle İstiğfar eyle Pişmanım derken Dua ederken Göçüp giderken İstiğfar eyle Boynunu hep bük Kibir ağır yük Ancak Rab büyük İstiğfar eyle Can sıkılınca Naçar kalınca Namaz kılınca İstiğfar eyle Kimseyi yerme Hor hakir görme Hiç mola verme İstiğfar eyle Çatma kaşını Eğdir başını Dök göz yaşını İstiğfar eyle Dua et inle Nasihat dinle Kalbden dilinle İstiğfar eyle İstersen felah Kalmasın günah Demeden eyvah İstiğfar eyle Deme vakit var Gel ol tevbekâr Ölme günahkâr İstiğfar eyle Gitme ağyâre Durma avâre Her derde çare İstiğfar eyle Batıllardan kaç Hakka kucak aç Giymek için taç İstiğfar eyle Gaflete dalma Beddua alma Saçını yolma İstiğfar eyle Deme bana ne Bulma bahane Olur şahane İstiğfar eyle Söyleme hiç kem Halkı etme zem Herkese elzem İstiğfar eyle Hiç gönül yıkma Kendini yakma Dilden bırakma İstiğfar eyle Arayan bulur Muradın alır Ne güzel olur İstiğfar eyle Tevbe zırhı tak Kalbin olur pak Her gün muhakkak İstiğfar eyle Haktan ayrılma Ucba kapılma Boşa yorulma İstiğfar eyle Bakıp görürken Yolda yürürken Eve girerken İstiğfar eyle Cahile sorma Yanına varma Ele duyurma İstiğfar eyle İşte selamet Tevbe ganimet Ne büyük nimet İstiğfar eyle İstersen Cennet Ol Ehl-i sünnet Getirme cinnet İstiğfar eyle Etme suizan Düzelsin iman Her yerde her an İstiğfar eyle Bâtıla gitme Halkı incitme Hakkı reddetme İstiğfar eyle Söz dinle biraz Etme itiraz Ne güzel niyaz İstiğfar eyle Günahını bil İzlerini sil Kurumasın dil İstiğfar eyle Yol tutma ayrı Bırakma hayrı İnsaf et gayrı İstiğfar eyle Bir engel çıksa Sıkıntın çoksa Çaren de yoksa İstiğfar eyle Ne güzel zikir Olmazsın hakir Kalmazsın fakir İstiğfar eyle Fasıkları geç Salihleri seç Ölürsün ergeç İstiğfar eyle Kimseyi üzme Günahta yüzme Abdestsiz gezme İstiğfar eyle Kimseye kızma Kuyusun kazma İşini bozma İstiğfar eyle Devadır derde Evde seferde Her an her yerde İstiğfar eyle Tasavvuf yolu Müjdeler dolu Gel Hakkın kulu İstiğfar eyle Kitap seçerken Ölçüp biçerken Konup göçerken İstiğfar eyle Hakikati duy Âlimlere uy Ne de güzel huy İstiğfar eyle Yüksekten uçma Tevbeden kaçma Gelmesin saçma İstiğfar eyle Ağrın dinerken Çıkıp inerken Dilin dönerken İstiğfar eyle Şimşek çakarken Çile çekerken Sesin çıkarken İstiğfar eyle Henüz yaşarken İşe koşarken Sabrın taşarken İstiğfar eyle Haramı tatma Gafletle yatma Sakın unutma İstiğfar eyle Ezme de ezil Üzme de üzül Denmesin rezil İstiğfar eyle Bu dünya fani Ölenler hani Bırakma mani İstiğfar eyle Biter ömrümüz Gidelim dümdüz Gece ve gündüz İstiğfar eyle Malın mı kayıp İşin mi ayıp Nefse uymayıp İstiğfar eyle İman ile git Kesme hiç ümit Hak sözü işit İstiğfar eyle Henüz ölmeden Şeytan gülmeden Ecel gelmeden İstiğfar eyle. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:22 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team