![]() |
Beni Hor Görme Kardasim...
Beni hor görme kardeşim
Sen altındın ben tunç muyum Aynı vardan var olmuşuz Sen gümüşsün ben saç mıyım Ne varise sende bende Aynı varlık her bedende Yarın mezara girende Sen toksun da be aç mıyım Kimi molla kimi derviş Allah bize neler vermiş Kimi arı çiçek dermiş Sen balsın da ben cec miyim Topraktandır cümle beden Nefsini öldür ölmeden Böyle emretmiş yaradan Sen kalemsin ben uç muyum Tabiata Veysel aşık Topraktan olduk kardaşık Aynı yolcuyuz yoldaşık Sen yolcusun ben bac mıyım |
Hepimiz Bu Yurdun Evlatlariyiz!!!!!
Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Yolumuza engel olur bu işler Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Birleşiriz bir bayrağın altında Biz Türklerin ikilik yok aslında Yanar tutuşuruz vatan aşkında Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Hedef alıp dövüştüğün kardeşin Seni yaralıyor attığın taşın Topluma zararlı yersiz savaşın Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Herkes ilim deryasında yüzüyor Çıkmış ayın çevresinde geziyor Yazık bize yollarımız uzuyor Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Kitaplar yazılmış nasihat dolu Birlikte güçlenir gençliğin kolu Gençliğe emanet Atatürk yolu Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez Bulanık çeşmeden kimse su içmez Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız |
Ağlar Veysel çikmaz Sesi...
Ah çektikçe erir gider
Yüreğimin yağı benim Seni görsem durur gider Dillerimin bağı benim Gam leskesi saf saf oldu Hep sözlerim boş laf oldu Senin yolunda mahv oldu Gençliğimin çağı benim Ah belimi büken oldu Gurbet bana diken oldu Altı aydır mekan oldu Dibi kırkkız dağı benim Sensin derdine düştüğüm Hayal oldu konuştuğum Her gün yediğim içtiğim İçerimde ağu benim Ağlar VEYSEL çıkmaz sesi Gine coştu gam deryası Garip gönlümün yaylası Güzel hüsnün bağı benim |
Uzun Ince Bir Yoldayim....
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece Uykuda dahi yürüyom Kalmaya sebeb arıyom Gidenleri hep görüyom Gidiyorum gündüz gece Kırkdokuz yıl bu yollarda Ovada dağda çöllerde Düşmüşüm gurbet ellerde Gidiyorum gündüz gece Şaşar Veysel işbu hale Gah ağlayan gahi güle Yetişmek için menzile Gidiyorum gündüz gece |
Orhan Veli Kanik Anlatamiyorum...
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum |
Ibrahim Sadri Anne...
Kan ter içinde gece
Kan ter içinde her yanım Her yanım bu gece vurgun içinde Kurşun yemişim, sürgün yemişim Bu sana ilk gelişim Vur emriyle düşmüşüm kapına Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana Yok elimde bir demet menekşe Yok elimde sevdiğin gül şekeri Yok işte sana bir şey Bilmem ki ne demeli Bir tek ağır yaralı özlemim Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim Anne benim, aç kapıyı Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın Ölmeyesin, bitmeyesin Yürekyarısı gitmeyesin dediğin Anne benim, aç kapıyı İşte geldim, işte bu sana ilk gelişim Hep senin için gökyüzünde bir evimiz olsun isterdim Hep senin için bulutları isterdim Ellerimi açtırıp dua ettirirken O küçük evimizde sokulurken göğsüne her gece Hani her gece sorduğumda Anne babam nerde Nerde kuşların dilinden anlayan adam Ve menekşelerle konuşan adam Nerde anne Ve sen bastırıp bağrının kızılca kıyametine acını Gelecek oğul, sen uyu şimdi Baban gelecek bir yağmur gibi yağmurla Rahmete boğacak yoksulluğumuzu derken Ben uyur, düşümde Senin için bir ev görürdüm gökyüzünde Sen, babam, ben ve melekler Ve melekler anne Anne melekler Önce babam sonra onlar terkettiler gecelerimizi Ben de çekip gittiğimde Yani oğulcuğun yani yürek yarın İçinden geçen şarkın gittiğinde Sen nasıl yaşadın anne Kan ter içinde gece Kan ter içinde her yanım Her yanım bu gece vurgun içinde Kurşun yemişim, sürgün yemişim Bu sana ilk gelişim Vur emriyle düşmüşüm kapına Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana Vakit yok artık İstersen kalayım böylece Ama bir kere öpseydim elinden Ama bir kere sürseydim gözlerimi gözlerine yeniden Yok elimde bir demet menekşe Yok elimde sevdiğin gül şekeri Yok işte sana bir şey Bilmem ki ne demeli Bir tek ağır yaralı özlemim Ve birtek gözlerine sürdüğün gözlerim Anne benim, aç kapıyı Oğulcuğun, küçük tavşanın, körolmayasıcağın Ölmeyesin, bitmeyesin Yürekyarısı gitmeyesin dediğin Anne benim, aç kapıyı İşte geldim, işte bu sana son gelişim Üzülme, kapanıyor diye gözlerim İşte gidiyorum vakit doldu İşte kapanıyor gözlerim kapının önünde Öğrettiğin gibi ellerimi kaldırıp gökyüzüne Ve eğip başımı önüme dua ediyorum Üzülme anne, vakit doldu İşte şimdi bir oğlun oldu Bir oğlun oldu anne Kan ter içinde gece Kan ter içinde heryanım |
Otuz Beş Yaş...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. |
Bayrak !!!!
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda ay yıldızın ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün. Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. Gölgene sığındık. Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı... Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim. |
yolumuz ezelden ayri..
Ben güzel laflar edemem,
Süslü kelimeleriyse hiç beceremem. Ne hayat bilgisinden gayrı kitap okudum. Ne de okul gördüm, ilkokuldan gayri. Islak görünümlü, kazık gibi saçlarıma dokunduğunda ; Bu nasıl briyantin demiştin. Ben limon kullanırım diyememiştim. Sadece, beğendin mi demiştim. Hamburger yerken ketçapa, salça dermiş, Becerememiş köftesini yere düşürmüştüm. Hele bir gece yanık yanık efkarlı bir türkü okurken, Dire Straits'i hiç dinledin mi dediğin de; O şarkıyı çok severim demiştim. Sen anlam veremediğim bir şekilde kahkahayla gülmüş, Bense bir halt ettiğimi anlamış ve susmuştum Nereden bilebilirdim, Dre Straits'in bir şarkı değil de, grup olduğunu Ama sen hep anlayışlıydın, hep olgundun, hep farklı. Ben ise her zaman pot kırmaya hazır. Her kelimesi facia bir şöfor parçası. Sen hep hatalarıma gülüp geçen, benim moral kaynağım. Hayatta beni anlayan tek insandın. İlkokul mezunu olmamı yüzüme vurmamış, Ortaokulu dışardan bitirdiğimden nasıl gururlanmış, bana çay ısmarlamıştın Çünkü, ben çayı, sen kolayı severdin. Sen kola kadar serinleten, Bense çay kadar yakan. Benzetme sanatının mübalağasız örnekleriydik. Her sabah bugün olmayacaksın korkusuyla uyanmış, Her gece aynı korkuyla yatmıştım Hele arkadaşların ve arkadaş sohbetlerin, Her birinin delip geçen, küçük düşüren sözleri, Ve senin sürekli savunmaların. Israrla duymak istemediğim ama her seferinde yüzüme bir yumruk gibi inen, Kızım bırak bu herifi sözleri. Ama sen bırakmadın, ama sen hep tuttun. Sen tuttukça, ben de hep kendime kahrettim İçime kustum O kara kızın vizen nasıldı sözüne hemen atlamış. Yurtdışına mı gidiyorsun diye şaşkın şaşkın bakarken, Yine herkesin gülüşüyle, yerin dibine batmıştım. Nerden bileydim, vizenin yazılı sınav olduğunu, kahretsin ! Benin en iyi yaptığım şey araba kullanmaktı. Hayalimse ; hep bir arabaya sahip olmak, Bir minibüs alıp, bir okulun servis şöförlüğünü yapacak, Kendi arabamla, kendi paramı kazanıp, Bak okumuşlar bu kadar paramı kazanıyor diyebilmekti. Ama o da olmadı. Hep başkalarının arabalarında çalıştım. Gündüz servis attım, gece Ankara sokaklarında Yine başkalarının taksilerinde Yanık türküler dinleyip, şoförlük yaptım. Ankara'nın karanlık sokaklarını, Barları, pavyonları, sarhoşları topladım. Kimse senin kadar anlayışlı değildi. Ne baban, ne annen, ne de kardeşlerin. Belki de haklıydılar. Sen üniversite mezunu, rahatlıklar içinde. Ben ise, ortaokulu dışardan bitirme. Sorunlarla iç içe Aslında, bende nice umutları olan, nice hayallere gebe, Kendi çapında bitirim bir şofördüm. Evet, şo-för İngilizce'sini de öğrendim, Driver-Sürücü. Taksi zaten ingilizcede de taksiymiş, dün otelci kadın söyledi. Bak yine abuk-sabuk konuşmaya başladım. Ama dedim ya ben de hayalleri olan, Belki Çiçek Abbas'ı on kere izleyen, Kendi çapında bir İlyas Salman'ım, kim bilir? Hadi yeniden diyebilmek ne kadar zor bugün. Hadi baştan yani Göz bebeklerimizin her biri farklı yöe terlerken, Bir daha diyebilmek ne kadar zor gülüm Biliyor musun? Saçlarım dökülmeye başladı. Limondan mı ne Hamburgercilerin ise hepsinden nefret eder oldum. Makarnayı bile salçasız yiyorum. Ketçapsız yani Ne süslü kelimelerle güzel laflar edebildim sana. Ne de şiir yazabildim Ha unutmadan ; Bir şiir yazmıştım ya sana ; Orhan Gencebay'ındı. Sen nasıl olsa dinlemezdin, Bilmezdin o tür şarkıları "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" Ama sen yine de, anılarında da olsa, hatıralarımla sev beni. Bana bir kravat almıştın ya, biz sözlenince takarsın diye, Dün kapıcının oğlu evlendi, son hatıranda onunla gitti Dün kapıcının oğlu evlendi, yüreğimde onunla gitti Dün kapıcının oğlu evlendi, şoför bendim. Dün kapıcının oğlu beni benden etti, gitti Gitti Gitti |
Aci çekmeyi Sevdik
Bu son ayrılışımız olacak Ellerimiz bir daha elveda Diyerek ayrılmayacak Canımız bir daha bu denli yanmayacak Sözlerimiz anlamını yitirmeyecek Gözlerimiz bir daha yalan söylemeyecek Bir başka kalplerde Yaşayacağız sevgimizi, Bir daha asla birlikte Olamayız Unutma bu son ayrılışımız Biz hiçbir şeyin değerini bilmedik Doğru dürüst sevmeyi bile beceremedik Bir rüyaydı geldi geçti sadece... Yaşamadığımızı farz et Gerçek şu ki gönlüm Şimdiden sana hasret. Biz bitti dedik ama bitmedi Ya kalplerimiz acaba onlar silebildi mi kalbinden sevgimizi? ACI SEVDA Seni her bitirişimde Nefesim kesiliyor Sen tükendikçe bende Gözlerim karanlıklara bakıyor Gidişinin mevsiminde Ortalık yaz bende kış başlıyor Sen gelsen bile Ben dönmem Sen sevmeye karar versen bile Ben bu yüreği bir daha kanatmam Senin gelişini düşündükçe Sevda beni çarmığa geriyor Bu aşkı kimseye söyleyemesem de Her bakan anlıyor Sen gelsen bile Ben dönmem Ben yaramı çok kanattım Canımı çok yaktım Sevdam acıdıkça ben ağladıkça Sen bittin İşte asıl gidiş bu Ben senden yavaş,yavaş gidiyorum Geri dönmemek üzere Sen gelsen yada gelmeyi düşünsen bile Bu acıların bedeli Sensizliğin bensizliği. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +2 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 06:05 . |
Powered by MJTurkiye
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by Herkonu team