![]() |
BİR YOLCUYUZ BU GURBETTE
Biz yolcuyuz yaratılıştan haşire doğru, Her insan mutlaka yÜrÜyecek bu yolu, Her anı insan oğlu için imtihanla dolu, Sabır ile şÜkretmek kazanmanın yolu. Acılar musibetler dikenleridir bu yolun, KÜçÜk gÜnahlarına kefareti olur kulun, Anlasa gafil insan hiç isyankar mı olur, O kapının eşiğinden hiç uzakta mı olur. Seni görememek asla hiç mÜmkÜn değil, Kör,sağır olsak da bu hiç mÜmkÜn değil, çiçeğe bakıp seni görmeyen insan değil, Soluk alıp da şÜkÜr etmeyen insan değil. Bu yolculuk insanı alır, iki sona götÜrÜr, Cennet veya cehenneme insanı götÜrÜr, Mevla cennete şeytan ise ateşe götÜrÜr, İnsanlık sırrına ereni,RabÂ***8217; bine götÜrÜr. |
Aldanmayın
Aldanmayın ,bu dÜnyanın zevk Ü sefasına, Cefası çok,çile çekmeyen,eremez refahına. İmtihan için geldik,aciz kullar dÜnyaya, Gafletten uyanmayan,toplayamaz sermaye. |
Daha az seviyorum seni.. Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında.. Geceler kısalıp..Gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni.. Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az.. Ve zamanla.. |
Gurbette Bayram Sabahı
Gurbette Bayram Sabahı
Bayram sabahı hüzünle kalkar giderim Gurbetteyim yok kimim kimsem derim Başım eğik giderim namazıma Niyazımda ***8216;Kimsesizim bu ellerde Allah***8217;ım!***8217; derim Gözlerim yürürken tanıdık sima arar Dertler buğulanır yolumu sarar Bir anda yalnızlığım artar da artar Gözlerim aşina çehreler arar Yağan kar tanesi usulca yüreğime dokunur Bir anda irkilirim ezan okunur. Name name yankılanır gurbet semasında Hisseder tüm gönüller bu hasretin verasında Şehbal açar minarelerde ruh u revan-ı Muhammedi Üzülmeyin diyor sizi çağırıyor şu âlemin sermedi Üzülmeyin diyor Habibullah sizi huzura çağırıyor Allah Ve huzurdayım... Damla damla eriyor hasretim Bir bayram sabahı yanımda duran yetim Evet, ben de ona hasretim, diyor Bir sessizlik hakim oluyor bir anda her mekâna Ertuğrul Zengin |
Ben aşkı bir üveyikte satın aldım
Ben aşkı bir üveyikte satın aldım, yaşım onaltı O zamanlar bakır rengiydi dağlar Daha şıvan düşmemişti böğrüme Daha deli deli esmemişti rüzigar Kalbim acıya düşmemişti Sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım Halayda delikanlı başı olacaktım Bıyıklarım yeni terlemişti Gurbeti İsmail dayımın gönderdiği Kuru üzüm ve fıstıknan Bir de İstanbul fotoğraflarından Tanımıştım Hey deli yanım Türkülerim ince gül dalım Gönül közüm Verdiğim sözüm Ne zaman duman olsa Munzur'un doruklarında kalırdı gözüm Arada bir durup Fırat'a bakışım Ve yanımdan ayırmadığım Bir üveyikten satın aldığım aşkım Yani ahretlik gülüyordum İstanbulu fotoğraflardan Vurgunu üveyikten biliyordum O zemheri akşamında Oturup tandırın karşısına babam Oğul yürü, dedi Yürüdüm Topak oldu babam, acıdan yumdu gözlerini Yalnız bir "ah" etti anam Sessizce ırmağa düştü sözleri Yürüdüm Terleyen bıyıklarım Şahin bakışım Ve yıldızlı gecelerimde birinde canım Bir üveyikten satın aldığım halis aşkım Geride kaldı Ormanlar gördüm Ağaçlar gördüm Dallarında adamlar asılıydı İpince fidanlar İpil ipil kan sızardı dudaklardan Bakışlar Gecenin koyukatmer albasması karanlığına karşı Nasıl da gülüyordu Nasıl da gülüyorlardı Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani sazım Ve halis aşkım Dağlardan geliyorum ben Fırat'ın doğduğu yerden Gönle aktığı yerden Serin göze başından Soğuk bulgur aşından Dağlardan geliyorum ben Aşkın doğduğu yerden hey! Yusuf'un kuyusundan Eyyub'un sabrından geliyorum Etmeyin eylemeyin Ben İstanbulu fotoğraftan Vurgunu üveyikten biliyorum Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani sazım Ve bir üveyikten satın aldığım Halis aşkım Hey anam Ne aynam ne tarağım ne sedef çakım Ne tesbihim ne mintanım Bir han odasında Akşam alacası değip geçerken böğrüme Yavaşça önüme düştü alınyazım Kim tutar kaldırır başımı yerden Kim dinler türkülerimi, bozlağımı, sazımı Bir duan olaydı ah, yanıbaşımda Bir çift lafın Bir tas ayranın Bir dağ soluğun Entarine yapışmış kalmış bir yayla çimenin Bir tesbih böceğin Bir avuç toprağın Bir küçük taşın Bir tel taçın alyazmanın altından Hey anam Akşam indi kırıldı sazım İstanbul'da Haramiler sokağında Bir han odasında Yavaşça önüme düştü alınyazım Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani dağlara verdiğim aşkım Akşam dediğim ana İstanbul'da aykaranlık yürek pustur Bir de hikayesi var Kanadı kırık martıdan dinlediğim: Çok önceden Zebaniler yakıp geçerken şehri üç damla baldıran zehri Üç damla hıyanet dökmüşler mavi denize Üç martıyı boğmuşlar Herşeyi gördüler diye Akşam dediğim Dam aralıklarından Han bacalarından kaçıp giden güneşin Vurması değil mi taa dağlara, dağlarıma Değil mi ana Yani akşam dediğim İsli han odasında Bir ben Bir viranşehirli Yakup Bir de çaykaralı Musa Üç bardak çay hatırına Üç gurbet türküsü değil mi uçurduğumuz Üç damla baldıran zehri değil mi ana Akşam dediğim Buradan Bu halis aşkımı Bir han kirasına sattığım hovarda İstanbul'dan Aranan bütün overlokçular sıraütücüler adına Budur havadisim Hatırladığım Ne bulgur tadı Ne bir çiçek Ne bir isim Ben gündüzleri Müslüm Gürses dinlemeye Geceleri han odasında Alın yazımı görmeye hüküm giymişim Yine de ana Ana yine de Öperim gözlerinden Dağlarımın Çimenimin Ve kanayan gençliğimin Öperim hepsinin tekmil gözlerinden Bıyıkları yeni terlemiş gençliğim adına Ana Can ana Yaran ana Oyy ana Hani benim yıldızım Hani şehla bakışım Hani sazım Bir üveyikten satın aldığım halis aşkım Ben aşkı bir üveyikte satın aldım, yaşım onaltı O zamanlar bakır rengiydi dağlar Daha şıvan düşmemişti böğrüme Daha deli deli esmemişti rüzigar Kalbim acıya düşmemişti Sanırdım bütün ırmaklardan koşacaktım Halayda delikanlı başı olacaktım Bıyıklarım yeni terlemişti Ibrahim Sadri |
Sen benim
Onyedi yaşımsın Sen benim Onyedi yaşımsın, deli çağımsın Sen benim Ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım İlk aldanışımsın Sen benim İlk ütülü beyaz gömleğim İlk şiirim ilk kavgam yaşamı ilk far****şimsin Sen Benim onyedi yaşımsın Yazlık sinemanın kapısında Saçları taralı bir oğlan Cebinde iki gazoz parası Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan İki filim bu akşam Birinde Yılmaz Güney oynuyar Birinde Fikret Hakan Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan Rüyadır gördüğüm bütün ümitler Gözlerin aklımı perişan eyler Aşk masalından şarkılar söyler Beni hülyalara salan gözlerin Yazlık sinemanın kapısında Saçları taralı bir oğlan Bir külah çekirdeği Mangal gibi yüreği var bilesin Sen benim Onyedi yaşımsın, deli çağımsın Aynaya ilk bakışım, babamla ilk kavgam Evden ilk kaçışımsın Serçeleri sevdimse senden Minibüslerde muavinlik ettiysem Bir teselli ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan Emirgan'da çay içtiysem Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem Nerden bildiysem Şiirlerini Ümit Yaşar'ın Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem İçimde kıpır kıpır bu soluk nerden Sen benim onyedi yaşımsın Okulu ilk asışım İlk kez birine gümüş kolye alışımsın Sen benim İlk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın Sen benim onyedi yaşımsım Mahallenin delikanlısı elleri ceplerinde Dudağında ıslığı Başında kavak yelleri Şarkılar mırıldanıyor Zalimin zulmü varsa Sevenin Allah'ı var Yeni çıkmış piyasaya Hayri Şahin ortalığı kavuruyor Mahallenin delikanlısı, cebinde iki gazoz parası Yüreğinde garip bir pıtırtı Alışmaya çalışıyor sana alışmaya Akşamları işportaya çıkıyor Bir defter, bir kalem bir de çakı alana Aynayı bedava veriyor Yani günler geçiyor Onyedi yaşının bütün tadıyla Sen benim Onyedi yaşımsın, deli çağımsın İlk maça gidişim Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme Öyle güvendiğimsin Sabahları eskici geçiyor kapıdan Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi Her şey güzel oluyor Bu hengane nasıl yakışıyorsa İstanbula Bana da aşk öyle yakışıyor Anam koş kapa diyor muslukları Üç gündür akmayan sular geliyor Ben onyedi yaşındayım Hayat benden yana duruyor Sen benim Onyedi yaşımsın, deli Çağımsın Sen benim Ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım İlk aldanışımsın Sen benim İlk ütülü beyaz gömleğim İlk şiirim ilk kavgam yaşamı ilk far****şimsin Sen Benim onyedi yaşımsın Sen benim, sen benim, sen benimsin Sen benim her şeyimsin Hiç bir şeyimsin Hiç bir şeyimsin Ibrahim Sadri |
bir dilencinin ağzından
İyi kalpli baylar ve güzel bayanlar
Size dilerim kutlu bayramlar Lütfen yüzüme iyi bakın Ve beni dardan kurtarın Boşa gitmesin bu şarkılar Sadaka veren olsun bahtiyar Bayram yaparken herkes Sevinsin birazda şu kimsesiz Ne olur sevincinden bayramın Bana da bir pay ayırın Goethe |
Utansin
Bir ömür adadım sana sultanım.
Gönülde cennetim, dünyada han'ım, Yaratandan sonra mevkiim,makamım, Kokunu çalarsa rüzgar utansın..... Duygu sellerinde bendi tutansın, Kitabım, inancım gibi kutsalsın, Sevda buketinde gercek goncasın, Seni incitmişse yürek utansın.... Saknırım seni kitabım gibi, Sevgin en samimi hitabım gibi, Kalbi sarmalayan kaburgam gibi, Sakınmazsa seni ruhum utansın.... Sır olup dolaştım arzın üstünde, İlahi sanatın yonttuğu büstte, Kimse dokunduysa ya da öptüyse Başka el değdiyse beden utansın... Senden başkasından aldıysam koku, Kahreder kuşkunun en hafif şoku... İstersen yarayım kalbimi oku, Rastlarsan bir ize, gönül utansın... |
Seni unutamiyorum
Anlatamadim biliyorum Açikçasi gizlemeye gerek yok Seni çok seviyorum Anlamadin eminim Böyle olmazdi yoksa sevgilim Ah söyle lütfen! Beni sevdigini söyle Inan askima hiç süpheye bile düsme Çünkü ask gözlerimde Olsun! Alirim kirik kalbimi çikarim yola Bikere bile bakmadan arkama Ayrilik denilen bos yolda Yürürüm tek basima... Bu askin telafisi olmayacakmi daha? Aldigin yüregimi, umutlarimi bari ver bana Askima inanmadin, ne inandirici gelmedi sana Gözlerime bak ve söyle Çünkü ask gözlerimde... Sevgi vardir, ask gerçektir Ne olur bunu bana hissettir Her seyin ilaci sevgidir Önemli olan hissettirmektir... Haklisin aslinda... Suçlu olan benim Sana sevgimi hissettiremedim Ama seni dünyalar kadar sevdim Inanamadigini söylüyorsun Bütün sevgimi hiçe sayiyorsun Gerçek sevgimi görmek istiyorsun Demistim ya Neden gözlerime bakmiyorsun? |
ben seni neden mi sevdim
Ben seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim Parlak bir inciydin benim için Paha biçilmez bir inci Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da Beni sardigi bir anda sevdim Seni sadece selvi boyun,siyah saçlarin yada kara gözlerin Güzel bir yüzün var diye degil Fikirlerinle,konusmandaki güzelligin ve benim o kor halde yanan yüregimle sevdim Ben seni derinden ve hissederek sevdim Her kalp atisimda vücudumun dört bir kösesine yayildigini Beni sardigini her nefes alisimda cigerlerime isledigini bilerek sevdim Seni kis gecelerinin o soguk yataginda birlikte uyuyup beni isittigin Yaz sicaginda uyuyamayip sikintilarim oldugun Ve rüyalarimda bulustugumuz gecelerde sevdim Seni ellerinden tutup kanimin kaynadigi Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda O islak dudaklarinla beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim Ben seni o sensiz anlardaki bos ve degersiz geçen dakikalarda Kayip zamanlarimizda,seni arayip bulamadigim Çaresizlik içinde oldugum,içki sofralarini dost bildigim anlarda sevdim Sen ne kadar uzak olsan da, Aramizdaki kilometreler nasil çoksa Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim Seni kalbimde yanan atesin ile Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken Kalbimin yanip tutustugu anlarda Gelip o bu atesi alevlendirerek Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim Korkuyorum! Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuyorum. Seni beni sevdiginden fazla sevememekten korkuyorum. Senin sevgine layik olduktan sonra baskalari tarafindan o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum. Seni kazandim derken kaybetmekten korkuyorum. Aramizdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum. Senin kalbini daha fazla kirmaktan korkuyorum. O temiz ve masum göz yaslarini daha fazla akitmaktan korkuyorum. Evet korkuyorum; seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ... Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum. Yada yanlis anlasilmaktan korkuyorum. Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum. Dostluguna doyamadan uluorta yalniz kalmaktan korkuyorum. Yüregimdeki o ince sizinin bir gün çogalmasindan ve beni sarmasindan korkuyorum. Sevgi denen güzelliginin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum. Dostlugun ölüp yerine nefretin yesermesinden korkuyorum. Korkuyorum evet; seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten... Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kiyamiyorum uzaktan seyrediyorum çünkü; Seni daha fazla incitmekten korkuyorum. Ömründe yasadigin mutlulugu huzuru sana yasatamamaktan korkuyorum. Sana kalbimden fazlasini verememekten korkuyorum. Sonunda sana gözyasindan baska bir sey birakamamaktan korkuyorum. Seni sevmekten degil; dostlugunu suiistimal etmekten, Seni kaybetmekten ve degerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum. Belki de çok fazla korkuyorum ... çünkü;ben ik defa seviyorum... atilla ilhan |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:04 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team